Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KURAN İLE YÜZLEŞMEK
Eren Erdem 01.02.2008
Kur’an yani Okunan. Algılayabildiğimiz ve beynimizde analiz edebildiğim gerçekliklerin sentezi. Okumayı basite indirgemiş bir varlık olarak, okunanı anlayamamış oluşumuz normal bir neticedir. Büyük vahiy serüveninin ilk adımı olan OKU! İfadesi ve vurgusu da bu bağlamda salt bir muğlaklığa hapsedilmiş artık. OKU! Gördüklerini analiz et. İçine(Enfüs) yerleştirilmiş olan gerçekleri dışavur!
Hakikat penceresinden bakabilmenin adı okumak. Okumak gerçeğe yönelebilmek bir diğer taraftan. Cibril’den mesaj var Resulullah’a; OKU! Dışavur özbenliğini!!!
Kuran henüz duvarlarda bohçalara sarılı iken, esas okumayı idrak edebilmek güç bir durum olacaktır. Okumak 5 duyunun bütünsel bir analizinin neticesidir. Okumak sadece göz ile değil, gönül ile eşlik edebilmektir. Okumak GENlere kazınmış gerçeklikleri ve tekliği açığa çıkartabilmektir.
Duvarlarımızda bezlere sarılmış, musibet önleyici olarak tılsımlaştırılmış ve ilk emrinden aykırı tutumlara maruz bırakılmış olan tertemiz sayfalara yazılmış (Beyine 2)olan ilahi gerçeklik. Düşünelim, cehaletten şikayetçiyiz. Peki 1400 yıl öncesi ?
Cehaletin vahşet doruklarında gezindiği, sefil bir toplum. Taştan ve tahtadan Putlardan medet uman ümmetler ve kabileler. Düşünmek imkansız! Bu imkansızlıktan nasıl kurtuldu peki insanlar ?
Rahman suresi;
1- Rahman
2- Öğretti Kuranı
3- Yarattı İnsanı
4- İnsana beyan etmeyi(dışavurmayı) öğretti
İşte aynen böyle oldu. Rahman Önce Kuranı öğretti. Sonra İnsanın yaratılışını tamamladı ve O’na idrakını dışa vurma yeteneği verdi.
Tıpkı bir bitki gibi(nuh 17) insanı aşamalar halinde yaratır iken, genlerine bilgiyi aşıladı. Resullerin bunu beyan edebilmesi neticesinin oluşmasını sağladı.
سَنُرِيه 16;مْ آيَاتِنَ 75; فِي الْآفَاق 16; وَفِي أَنفُسِه 16;مْ حَتَّى يَتَبَيّ 14;نَ لَهُمْ أَنَّهُ الْحَقُّ أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّك 14; أَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Senürihim ayatina fil afaki ve fi enfüsihüm hatta yetebeyyene lehüm ennehül hakk e ve lem yekfi bi rabbike ennehu ala külli şey'in şehid
Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan-beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi? Fussilet 53.ayet.
Ayetin orjinalindeki enfüs, n-f-s kökündendir. İfade öz benlik, benlik ve iç alem gibi anlamlara gelir. Peki nedir Öz Benlik. Öz olan benlik, hakikat olan, asıl olan kişilik olmalıdır.
Yani yaratılışta Ademe üflenen ruh(ilim-bilgi) saflığına sahip, bilgisi engin olan hal. Bu bağlamda düşünürsek eğer Kur’an bir hatırlatıcıdır. Yani iç dünyaya(GENLERE) yüklenmiş gerçekliklerin dışavurumu için dışavurulmuş bir hatırlatıcıdır.
وَأَوْحَ 09; رَبُّكَ إِلَى النَّحْل 16; أَنِ اتَّخِذِ 10; مِنَ الْجِبَا 04;ِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَر 16; وَمِمَّا يَعْرِشُ 08;نَ
Ve evha rabbüke ilen nahli enittehizi minel cibali büyutev ve mineş şeceri ve mimma ya'rişun
Rabbin, balarısına şöyle vahyetti: "Dağlardan evler edin, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan da..." Nahl suresi 68. ayet.
Hayvanların içgüdüsel hareket ettikleri bir gerçektir. Bu iç güdüsel hareket şu şekilde olmaktadır;
Genler hücrelerdeki kütüphaneler gibidirler. Canlı gerekli olan bilgiyi muhakkak bir geninde barındırır ve gereksinim duyduğunda genlerdeki bilgiyi dışavurarak gerekli olaylar içinde gerekli tavrı takınır. Tıpkı Bal arısının Dağlardan evler edinmesi gibi. Sivri sineğin doğup lokal anestezi yapabilmesi gibi.
Peki bu insanlar için geçerli değil midir ? Rahman suresinde ve fussilet suresinde belirttiğim ayetlerin, uçsuz bucaksız bir Kur’an okyanusu ile beni baş başa bırakması benim gerçekliğimdi. Nitekim ;
Ve ma min dabbetin fil erdi ve la tairiy yetiyru bi cenahayhi illa ümemün emsalüküm ma ferratna fil kitabi min şey'in sümme ila rabbihim yuhşerun
Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler. EnAm suresi 38. ayet.
Evet!! Kur’an ne eksik ne fazla. Fazla olana açılan kapının anahtarı. Rüşde götüren hakikat kapısı. Özbenliklerdeki gerçekliklerin açığa çıkmasının rehberi ve tek teminatı.
Kur’an, hidayetin şifresi, algının basamağı.
Kuran yetersiz ve ya gereksiz diyen zihniyetlerin algılayamadığı şey ise, Kur’an’ın algılanabileceği algı düzeyinin aşamaları kat ettikçe artması ve yükselmesi. Kişinin Ademe ilim verilen (Genlere kazınan ilahi bilginin açığa çıkışı) noktaya gelmesi ile paralel bir al gülüm ve gülüm ilişkisi.
Evet. Kuran ifade bütünlüğü ve kavramsal zenginliği ile tam bir Ademleştirme kaynağıdır.
Peki ya yeterliliğinden şüphe duyarak farklı kaynaklara teslim olmak ?
Ne eksik ve fazla! Eksik olan ne? Fazla olan ne ?
Şöyle söyleyeyim, Eksiksizliği bir gerçeklik iken, Fazla olmayışı ayrı bir gerçeklik. Tamamını idrak edebiliyor düzeyde olmayışımızın bize gösterdiği Özümüzdeki eksiklikler ise bambaşka bir gerçeklik.
Kur’an’da tüm yaşamsal ifadeler, Rahmana yönelişin anahtarı niteliğindeki Salat(Dua), insanı kamilleştirici bilgiler bu denli yoğrulmuş iken, kesinliğinden emin olunamayan bu kadar kaynak niye ?
İnsandaki kromozonları 2.5 metre olması bir tesadüf değildir. Trilyonlarca kromozom dahiline işlenmiş ilahi bilgilerin açığa çıkabilmesi için gerekli olanlar ;
DNA modifikasyonu – SALAT
Hatırlatıcı – Kur’an
Evet. Bu gerçekliğin içerisinde kaybolup giden içi boş kavramlar. Resullerdeki olağanüstü dışavurumun, günümüzde basitleştirilişi, mantık ve Kuran dışı ithamlar ve iftiralar.
Aklı işletmek(Yunus 100), Okumak, Dışavurmak(beyan etmek) işte Resul tablosu.Resullerin misyonunu paylaşmak gerek. Bu yolda ilerlemek gerek.
Afakta(dış dünyada) var olan deliller(sünnetullah – bilim – gökler vs) ile iç dünyada(Genler) var olanların totalitesinin idrak edilmesi ile, Kur’an anahtarı ile beraber kişi, Ademe ilim verilmiş olan düzeye ulaşacak ve Tin suresinde kendine koyulmuş kotayı aşacaktır.
İnsan en güzel biçimde yaratılmış, Daha sonra aşağılıkların en aşağısına atılmıştır. Bu atılış onun kalbini mühürlemiş ve Gerçeklerle yüzleşebilmesi için kendine kota konmuştur. Kur’an kotayı aştırıcı bilgidir. Kotayı aşmak ise Rüşde ermek ile eşittir.
Tekliğimizin bize armağanı olan bu ilahi yapı, Mutlaka muğlak düşünceler ile örtülecek insan Tin suresindeki ifadeye paralel tavırlarla büyük insanlar olan Resullerin ağzından çıkmamış kelimeler isnad ederek farklı anlayışlar icat edeceklerdir. Bu tam olarak normal bir insan davranışıdır. Kurtuluşun yolu ise, tertemiz sahifelerde yazılı olan Kuran’dır.
OKUyalım, Kıyam edelim, Ruku duralım, Secde edelim, Beyan edelim.
Selametle
Eren
|