HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: İSRAİL VE KATLİAM Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

yalnız_kürt Yazdı:
                           Filistin ve Tarihi Sorumluluk

                                                                           Zeki SAVAŞ

Filistin topraklarının işgal edilmesinden ve özgürlük mücadelesinin başlamasından bu yana sanıyorum Filistin davası bu denli dünya halklarının gündemine girmemiş ve bu denli bir yaygın destek hâsıl olmamıştı.

..............................

Allah razı olsun Yalnız_Kürt Kardeşim,

ilgili link :

FİLİSTİN'E BİR MEKTUP'TA SEN YAZ !



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

     Mektuplarınız
Hasan Öktem / Siirt


... Gazetesinin Yazarı Yine Saçmalıyor...!

Uzun yıllar Kudüs'te yaşayan ... gazetesi yazarı ... ..., dört yıl önce İsrail'li katillerce öldürülen Hamas'ın Lideri Şeyh Ahmed Yasin'in vefatının ardından İsrail'e yönelik feda saldırılarını eleştirirken, İsrail'in saldırısının "anlaşılabilir" olduğunu savundu.
------------------------------------------------------------ --------------------



uzun yıllar Kudüs'te yaşamasının sebeb-ül hikmeti ne olaki...

bir zaman düşündürücü bir cümle duymuştum :

'' AMA ONLAR HİÇ TAŞ ATMADI Kİ... ''

evet, bunlar Kudüs'te uzun yıllar yaşamış ama hiç taş atmış mı?

hiç evi yıkılıp yerine ZORBALIKLA , Polonya'dan, Macaristan'dan, Rusya'dan, Almanya'dan vs. getirilmiş bir yahudi'nin evine YERLEŞTİRİLECEĞİ bir Filistinli çocuğun hissiyatını hissedebilmek için, onun o mazlum başını okşamış mı...

HİÇ, yüzyıllardır dedelerinden kalma bağ ve bostanının, bahçelerinin, israil terörist devleti tarafından zorbalıkla elinden alınıp, yerine yeni yahudi yerleşim birimi oluşturulmuş bir Filistin'linin hikayesini bizzat O'nun ağzından dinleyip, onunla beraber ağlamış mı...

kendisi değil yüreği taş atan o masum yetimin, dövüle dövüle götürülüşünü ve dağ'daki yaban domuzlarını bile şaşırtacak kadar vahşet ötesi bir şekilde vücut kemiklerinin taş'larla kırdırıldığını görünce , o yaban domuzu kadar şaşırmış mı...HİÇ ruhunda birşeyler depreşmiş mi?

israil terör devleti tarafından TÜM DÜNYA'ya kapılarının kapatılması nedeniyle yavrusu yeni doğan bir ANNE'nin , yaşlı bir ihtiyar'ın, israil kurşunu ile yaralanan bir sabî' nin, birkaç metre ötedeki ilaca uzanamadığını, ilaçsızlık ve bakımsızlık nedeniyle can verdiğini duyduğunda ( o beyninden ameriKAN'Î ve israil'Î sinyaller alan...) gözlerinden, tek bir damla göz yaşı dökülmüş mü...

bir utanç duvarı ötesine geçemeyip, açık dünya hapishanesinin çoluk çocuk hep berabercene mahkumu olmalarından dolayı açlıktan kıvranan çoçukların inlemelerini HİÇ duymuş mu...

ameriKAN'ı ve israil'i bu yaptıklarından dolayı desteklediği ve haklı gibi göstermelerinin sonucunda israil ve ameriKAN'ın cesaret bulup katliamlarının , soykırımlarının boyutlarını ARTTIRDIKLARINI anlayıp, keyifleniyor mu...

yaşadığı coğrafya'nın bir kısmının da arz-ı mev-ud üzerinde bulunması nedeniyle , bu gidişle torununun da şu anda yaşadığı ülkenin bir kısmını şimdi taklalar atarak savunageldiği o siyonist yahudi zorbalarına terk etmek zorunda kalacağını hiç aklına getirmiş mi...

VEYL OLSUN... VEYL OLSUN...VEYL OLSUN...


http://www.filistinemektup.com/tr/mektupyaz.asp



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

Hasan Öktem / Siirt
GAMSIZ AMCALAR - 2

Gökyüzüne doğru dadandı , minicik bir eldi ,

FOSFORLU ve sıcak, KARA DUMANLI bir günde

Şehadet parmağı değildi sanki

yüreğimin damarıydı besbelli...

Lailâhe İllallah, Lailâhe illallah diyordu...

ayır benden gözlerini n’olur, biliyorum ,biliyorum…

olamadık sana " Lâ " deyip duran ”yüz binler” , tek bir amca

oyuncak diye yahşi mallar tutturduk

unuttuk seni affet !

soğutamadık ” o ” narin , kavrulan ellerini

en koyu gözlüklerimi

süratle taksam bile

çağdaşını , Merve'mi, oyuncaklarının başından

niçin alıp getirir , gaddar beyin hücrelerim

neden gözlerini gözleriyle değiştirir aniden

bir cerrah bulun bana acilen

yok etsin, çabuk olsun, çektiğim acıyı

görmemek, kurtulmak

katılmak , karışmak istiyorum

imrendiğim(!) , olamayacağım

kesinlikle onlardan olmayacağım...

o büyük(!), muhteşem(!) şişman amcalara…

 

ilgili link :

FİLİSTİN'E BİR MEKTUP'TA SEN YAZ !




__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yalnız_kürt

Ayetullah Hamenei’den İsmail Heniye’ye yazılı mesaj
 
 
YDH- İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei, Filistin’in seçilmiş Başbakanı İsmail Heniye’ye bir yazılı bir mesaj gönderdi.

16/01/2009

YDH- İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei, Filistin’in seçilmiş Başbakanı İsmail Heniye’ye bir yazılı bir mesaj gönderdi.

 

İsrail’in Filistin direnişinin gösterdiği sabır, kahramanlık ve fedakarlık karşısında zillet dolu bir hezimete uğradığını belirten Ayetullah Hamenei, mesajında şu ifadelere yer verdi:

 

Bismillahirrahmanirrahim

 

Mücahit kardeşim Sayın İsmail Heniye,

 

سلام عليكم بما صبرتم (Sabrınız sebebiyle size selam olsun)

 

Sizin, yiğit ve fedakar mücahitlerinizin ve tüm Gazze halkının dünyanın ve tarihin en feci savaş suçu karşısında 20 gündür gösterdiğiniz sabır, İslam ümmetinin başının üstünde izzet sancağı dalgalandırdı.

 

Siz, zorba ve müstekbir hükümetlerin ve en donanımlı orduların Allah’a ve kıyamete iman dolu bir kalple zulme ve güce teslim olmayan müslüman izzeti karşısında ne kadar güçsüz ve zelil olduğunu ispat ettiniz.

 

6 gün içerisinde üç büyük Arap ülkesinin önemli bir kısmına hakim olmuş olan bir ordu, sizin şehadet talebiniz ve fedakarlığınız karşısında Gazze kapılarının dışında zillet içinde batağa saplanıp kaldı.

 

İlahi vaade olan iman ve tevekkülünüzle sabır, şecaat ve fedakarlığınızla iftihar ediniz, çünkü bugün tüm Müslümanlar bununla iftihar ediyorlar. Sizin bugüne kadar olan cihadınız, Amerika’yı Siyonist rejimi, onun destekçilerini ve İslam ümmetinin münafıklarını rezil etmiştir.

 

Bugün sadece Müslüman halklar değil, Avrupa ve Amerika halklarının büyük bir kısmı da sizin hakkaniyetinizi büyük bir içtenlikle kabul etmiştir. Siz, aslında zaten muzaffersiniz ve bu onurlu direnişinizi sürdürerek insanlık dışı bu zelil düşmanı bir kez daha zelil edip daha ağır bir hezimete uğratacaksınız inşaallah.

 

Biliniz ki "ما وَدَّعَك رَبُّك و ما قَلي" (Rabbin sana veda etmedi/terk etmedi) biliniz ki "و لَسَوفَ يُعطِيك رَبُّكَ فَتَرضَي"  (Elbette Rabbin sana verecek de razı-hoşnut olacaksın.) inşaallah.

 

Bununla birlikte Filistinli sivilleri, özellikle de mazlum ve masum çocukları hedef alan cinayetler, kalplerimizi kan ağlatmaktadır. Her gün tüm televizyonlarımızda yayımlanan Filistin’in gasıplarının işlediği cinayetler bizleri mateme sokmuştur.

 

اَعظَمَ الله لَكُم الجَزاء وَ عَجَّل لَكُم النَّصر (Allah size vereceği mükafatı artırsın ve zaferinizi yakınlaştırsın) Biliniz ki Allah’ın vaadi doğrudur ve O şöyle buyurmaktadır: " وَ لَيَنْصُ 85;َنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُ 07;ُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيّ 12; عَزِيز" (Allah kendisinin zaferi için çaba sarf edenleri zafere ulaştıracaktır, Allah kuvvet ve izzet sahibidir) ve yine şöyle buyurmaktadır: "وَ مَن جاهَد فَانّما يُجاهِدُ لِنَفسه ..." (insanlar sarf ettikleri çabayı kendi nefisleri için sarf etmektedirler.)

 

Arap hainleri de şunu bilmelidir ki, onların yazgıları, Ahzab Savaşı’ndaki Yahudilerin yazgısından daha iyi olmayacaktır. "و اَنزَلَ الَّذين ظَاهَرُو 07;ُم مِن اَهلِ الكِتَاب وَ مِن صَيَاصِي 16;هم ..."  (Allah kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı.)

 

Milletler, Gazze halkıyla ve mücahitlerle birliktedir. Bunun tersine hareket eden her hükümet, milletiyle arasındaki mesafeyi arttırmaktadır, böylesi hükümetlerin kaderi de malumdur.

 

Onlar da eğer geleceklerini ve onurlarını düşünüyorlarsa Müminlerin Emiri’nin (as) şu sözlerini hatırlamalıdırlar: "المَوتُ في حَياتِكُ 05; مَقهورين وَ الحَياةُ في مَوتِكم قاهِرين"  (ölüm sizin hayatınızın esiridir, hayat ise sizin ölümünüzün esiridir)

 

Size, Gazze’deki direnişçilere, mazlum ve direnişçi halkınıza selam gönderiyorum. İran İslam Cumhuriyeti devleti tüm çabasıyla sizi desteklemeyi kendisi için bir vazife bilmektedir. Gece gündüz size dua ediyoruz. Aziz ve kadir olan Allah’tan sizin için zafer niyaz ediyoruz.

 

و السلام عليكم و علي عباد الله الصالحين و رحمة الله و بركاته

Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, sizin ve salih kulların üzerine olsun.

 

Seyyid Ali Hamenei

18 Muharrem 1430

 

http://www.yakindoguhaber.com/haber_detay.php?haber_id=6138



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

Yahudiler de isyan etti: Yeter artık!

Yahudiler de isyan etti: Yeter artık!

DIŞ HABERLER
İsrail'in Gazze işgaline tüm dünyadan nefret yağmaya devam ederken, Yahudiler de tepkilerini daha sert bir şekilde dile getirmeye başladı. İngiltere'de İşçi Partisi'nin Yahudi milletvekili Gerald Kaufman, Gazze'de katliam yapan İsrail askerlerini Nazilere benzetti. Önceki gün mültecilerin bulunduğu BM'ye ait binanın İsrail tarafından vurulmasından sonra bir açıklama yapan Kaufman, 'Benim babaannem, Naziler köylerine girdiğinde yatağında hasta yatıyordu. Alman askerler onu yatağında vurdu. O, İsrail'in, Gazze'deki Filistinli babaanneleri vurma hakkı olduğunu kanıtlamak için ölmedi' dedi. Fransa'nın Lille şehrindeki Yahudi Birliği Başkanı Jean-Claude Komar da, ırkçılığa son verilmesini ve Orta Doğu'ya barışın gelmesini istediklerini açıkladı. Yemenli Yahudiler de İsrail'in yaptığı işgali kınadıklarını belirterek, 'Gazze'deki soykırım' dursun çağrısında bulundu. İsrailli Haaretz gazetesine ölüm ilanı veren İsrail Sivil Haklar Derneği ise, "Gazze'de 335 çocuk öldü. Yeter" yazılı ilanda masum insanların öldürülmesini kınadı. İsrailli İnsan Hakları Doktorları adlı sivil toplum örgütü de aynı gazetede, orduya Gazze'deki yaralılara ulaşılabilmesine izin verilmesi çağrısında bulundu.

http://yenisafak.com.tr/Dunya/?t=17.01.2009&i=163312



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
ŞiaRıM-KuRaN
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 aralik 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 124
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ŞiaRıM-KuRaN

 

         Gazze için en büyük miting bu pazar

İsrail'in Gazze'yi işgal edip sivil insanları katletmesine dünya genelinde en büyük tepkiyi gösteren ülke olan Türkiye çok büyük bir mitinge hazırlanıyor...

Hepimiz Filistinliyiz Platformu" çatısı altında bir araya gelen Türkiye'nin aktif STK'larından, MAZLUMDER, MÜSİAD, HAK-İŞ, AGD ve MEMUR - SEN'in organize ettiği miting, 18 Ocak Pazar günü saat 13.00'da Ankara'nın Sıhhıye Meyda'nında gerçekleştirilecek.

Toplumun her kesiminden katılımın sağlanması için yoğun bir çalışma takvimi hazırlayan organize komitesinin mitinge katılım hedefi ise çok büyük; Türkiye'de bu zamana kadar yapılmış en büyük miting...

"Hepimiz Filistinliyiz Platformu" mitingle ilgili şu bildiriyi yayınladı:

Gazze: Dünyanın en büyük açık cezaevi.

Gazze: Açlık, sefalet, hastalık ve ölümlerin kanıksanmış adı

Gazze: 360 Km2’lik bir alanda yaşayan 1,5 milyon insana yönelik soykırımın ambargonun ve katliamın yapıldığı şehir

Gazze: dünya ülkelerinin suskunluğuna ve ikiyüzlülüğüne tanık şehir

Gazze: ülke yönetimlerine rağmen dünya halklarının ayaklandığı şehir

Şimdi güç birliği zamanı şimdi Filistinle dayanışma zamanı şimdi zulme dur deme zamanı

Şimdi, insanlığın yitmek üzere olan kalbi için, Gazze için Türkiye’nin kalbi Ankara’da, Filistin ve Türkiye dayanışmasını, hep birlikte haykırma zamanı.

Kimbilir Türkiye’de kanat çırpan bir kelebek, belki de Filistin’de, Gazze’de özgürlük ve kurtuluş getiren bir fırtınaya dönüşür. Kimbilir ?

18 Ocak Pazar saat 13.00'da Gazze için Filistin için kanatlarını Ankara Sıhhiye meydanında çırpmaya gelir misin ?



__________________
ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
Yukarı dön Göster ŞiaRıM-KuRaN's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ŞiaRıM-KuRaN
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yalnız_kürt

 İsrail’in “beni Gazze’den kurtarın” mesajı  

ALPTEKİN DURSUNOĞLU

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Gazze Savaşı’nın 2006 Temmuz’undaki Lübnan Savaşı’nın bir kopyası olduğuna dikkat çekmişti.

 

Her iki savaşın siyasi hedefleri, taraftarları ve direnişlerin mücadele stratejileri açılarından taşıdığı benzerlik, savaşın sonlandırılmasına yönelik gelişmeler açısından da paralelikler gösteriyor.

 

2006 Temmuz Savaşı’nda savaşın durdurulmasını sağlamak için Kana’daki BM kampını vurarak katliam yapan İsrail, Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı çıkarmasına vicdani zemin hazırlamayı hedeflemişti.

 

15 Ocak’ta Gazze’deki BM’ye ait UNRWA binasının vurulması, İsrail’in Gazze savaşının Hamas aleyhine bitirilmesini bekleyen uluslar arası topluma ve Arap rejimlerine “beni Gazze batağından kurtarın” ihtarı olduğu söylenebilir.

 

Direniş’i İsrail’in güvenliğini ebediyen sağlamaya zorlamayı hedefleyen 1860 sayılı BM kararının Hamas tarafından kararlı bir şekilde reddedilmesi, inisiyatifin hala direnişte olduğunu ve İsrail’i ikinci bir yenilginin beklediğini gösteriyor.

 

Lübnan ve Gazze savaşı arasındaki benzerlikler

 

1-İsrail’in her iki savaşta da öngördüğü siyasi hedefler,

2-İsrail’in “uluslar arası toplum” diye nitelenen BM, ABD, AB’nin yanı sıra Arap desteğine de sahip oluşu,

3-İsrail’in savaş stratejisi,

4-Halkın direnişe olan inancı ve direniş dışındaki seçenekleri reddetmesi,

5-Direniş’in savaş stratejisi,

Lübnan ve Gazze savaşlarının birbirinin kopyası olarak nitelenmesini haklı çıkaran başlıklar olarak gözüküyor.

 

İsrail’in siyasi hedefleri

A-Lübnan Savaşı

İsrail askeri Gilad Şalit’in Gazze’de Filistinli direnişçiler tarafından esir alınmasından bir hafta sonra Hizbullah’ın iki İsrail askerini esir alması, 2006 yılındaki 33 günlük savaşın başlamasının zahiri gerekçesi kılındı ise de İsrail’in Lübnan savaşı sırasında ortaya koyduğu siyasi hedefler şunlardı:

 

a) Hizbullah’ın askeri altyapısının çökertilmesi,

b) Hizbullah’ın İsrail sınırından, Litani Nehri’nin kuzeyine (yaklaşık 30 kilometre) çekilmeye zorlanması,

c) Hizbullah’tan boşaltılan bu bölgeye (Güney Lübnan) Hizbullah’ın yeniden silahlanmasını önleme misyonuyla çok uluslu güç yerleştirilmesi,

d) Lübnan içerisinde ülkenin uğradığı yıkımdan Hizbullah’ın sorumlu tutulmasının sağlanması ve Hizbullah’ın Lübnan halkı nezdinde yalnızlaştırılması.

 

B-Gazze Savaşı

İsrail, Hamas’ın 6 aylık ateşkesi uzatmama kararını, Gazze Savaşının başlamasının gerekçesi olarak ortaya koyuyor. Halbuki Filistinlilerin roket saldırılarının durdurulmasına karşılık sınır kapılarının açılmasını öngören ateşkes anlaşmasının İsrail’in sınır kapılarını açmaması sebebiyle bozulduğu biliniyor.

 

Binaenaleyh, savaşın aslında Gazze’nin abluka altında tutulmasını olağanlaştıran ve İsrail’in güvenliğini Hamas’a garanti ettiren bir ateşkesin dayatılması için başlatıldığı ortadadır. Dolayısıyla İsrail’in Gazze Savaşı’yla aşağıdaki siyasi hedefleri gerçekleştirmek istediği söylenebilir:

 

a)Hamas’ın ve diğer Filistinli direniş gruplarının askeri altyapısının çökertilmesi,

b)Direniş gruplarının yeniden silahlanmasını önlemek için Gazze’ye uluslar arası bir güç (veya gözlemci güç) yerleştirilmesi,

c)Gazze’deki seçilmiş Hamas hükümetinin devrilmesi ve Gazze’nin yeniden İsrail’le Annapolis sürecini devam ettiren Filistin Özerk Yönetimi’ne devredilmesi,

d)Gazze’nin uğradığı yıkımdan Hamas’ın ve direniş seçeneğinin sorumlu tutulması, Filistin halkının müzakere ve uzlaşmadan başka bir seçeneğin bulunmadığı inancını kabule zorlanması ve Hamas’ın Filistin halkı nezdinde yalnızlaştırılması.

 

İsrail karşısındaki Arap edilgenliği Arap desteğine dönüşürken

Uluslar arası güçlerin Ortadoğu bölgesine yönelik projesinin bir ürünü olan İsrail’in adına uluslar arası toplum denen ABD ve Avrupa ülkeleri ile bunların jeopolitik çıkarlarına hizmetle vazifeli BM Güvenlik Konseyi’nin Tel-Aviv rejimine verdiği ölçüsüz destek biliniyor.

 

Devlet olarak ilan edildiği 1948’den 1973 yılına kadar İsrail’le savaşan ve Filistin meselesini bir Arap-İsrail meselesi olarak ortaya koyan Arap devletleriyle FKÖ; 1978’deki Camp David, 1991’deki Madrid ve 1992’deki Oslo süreçleriyle artık İsrail’i bir gerçeklik olarak kabul etti ve Filisin davası artık “Filistin devrimi” olmaktan çıkarılıp “Filistin (Ortadoğu) Barışı” olarak tanımlanmaya başladı.

 

İsrail’i bir gerçeklik olarak kabullenip hem kendilerinin hem de Filistin’in İsrail’le olan sorunlarını müzakereler yoluyla çözebileceklerine inanan uzlaşmacı Arap ekseni ile bu eksenin Filistin içindeki uydusu olan Filistin Özerk Yönetimi, İran İslam Devrimi’nden sonra güçlenen direniş seçeneğinin İsrail’le yapılan müzakere süreçlerini zehirleyen bir sorun olarak görüyor.

 

Uzlaşma ve direniş eksenlerinin geniş Ortadoğu coğrafyası düzleminde “Arap-İran” yahut “Şii-Sünni” çelişkileri üzerinde yükselen gerginlikleri, Lübnan ve Filistin’de yaşanan sıcak savaşlarda somut kamplaşmalara dönüşüyor.

 

A-Lübnan cephesi

a)Başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere uzlaşmacı Arap ekseni, Lübnan’da 2000 yılında ülkenin güneyini İsrail işgalinden kurtaran Hizbullah’ın silahsızlandırılması için çalışan 14 Mart koalisyonunu destekleyegeldi.

 

b)2006 yılındaki Temmuz Savaşı’nda Hizbullah’ı maceracılıkla suçlayan uzlaşmacı Arap ekseni, bu savaşta açıkça İsrail’i destekledi ve bu destek şu anki İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez tarafından da takdir gördü.

 

c)Uzlaşmacı Arap ekseni, Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı seçimi krizi, ulusal birlik hükümeti kurulması ve direnişin muhabere ağının sökülmesi gibi siyasi konularda mezhep çelişkileri üzerinden Lübnan ulusal birliğini bozmaya yönelik adımlara siyasi, psikolojik, dinsel motivasyon ve medya desteği sağladı.

 

B)Filistin Cephesi

a)Direniş seçeneğinin herhangi bir örgüt söylemi olmaktan çıkıp Filistin halkının temel seçeneği haline geldiğini ortaya koyan Hamas’ın seçim zaferi, en az İsrail ve ABD kadar uzlaşmacı Arap cephesini de şoke etmişti.

 

b) El-Fetih’in Hamas’la ulusal birlik hükümeti kurması engellenip Hamas, İsrail’i tanımakla ekonomik kuşatmaya maruz kalmak şeklinde bir tercihe zorlandı.

 

c)Uzlaşmacı Arap cephesi, seçilmiş Hamas hükümetine İsrail tarafından uygulanan ekonomik kuşatma politikasına Arap bankalarından Filistin’e para transferini durdurarak destek verdi.

 

d)El-Fetih Hamas gerilimleri, Filistin Özerk Yönetimi Ulusal Güvenlik Danışmanı Muhammed Dahlan aracılığıyla tırmandırılarak Hamas hükümetinin enerjisinin içeride tüketilmesine ve Filistin ulusal bütünlüğünün bozulmasına çalışıldı.

 

e)Ekonomik kuşatma ve iç baskılarla geri adım attırılamayan Hamas’ın, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz aracılığıyla el-Fetih’i hükümetine ortak etmesi sağlandı.

 

f)Suudi Kralı Abdulah’ın girişimiyle yapılan Mekke sözleşmesinin ve kurulan Filistin ulusal birlik hükümetinin amacının Filistin’de ulusal bütünlüğü sağlamak değil, Gazze Ramallah bölünmesine gidecek süreci başlatmak olduğu iç çatışmalar tırmandırılarak ortaya kondu.

 

g)Hamas’a, Muhammed Dahlan’a teslim olmakla Gazze’de durumu kontrol altına alarak direnişi savunmak arasında iki seçenek dayatıldı.

 

h)Meşru savunmayı tercih eden ve teslim olmayan Hamas, Filistin’in siyasi açıdan Ramallah ve Gazze diye ikiye bölünmesinden sorumlu tutuldu.

 

ı)Mısır, Gazze’deki Hamas hükümetini devirmek için ekonomik kuşatmayı ablukaya dönüştüren İsrail’e Rafah sınır kapısını kapatarak destek verdi.

 

i)Hamas hükümetine abluka altında kalmaya boyun eğerek İsrail’in güvenliği sağlamayı öngören bir ateşkes dayatıldı.

 

j)İsrail’in güvenliğini garanti ederek abluka altında yavaş ve sancılı bir ölüme razı olmayan Hamas, ateşkesi bozduğu gerekçesiyle Gazze’de şu an tanık olunan katliamların suçlusu ve sorumlusu ilan edildi.

 

Stratejik bir seçenek olarak direniş gerçekliği

Gerek Lübnan savaşında gerekse Gazze savaşında halkların direnişe verdiği destek ve gösterdiği fedakarlık, bölge halkları nezdinde direnişin bir slogan değil, gerçekçi bir stratejik seçenek olarak algılandığını ortaya koyuyor.

 

Bölgedeki siyasi, ideolojik veya mezhebi farklılıklardan kaynaklanan gerilim ve çatışmaların İsrail’in en önemli siyasi, diplomatik hatta askeri kozu haline dönüşebildiği biliniyor.

 

Arap devletleri arasındaki bir diğeri aleyhine geliştirilen rekabetin, Lübnan’ın dini, etnik ve mezhebi bakımlardan ciddi çatışma potansiyelleri barındıran demografik yapısının ve Filistinli gruplar arasındaki ideolojik ihtilafların, İsrail’in siyasi, diplomatik ve askeri seçeneklerini arttırdığı söylenebilir.

 

Hizbullah’ın, ulusal bütünlüğe ve Lübnanlılık üst kimliğine yaptığı güçlü vurguların, bu partinin İsrail karşısındaki askeri başarısının da Lübnan içindeki siyasi nüfuzunun da en temel etkenlerinden biri olduğu belirtilebilir.

 

Amerikalı General Dayton’un el-Fetih üzerinden Muhammed Dahlan aracılığıyla Filistin içerisinde Batı Şeria ve Gazze şeklindeki coğrafi bölünmüşlüğü siyasi bölünmüşlüğe tebdil etmesi mümkün olabilmiş ise de en ağır ablukalara ve vahşi katliamlara rağmen Gazze halkının Hamas’tan uzaklaştırılması, ayrışması veya bölünmesi sağlanamadı.

 

33 günlük savaşta bin yüz şehit veren Lübnan halkının birliği ve direnişle dayanışması, Lübnan direnişinin, Gazze halkının 20. gün itibariyle verdiği bin yüz şehide rağmen iradesinde hiçbir sarsılma göstermemesi ve Hamas’ın yanında durması da Filistin direnişinin zaferinin garantisi olarak okunabilir.

 

Savaş stratejilerindeki benzerlik

Ortadoğu’nun en güçlü ordusu olarak nitelenen İsrail ordusunun hava kuvvetleri üstünlüğü ve konvansiyonel olan ve olmayan silah ve mühimmat kapasitesi biliniyor.

 

Binaenaleyh, İsrail’in hiçbir hava savunma silahına sahip olmayan Lübnan ve Gazze’deki direnişe karşı -sahip olduğu siyasi desteğe de güvenerek- azami sivil kayıp verdirmeyi öngören yoğun bir hava bombardımanı başlattığı görüldü.

 

İsrail savaş stratejisinin ülke altyapısını çökertmeyi, azami sivil kayıp verdirmeyi ve bu şekilde yaratacağı şok ve dehşet sayesinde düşmanından dayatacağı siyasi şartlara boyun eğmesini öngördüğü söylenebilir.

 

Dehşet yaratmaya ve düşmanı teslime zorlamaya dayalı bu stratejinin sonuç alıcı olmasının en temel şartı, savaşın çok kısa bir sürede bitirilebilmesine imkan verecek siyasi sonuçların alınmasına bağlıdır. Bundan dolayı olsa gerek ki İsrailli bazı stratejisyenler, 1967 savaşına işaretle İsrail’in 6 gün içinde zaferle çıkmadığı bir savaştan galip ayrılamayacağını ifade ediyorlar.

 

Binaenaleyh, bu yıldırım harekat doktrininin İsrail’e 1967 savaşında 6 Arap ülkesine 6 gün içinde karşı zafer kazandırdığı, 1982’de İsrail tanklarının bir hafta içinde Beyrut’a girmesini sağladığı biliniyor.

