Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 29 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 115
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
KURAN'DAKİ YÖNETİM
- YAPI TAŞLARI -
Bir İslam devletinden bahsetmek yanıltıcıdır. Çünkü devlet benzeri bir araya gelmiş her türlü yasal varlık bir dine sahip olamaz. Dolayısıyla Müslüman ülke demek daha doğru olur.
Yine de Kur'an, Müslüman bir ülkenin kurulması için birkaç yapı taşı bildiriyor. Aslında Kur'an kesinlikle bir devlet durumundan söz etmiyor. Sadece ideal Müslüman toplumdan bahsediyor. Bu da bize gösteriyor ki, bugün İslam dünyasında yaygın olan monarşilerin Kurani bir temeli yoktur. İslam hukuku bu konuda aşağıdaki hususları vurguluyor:
* Yönetim konusunda ilgili tarafların fikirlerinin alınması ve yürürlükteki yönetimin danışma mekanizmasını kullanması “Şura” ile emredilir. [42/38 - 3/159]
* Kur'an’ın birçok ayetinden adalet ilkesinin önemi anlaşılır. Bu ikili ilişkilerden yönetime kadar gözetilmesi gereken çok temel Kurani bir ilkedir. [5/8 – 60/8]
* Kur'an emanetlerin ehline verilmesini emreder. En önemli emanetlerden biri ise toplumun yönetim kademelerinde yer almaktır. Demek ki bu kademelere becerikli, dürüst, işini iyi bilen kimselerin getirilmesi, Kur'an’ın izahları açısından da, gözetilmesi gereken önemli bir sorumluluktur. [4/58]
* Müslümanların itaat etmesi gereken yöneticilerin kendi aralarından olması gerektiği belirtilmiştir. Bunlara “ulul emr” denmiştir ki bunlar toplumun yönetiminde emir yetkisini elinde bulunduran kişilerdir. Bunlar Allah’a inanan, Allah sevgi ve korkusunu içinde taşıyan kişiler olursa tüm toplum bunun hayrını görür. Toplumsal yaşamın kaçınılmaz olarak bir hiyerarşiyi gerektirdiğini tüm sosyal bilimciler bilir. Toplumsal yaşamın kaostan çıkması, toplumsal yönetimin getirdiği bu hiyerarşinin danışma, adalet gibi ilkeleri uygulamasına ve hiyerarşide yönetme pozisyonunda olanların bu vazifeye uygun kişilerden seçilmelerine bağlıdır. [4/59]
* Müslüman toplumlar için en önemli unsurlardan biri olan dini özgürlüğe de dikkat çekilmektedir. Dini hükümlerin, baskı ve şiddet kullanılarak uygulatılmamasını sağlamak Kur'an'ın bir emridir. [2/256]
- EKONOMİK SİSTEM -
Kur'an, İslami bir ekonominin dini temellerini belirlerken de söz konusu hukuki durum yine aynıdır. Kutsal kitabımız bu konuda da bize birkaç yapısal unsur sunar; geriye ise son derece esnek bir alan bırakır.
* Kur'an, (Sosyal Pazar Ekonomisi)’ni kabul eder, özel mülkiyeti ve serveti korur. Sadece hava sahanlığı, su yolları/dereler ve kaynaklar, otlaklar, ormanlar ve madenler ortak mülkiyet kabul edilmiştir. Piyasa manipülasyona, hileye, tekelciliğe ve iflasa götürücü rekabete karşı korunmalıdır.
* Spekülasyonun ister parayla (borsacıların yaptığı gibi), ister döviz kurlarıyla veya mallarla ihtikar olsun her çeşidi yasaktır. Faiz, piyangolar, paralı bahisler, at yarışları ve futbol üzerinde bahis de yasaktır. [5/90 - 2/275]
* Mal ve sermaye stok yapılarak, piyasa fiyatlarını manipüle etmek ve kuraklık veya mahsülün az olduğu anlarda bunu istismar etmek için kullanılmamalıdır. [9/34] Aynı zamanda israf/savurganlık ve lükse dalmak da mekruhtur. [6/141 – 7/55 –17/27]
* Tefecilik yasaklanmıştır. Aynı şekilde tüketimi haram olan malların üretimi de yasaktır (alkolik içecekler, domuz, uyuşturucular ve yasa dışı silahlar).
* Fuhuş organize edilmemeli ve sosyal haklara sahip, vergi ödeyen “seks işçileri” şeklinde resmen tanınmamalıdır.
Şunu da belirtmeye gerek olmadığı açıktır: Ticaret yapıp kazanç sağlamak iyi ve normal olmakla beraber, İslam ekonomisi haksız kazanç edinmeyi değil, halka ve kamu menfaatine hizmeti esas alır. Yine de genel olarak bakıldığında İslam’ın, teorisyenlere ekonomik kurallar sağlamaktan ziyade ekonomisyenlere ahlak kuralları sunduğu görülür.
- HUKUK -
Her toplumun dini ve ahlaki inanışları dikkate alarak oluşturduğu bir hukuk sistemi vardır. Kur'an’da da inananlara bir takım değişmez ve evrensel hukuk yasaları sunulmuştur. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür.
* Miras konusunda uymamız gereken hususlar: [4/11 - 4/12 - 4/19 - 4/176]
* Boşanma konusunda uymamız gereken hususlar: [2/228 - 2/241 - 2/229 - 65/1]
* Yetim hakkı konusunda uymamız gereken hususlar: [2/220 - 4/2 - 4/3 - 4/6 - 6/152 - 59/7]
* Zekat konusunda uymamız gereken hususlar: [2/43 - 22/78 - 24/56 - 33/33 - 58/13 - 73/20]
* Faiz konusunda uymamız gereken hususlar: [2/275 - 2/278 - 3/130]
* Hırsızlık konusunda uymamız gereken hususlar: [5/38]
* Zina konusunda uymamız gereken hususlar: [24/2 - 24/3 - 24/4 - 24/7 - 24/24]
* İçki-Kumar-Fal konusunda uymamız gereken hususlar: [2/219 - 5/90 - 5/91]
* Savaş konusunda uymamız gereken hususlar: [2/190 - 2/217 - 4/90 - 4/91 - 5/33 - 9/12 - 9/29 - 9/36 - 47/4 - 48/17 - 49/9 - 60/8]
* Ganimet konusunda uymamız gereken hususlar: [8/1 - 8/41 - 60/11]
* Borç konusunda uymamız gereken hususlar: [2/280 - 2/282]
- SAVUNMA -
Müslüman bir ülke barışı korumak zorundadır. Bunun için savunma tedbirleri de dahil ne gerekiyorsa yapmalıdır. [8/60] Silahlanmanın amacı caydırıcı tedbirlerle iç ve dış güvenliği sağlamak ve korumaktır. Dolayısıyla Müslümanlar askerliğe olumlu bakarlar. Askerlikten kaçmak ve askerliğe karşı çıkmak kabul edilemez. [2/216] Savunma sosyal bir görev olduğundan, bir Müslüman ancak yeterli sayıda gönüllü varsa askerlik yapmayı reddedebilir.
Kur'an güç kullanmaya ancak iki halde cevaz vermiştir:
* Dış saldırılara karşı savunma. [2/190 – 4/90 – 9/13 – 22/39]
* Zalim/despot yönetimlere karşı direniş. [8/39 – 42/39,42]
Savaşta dengeli olunmalı, aşırıya kaçılmamalı, [2/194 – 42/40] saldırı veya zulüm sona erdiğinde savaşa son verilmeli, [2/192 – 8/61] savaş sırasında sivillere zarar vermemeye özen gösterilmelidir. [2/191, 22/40] Dolayısıyla nükleer, kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarının kullanımı yasaktır.
Hıristiyanlık’taki kutsal savaş veya sadece savaş (sacrum bellum, justum bellum) anlayışının İslam’da yeri yoktur. Aksine Kur'an dini inançların zorla kabul ettirilmesini reddeder. [2/256] Yine Kur'an dini konularda serbest yaklaşımı teşvik eder. [18/29]
Bu sebeple cihâdı kutsal savaş diye tercüme etmek yanlıştır. Kelime anlamı olarak cihad, her tür “mücadele/gayret/çaba” demektir. Bu mücadele, süfli arzulara veya bir hırsıza yahut Filistin’de olduğu gibi illegal işgale karşı olabilir. Yine de Müslümanlar için en büyük cihad, ahlakı mükemmelleştirmek için yapılan mücadeledir.
