HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: MUSHAFIN TERTİBİ HATALI MI? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Safbilgi Kardeşim!

Safbilgi yazdı:

Durum şöyle izah edılebilir ki, Levhi Mahfuzda ayetlerin orjinalleri yanı kelıme kelıme korunduğu ifade ediliyor.Levhi Mahfuzda,onlar korunmuş levhalardır diyor ama levhaların sıraları konusuna sanki girmiyor.Zaten sure isimleri,sıralandırma,mushaf sayısı olarak çeşitlilik ve beşeriyat var gunumuzde ve bızde bu mushaf ve harekelendırmelerden bir çeşidini almışız dost1 ın yazıları ve Alperenin verdiği harekesiz farklı alfabetik mushaf ve peygamberimize ait muhurlu mektup resimleri ve bilgiler açık,daha öncedende bılınen ve İslam camiasında konuşulan bir konuydu.

A'raf Suresi

145

Biz Musa için levhalarla herşeyi yazdık: Öğüt olarak, herşeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size."

 

 

A'raf Suresi

150

Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi? levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma."

 

 

A'raf Suresi

154

Öfke, Musa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rableri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı.

 

 

Kamer Suresi

13

Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde.

 

 

Müddesir Suresi

29

İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o.

 

 

Büruc Suresi

22

Korunmuş bir levhada/levh-i Mahfûz'dadır.

 

 

Bu durum Kurana inancı sarsmaz çünkü ayetler levhalar olarak korunuyor sadece levhaların sıraları ilimde derinleşmeyi gerektiriyor.Hatta tam tersi bu durumdan faydalanabiliriz.Kuranın yuzde 90 ınını anlıyoruz ve bır anlam butunluğü var şu an kabul edılen mushafta ve Yasar Nuri Öztürk'ün verdiği iniş sırasında.Eğer sadece anlayamadığımız yerlere uygularsak bu konu tam tersi Kuranın tamamına yakınını anlamaya yarar.

Değerli Kardeşim!

Mealini verdiğin Kamer suresindeki 13. ayet  Nuh Peygamberin gemisi ile ilgili olup burada sözü edilen levha farklı anlamdadır. Görülmesi için ayetin öncesini ve sonrasını da yazdım.

Yine mealini verdiğiniz Müddessir 29 de geçen “levvahatun” yakıp karartan anlamında da düşünülebilir.

Buruc suresinde mealini verdiğiniz ayetlerle ilgili  düşüncelerimi de belirtmek istedim.

Kamer12:” Ve feccernel Arda uyunen feltekal mau alâ emrin kad kudir;”
Kaynaklar itibarıyla Arz’ı da fışkırttık da takdir edilmiş bir emr üzerine su kavuştu.

Kamer13:” Ve hamelnahu alâ zati elvahın ve düsür;”
O’nu levhalar ve çiviler sahibi üzerinde taşıdık.

Kamer14:” Tecriy bi a'yunina cezaen limen kâne küfir;”
Gözetimimizde/muhafazamız altında akıp gidiyordu. Küfr edilene bir ceza olmak üzere.

Kamer15:” Ve lekad teraknaha ayeten fehel min müddekir;”
Andolsun ki onu bir ayet olarak bıraktık. Öğüt alıp idrak eden yok mu?.

 

Müddessir 25:” İn hazâ illâ kavlulbeşer;”
Beşer sözünden başka değil bu”.

26:” Seusliyhi Sekara;”
Onu Sakar’a maruz bırakacağım.

27:” Ve ma edrake ma Sekar;”
Sakar’ı sana bildiren nedir?

28:” La tubkıy ve la tezer;”
Hem baki kılmaz hem de terketmez.

29-) Levvahatun lilbeşer;
 (O) beşeri (derileri) yakıp karartandır. /Beşer için levhalar yapandır.

30-) 'Aleyha tis'ate 'aşer;
Onun üzerinde ondokuz vardır.

Buruc

21-) Bel huve Kur'ânun Meciyd;
Bilakis O, bir Kur’an-ı Meciyd’dir.

22-) Fiy Levhın Mahfuz;
Bir
Levh-i Mahfuz’dadır.

 

Peygamber  Efendimize gelen vahiylerin adı, “okunan ” anlamındaki Kur’an’dır.

Mecid ise, ya yüce ve ulu anlamındaki mübalağa ya da bir şeyi güzel yapmak anlamındaki icade kökünden olabilir.

Levh-i Mahfuz: Korunmuş levha.

Mahfuz, cer ile okunduğunda Levh’in sıfatı olur. Böyle olduğunda :” Kur’an Korunmuş levhadadır.”

Mahfuz ref ile okunduğunda Kur’an’ın sıfatı olur.Böyle olduğunda:” Korunmuş Kur’an bir levhadadır.”

 

Kur’an ile ilgilenen herkesin bildiği gibi Levh ile ilgili oldukça çok rivayet vardır ki geneli Levh-i Mahfuzun  Allah’ın bilgi hazinesi şeklinde olduğudur.

Bu konudaki düşüncem, Allah’ın bilgi hazinesinin maddi bir kitaptan münezzeh tutulması gerektiği gerçeğidir. Allah’ın bilgi hazinesinin mahiyetini; Allah’tan başka kimse bilemez.

Vakıa 77:” inneHU leKur’ânun Keriym;
Muhakkak ki O , Kur’an-ı Keriym’dir.

Vakıa 78:”fiy Kitabin meknun;
Korunmuş/saklı bir
Kitab’tadır.

Vakıa 79:”lâ yemessuHU illel mutahherun;”
O’na arınıp tahir olanlardan başkası dokunamaz
.

Bu ayetlerde Peygamber Efendimize gelen vahiylerin saklı bir kitapta yazılı bulunan bir “okuma “olduğu söyleniyor.

 

Vakıa 77 dekiKeriym”’in Buruc 21 deki Meciyd;

Vakıa 77 deki “Kitab ‘ın    Buruc 22 deki Levh;

Vakıa 77 deki “meknun”’un Buruc 22 deki “Mahfuz”

 

olduğunu düşünüyorum.  Doğrusunu Allah bilir.

 

Not: Katade, Mücahid ve İkrime Kitabin meknun için “Bundan kasıt Tevrat ve İncil’dir demektedir.”

 

Abese suresinin aşağıda belirttiğim:

 

11:” Kella inneha tezkiretun;”
Hayır! Muhakkak ki o bir tezkire /hatırlatma, öğüt’dir.

12:” Femen şae zekereh;”
Dileyen Onu zikreder /düşünür, öğüt alır;

13:” Fiy suhufin mükerremetin;”
Mükerrem sayfalardadır

14:” Merfu'atin mutahheretin;”
Merfu’ (yükseltilmiş, yüce…) ve mutahhar (arınmayanların dokunamayacağı, kirlerden arınmış sayfalarda) dır.

15:” Bieydiy seferetin;”
Sefere’nin  elleri ile

16:” Kiramin berereh;”
Kerim (değerli,şerefli, üstün…) ve Berr (daima iyi olan…)

Ayetlerinde de  Kur’an ‘ın öğütlerinin değer verilen, saygı gösterilen, tertemiz sayfalarda olduğu ve bunların iyilerin  ellerinde taşındığı söylenmektedir.

 

 Abese 13 de geçen “…suhufin mükerremetin”’in  de, Kitabin meknun ,ve Levh- Mahfuz ile aynıdır. Bunlar ile kastedilenin de Tevrat’ın aslı olduğunu düşünüyorum. Doğrusunu Allah bilir.

 

A’raf 145:”Ve ketebna lehu fiyl’elvahı min külli şey’in mev’izaten ve tafsıylen li külli şey'in, fehuzha bi kuvvetin ve'mür kavmeke ye'huzu bi ahseniha seüriyküm darel fasikıyn

Ve biz Musa için levhalar’da mev’ize ve her şey için tafsile dair ne varsa hepsinden yazdık. “ Bunları kuvvetle tut ve kavmine, bunları en güzel şekilde tutmalarını emret.Fasıkların yurdunu göstereceğim size.

A’la18:” İnne hazâ lefissuhufil'ula;”
Muhakkak ki bu ilk sayfalardadır,

A’la19:” Suhufi İbrahiyme ve Musa;”
İbrahim’in ve Musa’nın sayfalarında.

Bu ayetlerde de Peygamberimize vahyedilenlerin İbrahim ve Musa Peygamberin sahifelerinde bulunduğuna vurgu yapılıyor.

Yine;Beyyine Suresinin:

2-) Rasûlün minAllahi yetlu suhufen mutahhereten;
Allah’dan ve tertemiz sayfaları tilavet eden bir Rasûl.

3-) Fiyha kütübün kayyimeh;
Onların içinde kütüb-ü kayyime vardır. (Doğru değerli kitaplar)

Bu ayetlerinde de Peygamber Efendimize İçinde değerli doğru kitapların bulunduğu sayfaları okuması O’nun Resullüğünün delili olarak gösteriliyor.

Değerli Kardeşim!

Tüm bu nedenlerden dolayı

Kur’an ile ilgilenen herkesin bildiği gibi Levh ile ilgili oldukça çok rivayet vardır ki geneli Levh-i Mahfuzun  Allah’ın bilgi hazinesi şeklinde olduğudur.

Bu konudaki düşüncem, Allah’ın bilgi hazinesinin, maddi bir kitaptan münezzeh tutulması gerektiğidir. Allah’ın bilgi hazinesinin mahiyetini; Allah’tan başka kimse bilemez.

suhufin mükerremetin”’in  de, Kitabin meknun da , Levh- Mahfuz da aynıdır. Bunlar ile kastedilenin  Tevrat’ın aslı olduğunu düşünüyorum. Doğrusunu Allah bilir.

 

Değerli Safbilgi Kardeşim!

Şuara197:” Evelem yekün lehüm ayeten en ya'lemehu ulemaü beniy israiyl;”
İsrailOğulları’nın alimlerinin Onu bilmesi, onlar için bir ayet olmadı mı?.

Ahkaf10:” Kul eraeytüm in kâne min ındillahi ve kefertüm bihi ve şehide şahidün min beniy israiyle alâ mislihi feamene vestekbertüm innAllahe la yehdil kavmez zalimiyn;”
De ki: “Gördünüz mü, eğer (O) Allah indinden idiyse ve siz Onu küfr ettiyseniz, İsrail Oğullarından bir şahid de Onun misli üzere şahidlik etmiş de iman etmişse ve siz büyüklük taslamışsanız?Muhakkak ki Allah zalimler kavmini hidayet etmez.

Bu ayetlerden İsrâîloğulları bilginlerinin inen Kurân'ı tanıyıp bildikleri;

Ankebut45:” Ütlü ma uhıye ileyke minel Kitabi ve ekımısSalate, innes Salate tenha anil fahşai vel münker ve lezikrullahi ekber vAllahu ya'lemu ma tasneun;”
Kitab’tan sana vahyolunan şeyi tilavet et ve o namaz’ı ikame et! Muhakkak ki o namaz fahşa’dan ve münker’den nehyeder. Elbette ki Allah (ın) zikri Ekber’dir. Allah ne iş ettiğinizi  bilir.

Ra’d37:” Ve kezâlike enzelnahu hukmen arabiyya ve leinitteba'te ehvaehüm ba'de ma caeke minel ılmi, ma leke minAllahi min veliyyin ve la vak;”
Ve işte biz O’nu arapça bir hüküm olarak inzal ettik... Andolsun ki ilim’den sana geldikten sonra onların hevalarına tabi olursan, senin Allah’dan ne bir veliy’in ve ne de bir Koruyanın olur.

Bu âyetlerde daha önce Musa Peygambere vahyedilmiş olan Kitâb'ın, Peygamber Efendimize de Arapça olarak vahyedildiği; ondan kendisine vahyedilenleri okuması; bu vahyedilenlerin, kendilerine bilgi verilmiş olanların göğüsle­rinde bulunan açık açık âyetler olduğu;

Ra’d43:” Ve yekulülleziyne keferu leste mursela kul kefa billahi Şehiyden beyniy ve beyneküm, ve men ındeHU ılmül Kitab;”
Kafir olanlar : “Sen mürsel değilsin” der. De ki: “Benimle sizin aranızda şahiyd olarak Allah kafidir ve bir de indinde Kitab’ın ilmi bulunanlar.”

Bu ayette kendilerine ilim verilmiş olanların Kur'ân'ın vahiy olduğuna tanıklık ettikteri;

Bakara146:” Elleziyne ateynahümül Kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm ve inne feriykan minhüm leyektümunelHakka ve hüm ya'lemun;”
O kendilerine Kitab verdiklerimiz, O’nu oğullarını tanır gibi tanırlar. Onlardan bir fırka bilerek Hakkı gizlerler.

Bu ayette, Kitâb ehlinin, Kur'ân'ı, oğullarını tanıdıkları gibi tanıdıkları bildirilmektedir. Kur'ân'ı tanımaları ve doğruluğuna tanıklık etmeleri ise Kur'ân'da anlatılanların, kendi Kitablarındakilere uy­duğu için bilmeleri ve  tanıklık etmeleridir.

Çünkü A'lâ: 18-19 ;

A’la18:” İnne hazâ lefissuhufil'ula;”
Muhakkak ki bu ilk sayfalardadır,

A’la19:” Suhufi İbrahiyme ve Musa;”
İbrahim’in ve Musa’nın sayfalarında.

Necm: 36-37;

Necm 36:” Em lem yünebbe' Bima fiy suhufi Musa;”
Yoksa Musa’nın sayfalarında olanlar (B sırrınca ona) haber verilmedi mi?.

Necm 37:” Ve İbrahiymelleziy veffa;”
Ve O çok Vefalı (ahdine sadık) İbrahim (in sayfalarında olanlar:) ?.

âyetlerinde vahyedilen bu gerçeklerin, İlk Sahîfelerde, yani Ibrâhîm'in ve Musa'nın sahîfelerinde mevcudolduğu;

Fatır31:” Velleziy evhayna ileyke minel Kitabi huvel hakku musaddikan lima beyne yedeyh innAllahe bi ıbadihi le Habiyrun Basıyr;”
Kitab’tan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdikleyici olarak hakk’ın ta kendisidir. Muhakkak ki Allah kullarını Habiyr’dir, Basıyr’dir

Ahkaf12:” Ve min kablihi Kitabu Musa imamen ve rahmeten, ve hazâ Kitabun musaddikun lisanen Arabiyyen liyünzirelleziyne zalemu ve büşra lilmuhsiniyn;”
Ondan önce de bir imam ve bir rahmet olarak Musa’nın Kitabı vardı... Bu ise, zulmedenleri uyarsın ve muhsiynlere de bir müjde olsun diye Arapça bir lisan olarak tasdik edici bir Kitab’tır.

Ahkaf30:” Kalu ya kavmena inna semı'na Kitaben ünzile min ba'di Musa musaddıkan lima beyne yedeyhi yehdiy ilel Hakkı ve ila tariykın müstekıym;”
Dediler ki: “Ey kavmimiz! Muhakkak ki biz, Musa’dan sonra inzal edilmiş, önündekileri tasdikleyen, Hakk’a ve sırat-ı müstekiyme hidayet eden bir kitap işitip dinledik.”

Bakara41:” Ve aminu Bima enzeltü müsaddikan lima me’aküm ve la tekünu evvele kâfirin bihi ve la teşteru biayatiy semenen kaliylen, ve iyyaye fettekun;”
Ve İman edin, beraberinizdekini tasdik edici olarak inzal ettiğimize Ve O’nu ilk inkar eden/inkar edenlerin ilki siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir paha ile değişmeyin. Ve yalnız Ben’den ittika edin.

Bakara 89:”Ve lemma caehüm Kitabün min ‘ındillahi musaddikun lima me’ahüm ve kânu min kablü yesteftihune alelleziyne keferu felemma caehüm ma ‘arefu keferu bihi, fela'netullahi alelkâfiriyn;”
Daha önce kafirlerin (aleyhine fetih istiyor oldukları halde, onlara indAllah’dan beraberlerinde olanı tasdik edici bir Kitab gelince; o tanıdıkları kendilerine geldiğinde, O’nu inkar ettiler. Artık Allah la’neti o kafirlerin üzerinedir .

Bakara91:” Ve iza kıyle lehüm aminu bima enzelAllahu kalu nu'minu bima ünzile aleyna ve yekfürune bima veraehu ve huvelHakku musaddikan lima me’ahüm kul felime taktülune enbiyaAllahi min kablü in küntüm mu’miniyn;”
Onlara “Allah’ın inzal ettiğine iman edin” denildiğinde:”Biz, bize inzal edilene iman ederiz”derler ve ondan gerisini de inkar ederler. Oysa O beraberlerindekini tasdik edici bir hak/gerçektir. De ki:”madem ki mü’minlerdiniz, öyleyse daha önce niçin Allah Nebîlerini katlediyordunuz?.

 

Bakara 97:”Kul men kâne adüvven liCibriyle feinnehu nezzelehu alâ kalbike biiznillahi musaddikan lima beyne yedeyhi ve hüden ve büşra lilmu'miniyn;”
De ki: Kim Cibriyl’e düşman oldu ise (muhakkak ki O, Biiznillah senin kalbin üzere Onu kendinden öncekini tasdik edici, mü’minlere rehber ve müjde olarak indirmiştir.

 

Bakara101:” Ve lemma caehüm Rasûlün min ’ındillahi musaddikun lima meahüm nebeze feriykun minelleziyne utülKitab KitabAllahi verae zuhurihim keennehüm la ya'lemun;”
Onlara indAllah’dan beraberlerinde olanı tasdik edici bir Rasûl gelince, kendilerine Kitab verilenlerden bir fırka, sanki hiç bilmiyorlarmış gibi Kitabullahı arkalarına attılar .

 

Ali İmran 3:” Nezzele aleykel Kitabe bil Hakkı musaddikan lima beyne yedeyhi ve enzelet Tevrate vel İnciyl;”
 Sana, önündekileri tasdikleyen Kitab’ı, Bil-Hakk indirdi. Tevrat’ı ve İncili de , inzal etti/etmişti.

 

Nisa 47: Ya eyyühelleziyne utül Kitabe aminu bi ma nezzelna musaddikan lima maaküm min kabli en natmise vucuhen feneruddeha alâ edbariha ev nel'anehüm kema leanna ashabes sebt ve kâne emrullahi mef'ula;
Ey kendilerine Kitab verilenler!.. Vechleri/yüzleri silerek arkalarına döndürmeden yahut ashab-ı sebt’i la’netlediğimiz gibi kendilerini la’netlemeden önce, sizin beraberinizde olanı tasdik edici olarak indirdiğimize iman edin! Emrullah, fiile dönüşmüştür.

48-) Ve enzelna ileykel Kitabe bil Hakkı musaddikan lima beyne yedeyhi minel Kitabi ve Müheyminen aleyhi fahküm beynehüm bima enzelAllahu ve la tettebı' ehvaehüm amma caeke minel Hakkı, li küllin cealna minküm şir’aten ve minhaca ve lev şaAllahu lecealeküm ümmeten vahideten ve lâkin liyeblüveküm fiyma ataküm festebikul hayrat ilellahi merciuküm cemiy’an feyünebbiüküm bi ma küntüm fiyhi tahtelifun;
Sana da, Kitab’tan önünde olanı tasdikleyici ve O’nun üzerine Muheymin olmak üzere, Bil-Hakk Kitab’ı inzal ettik.O halde onların aralarında Allah’ın inzal ettiği ile hükmet. Hak’dan sana geleni bırakıp onların hevalarına tabi olma.Sizden her biriniz için bir şir’at ve bir minhac oluşturduk.Eğer Allah dileseydi, elbette sizi bir tek ümmet yapardı. Fakat size verdiğinde sizi denemek için. O halde hayratta yarışın. Cemian/toptan merciniz/dönüşünüz Allah’adır. Hakkında ihtilaf edip tartıştığınız şeyleri size haber verecektir.

 

Bu ayetlerde de Kur'ân'm, kendinden önceki Kitâb'ı doğrulayıcı ve ona uygun olarak indirildiği bildirilmektedir.

Kusursuz olan Allah’tır.

Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Başka ayetlerden bağımsız bir ayetin kendi başına yani tekil bir anlamı da var. O yüzden bağımsız bir ayet bağımlı bir ayetten anlamca daha geniş kapsamlıdır.

Kuran'ın bir üstünlüğü de işte burdan geliyor.

Alın mushafı elinize ve rast gele bir yerini açıp okuyun. Derhal kendine çeker sizi. Çünkü okumanın ortası ya da sonu değildir orası; başıdır ve yenidir. Yeni olan her şey gibi çekicidir.   

Öte yandan muhtevaya bağımlı kılınan bir ayetin anlamı da bağımlı hale geldiği için tekil anlamı daralır hattâ temelli yok olur. 

Kuran ayetlerinin yerlerini muhtevalara göre değiştirip anlamlarını daraltmak haddi aşan bir sorumlukuk getirir. Bence bu sevdadan vaz geçin.

Kuran'ı gerçekten ilk haline yüceltmek istiyorsanız onun Haccac-ı Zalimlerin öncülüğünde içine düşürüldüğü harekeleme çukurundaki  çarpıtmalardan arınmasına yardım edin. İyi niyetle ama cesaretle.

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

SELAM DOST1

Levhi Mahfuzu Allahın bilgi hazinesi olarak almak çok mantıklı ve ayetlerdeki anlamlar tam oturuyor.Hareke ve sıraya yönelik tarihte olmuş ,tarihsel kaynaklarla ve Alperenin verdiği resimlerde ispatlanan beşeri müdahelelerde açıklanıyor. 

HASAN AKÇAY KONUYA GÜZEL AÇIKLIK GETİRMİŞ,İLK YAPILMASI GEREKEN HAREKELENDİRME ÇUKURUNUN BİLGİLİ İSLAM ALİMLERİNCE İNCELENMESİ,İNİŞ SIRASI İSE SONRAKİ İŞ, ÇÜNKÜ BUNLAR BUYUK SORUMLULUK VE BİLGİ GEREKTİRİR. 

HASAN AKÇAY YAZDI:

Başka ayetlerden bağımsız bir ayetin kendi başına yani tekil bir anlamı da var. O yüzden bağımsız bir ayet bağımlı bir ayetten anlamca daha geniş kapsamlıdır.

Kuran'ın bir üstünlüğü de işte burdan geliyor.

Alın mushafı elinize ve rast gele bir yerini açıp okuyun. Derhal kendine çeker sizi. Çünkü okumanın ortası ya da sonu değildir orası; başıdır ve yenidir. Yeni olan her şey gibi çekicidir.   

Öte yandan muhtevaya bağımlı kılınan bir ayetin anlamı da bağımlı hale geldiği için tekil anlamı daralır hattâ temelli yok olur. 

Kuran ayetlerinin yerlerini muhtevalara göre değiştirip anlamlarını daraltmak haddi aşan bir sorumlukuk getirir. Bence bu sevdadan vaz geçin.

Kuran'ı gerçekten ilk haline yüceltmek istiyorsanız onun Haccac-ı Zalimlerin öncülüğünde içine düşürüldüğü harekeleme çukurundaki  çarpıtmalardan arınmasına yardım edin. İyi niyetle ama cesaretle.

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

MUHAMMED ESED

KUR'AN MESAJI

MEAL-TEFSİR

15 Hicr 9 : 

Kimsenin kuşkusu olmasın ki, bu uyarıcı/ hatırlatıcı mesajı, Ayet Ayet biz indirdik ; ve yine kimsenin kuşkusu olmasınki, (bütün tahriflerden)onu yine biz koruyacağız.

önceden haber verilmiş olan bu olgu, Kur'an Metninin, Hz.Peygamber tarafından tebliğ edildiği miladi(7.) yedinci yüzyıldan beri her türlü tahrifattan, ilave ve kısaltmadan uzak kalmış olması gerçeğiyle, hiçbir kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde kuvvetle doğrulanmıştır; hangi türden olursa olsun, bu kadar uzun bir süre benzer biçimde korunan başka bir Kitab örneği yoktur.belirli bazı Kur'an'i kelimelerle ilgili olarak ilk dönemlerden intikal eden ve klasik müfessirler tarafından yeri geldikçe zaman zaman işaret edilen okuma (kıraat)değişiklikleri,fonetik işaret yada seslendirme farklılıklarından öteye gitmemekte ve kural olarak ilgili bölümün anlamında herhangi bir değişikliğe yol açmamaktadır.

 

85 Buruc  21-22 :

Yok yok, hayır! Bu (Reddettikleri ilahi kelam) şerefli/soylu bir hitabedir,

kaybolmayan bir levha üzerine( işlenmiş bir hitabe)

lafzen, ''iyi muhafaza edilen bir levhada ,(LEVH-İ MAHFUZ)yalnız bu ifade, tek başına, Kur'an'ın tanımını vermektedir.bazı müfessirler, sözkonusu levhayı lafzi anlamıyla alıp,Kur'an'ın ezelden beri kaydedildiği gerçek bir'' ilahi levha '' şeklinde anladıkları halde,diğer birçoklarına görebu ifade her zaman mecazi bir anlam taşımaktadır :

yani:bu ilahi kelamın KAYBOLMAZLIK  KORUNURLUK NİTELİĞİNE bir işaret.bu yorum, mesela Taberi, Beğavi, Razi ve İbn-i Kesir tarafından doğru görülerek nakledilmiştir.bunlar, ''iyi muhafaza edilen bir levhada '' ifadesinin, KUR'AN'IN HİÇBİR ZAMAN BOZULMAYACAĞI VE HER ZAMAN BÜTÜN KEYFİ İLAVELERDEN, ÇIKARMALARDAN VE LAFZİ DEĞİŞİKLİKLERDEN UZAK KALACAĞI ŞEKLİNDEKİ İLAHİ VAAD İLE İLGİLİ OLDUĞU KONUSUNDA HEMFİKİRDİRLER.

saygı ve sevgiyle

NOT: bu forumda diğer iletilerimin bulunduğu sahifeler : 2.-3.-4.-7.-16.-23.-25.-27.- 28.-30.-32.-

Fereç Hüdür'ün iletileri : 26.- 33.- 37.- 38.-

 

 

 

 

 

 

 

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Aleyküm Selam Safbilgi Kardeşim!

Safbilgi yazdı:

HASAN AKÇAY KONUYA GÜZEL AÇIKLIK GETİRMİŞ,İLK YAPILMASI GEREKEN HAREKELENDİRME ÇUKURUNUN BİLGİLİ İSLAM ALİMLERİNCE İNCELENMESİ,İNİŞ SIRASI İSE SONRAKİ İŞ, ÇÜNKÜ BUNLAR BUYUK SORUMLULUK VE BİLGİ GEREKTİRİR. 

Hasan Akçay yazdı:

Kuran'ı gerçekten ilk haline yüceltmek istiyorsanız onun Haccac-ı Zalimlerin öncülüğünde içine düşürüldüğü harekeleme çukurundaki  çarpıtmalardan arınmasına yardım edin. İyi niyetle ama cesaretle.

Bunların, Kur'an ile derinlemesine ilgilenenlerce bireysel bazda yapıldığı  inancındayım.

İslam Alemindeki tüm yetkin alimlerin toplanarak bu konu üzerinde çalışmaları gerekmektedir. Rabbim nasip eder İnşaAllah.

Kusursuz olan Allah'tır.

En doğrusunu Allah bilir.

Sevgi, saygı ve muhabbetle.

Allah'a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Fereç Hüdür
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 28 subat 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 48
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Fereç Hüdür

 

Selam, Konu çok önemli olduğundan ve bu konu altındaki yazılarda adım geçtiğinden benimde konu hakkında yazmam gerektiğini düşündüm. Şöyle ki

Bilindiği gibi Kur’an inmeden öncede Allah tarafından başka Kitaplar indirilmişti, İslam inancına göre İndirilen bu kitaplar Allah tarafından korunmaya alınmadıklarından kullar tarafından çesitli tahrifata uğradılar, Kur’an İse İslam inancına göre Allah tarafından korunmaya alınmış olduğundan hiç bir şekilde değiştirilemez olan bir İlahi Kitaptır, bu husus İslam dininde İmanla alakalı bir husus olmakla beraber, güncel olarak gözlemlene bilen bir hakikattir, bugün dünyada yaygın olarak geçerli olan Kur’an metnini şüphe altında bırakabilecek direkt veya dolaylı ikinci bir Kur’an metni yoktur, Kur’an’ın inişinden sonra Kur’an karşıtı olan kimseler bu hakikati bozmaya yani Kur’an’ın metnini değiştirmeye güç yetiremeyince ve Kur’an’ın içeriğine tesir etmeye umutları kalmayınca, İnsanları Kur’an’dan soğutup uzaklaştırmak için, Kur’an’ın dışından Kur’an’a söz etmeye ve hatta Peygamberimiz adına uydurdukları rivayetlerle Kur’an’ın etrafını kuşatmaya giriştiler, böylece Kur’an’ın içeriğine yerleştiremedikleri söz ve kanaatlerini, Kur’an’ın etrafına bir duvar şeklinde örme çabasına girdiler, bu çabaları çerçevesinde kimileri Kur’an noksandır derken diğer bazıları ise Kur’an’da fazlalık vardır iddiasında bulundular, diğer bazıları ise Kur’an lafzına söz ederek bu lafız bu şekilde inmemiştir demeye giriştiler. Hatta hızlarını alamayan diğer bazıları ise Peygamberimiz adına uydurdukları rivayetlerin Kur’an ayetlerini iptal edebilme gücünde olduğunu ileri sürdüler. Bütün bunları yaparken muhakkak Peygamber adına uydurdukları bir veya birden fazla rivayeti iddialarına ispat vasıtası yapmayı ihmal etmediler, bu olmadan açıktan ve doğrudan Kur’an metni konusunda bu bizim şahsi görüşümüzdür diyerek söz etme cesaretini göstermediler. Böyle bir şey yapmaları, Kur’an’ın yerleşik bir bütün olarak Allah tarafından korunmuş olduğu inancını inkar ile bu husustaki Kur’an ayetlerini inkar manasında olduğundan İslam İnancına kafir oldukları kolayca ortaya çikmis olacaktı. Bundan dolayı, kendilerini gizlemek kaygısıyla şahsi sözlerini iftira yoluyla Peygamberimize mal ederek insanlara yutturmaya ve İnsanları saptırma gayretine giriştiler. Bu forumda Kur’an metninin çesitli müdahale ve yapılandırmalarla değişimlere uğradığını iddia eten kimseler ise sahte de olsa hiçbir belge ileri sürme ihtiyacını duymadan eskilerin yanında amatörce sayıla bilecek keyfi iddialarda bulunmaktan çekinmemislerdir. Kur’an metni ve yapılanması konusunda söz söylemek Kur’an’ı kabul noktasında bir iman olayıdır, Ellerinde mevcut olan Kur’an’a Allah’ın korumasına rağmen müdahaleyi mümkün görenler, bu husustaki ayetleri inkar etme durumuna düşmektedirler, bu konularla ilgili olarak:

Kur’an’ı Koruyucusu Allah’tır, Kur’an’dan mealen:

- Şüphe yok ki, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz. Ve muhakkak ki, onu koruyacak olanlar da bizleriz. 15/9

- Muhakkak ki o, elbette değerli bir Kur'an'dır. 56/77

- Bir korunmuş kitaptadır. 56/78

Ne önce nede sonra batıl Kur’an’a yol bulamaz, Kur’an’dan mealen:

- Onlar, o zikiri/Kur'ankendilerine geldiğinde inkâr ettiler. Halbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır. 41/41

- Bâtıl ona, ne önünden gelebilir ne de arkasından. Hakîm ve Hamîd Allah'tan bir indirmedir o. 41/42

Batılın kelime manası geçerli olmayan her çesit davranış ve eylem demektir, batıl Kur’an açısından düşünüldüğünde, Kur’an’a karşı Allah’ın tasvip etmediği her çesit olaydır. Kur’an metniyle her ne şekilde olursa olsun İnsanlar tarafından değişiklik yapıldı diyenler, Allah’ın bu değişikliğe müsaade ettiğini ve Onayladığını kabul etmiş olmaktadırlar, bu mantığa göre en azından biri değişikliğe uğramamış biride değişikliğe uğramış Kur’an olmak üzere iki çesit Kur’an’ın geçerli olması demektir ki böyle bir olayın dünyada somut bir örneği yoktur, zira böyle bir olay batılın Kur’an’a yol bula bildiği manasındadır ve vuku bulmamıştır. İddiada bulunanlara sormak gerekir Dünya’da bir birinden farklı ve geçerli birden fazla Kur’an mevcutsa ve bu batılın Kur’an’a müdahalesi manasında değilse, sizce batıl nedir?

Kur’an’ın korunmasının boyutları:

Kur’an taklit edilemez, Kur’an’dan mealen:

- Ve eğer siz kulumuza indirdiğimizden şüphede iseniz, onun benzerinden bir sûre vücuda getiriniz. Ve Allah Teâlâ'dan başka şâhitlerinizi dâvet ediniz, eğer siz doğru kimseler iseniz. 2/23

- Eğer siz onu yapamaz iseniz, elbette yapamayacaksınız ya, artık o ateşten sakınınız ki, onun çırası, bir takım insanlar ile taşlardır. O ateş ise kâfirler için hazırlanmıştır. 2/24

- De ki: Andolsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur'ann bir benzerini getirmek üzere toplanacak olsalar, elbette onun bir benzerini getiremeyeceklerdir. İsterse, bazıları bazılarına yardımcı olsun.17/88

- Yoksa onu uydurdu mu diyorlar?. De ki: Eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz, onun benzeri bir sûre getirin ve Allah'tan başka gücünüz yettiği kimseyi de çağırınız. 8/38

- Hayır... Onlar ilmini kuşatamadıkları ve daha tevili kendilerine gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Onlardan evvelkiler de böylece yalanlamada bulunmuşlardı. Artık bak ki, zalimlerin sonu nasıl olmuştur. 8/39

Kur’an’ın metni taklit edilemediği gibi, kelimeleri üzerinde de oynanamaz, bu isterse kelimeyi lafız olarak değiştirmek veya kelimeyi aynen bırakmakla beraber yerini değiştirmek şeklinde olsun mümkün değildir, zira kelimelerin yerinin değişmesi aynı zamanda metnin değişmesi demektir, kelimelerin yer değişmesi mümkün olsaydı iyiyi kötü kötüyü de iyi göstermek kolayca mümkün olurdu, Allah böyle bir şeye müsaade etmez, Kur’an’dan mealen:

- Ve andolsun ki, senden evvel de Peygamberler yalanlanmışlardır. Fakat yalanlandıkları ve eziyete uğradıkları şeylere karşı sabretmişlerdir. Nihâyet onlara bizim yardımımız gelip yetişti. Ve Allah Teâlâ'nın kelimelerini değiştirebilecek hiç bir kimse yoktur. Ve andolsun ki, sana Peygamberlerin haberlerinden gelivermiştir. 6/34

- Rab'binin kelimeleri doğruluk ve adâletçe tamamlanmıştır. Onun kelimelerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir. bilendir. 6/115

- Ve Rab'bin kitabından sana vahyolunanı oku, onun kelimelerini değiştirecek yoktur ve ondan başka bir sığınak da bulamazsın. 18/27

Kur’an kelimeleri değiştirilemediği gibi yerleri de değiştirilemez, kelimelerin yerini değiştirilmesi Kur’an’ın eğrilmesi demektir, Bu ise Kur’an ögretisine göre mümkün değildir. Kur’an’dan mealen:

- Allah'a hamdolsun ki, kuluna Kitabı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı. 18/1

Kur’an’ın yazılması, Kur’an’ın nasıl yazıldığı konusunda, Kur’an’dan mealen:

- Andolsun Tûra (52/1)

- Satır satır yazılmış Kitaba (52/2)

- Yayılmış ince deri üzerine (52/3)

İfadeleri Kur’an’ın nasıl yazılmış bir Kitap olduğunu belirtir. Ayetler Peygambere inmişti, Peygamberimiz zamanında eğer Kur’an ince deri üzerine yazılıp tespit edilmemiş olsaydı veya elde mevcut bir kitap olmasaydı bu ayetleri duyan müşrikler siz hangi ince deri üzerine yazılmış kitaptan bahsediyorsunuz diye sormaz mıydılar! Kur’an’ın peygamber zamanında özenle yazılmış olduğuna dair diğer bir örnek, Kur’an’dan mealen:

- Hayır, o ayetler bir mesajdırlar. (80/11)

- İsteyen onları idrak eder. (80/12)

- Onlar, değerli sayfalardadır. (80/13)

- Yüksek ve temiz sayfalarda. (80/14)

- Yazıcıların ellerinde: 80/15

- Değerli, iyi (yazıcıların). 80/16

Kur’an’ı Peygamber kendi eliyle yazmamıştır, Kur’an’ın kitap olarak yazımı ve tespiti işiyle görevli değerli güvenilir iyi yazıcılar mevcuttu.

Bu örneklerden anlaşildığı üzere, Kur’an’ın sonradan rast gele, taş parçalarından, ağaç kabuklarından, kürek kemiklerinden toplanmış bir kitap olduğu yolundaki rivayetler ve iddialar Kur’an’a uymamaktadır, ve aslı yoktur.

Kur’an’ı kimler anlar, Kur’an’dan mealen:

- Ve işte sana böylece kitabı indirdik. Artık kendilerine kitap vermiş olduklarımız ona îmân ederler. Şunlardan da ona îmân edecek olanlar vardır. Ve bizim âyetlerimizi kâfirlerden başkası inkâr etmez. 29/47

- Ve sen ondan evvel hiçbir kitap okur olmadın ve sağ elin ile onu yazmadın. Öyle olsa idi elbette iptal etmeye çalisanlar, şüpheye şş olurlardı. 29/48

- Hayır.. O kendilerine ilm verilmiş kimselerin sinelerinde apaçık olan âyetlerdir ve bizim âyetlerimizi zalimlerden başkası inkâr etmez. 29/49

Kur’an’ı kimler anlamaz, Kur’an’dan mealen:

Kur’an’ın koruyucusu Allah’tır, Allah, peygamber dahil hiç kimsenin Kur’an’ın asıl metnini şüpheye düşürecek herhangi bir değişiklik yapmasına, küçük bir lakırdı dahi olsa Kur’an’da olmayan bir sözü Kur’an’a eklemesine veya Kur’an’ın herhangi bir kelimesini değiştirmesine müsaade etmez.

Kur’an’dan mealen:

- (Kuran) Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. 69/43

- Eğer o, (Muhammed), bazı laflar uydurup bize iftira etseydi, 69/44

- Elbette onun sağ(elini veya kuvvet)ini alırdık. 69/45

- Sonra onun can damarını keserdik. 69/46

- Sizden hiç kimse buna engel olamazdı. 69/47

- O (Kur'an), korunanlar için bir öğüttür. 69/80

- Biz, içinizde yalanlayanlar bulunduğunu elbette biliyoruz. 69/81

- Doğrusu o, kafirler için hasrettir. 69/50

- O, kesin gerçektir. 69/51

Bu konuda Kur’an’dan daha birçok örnek vermek mümkündür, fakat şunu belirteyim o nasıl bir mantıktır ki, birçok ayette Kur’an kitap olarak tanımlanmasına rağmen Kur’an’ın peygamber zamanında bir kitap şeklinde mevcut olmadığını iddia edecek ve Kur’an’ın Peygamberimiz zamanında Kitap olarak mevcut olmaması halinde İnsanların Peygamber hangi kitaptan bahsediyor diye sorgulayacaklarını düşünmeyecek. Değil mi ki, ayetlerle Peygamber Kur’an’ı kitap olarak tanımladığında aksini iddia edenlerden herhangi birisi Peygamberimiz zamanında yaşiyor olsaydı, Peygamberimize şu bahsettiğin kitabı bize göster demezmiydi. Kur’an’ın kitap olarak mevcut olması Peygamberimiz zamanında henüz tamamının inmiş olması veya henüz inmemiş olmamasıyla ilgili değildir, Kur’an’ın başlangıçtan tamamlanıncaya kadar bir kitap formu olarak işlenmesiyle ilgilidir, bunu için Kafirler Kur’an’ın peyderpey inmesi konusunu anlamadıklarından neden tamamı ona bir seferde verilmiyor demekteydiler. Dikkat edilirse Kur’an’ın mevcudiyetine değil ayet geldikçe yazılması metoduna itiraz ediyorlardı, Kur’an’ın kitap olarak mevcudiyetine itiraz etselerdi zaten öyle bir kitap yoktur diyeceklerdi, halbuki bunu demiyorlar. Kur’an Peygamberimiz zamanında Kitap olarak mevcuttu.

Durum bu olmasına rağmen, forumda sorulan veya iddia edilen bir iki hususa değinemekte fayda vardır, aslında bütün soru ve iddiaları cevaplamak isterdim, bu uzun bir çalisma olacağından bence forum sayfası buna müsait değildir, Şöyle ki:

Alperen Kardeşin, Kur’an karşıtı olarak değilde soru şeklinde sorduğu:

“Selam Dostlar

Bu konuda aklıma takılanları
bu linkte yazmıştım. Bilgisi olan arkadaşların görüşlerinden istifade etmeyi umuyorum.

Maide 3'tekine benzer bir durum Hadid 25'te de var gibi. Sanki ayetin içine konuyla alakası olmayan cümleler girmiş.

İşin içinden çikamadim.

Hadid 25. Yemin olsun, biz, resullerimizi açık-seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve ölçüyü de indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavî'dir, Azîz'dir.

Maide 3. Şunlar size haram kılınmıştır: Boğazlanmayarak ölmüs hayvanın eti, kan, domuz eti, üzerine Allah'tan başkasının adı anılmış, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, canı üzerineyken yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere canavar tarafından yırtılmış ve dikili adak taşları üzerinde boğazlanmış hayvanlar ve bir de fal oklarıyla kısmet paylaşmanız... Bütün bunlar birer sapıştır. Küfre batmış olanlar bugün dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun! Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçtim. Şu da var ki, her kim ciddi bir açlıkla yüz yüze gelir de günaha kaçmak maksadı olmaksızın onlardan yemek zorunda kalırsa, elbette Allah Gafûr ve Rahîm'dir.”

Konuyla ilgili görüşüm:

Kur’an’dan mealen:

- Andolsun biz elçilerimizi ık kanıtlarla gönderdik ve onlarla beraber Kitabı ve (adalet) ölçü(sün)ü indirdik ki insanlar adaleti yerine getirsinler. Ve kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlara birçok yararlar bulunan demiri indirdik ki Allah, kimin(ondan yararlanarak) gaybda (görmediği halde) kendisine ve elçilerine yardım edeceğini bilsin, (ortaya çikarsin). Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür. 57/25

Ayette üç şeyden bahsedilmektedir, bunlar:

1- Kitap, ilmi vurgular,

2- Mizan, adaleti vurgular,

3- Demir, maddi gücü vurgular.

Bu öyle bir üçlemedir ki, herhangi birinin olmaması, diğer ikisinin işlevini bir sistem olarak ya uygulamaktan uzaklaştırır yada sistem olarak uygulanmasını engeller, Şöyle ki:

1- Kitap yani ilim olmasa, Mizan yani adalet, sağlanamaz, adaletin olmadığı yerde maddi güç sadece adaletsizliğin sağlanması aracı olur,

2- Mizan, yani adalet olmayan yerde, İlim ve maddi ğüç uygulama da adaletten yoksun olacağından, insanlara zarar verir,

3- Demir; maddi güç olmayınca, İlim ve adalet sistem olarak uygulanma imkanı bulamaz.

Bu üçlü yapı, yalnız peygamberimize verilmiş bir yapı değildir, diğer peygamberlere de verilmiş bir yapıdır, zira bu üçlü yapı bir devlet sisteminin ana esaslarıdır.

Maide 3 ile ilgili soru konusunda, yalnız yiyeceklere odaklanmayıp, dinin tamamlanmış olduğuna, din tamamlanmakla da, kafirlerin tuzak ve iddialarında umutsuz hale geldikleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Ayrıca forumda yapılan iddialardan biride, noktalamaların Abdulmelik Bin Mervenin direktifiyle H. 65 yılında Haccac Bin Yusuf başka bir ifadeyle Haccacı Zalim tarafından yapıldığı şeklindeki iddiadır, Bir diktatörle bir zalimin Kur’an’ı noktalandırdığı iddiası bence ciddiyetten uzak bir iddiadır, Notalama olmayınca her isteyen harfleri noktalı veya noktasız okumakla birbiriyle ilgisi olmayan çesitli sözler üretebilir. Bu ise Kur’an hakkında iddia edilemeyecek ağır bir sözdür.

Fereç HÜDÜR



__________________
Kûran İslam Dininin Tek Kaynağı ve Tek Rehberidir
Yukarı dön Göster Fereç Hüdür's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Fereç Hüdür Ziyaret Fereç Hüdür's Ana Sayfa
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Sayın Ferec Hüdür’ün yazısını şimdilik kuşbakışı okudum. Son paragrafı şöyle:

Ayrıca forumda yapılan iddialardan biride, noktalamaların Abdulmelik Bin Mervenin direktifiyle H. 65 yılında Haccac Bin Yusuf başka bir ifadeyle Haccacı Zalim tarafından yapıldığı şeklindeki iddiadır, Bir diktatörle bir zalimin Kur’an’ı noktalandırdığı iddiası bence ciddiyetten uzak bir iddiadır, Notalama olmayınca her isteyen harfleri noktalı veya noktasız okumakla birbiriyle ilgisi olmayan çesitli sözler üretebilir. Bu ise Kur’an hakkında iddia edilemeyecek ağır bir sözdür.

*

Sayın Hüdür’ün ciddiyetten uzak bulduğu, bir iddiadır. Ama o iddianın sahipleri hakkında ne düşünür,  bilmiyorum. Örneğin The Guardian* gazetesindedeki bir yazıda görüşlerini bildiren Dr Puin ve Profesör Allen Jones ciddiyetten uzak iddialar öne süren kişiler midir?

Puin diyor ki:

Yıllar geçtikçe Kuran’ı doğru okumak güçleşti. İnsanlar mantıklı anlamlar çıkarabilmek için onda değişiklikler yapma yoluna gittiler. Örneğin Miladî 694-714 döneminin Irak valisi olan Haccan bin Yusuf Kuran’a 1 000’i aşkın elif harfi boca etmekle övünüyor.

Oxford Üniversitesi’nin Kuran Araştırmaları kürüsüsünde görevli Profesör Allen Jones, aynı görüşte.

Puin’e göre mushafa harekelerin konmasına da Haccac öncülük etmiştir. Şöyle diyor: ”Onun ön ayak olduğu değişiklik, Kuran’ın tarihinde bir dönüm noktasıdır.”

Ondan sonra “Kuran’ın yazımı sabitleşti”. 

*

Sabitleşti ... de iyi mi oldu kötü mü, bunu müzakere etmek gerekiyor. Örneğin ben bir kör mektumum, dudak bükmeden dinlemek istenirse benim söyliyeceklerim var.

Ayrıca ben de Sayın Hüdür'ün şu akıl yürütmesini ciddi bulamadım:

4-.......Enes İbn Mâlik el -Ensâri den rivayet ettiler ki:........ “Peygamber hücrenin perdesini açtı da, bizlere bakmaya başladı. Kendisi ayakta duruyor ve yüzü de Mushaf yaprağı gibi parlıyordu......” (Buhari, kitabu’l -Ezân 72 cilt 2 sayfa 707 - 708 Ötüken 1987)

Bu rivayette de peygamberin zamanında Mushaf’ın yani kitap halinde Kur’an’ın, parlak sahifelere yazılı olarak mevcut olduğunu itiraf etmişlerdir. Zira var idi ki peygamberin yüzünü onun sahifelerine benzetmişlerdir.

Hz Peygamber'in yüzü mushaf gibi görünmüş; işte size vahyin  onun döneminde kitap halinde Kuran olduğuna kanıt! Şaşırdığım için özür dilerim. 

Sevgi ile, Hasan Akçay

____________________________

*As years went by, the correct reading of the Koran became less clear, he says. People made changes to make sense of the text. Puin gives as example Hajjaj bin Yusuf, governor of Iraq from 694-714 AD, who "was proud of inserting more than 1,000 alifs [first letter of the Arabic alphabet] in the Koranic text".

Professor Allen Jones, lecturer in Koranic Studies at Oxford University, agrees.

"Hajjaj is also responsible for putting the diacritical marks in the Koran. His changes are a defining moment in the history of the Koran".

After Hajjaj's changes in around the 700s, "the Koranic text became pretty stable", he says.

http://education.guardian.co.uk/higher/story/0,,351455,00.ht ml

 

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

SELAM

KONU DUYGUSALLIKTAN ÇOK İLMİ OLARAK DÜZEYLİ VE FAYDALI BİR MÜZAKERE ŞEKLİNDE ELE ALINMIŞTIR.

KONU HAKKINDA EN SAĞLIKLI YORUMU YAPMAK İÇİN,DERİN ARAPÇA GRAMER DİL BİLGİSİNE,TARİH BİLGİSİNE SAHİP OLMAK GEREKİR.

YILLAR SÜREN TECRÜBE VE BİLGİSİNİ PAYLAŞAN DEĞERLİ  DOST1'İN  CEVABI AÇIKTIR:

Mushaf, sahifelerin toplanıp bir araya getirildiği yer olarak ifade edilir. İşte bu sayfaların tertibi Zeyd başkanlığındaki komisyonca yapılmış, yazılmış ve adı İmam olarak belirlenmiştir. Bu günümüze kadar  ulaşmış olan  tüm kaynaklarda bu böyledir ve bunun aksi hiç  söylenmemiştir.

Söylenenler iki görüşte toplanmaktadır.

Birinci görüşe göre: Bugün Mushaflarda var olan tertip tevkifidir. (vahye dayalıdır)

Delilleri:Halife Osman zamanında yazılan ve imam adı verilen Mushaf’ın bütün sahabe tarafından ihtilafsız icmaen kabul edildiği ve diğer kişilerde bulunan Mushafların yakılmasıdır.

İkinci görüşe göre: Bugün Mushaflarda  var olan tertip tevkifi değildir.(Vahye dayalı değildir)

Delilleri: Sahabe elinde bulunan Mushafların çeşitli tertiplerde oluşlarıdır.

Bu kardeşiniz de bu görüşlerden ikincisine katılmaktadır.

Dayanağım da birinci görüşü belirtenlerin Kur’an’dan hiçbir delil getirememeleridir. Getiremedikleri gibi arkasından da hemen “bu konuda icma var” diye bağlayıcı bir tavır sergilemeleridir. İcma var ise İbni Mesud Mushafı, Hazreti Ali Mushafı, İbni Abbas Mushafı,Ubey b. Kab Mushafındaki tertipler niye farklıdır.

Hazreti Ali ki, küçüklüğünden itibaren Peygamber Efendimizin terbiyesinde bulunmuş, kızı Fatıma annemizle evlenmiş,  Peygamber Efendimizin bu alemden ayrıldığı güne kadar da hiç yanından ayrılmamış bir zat. Ve elinde mevcut var olan tertipten ayrı  tertipte bir Mushaf. Eğer surelerin tertibi tevkifi olmuş olsa idi başta Hazreti Ali olmak üzere diğer sahabe Mushaflarındaki tertip de aynı olurdu.

Değerli Kardeşim!

Şimdi, Hazreti Ali, Mushafını Alak, Müddessir, Kalem, Müzzemmil…. diye tertip ettiği için ,

İbni Mesud, Mushafını, Fatiha, Bakara , Nisa , Ali İmran diye tertip ettiği için, ben kardeşine yönelttiğin sözlerin muhatabı mı olmuş olmuyorlar mı?

Kur’an’da tertibin vahy ile Allah tarafından yaptırıldığını belirten bir ayet yoktur.

Bu görüşünü destekleyen  Kur’an’sal bir delil gösterebilir misin? dersen cevabım hayır olur. Peki Kur’an’sal dayanağı olmayan görüşü niçin destekliyorsun dersen cevabım, yukarıdaki dayanaklarım ve Kur’an’da bunun ile ilgili bir ayetin olmadığıdır. Bir şey hakkında helal mi haram mı diye bakarken, öncelikle haram olup olmadığına bakarım Kur’an’dan. Baktığım şey haramlar içerisinde değilse serbest alanda olduğumu anlarım. Yine bir şeyin Kur’an ile uygun olup olmadığına bakarken, Baktığığım konuda Kur’an’da uygun olmadığı ile ilgili ayet yoksa kendimi bu konuda serbest sayarım.Bu konudaki tavrım da böyledir.

Değerli Kardeşim!

“Şu anda elimizde bulunan Kur’an ile, sevgili Rasül’ün masasının üstünde 1400 yıl önce bulunan Kur’an tıpatıp aynıdır.” Sözü çok iddialı bir söz. Bunun Kur’an’ dan hiçbir delili yoktur. Bu sözünüzü :  Şu anda elimizde bulunan Kur’an’ daki ayetler ile, sevgili Rasül’ün masasının üstünde 1400 yıl önce bulunan Kur’an’ daki ayetler tıpatıp aynıdır. Şekliyle kabul ediyorum. Amenna.

İkinci iletimde belirttiğim gibi Bugün Taşkent’te ve İstanbul’da teşhir edilen Mushafların Halife Osman devrinden kalma nüshalar oldukları mütalaa ve mülahaza edilmektedir.

Peygamber Efendimizin yaşadığı dönemde 28 çeşit ses kalıbına sahip  olan Arapçanın 22 harflik bir alfabesi bulunuyordu. Bu 22 harf de  15 harf şekline indirilebiliyordu. Bunlar: be,ha,dad,ra,sin,sad,tı,ayn,vav,lem,mim,he,ye harfleriydi.

Ayrıca kısa sesli harfler yazı ile ifade edilmiyor, aktif, pasif vb. fiil çekimleri görünüşte birbirinden ayrılmıyor, bunların okunuşlarını bulup keşfetmek büyük bir sorun oluyordu.

Peygamber Efendimiz bu alfabe ile yazı tarzının geliştirilmesiyle ilgili olarak bizzat çalışmış, benzer harf işaretlerinin ayrılmalarını sağlamak üzere rakş (noktalama), tenvin ihtiyacını karşılamak üzere harekeleme usulünü  bulmuştur.Peygamberimizin bu faaliyetleri Kur’an’ın resmi Mısır nüshalarında görülmektedir. (San’at’ul-Kitabe fi Ahd’ir Resul v’es Sahabe, Fikrun wa Fann bilimsel derginin 3.sayısı sayfa 21-27.)

Peygamber Efendimize gelen vahiyler bu harflerle yazılıyordu. 22 Harflik alfabe daha sonraları 28 çeşit ses kalıbını da ifade edilecek şekilde geliştirildi.

Halife Osman zamanında tertip edilerek yazılan Kur’an 28 harften oluşan alfabe iledir. Lütfen sözlerim yanlış anlaşılıp farklı yönlere çekilmesin.

İsrarla tekrar ediyorum. Bu gün elimizde bulunan Kur’an’daki ayetler, Peygamber Efendimize inen ayetlerdir. Ne bir eksik ne bir fazladır.

Ancak Peygamber Efendimizce surelerde bir sıralama yapılmamıştır. Ayetler hangi konu ile ilgili ise oraya yazdırılmıştır. Halife Ebubekir zamanında bu sayfalar Zeyd başkanlığındaki komisyonca tertip edilmiştir. Halife Osman zamanında da yine Zeyd başkanlığında toplanan komisyonca yapılan çalışma ile dört veya yedi adet çoğaltılmıştır.

İlk nüsha olan Ve Hafsa annemizde bulunan Mushaf, Emevi Halifesi Abdulmelik Mervan tarafından yakılmıştır.

Dünyanın her tarafındaki Mushaflar Halife Osman zamanında tertip edilen Mushafın aynısıdır. (Harekeleri hariç)

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

ELMALI'LI  M. HAMDİ YAZIR

HAK DİNİ KUR'AN DİLİ

BAKARA SURESİ  2:

İşte O  KİTAB , bunda HİÇ ŞÜPHE YOK , KORUNACAKLAR İÇİN HİDAYETİN TA KENDİSİDİR.

 

Bunda şüphe etmemeli ve asla kötü zanna düşmemelidir. Çünkü bu '' le raybe fihi ''   dir. Aslında her türlü şüpheden uzak ve her töhmetten uzak kılınmıştır. Kitaplar içinde hak "kendisinde şüphe olmayan" Allah'ın kitabı olduğu bunun kadar kesinlik ve şüphesizlik ile bilinen ve doğru yolu bunun kadar gösteren hiçbir kitap yoktur. Bunun ne vahyinin niteliği ve inmesinde bir şüphe, ne de tebliğinde bir töhmet vardır. Ey yüce Peygamber! Hira mağarasından beri Rûh-i emîn Cebrailin getirmekte olduğu o vahiy seslerini sen tam müşahede ile dinleyip biliyorsun, senin doğruluğun ve güvenilirliğin de denenmiş ve herkesçe bilinir. Sonra bu kitabın i'câzına da söz yoktur. Zaten kesin ilmin kaynağı da önce tam müşahede (gözlem) ve yeterli tecrübe; ikinci olarak bizzat bu görme ve tecrübeye imkan bulunmayan yerlerde doğru haber ve tarihin şahitliği; üçüncü olarak aklın güzel bir delile dayanarak netice çıkarması değil midir? Bundan dolayı Hakk'ın indirdiği, hakkın şiarı, doğru haber veren, maksadı yalnız iyilik ve insanlığın mutluluğu olan bu kitapta şüpheye izin verecek ne bir cehalet ve gaflet, ne de bir kötü niyet ve bozuk maksadın tasavvuruna imkan yoktur.

Gözlem ve tecrübeye eremeyenler için de sonsuza kadar delalet, i'câz ile hüsn-i istidlâl (bir delile dayanarak güzel netice çıkarma) yolu açıktır. Allah Teâlâ bu kitap ile bunu da üzerine almıştır. Bunun kemalinde, doğruluğunda ahlâkî oluşunda, Allah'a ait olmasında şüpheye düşecek olanlar iki sınıftan biri olurlar. Bunlar ya bilmemekle beraber bilmediğini de bilmemeğe boyanmış, özel gayelerinden başka hiçbir şeye değer verme duygusu kalmamış olan kalpleri mühürlenmiş inatçı kâfirlerdir. Veya tam cahilliğe inanmış, her hususta şek ve şüphe ruhlarını kaplamış, hakkı anlamaya, ilim ve sağlam bilgiye, güzel ahlâka erdirecek basiret nurları sönmüş, münafıklığı, kötü zannı şiar edinmiş şüphecilerdir. Artık bunların şüpheleri, kuşkuları da tamamen anlamsız, hükümsüz ve haksızdır. Bu kâfirlerin, münafıkların durumlarını da yakında görürsünüz.

Rayb (şüphe), aslında nefse bir ızdırap, bir kuşku vermek mânâsına masdar iken, lügat örfünde bu ızdıraba başlıca bir sebep olan şek ve şüphe mânâsında kullanılması üstün gelmiştir. Yani rayb, şüpheye yakın ve fazla olarak kötü zan gibi bir töhmet mânâsını da kapsar. Fakat asıl mânâsı şüphe ve kuşku, yani kuşkulu şüphedir. Yalnız "şüphe" kelimesini de bu mânâda kullanırız. Burada rayb bütün cinsi ile olumsuz kılındığından ilmî şüphe ve ahlâkî şüphe diye birbirinden ayrılabilecek olan şüphe ve suçlama durumlarının ikisi de kaldırılmış ve iki yönden kesin olarak isbatlamakla kitabın mükemmelliği açıklanmıştır. "zâlike"nin ikinci haberi olabilirse de başlı başına bir cümle olması daha seçkin ve mukadder (sözün gelişinden anlaşılan) bir soruyu düşünmekle bir başlangıç cümlesi olması ise daha beliğdir. Tek bir kişinin bütün insanlık âlemi ile ve özellikle bozuk niyetlerle dolu, çok zalim ve cahil olan bir insanlık âlemi ile mücadelesi demek olan peygamberlik vazifesi açısından yüce Peygamber: "Ey Rabbim! Şüphe ve şirk içinde yüzen şu insan yığını benim karşıma çıkıp da: 'Bu kitabın Allah'ın gerçek sözü olduğu ve sana Allah tarafından vahiy yoluyla indirildiği ne malum? Bu senin sözün, şairler, yazarlar, müellifler gibi sen de bunu kendin tasarlıyorsun ve fazladan olarak bir de Allah'a isnad ve iftira ediyorsun' diye iftira yapmaya kalkışacak olurlarsa ben ne yaparım?" diyebilirdi. İşte yüce Allah böyle bir soruya meydan bırakmamak için: "Bu konuda hiçbir şekilde şüphelenmeye yer yoktur." diye açık olarak mutlak güvence bağışlamıştır ki bunda Resulullah'ın ruhunun, vahyi gerek kabul etmede ve gerek tebliğ etmede sözünde duran emin bir kişi olduğunu kaydetmek ve ilan etmek vardır. Ve bu şekilde kitabın kendisinde hiçbir şüphe olmadığını kaydetmek, kitabı tebliğ eden Muhammed el-Emin'in kendisinde de hiçbir şüphe bulunmadığının tescilidir.

Yakında "Kulumuz Muhammed'e indirdiğimizden şüphe ediyorsanız." (Bakara, 2/23) âyeti ve daha ileride "Allah'a yalan uyduran veya kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde; 'Bana vahyolundu.' diyen ve 'Allah'ın indirdiği gibi bir kitap da ben indireceğim.' diye iddia edenden daha zâlim kim olabilir?" (En'âm, 6/93) gibi âyetler ile Kur'ân bu noktaları tafsilatıyle savunacak ve isbat edecektir.

Bu başlangıca Kelâm ve Felsefe ilmi açısından baktığımız zaman her şeyden önce şüphe ve yakîn meselesine yani ilim ve marifet (bilgi) teorisinin mahiyetine işaret edilmiş ve bu konudaki bütün felsefî tartışmaları apaçık bir vahiy ile ortadan kaldırmış bulunduğunu görürüz ki, akaid (inançla ilgili) kitaplarımızın en başında "Eşyanın hakikatları sabit ve bunları bilmek gerçekleşmiştir." ilk inancının konulması ve sofestâiye denilen şüpheci ve inatçıların reddedilmesi ve ilim sebeplerinin gerçekleşmesi ile söze başlanması da bundan doğmuştur. Ve yeni felsefelerde her şeyden önce bu noktaya önem verildiği ehlince bilinmektedir. Böyle olmakla beraber ilimlerin ve fenlerin ilerlemesine rağmen, kâinatta gerek teorik ve gerek ahlâkî şüpheciliğin zaman zaman genişlemekte olduğu da inkâr olunamaz. Bundan dolayı, insanlığın en büyük kalb ve ahlâk hastalığı, şüphe ve şek meselesinde olduğunu ve insanlığın mutluluğu için bunun her şeyden önce ortadan kaldırılmasının gerekli bulunduğunu yüce Kur'ân bu şekilde işaret ettikten sonra insanları, iman, ilim ve kesin bilgi ile yaşatacak olan hak ve doğru yolu yavaş yavaş açıklayıp anlatacak ve anlatırken gayb (gizli olan) ve şehadet (görünen) yani akla uygun olan fizikötesi ile duyumsanan tabiat arasında kesin olan gerçeklere ve hepsinden önce Tevhid-i Hakk'a dikkatleri çekecek ve bütün bunlarda ahlâkî değer ve amelî gücü temel fikir olarak takip ettirecektir. Bu bilimsel noktalar ile Bakara sûresinin başı, Fâtiha'dan sonra bütün Kur'ân'ın bir genel önsözü demek olduğundan, sûrelerin tertibi (düzeni) ne kadar tabiî ve ne kadar ilmî ve derin sebepleri kapsadığı ortaya çıkacağı gibi, Hazreti Peygamber'in beşerî çevresi ile bu ilmî gerçekler incelendiği ve mukayese edildiği zaman da Kur'ân'ın yalnız Allah'ın vahyi olduğunda zerre kadar şüpheye yer olmadığı ister istemez kabul edilir.

NOT : bu forumda diğer iletilerimin bulunduğu sahifeler :

2.- 3.- 4.- 7.- 16.- 23.- 25.-27.-28.-30.- 32.-  

Fereç Hüdür'ün iletileri : 26.- 33.- 37.- 38.-

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
adalet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 ekim 2006
Gönderilenler: 1195
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı adalet

  Fereç Hüdür yazdı:

   "Kur’an kelimeleri değiştirilemediği gibi yerleri de değiştirilemez, kelimelerin yerini değiştirilmesi Kur’an’ın eğrilmesi demektir, Bu ise Kur’an ögretisine göre mümkün değildir. Kur’an’dan mealen:

- Allah'a hamdolsun ki, kuluna Kitabı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı. 18/1"

 Güzel çalışması için teşekkürler Fereç Hüdür'e.Hasan Akçay'a ise diyeceğim şudur:

      Siz dürüst ve saygın bilim adamı dediğiniz kişilerin araştırmalarını mutlak bir hakikat gibi görmekle yanılgıya düşüyorsunuz.Bu insanlar gerçek bilim adamı olsalar,bir M.Esed yada İslama teslim olan bir başka batılı gibi davranırlardı.Bu nedenle onların ve bizdekilerin hepsinin Kurana dışardan bakışları ilmi birer hakikat değil,zanni birer araştırmadır.Bu nedenle böyle bilimselliklere prim vermek yerine,Kurana içerden bakışın ilmiliğine(size göre duygusallığına(!)olabilir)teslim olmayı yeğlerim vesselam.

 



__________________
"Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Yukarı dön Göster adalet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: adalet
 

<< Önceki Sayfa 19 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats