Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Konu Kuran olunca biz de
“mesel” üzerinden yürüyelim.
Bir an için “kim beşyüz
milyar ister” yarışmasında yarışmacı koltuğunda oturduğunuzu hayal edin.
Hiç alışık olmadığınız
makyajlar yapılmış, tanıdığınız, tanımadığınız insanların bakışları altında
başlamışsınız yarışmaya…
Bütün soruları gâh öyle,
gâh böyle geçmişsiniz. Sıra son soruya, en büyük ödüle gelmiş. Hiç joker de
kullanmamışsınız üstelik.
İzleyenlerin tebrik ve
hayranlık dolu bakışları yüzünüzü ışıldatıyor. Kolay mı, kimseciklerin kolay
kolay gelemeyeceği bir noktaya gelmişsiniz.
Sakallı amca sorar: Evet,
hazır mısınız ?
Seyircilere, içlerindeki
yakınlarınıza bir göz gezdirir ve “Hazırım” dersiniz.
Kalbiniz duracak gibidir.
İzleyenler kıpır kıpır. Rayting tavan yapmış. “Bütün Türkiye” sizi izliyor.
Haber olacaksınız yarın.
Müziğin tonu değişmiş,
belki heyecanı arttırmak amacıyla bir de reklam arası girmiştir. Öyle ya en zor
soru geliyor…
Sakallı amca, önündeki
ekrana bakar ve hafif alaylı bir bakışla usul usul sormaya başlar:
Kalp atışlarınız neredeyse
yaka mikrofonundan duyulacaktır.
Evet… Sıra, büyük ödülün
sorusunda…
“Beş kere beş kaç eder ?”
Şok ! Hem ne şok !
İçinizden bir ses atılır
önce;
- Ha ha ha… Beni aptal mı
zannettiniz öyle hemen atlayayım cevaba… İyi düşün koçum tuzak soru bu…
- (Bir başka ses) Allah
Allah, yahu beş kere beş 25 yapar ama bi tuhaflık var bu işte…
- Dur, dur, acele etme.
Düşün, okul yıllarını hatırla, beş kere 5, 5 kere beş, 5 kere 5… Yirmibeşin
karekökü beş de, o beş, bu beş mi ?
- Allah’ım ! Bu soruyu
bilemezsem rezilliği seyret artık.
Sakallı amca ilişir: Neler
düşünüyorsunuz ? Nasıl buldunuz soruyu ?
- Tuhaf… Yani ne bileyim.
Çok heyecanlıyım.
Spot ışıkları sağdan
sağdan, soldan soldan bi tuhaf gelmeye başlamış, ter basmıştır.
Bütün seyirciler nefessiz
izliyorlar sizi. Ne cevap verecek ?
Hiç katılmamış olmayı da
yeğlersiniz bu arada… Elinizin titremesi reklam olmuştur bütün Türkiye’ye…
Bir tarafta 500 milyar,
hayatınız kurtulacak… Öbür tarafta ilk okul çocuklarına kadar madara olmak
korkusu, alnınızın bir tarafını ayrı, öbür tarafını apayrı terletmiştir.
- Bi iş var bu işte… Sakin
ol, sakin ol… Tuzağa düşme… Beş kere beş, beş kere beş… “kere” çarpma demek.
Toplama olsa “artı”, çıkarma olsa “eksi” derdi. Of… Derdi de, bu kadar kolay
soru soracak değiller ya… Sakın acele etme, henüz süren var.
Sakallı amca bozar
sessizliği: “Daha joker haklarınız var. Seyirciye sorabilirsiniz, bir
arkadaşınıza sorabilirsiniz.”
Bir de sinir sinir gülmez
mi ?
- Yahu arkadaş, seyirciye sorsam
komik olacak. Ne yapsam? Ne yapsam ?
- Dur ! Bir fikir geldi
aklıma. Telefon joker hakkımı kullanayım. Boşa gitmesin. Hem de arkadaşımı
onure etmiş olurum. Falan… Oldu bu iş…
Sakallı amca, çek uzatır
size…
- Yok… Ben, telefon joker
hakkımı kullanmak istiyorum. Bu benim hakkım. Arkadaşım, matematikçi. Biraz
komik olacak ama, onu da onure edeyim dediydim hem.
Sakallı amca, pek memnun
olur bu işten. Zaten onun derdi rayting.
- Evet, yarışmacımız
telefon joker hakkını kullanıyor.
- Alo… Alo…
- Merhaba, soruyu
yarışmacıdan dinleyin.
- Ahmet abi ! Beş kere beş
kaç eder ?
- (Telefondaki ) Ha, ha,
ha.. Tabiki onbeş…
Der ve kapatır. İç sesiniz
çıldırmıştır artık.
- Allah, Allah, onbeş dedi
yahu. Ne onbeşi, yirmibeş eder.
-Benim göremediğim bir şey
var, iyice salaklaştım ben. Rezil olacam millete.
İşin aslında, seyirciler
yani millet de salaklaşmıştır. Adam o kadar net konuşmuştur ki, dumur
olmuşlardır.
Toplum / Sürü psikolojisi
tavan yapmış, sizi de çepçevre kuşatmıştır artık.
Sakallı yine sorar:
Arkadaşınızı duydunuz…
- Ah… Ah.. sormaz olaydım.
Eğer şimdi bilemezsem iyice rezil olurum.
- Seyirci jokerini mi
kullansam acaba… Soğuk kanlı gözükmeliyim.
Sakallı amca soruyu tekrar
eder. “Evet, beş kere beş kaç eder”
- Allah’ım !. İşitiyorum,
sağır değilim. Sakin ol, sakin ol. Beş kere beş, beş kere beş…
- Offf…
- Seyirciye sormak
istiyorum. Onlar beni yarışma boyunca desteklediler. (Amma da sevecenim bu gün)
Sakallı amcanın bakışları
tuhaflaşmıştır: - Evet, yarışmacımız seyirci joker hakkını kullanmak istiyor.
…
Seyircinin yanıtı ekranda:
% 60 ---- 15
% 5 ---- 5
% 5 --- 25
% 30 ---- Cevap yok.
Sakallı amca sorar: Evet,
sonuçlar ekranda ne diyorsunuz ?
İç sesiniz faaliyette…
- Allah Allah, ya ben
kafayı sıyırdım, ya millet topyekün kafayı sıyırdı. Nasıl 15 ya… Beş kere beş
25 eder. Gerçi yirmibeş diyenler de var. Ama bu kadar insan ??? Şimdi 25 diyecem bir de yanlış çıkarsa bu
kadar kişiye rağmen… Ben de 15 desem en azından tek başıma yanılmamış olurum.
Yeter be, yeterse yeter…
- Cevap veriyorum. Onbeş…
Oh be…
Alkışlar…
…
Peki doğru cevap nedir ?
Cevabı ahirette…
Önce kolay olan Kuran
zorlaştırıldı, sonra bu zor Kuran’ı anlatacak uzmanlar icad edildi.
Kuran’ı, anlaşılamayacak /
yahut zor anlaşılacak bir kitap olarak belleyip, şartlanarak okuyanlar, Kuran’ı
ancak ahirette anlayabilecekler.
Uzmanlar da… İnsanların
çoğu da… Şeytan mı?
O, Rayting yapıyor...
Ali Aksoy, 25.03.2008
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|