Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Biri şu Haram üretim tesislerini kapatsın!
Uğur ERZİNCAN / www.satirbasi.com
Haram kelimesinin kökenine inip ciğerini sökmek gibi bir derdim yok. İşin o kısmını dileyen araştırabilir/araştırmalı da. Bu kelime, vahyin inişiyle birlikte neredeyse Allah ile
Kul arasında meydan muharebelerinin yaşandığı bir alana dönüştürülmüş
vaziyette. Tabi kul tarafından. Ahbarlar, Ruhbanlar, imamlar,
allameler, ulular ve yedi düvel (eski dilde "alayına gider"), bu kelime üzerinden yola çıkarak, kendilerini yaratan Rab ile
otorite savaşına tutuşmuşlar. Haram kavramını rant kapısı haline
çevirmişler. Din ulularının ellerinde bu kelime oyuncak haline
getirilmiştir. Hatta o kadar ileri gidilmiş ki Allah’a dinini bile öğretmeye kalkışmışlar. (49/16). Neredeyse yeryüzünün bütün güzel nimetlerini ademoğluna “haram” kılmışlar ve kılmaya da devam etmekteler. Aslında bu Allah’ı yeterince tanıyamamaktan, Dinin sahibinin Allah olduğunu göz ardı etmekten ve İlahlığa özenmekten ve de B12 vitamin eksikliğinden kaynaklanan ciddi bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığın tedavisi yok mudur peki? Elbette vardır ve de Kur’an’dır. Kur’an; kalplere ve gönüllere şifa kaynağı da değilmidir? Allah bu
dini Kemal’e erdirirken (5/3) haramları, helalleri, haddi, hududu,
kısaca bir müslüman’ın yapması ve yapmaması gereken ne varsa
bildirmiştir. Adı üzerinde “İslam; kemale ermiş bir dindir" Ekleme ve çıkarma yapılamaz. Dindeki bu geniş ve serbest alanı içine sindirimeyen duble müşrik tayfa, Son Nebi'nin ölümünden sonra canla başla “haram üretmeye” koyulmuşlardır. Oysa Haram kılma yetkisi sadece Allah'ın yetkisi dahilindedir. Keşke bilselerdi. Bir örnek verelim: En’am 151 derki: De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını bildireyim: 1- O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, 2- Ana-babaya iyilik edin, 3- Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; 4- kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın 5- ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız ve En’am 152 derki:
1- Yetimin
malına yaklaşmayın; yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (malına) en
güzel biçimde (yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz). 2- Ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Biz kimseye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. 3- Söylediğiniz
zaman da, yakınınız da olsa âdil olun ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun.
Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir En’am 153. ayette de “işte benim dosdoğru yolum budur” deyip noktayı koyuyor Allah. Tabi haramlar bunlarla sınırlı mı? Elbette değil. Kur’an’da bunların haricinde de haramların olduğunu biliyoruz. Yukarıdaki iki ayet sadece bu konuya bir örnektir. Allah haram kılıyor Nebi ise haram kılınanları bildiriyor. Peki buna rağmen haram üretim tesislerinin bacaları niye hala püfür püfür tütüyor. Neden hala bu tesislere itibar ediliyor? Ateş olmayan yerden duman çıkmıyor da ondan. Ademoğlunu ateşe çağırmaya devam ediyorlar son sürat. Allah'ın
dosdoğru yolunun üzerine, sağına, soluna ve arkasına oturmuş
vaziyetteler. Ali kıran baş kesen zannediyorlar kendilerini. Ateşin
göbeğinde de zatı-alîleri oturuyor. Allah’ın
tertemiz kitabında haramların sayısı 100 (yazıyla: yüz)’ü geçmez iken,
en kötü allame kitaplarına göz attığınızda bu sayının enflasyon
canavarına yenik düştüğünü hemen görürsünüz. Anında binleri devirerek
karşınıza çıkıyorlar. (Bir babayiğit çıkıp da bu fabrikalardan altı sıfırı atsa çok iyi olacak) İşin
gene acı tarafı; çoğunluk bunu maalesef peygambere mâletme acziyetinde
bulunuyor. Yani işledikleri her halta Nebi'yi alet ediyorlar. Oysa
peygamberin bile HARAM belirleme yetkisi yok. Olsaydı şu ayet iner miydi? Tahrim-1) Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir. Kötü emellerine Şerefli elçiyi alet ediyorlar. Bütün uydurmalarını O'na isnad ediyorlar. O halde talii kaynaklardan (hadisler, mezhepler v.s.) haram çıkarma işi ancak ve ancak sapkınlık olsa gerek. Bunun üzerine Allah’ın şu sorusuna hep birlikte cevap arayalım. Araf-32) De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı zinetleri ve tertemiz rızıkları kim haram kılmış?" Evet kim haram kılmış? Nahl -35 ) Müşrikler dediler ki: "Allah dileseydi, ne biz, ne atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O'nun emri dışında hiçbir şeyi haram kılmazdık" Kendilerinden öncekiler de böyle yaptılar. Buna karşı peygamberlerin vazifesi, ancak açık-seçik bir tebliğden, ibarettir. Haram üretim tesislerinin kim olduğunu bulduk. Evet kimmiş bu haram üretim tesisleri. Tabiki “MÜŞRİKLER”. Başka kim olacak. Elin gavuru yapacak değil ya. Her taşın altından müşrikler çıkıyor. Nasıl da günah çıkarıyorlar hesap gününde değil mi? “O’nun emri dışında haram kılmazdık" diyorlar.
Demek ki O’nun bildirdiğinden başka haram yok. Ama Allah'ın
bildirdiğinden başka şeyleri haram kılanlar var. Bunu kendileri bile
itiraf ediyor. Ama bu itiraf dünyada değil ahirette gerçekleşiyor. Yani
artık çok geç. Üçüncü kuşak teslimiyetçiler. Teslim bayrağını çekmek
ancak ahirette akıllarına geliyor. Kur’an
dışı ekstra haramlardan da birkaç örnek vermezsek hatır koyanlar olur.
Yaygın olarak haram bilinen ama Kur’an’da esamesi dahi okunmayan
fabrika imalatı haramlara birkaç örnek: 1- Sakal kesmenin haram olduğuna dair imalat. 2- Altın yüzük takmanın haram olduğuna dair imalat. (Şaroki cipe binerler yüzük takmazlar, böyle de sadıktırlar fabrikalarına) 3- Midye tavanın haramlığı. 4- İpek elbise giymek. (Abbate’den giyinmek serbest) 5- Çalgı aletleri 6- Resim yapmak. Daha fazla saymak istemiyorum. Geniş bilgi için bkz: Herhangi bir fıkıh, ilmihal ve hadis kitabı. Eğer ahirette: “Allah dileseydi, ne biz, ne atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O'nun emri dışında hiçbir şeyi haram kılmazdık… (Nahl 35) diyenler
gibi olmak istemiyorsak, sadece ve sadece Kur’an’daki haramlara tamah
edeceğiz. Onun haricinde haram-helal belirleyenleri kaale almayacağız. Yoksa: “Onlar,
Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab
edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet
etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O,
müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir. (Tevbe 31)” Yoksa;
Bilginleri, ruhbanları, rahipleri kendilerine ilah edinenlerin durumuna
düşeriz. Birileri nasıl ki Meryemoğlu Mesih'i ilah edinmişse, birileri
de Şerefli elçi Muhammed'i ilah ediniyor. Hem de O'nun adına haramlar
uydurarak. Allah’a ibadet etmekle emrolunanlar Allah’ın kitabı hariç
her türlü kaynağı haram-helal kıstası olarak kullanabiliyor. Bu ne
cesarettir anlamak mümkün değil. "Müşrik cesur olurmuş" dedikleri bu olsa gerek. Bugün kendisini “müslümanım” diye tarif eden herkes ama herkes Kur’an’daki haramları ve helalleri bilmekle sorumludur. Kuru
kuruya Müslümanlık olmaz. Allah bize neyi haram neyi helal kılmış
bilmek zorundayız. Zaten bunları bilirsek, haram üretim tesislerinin
hijyenik olmayan ve son kullanım tarihi çoktan geçmiş ürünlerini löpür
löpür mideye götürmeyiz. Müslüman’ın hüküm kaynağı Kur’an’dır. Hüküm koyucu (hakim) Allah'tır. Bütün peygamberler kendilerine ne indirilmiş ise O’nunla hükmetmişlerdir. Bakınız ne diyor Aziz Kur'an: Maide-48)
Sana da geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab’ı
hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet.
Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma….. Maide -49) Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın….. Peygamber bile indirilen vahiyle hükmederken, bu haram üretim tesisleri uydurdukları şeylere bir de utanmadan peygamberi alet ediyorlar. O Yüce Peygamber bunların isnad ettikleri yalanlardan çok çok uzaktadır. Biz bu noktada Peygamber'i örnek almalıyız. Yani Kur'an ile hüküm vermeliyiz. Çünkü O öyle yapıyordu. Kitapla hükmediyordu. Al-i İmran-79) İnsanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra, kalkıp insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kul olun." demesi yakışmaz. Fakat onun: "Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb'e halis kullar olun" (demesi uygundur). Al-i İmran 79. ayeti dikkatlice tekrar tekrar okuyalım lütfen. "öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince
diyor. Peygamberler, kendilerine inananları direkt kitaba
yönlendiriyor. Gelin bana tapın, benim sünnetim var, hadislerim var
şunlarım bunlarım var demiyor. Halis bir kul olmak isteyen böyle
yapmalı. Al-i İmran-80) Ve O size: "Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin." diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkârı emreder mi? Her kim ki; Allah’ın haram kıldıklarından başka, haram kılıcıların haramlarına göre hareket ediyorsa, ettiği şahsı RAB edinmiştir. Bu ciddi bir sorundur. Tevbe edilmez ise Affı yoktur. Nisa - 48) Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez.
Ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar
ve mağfiret buyurur. Her kim Allah'a şirk koşarsa gerçekten pek büyük
bir günah ile iftira etmiş olur. Hem bu ayetten ekstra da ne öğrenmiş oluyoruz... Tek affedilmeyen hata "Allah'a ortak koşulmasıdır". Yani "ŞİRK"tir. Devam edelim... En’am
- 119) Size ne oluyor da Allah'ın adı anılarak kesilenlerden
yemiyorsunuz? Halbuki O size, mecbur kalmanızın dışında haram olan
şeyleri genişce açıklamıştır. Doğrusu
birçokları bilmeden keyiflerine uyarak insanları doğru yoldan
saptırıyorlar. Muhakkak ki, Rabbin, sınırı aşanları çok iyi bilir. Haram-helal konusunda sınırı yani hududullah'ı aşmamak gerekiyor.
Evet; müslümanın hüküm kaynağı Kur’an’dır. Allah
bütün haramları kitabında bize genişçe açıklamıştır. O’nun haricinde
haram peşinde koşturan haramzedeler bu huylarından vazgeçmediği
müddetçe Nahl-35’deki gibi hesap günü günah çıkartacaktır. O da bir
halta yaramayacaktır. O yüzden vakit varken her Müslüman Kur’an’daki haram ve helalleri iyi bellemeli ve hayatını ona göre yaşamalıdır. Bu din yasaklar dini değil, bilakis hareket alanı çok geniş bir dindir. Kıymetini bilelim. Bir de mekruh konusu var. Bu da Din ulularının bir şeye haram dememek için arkasına sığındıkları bir kelimedir. Kim
Kur’an’da yazılanlardan başka her önüne gelen şeye mekruh diyorsa,
aslında haram demek istiyordur. Fakat işin biraz bilincinde olduğu
için, dili haram demeye varmıyor. O yüzden “mekruh” deyip işin içinden
sıyrılıyor. Sıyrıldığını zannediyor. Mekruh
konusunu da Allah bu fabrikalara bırakmamış ve isra Suresi 23-38
arasında olduğu gibi Kur’an’da detaylı bir şekilde anlatmıştır. Dini Allah’a has kılmak isteyen ve Şirk’ten kurtulmak isteyen her Müslüman evvela haram-helal dairesini Kur’an’dan öğrenmeli. Öğrenmeli ki bu haram üretim tesislerinin kapısına bir bir kilit vurulmalı. Allah kendi hükümranlığına kimseyi ortaketmez. (18/26) Ne peygamberleri ne ahbarı ne de ruhbanı. Ne de bu HARAM ÜRETİM TESİSLERİNİ... http://www.satirbasi.com/?a=351
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|