Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
UFUK COŞKUN (Yeni Şafak) Birbirini daha evvel hiç görmemiş
iki çocuğu yan yana getirdiğinizde tanışmaları akabinde oyun kurup oynamaya
başlamaları ortalama beş dakikayı geçmez. Çünkü daha henüz fıtratları
bozulmamıştır. Yaratılışlarına, özlerine yabancılaşmamışlardır. Yani
insanidirler. Bugün insanlar, gücü ele geçirip savaşarak iktidar olup itibar
görmek mi? Yoksa barış ve huzur içinde bir yaşam sürmek mi? Gibi bir tercihle
baş başa bırakılsalar eminim büyük bir çoğunluğu barış ve huzur içinde bir yaşam
sürmeyi tercih eder. Çünkü öz'e, fıtrata, yaratılışa en yakın olan duygu; barış,
huzur ve kardeşlikten yana sürdürülecek olan bir yaşam şeklidir.
Günümüzde üzerinde en çok konuşulan konulardan birisidir güç... Güçlü
devletler, güçlü insanlar, güçlü holdinglerden bahsedilmektedir. Gücün doğru
kullanılmadığında insanı fıtratından ne denli uzaklaştırdığı bilinmelidir. Bunu
kavrayabilmek için öncelikle güçlü olanların güçsüzler üzerindeki tahakkümünü
iyi analiz etmek gerekir. Gücü ele geçirene kadar demokrasi, insan hakları ve
özgürlük gibi kavramları kullananlar güçlü olduklarında yine benzer kavramları
kullanarak güçsüzleri ezdiklerine ve bu sayede güçlerine güç kattıklarına hep
birlikte şahit olmaktayız. Oysa güç; adaleti, özgürlüğü, hukuku, barışı, insan
haklarını ve demokrasiyi herkes için tesis etmek üzere kullanılmalıdır. Ne yazık
ki daha henüz hem güçlü hem de adil olan bir devlete rastlamadık...
Günümüzde en bariz güçlülük belirtisi şüphesiz nükleer güçtür.
Kullanıldığında masumların öleceği... Aslında kimde varsa lanetlenmelidir.
İnsanların(milletlerin) canına, malına, namusuna ve yaşadığı topraklara karşı
oluşan bir tehdit ve saldırı durumu hariç savaşmanın her türlüsü insani
değildir. Şeytanidir... Bugün savaş çığırtkanlığı yapan insanları anlamak mümkün
değil. Bu çığırtkanlık insan oluşa bir hakaret olarak algılanmalıdır.
KÜRTLERİN GELECEĞİ BİZ TÜRKLERİN ELİNDEDİR
Ülkemiz 20-30 yıldır topraklarından bölünerek ayrı bir yer talep edenlerin
dağlarda verdikleri bir savaşa tanıklık etmektedir. Bu savaşı verenlere karşı
TSK da doğal olarak silahla karşılık vermektedir. Dağlarda emperyalist bir
ülkenin sırtından bağımsızlık savaşı verdiğini iddia edenlerin genel
argümanlarıyla sırtına yaslandıkları emperyalist ülkenin argümanları aşağı
yukarı aynıdır. Demokrasi, özgürlük ve insan hakları! Barışın, özgürlüğün,
demokrasinin ağızlarda dolaştığı bir mücadele sahasında elde silahların
olmasının mantıkla izahı mümkün değildir.
Burada üzerinde durulması gereken esas nokta hükümetlerin ve siyasi
partilerin bir türlü meseleye yeni ve stratejik bir bakış açısı getirememiş
olmalarıdır. Türk siyasi partilerinin özellikle MHP'nin bu anlamda Kürtleri de
temsil etmesi beklenirdi. Liderlerinin meydanlarda sesi kısılana kadar
bağıracağına bir iki kelime �Kürt kardeşlerimizi çok seviyoruz� demesi bu sürece
çok büyük bir katkı sağlayabilirdi.
Yıllar önce İsmet Özel �Kürtlerin geleceği biz Türklerin elindedir� dediğinde
birçok çevreler eleştirmiş ve Özel'i yadırgamışlardı. Bugün bu tespitin ne kadar
yerinde ve doğru olduğunu görmekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında bir
Türk-Kürt birlikteliği ve kardeşliği bilinci biz Türkler tarafından
oluşturulmalıdır. Dönem dönem barış, demokrasi ve insan hakları adına
birbirlerine uzatılan eller olmuştur ama bu eller bir türlü kavuşamamıştır. Türk
Kürt kardeşliğiyle ilgili arzu edilen tabloyu şu şekilde sembolize edebiliriz.
Türk bayrağıyla donatılan bir Türkiye haritası düşünün üstte Türkler tarafından
Kürtçe olarak yazılmış olan �Biz Kürtleri severiz� sözü olsun.
Barışa ve huzura giden yolda böylesi bir tabloyu gerçekten ihtiyacımız
vardır. Böyle bir tablonun oluşması adına sarf edilen gayretler ve üretilen
projeler kardeşlik bilincini güçlendireceği gibi Kürtlerin illegal bir örgüt
tarafından temsil edilmesinin de önünü tıkayacaktır.
ŞİMDİ KARDEŞLİK ZAMANI
Bitlisi'den bu yana darlıkta ve varlıkta her daim biz Türklerin yanında yer
almış olan Kürtlerle olan kardeşliğimizi pekiştirmenin artık zamanı gelmiştir.
Bu sonu gelmeyecekmiş gibi görünen sorunları birlik ve beraberlik duygularıyla
bir bir aşabilmeliyiz. Kürt halkını da temsil edebilen, onlar için projeler
üreten programlarıyla tüm ülkeyi kapsayan merkez partilere büyük işler
düşmektedir. Bizim ülkemizde barış adına, özgürlükler adına gösterilen her türlü
gelişmenin özellikle Kuzey Irak Kürtlerini de yakından etkileyeceği ve olumlu
tesir edeceği göz ardı edilmemelidir. Yukarıda başlık olarak verdiğimiz
Puşkin'in �kötü barış, iyi savaştan daha iyidir� sözü bu anlamda dikkate
alınmalıdır. Üstelik biz barışın ötesinde kucaklaşıp kardeşleşmek istiyoruz.
Bizlere İstiklal Marşı'nı yazdıran ve cumhuriyeti kuran iradenin içerisinde
yer alan Kürt kardeşlerimizle aramıza atılan bu nifak tohumlarını doğru ve
aklıselim stratejilerle bir şekilde yok etmeliyiz. Bu kadar iç içe girdiğimiz,
kız alıp verdiğimiz, okullarında çocuklarının birlikte oynadığı bu topraklarda
şimdi daha özel bir hassasiyetle birbirimize kenetlenmeliyiz. Türk Kürt dostluğu
vakıflarından tutun da her iki kesimin ortaklaşa çıkaracağı dergi ve gazete
projelerine kadar her türlü birlik, beraberlik ve kardeşlik yolu denenmelidir.
Topraklarımızdan bölünerek ayrı bir yer talep eden İllegal örgütlerin tüm
çabaları ancak ve ancak birlik, beraberlik ve dayanışma bilincinin güçlenmesiyle
sonuçsuz kalacağı bilinmelidir. İnsanlığımızı gerçekleştirmenin, öz'e,
yaratılışa uygun hareket etmenin manası budur.
Burada başlatılacak olan bu kardeşlik ve dayanışma bilincinin sömürgeci
devletlerin özellikle bu bölgedeki tüm dengelerini de sarsacağı iyi tahlil
edilmelidir. Her gün gelen şehit haberlerinin yüreğimizi nasılda yaktığı
ortadadır. Daha vahim sonuçlarla karşılaşmamak için yapılması gerekli olan tek
şey emperyalist aktörlerin ısrarla bölme, parçalama, kamplara ayırarak birbirini
kırdırma politikalarına karşın dayanışma ve kardeşlik projelerini devreye
sokmaktır.
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Türkler ve Kürtler zaten kardeştir. Arada bir savaş yok. İblissavar alıntı yaptığın yazıyı yazan kişi bence bu kardeşliği bozmak istiyor. Çünkü ortada olmayan bir düşmanlığı varmış gibi göstermeye çalışıyor.
Şu an yaşanan olaylar bölücü örgüt PKK ile ilgili. Yoksa kimsenin Kürtleri düşman gördüğü yok. Bir de Kürdistan meselesi var ki, bu tamamen ayrı bir nokta. Çünkü sınırımızda bizi bölmeye çalışan bir örgütlenme ve emperyalist güçlerce metazori kurulmaya çalışan bir Kürdistan var. Buna sessiz kalmak vatan hainliğidir.
Ülkemizde her meselede olduğu gibi bu konuda da yanlış bir tartışma var. Sorun Kürt sorunu değil, PKK ve Kürdistan sorunu. Cumhuriyet kurulduğundan beri ne Türkler Kürtleri ne de Kürtler Türkleri herhangi bir konuda dışlamamıştır. Ama şu da bir gerçekki bazı marjinal gruplar vardır. Onların yaptıkları tüm halka mal edilemez.
Yukarıdaki yazının yayımlandığı gazeteye bakarsak gerçekleri görebiliriz. Asıl bölücülük yapan kimdir? Ülkemizin PKK ile masaya oturması, Kürdistan denen uyduruk devletin liderlerini muhatap alması bence çok yanlıştır. Ne PKK ne de Barzani Kürtleri temsil etmiyor. Tıpkı Türkiye'nin dünya üzerindeki tüm Türkleri temsil etmediği gibi. Bu ayrımı iyi yapmalıyız.
PKK ve sözde Kürdistan, ABD, İsrail ortak yapımıdır. Ortadoğuyu en önemlisi İsraili koruma amaçlı bir senaryodur. Bu gerçekleri gördüğümüz de asıl savaşın kimlerle yapıldığı ve kimlerin düşman olduğu daha net görünmektedir.
Fethullahın yayın organlarını düzenli olarak objektif olarak takip edenler bu söylediklerimi daha iyi anlayacaktır.
Sorunuzun açılımı şöyle oluyor.Türkler millet olduğuna göre,kürt,türk kardeşse dolayısı ile kürtlerde ayrı bir millettir durumu ortaya çıkıyor. Bu şekilde algılanırsa fikir teatisi başka olur, farklı argüman koyarsanız, tartışma daha değişik olabilir.
sorunuzun açılımını açık, seçik bilelim ki daha derli toplu tartışabilinsin.
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
iblissavar Yazdı:
Birbirini daha evvel hiç görmemiş iki çocuğu yan yana getirdiğinizde tanışmaları akabinde oyun kurup oynamaya başlamaları ortalama beş dakikayı geçmez. Çünkü daha henüz fıtratları bozulmamıştır. Yaratılışlarına, özlerine yabancılaşmamışlardır. Yani insanidirler.
Evet doğru beş dakika içinde oynamaya başlarlar. Ama biri diğerinin oyuncağını almak isteyince veya hoşlanmadığı bir davranışta bulunduğunda kavga kaçınılmazdır. Ufuk Coşkun denen kişinin çocukları daha iyi incelemesi lazım bence.
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
iblissavar Yazdı:
KÜRTLERİN GELECEĞİ BİZ TÜRKLERİN ELİNDEDİR
Burada üzerinde durulması gereken esas nokta hükümetlerin ve siyasi partilerin bir türlü meseleye yeni ve stratejik bir bakış açısı getirememiş olmalarıdır. Türk siyasi partilerinin özellikle MHP'nin bu anlamda Kürtleri de temsil etmesi beklenirdi. Liderlerinin meydanlarda sesi kısılana kadar bağıracağına bir iki kelime �Kürt kardeşlerimizi çok seviyoruz� demesi bu sürece çok büyük bir katkı sağlayabilirdi.
Yıllar önce İsmet Özel �Kürtlerin geleceği biz Türklerin elindedir� dediğinde birçok çevreler eleştirmiş ve Özel'i yadırgamışlardı. Bugün bu tespitin ne kadar yerinde ve doğru olduğunu görmekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında bir Türk-Kürt birlikteliği ve kardeşliği bilinci biz Türkler tarafından oluşturulmalıdır. Dönem dönem barış, demokrasi ve insan hakları adına birbirlerine uzatılan eller olmuştur ama bu eller bir türlü kavuşamamıştır. Türk Kürt kardeşliğiyle ilgili arzu edilen tabloyu şu şekilde sembolize edebiliriz. Türk bayrağıyla donatılan bir Türkiye haritası düşünün üstte Türkler tarafından Kürtçe olarak yazılmış olan �Biz Kürtleri severiz� sözü olsun.
Barışa ve huzura giden yolda böylesi bir tabloyu gerçekten ihtiyacımız vardır. Böyle bir tablonun oluşması adına sarf edilen gayretler ve üretilen projeler kardeşlik bilincini güçlendireceği gibi Kürtlerin illegal bir örgüt tarafından temsil edilmesinin de önünü tıkayacaktır.
Birincisi Siyasi partilerin ve hükümetlerin hiçbir çaba sarf etmediği gibi bir önerme doğru değildir. Bunu görmek için mecliste şu anda bulunan Kürt kökenli vekil sayısına bakmak yeterlidir. Ayrıca hiçbir partinin alanlara çıkıp da biz Kürtleri seviyoruz demesine gerek yoktur. Bunu söylemeyen partiler Kürtleri sevmiyor gibi algılamak da yanlıştır.
İsmet Özelin fikri kendini bağlar. verilen örnekteki gibi bir haritanın üzerine Kürtçe yazı yazmakla bu işler çözülemez. Zaten çözülebilse, Kürtçe kurslar açıldığından bu yana sorun kalmazdı değil mi? Ayrıca böyle bir şey yapmayı düşünmek bile Kürtleri ikinci sınıf vatandaş konumuna sokmak olur ki bu durumu daha da kötüleştirir. Zaten Türkler Kürtleri sevmiyor gibi bir durum yok ortada.
Kürtlerin illegal bir örgüt tarafından temsil edildiğini söylemek sadece söyleyen kişiyi ve bu örgüte sempatisi olanları bağlar. Benim tanıdığım birçok Kürt arkadaşım PKK'dan en az benim kadar nefretediyorlar. Ve bu arkadaşlarımın birçoğunun akrabası PKK saldırısı sonucu askerde şehit olmuştur. Bilmem anlata biliyormuyum.
Arkadaşlar bir yerde barış olabilmesi için öncelikle orada devam eden bir savaş olması gerekir ki, şu anda böyle bir savaş olduğunu söyleyen kişi mutlaka PKK sempatizanıdır. Çünkü ortada bir savaş yoktur. Terör vardır. Bir örgütün devlete baş kaldırması vardır. Savaş ülkeler veya milletler arasında olur. Ama böyle bir şey söz konusu değildir.
Bu yazıyı yazan arkadaşın amacı sanki Kürtler ve Türkler arasında bir savaş olduğuna, Türklerin Kürtleri sevmediğine ve barış için hiç çaba göstermediğine, Kürtlerin ezildiğine insanları inandırmak. İşte asıl tehlike budur.
Şimdi bu kardeşliğin taraflarından biri Kürt tarafı dersek, etnik bir kavramdan hareket ederiz. Diğer taraf Türk tarafı ise, Türk etnik bir kavramı ifade için mi kullanılmış? Ben Kürt değilim. O zaman Türküm. Ama etnik kökenimi bilmiyorum. Ailemin en büyüğü olarak kendi ebeveynlerim hayatta, onları da geçenlerde tabiri caizse sorguya çektim, kendi babalarından geriye gidemediler.Bilmiyorum kafatasım hangi etnik kimliğinin ölçülerinde. Ama Türküm. Böyle tanımlanmaktan rahatsız değilim.
Millet,ulus kavramları ve tanımlamaları önemli. Millet, etnik kimlikten ayrı bir kavramdır. Cumhuriyetin kuruluşunda yapılan tanımlaya göre, Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. Bu tanımlama genel olarak bildiğimiz millet kavramına da uygun bence. Ve hepimiz bu tanımlamanın içindeyiz. Kürtleri önce bu kavramın dışına çıkarıp, sonra da kardeşlik tesisine uğraşmak yapay değil mi?
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Bizim soyumuz Turk .Amcam Canakkale sehitlerinden.
Irkimi kullanarak siyaset yapanlara hic sempati duymadim.Irkimi hor gorenlerede tavrimi koymusumdur.
Olaya devlet acisindan bakinca burda hersey degisir.
Turkiye bagimsiz bir devlettir ve kendi butunlugunu korumak en dogal hakkidir. Icerden ve disardan gelisen her turlu bolucu girisimi yok etmek Turkiye devletinin varligi ve devami icin bir zarurettir.Kendileri cikar ittifakinda bulunan somurgeciler karsilarinda gordukleri her birlikteligi yok etmek dagitmak arzusundalar. Turkiye vatandasi her Turk,Kurt,Arap hatta Ermeni ,Yunan bile bu beraber yasami savunmak zorundadir.Bunun adi Turkiye Milliyetciligidir.
Ne yazikki Cumhuriyet kurulurken bu kardeslik tam tesis etmemis cunku Turkiye vatandasligi ile Turkluk birbirine karistirilmistir.Oysa bunlar cok farklidir. Turkiyede yasayan herkes Turk demek baska irklari kabul etmemek demektir ve bunu uzun vade surdurmek mumkun olmaz. Turkluk Turkiye ile sinirli degildir cok genis bir cografyayi kaplamaktadir.
Ben Turkum ve Turkiyeliyim ,butun Kurt ,Arap ve daha nice Turkiyeli kardeslerimiz ile bu vatanda birlikte yasamak ve ulkemizi butun ic ve dis hainlere karsi savunmak inancindayim.Cunku inaniyorumki Turkiye son kalelerden biri, sorunlarini cozer ve kendi asli karakterine donerse bu gittikce kararan dunyaya bir isik tutabilir.
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Dün Partisinin seçim vaatlerini “Pusula07” başlığıyla kamuoyuna sunan CHP'nin Kürtlere yönelik “eşit vatandaş kimliği” projesine karşı düşüncelerini ifade eden yazar M. Sait Yakut “Biz eşit vatandaş değil, Allah'ın bile gıpta ettiği sarsılmaz kardeşliğin eşitiyiz” diyerek “ben kürdüm ve eşitliğini reddediyorum” başlığı altında acı bir feryadı kaleme aldı. İşte Sait Yakut"un “Ben kürdüm ve eşitliği reddediyorum” başlıklı makalesi:
Ben kürdüm ve eşitliği reddediyorum
Nasyonal Sosyalist bir parti seçim vaatlerini açıkladı.
Nasyonalizmiyle nasyonalitesinin, sosyalizmiyle eşitlik, paydaşlık ve kardeşlik ilkesinin dibine dinamit koyan, Hutu ve Zulu kabileciliğini aşamayan milliyetçiliğiyle, tunç siperden göğüslü, 10 yılda 15 milyon genç yaratan bir mefkurenin partisi. CHP
“Şecaat arz ederken sirkatin söyleyen merd-i Kıptî” gibi “Ne mutlu Türküm diyene” sloganıyla yarattığı ve bir asırdır sürdürdüğü eşitsizliği “eşit vatandaş” vadiyle bertaraf etmeye çalışırken günahlarını faş ediyor şimdi.
Dinî, iktisadî, içtimaî bütün konumları devletleştirerek; ağalığı, şeyhliği, dini ve hatta dinciliği kendi düşünce zindanına kilitleyen, engizisyonları çağrıştıran kendine özgü sorgu ve yargı düzeniyle Kürdün de Türkün de, aklını ve fikrini infaz eden, fakat bir asırdır, ağalardan şeyhlerden ve din adamlarından aldığı kuvvetle onların üstüne giden, sömüren, kemiren, silikleştiren, sünepeleştiren ve nihayetinde kendi düşünce kıvamında silsile-i merâkipten adamlar yaratan ve tekil üstünlüğünü cihana bedel kabul eden CHP, bu seçimlerde Kürtlere “eşit vatandaş kimliği”ni verecek. Ne acı ki vermek isteyecek.
İşaretlerini silerek kaldırım taşı haline getirdiği bir kitabeyi dünyanın harikaları arasına sokacak.
Gasbettiği kimliği sahibine geri verecek, dolandırmadık kimse bırakmadıktan sonra.
Kürtler, sistem nezdinde bundan sonra insan sınıfında kabul edilecek. Eşit olmasa bile eşitler arkasında zararsız kul kabul edilecek.
Bugüne kadar Kürdün ve Türkün imanını ve izanını, tarihini ve vicdanını paslı kerpetenlerle mihverinden koparan, varlığını bir baş koyunun zenginliğine köle bırakan, kürdü aynı köleler topluluğu içinde dahi sınıflara ve katmanlara bölerek kendi içinde eşitliğini bozan, kalbine ve dimağına kendi ELİFBASIYLA yetiştirdiği eğitimli Kürt sülükleri yapıştırarak Allah ve Şeytan arasında felç olmuş yalnızlıklara mahkum eden bir zihniyet “eşit vatandaşlık kimliği” vermek için Allah'ını inkar etmiş olmalı…
CHP “Kürt bölgelerine kamu yatırımları yapacağını, bölgeyle ilgili sosyal ve ekonomik projeler geliştireceğini ve “eşit vatandaş kimliğini” ön plana çıkaracağını” vaat ediyor.
Bir asra yakındır hakimiyet süren mutluluğunu paylaşmak istiyor.
Her sabah okul avlularında “Varlığım Türk varlığına armağan olsun, Ne mutlu Türküm diyene!” şeklindeki milli bir yeminle avaz avaz bağırttığı çocuklar büyümüş ve Türk olmanın mutluluğuna eş-it oranda ortak olma kıvamına gelmiştir.
Eğer bu eşitliği tesis etme düşüncesi cumhuriyetin milli devlet paradigmasını harcayan bir proje değilse, Kürt milletini yeni baştan harcayacak yeni bir paradigmadan başka bir şey değildir.
Ben kürdüm ve senin vaat ettiğin eşitliği reddediyorum.
Ben bin yıldır, bu topraklarda benimle aynı kıbleye yönelen, aynı Allah'a secde eden, aynı dertlerle hemhal olan, aynı savaşlara düğüne gider gibi hazırlanıp koşarak giden, aynı mermilerle vurulup aynı dualarla gömülen, senin köleleştirdiğin ve kendi içinde düşman sınıflar yaratarak birbirine düşürdüğün bu mazlum Türk milletiyle Allah'ın bile gıpta ettiği sarsılmaz bir eşitlikle kardeşim. Sen bunu bilmiyorsun…
Ben tasta ayranımı, tabakta pilavımı paylaşarak ve onun kazanımda kaynayan yemeğin en tabii ortağı kabul ederek, yatağımı ona verip evimin eşiğinde ayakta sabahlayarak, kaçağına ve kolcusuna yardım ve yataklık ederek, ona ait bir sırrı vermemek için gerekirse sülalemi feda ederek sağlamışım bu eşitliği.
Ben Kürdüm ve senin vaat ettiğin eşitliği reddediyorum.
Ben hiç sanmadım ki; Kırşehir'deki Hatice ninenin Hakkari'deki Hazal teyzemden daha iyi yaşadığını ve daha mutlu olduğunu.
Ben hiç sanmadım ki; Çorum'da “Allah” diyen Durali dayının, Mardin'de “Khudé” (ALLAH) diyen Merdo amcama tercih edildiğini.
Ben hiç sanmadım ki; dağda vurulan oğlu için “havar” ve “haho” diyerek acıyla sinesini parçalayan Kürt bir kadının vurulan bir Mehmetçikten merhamet ve duasını eksik ettiğini…
Ben Kürdüm ve senin vaat ettiğin eşitliği reddediyorum.
Ben mazlum ve kahırlı, mümin ve sabırlı mazlum Türk milletiyle eşit vatandaş değil, eşit kardeş kimliğini taşıyorum. Seni korkutan da bu olsa gerek.
Bitlis'ten, Van'dan, Mardin'den aday gösterdiğin Şeyh çocuklarıyla dolduracağın parlamentoya hiçbir zaman bırakmadım kardeşlik kimliğimi…
Ben bu ülkenin Kürdüyüm, Türküyüm, Arabbıyım ve reddediyorum senin eşit vatandaş kimliğini.
Senden okul istemiyorum. Ben cehaletimle seviyorum kardeşlerimi…
Senden fabrika istemiyorum. Ben açlığımla seviyorum kardeşimi…
Ben kardeşim ve zerre hesabına kadar eşitim. Vatandaş değil…
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayin Ebuzer ve onun ilintiledigi yaziya hayran Iman ,
Ben bu yazinin hic bir faydasi olduguna inanmiyorum, bu tarz dusunceler Deniz Baykal fanatiginin ve yandaslarinin ve ayrica butun Turkiye dusmanlarinin ekmegine yag surer.
Turkiye'deki haksizliklar sadece Kurt kardeslerimize yonelik olmamistir. Yeni kurulan T.C Oncelikle Islam'i hedef almistir.Somurgecilerin arzusu geregince davranilip Musluman dunyanin muhtemel bir ittifaki yok edilmistir.
Gecmiste olanlarin kavgasini vermek yerine gunumuz ve gelecek icin projeler olusturmaliyiz. Irki ne olursa olsun Turkiye vatandasi her birey bu mevcut butunlugu korumalidir.Kardesligi tesis etmelidir. Somurgecilerin bolge icin planladiklari gucsuz ulkecikler planinin gerceklesmesi ne Turk ne Kurt ne de baska bir irkin isine gelecektir. Daha dun Saddam'a Kurt soy kirimi yaptiranlara, kurtarici melekleri gibi davrananlar hayal kirikligina ugrayacaklardir.
Turkiye Kurtleri butun bolucu olusumlara karsi tavrini koyup, Turkiye'yi daha ozgur,daha adil,daha refah ve Islam kardesligini tesis eden bir ulke konumuna getirmek icin caba sarfetmelidir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma