HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: HANGİSİNİ SORMALI ? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

 

SELAM, CEMAL ÇAĞLAK'TAN BİR ALINTI.FAYDASI OLMASI ÜMİDİ İLE

 

İnsanlığın hayat süreci iki soruyla şekillenir. Bu sorular neticesinde ya var olan aynen devam eder ve donukluk ortadan kalkmaz ya da sürekli bir gelişim ve canlılık ortaya çıkar. Nasıl sorusu, her zaman uygulanageleni, şekli açıdan tanımlama ihtiyacıyla sorulur. Buradaki çaba, eylemi şeklen tanımak içindir. Ancak niçin sorusu, yapılacak olanın ya da yapılmış olanların amacını ve sonucunu ortaya koymak için sorulur. İşte bu ikinci soru, hareketi ve var olan duruma karşı alternatif bir gelişimi ya da iyi olanı daha ileri bir seviyeye getirmeyi amaçlar.

 

Her açıdan durağan ve geri kalmış toplumların hayatları üzerine yapılacak basit bir kritikle bu toplulukların, ağırlıklı sorusunun "nasıldan" ibaret olduğunu görürüz. Ağırlığı öncelenmiş olan bu soru şekli, taklide dayalı ve sömürüye mahkum edilmiş toplumların kavrayış gelişimidir! Getirisi ise tadil-i erkana uygun köleliktir.

 

Ancak "niçin" sorusu ise öze müdahale eder ve yapılan davranışların şekli akışı yerine içeriğini inceler. Uygulananın ne getirip ne götürdüğünü, borazanın ne adına öttürüldüğünü ortaya koyar. Sancılar da bu zamanlarda ortaya çıkar. Hayat diliminizde bin kere nasıl sorusunu sorsanız başınız ağrımaz ancak niçin sorusuyla beraber ayrışma/ayrıştırma kendiliğinden ortaya çıkar. Bu yüzdendir ki etrafınıza baktığınız zaman nasılı soranların değil de niçini soranların üzerinde cendere oluşturulduğunu görebilirsiniz. Otorite sahiplerinin süregelen tahakkümleri karşısında verilen emri sıhhatli uygulama noktasında sorulan sorular, işte bu nasıllardır ve nasıllar hiçbir zaman efendileri rahatsız etmediği gibi soruyu soranları da rahatsız olmaktan kurtarmıştır! Ancak niçin sorusu –ki tamamen irdeleme ve başkaldırıdır– aynı merhameti ve hoşgörüyü görmemiştir. Nereye bakarsanız bakın böyledir. Devletin işleyişinden tutun en küçük idari birime kadar, büyük büyük cemaatlerden tutun da kenar mahalle medreselerine kadar böyledir. Bu kadar birikmişe ve dokunulmaza ancak nasılla yaklaşmanıza izin verilir niçinle değil.

 

Çünkü beşeri sistemler ancak nasıl sorularının sonuçlarıyla ayakta tutulabilir ve bu yüzden niçinin kabuk parçalayıcı dinamizmine izin verilmez. Halbuki ilahi sistemde niçin önceliklidir ve hiçbir zaman nasıl sorusunu niçin sorusunun önüne almaz. Eğer tersi bir durum varsa o zaman bir altüst edilmişlik hakimdir ve muhakkak ki ne adına sahiplenilirse sahiplenilsin o sistemin müntesipleri de altüst olmuşlardır. Yaşadığımız Müslümanlığın da altüst edilmiş olması zaten buna verilecek en güzel örnektir. Ortada bir Müslümanlık var ama sefalet, cehalet, uyuşukluk, korkaklık ve çıkarcılığın bu Müslümanlıkla oluşturduğu bağ en ilkel görüntülü toplumlarda bile yoktur.

Peygamberler, toplumlarını ihya etme noktasında hiçbir zaman nasıl sorularıyla işe başlamadılar. Çünkü niçini sormayan ve karşılığını alamayan toplumların nasılları, bir ıslah proğramı ortaya koymaz. Pek aşikar görüldüğü gibi niçinini terk etmiş ve nasıldan başka sorusu olmayan islami coğrafyanın, inişli çıkışlı islami görüntüleri olmakla beraber genel anlamıyla cahili bir hayattan başka ortaya koyacağı bir varlığı yoktur. Bunu test etmek için fazla uğraşmadan sadece etrafımızdaki insanların bilgilenme kaynaklarına ve hayat tarzlarına bakalım. Sonucun nasılla olan bağlantısı kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

 

Bu soru tekniği ve tarzı sadece bu yüzyılın türedi bir bilgilenme kaynağı değildir. Bütün İslam kılıklı ve İslam dışı toplumların tarihi seyri içinde sorduğu ve sormaya mecbur bırakıldığı sorudur. Çünkü nasıl sorusu rahatsızlık verici değildir. Araştırma alanları oldukça geniştir ve bu oyalama amaçlı araştırmaların sonucu ortaya koyacağı yenilikler yüzeydeki boyanın değişimiyle ya da muhafazasıyla ilgilidir. Ancak bu buluşların ve yeniliklerin mevcut olan zulme karşı söyleyeceği hiçbir şey yoktur.

 

Bu yüzden bu güne kadar nasıl sorusu üzerine yapılan araştırmaların getirilerine bir bakarsanız daha iyi amel işleme ve bu amelleri müstekbirlerin çıkarları doğrultusunda pazarlayan sayısız eser ve isim görürüsünüz. Abbasi ve Emevi ilim havzalarında oluşan binlerce ciltlik eserin içinde islamın şeklen nasıl yaşanacağına dair her şeyi bulursunuz. Ancak Abbasi ve Emevi saltanatına ve bu saltanatların zulümlerine Kur’an’ın ne dediğini asla bulamazsınız. Çünkü burada niçin sorusu devreye girmektedir ve bu soru tarih boyunca birçok faziletli ismin can vermesine ve dillerinin kesilmesine sebep olmuştur.

 

Onun için niçini sormak yerine maslahat gözetilmiş, vahiy bazıların göz hapsine alındığı için de ictihat kapısı kapatılmıştır. Artık düşünmek yasaktır. Çünkü bu kadar alim, hoca, evliya benim kıyamete kadar olan sorunlarımı tesbit etmiş, rüyamda gördüğüm asansörün ne anlama geleceğini yedi yüz sene önce haber vermiştir! Bu basitleştirme mantığı ve kavrayış fukaralığının ortaya koyduğu mecburiyetinin arkasından delil ve ibret kaynakları da değişime uğrayacaktır şüphesiz.

 

Artık Taif’teki ayağı kanlı ve muhasara altında acı çeken bir peygamberi örnek alamazsınız. Bilal’in taşlar altında kalışına rağmen zulme meydan okuyuşunu ve sabırla devam ettirdiği kararlılığını ilke edinemezsiniz. Duyduğu birkaç ayetle islamın ilk şehidi olan Sümeyye sizi o kadar ilgilendirmez bile… Çünkü nasıl sorusu kutsalımızı değiştirmiştir. Artık Osman Gazi’nin odada bulunan Kur’an için sabaha kadar yatmadığını ve ayakta dikildiğini dinlersiniz. Ancak şeref timsali(!) bu hareketi övgüyle anlatırken, Allah’ın geceyi kulları için istirahat gayesiyle yarattığını ve yatarken kendisine vahiy gelen bir peygamberi hesaba katarak bu hareketin övünülecek bir yanının olmadığını düşünemezsiniz.

 

Yahut da Buhari’nin her hadis için iki rekat namaz kılıp bir boy abdesti aldığını dinlerken "bu yüce takva!" karşısında "Bunların ayağının tozu olamayız" derken -gerçekten de İslam coğrafyası amerikan askerlerinin ayağının tozu altındadır- her hadis için ayrılan namaz ve boy abdestlerine harcanacak toplam sürenin ve Buhari’nin ömrünün bu süreyle ne kadar uyumlu olduğunun hesabını bile yapacak kadar –inancınıza zarar gelir endişesiyle– düşünme cesaretine sahip olamazsınız. Ashab-ı Kehf’in mağarasını, sayısını ve köpeğinin adını, nasıl uyuduklarını sorar da niçin mağaraya kaçtıklarını bir türlü sormaz ve düşünemezsiniz. Soramazsınız çünkü size ancak nasılı sorma hakkı tanınmıştır. Onun için Meryem Suresi’nden alınacak ders sadece üzerine hurma dökülen bir kadın ve bu hurmanın verdiği doğum rahatlığı gibi uyduruk bir tıbbi tavsiyedir sadece. Peki Meryem kimdir, niçin ailesinden ayrılmıştır, niçin susması emredilmiştir, niçin alemlerin kadınlarına üstün kılınmıştır?

