Bu çalışmamdan önce, Kuran a Yapılan Sayısal İtirazlara cevap niteliğinde olmak üzere özellikle Kuran ın Miras ayetlerini matematiksel açıdan sistem bazlı olarak göstermek suretiyle sistematik çözüm dahilinde, katılımcıların Kuran ayetlerinden bağımsız şekilde olsa dahi oluşturacakları her kümesel yapılanmada, Miras bölüşümün de herhangi bir noksanlık açığının olamayacağını göstermeye çalıştım. Çalışmayı okuyanlardan bazıları, Miras konusunu gösterdiğim sistem dahilinde, Kuran ayetleriyle ilişkili ve örnekli göstermemi talep ettiler, şimdiye kadar yapmış olduğum çalışmalarım Tek Kaynak olarak, Kuran İslam’ına çağrı nitelikli çalışmalar olup, konu icabı mecbur kalmadıkça Fıkıh konularına girmedim, Kuran a göre Miras Paylaşımı Fıkıh konusudur, konu gereği işlenmesinde fayda olacağı kanaatindeyim, kendim hatadan masum bir kimse olmadığımdan, bütün çalışmalarım Kuran a dayalı olarak yapılacak eleştirilere açıktır,
KURAN A GÖRE MİRAS PAYLAŞIMI
MİRAS AYETLERİ
- Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer (çocuk) yalnız bir kadınsa (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, bıraktığı mirasta ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı altıda birdir. (Bu hükümler, ölenin) Yapacağı vasiyetten, ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah'ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allah bilendir, hikmet sahibidir. 4/11
- Eğer çocukları yoksa, eşlerinizin yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin de çocuğunuz yoksa, yapacağınız vasiyet ve borçtan sonra bıraktığınızın dörtte biri, onlarındır; çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer miras bırakan erkek veya kadın Kelale ise, bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler, üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) Zarar verici olmayan vasiyet ve borçtan sonra (uygulanır). Bunlar, Allah'tan (size) vasiyettir. Allah bilendir, halimdir. 4/12
- Senden fetva istiyorlar. De ki: Allah size kelale kişinin mirası hakkında hükmünü şöyle açıklıyor: Ölen kişinin çocuğu yok, bir kız kardeşi varsa, bıraktığı malın yarısı o (kız kardeşi)nindir. Fakat kendisi, (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, onun mirasını (tamamen) alır. Eğer (ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Ve eğer (varisler) erkek kadın birçok kardeşler olursa, erkeğe, iki kadının payı kadar (pay) verilir. Şaşırırsınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah, her şeyi bilir. 4/176
(Kelale, Miras bırakan kişinin, Çocuğu, Babası ve Annesinin birlikte veya birlikte olmayıp bazısının olmaması halidir,)
- Birinize ölüm yaklaştığı zaman eğer fazla bir mal terk edecekse anasına, babasına ve en yakın akrabalarına uygun bir şekilde vasiyette bulunması farz kılınmıştır. Bu takva sahipleri üzerine tereddüp eden bir borçtur. 2/180
- Erkekler için baba ile ananın ve en yakınların bıraktıklarından bir pay vardır ve kadınlar için de baba ile ananın ve en yakınların bıraktıklarından bir pay vardır. O bırakılandan az olsun çok olsun farz kılınmış bir nasip vardır. 4/7
-Tereke taksim edilirken uzak akrabalar yetimler ve yoksullar da hazır bulunurlarsa ondan onları da rızıklandırınız ve onlara güzel sözlerde söyleyiniz. 4/8
- Sizden vefat edip de eşlerini terk edenlere eşleri için bir seneye kadar evlerinden çıkmamak üzere bir meta vasiyet etmiş bulunmalıdırlar. Şayet eşler çıkarlarsa onların kendi nefisleri hakkında meşru şekilde yapacakları şeyden dolayı sizin üzerinize bir günah yüklenmez. Ve Allah Teâlâ azizdir, hakimdir. 2/240
Yukarıda mealleri yazılı Miras konulu ayetlerde, rakamsal hisseli olarak miras paylaşımını konu alan ayetler, 4 Nisa 11 – 12 – 176 ayetleridir, bu ayetler incelediğinde Mirasçıların kimliği ile miras üzerindeki hisseli haklarını açıkça görmek mümkündür, Şöyle ki:
Mirasçı Niteliği Olanlar
1- Erkek Çocuklar, 1, 2 , 3, 4............................... n kişi olabilirler.
2- Kız Çocuklar, 1, 2 , 3, 4................................... n kişi olabilirler.
3- Kız ve Erkek Çocuklar birlikte 2, 3, 4, ........... n kişi olabilirler.
4- Miras Bırakanın Çocuğu varsa, Mirasçı olarak Babası.
5- Miras Bırakanın Çocuğu varsa, Mirasçı olarak Annesi.
6- Miras Bırakanın Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Babası.
7- Miras Bırakanın Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Annesi.
8- Miras Bırakan Bayan Eşin Çocuğu varsa, Mirasçı olarak Erkek eş.
9- Miras Bırakan Bayan Eşin Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Erkek eş.
10- Miras Bırakan Erkek Eşin Çocuğu varsa, Mirasçı olarak Bayan eş.
11- Miras Bırakan Erkek Eşin Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Bayan eş.
12- Miras Bırakanın kardeşi varsa, Mirasçı olarak Annesi.
13- Miras Bırakanın kardeşi yoksa, Mirasçı olarak Annesi.
14- Miras Bırakanın Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Erkek Kardeşler.
15- Miras Bırakanın Çocuğu yoksa, Mirasçı olarak Kız Kardeşler.
16- Miras Bırakanın Mirasçı olarak yalnız bir kız kardeşi varsa.
17- Miras Bırakanın Mirasçı olarak iki kız kardeşi varsa.
18- Miras Bırakanın Mirasçı olarak ikiden fazla kız kardeşi varsa.
19- Miras Bırakanın Mirasçı olarak bir erkek kardeşi varsa.
20- Miras Bırakanın Mirasçı olarak birden fazla erkek kardeşi varsa.
21- Miras Bırakanın Mirasçı olarak erkekli – kızlı kardeşleri varsa.
22- Miras Bırakanın Mirasçı olarak hiç kimsesi yoksa
Bu oluşumların her biri mirasçı katılımı bakımından kendi başına birer küme niteliğindedir, başka bir ifadeyle bir mirasın paylaşımı söz konusu olduğunda, mirasçı niteliğinde olup miras almaya hak kazanan kimselerin oluşturacağı bir mirasçı kümesiyle karşılaşılır, 22 değişik versiyon dikkate alındığında, karşılaşılması olası mirasçı kümesi sayısı 2 üzeri n den, 2 üzeri 22 = 4.193.304 tür, aslında bundan da fazladır zira ilgili şıklarda erkek kardeş sayısını bir tek oluşum olarak hesaba aldım halbuki n sayıda olabilirler ve her sayı oluşum kümelerini ikiye katlar, bu kümelerin arasından oluşacak her hangi bir kümenin içeriğindeki mirasçıların miras hakları herkese eşit tek bir pay şeklinde olmayıp, hak sahibinin kümede yer alması halinde kendisiyle ilgili olan 1/1, ½, 1/3, 2/3, ¼, 1/6, 1/8, pay hakkından birine göre kendisine hakkının ödenmesi, bu hakkı kendisine ödenirken de hakkında hiçbir kısma veya fazlalık olmaması, bırakılan mirasın muhakkak yeterli gelmesi, başka bir ifadeyle bırakılan mirasın açık vermemesi, mirasa hak kazananların haklarını tam alması, katılımcıların olmaması durumunda fazlalık veren mirasın ne olacağı konusunda gerekli işlemin ne olması gerektiğinin net olması, mirasın değerlendirilmesinde bilinmesi gerekli olan hususlardır, bütün bu hususlar, yukarıda meali yazılı Kuran ayetlerinde anlayan kimseleri hayrete düşürecek şekilde çelişkisiz ve net olarak ortaya konmuş olmasına rağmen, Kuran ı kabul ettiğini söyleyen bir çok kimse, işlemin nasıl yapılması gerektiği konusunda belirsizliğe ve yanlış izahlara düşmekte, hatta doğrudan Kuran ı ret eden kimselerin Kuran’da sayısal çelişki vardır şeklindeki itirazlarına neden olmaktadırlar, bu kimselerin Mirasta AVL veya AVLİYYE versiyonlarıyla, itirazcıların SAYISAL çelişki iddialarının bire bir örtüştüğünü kolayca görmek mümkündür, iddia olarak aynı şeyi söylemelerine rağmen her biri başka bir şey söylüyormuş gibi sözel olarak tartışma içine girmeleri hoş olmasa dahi gerçekten ilginçtir. Bunların sorunu, Kuran kaynaklı olmayıp, Kuran Ayetlerini yanlış anlamalarından kaynaklanmaktadır, Kuran’ı anlamadıkları gibi, Kuran derken neyle karşı karşıya olduklarını, takdirde edememektedirler, zira takdir etselerdi, Miras paylarının dağılımında mirasın açık verebileceğine ihtimal vermezlerdi, ortaya attıkları Avl veya Avliyye kavramı bu kabulün açık ifadesidir, Kuran bu tür yakıştırmalardan uzaktır, O öyle bir sözdür ki O nu duyan veya okuyup ta hayrete düşmeyen bir kimse ya Ondan çok uzaktır yada O nun özerini örtmeye çalışan bir kimsedir, Kuran’dan mealen:
- Dedi ki: Bana vahyolundu: Şüphe yok ki, cinlerden bir gurup dinlemiş te demişler ki; Muhakkak biz, bir acîb -eşsiz- bir Kur'an işittik. 72/1
- Doğru yola rehberlik ediyor, artık biz ona iman ettik ve Rabbimize hiç bir kimseyi ortak tutmayacağız. 72/2
Kuran a göre miras payları konusuna dönecek olursak: Avalcıların ve sayısal çelişki iddia edenlerin, yanıldıkları temel nokta, miras paylarındaki paydayı mirası bölen bir veri olarak anlamalarıdır, halbuki şahıs bazında belirtilen kesirler şahısların mirastan alabilecekleri miras tutarıyla ilgilidir, bu durumu örneklendirecek olursam, şöyle ki:
Mirası bir havuz şeklinde düşünelim, mirastan hisseli pay alabilecek mirasçıların her birini de, ellerinde Kuran ölçüsüne göre mirastan alabilecekleri hacimde birer kap taşıyan kimseler olarak farz edelim, her birinin Kuran ölçüsüne göre hakkını tam alması Allah ın bir tavsiyesi olduğu gibi aynı zamanda koymuş olduğu bir farzdır, bunun sağlanabilmesi için her bir mirasçının doldurmaya hak kazandığı kabın hacminin doğru anlaşılması ve hesaplanması gereklidir, bu kabın hangi hacimde olması gerektiği, katılımcıların akrabalık yönünden kimliklerine göre ve onlarla birlikte mirastan pay almaya hak kazanan diger mirasçıların
Kimliklerine göre özellik taşır, başka bir ifadeyle her durumda standart değildir, örneğin: mirasın tek bir Erkek evlada kaldığını farz edelim, bu durumda erkek evladın elindeki kabın hacmi mirasın tamamını alabilecek nitelikte olmalıdır, mirasçılar iki erkek evlattan ibaret olursa her birinin elindeki kap hacmi, tek erkek evlat mirasçının elindeki kabın yarısı hacminde olmalıdır, iki erkek ve bir kız çocuğunun miras paylaşımında her bir erkek evladın elindeki kabın hacmi kız çocuğun elindeki kap hacminin iki misli olacağı açıktır, örneğin:
Vasiyet ve borcun ödenmesinden sonra paylaşacakları mirası 50.000.- Lira farz edelim, Mirasçılar, 2 Erkek çocuk ve bir kız olsun, bu duruma göre mirasın paylaşımı,
2 + 2 +1 = 5 bunun manası 3 mirasçının ellerinde 5 ölçek değerinde mirastan doldurulacak kap olduğu, 2 erkek evladın her birinin elinde her biri 2 ölçek değerinde birer kap, kız çocuğun elinde de 1 ölçek değerinde 1 kap olduğudur, paylaşımı buna göre yaparsak:
50.000.- : 5 = 10.000.- Lira 1 ölçeğin alacağı tutar, 1 x 10.000.- = 10.000.- Lira tutarında pay kız çocuğuna, 2 x 10.000.- = 20.000.- Lira her bir erkek çocuğa verilecek pay, böylece 50.000.- Lira Kuran a uygun olarak bölüşülmüş olur, bu işlemi kesirli işlem şeklinde yapmamız halinde miras paylaşımı olayında hiçbir değişiklik olmaz, zira bayağı kesirlerle ondalık kesirler istenmesi halinde bir birlerine dönüşme özelliğine sahiptirler, bir birlerine dönüşebilen matematiksel ifadeler her zaman aynı sonuca ulaşırlar, kolayına gelen istediği matematiksel ifadeyi kullanabilir, yukarıdaki basit bölüşümü esas alarak değişik işlemler yapalım:
2/1 + 2/1 + 1/1 = 5/1 = 5 ölçek, dikkat edilirse ölçekler toplamında bir değişiklik meydana gelmedi, şimdi bir adım daha ilerleyerek mirasçıların arasına birde anne ekleyelim, bu durumda:
2/1 + 2/1 + 1/1 + 1/8 = 16/8 + 16/8 +8/8 + 1/8 = 41/8 böylece 41 ölçek bulunur.
50.000.- : 41 = 1.219,51219512 YTL bulunur, bir erkek çocuğun elinde bu tutarın 16 misli değerinde bir kap bulunduğundan mirastan alacağı pay 16 x 1.219,51219512 = 19.512,1951219 YTL kız çocuğu için 8 x 1.219,51219512 = 9.756,09756096 YTL Anneye 1 X 1.219,51219512 Lira verilir, toplayacak olursak:
19.512,1951219 + 19.512,1951219 + 9.756,09756096 + 1.219,51219512 = 49.99999999999... Lira bulunur, sade bir bölüşüm için mirası 41.000:- Lira farz ederek işlem yapacak olursam:
41.000.- : 41 = 1000 Lira bulunur, bundan da Erkek çocukların her birine 16 x 1000 = 16.000,- YTL (İkisine 32.000,-YTL) Kız çocuğa 8 x 1000 = 8.000,- Lira Anneye 1 x 1000 = 1.000,- Lira verilir, böylece 41.000,- Lira miras paylaşılmış olur,
Bu işlemlerde kafaların karıştığı durum miras haklarında paydalı payın olmasıdır, daha önce belirttiğim gibi bu bölüşümde paydanın bulunması matematik işlemi açısında şart değildir, zira payda ne olursa olsun, istendiğinde payda bire dönüştürülebilir şöyle ki 1/8 ile 0,125 arasında hiçbir fark yoktur, biraz önceki işlemi bu şekilde yapalım ve miras haklarında bir değişiklik olmadığını ve Kuran dışına çıkılmadığını görelim, Şöyle ki:
2/1 + 2/1 + 1/1 + 0,125/1 = 5,125 ölçek 41.000.- : 5,125 = 8.000.-Lira bundan da Erkek çocukların her birine 2 x 8.000.- = 16.000,- Lira (İkisine 32.000,-Lira) Kız çocuğa 1 x 8000 = 8.000,- Lira Anneye 0,125 x 8000 = 1.000,- Lira verilir böylece 41.000,- Lira miras paylaşılmış olur ve mirasta hiçbir zaman açık olmaz, paydayı ortaklı miras paylaşımında mirasın bölündüğü faktör olarak görenler hiç düşünmüyorlar mı 1 kız çocuğu varsa mirasın ½ sini alır, onun yanında 3 tanede erkek kardeş varsa bir erkek kardeş bir kız kardeşin iki misli pay alacağından böylece mirasa açıktan 2,5 miras daha eklemek lazım, bir kimse İsterse Peygamberimiz Muhammed in Allah Resulü ve Nebisi olduğuna inanmasın, buna rağmen Peygamberin böyle basit bir hata yaptığına nasıl ihtimal verir, zira parmak hesabından başka bir hesaba yeteneği olmayan kimseler dahi böyle bir hata yapmazlar, Peygamberimiz Muhammedin peygamberliğine inanmayan kimselere sormak lazım, Bizim Anlayışımıza göre Kura Allah kelamıdır, sizler ise peygamberin sözü olduğunu söylemektesiniz, bu kabulünüze göre dahi, Kuran gibi bir kitabı ortaya koyan bir kimse böyle bir hata yapar mı, sizce böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermek mantıki midir, sorunun Kuran ayetlerinde olmayıp, sizlerin ayetleri anlayışınız da olması daha mantıklı değil midir. Kuran’ a göre yapılan miras paylaşımında hiçbir zaman kişilerin alacakları miras paylarında fazlalaşma ve kısma olamayacağı gibi, hakların dağılımda mirasta yetersizlik meydana gelmez, tam tersi bazı durumlarda mirasçı yetersizliğinden dolayı fazlalık meydana gelir, şöyle ki hiç kimsesi olmayan bir şahıs miras bırakabilir, bu durumda miras diğer ilgili ayetlerde belirtildiği şekilde değerlendirilir, Vasiyet bırakmamışsa, fakirlere, yetimlere v.s.dağıtılandan fazla miktarda miras varsa kalan miras bey tül mala kalır, bu da Allah yolunda harcanır, neticede yerin ve göğün ve her şeyin mirasçısı Allah’tır.
Kuran daki miras paylaşımının anlaşılmasında meydana gelen hatalardan bir tanesi de KELALE durumunda miras bırakılmasının ne manaya geldiğinin bilinmemesidir, bu hata durumunu özellikle Kuran meallerinde görmek mümkündür, şöyle ki:
- Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir'de -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah'tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır. 4/12
-Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir. 4/12
Başka meallere bakıldığında da KELALE tanımı yukarıdaki örneklerde olduğu gibi değişik değişik tanımlanmaktadır, hal bu ki Kelale durumu Kuran da iki manaya gelen bir durum değildir, şöyle ki:
- Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer (çocuk) yalnız bir kadınsa (mirasın) yarısı onundur.
- (kelele olarak) Ölen kişinin çocuğu yok, bir kız kardeşi varsa, bıraktığı malın yarısı o (kız kardeşi)nindir. Fakat kendisi, (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, onun mirasını (tamamen) alır. Eğer (ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Ve eğer (varisler) erkekli, kadınlı kardeşler olursa, erkeğe, iki kadının payı kadar (pay) verilir.
- Ölenin çocuğu varsa, bıraktığı mirasta ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır.
- Eğer miras bırakan erkek veya kadın kelele olarak miras bırakıyorsa bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer.
- Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer.
- Eğer miras bırakan erkek veya kadın kelele olarak miras bırakıyorsa bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler, üçte bire ortaktırlar
Hisselere Dikkat edilirse Miras bırakanın birinci dereceden mirasçıları olan, çocuklarının olmaması halinde, anne, baba onların yerini alır, şu var ki bu durumda miras bırakanın kardeşleri varsa anasının alacağı mirasın yarısı yani 1/6 hissesi kardeşlere verilir, Miras bırakanın Anne baba yoksa miras bırakanın Kardeşleri onların yerini alır, Miras bırakanın Anne babası yoksa ve aynı zamanda çocukları da yoksa, Kardeşleri miras paylaşımında en üst dereceye çıkarak, çocukların miras paylarını alırlar.
Miras bırakan kişinin, kız çocukları ve kız kardeşleri arasındaki miras açısından ikame bağlantısı, miras bırakan kişinin mirasçı olarak yalnız iki kız çocuğu olması halinde alacakları mirası, kız kardeşlerin alacağı miras payından kolayca anlaya biliriz, Şöyle ki:
(Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır.
Eğer (ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onlarındır
Görüldüğü gibi Kuran öğretisi İnsanı düşünmeye sevk eden bir öğretidir, bu öğreti tarzının farkında olamayanlar, Örneğin, Kuran ın namaz , Salat, abdest, Resul ve Nebi , Sadaka ve Zekat gibi konuları anlatan anlatım tarzı karşısında şaşkınlığa düşerek kavramları durmadan bir birlerine karıştırırlar. Örneğin, Avl veya Avliye için şöyle demektedirler:
Sözlükte "haktan ayrılmak, zulmetmek; yükselmek ve çoğalmak" anlamlarına gelen avl kökünden gelen avliye, fıkıh terimi olarak, bir mirasın taksiminde, belirli hisse sahiplerinin (eshab-ı ferâiz) terekeden alacakları payların toplamının ortak paydadan fazla çıkması halinde, payların toplamından elde edilen sayının ortak payda kabul edilerek mirasçıların hisselerinin belirlenmesine denir. (İ.P.)
Veya geniş tanımla:
Eksik ölçmek ve tartmak, terazinin kefeleri eşit olmamak ve hükmetmekte zulmetmek. Bir miras hukuku terimi olarak avliye: Hisseleri ayet ve hadislerde belirlenen ashabu’t-ferâizin hisseleri toplamı, asıl meselenin ortak paydası (mahreci)’ndan büyük çıkarsa böyle meseleye “avl ve avliye” denir. Burada hisseleri toplamı mahrec kabul edilerek, bu eksiklik her vârise hissesi oranında yansıtılır. Başka bir deyimle hisseleri o nispette azalmış olur. Mûrisin (ölen kimsenin) terikesi; borçlarını ve vasiyetini ifaya kafi gelmiyorsa; bu eksiklik hak sahiplerine, hakları nispetinde taksim edilir. Ayrıca muayyen hisselerin toplamı; asıl meselenin mahrecinden büyük çıkarsa (yani dağıtılacak mal az, hisse çok olursa) “avliye” gündeme gelir. Vârislerin sehimleri (farîzeleri) üç kısıma ayrılır:
1)Farîza-i âdile: Vârislerin hisselerinin toplamı ile mes’elenin mahrecinin eşit olması,
2)Reddiye: Ashâb-ı ferâizin sehimlerinin toplamının, mes’elenin mahrecinden eksik olması,
3)Farîza-i Âile (AVLİYYE) : Ashab-ı ferâizin hisselerinin, mes’elenin mahrecinden büyük olmasıdır. Yani vârislerin sehimleri toplanınca, bu, kendileri için yapılan meselenin mahrecinden fazla olur ve mahreç bunları tam olarak içine alamaz.
