Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Ayrıca bu başlık altındaki yazıları yeni okudum.

Savana arkadaşımızın düşüncelerine katılıyorum.

Zinaya yaklaşma  kavramını da çok güzel açıklamış.

Zaten bu kavram kadına baskı aracı olarak yıllarca kullanıldı. Yinede kullanılıyor. Eşek arılarının geçtiği, ama sivrisineklerin geçemediği bir şey haline geldi.

İnsanları rahibe gibi gezdirmek dindarlık oldu.

Hala da çevrede bunlarla yaşıyoruz. İslam deyince kadına eziyeti görüyoruz. Hem de tüm dünyada sadece Türkiyede değil.

İnşallah aşılacak.

Bir de şuna dikkat çekeyim. İnsanlara yüzyıllardır, yasak, haram vb. gibi kavramlarla baskı yapıldı. Adeta insanlar cendereye sokuldu. Din deyince her çorbaya limon, her konuda baskıcı bir hükmü olan bir şey anlaşılır oldu. Onun için  güleryüzlü, geniş, rahat yorumlara itibar edilmiyor.

ŞEYTAN AZAPTA  GEREK.  ne diyeyim. Bunlar benim ömrümü yedi, ömrümü.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

        Efrayim

        Sevgili Safet Metin

         Kadın biraz ölçülü giyinsin. Dekolte olmasın.Erkekleri tahrik etmesin. Demişsiniz...

        Bu cümleden şunu mu anlayacağız. Bütün erkeklerin tahrik noktası dekolte.Bu nasıl mantık? Dekolte giyinen kadınlardan tahrik olan erkek normal erkek, kadının ayakkabısından, çorabından, makyajından, maksisinden,minisinden,midisinden, pijamasından tahrik olanlar anormal erkeklerdir. Bu mudur?

      Sevgi ile,

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam...

sayın saffet metin beyefendi sizi bir türlü anlayamadım.!

hem diyorsunuz ki kadın ölçülü giyinmeli tahrik edici olmamalı, hemde  mayo ve benzerlerini giymek gayet normaldir ve kandınlar baskıya maruz bırakılmamalıdır. yoksa insanlar belli yerlerde ve mekanlarda  tahrik oluyorda belli yerlerde olmuyor mu.? mesela sokakta tahrik olan sahil şeridinde olmuyor mu.? 

sizin tahrik olma kıstaslarınızı çok merak ediyorum.? yazdıklarınızdan anlamıyorum çünkü çelişkili.

hani adama şunu dedirtiyor " bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu "

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın efraim,

siz ne demek istediğimi anlıyorsunuz, hatta tüm bayanlar anlıyor  ama sanırım konuyu biraz açmak için , biraz daha detay almak için o iletiyi yazdınız.

Ben kadınları bir birey olarak görürüm.

Bir tahrik unsuru olarak görmem. Öyle saçından, sesinden falanda etkilenmem.

Ben türban konusunda , saçın örtünmesi gerekmediği ve normal bir kazak, pantalon, veya  diz boyu eteğin normal bir kıyafet olduğunu ve bunun islama aykırı olmadığını, kadına baskı yapılmamasını, bu tip konularla memleketin gerilmemesini savundum.  

Bunu islamı anlatırken bir hristiyana anlatsan makul geliyor. Ama öcü gibi giyinmenin makul yanı yok, kimse zaten anlamıyor ve bir anlam veremiyor.

Kadının çekiciliği vardır. Bu erkekleri etkiler. Tabi etkilenme erkeğine göre değişebilir. Bazı erkek kadın fikrinden, hayalinden bile hoşlarınır. Kadını çuvala sok yine hoşlanır. Güzel kadın çuval içinde de güzeldir. Sadece gözü bile gözükse, güzeldir. Erkeği etkiler. Güzel olmayan kadın isterse full dekolte olsun güzel değildir. Erkeği etkilemez. İşte bundan dolayı örtünmeyi de yeterli görmeyen araplar kadını eve kapamışlardır. Bunu da bize yüzyıllardır din diye yutturmaktadırlar.

Kadınla bozan erkeği, her kadın tahrik eder. Bunlar aşırılardır. Bizim aşırılıkla işimiz yoktur.

Bir erkek bir kadının göğüs bölgesinden, kalça ve baldırlarından etkilenir.

mesela göğüs dekolteli televizyon haber spikerleri veya program sunucuları falan olur. Bunlar erkekte çarpıntı yaratır. Neden, çünkü  hormon düzeyi yükselir. Ama o dekolte olmasın hiçbir etki olmaz, hatta göğüsler tümden açık olsa aynı etkiyi vermez, normal sütyen o etkiyi vermez.

Aynen bu genelde g-string tabir edilen mayolarda da olur. Çünkü kalça tümden açıktır. Bu da erkekte çarpıntı yaratır. Bu doğal bir şey. Bunu bize yapan hormonlarımız. Ama normal mayolu bir kadın bu etkiyi vermemektedir. 

Süper mini etekli, bacaklarının güzelliğini teşhir eden bir kız da erkekte çarpıntı yaratmaktadır.

Aşırı tipler için  kadın düşüncesi bile çarpıntı yarattabilir. Artık kadının sesinden, saçından hatta düşüncesinden tahrik olan erkeklere Amerika San diego  ya falan gitmelerini tavsiye ederim. Orada onları harika fırsatlar bekliyor. Rocco emekli oluyormuş, Jenna lar hasretle yollarını bekliyor.  Hem onlar kurtulur, hem de biz rahat ederiz.

Ben her erkeğin etkilendiği makul konulardan bahsettim.Bunlar  düşünceyle olan şeyler değil, biyolojinin bize oyunu.  Bunu bütün erkekler bilir, hatta bütün bayanlar da bilir. Bunlardan etkilenmeyen erkek, zaten zaten cinsel görevlerini yerine getirmede sorunlu bir erkektir. O da tıbbi destek alınması gereken bir durumdur.

Bunu günlük hayatta onlardan istemek te makul bir şey olup, onlara baskı falan değildir. İstedikleri gibi, şık güzel kıyafetler giyebilirler. Güzelliklerini ön plana getirebilirler, ön plana getirmemeleri gereken şey dişilikleridir.Seksapelliktir.  Bunu ateist Brejnev yoldaş bile böyle demektedir. Bilmem anlatabiliyormuyum.

Aşırı kapanmak din değildir, aşırı açılmak ta modernlik değildir.  

Demişsiniz ki.

Bu cümleden şunu mu anlayacağız. Bütün erkeklerin tahrik noktası dekolte.Bu nasıl mantık? Dekolte giyinen kadınlardan tahrik olan erkek normal erkek, kadının ayakkabısından, çorabından, makyajından, maksisinden,minisinden,midisinden, pijamasından tahrik olanlar anormal erkeklerdir. Bu mudur?

Evet  çantadan, ayakkabıdan vs. etkilenen o erkekler , onlar kadınla bozmuş anormal erkeklerdir. Onlar yüzünden kadınlar dünyada rahat edememektedirler. Kadının da dünyada insan gibi yaşamaya, saygı görmeye hakkı vardır.

Ben de kadına rahatsızlık veren o tip manyaklardan nefret ediyorum.

Bilmem yeterince açık oldumu. ?

Herkese selamlar,

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sayın akarapir,

sanırım siz denize falan gitmiyorsunuz. veya eşinizle falan gitmiyorsunuz veya kadın erkek ayrı otellere gidiyorsunuz.

İnsanın plaj ortamı ile plaj dışı ortam anında farkettiriyor.

Şöyle örnek vereyim, Plajda bir kadın mayosu ile yatar. Mayo ile dolaşır. Plaj içindeki büfeden meşrubat alır falan. Ama plajdan otele gidiyor Hemen üstüne Tişortunu, şortunu giyer.

Örneğin bir sahil kasabasında  plajın karşısındaki yoldaki bakkala gidiyor. Üstüne tişortunu, altına pareosunu geçirir gider. Aynı çıplaklık plajın içiyle, dışında insanlara farklı etkiler yapmaktadır. Hiç bir kadın plaj mayosuyla falan çıplak şekilde ne türk, ne turist otel odasına gitmemektedir.

Plajın kuralları ile , loby nin, bahçenin kuralları aynı değildir.  Doğrusu da odur. Allahın deniz nimetinden faydalanan bir insanı rahatsız etme magandalığını niye yapayım ki, ve de yapılmasına niye izin vereyim ki, ayrıca o bir turist ise böyle bir şey ayrıca vatan hainliği gibidir. O insan memleketinde Türkiye hakkında yanlış şeyler anlatacak, beni gözleriyle yediler falan diyeceklerdir. Türkler ve Türkiye hakkında yanlış kanaatlara sebebiyet vereceklerdir.

İşte olay budur.

Ben Allahın deniz nimetinin, zinaya, tutuculuğa, magandalığa kurban gitmemesini, kadın erkek herkesin insanca bu nimetten faydalanmasını savunmaktayım.

Yeterince açıktır sanırım.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam...

Evet saffet metin bey ben denize gitmiyorum. sebebide insanı bukelemuna benzetiyorum ve şu ana kadarda bu düşüncemde yanılmadığımı düşünüyorum. Bir insan kendi inisiyatifi ile hangi oratamda bulunsa bir müddet sonra o ortamdakiler gibi düşünür ve sonrada yaşamaya başlar bu kaçınılmaz bir şeydir, ama kendini kontrol etmesini bilen o ortam düşündüğü gibi değilse hemen oradan uzak durur. Benim de gitmemem bu sebepten.  

Yaşım 37 evliyim ve eşim haricinde başka biriyle  şu ana kadar cinsel veya başka amaçla bir ilişkim olmadı. Ama bunun ihtiyacını hissetmedim değil, şunu çok iyi biliyorum ki öyle ortamlarda sürekli bulunmam beni sonuçta yasak olan işe götürecek yani zinaya, hadi zina etmedim diyelim ama bu sefer  başlayacağım gördüğüm vucut hatlarıyla eşimi kıyaslamaya bunu önce beynimde yapacağım sonrada başlayacağım eşimin yüzüne vurmaya ve tat alınmayan cinsel ilişkiler. Çünkü beynimde ve hayalimde hep gördüğüm o görüntüler onlara sahip olma isteği. sonuç geçimsiz kavgalı bir evlilik veya boşanma. Sadece kendimi şu ana kadar bu olgudan uzak tutmaya çalıştım. Bunun en büyük sebebi Allah'ın evlilik dışı ilişkiyi ve buna giden yolları yasaklamış olması. Bu yasağın onlarca sebebi var bunlardan bir kaçını dile getirmeye çalıştım. Yasaklanan her şey bireyin ve toplumun huzur ve rahatı içindir.

İnsan yapısı gereği hiçbir zaman sahip olduğunun kıymetini bilmez aç gözlüdür, gözü hep başkasının sahip olduğundadır. Bu erkek içinde kadın içinde geçerlidir. Allah bizim açgözlülükten uzak durmamızı ister ve buna sebebiyet verecek durumlarıda belli kriterlerle yasaklar. Sonuçta herşey insan içindir daha iyi ve huzurlu bir yaşam içindir.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam

karışık Plajlar, bayan veya erkek Müslümanlar'ın bulunabileceği  bir mekan değildir...( NUR 30-31)

lütfen TIKLAYINIZ

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam...

Göz bir şeye ilk baktığında tepki verir, sonra ise aşina olur alışır. bir rahatsızlık hissedilmez aynenen karanlıktaki bir insanın birden ışığa çıkmasında ki gibi veya bizlerin bakmaya bile dayanamadığımız dışkıya bir laborantın hiçde tepki vermeden bakıp incelemesi gibi.

İşte bütün mesele bu, ilk bakış ve verilecek tepki çok önemli diye düşünüyorum. eee atalarımız boşuna dememiş " üzüm üzüme baka baka kararır diye " bizde neye bakarsak ondan olabiliriz. Demek ki bakmanın bir hikmeti var, velhasılı bakmak kişiyi eyleme yönlendiriyor. O zaman bakmaya dikkat etmek lazım ya bazıları gibi bakar kör olacağız tahrik unsurlarını görmeyeceğiz yani nefsimizi dizginlemiş biri olacağız. Sürekli karşı karşıya olduğu halde nasıl olacaksa bu iş, hemde  şeytan varken onun bize sürekli sağımızdan solumuzdan önümüzden arkamızdan fısıldadığını bildiğimiz halde öyle mi.? Hayret ya bu sınav çok mu kolay yoksa ben mi zorlaştırıyorum.?

Yok arkadaş ben en iyisi ne şeytanı göreyim ne salavat çekeyim. salavat çekmeye ihitiyacı olanlar istediği kadar o ortamları görsünler.

selam...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın akarapir,

Dünya bir imtihan dünyası ve dünya hayatında sosyal hayatın kanunları matematik , fizik kanunları gibi değil. Ben kadere inanıyorum.

Allah birine bir şey nasip edecekse çalışsan da oluyor, çalışmasan da oluyor. Eskiden inanmazdım. Genel kabullere aykırı ama gerçek hayatta neler oluyor neler şaşırıyorsun.

Nice haylaz çocuk, çok iyi mevkilere gelmiştir. veya çok zengin olmuştur.

Kimi çalışarak, kimi bazı yolsuzluklarla, kimisi de sadece şansının yaver gitmesiyle falan bir şeyler olabiliyor.

Çok büyük sıkıntıların ardından büyük başarı, büyük refah gelebiliyor. Çok büyük başarıların ardından , büyük refahın ardından büyük çöküntüler olabiliyor.

Hani bir şiir var. Kanuni Sultan Süleymanın kızı Mihrimah Sultan (Üsküdarda camisi vardır. ) ın Kocası Rüstem Paşa için yazılmış.

Olacaksa bir kişinin bahtı kavi, talihi yar,

Kehlesi dahi anın mahallinde işe yarar.

Rüstem paşayı damat yapmak için önce devlet görevinde yükseltmişler. Diyarbakır valisi yapmışlar. Ama çekemeyenler demişki Rüstem paşa Cüzzam hastasıdır. Hekimbaşına sormuşlar o da demişki. Cüzzam hastası olanın çamaşırında bit olmaz. Ondan sonra artık ne kadar doğru ne kadar yalan Rüstem paşanın çamaşırında bit bulunur. (muhtemelen biri koymuştur. Yoksa temizliğine dikkat eden bir adamda niye bit olsunki yani). Ondan sonra müjde padişahım müjde, Rüstem paşanın çamaşırında bit bulundu, kızınızı verebilirsiniz olayı. İşte o şiir bu olay üzerine yazılmış.

Sizden kat kat cahil, az eğitimli bir adam paraya para demiyordur.

Adamın öyle şansı vardır ki müşteriyi kapıdan kovsa müşteri bacadan girmektedir.

Adam üç kuruş parayla bir alana yatırım yapar, Yatırım bir değerlenir, bir değerlenir. Adam zengin olur.

Allah herkesi varlıkla, yoklukla imtihan etmektedir.

Para gibi, kadın da böyledir.

Nasıl parada her çoğun, daha çoğu varsa , kadın da da her güzelin daha güzeli vardır. Sonra onlar da bizi yakışıklılık testine tabi tutsa, daha yakışıklı birine aşık olsa uygunmudur. Bunların sonu yoktur.

Sonra güzel kadın karşına sadece plajda çıkmaz ki, yolda çıkar, işte çıkar, yolculukta çıkar, kursta çıkar, televizyonda çıkar.  

Kadın bir mal değildir. Kadın hayat arkadaşıdır. Çocuğumuzun annesidir. Geçiniyorsak ne bizim, ne de onun birbirimize acı çektirmeye hakkı yoktur. Gerçekten büyük kul hakkıdır.

Ama gerçekten büyük bir geçimsizlik varsa, her gün eften püften sebeblerle birbirimizi yiyorsak, ne yapsak yaranamıyorsak. Kusur olabilecek hareketleri yapmıyorsak, herkes için en iyisi ayrılmaktır. Yani ayrılmak böyle bir sebebte uygun. Yoksa ben karımdan daha güzelini gördüm, nefsim istiyor. Ben yanlış evlilik yapmışım gibi düşüncelerle ayrılmak. Bunlar çok yanlış. Ayrıca böyle düşünceler hiç olgun değil.

Sen daha güzeli için ayrılırsan, senden daha yakışıklısı yüzünden tekme yiyebilirsin.

Benim felsefem bu.

Sonuçta gerçek nimeti ahirette göreceğiz. Bizim amacımız Allahın isteklerine uygun şekilde bu dünyanın nimetlerinden faydalanmaktır. Ne azmak,ne de bezmek.

Benimde yaşantım senin gibi, ama senden farkım,  ben onlardan kaçmam.  Yerlisi ile yabancısı ile onlarla medeni ilişkiler içinde sohbet etmek büyük zevk.

Ama asla ve asla, zina, aldatma falan hayır.

Ben bunlardan çok korkarım.

Oniki yaşımdaydım. Karşı komşu olarak yanlız yaşayan 55-60 yaşlarında bir kadın vardı. Sonra bir adam getirdiler. Kadın büyük çıngar çıkardı. Bağırdılar kavga ettiler. Kadın adamı kovdu. Kadının duyduğum lafları  "defol, gençliğini kimlerle geçirdiysen sana onlar baksın. Hiç bana gelme. Sana asla bakmam". Nasıl bağırıyor. Bütün apartman inliyor.

Sonunda adam gitti. Öğrendik ki, adam ağır şeker hastası imiş ve bacağı  kesilmesi gerekiyormuş. Kadına gelmiş beni bak diye. Kadın da geçmişin intikamını bir güzel aldı. Bakmadı adama. Adamın bacağını mecburen hastanede kesmişler ve bir hafta sonra da adam ölmüş.

Hayatta bir Allahtan korkarım, bir de Karımdan. 

Onu üzecek hiç bir şey ne açık, ne gizli asla yapamam. Bu olay kulağıma küpe olmuştur. Zaten nefsime uyupta böyle bir kul hakkına girmem, giremem. Böyle bir şeyin hesabını bana kimse sormasa da , Allah soracaktır. Ayrıcada Dünya hayatında da bunların cezasını insanlar çeker.

Tv de bakıyorsun. Yaşlı bir amca, yaşlı bir kadın. Sefalet ve yalnızlık içinde. Muhabir soruyor. Amca senin hiç çocuğun yok mu?. Adam diyor var. Biri albay, biri bilmemne müdürü. Bir de kızım var. Hali vakti iyi bir adamla evli. Muhabir soruyor. Eee niye gelip senle ilgilenmiyorlar. Bu mevkide insanlar. Cevap- işte şey şimdi üveylik var. Ben onların annesini zamanında şimdiki karım için terketmiştim. Eh sen o kadına, o çocuklara zamanında acımamışsın, şimdi de onlar sana acımaz. Bu olay bu kadar basit. Herkes hesabını iyi yapsın.

Onun için kardeşim, sen bilirsin ama kendini rahat bırak.

Deniz sefası ile, bu konuların hiç alakası yok.

Hayatı da temel prensiplerde yaşarsan hiç bir sıkıntı yok. Geleneksel arkadaşların yaklaşımı, işte trafik kazaları otomobille oluyor. E ben trafik kazasına neden olmayayım diye ehliyet alıp araç kullanmayayım, yoksa maazallah trafik kazası yaparım yaklaşımı.  Her şeyde aşırı sakınma olunca, hayatın tadı kaçıyor. Anlaşamadığımız nokta bu.

Herkese selamlar.