- DİNİ AZINLIKLAR -
İslam, dinde zorlamayı reddeder ve kişilerin dini inanç özgürlüklerini korur. [2/256] Dolayısıyla Müslümanlar için dini azınlıkları koruma sadece bir uluslararası hukuki mesele değil, aynı zamanda dini bir yükümlülüktür. [10/108 – 16/93 – 18/29]
Bundan dolayı ateistler de dahil olmak üzere bütün gayri müslimler kendi dinlerinin gereklerini açıkça yerine getirme özgürlüğü yanında, aile ve miras hukuku da dahil olmak üzere gündelik hayatla ilgili hukuklarını da uygulama hakkına sahiptirler. Müslüman bir ülkede yaşayan gayri müslimler tam vatandaşlığa geçmedikleri müddetçe cizye ve benzeri uygulamalara tabii olabilirler.
İşte bu, dini çoğulculuğun temelidir ve 7. yüzyılda apaçık sergilenmiştir. Ayrıca bu ekümenik hareketin ve onun Chicago’daki “Dünya Dinler Parlementosu”nun uzun zamandır gerçekleştirmeye çalıştığı -fakat hala yasal olarak uygulayamadığı- bir davranıştır.
- ETNİK AZINLIKLAR -
Gerçekten de İslam ırk ayrımını ortadan kaldırma konusunda diğer dinlerden daha başarılı olmuştur. İslam ülkeleri Güney Afrika ve ABD’deki gibi bir ırk ayrımcılığına asla şahit olmamıştır. Eğer İslam dünyasında tam eşitlik sağlanamamışsa bunun sebebi asla derinin rengi değildir.
İslam doğduğu dönemde, kölelik dünya genelinde yaygın bir hadiseydi. Roma hukukuna göre köleler insan dahi sayılmıyordu, sadece birer nesneydi. Bunun aksine Kuran, köleliği tedrici olarak kaldırmak istiyordu ve bunu da başarıyordu. Bu sebeple Müslüman ülkeler inançlarının bir gereği olarak ırk ayrımcılığı yapmama anlayışını tüm dünyaya yaymalı ve bir takım uygulamalarla köleliği yasadışı ilan eden uluslararası anlaşmaları hiç koşulsuz kabul etmelidir.
- TEOKRASİ mi SEKÜLARİZM mi? -
Müslüman bir devlet, teokratik bir ideolojiyle halkını yönetmek zorunluluğu taşımaz. Sonuçta sadece Hz. Muhammed (a.s) hem dini, hem de seküler otoriteydi. Modern devlet anlayışının gelişiminden önce dahi, Müslümanlar din işleriyle dünya işlerini -Kur'an’ın ön gördüğü bir takım uygulamaların dışında- birbirinden ayırırlardı. Bütün bir İslam tarihi boyunca hükümet (halife, emir, sultan) ile dini otorite (ulema, müftü ve imamları) iki ayrı kurum olarak varolagelmişlerdir. Bu anlamda İslam, din ile devlet arasında bir kaynaşma arayışına girmeksizin dinin sosyal hayattan dışlanmasına karşı çıkmıştır. Kur'an din ile devlet arasında uyumlu bir işbirliği önerir.
İslami yönetimlerin Kur'an’ın “iyiliği emredin, kötülükten nehyedin” [3/104, 110, 114] emrine saygı göstermeleri zorunlu olduğundan ve iyiliğin de temelleri Kur'an’a dayandığından Müslüman bir ülke hukukunu oluştururken ancak ve ancak Kur'an’ı Kerim'i en yüksek anayasal örnek olarak görmelidir.
Katılma Tarihi: 06 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 148
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
bülentttt kardeşim açmış olduğunuz başlık için teşekkür ederim!
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; iktisat okuyan arkadaşlardan duyduğumuz ve bu konuda yazılan yorumlara, kitaplara baktığımız kadarıyla ekonomik model olarak ya kapitalizm yada içinde farklı şekilleri olsada sosyalizm sunulmaktadır.Birde kendi yaşamımdan ufak bir örnek verecek olursam, iktisat okuyan bir arkadaşıma hocasına bu konuda bir soru sormasını istedim.Sorusu "kapital ve sosyal bir ekonomik sistemin haricinde islami bir ekonomi modeli yokmu?
aldığı cevap; " bilimsel olarak islami bir ekonomik sistemden bahsetmemiz için onun var olması yaşaması gerekmektedir.Bu şekilde alternatif bir islami ekonomik sistemde olmadığı için bunu anlatmayada gerek bulunmamaktadır! "
Benimde bu konudaki sıkıntım, tarih boyunca ciddi manada islam ülkelerinden iktisadi ekonomik boyutta oturaklı bir sistemin işletilmesi için yaşanır bir tezin ortaya sunulmaması görülmektedir.İbn haldun ve ali şeriati vb.gibi düşünürler islama dayalı bir ekonomik bir proje hazırlamaya çalışmış olsalarda fiiliyata geçirilememiştir.mesela ali şeriati'de şunu gözlemleyebiliyoruz ki diğer sistemlerden yola çıkarak islami bir formul arayışına girmişlerdir!
ibni haldun mukaddime'sinde devlet vatandaşından vergiyi ne kadar az alırsa ticari hareketlilik o kadar fazla olacaktır derken, ali şeriati'de ebu zer karakterinden yola çıkarak; devlet stok yapmadan aldığı vergileri direk fakir, yaşam standartlarının altında yaşayanlara dağatılması gerektiğini savunmuştur.
Kuran faizi şiddetle yasaklarken müslüman toplumların ,her türlü dini isteği burjuvazi türünde bir baskı aracı gören komünist ideolojiyi benimseyenlerle kıyaslandırğında, çok pısırık kaldığını ne yazıkki acıyle gözlemedik mi?
Bu konu üzerinde güçlü ve tutarlı düşüncelerin artık üretilmesi gerekmektedir ama kaldı ki, bundan daha az sorumluluk gerektiren diğer konularda bile müslüman toplumların düşmüş olduğu hatalar bu konuya da sirayet etmiştir. bugün bir tefeciye bir hoca şöyle bir fetva bile nerdeyse vermektedir; tefecilik yapıyorsun ama zekatını verirsen günahı kalmaz!=) (ağlasak mı?, gülsek mi?)
bülentttt arkadaşım verdiğin makaleye,mal stoklamanın uygun olmadığı konusunda ufak bir ekleme yapmak istiyorum ayetlerle;
Katılma Tarihi: 06 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 148
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
" 46. (Yusufun yanina gelerek dedi ki:) Ey Yusuf, ey dogru sözlü kisi! (Rüyada görülen) yedi arik inegin yedigi yedi semiz inek ile yedi yesil basak ve digerleri de kuru olan (basaklar) hakkinda bize yorum yap. Ümit ederim ki, insanlara (isabetli yorumunla) dönerim de belki onlar da dogruyu ögrenirler.
47. Yusuf dedi ki: Yedi sene âdetiniz üzere ekin ekersiniz. Sonra da yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi basaginda (stok edip) birakiniz.
48. Sonra bunun ardindan, saklayacaklarinizdan az bir miktar (tohumluk) hariç, o yillar için biriktirdiklerinizi yeyip bitirecek yedi kitlik yili gelecektir.
49. Sonra bunun ardindan da bir yil gelecek ki, o yilda insanlara (Allah tarafindan) yardim olunacak ve o yilda (meyvesuyu ve yag) sikacaklar.
54. Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danisman edineyim. Onunla konusunca: Bugün sen yanimizda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.
55. "Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onlari) çok iyi korurum ve bu isi bilirim" dedi.
56. Ve böylece Yusuf'a orada diledigi gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz diledigimiz kimseye rahmetimizi eristiririz. Ve güzel davrananlarin mükâfatini zayi etmeyiz.
57. Iman edip de (kötülüklerden) sakinanlar için ahiret mükâfati daha hayirlidir. & nbsp; & nbsp; & nbsp; & nbsp;
yusuf süresi
Bu ayetlerde verilen ibreti vakaya baktığımızda devlet olarak örgütlenmiş kamu kurumu başa gelebilecek; kuraklık, sel, deprem vb. türünde her türlü kriz unsuruna karşı tedbir almak için stoklamasının yapılması gerekir.Bahsedilen 7 sene örneğide biriktirilmiş stoğun maksimum, azami süresi kastedilmiş olabilir.
Ayıklanması gereken incelik; şahısların stoklamasındaki hareketlerdir, kuran'dan örnek verecek olursak;
"..............Böylece o mallar, içinizden yalniz zenginler arasinda dolasan bir metaı olmaz.... " haşr suresi 7
Bugün içinde yaşadığımız kapitalist düzende gördüğümüz kadarıyla zengin tabaka parayı kendi arasında paylaşır durumda, ve pastanın büyük parçasını yiyen durumda. Bu ekonomiksel elit kesimide ekonomi dergilerine baktığımız kadarıyla, dünya nüfusunun genelinin kazancının ortalama 250 aile ve çok uluslu şirket tarafından kazanıldığı görülmektedir.Şu ayette bildirilen kişiler mi olduğuda düşünülebilir;
"2. O ki, toplamis ve onu sayip durmustur.
3. (O), malinin kendisini ebedî kilacagini zanneder.
4. Hayir! Andolsun ki o, Hutame'ye atilacaktir.
Hümeze süresi
Para ticari yaşamın içinde devamlı hareket halinde çalıştırıldığı (yastık altında biriktirmeden) ve sadaka, zekat gibi hayır işlerine aktarıldığı sürece olumludur. Kuran'dan anladığımız kadarıyla mal kazanmak öncelikle kendi ailenin saadetinden başlamak üzere, yakın akraba, komşu, yetim ve yoksul vb. gibi insanlarla paylaşabildiğin sürece yapılmalıdır.
Para veya malı ne tamamiyle etrafa verip paylaşmak önerilmiştir ne de tamamiyle cimrilik ederek eli sıkı olmak önerilmiştir!;
"Eli sıkı olma; büsbütün eli açik da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun. " isra süresi 29
Bu ayetinde belirttiği gibi arasında bir denge kurma hassasiyetini gösterebilmek gerekmektedir. İnsan bir mümin olarak kendi ayakları üzerinde durmayı başarmalıdır!
şimdilik selametle.............!
" Dünya bir leş gibidir, ne zaman ondan bir parça almaya kalkışırsan sırtlanlar ile boğuşmak zorunda kalırsın! "   ; G.Çakıl
Katılma Tarihi: 29 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 115
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
KUTSALGÖLGE ARKADAŞIM;
Mal stoğu gerektiğinde yapılır, aynen hz. yusuf'un yaptığı gibi.. ama bu istismar etmek için yapılmamalıdır.
Mal ve sermaye stok yapılarak, piyasa fiyatlarını manipüle etmek ve kuraklık veya mahsülün az olduğu anlarda bunu istismar etmek için kullanılmamalıdır. [9/34]
Nisa59:''Ey
iman edenler! Allah'a itaat edin.Peygamber'e ve sizden olan ülülemre
(idarecilere) de itaat edin.(diyanet vakfı meali)ayetinin hükmü
gereğince ülül emrlerini seçerler. soru:Bu seçim usülü nasıl olacak?
cevap:yine bu ayetteki ''minküm''ifadesinden yola
çıkılarak yapacaklar,mesela,buradaki minküm ''sizden olan'' demektirki
bu hem fiziksel veya mekansal yakınlığı ifade eder,hemde inanç
yakınlığını ifade eder.Yani aileler,sokaklarındaki ülül emr
adaylarını,sokak ülülemrleri,mahalle ülülemrlerini,mahalle
ülülemrleri,ilçe ülülemrlerini,ilçe ülül emrleride il ülülemrlerini,il
ülülemrleride ülke ülülemr adaylarından birini seçerler.ülke ülül emride
Kur'anın ilkeleri doğrultusunda ülkeyi idare eder.oy çokluğunu alan kişi ülülemr olur. soru:ülülemr adaylarının özellikleri nelerdir?
cevap:Kur'anda müminlerin özellikleri olarak
belirtilmiş özelliklerdeki kişiler,akıl baliğ,dürüst,çalışkan,halkın dertleriyle hemhal olan
herkes aday olabilir. soru:ülke ülülemrinin görev süresi ne kadardır? cevap:bunda il ülül emrlerinin oy çokluğu olan süre belirleyicidir.
görülüyorki Kur'anın bu ilkelerinde
hem halk vardır,hem seçim vardır,hemde bölücülük yoktur.vahdet
vardır.ama maalesef şimdiye kadar bu yöntemler uygulanmadığından bunun
nimetlerindende yararlanılamamıştır. selamlar,sevgiler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma