Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

saffet metin dediki(16 ocak 2009) :

Yok Kadın denize gidip, giremez. Zinaya davetiye çıkarır.

Yok çıplak resim, porno film. bilmem ne zinaya düşürür.

bak yukarda porno izleyen bir erkek veya kadının zinaya düşme tehlikesiyle ilgili olarak hiç etgilenmeyeceğini yazdın...

YANİ .bunları seyretmekte bir sakınca yok,normal şeyler...demek ki normalse örneğin porno film yapmakta normar..

ya oooffff...nelerle uğraşıyom ben ya...sıkıldım senden..

son söz...dinde gerici diye tabir edilen atalar ve araplar dininin sapkınlıkları olduğu gibi..sözde ilerici anlayış kabul edilen batı segmentli deisizme yakın (genel ahlak kurallarını benimseyen) din anlayışıa vardır..

ilkisadece vahyi ve rivayetleri baz alırken aklını kullanmaz...diğeri sadece aklı ve genel ahlak kurallarını baz alırken vahyi farkında olmadan soyutlaştırır...yani İFRAT - TEFRİT

sen tefrittesin ..dikkat et..ve bu konuda  iyice düşünüp araştırmadan vede delillendirmeden,aklını rab edinerek yazma bence..

allah yardımcın olsun...

bu arada ben senin tespitindeki gibi gerici bir toplulukta(dünyayalık bakış açısı olarak) yetişmedim..gerçi gereksiz bir bilgi ama emekli astsubayım

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sayın asım,

ben inandığım gibi yaşayan bir insanım, yaşadığım gibi inanan değil. Bunu 25 sene öncede bazı gelenekçi vatandaşlar bana söylerdi.

Tesettür islamın bir şartı değildir.

Eşim tesettürlüde olabilir, tesettürsüz de.

Önemli olan kafamızın uyuşması. Aklını beni mutlu etmek için kullanmasıdır. Yoksa çoğu kadının yaptığı gibi dırdır yapması değil.

Dırdır yapmayan tesettürlü veya tesettürsüz herhangi bir kadın benim eşim olabilir.

Şu anda tesettürlü olmayan bir bayanla evliyim. Namazını da kılar, (Namazını kılarken bir tedbir olarak başını örter yanlış anlamayın), orucunu da tutar. Zekat, kurban da da problem yok.  Tesettürlü arkadaşlarımızda var. Onlara yemeğe gideriz ve yemeğe alırız. 

Tesettürü dinin şartı görmem. Bu şekillerden dolayı memleketin bu kadar gerilmesi yanlıştır. Tesettürsüz bir kadın müslüman olabilir. ibadetini yapabilir. Ama sizin anlayışınızdan dolayı onu müslüman falan görmezsiniz. Müslüman olmanın şartı kelimeyi şahadettir. Yani bu şekliyle Kur'an da yok. Ama Allah'ı tanrı, Hz. Muhammedi peygamber olarak kabul ediyorum demen yeterlidir. Politik bazı amaçlar için bu yapılıyor, tarihsel bazı çekinceler içinde bu kadar kasılıyor. Özellikle Türkiye'de bazı gruplara yeterli özgürlük verilmemesi, kasılması, ordunun bazı konularda katı olması Balkan Savaşındaki, yenilgimiz, o savaşta başımıza gelenlerle ilgili bir şey.

Ordunun gelenekleri Balkan Savaşında oluşmuştur. Çünkü o savaşta değişik görüşteki komutanların birbirine kazık atması yüzünden Kosovadan, Edirneye kadar olan topraklar kaybedilmiştir.  Onun için Ordu kendi içinde klik çıkaracak unsurları, şuralarla temizlemektedir. Hepimizin selameti için doğru yapmaktadır. Yoksa Allah korusun , ülke Zimbabve'ye döner. Anadolu yu da kaybederiz. Anlıyormusunuz. Onun için orduya homurdanan bilinçsiz ağızları duyduğum zaman çok kızıyorum.

Prof . Dr. Yaşar Nuri Öztürk ü referans göstererek diyorum ki İslamda tesettür farziyeti yok. Kişi  yok dini inancım, yok bana baskı falan filan bunlar samimi değil. Veya o genç kız samimi de onun arkasındakiler samimi değil. Araplardan, yahudilerden , Hristiyanlardan gelme bir anlayış. Gelenekçiliği din yapmayın.

Faiz konusuna gelince  buna hem Prof.Dr. Süleyman Ateş, Hem Prof dr. Yaşar Nuri Öztürk tarafından , Enflasyon oranına kadar olanın haram olmadığı söylenmiştir.  Bunda hiçbir yanlış yoktur. Riba ile Faiz aynı şey değildir.  Ama siz güvenmezsiniz, sakınırsınız o başka. Parasını bankaya yatıran adam da müslümandır.

Ben bu foruma yeni girecekleri falan saptırmam.  Kendi kafamdan bir yorum yapmam. Yaptığım yorumlarda mutlaka din ve Kur'an üzerine ihtisas sahibi bir akademisyeni referans alırım.

Ben onlara en fazla şunu söyleyebilirim. Prof. Yaşar Nuri Öztürk, Prof Süleyman Ateş, Prof Hüseyin Atay, Prof . Bayraktar Bayraklı, Prof Zekeriya Beyaz , prof Muhammed Nurdoğan, Prof Abdülaziz Bayındır  gibi insanların eserlerini okuyun.( Adını sayamadığım kişiler darılmasınlar, ilk aklıma gelen kişiler bunlar).

 Kuran'ı defalarca okuyun.  Kur'anı defalarca okuyup bir kültür edindikten sonra hadis okuyun. hadis org ve darültikap com da hepsi var. Bedava indirebiliyorsun. Ama bunları eleştirel okuyun. Bunlar kesin peygamber sözüdür diye okumayın. Kur'an kültürünüz le eleştirel okuyun. O zaman doğruyu bulursunuz.

Modern yaşamla , geleneksel din arasında takılmayın. Kur'anın dini modern yaşama uygundur. Din insan içindir. Din insanın Allahını bilmesi ve anması için vardır. Namaz Allahı anmak için kılınır. Sabah ve Akşam dır ve iki rekattır. (Bakınız. Hasanakcay.net  Kur'ana göre namaz nasıl kılınır. )

Ama gelenekçiler insanı din için yapmışlardır. Zorlaştırmış ta zorlaştırmış, yüklemiş te yüklemiş, insanı hurafe yığınları arasında dinin özünden saptırmışlardır.

Yazacak çok şey var.  Vaktim oldukça yazıp insanları aydınlatacağım.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

saffet metin ...

rica etsem aşağıda vereceğim ayetlerden bilginiz doğrultusunda ne anladığnızı söylermisiniz...

nefsini ilah edinmek..........ve............din adamını rab edinmek

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın feridun ,

Çok fazla konuştuğum, yazdığım için , beni çok kendini beğenmiş biri sanma.

Hatalı olduğumu anladığım zaman dönerim.

Ama benim savunduğum görüşleri savunan insanlar Fıkıh tarihinde olmuştur.

Ama geleneksel islamcılar, bu görüşleri saklamış. Kendi inandığı gibisini dayatmış, diğer görüşleri kaynakları sağlam bile olsa din dışı ilan edebilmişlerdir.

Bu foruma çok katkı verdim, çok arkadaşın katkısından da faydalandım.

Hatalı olan düşüncem varsa ondan dönerim .

Her insanın hatalı yanları , zamanları olmuştur ve olabilmektedir. 

Dediğiniz gibi nefsime tapan biri değilim. Ama çevremdeki insanlar la muhabbet ederken, hele ki siyasi muhabbetler. Kimse benimle fikir mücadelesine giremiyor. Çünkü fikirleri sığ , parti taraftarı insanlar olduğu için tıkanıyorlar. Mutlaka gerekçeli, bol mantıklı örneklerle onların fikirlerini çürütebiliyorum.  Bir akrabam , eşime şikayet etmiş. Bizi çok eziyor diye. Tabi o şahsın ezme ezilme kavramı  tüketim üzerine. Benden daha bol parası olup, daha bol tüketmesine rağmen beni ezemiyor ama fikir mücadelesinde tıkanınca eziliyor. Neyse.

Kimseyi ezmiyorum. Kendimden bilgili insanlardan feyz alırım. Kendimi düzeltirim. Ama bilgice zayıf olan insanı ikna edici, geniş kültürüm vardır.

Ben tv. de dizi seyretmem. Her akşam bir söyleşi , bir belgeselim vardır. Örneğin Ayna, Kırılma Noktası, Sınırlar Ardında, Murat Bardakçının Tarihin Arka Odası, Murat Bardakçı ile Fatih Altaylının Teke tek i, Ülke Tv. deki sıra dışı, Tayfun talip oğlunun Nasılsınız, Yol üstü lezzet durakları, Gezelim görelim, Eko Diyalog, Kanal 7 de M.karataş ın Muhabbet Kapısı, Mesaj Tv. cumartesi günleri cep telefonlu sorulara cevap veren hocanın programı   falan. Bunların dışında gündem le ilgili söyleşiler, açık oturumlar, Hasbelkader zaplarla rastladığım başka tarihi ve doğa belgeselleri  veya bir din adamı ile yapılan sohbetler.

Birde bunları sadece izlemem, bir defterim vardır. Not alırım. Yerine göre hemen ansiklopediye bakarım. (örneğin Kuleli Vakasından bahsetti. Gider evde dört büyük ansiklopedi vardır. Bunlardan okurum. İnternetten araştırırım. Ekşi sözlüğe bakarım. Örneğin Venezuella Lideri Chavez şöyle dedi. Hemen venezuella ve chavez hakkında okurum. İnternette araştırırım. Yeni bir osmanlıca kelime gördüm veya duydum.Osmanlıca sözlükten bulurum.

Ayrıca her akşam VOANEWS ve Deutsche welle nin ingilizce ve Almanca haberlerinin bir kısmını okurum.

Yani benim özel hayatım bu. Allahtan eşim çok anlayışlı.Bir de eşime, çocuğuma ve çocuklarının ödevleri için benden yardım isteyen konu komşu, akraba çocuklarına da vakit ayırıyorum.  Benim için bilgi yarışması programları tarih, coğrafya, edebiyat, siyaset konularında çerez. Sinema, tiyatro,müzik, popüler kültür konuları ile ilgilenmiyorum. Bu metedoloji ile onlarla da ilgilensem yaparım herhalde.

Şimdi kusura bakmayın ama hayatı böyle yaşayan bir kişinin bilgi birikimi çok geniş oluyor. Bu da bazı sorunlara, yanlış anlamalara yol açıyor. Böyle olmasının doğal olduğunu takdir edersiniz herhalde.  Bunları da lütfen kendimi tanıtmak amacıyla yazıyorum. Öğünmek için değil. Arkadaşlar yanlış tepki göstermesinler. Hele nefsime hiç tapmıyorum.

Din adamını Rab edinmeye gelince, gelince din adamını rab edinmiyorum. Yine Kur'anın bilmediklerinizi  onları bilen Ehline sorun (enbiya 7) ayeti mucibince elbette ki ilim sahibi bu kişilerden faydalanacağım.

Şimdi benim ortaya attığım bazı görüşler tepki çekiyor. Üstelik bunlar benden önce de üstelik sıradan kişiler değil, çok bilinen kişilerce ortaya atılmış. Ama üstü örtülmüş, saklanmış.

Kaynağın nedir diye soruyorlar. Bende kaynaklarımı söylüyorum.

Şimdi ben söyleyince nefsime uyuyorum, inandığım gibi yaşamayıp yaşadığım gibi inanıyorum.  Kaynağım Yaşar Nuri Öztürk, Süleyman Ateş, Zekeriya Beyaz vb. din adamlarıdır diyince onları Rab mi edinmiş oluyorum.

Dindeki sorun nedir biliyormusunuz. Asırlar boyunca doğru kabul edilmiş bazı yorumlar var.Bu yorumlar halkın iliklerine işlemiş. Bunu Allahın emri, olarak artık kabul etmişler ve öyle kabullenmişler. Bu yorumun dışında bir şey diyince tepki gösteriyorlar, dine saldırı kabul ediyorlar.

Gerçekte bu  yorumların aksi olan ve dinde herkesin yine bilgisine takvasına saygı duyduğu  kişilerce yapılmış , başka yorumlar var. Örneğin İmam Malik, Örneğin Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf.   Bunlar Saklanıyor. Bana , Yaşar Hocaya muhalefet edebilirsiniz. Yaşadığım gibi inandığımı  söyleyebilirsiniz. Yaşar hocaya sosyete hocası diyebilirsiniz.

Ama imam Malike, imam Ebu Hanife ye , İmam Ebu Yusufa bunları söyleyebilirmisiniz. Bu adamlara dinsiz, zındık falan diyebilirmisiniz. Hayır.

Şimdi Türban konusunda onca tantana yapıldı.

Abdest Azası örtünmez. (imam Malik).

Bitti kardeşim. Şimdi sen nasıl saçının bir teli gözkürse cehenneme gider falan diyebiliyorsun. İnsanları tesettüre sokuyorsun. Hadi Araplarda Hür kadın, köle kadın kavramı vardı. Hürler saçını örterdi.

Yahudilerde evli kadın saçının bir telini bile başkasına gösteremezdi. (ayna prog. Amerikadaki yahudiler kısmı). Ama genç kızsa veya dul bir kadınsa saçının birazını gösterir ki bu benim kocam yok demektir. Yani bana evlilik maksadıyla yaklaşabilirsin, tekliflere açığım demektir. (dizilerde falan dikkat edin saçının birazı gözüken yaşlı bir kadın Polat Alemdara gelip oğlu kızıyla ilgili yardım istiyor gibi.)

Hristiyanlık ta ise Korintoslulara Mektupta Erkeğin kadının efendisi olduğu, bu nedenle başının açık olması ona karşı isyan demek olmaktaydı.  Bu kabullerle bu güne geldi. Sap saman karıştı.

Allahın emri bu değil ki , yüzyılların tarım toplumu örfünü sen dini farziyet olarak dayatıyorsun. Bunun böyle olmadığını belirten saygın fıkhi kaynakları toplumdan saklıyorsun. Toplumun gelenekçi kısmını da modern kısma kışkırtıyorsun. Bunu neden yapıyorsun. Dini hassasiyetse İmam Maliği aşabilirmisin, ezebilirmisin. Bana homurdandığın gibi İmam Maliğe de homurdansana. Sıkar biraz.

Dekolte olmayan, kadının cinselliğini ortaya çıkarmayan her giysi, islamidir. O kadar. Ne kendini kas, ne toplumu kas.  

İçki konusunda İmam Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf  şarap dışında diğer içkiler sarhoş etmeyecek kadarı haram değildir.demiştir.

İmam Ebu hanife nin hocaları, Sahabiden ibni Mesud, Onun öğrencisi Nehai, Onun öğrencisi Hammad bin süleyman, ve Onun öğrencisi Ebu Hanife dir. Şimdi bütün bu fıkıh bilginleri bu görüşü savunmuştur. Fıkıhla ilgili herkes bunu bilir. Prof Yaşar Nuri Öztürk te, diğer fıkıhla ilgili hocalar da bunu bilir. Ama çoğu tepkiden çekindiği için halka yansıtmaz.

Şimdi bu isimler Allahın dini konusunda senden daha mı az hassas. Hadi ben hassas değilim. Nefsimi din yapmışım. Mezhebinde olduğun Ebu Hanife nefsini din mi yaptı. Ebu Hanife Ehli Rey di. Peygamberden gelen gerçek hadisin 17 tane olduğunu söylemiştir.  Önüne gelen her hadisi Kur'ana arzedip çürütmüştür. Onun için sevilmemiştir. Ebu Hanife ve Ebu Yusuf bu fetvalarından dönmüş değildir. Ama Onlardan sonra gelen İmam Muhammed diğer mezheplerin  özellikle şafii nin baskısıyla bu görüşten dönmüş ve içkinin bir damlasını bile haram kılmıştır.

Şarap Kur'an  Şimdi Yahudi  ve Hristiyan kaynaklarında da  böyledir. Sarhoşluk haramdır. Yahudi, Hristiyan tanıdıklarınız varsa sorabilirsiniz.

Profesör Yaşar Nuri Öztürk, Süleyman Ateş ve diğer hocalar. Bunlarda Ebu Hanifenin bu içtihadını belirtmekle birlikte ona katılmamakta ve içkinin bir damlasını bile haram kabul etmektedirler. (Çünkü zaten üzerlerine yeterince baskı geliyor , bir de bundan iftiraya uğramak istemiyorlar).

Ama ben bu konuda Ebu Hanife gibi düşünüyorum. Hem yaşım kemale ermiş, hem de sağlığıma dokunması nedeniyle zaten içki kullanmıyorum. Nefsimle ve özgürlükçü görüşlerimle ilgili bir konu da değil.  Ama  bu içki konusuna neden bu kadar taktım, açıklayayım. 

Çünkü sarhoşluğu değil de içkinin bir damlasını bile haram eden düşünce bize Rusların müslüman olmasını kaybettirmiştir. Rus çarı Vladimir. Miladi 900 lerde  Pagan olan Halkını Müslümanlığa sokmak istiyordu. Tarihler bu çarın müslüman yaşayıp öldüğünü bildirirler. Ama benim halkım steplerde yaşıyor, içki içmeden duramaz diye Ortodox hristiyanlığa geçirmiştir. Çünkü Rusyada eylülde kar yağar, her taraf nisana kadar kar buz. Sınırlı sayıda bitki, tahıl (lahana, arpa, yulaf gibi)yetişir. Yapacak bir iş yoktur. Nasıl vakit geçecek. Tabi Çar, bunu yapmadan önce İstanbula, Bağdata, Romaya adamlar göndermiş, oralardan gelen heyetleri kabul edip bilgi almış. Müslüman heyet Ebu Hanifenin ki gibi, Hacı Bektaşın ki gibi bir görüş söyleseydi. Müslümanlığı kabul edecekti. Çünkü kendi müslümandı. Ama içki yüzünden Ortodox hristiyanlığı kabul etti.

Ruslar müslüman olsaydı, bunun türk,islam  ve dünya tarihine ne güzel yansımaları olurdu. Bunlar gerçektir. Ne oldu. Aklını kullanmış bir kişinin aklını almadın. Üzerine pislik yağdı. Sakındın, gözüne çöp battı. İyi mi yaptın. Yüzyıllarca Osmanlının Rusla yaptığı savaşlarda, onların kışkırtmasıyla çıkan isyanlarda ölen müslümanların kanından ben bu yobaz düşünceyi sorumlu tutuyorum.

Almanları, fransızları tanıyan bilir. Alman her yemekte bir bardak birasını içer (Büyük bira bardağı olarak düşünmeyin, rakı bardağı gibi ufak bardakta), Fransız her yemekte bir bardak kırmızı şarabını içer. Sadece hafta sonları sarhoş olacak kadar içerler, o da hepsi değil. Okadar yapanı Türkiyede de var.

Ebu Hanife fetvasına göre davransaydık. Bu insanların müslüman olmasında ve dünyada müslümanlığın yayılmasında çok mesafe alırdık.Almanları iyi tanıdığım için bu konulara hep üzülürüm.  

Peki Ruslar öyle kaçtı. Hadi dediniz ki halamın t. olsaydı eniştem olurdu olayı. Peki benim o tarikatların, muhafazakar kesimin öve öve bitiremediği , Anlı Şanlı Osmanlı Atalarım ne yapıyor.

Hristiyan nufustan devşirme çocuk alıyor, bunlardan asker ve yönetici yapıyor. Peki bunu yaparken ne yapıyor. Bu çocukları bektaşi mezhebine göre eğitiyor. Bektaşiler bizim gibi camiye gider. Beş vakit  Namaz kılar  ama içki konusunda  gevşektirler. Bu yeniçeriler, devşirme paşalar hepsi içki kullanıyor. Neden çünkü bunu serbest bırakan bir kültürden gelip, başka bir kültüre geçiyor, sıkıntı çekmemesi için kendi eski kültüründen de ortak bir şey lazım. Buna cevaz veren Hacı Bektaşın mezhebi. Hacı Bektaş demiştir ki. Karına, komşuna, kesene zarar vermemek şartıyla içki içebilirsin demiş. Eline diline , beline hakim ol demiş. Her şeyi o şamanist göçebe Türkmen boylarının anlayacağı dilden formüle etmiş. Bunları Bektaşiler, Aleviler bilir. Peki kötü mü etmiş. insanları küfürden Allahın dinine sokmuş. Hacı Bektaş zındık mı ? 

 2005 te Hacı Bektaşın mezarına gitmiştim. Orada ziyaretçiler arasında Cübbeli Ahmet Hoca'yı ve grubunu gördüm. Şimdi Hacı Bektaş, böyle bir hoca tarafından da saygın kabul edilmese o ve müridleri oraya gelir mi ?

Ayrıca Katolik Hristiyan olan Arnavutların çoğu, osmanlı döneminde Bektaşi müslüman olmuş. Ayrıca Bektaşilik Arnavutlukta Türkiyeden kuvvetlidir. Şu son zamanda Alevi açılımı ile gündeme gelen Alevi kongrelerinde, balkanlardan, özellikle Arnavutluktan epey bir katılım oldu.

Yani osmanlı çocukları devşirmiş. Bunlar islam için çarpışmış, Tarihimizde varlıkları ile öğündüğümüz anlı şanlı paşalar olmuş. Nasıl olmuş. Hacı Bektaş ın aklını kullanarak, hafif içkiye müsamaha ile. Yani kötü mü olmuş. Müslümanlık ne kaybetmiş. Osmanlı istese tüm balkan uluslarını bu şekilde devşirip, müslüman yapabilirdi. Olsa fenamı olurdu.

İnsanlar domuz etinden vaz geçebiliyor ama içkiden vazgeçmekte zorlanıyor. Bu da tarihi bir hakikat. Osmanlı tarihinde örneği çok.

Yani Bektaşilik islam dışımıdır. Haşa. ve de Asla. Ayrıca ben bir Bektaşi değil, hanefiyim.

Bu verdiğim örneklere kızabilirsiniz. Aklınızla değil duygularınızla davranabilirsiniz.  Bu anlattıklarım hiçbiri sallama bilgi değildir. Bunları tarihi kaynaklara ve tarihçilere başvurarak doğruluğunu test edebilirsiniz.  

Hadi Beni ezebilirsiniz. Ama İmam Malik, İmam Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf ve Hacı Bektaş Veli yi ezebilirmisiniz. Onlara da homurdanabilirmisiniz.  Onlarda mı nefsini rab yaptı. İnandığı gibi değil, yaşadığı gibi inandı. Onlarda Kur'an hassasiyeti, Allah korkusu yok mu? Dini falan ifsat mı ettiler yani. ?

Ama  Amaç dini hassasiyet falan değil. Amaç dini yaymak falan değil, amaç temiz düşünceli , bilgisiz saf insanların üzerinden safa sürmek. Bu ümeyye zamanından beri böyle. Ne yapayım da bu dini daha fazla yayayım falan değil insanları nasıl baskı altına alayım da onlardan geçineyim. Dava budur. Bu bütün müslüman ülkelerde böyle. Sadece Türkiye de değil.  

Yorumu size bırakıyorum.

Selametle kalın.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın muvahhit arkadaş,

Hanefilik derken şöyle anlamanı rica ediyorum.

Sonuçta Sünni Hanefi müslümanlık mezhebine bağlı Türk aileden dünyaya gelmiş bir müslümanım.

Mezheblere , sünnete bakış açım bellidir. Yazılarımda yeterince anlatmışımdır.

Ama isteyelim, istemeyelim , artık evdeki, camideki görgü, cocukluktan gelen ilmihal bilgileri falan  pratiğimizi şekillendiren  bir detay vardır. O da mensup olduğumuz islami mezhebin üzerimizde bıraktığı tortudur.

Hatırlarsanız Edip Yüksel vardı. Amerikada yaşıyor. Submission org  ta falan yazıyor. Mezheplere, hadislere eleştirileri vardı. Televizyonda bir namaz kıl bakalım nasıl kılıyorsun dediler. Kalktı bildiğimiz , hanefi  mezhebine uygun namaz kıldı.

Örneğin namaz kılarken el bağlamamız, selam vermemiz vb. Hanefi mezhebine göre oluyor değilmi . Kur'an müslümanıyız falan deyip, Camiye gitmemezliğimiz olmuyor. En azından Cuma'ları camide kılıyoruz. Hangi pratiğe göre kılıyoruz , Bize evde nasıl öğretilmişse öyle kılıyoruz. O da mezhebimizin pratiği oluyor.

Libyaya gitmiştim. Cuma namazı kılıyoruz. Ben hanefi, bir arkadaşım var şafii, cemaat çoğu maliki, imam maliki.

Ben elimi göbekten bağlıyorum. Şafii ler göğüse yakın bağlıyor. Malikiler hazırol gibi duruyor falan.

Bunlardır. Kasdettiğim.

Hani yazımda içki ile ilgili bazı tespitlerde bulundum. Bektaşi mezhebi mensupları  bu konularda biraz rahattır.

İnsanlar sende Bektaşi mezhebi mensubumusun , görüşlerin oradan mı kaynaklanıyor gibi düşünmesin , sormasın diye  bilgi vermek amaçlı söyledim.

Olay budur. Yoksa müslümanları mezhep olarak ayırıma tabi tutmam. Kelime i şahadet getirmiş herkese bakışım eşittir. Benim din kardeşimdir.

Bilmem açıklayıcı oldum mu?

Selamlar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

saffet metin...

sen rab ve ilah edinme kavramlarını kurandan bi araştır ve hayatına bi bak ve farkındamısın sürekli BEN diyorsun...

allah yardımcın olsun işin zor...

ben kendini bu kadar ilahlaştırmış birini görmedim...allah yardım etsin tevbe et ve affetsin...

seninle yazışmam bu konuda bitmiştir

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

feridun bey,

Burası bir forum. Burada bir fikir sahibisin, söz sahibisin, tez sahibisin.

Elbetteki bunların dili ben dili.

Sonuçta bir fikri savunuyorsun. Ben böyle düşünüyorum. Ben böyle inanıyorum. Ben buyum. falan oluyor.

Forumda 70 i aşkın yazım oldu. Artık genel olarak tanınıyorumdur.

Kendim hakkında fikir verebilmek için , kendimi ifade edebilmek için tanıtıcı cümlelerim oluyor.

Bunları öğünmeyle , kibirle falan karıştırmayın lütfen. 

Elbetteki forumda çeşit çeşit insan oluyor. Saldıran oluyor. Yanlış anlayan oluyor. Koskoca bir yazıdan cımbızla bir cümle alıyor. Oradan size artık saldırıyormu diyeyim, giydiriyormu diyeyim. Veya masum , seni biraz daha konuşturmak, yanlış anlaşılmaya müsait bir şeyi açıklamaya zorluyor. Veya tam tersine karşı çıkıyor.

Fikirler çarpışıyor. Doğrular ortaya çıkıyor.

Artık ben şuyum, buyum gibi tanıtıcı cümle yazmayacağım.

Sonuçta bu bir forum. Sözünün olduğu yerde hararetle savunuyorsun. Bir meydan okuma gibi algılanabiliyor. sanki "Varmı bana yan bakan " gibi. Alakası yok.

Geleneksel anlayışta pek dillendirilmemiş şeyler söylüyorum. Daha da söyleyeceğim. 

Ümeyyeden beri anlayış, nasıl yaparım da İslamı yayarım değil. Nasıl yaparım da işi zorlaştırıp, halkın üzerinde baskı kurarım, bundan nemalanırımdır.  "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır " diye laf uydurup, kendilerini gerekli göstermekte ve şefaat yalanı ile insanları Kur'an müslümanlığına aykırı yollara götürmektedirler.

Ondan sonra da Hristiyan misyonerleri gelip , çocukların aklını çelmeye başlayınca , incil falan dağıtınca rahatsız olmaktalar. 

Hatta bu konudan sayın Rahşan Ecevit bile rahatsız oldu. "Din elden gidiyor" diye kendi siyasi görüşüyle pek yan yana gelmeyen başlık altında, televizyon programlarına çıktı.

Dİni Kur'ana döndürün ve Allaha has kılın. İnsanlara kolay olan dini öğretin. İnsanlar şunu bilmeli ki Allah katında dinden sorumlu oldukları tek kaynak Kur'an dır. (zuhruf 44).

Şu gelenekçi, laik kavgası kalksın artık. Ayrılık ve gerilim pompalanmasın. Çünkü her iki tarafın da bilgisizliği sömürülüyor.

İnsanlar dinden korkmasın, doya doya Allaha ibadet etsinler. Onu ansınlar.

Din konusundan siyaset  ve karşı siyaset olmasın.

Rahat rahat, korkmadan çocuklarımıza Kur'an islamını  öğretelim ve yaşıyalım.

İslamın en ileri ülkesi Türkiyede,  İslamın en ileri yorumunu yaşayalım.

İnsanlar din adına devleti

Artık 1300 senelik Ümeyye ve Büveyhi  anlayışlarına son verelim.

Dinimiz konusunda bilinçli ve bilgili olalım. Geleneği din yapmayalım.

Ben misyonerlerin çalışmalarını ciddiye alıyorum. Eğer Gelenek müslümanlığını  bırakıp Kur'an müslümanlığına dönmezsek, sonuçta bizi zor günler bekliyor.

Anlatmaya çalıştığım budur.  

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Asım bey,

Beni doğru anlamışsınız.

Benim de anlat istediğim sakınmanın aşırılığıdır.

Aşırı sakınmanın dine yararı yok, tam tersine zararı vardır. Birde merak çeker.

Yoksa içkiyi, faizi, zinayı dine nasıl sokarım gibi bir anlayışım yoktur. Allah korusun. Bazı şeylerde hararetli yazılar, savunmalar yapınca insanların beni biraz aşırı fikirler sahibi gibi algılaması kaçınılmaz oluyor.

Sarhoş etmeyecek içkinin, Enflasyonu aşmayan değer koruyucu bir banka faizinin İslama  aykırı olmadığı kanaatindeyim. Bundan ötesini savunmuyorum. Benim bu düşüncelerime kaynak olan, eski zamanın ve modern zamanın alimlerinin fetvaları var. sonuçta.

Sonuçta içki her gün içilirse, insanı alkolik yapar. Bunu yanlış kullanan, çoluk çocuğunu, sağlığını, kesesini  perişan eden ayarsızlar var. Benim çevremde de var. Bunları da savunmuyorum. Ama bunların üzerinden politika yapılıpta, insanları ötekileştirip , günahkar ilan edilmesine karşıyım.

Büyük şehirlerde değil ama, Anadoluda gidin görün. Bir kişi örneğin bir oda başkanı bir toplantıda  İçki içiyorsa CHP li algılanır. İçmiyorsa sağ kesimdendir. (AKP,MHP vb.) Karısı başı açıksa CHP lidir, kapalıysa sağdır.  Ama Ankara, istanbul da sağcıda içebilir, solcuda. Herkesin karısı modern giyimli olabilir.

Ben bu yaşam tarzı siyasetinden bıktım. Bunun dinle falan ilgisi yok. Menfaat başka bir şey değil. Köylülüğe verilen taviz ve köylülüğü siyaseten sömürme. Bir de insanları kesimlere ayırıp, birbirine karşı düşman olmasa bile şahanın dediği gibi koşullandırıyor.  

Yani toplumun gerilmesinde , kimsenin yararı yok. Memleketi Balkan Savaşı şartlarına getirmesinler. Mesela Aktifhaber isimli bir haber sitesinde Yusuf Gezgin isimli bir yazarın yazdıkları ve onu yorumlayan cahillerin yazdıkları beni düşündürüyor. Allah korusun Rumeliyi kaybettik, Cahil yobaz köylüler yüzünden Anadoluyuda kaybederiz.

AKP nin demeyeyim ama, Saadet kafalı bazı Arap yalakalarının yaptıklarının ne dinle, ne milliyetle, ne insanlıkla alakası var.

Zinaya gelince,

Ben bekarete inanırım. Amerikalılar, Almanlar gibi serbest cinsel ilişkiler yaşanmasını savunmuyorum.

Bir kızım yok ama olsaydı onun nasıl iyi bir evlilik kuracağına kafa yorardım. Onun mutsuz olmasını istemezdim.

Ama zinaya yol açar diye medeni kadın erkek ilişkilerinde baskıya karşıyım.

Zina yapmama derken, hem evlilik dışı cinsel ilişkiyi, hem de kadına yiyecekmiş gibi bakmayı anlıyorum.

Zaten bunları yapmıyorum. Kadınlarla gayet medeni ilişkilerim var.

Tatil ortamlarında bir kenera geçip, rus ve alman güzellerini falan kesmiyorum. Buna ihtiyacım yok. Onlarla konuşacak dilim ve medeni cesaretim var. Buna güç getiremeyen kırolar bakıp seyrediyor. Kıroluk bir tek Kürtlere özgü bir şey değil ki, Türkün, Almanın, Rusun, Fransızın  yani her milletin kırosu var. Ne yapalım yani biraz kendilerini geliştirsinler. Dil öğrensinler, medeni cesaret sahibi olsunlar.

Bizim vucudumuzda kadınların iki katı testesteron var. Biz kadını görsekte düşünürüz. Görmesek te düşünürüz. En azından rüyasını görürüz. Erkekler kadınlarla daha çok ilgilidir. Bu yaratılıştır. Fıtrattır.   . Yani kadını , hareme , çarşafa kapatmanın bir faydası yoktur.  Bunun dini bir yanı yoktur. Arap adetleridir.

Ben yanlış yetiştirilme sonucu oluşmuş çekingen erkek ve kadın tiplerine karşıyım. Birbirleriyle medeni diyaloglar kurmada, birbirini anlamada  sıkıntı yaşayan tipler. Bu sonucu da genel olarak dinin zinadan sakındırma baskısı oluşturduğu için bu konulara  dikkat çekmek istedim.

Ayrıca bu memlekette 1970 lere kadar doğru dürüst cinsel konularda, yazı kaynak. Soracak merci bile bulamazdın. Bir Haydar Dümen bile yoktu. Hürriyet gazetesinin Cinsel konulardaki  Bunalımlar,dertler, kadın erkek ilişkilerindeki Güzin Abla köşesi  1970 lerde çıktı. Neymiş efendim Zinadan Sakınmaymış. Allahın yobazı. Bir Türkan Şorayın filimde öpüşmesi bile sorun olurdu. Ne yobaz bir halk vardı yahu o zamanlar. Akıllara zarar.

Bundan dolayı yapılan yanlış evlilikler var çevremde. Bir örnek. Kız çok güzel. Bundan dolayı baskı altında. Babanın verdiği erkekle evlendiriliyor. Bu erkeğinde karısına değer vermemesi nedeniyle oluşan mutsuz bir evlilik.  Aynı kızın bir arkadaşı. Aile bunda baskı kurmuyor. Bu kız daha mutlu bir evlilik yapıyor.

Bu sakındırmacı, baskıcı  anlayış yüzünden memlekette  mutsuz evlilikler var. Kadın mutsuzluğu had safhada. Sosyolojik bazı köylü geleneklerinin yaşaması için , dini sakındırmaların alet edilmesi. 

Sonuçta fazla sakındırma üzerinden yapılan dini yorumlara ve sakındırmacı dini hayata karşıyım.

Ölçülü bir modern hayat'ın dinle bir problemi yoktur.

Anlatmak istediğim budur.