Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam

levh-i mahfuzun kur'an'ın indiği dönemdeki yazılı hale getirilen ve korunan belgeler olduğu kanısındayım, bir kağıt parçasından olan vergi levhasının da aynı mantıkla adlandırıldığını düşünüyorum, poşet veya çerçeve içerisinde korunan bu levha, muhfasa edilen vergi levhasıdır, aynı şekilde algısal olarak indirilen kur'an'ın da yazı ile levhalandırılmış ve kendi dönemi açısından kalıcı ve korunaklı kılınmıştır diye düşünüyorum, incil ve tevrat ile kur'an'ın indiği dönemler açısından farklı muhafaza şekillerine sahip olduğu ve kur'an'ın levh-i mahfuzda olarak incil ve tevratla farklı bir yöne sahip olduğu ortaya konuluyor, bu yön Rabb tarafından geliştirilen değil, kul tarafından geliştiirlen ve Rabb tarafından tanımlanan bir yöndür diye inanıyorum,

ana kitap, kitap, levh-i mahfuz, kitab-ı meknun, bunların her birinin birbirinden farklı noktalara temas ettiğini düşünüyorum zira kelimeler anlamların duyguların ve düşüncelerin ifadesi sembolüdür, iki farklı kelime tek bir eşittir ile ifade edilemez,

Rabbin katındaki kitabı, arşında oturan yapraklarını çevirdiği bir kitap olarak canlandıramıyorum, bilginin ana merkezi olarak ele alıyorum, bir kitap ile yazılması olayını eşyanın tabiatının oluşturulması olarak düşünüyorum, genel olarak bu kelimelerin bende uyandırdığı anlamlar bunlardır, denetlenemeyen gayp ile insanlar denetlenebilsin,

iş odur ki levha gibi bir değer ifade edecek bir hayatı eylemlerimizle tutarlı kılarak muhafaza etmeli, vergi levhası olmadan ticari faaliyet yürütülemediği gibi, her kağıt parçası da levha olamıyor, üzerinde düşünebiliriz gibime geliyor,

Esenlik dilerim

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Barış ve Kardeşliği ilke edinenlere

Selam Düşünen,sorgulayan ve paylaşanlara

Malik bin nebi kardeşim merhaba.

Eğer korunan o dönemdeki yazılı hale getirilen belgeler ise ki ben böyle düşünmüyorum evrendeki herşey zaman içerisinde bozulmaya/değişmeye mahkumdur.Bunu evrendeki sistemi incelediğimizde net bir şekilde görmek mümkündür.

Şimdi ayeti/ayetleri inceleyelim;

13:39 -	Allah dilediğini imha eder, dilediğini de yerinde bırakır. Ana kitap O'nun katındadır.
43:4 -	Gerçekten o bizim nezdimizde bulunan ana kitapta mevcut yüce ve hikmet dolu bir kitaptır.
50:4 -	Fakat biz toprağın onlardan neyi eksilttiğini elbette biliyoruz. Yanımızda herşeyi kaydedip muhafaza eden bir kitap vardır.
57:22 -	Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır.
80:13 -	O, değerli sahifelerdedir.
80:14 -	Yüksek tutulan tertemiz sahifelerde.
80:15 -	Yazıcıların ellerindedir,
80:16 -	Değerli, iyi yazıcıların.
85:22 -	Levh-i Mahfuz'dadır.

Evrende mükemmel bir sistem bulunmaktadır.

Yaratıcmız bu evrende işleyen yasalar belirlemiştir.

Bu yasalar sürekli devrededir.

Bu ayete baktığımızda dilediğini imha edeceğini,dilediğinide yerinde bırakacağını söylediği şey toplumdan çok evrendeki tüm yaratılan canlı ve cansız şeyler için geçerlidir.

Dün varolan şey bugün varolmayacağı gibi yarında çok farklı şeylerle evrende karşılaşılacaktır.

Sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisinde evren yoluna devam etmektedir.

Dün dinazorlar ve farklı yaratıklar varken bugün çok farklı şeyler ortadadır.Yarında daha farklı şeylerle karşılaşmayacağımızın garantisini kimse veremez.

Evet Ana Kitab(ana bellek)içerisinde tüm sitem kayıtlıdır ve bu korunma altına alınmıştır.Sisteme müdahale edildiği anda sünnetullah devreye giriyor ve her şey bir süreç içerisinde olup bitiyor.

Yanlış hatırlamıyorsam bir yerde okuduğum bazı makaleler evrende tüm insan seslerinin kayıt altında olduğunu bunu yakın bir zamanda geliştirilen teknoloji sayesinde eski yaşayan insanların bile seslerini ortaya çıkaracaklarını söylemiş olmasıydı.

Evet korunan sadece ses kayıtları değil.Evreni bir kitap olarak düşünürsek içindekileride okunacak korunan değerli levhalar olarak görebiliriz.

En doğrusunu Allah bilir.

sevgi ile kalın...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam değerli kardeşim ashab-ı kehf,

kur'an algısal olarak indiği dönemde yazıya dökülmüş halinde bir denetleme mekanizması kurulabilinirdi, bu da yazılı belgeye muhafaza işlemi olarak düşünülebilinirdi, zira kaynak hala ortadaydı, muhammedin elçiliğine iman ettikten sonra meryemin hayat hikayesi, ibrahimin hayat hikayesi, muhammedin ağzından çıkanlarla denetlenebilirdi, ama gene muhammedin ağzından çıkan sözleri bir denetim mekanizması ile denetlenemezdi, muhammedin fii tarih hakkında söylediği sözleri, fiii tarihinde yaşamış insanlar hakkında söylediği sözleri, o insanların gerçekliklerini bularak karşılaştırıp denetleme imkanımız olamazdı, sadece kalbimizde muhammede karşı oluşacak bu adam doğru söylüyor, bu adam dürüst, bu adam yalan söylemez gibi ve daha sonra tanımını yapamadığımız ama içimizde uyanan o duygu ile kabul edebilirdik, ama gene bu da hatadan uzak olamazdı, yalan söylemeyen insanlar yanılmayacaktır diye de bir şey yok,

mushafa ibrahimin hayatı sonradan eklendi veya mushaftan bir bölümü çıkartıldı şeklindeki bir önermeye verebileceğimiz tek cevap sebep? sorusudur. eğer muhammed ile aynı dönemde yaşasaydık yazı ile ifade edilne kısımdaki bu önerme muhammede sorularak denetlenebilinirdi, fakat gene muhammedin ağzından çıkanlar için yapılacak olan muhammed bu sureyi kendinden ekledi veya kendinden çıkardı önermesinde muahmmedi denetleyebileceğimiz bir mekanizma gene yoktu, kendi döneminde muhammed nasıl denetlenemiyorsa, bu dönemde de kur'an o şekilde denetlenemiyor, işte burda gaybe iman diyoruz,

lakin, kendi döneminde yazılı olan levhalar nasıl muhamemdin dilindeki ile denetlenebiliyorsa, bu dönemde de yazıya dökülen kur'an, mushaf kur'an ile denetlenebilmeli,

burda iki kritik soru çıkıyor karşımıza tahrif, tasdik,

ben bir mushaf bastırsam ve orda iki ayet eksik bıraksam tahrif olan kur'an mıdır yoksa tahrif olan benim mushafım mıdır,

yazılı mushafı mesaj olarak düşünüp, bir etiket aramak zorunda olmazsak bence amaca ulaşmış oluruz, bana hanginiz bir gerekçe sunabilir ki, mushafta yazılı olan ashab-ı kehf kıssasını Allah indirdi demem için, mushafta yazıyor olması mı? peki neyle denetliyorsunuz ? ashab-ı kehf'in kendisi ile mi ? yoksa ashab-ı kehf kıssasını oraya yazdıran değerli elçi muhammed ile mi?

burada keselim bunu:), tehlikeli yerlere kayıyor herhalde duymak istediğini görmeye çalışan kardeşlerimin olabilme ihtimaline karşın, ben mushafa iman ediyorum, ashab-ı kehf kıssasına dahil iman etmemem için bir sebep yok çünkü, ama ashab-ı kehf kıssasına iman etmeyen bir adamı da ateş ehli olarak düşünmüyorum,

kağıt ne ile levha olunur ?

levha ne ile muhafaza olunur ?

süleyman babamızın özdeyişlerinden bir demet sunalım,

1-Oğlum, sözlerimi yerine getir,
Aklında tut buyruklarımı.

2 - Buyruklarımı yerine getir ki, yaşayasın.
Öğrettiklerimi gözünün bebeği gibi koru.

3 - Onları yüzük gibi parmaklarına geçir,
Yüreğinin levhasına yaz.

yüreklerimizin levhalarında olanlarla eşleşenleri bularak denetlerve muhafaza ederiz, süleymanın oğlu bunu yüzük gibi parmağına geçirdi, bu nişane ile levha kıldı, neb muhammed de yüzük gibi taktı parmağına mührü ile levalaştırdı,

Söylediklerine katılıyorum ashab-ı kehf kardeşim,

Esenlik diliyorum kardeşlerime