(Bak: http://www.islamiterimler.net/alan/terimler/383.html)
Böylece İslam Dininde Zulüm yapmanın meşruluğunu iddia etmektedirler, İslam Dininde zulmetmek meşru olmadığı gibi, İslam Dininin Sahibi olan Allah, asla zalim değildir, hiçbir şekilde zulüm yapmayı da onaylamaz, tam aksine kullara karşı merhametli bir İlah’tır. Bu gibilerin Miras konusundaki paylaşım yollarını gören ve Kuran’ı doğrudan ret eden kimseler Kuran’ın miras payların bölüşümüne göre verdiği oranlar Mirasın yeterlilik yönünden açık verdiğinin ifadesi olup, Allah var ise hesap hatası yapmaz olsa olsa Kuran’ı hesap bilmeyen Muhammed yazmıştır demektedirler, her iki tarafın aynı notada birleşmelerinin ve hesap yönünden sözlerinin birebir örtüşmesinin nedeni, Kuran a Allah’ın emrettiği gibi hakkıyla iman etmemiş olmalarından kaynaklanmaktadır, bu çok önemli bir noktadır, Kuran’a Allah’ın emrettiği şekilde iman etmeyen kimselere karşı Kuran bilgisi devamlı kapalı olagelmiştir.
Bunlar Kuran’dışı eskilerin durumundan örneklerdir, bir de son zamanlarda bunların İnançlarını eleştirmeyi kendi sözlerinin haklılığına gerekçe yapan kimseler, Kuran ile alakası olmayan iddialarını Kuran savunuculuğu maskesi altında Kuran’dan ayet inkarına kadar götürebilmektedirler. Diğer bazı kimselerde kendilerini Hanif olarak tanıtmakla beraber, bunlarda Kuran’a tabi Hanifler ve Kuran’a tabi olmayan Hanifler olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar, Şöyle ki:
Kuran’a Tabi Hanifler: Bunlar Kuran’ın bildiğimiz; normal Arapça dille indiğini ve Kuran’ın Arapça dille olan öğretisini, Arapça lisanla duydukları şekilde kavramları üzerinde felsefe yapmadan kabul eden kimse lerdirler.
Kuran’a Tabi Olmayan Hanifler: Bunlar özellikle Kuran’ın Arapça bir lisanla indiğini kabul etmezler, Kuran kavramları üzerinde felsefe üretmek suretiyle, Kuran’dan ve Peygamberden bağımsız olarak evrensel bir hakikate ulaşacaklarını sanırlar, bundan dolayı Peygamberimiz Muhammed'e (Allah’ın salat ve Selamı Rahmet ve Bereketi Onun üzerine olsun) salat okumaktan nefret ederler, Kuran ın Arapça öğretisini dışlamak içinde, Kuran’ın Kuran’cası diye yeni nesil versiyon olarak ne manaya geldiği belli olmayan kendi icat ettikleri boş bir kavrama sarılırlar, Kuran’ın açık öğretisine yanaşmamakla beraber, işlerine geldiği gibi hadisleri kendilerine dayanak gösteririler. Bunlara göre Cin yoktur, Cehennem yoktur, Şeytan yoktur, Cennet yoktur, Melek yoktur, Ruh yoktur, Melekler öküzlerdir, Kabe'nin yeri belli değildir, Hacerülesvet bir puttur, bayanların baş örtüsü takmaları İslam dininde yoktur, Zina Sıkışmadır, Kuran’ın içeriği şifrelerle doludur gibisinden, hareket noktası Maddecilik olan şeylerle, sözde Kuran’dan yana, özde Kuran karşıtı kimseler olarak, insanları Kuran İslam'ından uzaklaştırmak için ellerinden geleni yaparlar.
Fereç Hüdür
İletişim: hudurferec@hotmail.com