Yazanlarda |
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SELAM, ARKADAŞLAR UMARIM HEPİNİZ İYSİNİZDİR,
Onlara: "Allah'ın indirdiklerine iman edin" denildiğinde: "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan sonra olan (Kur'an)ı inkâr ederler. Oysa o (Kur'an), yanlarındakini (Kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?" (BAKARA SURESİ / 91)
AYETTE ANLATILAN ADAM TİPİ SİZCE NASIL BİR TİPLEME, ELİNDEKİNE ALLAH'TANDIR DİYE İMAN EDEN VE O'NA EK BİR ŞEY DE GÜTMEDEN SADECE O'NA KAFASINI SOKAN BİRİSİMİ YOKSA ELİNDE Kİ KİTABA ALLAH'IN İDNRİMESİ OLDUĞU İÇİN İMAN EDEN BİRİSİ Mİ ?
BİZ SADECE BİZE İNDİRİLENE İMAN EDERİZ,
BUNU DİYEN ADAM O'NDAN SONRA OLANI İNKAR EDİYOR, NEDEN ELÇİLERİN YARIŞTIRILMASINDAN SONRA KİTAPLARIN ASLINDA HAYATLARIN YARIŞTIRTILAMSI YOK MU, BU ADAM ELİNDEKİ KİTABLA BERABER BİR DİĞER KİTABA İMAN EDERSE, O KİTABIN ELÇİSİNE TABİ OLACAK O ZAMAN DA ELİNDEKİ KİTABIN MOLLALIĞINI YAPAMAYACAK, VE YARIŞTIRIYOR KİTAPLARI, VE İNKAR EDİYOR NASIIL BİR KİTABI İNKAR EDİYOR,
YANLARINDAKİ Nİ DOĞRULAYAN BİR GERÇEĞİ İNKAR EDİYOR,
ASLINDA BU ADAMIN İNKAR ETTİĞİ YANINDAKİ, YANINDAKİNİ DOĞRULAYANI İNKAR EDEN, ELİNDEKİNE DE HAKKYLA UYMUYOR DEMEKTİR,
BU AYET İLE BERABER OLUŞAN SORULARI BERABER DÜŞÜNELİM Mİ, YOK BU AYETTEN SONRA AKLINIZDA HİÇ BİR SORU UYANMADI İSE, OKUMANIZA GEREK YOK,
BİZLER ELİMİZDE Kİ MUSHAFLARA NİÇİN İMAN ETTİK, BU ALLAH'IN VAHİYLERİDİR VE BUNLARI BİZE ATALARIMIZ VERDİĞİ İÇİN Mİ YOKSA ALLAH'TAN OLDUKLARINA İMAN ETTİĞİMİZ İÇİN Mİ ?
CEVAP İKİNCİSİ OLMALI İNŞALLAH OLAN DA İKİNCİSİDİR,
BİZ ELÇİLERİN HİÇ BİRİNİ DİĞERİNDEN AYIRMAYIZ, HEPSİ BİZLER İÇİN BİRDİR, BİZ DE İSA NE İSE MUSA DA O YUNUS NE İSE YUSUF DA ODUR, HEPSİ BİRDİR,
BİZLER KİTAPLARIN HİÇ BİRİNİ DİĞERİNDEN AYIRMAYIZ, BİZLER İÇİN TEVRAT, İNCİL, ZEBUR, KUR'AN HEPSİ AYNIDIR,
Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır. (NİSA SURESİ / 136)
madem elimizdeki kitap, kendinden öncekileri doğruluyorsa, neden bu kitabı elimize alarak kendinden önce olanları doğrulatmıyoruz,
eğer o kitaplar tahrif olmuş olsa muhammed resul zamanında bu tahrifat olmuş olsa, neden o kitaplar doğrulansın ve o kitaplarla hükmetmeye çağırılsın,
De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz." Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma. (MAİDE SURESİ / 68)
bununla beraber, elimizdeki kitap;
Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir. (BAKARA SURESİ / 89)
bilip tanıdıkları kitapsa,
o dönem de ellerde ki nüshaların tahrif olduğu iddiası havada kalan bir iddia, miadı dolduğu iddiası o kitapların doğrulanması ile havada kalan bir iddia,
geriye üç seçenek var,
eski kitaplar nesh edildi,
eski kitapların tamamı tek bir vahiy altında toplandı ve bu kur'an'dı,
eski kitaplar doğruay götürecek veriye sahip,
neyse, bu üç seçeneği tek tek ele alacağız ancak buraya kadar ki yeri halletmeye çalışalım ilk önce,
muhammed resul döneminde ellerde ki nüshalar tahrif olmadı ise,
o dönem uyarıcısız ve müjdecisiz ve elçilerin arasının kesildiği dönem olarak nitelenir mi? zaten ellerdeki kitaplar bu işi görüyor ?
