Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
bu sitenin içeriğini kitap yada dergiye aktarılarak yayınlanmasını cok istıyorum bunu yapabilirmisiniz yada varmı böyle bi düşünce
Sevgili tarık,
Kitap ve dergi gibi çalışmalar belirli bir maliyeti gerektiriyor.Bu maliyeti alıcıya yansıtma düşüncesine ise karşıyız.İmkanlar müsait olursa bir gün yani bu işin kendimiz finansmanını sağlayıp,ücretsiz dağıtımını yapabilirsek bunu değerlendiririz inşaAllah.
Şu için sevgili kuvvetmira'nında dediği gibi radyo ve tv projesi var.Bu projenin temelleri uzun süre önce atılmış olmasına rağmen bazı teknik aksaklıklar yüzünden istediğimiz sonucu alamadık.Randıman almak için kısa bir süreye daha ihtiyacımız var.
bu sitenin içeriğini kitap yada dergiye aktarılarak
yayınlanmasını cok istıyorum bunu yapabilirmisiniz yada var mı böyle bi
düşünce?
Selam Tarık
Sitenin içeriği hakikaten çok geniş. Ve haliyle forum formatında, müzakereler ve tartışmalar. Bu yüzden dergi yada kitap ortamına aktarılması format açısından zor malesef. Ama ilerde olursa Sevgili Mircan'ın dediği gibi olması uygun olur.
Fakat bazı konuları e-kitap olarak yayınlama güzel bir fikir. İnşaAllah bu konuda çalışma yaparız.
Kuvvetmira'nın dediği gibi Hanif TV veya Hanif Radyo projemiz vardı ama Mircan'ın da söylediği gibi bazı nedenlerden dolayı askıya alındı şimdilik.
Wikipedia tarzı bir Hanif Ansiklopedi projemiz var ilerde. İnşaAllah bir süre sonra hayata geçiririz.
Forumun tadı başka aslında. Müzakerelere dahil olarak kendini geliştirmek ve izleyici olarak değişik açılımları görmek.
Muhabbetle, Alperen
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Ben hanif dostlar sitesi ile ilk karşılaştığım zamanlarda da sormuştum. Bir araya geldiğiniz, işlerinizi aranızda müşavere ile görüştüğünüz bir yer var mı diye...
Bu işe adres olarak bu forum gösterilmişti.
Araya biraz zaman girdi madem böyle de bir başlık açılmış bu hususa dair bir kaç şey söylemek istiyorum.
"...Kafir olanlar bile birbirinin yardımcısıdır. Eğer siz bunu yapmazsanız yeryüzünde büyük bir fitne doğar..."
Şükür nedir ?
"Hamd alemlerin Rabbine mahsustur" demekle şükretmiş olur muyuz ?
Bu iki meseleyi bir arada düşündürecek soru şudur:
Yapabilecek olduklarımızla, yaptıklarımızı kıyasladığımız zaman kendimize nasıl bir sıfat yakıştırırız ?
Eğer yaptıklarımız, yapabilcek olduklarımız yanında hiç derecesinde küçülmüşse başımızı önümüze eğip düşünmek zorundayız. Allah'ın bize sunduğu imkanları hangi ölçüde O'nun rızasına uygun olarak kullanıyoruz ?
Bize / her birimize bireysel anlamda verilen imkanlar, bu imkanların birbirimize verilen imkanlarla birleşmesi halinde oluşabilecek güç ve bu sayede doğacak yeni olanaklar, imkanlar üzerimizde bir sorumluluk doğurur mu?
"Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihat / mücadele ettiniz mi ?" şeklindeki soruya verebileceğimiz cevap nedir ?
"Bu gün şahit / yargılayıcı olarak kendi nefsin yeter" sözünü baz alarak biz bu soruyu bu gün kendi kendimize sorduğumuzda vicdanımızı tatmin edebilecek bir cevap bulabiliyormuyuz ?
Bu gün benim gördüğüm manzara şudur:
Hanif düşüncesini / inancını benimseyen az sayıda insan var. Bu kişiler toplumun değişik kesimlerinden gelen insanlar. İçlerinde akademisyenler de var, öğrenciler de, işçisi de var, memuru da...
Bunların çoğu aradığına internet üzerinden erişebiliyor. Kitap anlamında ulaşabilecek materyal çok kısıtlı. İnternet alanındaki yaygınlıkları da çok sayılmaz.
Üstelik bunlar coğrafi olarak ta dağınık konumdalar. Birbirini fiilen görüp tanıyan çok az.
Bunların hali hazırda yapmakta oldukları ile EĞER GERÇEKTEN İSTERLER VE AZMEDERLERSE yapabilecek oldukları arasında ciddi bir fark var.
Zaten onların asla "kendilerini kendilerine yeterligöremeyecekleri" ve "yaptıklarını beğenip kendi kendilerini temize çıkaramayacakları" yönünde ilkeleri olduğu için bunun aksini söylemeleri / iddia etmeleri de fiilen mümkün değildir. Yani bu farkın varlığını kabullenmek durumundalar.
Demek ki onlar bu işi pek öyle ciddiye almıyorlar. Bu mesele onların hayatlarında öyle olması gerektiği gibi bir "öncelik" arzetmiyor.
"En mühim haber" e dair meseleler en mühim bir hal almamış.
Eğer sahabe de bu işe boş vakitlerde dost meclisinde [bu günkü anlamda forumda şurda burda] değinilecek mesele kabilinden baksa idi nasıl olurdu ?
"...onlarla mücadeleni en güzel yol hangisiyse onunla yap.."
Allah'a inanmak farz olduğu gibi O'nun yolunda mallarımızla canlarımızla mücadele etmemiz, bu işte gereken her eylemli çabayı sergilememiz, bu işin daha iyi bir şekilde yürütülebilmesi için nasıl bir örgütlenme gerekiyorsa onu yerine getirmemiz, bu uğurda imkan ve kaabiliyetlerimizi birleştirmemiz, bu yolda öne çıkmış kimseler var ise onlara destek olmamız da farzdır.
" ... onlara Allah yolunda savaşın yahut önleyin denildiğinde..."
En pasif anlamda bir mücadele olan "önleme" bile emredilmiştir.
Bu sahip olduğumuz tüm imkan ve olanakları olabildiğince bu istikamette kullanmadır. Şimdi hangimiz bu anlamda yaptıklarımızı beğenip böbürlenebiliriz.
Kuran'da müminlerin yek vücut olup Allah yolunda mücadele etmelerinde asgari bir kişi sayısı zikredilmemiştir.
"... sonunda O'na [İbrahime] bir tek Lut iman etti."
İşte cemaat... Ama mümin oldukları için çok üstün ve güçlü bir cemaat...
Demek ki, hele sayımız şu kadar olsun da düşünürüz diyecek bir durum da söz konusu değil. Bir kişi, iki kişi, üç kişi...
Bakalım "... bu dini diğer tüm dinlere galip kılmak için..." parasını- pulunu, itibarını, aklını, bileğini, mevkisini, makamını, dostunu, akrabasını, atını arabasını, vaktini, zikrini vel hasıl varını yoğunu bu işe seferber edip öne atılan kaç "mümin" çıkacak ?
Her başarı önce hayal etmekle başlar...
Bir "bismillah" diyelim bakalım neler olacak ?
"Müminlere yardım etmekse üstümüzde bir borçtur"
"...Allah vaadinden caymaz..."
Peki ya biz ?...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Saygıdeğer
dostum forum çalışmasıyla yetinmememiz gerektiğini söylüyorsun, haklısın. Eğer
yazdıklarımızla yetişip dışarıda bireysel girişimlerimizle kendimizi ve
çevremizi aydınlatamıyorsak haklısın.
Fakat
burasını Yüce Allah’ın izniyle bir
okula çeviriyorsak, birbirimize eşsiz bilgiler öğretiyorsak, bununla bir zihin
sıçramasını gerçekleştirebiliyorsak aslında çok şey yapıyoruz demektir.
Aslında
bu gibi yerlerde değirmene su taşınıyor. Taşınan bu su ile insanlar buğdayını
öğütüyor. Unundan ekmek yapıyor ve sofralarındakilere ikram ediyor. Üstelik taşınan
suyun kalitesi ve miktarı da gün geçtikçe artıyor.
Diğer
değirmenin işçileri ve işleri ise bir bir azalıyor.
Bu bir
süreç. Onyıllar ve onyıllar alacak bir ayrışma ve saflaşma süreci. Ama artık geometrik
hızla artan bir süreç.
Yani
aslında Allah’ın izniyle çok şey yapıyoruz. Daha doğrusu çok şeye vesile oluyoruz.
Ben
dernekleşme ve vakıflaşma sürecinin çok da hayrımıza olduğunu düşünmüyorum. Bu
şekilde çok daha etkin çalışmalara imza atabileceğimizi de. Örnekler de ortada.
Bence yapmamız gereken şey çok daha fazla ve kaliteli bilgi üretmektir ve
bununla birbirimizi eğitmektir.
Doğru ve
kaliteli bilgi bağımlılık yapar ve pozitif bir yıkıcı bir etkiye sahiptir. Hanif site ve
forumlarda bulunan bilgilere bugün yan gözle bakanlar ve hatta ısrarla karşı
çıkanlar aslında tek yönlü bir yola girmiş durumdalar.
Muhabbetle,
Alperen
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Selam Alperen ve diğer tüm dostlarımız, kardeşlerimiz...
Konuştuklarınızın ve yaptıklarınızın değerini küçümsemekten Allah'a sığınırım.
Ama bunları yeterli görmekten de...
İnternet = Güvensizlik
Buna ister teknolojinin yetersizliği de, ister insanının algılaması...
Konuştuklarınızın değersizliğini nasıl iddia edebilirim ?
Ama bir kısım denemelerin başarısızlığı asa ümidinizi / ümidimizi kesmemeli.
Gün gelir galipler oluruz, gün gelir mağluplar...
Hepsi Allah'tandır. O, neylerse güzel eyler. Neye hükmetmiş ise en güzel olan odur.
Mesele;
"Size gelen hiç bir musibet yoktur ki, ille biz onu takdir etmiş / apaçık bir kitapta evvelce yazmış olmayalım" gerçeğinin farkında olmaktır.
Kişiler beşeri görmeye muhtaçtır. Bu, insanın yaratılışının / fıtratının en doğal tezahürüdür. Eğer öyle olmasa idi kitap ve hikmet bir şekilde gönderilir, peygambere gerek kalmazdı.
"Bize bir beşer mi gönderildi" demek kafirlerin, "beşere tabi olmak" müminlerin vasfıdır. Eğer bazı kimseler kendileri için "Allah dostu / şeyh / evliya gibi bir kısım özel vasıflar edinebildiler ise işte bu fıtratı kullanarak elde edebildiler. Fakat bu olumsuz örnekler insanların yaratılış fıtratını inkar etmemize bir gerekçe / misal olamaz.
Bu gün itibariyle internet ve eş değer teknolojiler ancak bir yere kadar fayda sunabilir. İnsan, kendine benzeyen / kendinden olan birilerini aramaya mecburdur.
Üstelik intermet ortamı kişilerin bilimum güç ve imkanlarını seferber etmeleri için yeterli derecede uygun değildir.
Tarihte örgütsüz bir topluluğun başarı elde ettiğinin örneği yoktur. İnsan örgütlenmesini kendine benzeyenlerle / kendi gibi olanlarla yapabilir.
"... Eğer O [Peygamber] ölür yahut öldürülürse ökçeleriniz üzerine geri mi döneceksiniz..."
Bu çok önemlidir. Müminler Peygamberin misyonunun varisleridir. Şu halde, Allah'ın peygamberine yüklediği misyon O'nun vefatı ile bitmemiştir, bitmeyecektir. Bu misyon, Kuran'ın rehberliğinde tüm müminlere intikal eden bir mirastır.
Peygamber'in misyonu ise örgütlü / planlı, programlıdır.
Uzun yıllardan beri Kuran ve yönetim prensipleri üzerine çalışıyorum.
Kuran akılcı bir örgütlenmeyi ve bu anlamda mükemmelciliği emreder. Hiç bir yönetim doktrini yoktur ki, insanları Kuran gibi motive edebilsin. İşte gerek bu yazımda gerekse bir önceki yazımda buna dair bir kısım örnekler verdim.
Eğer peygamber bir devleti / gücü / otoriteyi temsil etti ise bu misyon da müminlere intikal etmiştir.
Sizden olan devket başkanlarına itaat edin demek yerine sizden olan emir sahiplerine itaat edin demek arasında çok ciddi farklar vardır.
Kuran'ın hiç bir yerinde örgütsüz bir müminler topluluğu emredilmez. Kuran, tam tersine merkeziyetçi ama akıl süzgecinde sorgulayıcı bir yönetim modeli önerir.
" Seni benim emrimden men eden neydi" diye sorgulayan Musa aslında bir Peygamberi sorgulamaktadır. Tabu yıkılmıştır.
Kuran bir taraftan ana - babaya itaati emrederek düzeni korur, diğer yandan "..eğer onlar dinde yeri olmayan bir şeyi Allah'a ortak koşmanı emrederse onlara itaat etme" diyerek akıl dışı sapmalara engel olur.
Kuran, yönetim şeklini / doktrini detayları ile belirlemez ama sınırlarını ve ufuklarını çizer.
" ... onlarla mücadeleni en güzel yol hangisiyse onunla yap..."
Bu, şartlara, olanaklara göre en uygun biçimi belirlemek için bir emirdir.
Tebliğ, gâh gizliden yapılır, gâh açıktan....
Gâh savaşmak emredilir, gâh sulh...
Mümin, durumun gereklerini hesap edip mücadele için en güzel yol hangisi ise onu tercih eden kimsedir.
Kuran, bu hususta sınırsız bir özgürlük de sunmaz. Bunu sınırlar.
Mesela,
" ... bir kavme olan kininiz sakın sizi adalet yapmamanıza sevk etmesin..." der.
Mümin, Allah'ın çizdiği sınırlar içerisinde "... müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu ve zorlu..." bir mücadele yürüten kimsedir.
Mümin, bu sınırlar dahilinde Allah'ın kendisine sunduğu tüm imkanları modern tabirle "optimum seviyede " / şarta ve vaziyete en uygun şekilde / tüm sınırları zorlayarak kullanan kimsedir.
Bu gün mevcut şartlar dahilinde dernek yahut vakıf gibi örgütlenmenin olumsuz sonuçlar doğuracağı hususunda delil ve örneklerinizi de dinlemek / tartışmak isterim.
Elbette Allah rızası için...
Selam ve dua ile...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Ne demek ! En değerli misafirim olacaksınız inşallah...
Muhakkak beklerim.
Bilinçli bir mümini, Allah'ın ayetlerini bilen / bilerek iman eden bir kimseyi ağırlamaktan daha güzel ne olabilir ?
Selam ve dua ile ...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 16 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 5
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Televizyon belki biraz daha uzak bir ihtimal ama radyonuzun yayına başlayacağı zamanı sabırsızlıkla bekliyorum. Dergi konusuna gelince, ben her emeğin bir karşılığı olduğunu düşünüyorum. Belli bir ücret karşılığında bu emeği alıp bilgisinden faydalanmanın kötü ne tarafı olabilir ki? Makul rakamlarda bir satış fiyatıyla "ticari beklentilerle yapılmış" imajı da çizmezsiniz zaten.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma