Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam..
Hüseyin Atay'dan;
Boşanma ve Kadın'ın Durumu Günümüze
kadar intikal eden ve İslam toplumlarında, Türkiye'de dahil, bir
problem olmaya devam eden boşanma, karı-kocanın ayrılma meselesidir.
Fıkıh kitaplarının bu meseleyi çıkmaza soktuklarını, sorun üstüne sorun
icat ettiklerini, kendilerinin ve Müslümanların başlarını derde
soktuklarını bilmeyen yoktur. Burada uzun tarihine ve tahliline girme
imkanımız olmadığından yalnız Kuran'a dayanarak boşanmanın nasıl olması
gerektiğini belirtmeye çalışacağız. A.
Kuran'da boşanmanın yegane bir şartı zikredilmektedir. Bu da
geçimsizliktir. Ama geçimsizliğin birçok sebebi olması ayrı konudur.
Sebebi ne olursa olsun, geçimsizlik ortaya çıkınca boşanmaya şu şartla
gidilir. 1.
Her iki taraftan karı-koca razı olacakları birer hakem tayin ederler.
Bunlar uyuşmazlığı gidermeye çalışır. (Nisa Suresi, 4/35). Ortaya çıkan
geçimsizlik böylece çözülür. 2.
Eğer uyuşma sağlanamazsa ve geçimsizlik giderilemezse durum kadıya
(hakime) intikal eder ve iki şahidin huzurunda boşanmaya karar verilir.
(Talak Suresi, 65/2). İşte
görüldüğü gibi kuran'ın getirdiği boşanma sebebi ve yöntemi bu kadar
açık ve seçiktir. Buna ters düşen fıkhın bütün hükümleri geçersiz
sayalır. B.
Kuran-ı Kerim'de aynı karı-kocaya, iki defa boşanıp üç defa evlenme
hakkı tanınmıştır. Üçüncü boşanmadan sonra karı kocanın tekrar
evlenmesi şarta bağlanmıştır. Bu üç defa boşanma ise, Kuran'a göre olan
geçimsizlikten doğan, ayrı ayrı zamanlarda vuku bulan boşanma
olacaktır. Ayrı ayrı olması, boşanıp tekrar evlenmenin gereğidir. Yani
üç defa nikah vuku bulacaktır. Birinci nikah ilk olandır. İkinci nikah,
hakimin huzurunda iki şahidin tanıklığında birinci boşanmadan sonradır.
Üçüncü nikah ise aynı şekilde ikinci boşanmadan sonradır. Artık üçüncü
boşanmadan sonra tekrar nikahlanmak şarta bağlanmıştır. Bu, Kuran'ın
felsefesi, gayesi ve açık ifadesi olup dördüncü nikahlanmayı şarta
bağlamasının felsefesi ve gayesi şudur : 1.
Aile müessesesi, insan varlığı bakımından önemlidir. Çocukların
doğması, büyümesi, yetişmesi bütün insanlığın tarih boyunca olagelen
bir sorunudur. Her millet bununla meşgul olmuştur ve buna devam
etmektedir. İnsanlığın saatedi, insanları iyi ve güzel yetiştirmekle
mümkündür. Bu sağlam, düzenli ve huzurlu bir aile ortamında mevcut
olabilir. Aile, kadın ve erkekten ibaret olan çekirdek sosyal bir
yapıdır. İki de bir sarsıntı geçirmesi içindekileri huzursuz ve
tedirgin eder, kararsız kılabilir. Bunun için, eğer huzursuzluk ve
tedirginlik temelde ve taraflardan birinde veya ikinsinde olursa,
binada fazla hasar yapmadan o temelleri değiştirmeye imkan ve izin
verilmiştir. Bu da boşanmadır. 2.
Ancak boşanmanın da her zaman yazboz tahtasına dönüşmeden üç defa
yapılan nizamlı, süreli denemelerle sabit olmuştur ki, evlilik devam
etmiyor. Kuran, üç defa denemeyi yeterli buluyor. Üç defa mahkemede
boşanmadan sonra artık tekrar evlenmeyi şarta bağlıyor. Bu şart şudur : Hiçbir
şart ve art niyet olmadan, kadının başka biriyle temelli olarak
evlenmesidir. Buradaki "temelli" sözü, eski kocasına dönme niyeti ve
muvazaa (danışıklı) şartı olmamasıdır. bu şekilde danışıklı olan nikah
caiz olmayıp zina sayıldığı için böyle bir nikah geçersizdir. Kadın
başka erkekle evlenince, erkeklerin huyunu, suyunu öğrenmiş ve erkekler
hakkında tecrübe elde etmiştir. İkinci kocası ile birincisi arasında
mukayese yapacak tecrübeye sahip olmuştur. İkinci kocasının ölümü
halinde veya meşru, uydurma olmayan bir sebepten dolayı boşanmış ise,
birinci kocasıyla geçinebileceğine kanaat getirmiş ve kesin karar
vermiş olmak şartıyla birinci kocasıyla evlenebilir. (Bakara Suresi,
2/229-230). Burada
zikredilen bu üç defa ayrı ayrı şekilde boşanmış bir kadın, birinci
kocasının nikahına bu şart olmadan giremez, meşru olarak evlenemez. 3.
Hz Peygamber zamanında boşanma sayı bakımından anlattığımız gibi ayrı
ayrı zamanlarda üç defa idi. Bu üç boşanma, Hz Ömer zamanında "üç" sözü
ile bir anda boşamayı hemen uygulamaya koydu. (Müslim Şerhi Nevevi,
c.10, s.70). Ehli sünnetin mezhepleri bunu Allah'ın sözü gibi kabul
edip, bu görüş ve içtihadı desteklemek hususunda bin dereden su
getirdiler. Hz Ömer'in bu ictihadında ilk dönemlerde ne derece başarılı
olduğunu bilmiyoruz. Ama dördüncü asırdan sonra Müslümanların başına
büyük felaketler getirdiği ve gayri ahlaki toplum facialarına sebep
olduğunu "el-Hidaye" (Merginani, el-Hidaye, 3/20) gibi fıkıh
kitaplarındaki tartışmalardan, çıkış yolları aramalarından ve bunlarla
başarı gösterememelerinden anlamak mümkündür. Bunlarda başarının başı,
Hz Ömer'in ictihadını hiçe saymak ve onu reddetmektir. (İbn Teymiyye
dediğimiz gibi yaptı ama kimse kabul etmedi). SONUÇ Boşanma
hakkında Kuran'a dayanarak anlattıklarımızdan anlaşılacağı üzere
fıkıhta tartışılıp kabul edilen ve asırlarca uygulanan şu hükümler
geçerliliklerini yitirmiş olur: a.
Bir anda ve durumda birden çok sayı ile verilen boşamalar, yani,
boşanırken 2,3,9,99 vesaire gibi sayılar boşanmada geçersiz, manasız ve
Kuran'a aykırıdır. "Boş ol, boş ol, boş ol!" gibi ardarda tekrarlanarak
yapılan boşamalar, Kuran'ın boşanma için koyduğu şarta uygun
olmadığından geçersizdir. b.
Fıkıhta şakadan veya alay ederken yapılan boşamalar da saçma ve
geçersizdir. Gayesiz ve şartsız, yanlış bir boşama olması, Kuran'ın
hükmüne muhalif olmasındandır. Bazı ayetlerin bir toplumda uygulanma
imkanı bir zaman için yoksa, o toplumun durumu kuran'ın bütünlüğü
içinde ve diğer ayetlerden hangisine uygun ise onlara göre hüküm giyer. Bu
anlayışın özelliği şuradadır. İnsanlar standart yani tek ayar ve
kalıpta olmadıkları gibi toplumlar da tek ayar ve kalıpta olamazlar.
Standartlık yani tek düzelik, insan tabiatına aykırıdır. Bir insan
kendi içinde bile tek düze ve tek ayarda olamaz. Bütün bu
değişiklikleri ve çeşitlilikleri kapsamak ve kuşatmak, Kuran'da
birbirine zıt ve muhalif görünen ayetlerle sağlanmıştır. Her ayet bir
toplum veya bir duruma göre hüküm vermiş olur. Bundan dolayı Kuran
bütün toplumlara ve zamanlara uygulanabilecek nitelik ve özelliktedir.
Kuran'ın her ayeti geçerlidir ve hükmü bakidir fikrine böylece
ulaşılır. Bu konuda benim Kuran felsefem budur. kuran, tek tip insan ve
tek tip toplum yaratma peşinde olmayıp her tip toplumun içinde yaşama
niyetinde ve emelindedir. kuran'ın üçyüzaltmış derecelik açısı budur.
Esefle söylemeli ki, mezhepler tek düzelik üzerinde durmuşlar ve bu,
İslam'ın aleyhine ama siyasilerin lehine olmuştur. c.
Fıkıhta boşamanın erkeğin elinde olduğunun itirazsız bir hüküm olarak
iddia edilmesi, temelden yanlıştır. Evlilik müessesesi adi bir şirket
gibi düşünülemez. Boşanma kadının da elinde değildir. Karı kocadan her
biri boşanma isteyebilir. Kuran kadına boşanma isteme hakkını verdiği
halde fıkıhta "hul" bahsinde çok zorlaştırılmış ve fıkıh okuyanların
bile hatırına gelmeyecek hale sokulmuştur. d.
Fakihler boşanma (Talak) ile ilgili ayetleri fıkha almamış ve onlara
hukuki form vermemiş; onları ahlaka bırakarak ihmal etmişlerdir.
Açıkladığımız gibi onlara hukuki form vermiş olsalardı, dediğimiz gibi
fıkhın talak (boşanma) bahsinde pek çok sayfanın yazılmasına ihtiyaç
kalmayacaktı. İki hakemin ve boşanmada iki şahidin şart koşulması
boşamanın erkeğin iki dudağı arasında olmadığının en açık delili
sayılmalıdır. e.
Boşanma iki şahidin bulunmasıyla kadının yanında olacağına göre ve bir
defasında birden çok boşanma olmayacağına göre, artık "hulle" denilen
ahlaksızlığın işlenmesine, böylece büyük bir günahın ve herkesin
bilgisi altında işlenen zinanın yapılmasına imkan, ihtimal ve yer
kalmamaktadır. İslam dünyasında ve halen Türkiye'de işlendiği duyula
gelen, din kisvesi altındaki bu cinayet (hulle rezaleti) (*) böylece
tarihe karışmış olacaktır. Birkaç sene önce Anadolu'da uğradığım
vilayet müftülerini ziyaretim esnasındaki kısa bir süre içinde üçten
dokuza şart (bu sözle koca karısını, bir anda üç defa boşyamış
sayılıyor) ile ilgili sorular sorulduğunu müşahade ettim. Artık bundan
böyle, değerli müftü ve vaizlerden kuran namına ve gerçek İslam dini
adına ricam, asla böyle bir boşamanın İslam'da olmadığını, söylenen
sözün saçma, geçersiz, kıymetsiz ve manasız olduğunu anlatsınlar. Bu
rezalet ortadan kalksın. Umarım, bu "üç boş" sözün saçma ve kıymetsiz
olduğunu öğrenen erkekler, bir daha onu ağızlarına da almayacaklardır. (*)
Hulle, fıkıhta da lanetlenmiştir. Koca, hangi şart altında olursa
olsun, bazen karısını boşama kasdı olmadan, bazen de boşama kasdıyla
üçden dokuza şart eder veya karısını bir anda birden üç defa boşadığını
ifade eder, sonra pişman olur, karısından boşanmak istemez. Üç defa
boşadığı için karısı başkasıyla evlenmedikçe tekrar karısı olamayacağı
için uydurma bir nikah yapılır, boşadığı karısı bir başkasıyla bir gece
beraber olduktan sonra adam kadını boşar, kocasına döner. İşte hulle
rezaleti budur. Hiçbir din adamı ve fıkıh kitabı bunu kabul etmediği
halde toplumda ahlaksız ve cahil softalarca uygulana gelmektedir.
Müslümanın şerefiyle oynamak hiç bir kimsenin ve müctehidin hakkı
değildir.
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
|