 

İşte bize lazım olan soru niçin sorusudur. "Nasıl bir Müslüman olmalıyımdan" önce "niçin Müslüman olmam" gerektiği daha önceliklidir. Çünkü niçin sorusu İslamın önüne iman denilen mükemmel bir altyapı koyar. Bu yapı oluştuğu zaman İslamınız size ve etrafınızdakilere hayat verir. Aksi taktirde hayat vermek yerine ilk önce sizi zehirler ve kendi ellerinizle kendi inancınızı iptal etme yoluna gider ve amellerinizi boşa çıkar. Delil mi?...

 

İşte yeryüzünde hayatı Allah’ın istediği noktada inşa etme yolunda iflas etmiş üç kıta dolusu Müslümanlığımız. İşte sistemin bugüne kadar uyguladığı sindirme politikası karşısında içine düştüğümüz tesettür sefaleti… Hanım kardeşlerimize nasıl örtünecekleri yerine niçin örtünmeleri gerektiği anlatılmış olsaydı, örtü ayetinin bu kadar ucuza gitmeyeceği ve savunulacağı muhakkaktı. Ne acıdır ki bu bilinçlenme noksanlığı neticesinde tesettür, Fethullah Gülen’in teferruatları arasına karışırken, Tekbir’in Karuni çıkarları arasında da kapitalizme kurban gitmiştir.

 

Bu yüzden nasıl namaz kılacağımızı, oruç tutacağımızı, hac yapacağımızı sormadan önce bunların amacını ve dışa dönük yansıyışını ortaya koyan "niçin yapmalıyız" sorusunu kendimize sormalıyız. Her sene binlerce insan hacca gider ve kendilerine yüzlerce din görevlisi uygulamada sıkıntısı doğmasın diye eşlik eder. Ancak tavafın nasıl olacağı, kurbanın nasıl kesileceği, şeytanın nasıl taşlanacağı anlatılırken haccın niçin olduğu ve bu eylemlerin niçin yapıldığı anlatılmaz. Bu yüzden şeytan taşlayıp hacı olan Müslümanlar, döndükleri zaman hala aynı şeytani düşünce ve sistemlerin peşinde olmakta dün taşladığının bugün yanında yer almaktadır. Bunlar nasılı bol ama niçini olmayan hayatımızın karşımıza koyduklarıdır.

 

Bu sebepledir ki niçin sorusunu sormalıyız. Aksi taktirde önümüze koyulanların mahkumiyetinden başka bir kaderimiz olmayacaktır. Çünkü kurulu ve birilerinin insanlık üzerindeki tahakkümünü icra eden düzenler bunu istemektedir. Bu isteği de en mükemmel şekilde gerçekleştirebilecekleri kaynakları da inandığımız dinin ifsad edilmesiyle olacaktır ki maalesef başımıza gelenler de bu ifsad edilmişliğin sonucudur. Allah, akletmeyen toplulukların pislikten kurtulamayacağını bildirmektedir. Akletmek de ancak niçin sorusunu sormakla ve Kur’an’ın buna vereceği cevapla olacaktır.

 

Bu soru zincirini iyi takip eden insan, muhakkak ki nasıl diriltileceğini sormaktan önce niçin yaratıldığını sorması gerektiğini görecektir. Önceliklerin ikinci plana atıldığı durumda yapılacak her çaba boş ve zararla dolu olacaktır. Zaten İslam adına bugüne kadar ortaya koyulanların sürekli iflas ediyor olması da bunun göstergesidir. Şu soruyu her Müslüman mutlaka kendisine sormalıdır. Niçin peygamberin on üç yılda inşa ettiği topluluk asırlar sonra da olsa bir daha ortaya çıkmamıştır?

 

Bunu çözmek için mutlaka bu sorgulayamama zavallılığından kurtulmamız gerekmektedir. Evet nasıl namaz kılacağımızı yüz kere sorar ve duyarız ama nasıl bir itikada sahip olacağımızı ne sorarız ne dinleriz. Çünkü büyüklerimiz bize güzel bir itikat bırakmıştır! Niçin diye bir soru sorulamadığındandır ki tevhid tecvidin arkasında, itikat amellerin gerisinde, şuur taklidin gölgesinde kalmıştır.

 

Bu karabasanların altında ise üzerine zillet yazılmış bir toplumdan başka bir şey kalmamıştır. Niçin Cuma namazı, niçin oruç, niçin hac bunlar mutlaka sorgulanmalı ve bizi götürmek istediği nokta mutlaka kavranmalıdır. Saydığım bu birkaç ibadet şayet içeriğini yitirip bir alışkanlığın devamı haline gelmişse bu amelin ne bireye ne topluma hiçbir hayrı yoktur ve Allah, "komşular alışverişte görsün zihniyetine" asla bir hayır ve berat vermeyecektir.

 

Ne acıdır ki tevhid kaybolunca mescidler bile Allah’tan başka ilahların tanındığı, onaylandığı mekanlar haline gelmekte, Allah’a savaş açan zihniyetlerin bekasına ve geleceğine dua edilmektedir. Sorunları dile getirmek yerine "Süneyle mücadele teknikleri" anlatılmakta ama tesettürümüze musallat olan süneler ve süne zihniyetlilere karşı diller kımıldamamaktadır. Orucun fazileti üzerine ciltler dolusu kitap yazanların, insanların emeği üzerine oturarak yeryüzünü açlığa yani mecburi oruca mahkum edenlere ve onlara destek olanlara karşı ortaya koyduğu suskunluk, İslam’ın hangi esasıyla bağdaşmaktadır..

 

Birilerinin ister hoşuna gitsin ister gitmesin ama ben burada şunu söylemek istiyorum. Bilinçsiz ve sorumsuzca yapılan ibadetlerin insana yük olmaktan başka hiçbir getirisi yoktur ve bugün müslümanım diyerek bilinçsizce oruç tutanların orucunun, cezaevlerindeki ateistlerin tuttukları ölüm orucu kadar bile değeri yoktur. Niye mi? Beğenmediğimiz bu insanların orucu, onları batıl da olsa inandıkları değer uğruna ölüme kadar süren bir direnişe götürmektedir.

 

Peki hak din mensubu Müslüman, niçin okulun kapısında peruğa muhtaç kalmaktadır? Düşünce dünyamız kangrenli bir hale gelmiştir. Bu hastalıklı fikirlerle beraber sağlam kalan-ki varsa- yanlarımızı yaşatabileceğimiz yanılgısından bir an önce kurtulmamız gerekmektedir. Bunun için de ilk önce gerek dayatma ve gerek kendi kabullerimizle hayat tarzımız haline gelen düşünce ve davranışlarımızı bu kanserli hücrelerden kurtarmak için bol bol niçini kullanarak elimizdekileri sorgulamalıyız.

 

İnanıyorum ki dışarıdaki delileri kovalamadan önce kendi içimizde deliliklerin bolca bulunduğunu görecek ve bu marazın önce kendi üzerimizden atılması gerektiğini anlayacağız. Bu hareketimiz şüphesiz tertemiz bir başlangıcın ilk adımları olacaktır. Temiz bir başlangıç ise hiç şüphe yok ki bilgiyi bulanmadan almamıza ve tanımamıza yarayacaktır. Fayda sağlayacak olan da bu değil midir? Zaten Allah, "Ona temiz olanlardan başkası dokunamaz" derken, aynı zamanda da temiz olmayan bir aklın kitaptan herhangi bir nasibe erişemeyeceğini de bildirmiyor mu? Ancak, temiz aklın muhafazasını sağlamanın yolu da sürekli, niçin sorusunu nasıl sorusunun önüne koymaya başlamakla olacaktır.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Malik bin nebi Kardeşim! 

Malik bin nebi Yazdı:

Ancak "niçin" sorusu ise öze müdahale eder ve yapılan davranışların şekli akışı yerine içeriğini inceler. Uygulananın ne getirip ne götürdüğünü, borazanın ne adına öttürüldüğünü ortaya koyar. Sancılar da bu zamanlarda ortaya çıkar. Hayat diliminizde bin kere nasıl sorusunu sorsanız başınız ağrımaz ancak niçin sorusuyla beraber ayrışma/ayrıştırma kendiliğinden ortaya çıkar. Bu yüzdendir ki etrafınıza baktığınız zaman nasılı soranların değil de niçini soranların üzerinde cendere oluşturulduğunu görebilirsiniz. Otorite sahiplerinin süregelen tahakkümleri karşısında verilen emri sıhhatli uygulama noktasında sorulan sorular, işte bu nasıllardır ve nasıllar hiçbir zaman efendileri rahatsız etmediği gibi soruyu soranları da rahatsız olmaktan kurtarmıştır! Ancak niçin sorusu –ki tamamen irdeleme ve başkaldırıdır– aynı merhameti ve hoşgörüyü görmemiştir. Nereye bakarsanız bakın böyledir. Devletin işleyişinden tutun en küçük idari birime kadar, büyük büyük cemaatlerden tutun da kenar mahalle medreselerine kadar böyledir. Bu kadar birikmişe ve dokunulmaza ancak nasılla yaklaşmanıza izin verilir niçinle değil.

 

Çünkü beşeri sistemler ancak nasıl sorularının sonuçlarıyla ayakta tutulabilir ve bu yüzden niçinin kabuk parçalayıcı dinamizmine izin verilmez. Halbuki ilahi sistemde niçin önceliklidir ve hiçbir zaman nasıl sorusunu niçin sorusunun önüne almaz. Eğer tersi bir durum varsa o zaman bir altüst edilmişlik hakimdir ve muhakkak ki ne adına sahiplenilirse sahiplenilsin o sistemin müntesipleri de altüst olmuşlardır. Yaşadığımız Müslümanlığın da altüst edilmiş olması zaten buna verilecek en güzel örnektir. Ortada bir Müslümanlık var ama sefalet, cehalet, uyuşukluk, korkaklık ve çıkarcılığın bu Müslümanlıkla oluşturduğu bağ en ilkel görüntülü toplumlarda bile yoktur.

Peygamberler, toplumlarını ihya etme noktasında hiçbir zaman nasıl sorularıyla işe başlamadılar. Çünkü niçini sormayan ve karşılığını alamayan toplumların nasılları, bir ıslah proğramı ortaya koymaz. Pek aşikar görüldüğü gibi niçinini terk etmiş ve nasıldan başka sorusu olmayan islami coğrafyanın, inişli çıkışlı islami görüntüleri olmakla beraber genel anlamıyla cahili bir hayattan başka ortaya koyacağı bir varlığı yoktur. Bunu test etmek için fazla uğraşmadan sadece etrafımızdaki insanların bilgilenme kaynaklarına ve hayat tarzlarına bakalım. Sonucun nasılla olan bağlantısı kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

 

Bu soru tekniği ve tarzı sadece bu yüzyılın türedi bir bilgilenme kaynağı değildir. Bütün İslam kılıklı ve İslam dışı toplumların tarihi seyri içinde sorduğu ve sormaya mecbur bırakıldığı sorudur. Çünkü nasıl sorusu rahatsızlık verici değildir. Araştırma alanları oldukça geniştir ve bu oyalama amaçlı araştırmaların sonucu ortaya koyacağı yenilikler yüzeydeki boyanın değişimiyle ya da muhafazasıyla ilgilidir. Ancak bu buluşların ve yeniliklerin mevcut olan zulme karşı söyleyeceği hiçbir şey yoktur.

 

Bu yüzden bu güne kadar nasıl sorusu üzerine yapılan araştırmaların getirilerine bir bakarsanız daha iyi amel işleme ve bu amelleri müstekbirlerin çıkarları doğrultusunda pazarlayan sayısız eser ve isim görürüsünüz. Abbasi ve Emevi ilim havzalarında oluşan binlerce ciltlik eserin içinde islamın şeklen nasıl yaşanacağına dair her şeyi bulursunuz. Ancak Abbasi ve Emevi saltanatına ve bu saltanatların zulümlerine Kur’an’ın ne dediğini asla bulamazsınız. Çünkü burada niçin sorusu devreye girmektedir ve bu soru tarih boyunca birçok faziletli ismin can vermesine ve dillerinin kesilmesine sebep olmuştur.

 

Rabbim "niçin" sorusunu soranlardan eylesin.İnşaAllah.

 

Neyi, niçin yapıyoruz? Sanırım düğüm burada gizli.

 

Kusursuzluk  sadece  Allah'a mahsusdur.

En doğrusunu bilen Allah'tır.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah'a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

  Alıntı:
   "Nasıl bir Müslüman olmalıyımdan" önce "niçin Müslüman olmam" gerektiği daha önceliklidir. Çünkü niçin sorusu İslamın önüne iman denilen mükemmel bir altyapı koyar. Bu yapı oluştuğu zaman İslamınız size ve etrafınızdakilere hayat verir. Aksi taktirde hayat vermek yerine ilk önce sizi zehirler ve kendi ellerinizle kendi inancınızı iptal etme yoluna gider ve amellerinizi boşa çıkar.
  
"Bilinçsiz ve sorumsuzca yapılan ibadetlerin insana yük olmaktan başka hiçbir getirisi yoktur ve bugün müslümanım diyerek bilinçsizce oruç tutanların orucunun, cezaevlerindeki ateistlerin tuttukları ölüm orucu kadar bile değeri yoktur. Niye mi? Beğenmediğimiz bu insanların orucu, onları batıl da olsa inandıkları değer uğruna ölüme kadar süren bir direnişe götürmektedir."

 "Niçin sorusunu sorup bunun altyapısını bilinçli bir şekilde doldurmadan,nasıl sorusuna cevap aramanın bir anlamı yoktur."çıkarımını bana sağladığı için yazı sahibine teşekkürler.


__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

selam ben de yazının sahibi abimize teşekkürlerimi sunarım, bu vesilesi için,

niçin  ve nasıl sorusu aynı zamanda farklı iki insan modelini sergiler,

Niçin sorusu beşerlere

Nasıl sorusu Rahmana sorulur,

Beşer içki içme diye emreder, teslimler niçin der?

Rahaman içki içmeyin der, Teslimler niçin demez nasıl der ?

Biri teslimiyeti diğeri yargılamayı çağrıştırır, Biri gayp ile imanı diğeri kafirlerin imanı gibi görerek imanı anlatır,

Bir mucid abi ile konuşuyordum, kendisi islami hassasiyeti olan birisi yaptığı bir icaddan bahsetmişti, farklı tarzda çalışan bir yangın söndürme cihazı icad etmiş, ve bu icadını ilgili kişilere anlatmış, adamlar her seferinde hele bir icadı görelim de ondan sonra karar veririz demişler, Bizim mucid abimiz sinirlenerek diyordu ki, ben adamlara düzeneğin her şeyini en ince detayına kadar anlatıyorum ama adamlar kafirler gibi iman etmek istiyor benim icadıma, illa görmek istiyorlar, görerek iman etmek niçin sorusunun ürünüdür, görmeden iman etmek se nasıl sorusunun ürünüdür, Birinde var olanı yargılar diğerin de var olanı uygulama yollarına koyulursunuz,

 

Rabbimiz cihad edin der nasıl deriz, ve cihad içn gerekli araçları temin ederiz,

Beşerler cihad edin der niçin deriz,

fakat bu iki soru aynı zamanda kullanan kişinin ağzında da farklı anlmalarda şekillenir,

kemikleri ufalayan adamlardan bahsederken cemal çağlak bu adamı tübitak'a benzetiyordu, yani, Rahmanın kemikleriniz ufalansa dahi parmak uçlarınıza kadar sizi diriltmeye güç yetiren oduğu emrine nasıl  sorusunu sormuştur bu adam, mesele gaypsa gayba niçin ve nasıl soruları da sorulmaz sadece işittik ve itaat ettik denilir, yoksa kemiklerin nasıl diriltileceğini düşünür dururuz, aslında burda niçin dirileceğinin mesajının düşünmek daha hayırlıdır.

nerde neyi soracağını bilmek esastır kısaca, hikmet

nasıl sorusu aynı zamanda kullanan kişinin ağzında kaçamaklığı belirtir,

öküz kes emrine niçin sorusunu sormayan ama bunun nasılına takan adamların durumu gibi,

dolyısıyla bu iki soru gerçekten insanların üzerinde hassasiyetle durması gerekn iki dünyayı anlatır ve inanın o kadar geniş bir alandır ki niçin ve nasıl, bir kere niçin müslüman olmalıyımın sorusunu sorup bunun cevabını aldınız mı, ibrahim gibi oğlunuzu niçin keseceğinizi düşünmez, oğlunuzu nasıl kesmeye teşebbüs ettiğinizi siz bile anlamazsınız,

Bu gün gündemi teşkil eden meseleler hep nasıllların meselesi,

Rahman ilk önce niçinleri anlatır,

sonra nasıllarını ortaya koyar,

niçin başkalarına ilahlık yakıştırmamanızı anlatır koca bir mekke,

nasıl bir tevhid topluluğunu anlatır koca bir medeniyet,

Onların hiç bir şeye güç yetiremeyeceği için ilah olamayacakları niçinini anlatır Rabbimiz,

Rahmanı bir olarak görmenin nasıllığını da yine o anlatır,

Niçin sorusunu en başta soramayanlar, nasılların içinde niçinlerde boğulur,

Niçin sorusuna bir kere cevap aldınız mı, artık bir daha bu soruyu sormazsınız, çünkü, Allah dilemedikçe kims sizi saptıramaz,

Niçin sorusunun sonunda Rahman'ın nasılını bulduysanız,

Bir daha asla kimse sizi susturamaz beşeri ahkamalara karşı niçin sorusunu sormanıza,

İk taraflı bir oluşumdur, niçin sorusunu hangi makama ne kadar sorduğunuz bir diğerine olan nasılın cevabıdır, Bu soruyu vahy dışındakilere ne kadar çok yöneltiyorsanız vahye de niçnle iman ettiyseniz artık sizi durdura bilene aşk olsun, velhasılı kelam niçin ve nasıl, üzerinde düşüneceğimiz çok güzel iki modeli anlatır,

bu arada iblis savar kardeş, kusura bakma bu da çala/klavye oldu, imla hatalarını düzeltirsin artık 

 

selam ve dua ile

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
ebu muharrem
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 11 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 77
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ebu muharrem

Niçin sorusu beşerlere

Nasıl sorusu Rahmana sorulur,

Yukarı dön Göster ebu muharrem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ebu muharrem
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

  Malik yazdı:

   "Niçin sorusunu en başta soramayanlar, nasılların içinde ve niçinlerde boğulur,

Niçin sorusuna bir kere cevap aldınız mı, artık bir daha bu soruyu sormazsınız, çünkü, Allah dilemedikçe kimse sizi saptıramaz,

Niçin sorusunun sonunda Rahman'ın nasılını bulduysanız,

Bir daha asla kimse sizi susturamaz beşeri ahkamlara karşı niçin sorusunu sormanıza,"

 malik kardeş,imla hatalarımı düzeltiver diyorsun ,iyi güzel de biz milletin imlasıyla uğraşırken cevap yazmaya vaktimiz olmayacak.En iyisi herkes düzeltsin kendi yazısını,attırmasın milletin tasını.



__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

malik kardeş,imla hatalarımı düzeltiver diyorsun ,iyi güzel de biz milletin imlasıyla uğraşırken cevap yazmaya vaktimiz olmayacak.En iyisi herkes düzeltsin kendi yazısını,attırmasın milletin tasını.

 

 

 

selam ve muhabbetle

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats