Yazanlarda |
|
dost1 Admin Group
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!
İlhan Akkurt Kardeşimizin yazmış olduğu "Hz. İsa Hrıstiyan mıydı?" adlı kitabından başlıkları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugünkü Hıristiyan inancına göre, Hz. İsa’ya Tanrı tarafından vahiy yoluyla bildirilen öğretilerinin toplandığı bir kitap yoktur. Yani Hıristiyan inancına göre, İslam dinindeki Hz. Muhammed’e Kur’an’ın indirildiği gibi bir İncil indirilmemiştir. Mevcut kutsal kitaplar-İnciller Hz.İsa’dan çok sonraları derlenip toplanmış, O’nun hayat ve öğretilerini içeren eserlerdir. Yine bu dinin inancına göre bu kitaplar, yazarlarının kendi akıllarıyla oluşturduğu eserler olmayıp Kutsal Ruhun kontrolünde ve Tanrı esinlemesiyle (vahiyle) yazılmıştır. D. Wickwire bu konuda şunları yazmaktadır.
“Hıristiyanlık’taki Kitab-ı Mukaddes’e bakış İslamiyet’teki Kuran’ı Kerim’e bakıştan belirgin bir şekilde farklıdır. Hıristiyanlığa göre Kitab-ı Mukaddes Tanrı’nın esinlemesi ile dikte ettirilmiş veya cennetten indirilmiş demek değildir. Tanrı’nın esiniyle Kitab-ı Mukaddes değişik kişilerce yazılmış tam güvenebileceğimiz bir eser ve ruhsal rehberdir. Hz. İsa, İncil’i gökten inen bir kitap olarak anlamadı. İlk Mesih İnanlılarının zamanında İncil kitap olarak hala yoktu. Kitap olarak İncil’i de İsa yazmadı. Onu kaleme alan kişiler, İsa’nın bunun için tayin ettiği elçilerdir. Elçiler, Kutsal Ruh’un denetimi altında yazarak tanık oldukları olayları ve kendi anlayışlarını ifade tarzlarını birleştirerek Tanrı’nın istediği sözleri yazdılar. Esin Tanrı’nın nefesidir. Kutsal Ruh yanlışlık olmadan, her kelimeyi denetleyerek yazdırıyordu.” 5
Gerçi İncillerin hiçbir yerinde Hz. İsa’nın kendi öğretilerini yazmak için birilerini görevlendirdiği görülmemektedir ve yine önemli üç İncil yazarı Markos ile Luka (elç. İşleri yazarı) elçi değil. Kutsal Ruh’un da denetlediğinden pek emin değiliz veya birden fazla Kutsal Ruh olduğunu sanıyoruz. Bu iddiaların ispatını konuların ilerlemesiyle bir bir göreceğiz. Türkiye’deki Bağımsız Protestan Kiliseleri basın danışmanı İsa Karataş “ Gerçekleri Saptıranlar” isimli eserinde şunları yazmaktadır;
Bugünkü Hıristiyan inancına göre, Hz. İsa’ya Tanrı tarafından vahiy yoluyla bildirilen öğretilerinin toplandığı bir kitap yoktur. Yani Hıristiyan inancına göre, İslam dinindeki Hz. Muhammed’e Kur’an’ın indirildiği gibi bir İncil indirilmemiştir. Mevcut kutsal kitaplar-İnciller Hz.İsa’dan çok sonraları derlenip toplanmış, O’nun hayat ve öğretilerini içeren eserlerdir. Yine bu dinin inancına göre bu kitaplar, yazarlarının kendi akıllarıyla oluşturduğu eserler olmayıp Kutsal Ruhun kontrolünde ve Tanrı esinlemesiyle (vahiyle) yazılmıştır. D. Wickwire bu konuda şunları yazmaktadır.
“Hıristiyanlık’taki Kitab-ı Mukaddes’e bakış İslamiyet’teki Kuran’ı Kerim’e bakıştan belirgin bir şekilde farklıdır. Hıristiyanlığa göre Kitab-ı Mukaddes Tanrı’nın esinlemesi ile dikte ettirilmiş veya cennetten indirilmiş demek değildir. Tanrı’nın esiniyle Kitab-ı Mukaddes değişik kişilerce yazılmış tam güvenebileceğimiz bir eser ve ruhsal rehberdir. Hz. İsa, İncil’i gökten inen bir kitap olarak anlamadı. İlk Mesih İnanlılarının zamanında İncil kitap olarak hala yoktu. Kitap olarak İncil’i de İsa yazmadı. Onu kaleme alan kişiler, İsa’nın bunun için tayin ettiği elçilerdir. Elçiler, Kutsal Ruh’un denetimi altında yazarak tanık oldukları olayları ve kendi anlayışlarını ifade tarzlarını birleştirerek Tanrı’nın istediği sözleri yazdılar. Esin Tanrı’nın nefesidir. Kutsal Ruh yanlışlık olmadan, her kelimeyi denetleyerek yazdırıyordu.” 5
Gerçi İncillerin hiçbir yerinde Hz. İsa’nın kendi öğretilerini yazmak için birilerini görevlendirdiği görülmemektedir ve yine önemli üç İncil yazarı Markos ile Luka (elç. İşleri yazarı) elçi değil. Kutsal Ruh’un da denetlediğinden pek emin değiliz veya birden fazla Kutsal Ruh olduğunu sanıyoruz. Bu iddiaların ispatını konuların ilerlemesiyle bir bir göreceğiz. Türkiye’deki Bağımsız Protestan Kiliseleri basın danışmanı İsa Karataş “ Gerçekleri Saptıranlar” isimli eserinde şunları yazmaktadır;
“ Bu durumda, şu gerçeği kabul etmek zorundayız: İncil İsa’ya indirilmemiştir. Çünkü hem İncil’e göre (Yuhanna, 1-4), hem de Kuran’nın bir başka ayetine (Nisa-4) göre İsa Mesih, “ Allah’ın Canlı Sözü” değil mi Öyle ise Allah’ın O’na ayrıca İncil indirmesine ne gerek var?”6
Hz. İsa’nın Allah’ın canlı sözü olduğunu bildiren İlgili Yuhanna ayeti;
“1 Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. 14 söz, insan olup aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini -Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini- gördük.” (Yuhanna-1)
Kur’anda Hz. İsa için, Yuhanna İncili 1:1 de ifade edilen Tanrıya eş bir sözden (logos) bahsedilmiyor. Türkiye diyanet vakfının kuran mealinde Hz. İsa için “O Allah’ın, Meryem’e ulaştırdığı kün:ol kelimesi(nin eseri)dir”.7 Bazı Kur’an meallerinde kısaca “Allah’ın kelamıdır” diye tercüme edilse de, Hz. İsa hakkında, Kuran’daki ayetlere topluca bakıldığında, bu iddialar çok açık reddedilmekte ve özellikle Hz. İsa için “ MERYEMOĞLU İSA “ vurgusu yapılmaktadır.8 Yeni Yaşam Yayınları’nın yayınladığı İncil’de bu konuda şu ifadeler bulunmaktadır.
“İncil’e göre, İsa Mesih’in kendisi ne bir kitap yazdı, ne de gökten kendisine bir kitap indirildi. Buna karşılık İncil’de İsa’nın, Tanrıyı bize açıklamak için dünyaya gelmiş olan “Tanrı Sözü” olduğu belirtilir (Yuhanna 1:1-18).” 9
Ama Yuhanna’nın dışında, diğer İncil’lerde Hz. İsa’nın Tanrı sözü- Logos olduğundan bahsedilmez. Diğer İncil’lerde ise, Hz.İsa bakın ne diyor;
“16-17 İsa, büyüdüğü Nasıra Kenti’ne geldiğinde her zamanki gibi Şabat Günü havraya gitti. Kutsal Yazılar’ı okumak üzere ayağa kalkınca O’na Peygamber Yeşaya’nın Kitabı verildi. Kitabı açarak şu sözlerin yazılı olduğu yeri buldu:
18-19Rab’bin Ruhu üzerimdedir. Çünkü O beni yoksullara MÜJDE’Yİ İLETMEK İÇİN meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, Körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak Ve Rab’bin lütuf yılını ilan etmek için BENİ GÖNDERDİ.” (Luka-4)
“38 İsa onlara, “Başka yerlere, yakın kasabalara gidelim” dedi. “Oralarda da TANRI SÖZÜNÜ duyurayım. Bunun için çıkıp geldim.” (Markos-1)
“ 14Yahya’nın tutuklanmasından sonra İsa, TANRI’NIN MÜJDESİ’Nİ duyura duyura Celile’ye gitti.15 “Zaman doldu” diyordu, “Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde’ye inanın!” (Markos-1)
Yuhanna İncil’inin sadece giriş kısmında bulunan ve yoruma çok açık, felsefi-mecazi-gnostik (mistik) bir anlatımı, bu konuya delil olarak sunup, ayni İncil’in, Hz. İsa’nın kendiliğinden değil Tanrı’dan aldığı vahiyle konuştuğunu anlatan aşağıdaki son derece açık bir çok ifadelerini görmezden gelmek anlaşılır gibi değil;
“49 Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Baba’nın kendisi ne söylemem ve ne konuşmam gerektiğini bana buyurdu.50 O’nun buyruğunun sonsuz yaşam olduğunu biliyorum. Bunun için ne söylüyorsam, Baba’nın bana söylediği gibi söylüyorum.“ (Yuhanna-12)
“16 İsa onlara, “Benim öğretim benim değil, beni gönderenindir” diye karşılık verdi.17 “Eğer bir kimse Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Tanrı’dan mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir.“ (Yuhanna-7)
“25 O’na, “Sen kimsin?” diye sordular. İsa, “Başlangıçtan beri size ne söyledimse, O’yum” dedi.26 “Sizinle ilgili söyleyecek ve sizleri yargılayacak çok şeyim var.
Beni gönderen gerçektir. BEN O’NDAN İŞİTTİKLERİMİ DÜNYAYA BİLDİRİYORUM. “ (Yuhanna-8)
“28 Bu nedenle İsa şöyle dedi: “İnsanoğlu’nu yukarı kaldırdığınız zaman benim O olduğumu, KENDİLİĞİMDEN HİÇBİR ŞEY YAPMADIĞIMI, ama tıpkı Baba’nın bana öğrettiği gibi konuştuğumu anlayacaksınız.“ (Yuhanna-8)
“24 Beni sevmeyen, sözlerime uymaz. İŞİTTİĞİNİZ SÖZ BENİM DEĞİL, beni gönderen Baba’nındır.25 “Ben daha aranızdayken size bunları söyledim.” (Yuhanna-14)
Özellikle Yuhanna İncilinde bu kadar açık ifadeler varken, nasıl olurda Hz. İsa’nın, Tanrıdan aldığı vahiy ile değil de, kendiliğinden konuştuğu iddia ediliyor anlaşılır gibi değil. İşte İncillerde ki en çok dikkatimizi çeken nokta bu. Birbirine tamamen ters ifadelerle dolu olması. Zaten İşte bu da, anlamak isteyen için, ilk başta var olan asıl gerçekler üzerine acemice yeni ve zıt ilavelerin yapılmış olduğunun en açık kanıtı olmaktadır. Yukarıdaki ifadelerden anlaşılıyor ki, Hz.İsa kendiliğinden konuşmuyor. Tanrının sözünü ve Tanrının Müjdesini (İncil’ini), insanlara iletmek için “ Tanrı Beni gönderdi, ben kendiliğimden konuşmuyorum, beni gönderen ne söylemem ve ne konuşmam gerektiğini bana bildirdi” diyor. Bütün İncil’lerde bu kadar açık ifadeler varken, bunları görmezden gelip Yuhanna İncil’inin başındaki kapalı bir ifadeden zorlama yorumlar yapmak, aynen Kur’an’ın ifadesiyle bile bile gerçeği gizlemek, kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamaktır.10 Eğer Hz. İsa teslise göre Tanrı’nın üç kimliğinden biri ve Tanrı’ya eşit ise, kendinden üstün bir otoriteden direktif alan bir emir kulu gibi, “O beni gönderdi, Tanrı sözünü duyurayım. Tıpkı bana öğrettiği gibi konuşuyorum” demezdi. Ayrıca Yuhanna’nın başında ki ifadelerden yapılan yorumlamalara göre, yaşayan Tanrı Sözü olsaydı, aynı incildeki gün gibi açık bu ifadeleri söylemezdi. Her ikisi de doğru olamayacağına göre, ifadelerin biri yanlış veya yapılan zorlama yorum yanlış. Aynı İncilde ve diğer üç İncilde gerçeğin ne olduğunu açıkça anlatan bir sürü ifade ortada iken, dileyen hala zorlama yorumunda ısrar edebilir. Eğer O’nu, sözlerini insanlara duyurmak için gönderen bir Tanrı varsa ve kendiliğinden konuşmuyorsa, duyurduğu bu Tanrı Söz’leri de apaçık vahiy (Tanrı’dan alınan sözler) olur. Bu konuda İ.Karataş gibi, Kuran’ı da kaynak olarak kabul edeceksek, Kuran’da Hz.İsa; ‘Allah’ın kendisine kitap verdiğini ve peygamber olarak gönderdiğini’ açıkça söylemektedir.11 İ.Karataş yine kitabında yukarıdaki İncil ayetleri için şunları yazmaktadır;
“Hz.İsa’ya gönderilmiş yazılı bir kitaptan ziyade, Allah’ın iyi haberlerinin açıklanması ve yayılması olarak anlaşılmalıdır” 12
Gayet tabi her peygamber, Allah’ın iyi haberlerini yaymakla görevlendirilmiştir. Ama sıradan bir insanda bilir ki, peygamberler kendiliğinden konuşmaz ve Allah’ın kendilerine bildirdiklerini (vahiyleri) insanlara iletirler. Yine herkesin bildiği gibi Allah, peygamberlerin duyurulmasını istediği vahiyleri topluca yazılı bir kitap olarak gökten indirmez. Ne Kuran’dan, nede İncil’den böyle bir anlam çıkmaz. Allah buyruklarını vahiy yoluyla zamana yayarak bildirir. Kutsal kitaplar da, bunların derlenip toplanmasıdır. Yukarıdaki İncil metinlerini nasıl yorumlarsak yorumlayalım, Hz. İsa, kendisini gönderen Tanrı’nın Buyruklarını-Müjdesini insanlara duyurmuştur. Önemli olan bunların ne olduğudur. Ama ne yazık ki bunların yazılıp toplandığı orijinal bir metin günümüze ulaşamamıştır. O’nun irşat faaliyetlerini anlatan mevcut İncillerden ilki, vefatından ancak 30 yıl sonra derlenerek yazılabilmiştir ve ne yazık ki elimize ulaşan en eski elyazması da MS. 130 yılları civarına aittir. Maalesef bunların çoğu iyi korunamamış ve eksik metinler içermektedir. Mesele olan bu yazılanların ne miktarda, ne kadar doğru ve hangisi gerçektir. Bunları göreceğiz.
Kaynak:Buradan alınmıştır
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam, "dost1" kardeşim,
Aşağıdaki "makalem" yazdıklarınıza bir katkı olur inşAllah
A.İncil[1]/Ahd-i Cedid/Yeni Ahid:
“Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinidir ve öğretmek, azarlamak yola getirmek ve doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır” ( İncil, 2. Timoteyus 3:16)
İncil kelimesinin aslı “iyi haber, müjde” anlamında Yunanca euaggelion (euengelion) olup Latince’ye evangelium. Fransızcaya évangile olarak geçmiştir. İngilizce’deki karşılığı ise eski İngilizce godspel kelimesinin ya doğrudan veya Habeş'çe şekli olan Wangel kanalıyla Arapça’ya İncil olarak geçtiği ileri sürülmektedir. İncil (euaggelion) kelimesini, Ahd-i Cedid külliyatı içinde Hıristiyani anlamda ilk defa Pavlus “İsa tarafından öğretilen yeni doktrin” anlamında kullanılmıştır. Pavlus Hıristiyan doktrinini kendi anladığı şekilde yaymış ve bu yorumu “benim incilim” (Romalılar’a mektup. 2:12, 16:25, Galatyalılar’a Mektup 1:6, 2:2 veya “müjdelediğim İncil” (Korintoslular’a Birinci Mektup 15:11) şeklinde tanımlamıştır. Pavlus’un incili Mesih’in ölümü ve dirilişi üzerine temellen dirilmiştir. (Koritoslular’a Birinci Mektup 15:1-15) Ahd-i Cedid yazarları İncil kelimesine genellikle “Mesih tarafından insanlığa öğretilen ve havarilerce vaaz edilen kurtuluş müjdesi, İsa Mesih doktrini” manasını yüklemişlerdir. (matta 26:13, Romalılar’a Mektup 1:1, 10:16) Bu anlamıyla Hıristiyan vahyini ve İsa Mesih vasıtasıyla Tanrı ile insanlar arasında yapılan “yeni ahid”i ifade etmektedir.
Hıristiyanlara göre Ahd-i Cedid’de İncil, yazılı bir metni değil Mesih ve havarileri bildirdiği mesajı ve müjdeyi, şifahi tebliği ifade eder. İncil kelimesi bazen herhangi bir niteleme sıfatı almadan tek başına (Markos 1:1, 13:10, 16:15 ) çoğunlukla da bir niteleme sıfatı ile birlikte (Matta 4:23, 9:35, 24:14) kullanılmaktadır.
İncil kelimesi, havariler sonrası dönemde II. Yüzyıldan itibaren kilise dilinde kurtuluş müjdesiyle İsa Mesih’in doktrinini içeren, havarilerin bizzat görgü tanıklığı oldukları yazıları, İsa (a.s)’ın hayat ve öğretisine dair havarilere ait dini bilgileri ihtiva eden kitapları ifade etmeye başladı.
Hristiyanlara göre aslında sadece Mesih’in incili vardır, fakat bu İncil dört şekilde kendini göstermektedir.
İncillerin yazılması:
Hıristiyan inancına göre İsa(a.s) İncil yazmamış, sadece tebliğ etmiş ve havarilerden onu tebliğ etmelerini istemiştir. Nitekim uygulamada da İncil yazıya geçirilmeden önce şifahen nakledilmiştir. İsa(a.s) Filistin’i dolaşarak İncil’i tebliğ etmiş (Matta 4:23, 9:35, Markos 1: 14) mesajının bütün dünyaya yayılacağını bildirmiş (Matta 24:14, 26:13, Markos 13:10, 14:9) onu yayma görevini de havarilerine vermiş (Markos 16:15) İsa(a.s)’ın “göğe çıkışından” ve on gün sonra kutsal ruhun havariler üzerine indiği kabul edilen Pentikost gününden itibaren İncil’i tebliğ etmeye başlamışlardır.
Kanonik İnciller:
Hıristiyanlık, İncil adı verilen çok sayıda kitap arasından sadece dördünü muteber addederek “ilham edilmiş kitaplar” listesine (canon) dahil etmiş, diğerlerini apokrif sayarak reddetmiştir. Kisile bu dört İncil’in Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazıldığını kabul etmektedir.
1. Matta’ya göre İncil/Matta’nın incil’i/Matta İncili:
Kanonik İnciller arasında ilk sırada yer alan Matta incili’nde yazarıyla ilgili bilgi bulunmamaktadır. Kilise Yunanca yazılmış olan Matta İncili’ni Fislistinli Yahudi Matta-Levi’ye nisbet etmektedir. Matta, İsa(a.s)’ın davetine uymuş ve on iki havariden biri olarak seçilmiştir.(Matta 9:9, 10:3)
İncillerin bilimsel tenkidi çalışmalarına göre Matta, Grekçe Matta İncili’nin yazarı değildir; İsa(a.s)’ın sözlerini İsa(a.s)’ın konuşma dili olan Arami dilinde yazmıştır. Havari Matta’ya ait olan bu metin daha sonra Yunanca’ya çevrilmiş, buna yapılan ilavelerle bugünkü Matta İncili ortaya çıkmıştır. Bu İncil’in Luka’dan sonra ve Kudüs’ün tahribinden önce yaklaşık M.S.60-65 yıllarında yazıldığı kabul edilir.
2. Markos’a göre İncil/Markso’un İncil’i/Markos İncil’i:
Diğer bir adı Yuhanna olan Markos, Hıristiyan geleneğine göre havari Patrus’un öğrencisidir. Barnaba’nın yeğenidir. Bu İncil’in yazarı Kudüslü Markos’tur. (Rasullerin İşleri 12:12,25, 13:5,13, 25:37,39) İsa(a.s)’la beraber olmamıştır.Markos İncili dili Yunanca olan kanonik İnciller içerisinde hem en kısa olanı hem de bir yoruma göre ilk yazılanıdır. (M.S.58)
3.Luka’ya göre İncil/Luka’nın İncil’i/Luka İncil’i:
Sinoptik İncillerin üçüncüsüdür. Yazarı olan Luka, Antakyalı Yahudi olmayan bir ailedendir. II.Yüzyıldan itibaren Hıristiyan geleneği, bu İncil’in Pavlus’un hekim Luka diye adlandırdığı (Koloseliler’e Mektup 4:13) kişi tarafından yazıldığını kabul etmektedir. Genç yaşında Pavlus’u tanımış ve ondan ayrılmamıştır. Yaklaşık yazılış tarihi M.S.61’dir.
4. Yuhanna’ya göre İncil/Yuhanna’nın İncil’i/Yuhanna İncil’i:
On iki havariden biri olan Yuhanna’ya nispet edilir. Yaklaşık M.S.90-100 tarihlerinde yazılmıştır. Metin tetkikçilerinin çoğuna göre bu İncil havari Yuhanna’nın eseri değildir.
5. İncil’in diğer bölümleri:
Elçilerin işleri: (M.S. 63)
Pavlus’un Mektupları:
Romalılar (M.S. 57)
1.Korintliler (M.S. 54)
2.Korintliler (M.S. 56)
Galatyalılar (M.S. 48)
Efesliler (M.S. 60)
Filipililer (M.S. 54 )
Koloseliler (M.S. 60)
1.Selanikliler (M.S. 50)
2.Selanikliler (M.S. 50)
1.Timoteyus (M.S. 63)
2.Timoteyus (M.S. 63)
Titus (M.S. 63)
Filemun (M.S. 60)
Genel Mektuplar:
İbraniler (M.S. 69)
Yakub (M.S. 69)
1.Petrus (M.S. 63)
2.Petrus (M.S. 64 )
1.Yuhanna (M.S. 90)
2.Yuhanna (M.S. 90)
3.Yuhanna (M.S. 90 )
Yahuda (M.S. 90)
Kehanet:
Esinlenme (Vahiy) (M.S. 95)
İncillerin’in nispet edildiği yazarlara ait orijinal yazma nüshaları yoktur. İlk nesil Hıristiyanları için dini alanda en yüksek otorite, Ahd-i atik/Eski ahid/Tervrat ile İsa(a.s) tarafından ortaya konan ve havariler kanalıyla tebliğ edilen mesajdı. O dönemde sadece Ahd-i Atik/Eski Ahid/Tevrat yazılı belgeler halinde bulunuyordu. İsa (a.s)’da Ahd-i Atik’e referans yapıyordu. İsa (a.s) sözleri ve havarilerin tebliğatı ise uzun süre şifahen nakledildi, daha sonra “havarilerin hatıratı” da denilen İnciller kaleme alındı. Kur’an’ı Kerim’de İncil kelimesi geç Mekke dönemine ait bir sure dışında tamamı Medeni surelerde olamak üzere on iki yerde geçmekte ve bu ayetlerin tamamamı İsa (a.s) tebliğ ettiği ilahi vahyi, Muhammed (a.s) döneminde yaşayan Hıristiyanların elinde bulunan kitabı ifade etmektedir. Muhammed (a.s) Kur’an’ı Kerim’i tebliğ etmeden önce (610-632) Hıristiyanlar;
1.İznik konsili (325)
2.İstanbul 1. Konsili (381)
3.Efes Konsili (431)
4.Kadiköy Konsili (451)
5.İstanbul 2. Konsili (553)
Yıllarında aralarındaki akidevi tartışmalar nedeniyle toplanmışlar ve dört İncil kabul edilmişti. Hıristiyanların apokrifler olarak gördükleri, İbraniler İncili, Ebonitler İncili, On iki havariler İncili, Jacgues İncili, Mısırlılar İncili, Sahte Matta İncili, Thoma İncili, çocukluk İncili, Petrus İncili bunlardandır.
Hıristiyan olan ve Hıristiyanlığı devlet himayesine alan ilk Roma imparatoru Konstantin’dir. 313 yılında yayımladığı Milan fermanı ile topraklarında yaşayan Hıristiyanlara hürriyet verdi.
Apokrif İnciller:
Sahte sayılan İnciller İbraniler, Mısırlılar, Peter, Thomas, Matthias, Philippe, Judas, Barthélemy, Barnabas, Basilide, Marcion İncili ve Yakub kitabı yine kişilere ait bazı kitaplar, eser ve mektuplar İncil'in Apokriflerden sayılmıştır.
Kiliseler:
Eski şark Kiliseleri
a)Monofzitler
a.1.Suriye Kiliseleri
a.2.Kıbtiler
a.3.Habeşiler
a.4.Ermeniler
a.5.Nasturiler
b) Roma Katolik Kilisesi
Kur’an’ı Kerim sonrası kiliseler
d) Rum Ortodoks Kilisesi
e) Protestanlar
f) Diğer (Yehova şahitleri, Mormonlar v.s)
cehd bizden tevfik Allah(a.c)'den
Not: "İncil ve Tevrat"la ilgili bir iki mesele daha var konuşulacak fakat "suni" bir gündem olmasın istiyorum, "zamanı" geldiğininde paylaşırım.
Kardeşiniz
rıdvan
[1] Bu yazı T.D.Vakfı İslam Ansiklopedisi İncil mad., Mevcut Kaynaklara göre Hıritiyanlık, Suat Yıldırım, ışık yayınları, Yahudi, Hristiyan ve İslam kaynaklarına göre Kutsal kitabın değişmezliği, Daniel Wickwire, İsevilikten Hıristiyanlığa, Tecettin Şimşek, Ekin Yayınları, Katolik Kilisesi Din ve Ahlak ilkeleri, Çev: Dominik Pamir, Toma’ya Göre İncil, Ahmed Yüksel Özemre, kitaplarından faydalanarak yazılmıştır.
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
Yine bir katkı amaçlı "yarım kalmış" bir makalem
Tevrat
Tevrat, üç bölümden oluşan Yahudilerin kutsal kitabı Eski Ahid'in ilk bölümüdür. İbranice yazılmıştır. Bu dildeki adı, kanun ve şeriat anlamına gelen Torah'dır. (Torah'ın sonundaki "he", illetli harflerdendir. Arapça'da olduğu gibi okurken söylenmez.) Torah, Yahudi kültüründe, hem Eski Ahit'in bütünü hem de onun ilk beş kitabı için kullanılır. Beş bölüm olması nedeniyle Batı'da Pentateque denir.
İlk indiği halini korumadığı halde Yahudiler, tümünün Tanrı'nın vahyiyle yazıldığına inanır. Oysa Tesniye'nin sonunda Musa(a.s)'nın ölümü ve gömülüşü yazılıdır. Buna rağmen bu beş kitabın hepsinin "Tanrı'nın vahyi ve Musa'nın eliyle yazıldığına inanmak" Yahudilere farzdır. Tevrat'ın İbranice en eski metni M.S 9. yüzyıl tarihini taşır.
Tevrat bir kitaplar toplamı olmadan önce, sözlü bir halk geleneği halinde hafızalarda yaşamıştır. Asıl Tevrat, 2 bin yılı aşkın zaman süresinde, rivayetten rivayete, tercümeden tercümeye ve bunların doğal sonucu olarak yapılan düzenlemelerle şekil değiştirmiştir. Yemek şarkıları, hasat sonu şenlik şarkısı, çalışma sırasında söylenen ünlü kuyu şarkısı (Sayılar 21,17) gibi şarkılar; mersiyeler mersiyesi gibi evlenme şarkıları, matem şarkıları, savaş türküleri, dualar ve beddualar Tevrat'ta yer alan sözlü gelenekler arasındadır.
Tevrat'ın yazıya geçirilmesi 13. yüzyılın sonunda gerçekleşir, ancak bu yazım sırasında pek dikkatli davranılmadığı görülür. Örneğin, bizzat "Tanrının elinden çıktığı kabul edilen" On Emir, Çıkış (20, 1-21) ve Tesniye'de (5, 1-30) farklıdır. Bugünkü Tevrat'ın, dört ayrı rivayetin birbirine geçirilmesinden meydana geldiği daha 19. yüzyılda anlaşılmış ve kabul edilmiştir. Bu metinler şunlardır:
1. Yahvist metin: M.Ö. 9. yüzyılda Yahuda bölgesinde yazılmış olup Tanrı hakkında Yahve kelimesini kullandığından bu ismi almıştır. İsrailoğulları'nın Yahve tarafından seçilmesi ana fikri üzerinde durur. 2. Elohist metin: Birinci metinden yaklaşık 100 kadar sonra İsrail bölgesinde yazılmış olup Tanrı hakkında Elohim kelimesini kullandığından bu isim verilmiştir. 3. Tesniye: M.Ö. 8. ya da 7. yüzyılda kaleme alınmıştır. 4. Din adamları metni: Babil esareti ya da ondan hemen sonraki döneme yani yaklaşık M.Ö. 6. yüzyıla aittir.
Eski Ahit; Tevrat, Peygamberler (Neviim) ve Kitaplar (Ketuvim) olmak üzere üç ana bölümden oluşur. Birinci bölüm olan Tevrat'ın içerdiği kitaplar; Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye'dir. İkinci bölüm peygamberlere ait kitapları kapsar. Bu da iki kısma ayrılır: Önceki Peygamberlere ait kitaplar ve Sonraki Peygamberlere ait kitaplar. Önceki Peygamberler; Yeşu, Hakimler, Samuel ve Krallar kitaplarını içerir. Son Peygamberler'i oluşturan kitaplar ise İşaya, Yeremya, Hezekiel ve On İki Peygamber'dir. Üçüncü bölüm Kitaplar (Menkıbeler)'da ise Mezmurlar, Süleyman'ın Meselleri, Eyub, Neşideler Neşidesi, Ruth, Yeremya'nın Mersiyeleri, Vaiz, Ester, Daniyel, Ezra-Nehemya ve Tarihler kitapları yer alır.
Tevrat'ın içerdiği beş kitaptan ilki olan Tekvin, adını kitabın baş tarafında yer alan yaratılış hikayesinden alır. Alemin yaratılışı, Adem ile Havva'nın cennetten kovuluşu, ilk cinayet, insan neslinin yeryüzünde çoğalması, "Nuh Tufanı", "Avot" denilen İbrahim(a.s), İshak(a.s) ve Yakup(a.s) ile Yusuf'(a.s)'ın hikayeleri, Yusuf(a.s) zamanında İsrailoğulları'nın Mısır'a yerleşmesi gibi konuları kapsar.
Çıkış, İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışıyla ilgilidir. Bu kitapta Mısır'daki kölelik hayatı, Musa(a.s)'nın doğuşu, peygamberlikle görevlendirilmesi, Sina'da vahiy gelmesi, On Emir'in verilmesi, Altın Buzağı'ya tapılması ve Ahit Sandığı'nın yapılması gibi konular anlatılır.
Levililer ise kurbanlar, yiyecek ve içeceklerde dikkat edilmesi gereken dini kurallar, doğumdan sonra kadının hali, evlenmesi helal ve haram olanlar, zina, bayramlar, kölelik, anne-baba ve komşulara karşı görevler ve cüzzam hastalığı gibi meseleleri kapsar. Bu bölüm adını, hahamlık ve hahamların görevi üzerinde uzun durması ve dini bir sınıf olan ve kitapta adı çok geçen Levi'im'den alır.
Sayılar kitabının adı, yapılan nüfus sayımına dayanır. Zina ile suçlanan kadının "acı su testi"ne tabi tutulması, nezir yemini, boyların Sina'dan ayrılışı, gökten Man inmesi, Tanrı'nın zafer kazandıracağına inanmadıklarından İsrailoğulları'nın Kenanlılara yenilmesi, kırmızı inek meselesi, erkek kardeşlerin olmadığı durumda kızlara miras verilmesi ile ilgili vahyin gelmesi ve suçluların kaçıp sığınabileceği şehirlerin belirlenmesi kitabın konularını oluşturur.
Tesniye ise ilk dört kitabın özet tekrarıdır. Üslup bakımından da diğerlerinden ayrılır. İlk dört kitapta hitap, "doğrudan Tanrı'ya ait olduğu" halde Tesniye'de, "Musa(a.s)'a aittir. Musa(a.s), Mısır'dan nasıl çıktıklarını, ne gibi zorluklarla karşılaştıklarını, hangi yerlerden geçtiklerini, nerelerde konakladıklarını anlatıp önceki olayların bir özetini yapar. Kitap, Musa(a.s)'ın ölümünün ve gömülmesinin anlatıldığı bölümle son bulur.
Tevrat'ta üç çeşit bölümleme vardır. Hıristiyanların 13. yüzyılda yaptığı ve 14. yüzyılda Yahudilerin de kabul ettiği ilk bölümleme "bap"tır. Bu bölümlemeye göre Tevrat, 187 baptan meydana gelir. İkincisi, cümlelerin içerik birliğine göre yapılan bölümlemedir; cümleler arasında boş alan bırakmak suretiyle yapılır. Bu yönteme göre Tevrat'ta 290 açık, 379 kapalı bölüm vardır. Üçüncü bölümleme yöntemi ise, haftalık okuma parçalarına göre yapılır. Tevrat, her hafta Şabat günlerinde okunmak üzere, 54 haftada bitirilecek şekilde 54 bölüme ayrılır.
Tevrat'ın el yazması metnine "Sefer Torah" denir ve Yahudilikte kutsallık derecesi yüksektir. Sinegoglarda, (camilerdeki mihrabın yerini tutan yerde) saklanır. 248 sütun halinde yazılmış tek bir uzun sayfadan ibarettir ve iki ruloya sarılmış durumdadır. Üzeri kumaş kılıfla örtülüdür.
cehd bizden tevfik Allah(a.c)'den
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
|
|