İnterneti Nasıl Bir İmkana Dönüştürebiliriz?
Son olarak çalışmamızı güncelleştirmek için bazı pratik analiz ve açılımlar yapalım.
Öncelikle şu hususun altı çizilmeli ki ,”internet ortamı” zanedildiğinin aksine asla “sanal alem” değildir. Müslümanın alem tasavvurunda sanal olgusuna yer yoktur.İnternetin değiştirici-dönüştürücü etkileri düşünüldüğünde onun iddia edildiği gibi sanal bir olgu olmadığı kendiliğinden anlaşılacaktır.
Sanal olgusu temelde bir kurgusallığı,gerçekdışılılığı,anlamsızlık,amaçsızlık ve başı boşluğu ifade etmektedir.Dolayısıyla,müslümanın böyle bir algı ile işi yoktur.Varlığın her alanında olduğu gibi,yine burada da (internet ortamında da) başıboşluğa,amaçsızlık ve anlamsızlığa (sanal) yer yoktur.
Unutulmamalı ki;Allâh,bütün isim ve sıfatlarıyla cümle varlıkta ilâh olduğu gibi,yine bu ortamda da yegâne ilâhtır.
Varlığın bir çok alanında olduğu gibi,yine bu alanda da ilâhi otoriteye şirk koşan ve bu alanları ifsada koyulanlar vardır.
Bunların varlığı da yine ilâhi hikmete mebnidir.Varlığın tüm zerrelerinde hakikatin şahitliğini örneklendirecek olan Müslüman bu alanda ki şirke karşı da tavırsız kalamaz.”Allah varlığın rabbidir;ama,internet ortamında bu otoriteyi gözetmeye gerek yoktur” gibi bir algıyı taşımak,yada yaygın olan bu müşrikçe algıyı kanıksamak müslümanın kârı değildir.
-Müslümanın alem tasavvurunda “Allah ,cümle varlığın olduğu gibi,bu ortamın da tek rabbidir” ölçüsü yer alır/almalıdır.Ve Müslüman varlığın her alanında olduğu gibi,bu ortamda da tavır ve tutumlarıyla rabbini birler.
İnternete yaklaşımda bu genel prensipler gözetildiğinde bu alanda yaşanabilecek sapmalar da büyük oranda önlenebilir.Böylelikle bu alanda geliştirilecek olan ameliye de bir ibadete dönüşecektir.
Alışkanlık mı?Gereklilik mi?
İletişim araçlarının yaygın olduğu bir düzlemde söz konusu iletişim araçları ölçüsüzce kullanıldığından kötülüğün,çirkefin,münkerin de kolaylıkla yayılabilmesine sebep olunabilmektedir.
Yaygın iletişim araçlarından bir tanesi olan internet için bu durum ha keza geçerlidir. Daha ilk bakışta bile bu ortama yayılan iletişimin ne denli kirlilik arz ettiği hemen kendisini gösterebilmektedir.İnsanların tüketim duygusunu büyük bir ustalıkla istismar eden medyatik kirliliğin dev reklam sektörünün bu alandaki belirleyiciliği ilk elden göze çarpan bir örnektir.
Bir diğer yaygın örnek de,kadın cinselliği üzerinden yapılan yoğun istismardır.Öyle ki,fuhşun ne denli dev bir sektöre dönüştüğü ve ne denli cezp edici görsel araçlar aracılığyla palazlandığı bu alanda dramatik bir şekilde gözlemlenebilir.
Ve hatta denilebilir ki,dindar kitleleri bu ortama karşı isteksiz ve kayıtsız kılan temel etken bu olgudur.Yoğun gençli kesimlerini bu ortama çeken temel faktör de yine budur.
Bunun yanı sıra, msn programı aracılığıyla sağlanan bire bir “canlı diyalog (chat)” kanalı da yine gençliği bu alana sürükleyen cezb edici bir diğer faktördür. Öyle ki,psikolojik bir analiz yapıldığında gençlerin çoğunun bu aracı gönül eğlenmek,zaman geçirmek ve karşı cinsini tavlamak için bu aracı kullanmaya eğilim gösterdiği kolaylıkla gözlemlenebilir.
Kimi gençler de vardır ki,aile ortamları ve yakın çevrede ilgi ve yakınlık görmüyorlar.Dinlenmeye ve anlaşılmaya susamış,dolayısıyla ilgi ve yakınlığa muhtaçlar;ancak ,bunları yakın çevre ve ailevi ortamlarında görmediklerinden kolayca romantikleşebiliyor ve saplandığı bu bocalama sonucu internet ortamında (aslında günümüzde ki işleyişiyle kolayca bulunamayacak) bu fıtri ihtiyaçlarını karşılama arayışına sürüklenebiliyor. ..
Bu arayışın doğurduğu sonuç ise,sıkça rastlandığı üzre,her türlü etkileşime açık olan gençleri ileride hayal kırıklığı yaşayacakları bir ilşki ağına sürüklerken, onların tamamen yozlaşmalarına –ifsat olmalarına da yol açabiliyor. ..
İnternet üstü (msn) geliştirilen ilşkiler ise ,takva ve ihlas( dolayısıyla samimiyet ve ciddiyetten) yoksun oldukları için kolayca aldatma,yalan,riya,kaypaklık vbg.lerine yol aaçbiliyor. ..
Nice genç vardır ki,temelde insani bir arkadaşlık arayışı sonucu girmiştir Messenger ortamına. ..Ancak,zamanla bu ortamda örneklendirilen olumsuz pratiğe eklemlendiğinden kolayca kanıksayabilmektedir. ..Çekici özelliği dolasıyla da bu gençlerin çoğu bu ortama alışmış ve onsuz olamamaktadırlar artık.
Tutkuya dönüştürmek ve okuldan,ailelerinden kaçıp bu ortamda zaman kaybetmek bu gibi gençlerin nihai eşit bir vasfı olmaktadır.
Özellikle de varlık içerisinde şımarmış seküler ailevi ortamlardan gelen gençlerde bu sapma bu gün yaygın olarak gözlemlenebilir.Öyle ki,diskotekte haz aramaya çalışan bir nesil,bu gün daha ziyade internet(msn) ortamında ifsat olabilmektedir.. Bir çok gençte vardır ki,bu ortamda kaypak bir zemine dayanan ilişkilere kendini kaptırmış ve zamanla hayal kırıklığına uğradığı gerçeğiyle yüzleşip psikolojik travmalar yaşayabilmiştir.
Bilgisayar/internet ortamlarında “oyun/eğlence çılgınlığı”na kendini kaptıran gençler ve dahası bu duruma sessiz kalan aileler ise işin cabası… Öyle aileler vardır ki,çocuklarının bu ortamlarda “salaklaşması”na göz yummanın yanı sıra çocuklarının bu özelliklerini onların yetenek ve zihinsel gelişiminin ileri düzeyine yorup yakın çevrelerinde övünülecek bir olguya dönüştürebilmektedirler. ..
Oysa,bu boş,anlamsız ve amaçsız savrulmalar gençlerin enerji ve zamanlarını tüketip onların büyük oranda şizofrenik ve umursamaz karakterler edinmesine yol açtığı gibi,neslin de giderek yozlaşıp ifsat olmasına neden olabilmektedir. ..
Dolayısıyla,söz konusu ifsadın sonuçları müsrif bir neslin gelişime yol açtığı gibi ,aynı oranda sosyal ve ailevi bir tehdide de dönüşebilmektedir. .. Gerek ilgisizlik illetinden,gerekse de diğer nedenlerden dolayı bu araçların (mevcut işleyişiyle) saptırıcı etkisine giren gençlerin ivedi olarak çok boyutlu bir rehabilitasyona ihtiyaçları bulunmaktadır.
Yanı başımızda İslami bir düzlemde eğitmeye çalıştığımız gençlerin de büyük bir kesiminin benzeri sapmalar içerisinde olduğu kolayca gözlemlenebilir.
Dolayısıyla,teorik bir zeminde gelişen ıslahat çabalarımıza muhakkak pratik bir rehabilitasyon boyutunu da eklemeliyiz.
Bunu yapacak olanlar da öncelikle aileler ,dolayısıyla arkadaş ortamlarıdır.
İslami anlamda unutulmasın ki ,kişi arkadaşının dini üzredir.Dolayısıyla arkadaşı(kardeşi) zalim de olsa beriklisinin mutlak anlamda onu düzeltme/ıslah etme sorumluluğu vardır.
Unutulmaması gereken bir diğer husus da( bu rehabilitasyon faaliyetinde) bu alanda geliştirilecek yaptırımsal tekniklerin sorunu çözümleyici/caydırıcı olmadıklarıdır.
Gençlere kendi yeteneklerini geliştirici,onlarda heyecan ve istek uyandırıcı,zeka ve enerjilerini gerçek anlamda geliştirip kimlik/kişilik sunucu alternatif uğraşı alanları geliştirilmelidir.Bununla beraber çocukları/gençleri arada bir gezilere götürmek,tabiat ile buluşturmak,ve onları tatmin edici sosyal etkinliklere götürmek de bu rehabilitasyonu kolaylaştıracaktır. Rehabilitasyon bu alanda çok boyutlu pratik bir ıslahat,hayata motive edici bir olgu olarak algılanmalı. .. Çocuklarımız/gençlerimiz ne eğitim kurumlarının ideolojik ifsadına ve ne de (mevcut işleyişiyle) internet ortamının yozlaştırıcı atmosferine terk edilmeyecek kadar değerlidirler!.
Dolayısıyla,biz Müslümanların ifsat edilmiş ortamlarda bocalayan aile ve gençleri uyarıp dönüştürme sorumluluğunun yanında ,onları kanalize edebileceğimiz alternatif inşa çabaları da olmalıdır.Bu durum internet ortamı için de geçerlidir.
Kendi özgünlüğümüz ile alternatif çocuk/gençlik insiyatifleri inşa edebilirsek gençlerimiz internet gibi araçları da daha ölçülü,bilinçli ve tutarlı değerlendirebileceklerdir.
Ama,öncelikle bizim kendimizi donatıp böyle bir kıvama getirmemiz gerek.Bunun ise olmazsa olmazı yaşamı kuşatan bir dava bilincini edinmektir.İşte o vakit her alanda olduğu gibi,internet ortamında da sergileyeceğimiz tutum ve davranışlar ibadete dönüşecektir.
Rabbimiz olan Alah,internet ortamının da şahididir! Ve biz orada da sergileyeceğimiz tutum ve davranışlardan sorumlu tutulacağız!. Klavyeye uzanmadan Allah’ın kendisini gördüğünü,işittiğini ve tüm yazıp eyleyeceklerinden muhakkak sorumlu tutacağını göz önüne alabilenlere ne mutlu!..
İnternet,kuşanılmış bu takva bilinci ile imkana dönüşecektir
ABDÜLVEDUD AY
www.mizan.de
|