insan ve melek elçiler seçiliyor, insan elçiler, isa musa muhammed, melek elçiler, davut, zebur, kur'an, tevrat, incil,
isa, musa, davut, muhammed dördü de aynı anda hayatta olması ile,
zebur, kur'an, incil, tevrat, dördü de aynı anda yayında olması arasında ne fark vardır,
yaw, ben sesli düşümeme burda son veriyorum, sizleri ayetlerle, nefisinizle, Rabbinizle başbaşa bırakıyorum,
tek derdi Allah'a kul olmak olanlara yürekten selamlar
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
alıntı dır
Kuran’ın bu konuda öğrettikleri. Yukarıda gördüğümüz gibi, Tevrat, Zebur ve İncil’e göre Allah’ın Sözü değiştirilemez. Kur’an’da İncil’in değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur! Gerçi Yahudiler Tevrat’ı sözlü olarak tahrif etmekle (yani, Tevrat ayetlerini yanlış yorumlamak ya de yanlış aktarmakla) suçlanıyor, ama Tevrat metninin asla değişmediği ve değişemeyeceği açıkça belirtilmiştir: “Süphesiz ki, Tevrat’ı biz indirdik (Allah indirdi). Onda hidayet ve nur vardır” (Sure 5:44) (Dikkat: Kur’an ‘vardı’ değil, ‘vardır’diyor; yani Tevrat’ın hala nur ve hidayet kaynağı olduğunu açıkça kabul ediyor).
“…içinde nurla hidayet bulunan ve önündeki Tevrat’I tasdik eden İncil’I verdik”(Sure 5:46). Ayrıca Sure 3:3, 5:68-70, 6:91’e bakınız. Kura’an’a gore müminlerin Tevrat, Zebur ve İncil’e inanması şarttır: “Biz Allah’a, …Musa’ya ve İsa’ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rab’leri tarafından verilen kitaplara iman ettik. Onların hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz.” (Sure 2:136, Ayrıca Sure 2:285, 4:136, 29:46’ya bakınız.). Bu ayetten anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed bile Kur’an’ı Tevrat, Zebur ve İncil’den üstün saymadı! Kur’an, önündeki Tevrat ve İncil’i (geçersiz kılmak değil), tasdik etmek için indirildiğini defalarca belirtiyor (Sure 10:37, 35:31, 46:12’ye bakınız). İncil ile Tevrat’ın aslı Muhamed’in zamanında kaybolmamıştı. Bunu şu ayetlerden anlıyoruz: “Ey Resul’üm (Muhammed), eğer sana indirdiğimiz kıssa ve haberlerden bilfarz şüphe edecek olursan, senden evvel kitap (Tevrat ve İncil) okuyanlara sor” (Sure 10:94).
"Sen (ey Muhammed) onlara (Yahudilere), 'Eğer sadık iseniz, Tevrat'ı getirin de onu okuyun" (Sure 3:93. Ayrıca Sure 3:70-71, 21:7, 4:47, 2:41, 7:169 ve 29:46'ya bkz.).
Bu Kur'an ayetlerinden anlaşılıyor ki, Tevrat ve İncil Muhammed'in zamanında bozulmamış durumdaydı. Aksi halde, Allah Muhammed'e "bir şüphen varsa, senden önce kitap okuyanlara sor" demezdi. Tanrı, Muhammed'in tahrif edilmiş bir kitaba müracaat etmesini nasıl ister?
Tevrat, Zebur ve İncil'in aslı Allahın Sözü değil miydi? Peki, Kur'an'da Allah'ın Sözü hakkında ne yazıldığına bakalım: "Allah'ın sözlerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur"(Sure 6:34).
"Allah'ın sözlerinde asla bir değişme yoktur" (Sure 10:64). Kur'an'a göre Muhammed önceki kitapları tasdik etmek ve korumak için gönderildi (Sure 5:51). Fakat eğer Tevrat ve İncil değiştirilmişse, Muhammed bunları koruyamamış demektir.
şimdi, sevgili okuyucu, şu iki sonuçtan birini seçmek durumundasın: 1) Ya Allah'ın Sözü (Tevrat, Zebur ve İncil hakkındaki Kur'an ayetleri yanlıştır. 2) Ya da Tevrat, Zebur ve İncil gerçekten değişmemiştir ve böylece her Müslüman onların tüm hükümlerini kabul etmek zorundadır. Kur'an önyargısız okuyan herkes bu ikinci seçeneği tercih eder. Nitekim Ebül-Fazl es-Saudi ve Ebül-Beka Salih el-Caferi gibi en eski ve en saygın Müslüman müfessirler (Kur'an yorumcuları) Hıristiyanların kullandığı Tevrat, Zebur ve İncil'i olduğu gibi kabul etmişlerdir
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
alıntıdır “Peki, Yahudilerden bazıları güvenilmez çıktılarsa ne olur? Onların güvenilmezliği Tanrı’nın güvenilirliğini ortadan kaldırır mı? Kesinlikle hayır! Her insan yalancı olsa da, Tanrı’nın doğru olduğu bilinmelidir. Yazılmış olduğu gibi: ‘Öyle ki, sözlerinde doğru çıkasın ve yargılandığın zaman davayı kazanasın.’” (Romalılar 3:3-4)
Soru şudur: “Tanrı’nın Sözü değiştirildi mi?” Tanrı’nın cevabı ise şöyledir: “Kesinlikle hayır!” Kutsal Kitap’ta ve Kur’ân’da yaptığımız incelemeler sonucunda Tanrı’nın Sözünün değiştirilemiyeceğini okumuştuk. Bu kitapta, Kutsal Kitab’ın değişmezliği hakkında çeşitli birçok delil verildi:
1. Tevrât’a göre (Tora) Tanrı’nın Sözü değişmez. 2. Zebûr’a göre (Ketubîm) Tanrı’nın Sözü değişmez. 3. Peygamberler’e göre (Nebi’îm) Tanrı’nın Sözü değişmez. 4. İncîl’e göre (Yeni Ahit) Tanrı’nın Sözü değişmez. 5. Kur’ân-ı Kerîm’e göre Tanrı’nın Sözü değişmez.
6. Ayrıca Kur’ân’ı Kerime göre, Hz. Muhammed, o dönemdeki Kitab-ı Mukaddes’i Tanrı’nın Sözü (vahiy kitabı) olarak tamamen kabul ediyordu. Yani Kur’ân bu kitapların Allah tarafından vahyolunduğunu, O’nun katından geldiğini kesin olarak kabul etmektedir. 7. Hz. Muhammed’in döneminde Kutsal Kitab’ın geçerli metinleri Yahudiler ve Mesih İnanlıları arasında yaygındı ve sapasağlam duruyordu. 8. İslâmiyet’ten önceki döneme ait İncîl’in 5.000’den fazla el yazması hâlâ mevcuttur. Bu nüshâların hepsi de yüzde 98.33 aynı şeyi söylüyor. Eski Ahit’in nüshâların ise yüzde 99.94 tutarlıdır. Tanrı’nın Sözünün mana veya gerçekliğini değiştirebilecek hiç bir güç yoktur. 9. Eski Hıristiyan atalarının (Patristik) yazıları ve eserleri de Kutsal Kitab’ın değişmezliğini açıkça gösteriyor. 10. Doğal olarak Tanrı’nın Hakimiyeti ve Kuddreti, O’nun kendi sözü ile ilgili her hangi bir sapıklık veya tahrife müsaade etmez.
Bu sonucun önemi büyüktür. Eğer Kutsal Kitap gerçekten Tanrı’nın değişmemiş esini ise, o zaman Tanrı’nın insanlara söylemek istediği herşeyi içeriyor demektir. Kutsal Kitab’ın kendisi de Tanrı’nın Sözü’nün değiştirilemeyeceğine ve değişmeyeceğine şahitlik eder. Ayrıca, İslâm’dan yüzyıllarca önce kaydedilmiş olan eski el yazmaları da Kutsal Kitab’ın değiştirilmediğine şahitlik ederler. M.S. 610-632 civarında meydana gelmiş olan Kur’ânda, Kutsal Kitab’ın (Tevrât, Zebûr, İncîl’deki) “metinlerinin” değiştirildiği ile ilgili her hangi bir ifade yoktur. Tam tersine güçlü bir desteği vardır; Kur’ân-ı Kerîm’e göre “O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur” diyor. (Kehf 18:27)
M.S. M.S. yedinci yüzyılda meydana gelen Kur’ân’da Kitab-ı Mukaddes (Tevrât, Zebûr, İncîl)’in “metinlerinin” değiştirildiğine dair her hangi bir ifade yoktur. Tam tersine, Kutsal Kitab’ın okunması tavsiye edilmektedir. Kur’ân’a göre tüm gerçek inanlıların Tanrı’nın Sözünü (Kitab-ı Mukaddes) benimsemesi gerekir.
“Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” (Bakara 2:85)
“Kitab’ın hepsine inanırsınız.” (Al-i İmrân 3:119)
“Zan ise gerçekten hiçbir şey kazandırmaz.” (Yûnus 10:36)
325 yılında Yeni Ahit veya başka bir tarihte Kutsal Kitap, esas doktrinleri çıkarılarak ciddi bir şekilde değiştirilmiş olsaydı, bu uyuşmazlık en eski tanıklıklar vasıtası ile belli olurdu. Çünkü M.Ö. 325’ten çok öncelere ait birçok eski metin halen bulunmaktadır. Ama bunlarda da doktrinleri değiştiren hiçbir uyuşmazlık söz konusu değildir. “deyin ki: ‘bize indirilene de size indirilene de inandık. Tanrımız ve tanrınız birdir ve biz O’na teslim olanlarız.’” (Ankebut 29:46)
“de ki: ‘Ben Allah’ın indirdiği her Kitab’a inandım ve aranızda adalet yapmakla emrolundum. Allah bizim de Rabb’imiz, sizin de Rabb’inizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir. Bizimle sizin aranızda tartışma (sebebi) yoktur.’” (Şûrâ 42:15)
Bunca açık ayetler dururken, Tanrı’nın Kutsal Kitab’ına iman mı, yoksa inkâr mi edeceksiniz? “Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı’nın Egemenliğini bir cocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez.” (Luka 18:17) Tanrı’nın doğru sözleri her zaman doğru kalacaktır. Doğruluk değişmez. Değiştirilemez. Tanrı’nın kendisi de bunu sağlar. Ne Şeytan ne insan Yüce Tanrı’nın kıymetli sözlerini iptal edemez.
Yukarıda anlatılanlar doğrultusunda, Tanrı ve insan ilişkisinde bize rehberlik yapan tarihlerin derinliğinden Hz. İsa Mesih’in göğe alınışına dek süregelen değişmeyen tek bir ana çizgi vardır. O da Kutsal Kitap dediğimiz kitaplar tomarıdır.
Bunlar apaçık delillerdir. Tanrı’nın Sözünün güvenilir olduğunu birkaç bakımdan gördük. Kitab-ı Mukaddes (Kutsal Kitap) Tanrı’nın Sözüdür ve onun değiştirildiği iddiası uydurmadır. İslâmiyet dünyasında çok yaygın olduğu halde hiç doğru değildir. Kur’ân’da Tevrât’ın tahrifini bildiren hiçbir ayet yoktur. Aslında olamazdı da. Çünkü Kur’ân kendi doğruluğuna ilâhiliğine Kutsal Kitab’a olan uygunluğunu kanıt gösteriyor. Kutsal Kitab’ın değiştirildiğine dair hiçbir tarihsel kanıt yoktur. Buna ek olarak, dünyada Kutsal Kitap gibi binlerce eski el yazmaları ile doğrulanmış başka bir kitap (Kur’ân bile) yoktur.
Eğer Kutsal Kitap yüzyıllar önce değiştirilmiş olsaydı, bu önemli noktaya Kur’ân değinmez miydi? Tersine, “Rabb’inin sözü hem doğrulukça hem de adaletçe tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir.” (En’âm 6:34) “Allah’ın kelimeleri değişmez.” (Yûnus 10:64) diye ayetler vardır.
Gücü her şeye yeten ulu Tanrı, kendi Kutsal sözünün değiştirilmesine izin vermez. Tersine, onu korur ve yerine getirir. “Allah sözünden caymaz” (Hac 22:47). Elimizdeki Tevrât’la İncîl sağlam ve güvenilirdir. Kaldı ki, eğer insan Kitab-ı Mukaddes’teki öğretilenleri kabul etmek istemezse, Kutsal Kitab’ın değiştirildiği iddiasından başka bir gerekçeye baş vurmak zorundadır. Yoksa İslâm inancının ayakta durabilmesi ve çökmemesi için, mevcut diğer ilâhî kitapların tahrif edilmiş olmaları mı gereklidir?
İyi niyetli ve gerçeğe yönelik insanlar, kendi önyargılarının desteği ile değil, tarihi kanıtları inceleyerek gerçeği bulmaya çalışırlar! Konuya önyargısız bir şekilde bakmak zor olabilir, ama eğer Tanrı’nın sonsuz gerçeklerini yürekten kavramak istiyorsak, önyargısız olmalı ve yanlış düşüncelerden vazgeçmeliyiz. Bir kimsenin Tanrı’nın Kutsal Kitabını araştırıp okumadan, “Tanrı’yı tanıyorum” demesi mümkün değildir. Çünkü Kutsal Kitap Tanrı’nın en büyük eseridir. Tanrı Kendini gizlemiyor. Vahiy aracılığıyla her şeyden çok kendisini keşfetmemizi ve tanımamızı istiyor: “Rab şöyle diyor: ‘Hikmetli adam hikmetiyle, yiğit kendi gücüyle, veya zengin de kendi zenginliğiyle övünmesin; ancak övünen şununla övünsün: anlayışlı olup dünyada lütüf, adalet ve doğruluk işleyen Rab olan beni tanımakla övünsün; çünkü ben bundan hoşlanırım’ Rab diyor. (Yeremya 9:23-24)
Tanrı, kendisini tam olarak tanımamızı istediğini kanıtlayan dev bir eser olan Kutsal Kitab’ı olağanüstü bir özenle hazırladı. Tarih boyunca insanları en çok etkileyen kitap, kuşkusuz Kutsal Kitap’tır. Öyleyse, Tanrı’yı tanımak isteyen her insan Kutsal Kitab’ı okumalıdır. Tanrı kendisini Kutsal Kitap’ta, yarattığı diğer tüm şeylerden daha açık ve daha gerçek olarak göstermektedir. O’nu arayan bir yürekle ve açık fikirle Kutsal Kitabı okumak Tanrı’yı tanımayı ve gerçek huzura kavuşmayı sağlar.
İncîl’de Hz. İsâ Mesih, kendi sözleri ve ebedi hayat hakkında çok önemli sözler söyledi. Mesih’in sözlerinin sonsuza dek sabit kalacağına ilişkin bir başka kanıt da, bizzat O’nun sözüdür:
“Beni reddeden ve sözlerimi kabul etmeyen kişiyi yargılayacak biri var. Söylediğim söz o kişiyi son günde yargılayacaktır.” (Yuhanna 12:48)
Dikkat! Eğer herkes son günde İsâ Mesih’in sözüyle (yani İncîl’e göre) yargılanacaksa, o zaman İncîl kesinlikle değiştirilemez. Tanrı’nın o sözü koruması gerekir. Bu kanıt, kimsenin inkâr edemeyeceği açıklıktadır. Zira eğer biz Son Gün İncîl uyarınca yargılanacaksak, onun asla değişmemesi gerekir. Tanrı kullarıyla dalga geçmez, onlarla oyun oynamaz.
“Kutsal Yazıları araştırıyorsunuz. Çünkü bunlarda sonsuz yaşama sahip olduğunuzu sanıyorsunuz. Bana tanıklık eden de bu yazılardır! Öyleyken siz, yaşama kavuşmak için bana gelmek istemiyorsunuz.” (Yuhanna 5:39-40)
Dikkat! Eğer bir kişi Hz. İsâ’nın bir peygamber olduğuna tanıklık edip aynı zamanda O’nun kendi hakkındaki sözlerini kabul etmezse, bu ne kadar mantıklı ve ne kadar inandırıcı bir davranış olur? “Yahya ertesi gün İsâ’nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: ‘İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!’” (Yuhanna 1:29)
“Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara bağışlanmış bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.” (Elçilerin İşleri 4:12)
Yukardaki açıklamalarımız ışığında İsâ Mesih’in gerçek kimliğini tüm sıcaklığı ile sizlerle paylaşan Kutsal Kitab’ın kesinlikle Tanrı’nın öz sözü olduğunu ve bu Müjde’de hepimizin ortak kazancı bulunduğunu belirtmek istiyoruz. Sizleri, hiçbir zaman değiştirilmemiş Tanrı’nın Sözünü, yani Kutsal Kitab’ı (Tevrât, Zebûr ve İncîl) açık fikirle inceleyip İsâ’nın aslında kim olduğunu araştırmaya davet ediyoruz.
“İsa kendisine iman etmiş olan Yahudilere, ‘Eğer benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz. Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak’ dedi. Bunun için, Oğul sizi özgür kılarsa, gerçekten özgür olursunuz.” (Yuhanna 8:31-32 & 36)
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Malik kardeş,tamam,önceden indirilen ilahi kitapların değiştirilmediğini kabul edelim,peki kelimelerin yerlerini değiştirp tahrif etmelerini veya özelikle de Tevrattaki bir çok akıl almaz bilgileri nasıl değerlendireceğiz? Kuran ışığında o bilgilerin çoğunu kabul etmek bayağı bir soruna yolaçıyor.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam adalet kardeşim umarım iysindir,
alıntılarda bazı sorunlar var dikkat onu belirteyim,
meseleye gelirsek,
kardeş ben ilk önce içinde kalmam gereken sınırları belirlemeliyiz derim, bu her mesele için geçerlidir,
eğer iki metrelik alanda kalmamız gerekse hayatımızı iki metrelik alana göre ayarlarız,
kur'an'ın bize verdiği alan nedir ilk önce bunu netleştirelim, sonra elimizdekileri o alan içinde kalarak anlamaya çalışırız,
tahrif olan, ne incildir, ne kur'an'dır ne tevrattır,
ama düz bakarsak
tahrif olan hem kur'an'dır hem incildir, hem tevrattır,
??????
ben ellerde var olan mushafın dışında bir mushaf bassam, tevbe suresinin son iki ayetini çıkartıp mesela, tahrif olan kur'an mıdır, yoksa benim bastığım nüsha mıdır ?
Allah akledelim diyorsa, akledecez,
kur'an'a biri bir şey eklese nasıl sırıtırsa aynı şey diğerleri içinde geçerli, ama ilk önce sınırlarımızı belirleyelim, ilkeleri netleştirelim, sonra eldeki verileri devşiririz,
derine incelenecek bir konu,
mesela, isa geliyor bazı şeyleri kaldırıyor ama kaldırdığı tevrat değil, ona tevrat ve incil öğretiliyor, lakin, levhi mahfuzda olan sadece kur'an, iman edilmesi gerekense hepsi,
selam ile
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İlgine teşekkür ederim Malik kardeş,bu konuda elde ettiklerini bizimle paylaşırsan seviniriz.Verdiğin örnek güzel oldu,düşünüp akletmeye ve en doğruya ulaşmaya devam inşallah..
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
eyvallah adalet kardeşim,
inşallah Rabbim çabalayanlara yollarını açacaktır, hep beraber yürümeye ve paylaşmaya devam
denizi geçtikten sonra musa ile tartışan israiloğullarından beter bir kavimdeyiz, daha denize varmadan tartışan bu kavmin adamları arasında, Rabbim, kendi emrine sadık kalanlardan eylesin,
dua ile
|
Yukarı dön |
|
|
|
|