Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba Arkadaslar,

Kuranda olmayipta ibadet olarak ugulanan bir sey varmi? varsa sirk kapsamina girermi? Bu konudaki dusunceleriniz nelerdir.

Selamlar,

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam BenF

Hoşgeldin kardeşim.

Kur’andışı ibadetlerden birisi, belki de birincisi Ölülere ve Dirilere tapınmacılıktır. Bunun adı Dindarlık adına müşrikliktir.

ATV’de Zara’nın Dr. Faruk TUNCER ile hazırlayıp sunduğu “Tanrı Misafiri” isimli programı seyrediyordum bu sahurda. Program benzerleri arasında nitelik yönünden öne çıkıyor bence. Zara’nın o eşsiz sesi ve yorumu da tabiki artı değer. Her sahur başka bir ünlü şahsın evine misafir olunuyor.

Dr. Faruk Tuncer bu sahurda Hz. Ömer’den bahsetti. Hikayeye göre o bir ağacı kesmiş. Sebebi de bazı insanların ona kutsallık atfetmesi ve örtülü olarak tapınması. Bu ağaç şirke alet edildiğinden ötürü Hz. Ömer hanifçe bir tavırla -yeşile zarar verme adına- böyle bir davranış sergilemiş.

Hikayeyi doğru kabul edelim ve Hz. Ömer’i günümüze ışınlayalım. Heryerde türbeler, insanların dualar ettiği… Oruç Baba türbesi, Telli Baba Türbesi ve diğerleri. Başı örtülü ve açık, genç ve ihtiyar bir sürü vatandaş ellerinde sirkeler, tuzlar, teller bu türbelere gelmişler. Sözde yalnız Allah’tan istiyorlar ne istiyorlarsa ama aracı kılıyorlar o türbede yatan zevatı. Halbuki alakası yok. Allah’tan istiyorsan ne iş var türbede, git evinde iste. Evinde istese sanki Allah (haşa) “Türbeye gelmedin, ben duaları ancak oradaki mübarek kulumun hatırı için kabul ederim” diyecek. Birilerinin yüzüsuyu(!) hürmetine el açmak Allah’a, bundan daha saçma ne var şu dindarlık adına yapılanlarda?  Eğer hikaye doğruysa Hz. Ömer ne yapardı bu vahim manzara  karşısında?

Evde kalmış genç kızlar orada, işsiz gençlerin anaları orada, doktorlardan umudunu kesmiş vatandaşlar orada, zengin olma rüyaları görenler orada, sayısal lotodan ikramiye kapma hayalleri kuranlar da orada.

Önceki akşam haberlerde seyretmiştim. Kadınlar tarihi bir yapının ufak bir kapısının önünde dua(!) ediyorlar. Haberci kapıyı açtı ve içeride yatır falan değil birkaç çöp kutusu, fırça yani temizlik malzemeleri olduğunu gösterdi. Ama kadınlar aldırmadı buna ve adamın yaptığını garipseyerek “bizim kalbimiz temiz” diyerek devam edeceklerini beyan ettiler bu işe. Kimisi de “iyi o halde doğrusunu yapalım, gidelim yatırlara dua edelim” diyerek tuttular başka bir saçmalığın yolunu.

Evet gerçekten medyamız çoğunlukla bu konuda berbat bir sınav veriyor. Nerede böyle bir saçmalık, hurafe, zırva onları allayıp pulluyor ve sunuyor. Nerede en yobaz, en gerici, en ilkel tipler var, arıyor buluyor ve milleti zehirlettiriyor. Adamlar Ramazan’ın ilk günü Oruç Baba’dan canlı yayın yapıyor. Putperestlik böylece reklam ediliyor. Yazık, vallahi yazık…

Ölü tapkınlığı da çöpe, diri tapkınlığı da… Bu yüzden haniflik çok önemli. Bunun birilerinin iddia ettiği gibi Vahhabilikle falan alakası yok. Kur’ana bakmak yeterli.

Ölülere tapınma yeri olan Türbeler Düzlenmeli. Dirilere tapınma yerleri olan tarikatlar da dağıtılmalı. Bu mutlaka yapılmalı.

Türbelerde sergilenen “dindarlık adına ahmaklık” aslında tarikatlarda binkat daha fazla mevcut. Ölülere el-medet çekmek kötü de dirilere el-medet çekmek iyi mi? İnsanlar bu yuvalarda kapıyor şirk mikrobunu. Bu şirret yuvalarında kapıyorlar yobazlık, bağnazlık mikrobunu. Kula kulluğun erdem sayıldığı, bireysel ve özgür düşüncenin tü-kaka ilan edildiği, insanların kopuk yaşantıya mahkum edildiği bu örgütlenmeler acilen feshedilmeli. Bugün Müslümanlar olarak medeniyetlerin arkasından nal topluyor oluşumuzun arkasındaki ana etmen bu düşük zihin yapısıdır.

Ölü ve Diri tapınmacılığı Dindarlığın da başının belasıdır, sosyal hayatın da.

Toplumca ilerlememizin ve gelişmemizin önündeki en iri takoz bu çarpık dindarlık anlayışıdır. Hür ve müreffeh  bir yaşantı  istiyorsak  bu  Kur'andışılıkları elimizin tersiyle itmemiz gerek.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Alperenin bu yazısını okuyunca aklıma şöyle bir olay geldi.gerçi traji komik olayın tamamını okuyunca bu kadarıda olmaz diyeceğinize eminim.bu olayın yaşandığını yani gerçek olduğunu bizzat kendisi yemin ederek söyledi.olayın geçtiği beldenin adınıda tüm ısrarlarıma rağmen söyletemedim.neyse uzatmayalımda olaya dönelim.bundan tahmini 80-100 yıl kadar önce köyün birisinde evliyaya ait olduğu iddia edilen bir türbe varmış.öyleki bu türbenin namı pek çok yerlerde duyulmuş,kerametlerini millet anlata anlata bitiremezlermiş.bu türbenin bakımı ve temizliğinden sorumlu olan türbedar ise ziyaretçilerin verdiği bahşişler ve hediyeler sayesinde dünyalığını fazlasıyla çıkarmış.yedi sülalesine yetecek kadar variyetini temin etmiş anlayacağınız.zenginliğine zenginlik katan bu türbedar haliyle eskisi gibi türbenin bakımıyla ilgilenmiyormuş.çünkü yanına köydeki fukaranın birisini ücretli olarak yanına almış.

türbedar adama bir haber gelmiştir.haberde komşu nahiyelerin birisinde ikamet eden bir akrabası maddi olarak çok zor durumdadır.ve türbedar akrabasından yardım istemektedir.akrabasının istediği ihtiyaçlarını bir at ve bir eşeğe yükleten türbedar  yanında çalıştırdığı fakir köylüsü ile göndermeye karar verir.fukara köylü türbedarın gönderdiği erzakları istenilen adrese ulaştırmanın keyfiyle köyünün yolunu tutar.ancak yolda bineği olan at ölür.adamcağız bu sefer eşeğe biner.bir zaman sonrada eşeği ölür. gariban köylü dağ başında bir başına kalakalmıştır.eşeğini bir ağacın altına gömmüş.ve vakit akşam olduğu ertesi gün yaya olarak yola çıkmayı düşünmüş ve eşeğin mezarı başında uzanmış.ama bir yandanda köye gittiğinde patronuna vereceği cevabı düşünüyormuş.düşünceler içerisinde uyuyaklamış.sabahleyin bir kervan tam adamın olduğu yerde mola verir.adam uykudadır hala.kervandakiler orada bulunan kabiri görünce eşeğin mezarını türbe,mezarın başında uyuyan köylüyüde türbedar zannerderler.eşeğin mezarının  başındaki ağaca ve mezarın sağına soluna ip çaput filan bağlayıp dilek tutarlar,dua ederler.ve türbedar sandıkları köylünün başucuna para bırakmaya başlarlar sırasıyla.o sırada uyanan fakir köylü bakarki kervandakiler başucuna epey bir para bırakıyor.hiç istifini bozmamış.kervandakiler gidince fakir köylünün aklına bir cinlik gelmiş.eşeğin kabrini türbeye çevirmiş ve etrafa türbenin binbir derde derman olduğunu yaymış.eşeğin mezarı ziyaretçi akınına uğramış haliyle.gel zaman git zaman fakir köylüde dünyalığını çıkarmış,köşeyide dönmüş.eşeğin mezarına olan ilgi otomatikman önceden çalıştığı türbeye olan ilgiyide en aza indirmiş.birinci türbede çalışan türbedar işleri kesat gidince durumu araştırmış.başka bir beldedeki bir türbenin onun işlerini kestiğini öğenmiş.iyice meraklanan türbedar doğru işlerini azaltan sözde türbeye gitmiş.birde bakmışki sözde türbenin türbedarı olan adam zamanında yanında boğazı tokluğuna çalışan köylüsü değilmi.hemen köylüsünü bir kenara çekmiş ve ona''yahu hemşerim bu ne iştir?bu türbe nereden çıktı?bana anlat hele''deyince köylüsü başından geçenleri bir bir anlatmış.mezarda yatanın bir evliya olmadığını gerçekte ise yolda ölen eşeğin toprakta gömülü olduğunu anlatmış eski patronuna.eski patronunun ona cevabı ne olmuş biliyormusunuz?şimdi sıkı durun:''bak hemşerim işine ve türbene iyi sahip çık.benim türbede yatan mefta da senin türbede yatan meftanın özbe öz anasıdır.aman kimseye çaktırmayasın. 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Alperen yazdı:  

Ölülere tapınma yeri olan Türbeler Düzlenmeli. Dirilere tapınma yerleri olan tarikatlar da dağıtılmalı. Bu mutlaka yapılmalı.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam

Uydurulan din Kurandaki din kitabında ve sitesinde Kuranda olmayanlar başığı altında- zira bu sitede de var o başlık-  o yazıdan veyahut konudan bulabilrisniz

Zira o kadar ekleme ve uydurma sokulmuş ki dine durum üzücü ve ciddidir, ki malesef Kuran dışındaki tüm uydurma inanç ve uygulamalar ayetlere göre şirktir, çünkü o uydurmaları Allah yapın-inanın diye emretmedi, insanların uydurduğu şeyi Allah emretti diye yapmak/ inanmak Allaha iftira olur....

saygı ile...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

EVLİYALARDAN MEDET UMMA

Evliya diye bilinen kimselerin mezarlarında ip bağlamak, mum yakmak, tel çekmek en sık rastlanan hurafelerdir. Bir yazar şahit olduğu trajikomik olayı şöyle anlatır: “ Bir Bursa gezisinde Osman Gazi türbesinin ve itfaiye kulesinin bulunduğu tepeye çıkmıştım. Etrafı demir korkuluklarla çepeçevre sarılı tepede bir bankın üzerine oturmuş, şehrin o güzelim manzarasını seyrediyordum. Bir ara korkulukların yanında kümelenmiş bir grup kadının yamaçtan yükselen ağaçların dallarına bezler ve ipler bağladığına tanık oldum. O kubbeli mubbeli türbeleri bırakıp da neden bu ağaca dadandıklarını merak ederken söz konusu ağacın el yetişmesi mümkün olmayan, hatta kuşların bile zor konacağı dallarının üzerinde de birtakım bez parçaları bulunduğunu görünce hayretler içinde kaldım. Merakla sağa sola sordum. Bir bilen çıkmadı. Yamaçtaki ağaçların zirvesine o bezlerin nasıl takıldığını kimse açıklayamadı. Sonunda o bölgenin yerlilerinden biri doğru açıklamayı yaptı. Meğer eskiden iftar ve sahur zamanlarını bildirmek için otuz metre ötedeki itfaiye topları kullanılırmış. Bu topların ağzına sıkıştırılan bez parçalarının bir kısmı yamaçtaki ağaçların dallarına çarpıp takılırmış. Böylece türbeleri ziyarete gelen kadınlar tarafından evliya türbesi olduğu zannedilmiş ve ip bağlanmaya başlanmış. Şimdi buraya gelen kadınlar, burada büyük bir evliyanın yattığına ve duaların kabul edildiğine inanıyorlarmış!” Ne yazık ki günümüzde böyle garip adetli, mumlu, bezli türbe ziyaretlerini yapanlar kendilerini “ inançlı” diye adlandırıyorlar. Halkın bir kısmı da bu tarz, İslam’a zıt davranışlar sergileyenlerin “inançlı kişi” olduğuna inanıyor. Oysa bu inanç her neyse Kuran’ın inancı olmadığı kesindir. Bu tarz fiilleri sergileyenler, Kuran’ı üfürük kitabı gibi değerlendirirken, ıslık çalma, gece aynaya bakma tipindeki yasakları dîni bir hüküm, dînin bir gereği sanmaktadırlar.

Dine sokulan ve dinin bir parçası olarak gösterilen bu hurafeleri, bunları savunan kaynaklardan öğrenmek istiyorsanız size Pamuk yayınevinin “Kuranı Kerim’in Havas ve Esrarı” kitabı ile Kudret Şandra’nın derlediği “ Dert Sizde, Derman Bende, Şifa Reçeteleri” kitabını öneriyoruz. Gerek yayınevi, gerek kitabın ismi, gerek yazarın kimliği kitapların dîni kimlik kazanmasına sebep olmaktadır. Zaten binlerce hurafe ile dinin zorlaştırıldığı yetmiyormuş gibi, “dîni özel bilgiler” gibi takdim edilen hurafeler, Kuran’ın güzel dinini tanımayanların dîni; saçma, mantıksız, uydurma sanmalarına sebep olmuştur. Size yüzlerce hurafeyi sayamayacağımız için, bu iki kitaptan on örnek hurafeyi yazmakla yetineceğiz. Bu hurafelerde Allah’ın mübarek kelamı, rehberimiz Kuran’ın surelerinin nasıl kullanıldığı ayrı bir ibret vakasıdır:

1. Örnek Hurafe: Rum suresinde geçen bu üç ayeti kerime ile, Es Saffat suresindeki bu üç ayeti kerimeyi okumayı adet haline getiren kimselerin denizler, yahut da çöllerdeki kumlar kadar günahı olsa yine de Cenabı Hak bağışlar derlerdi. Bir kimse bu surenin tamamını ağız kısmı dar olan cam bir kap içerisine yazar ve hasta olmasını istediği kimsenin evine bırakırsa, o evde bulunanların tamamı derhal hastalanırlar. Hatta o eve, evin yabancısı olan bir kimse dahi girse derhal hastalığa yakalanır...

Örnek Hurafe:Sancıdan kıvranan bir hasta üzerine Mücadele suresi okunursa sancısı geçer ve tatlı tatlı uykuya dalar. Gece ve gündüz bu sureyi okumaya devam eden kimse hırsızlara karşı korunur. Surenin tamamı bir kağıt üzerine yazılıp herhangi bir mahsul üzerine atılırsa, o mahsul her türlü haşerenin tahribatından kurtulur, bolluk ve bereket meydana gelir.

Örnek Hurafe:Bir kimse Maun suresini ev eşyası üzerine okuyup üfürse, kırılmaktan ve kaybolmaktan kurtarılmış olur. Bu surenin okunmasını alışkanlık haline getiren kimsenin sözü her yerde geçerli olur. Hiç kimse bir dediğini iki edemez.

Örnek Hurafe:Para biriktirip zengin olmak isteyenler her namazın sonunda Humeze suresine devam etmelidirler. Bir kimseyi teşhir etmek için de 101 adet biber üzerine okunup, niyet edilene yakılır.

Örnek Hurafe:Sık sık hamamcı olan kimseler, bir şap üzerine Tarık suresi’ni okuyup, yastığın altına kor ve bu şekilde uyuduğu taktirde hamamcı olmaktan kurtulur.

Örnek Hurafe:Basur hastalığına yakalanan kimse namazların sonunda Ala suresini yedişer defa okursa hastalığı geçer. Cuma ezanında yazdırıp üzerine alan, kıskançlık, nazar ve sihre karşı kendini korur.

Örnek Hurafe:Felak suresini bir kağıt üzerine baştan sona yazıp, ayın son Cumartesi günü güneş doğmadan ve yedi kuyudan alınacak, güneş görmemiş kuyu suyuna çivit mürekkebi ile yazılıp silinerek, herhangi bir düşmanın üzerine, 41 kere de kapı eşiğine okunarak, o evde geçimsizlik çıkmasına ve ayrılmalara sebep olunur.

Örnek Hurafe:Bir çirişe 7 ilmik atılır. Birinci ilmiğe ..., ve yedinci ilmiğe Surei Kevser okunur. Her düğümde: “Yarabbi filanın şehvetini, cinsel organını aklını fikrini 360 beden azası ile 72 endamı ile bağladım ve düğümledim.” Bu çiriş rüzgara karşı asılır. İcap ettiğinde çözmek için kaybolmaması da şarttır.
Örnek Hurafe:İçinde 17 Mim harfi bulunan Ayetel Kürsi’yi yine bir çiriş alıp bakire bir kıza 17 kez düğümlenecek şekilde ilmik attırılır. Her ilmiğe 10 adet Ayetel Kürsi okunur... Kimin için niyetleniyor, ne için isteniyorsa “ Ya Rabbi falanın şehvetini, dilini ya da yolunu bağlıyorum. Ayetel Kürsi’deki İsmi Azamın ve esmai ilahiyenin yüzü hürmetine düğümledim.” diyerek bakire kıza bir düğüm attırılıp, işaretle hiç konuşmadan 17 ilmik böylece düğümlenir ve 170 adet Ayetel Kürsi okunmuş olur. Bu okunmuş çiriş karanlık bir yerde ağır bir taş altına konarak muhafaza edilir.

Örnek Hurafe:Erkekliği bağlı bir şahsın çözülmesi için; temiz bir kağıda Ayetel Kürsi, diğer bir kağıda da Surei Haşr’ın son dört ayeti ile Amener Resuli ayeti kelime olarak ayrı harf harf yazılır. Ayetel Kürsi sağ kola, diğer yazılı Amener Resuli ve Haşır Suresi sol kola bağlanır. Sonra hiç kullanılmamış bir baltanın deliğinden bağlı erkeklik uzvunu geçirip işer...

www.kurandakidin.net

http://www.kurandakidin.net/bolumler/23kuraniufuruk.htm

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba Arkadaslar,

Aciklamalariniz icin tesekkurler.

Peki sunnet namazi, kaza namazi ve terafih namazi kuranda yok, ya bunlar nedir? sirkemi dustum? 

Ha unutmadan ben ex gunes, yaptigim bir yanlisliktan dolayi ismimi degistirmek zorunda kaldim.

Allaha emanet olun

Saygilar. 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Benf

Kısa ve öz açıklıycam.Sunnet namazı peygamberımızın farzlar dışında sevap amaçlı kılınan nafile namazdır,sınırlı rekatı yoktur istenıldığı kadar kılınır,Kutubbı sıtedede zaten sunnet namazları konusunda çelişkili sayılar vardır,peygamberımız kendi şartlarına göre değişik sayılarda kılmıştır,diğer tum namazlar gibi en az iki rekattır.Bu nafile namazı peygamberımızın rızası için değilde Allah rızası için kılarsan şirke gırmez.

Kaza namazı Kuran da yoktur.Nafıle sevap namazları ile elde edılen sevap kılınmayan namazların yerını tutmaz ancak gunahını dengeler.Namaz ,gun boyu Allahla beraberlık, Onun akıldan çıkarılmaması,ibadetın gunahlardan alıkoyma özellığinden faydalanma amaçlarını taşır.Eğer geçmişte kılınmadıysa bunun zararı yıne kişinin kendisine olmuştur ve Allahın kul üzerine hakkı doğmuştur.Allah tövbeleri hemen kabuleder. 

Teravih namazı Emevi döneminde camilerde başlanmış bir bidattır.Peygamberımız asla cemaatle camıde böyle bir namazı  kılmamıştır,o naflıle namazları hep evınde kılmıştır.Camılerde yalnız farz namazları kılnmalı selam verdıkten sonra namaz bıtmelıdır,tekrar namaza durulmaz,peygamberımızın sahıh uygulaması budur.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba Arkadaslar,

Hepinize acilamalariniz icin tesekkur ederim.

Saygilar.