 

Buna karşın zamana yayılan asimetrik bir yıpratma savaşının, İsrail içinde ciddi siyasi çalkantılara sebep olduğu ve İsrail’i başarısızlığa sürüklediği de ortadadır.

 

1967 savaşında düzenli ordulara karşı savaşta sahip olduğu üstün silah gücü sayesinde İsrail’e zafer kazandıran söz konusu doktrinin İsrail’e karşı asimetrik savaş veren Lübnan ve Gazze direnişlerine karşı da uygulandığını söyleyebiliriz.

 

Binaenaleyh, gerek Lübnan gerekse Gazze direnişinin, İsrail’i kara harekatına zorlayan ve muharebeyi bir yıpratma savaşına dönüştüren bir strateji izlediği görülüyor.

 

Hava saldırılarıyla kendilerine sivil kayıplar verdiren İsrail’e savaşı bir yıldırım harekatıyla bitiremeyeceği mesajının verilmesi direnişin en önemli argümanı olarak dikkat çekicidir. Bu cümleden olmak üzere direnişin savaşı aşağıda sıralanacak araçlar üzerine inşa ettiği bir stratejiyle yönettiği söylenebilir:

 

1-Stratejik derinlik bakımından yetersiz olan İsrail’e asla güvende olamayacağının mesajının verilmesi için kapasite oranında düzenli füze saldırıları yapılması.

 

2-Kara harekatı içerisindeki askeri unsurların direnişin bulunduğu topraklara girebileceği; ancak burada tutunamayacağı mesajının verilmesi için kararlı bir gerilla savaşının sürdürülmesi.

 

3-Lojistik, ikmal, muhabere ve istihbaratın düzenli ordu ciddiyeti içinde yürütülmesi.

 

4-Psikolojik savaşta inisiyatifin elde tutulması ve iç cephenin motivasyonunun zinde tutulması için TV, radyo vb gibi iletişim araçlarının susturulmasına izin verilmemesi.

 

5-Ateşkes konusunda yapıcı olunması; ancak kırmızıçizgilerin kararlılıkla korunması.

 

 “Beni Gazze’den kurtarın” mesajı

Hizbullah’ın bu beş madde ile özetlenen savaş stratejisini başarılı bir şekilde uyguladığı için savaşı 33 güne yaydığını ve savaştan zaferle çıktığını; Filistinli direnişçilerin de 20. günü itibariyle aynı çerçevede savaşı başarıyla yönettiğini söylemek mümkün.

 

ABD’nin Lübnan savaşını sürdürmesi için İsrail’e olağanüstü baskılar yaptığını ve İsrail’in bu savaştan kurtulmak için Kana’daki BM kampında katliam yapıp 1701 sayılı kararın çıkmasına zemin hazırladığını tekrar hatırlatarak 15 Ocak’ta Gazze’de BM’ye ait UNRWA binasına yapılan fosfor bombalı saldırının vermek istediği mesajı okumaya çalışalım.

 

İsrail, “beni Gazze’den kurtarın” mesajı veriyor. UNRWA merkezinin vurulmasından sonra 20 günlük sessizliğini bozan BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un, Doha’da ya da Riyad’da zirve toplamak için paçaları tutuşan İsrail’in Arap dostlarının ve insan hakları şampiyonu Batılı liderlerin, İsrail’in bu mesajını aldıkları görülüyor.

 

20 Ocak’ta ABD başkanlığı koltuğuna oturacak olan Barack Obama’nın İsrail’in bu feryadına kulak tıkamayacağını tahmin edebilir ve önümüzdeki hafta sonuna kadar 1860 sayılı kararı tadil eden bir yeni kararın acilen çıkarılabileceğini bekleyebiliriz.

 

Haftaya çıkacak Hamas’ın kırmızıçizgilerine uygun bir ateşkesin başta Tzipi Livni ve Ehud Barak olmak üzere birçok siyasi kelle götürmesi de hiç sürpriz olmayacak.

 

Tek taraflı ateşkes ne anlama geliyor

 

Yazının kaleme alındığı ve saldırıların şiddetli bir şekilde sürdürüldüğü 15 Ocak’ta, 1860 sayılı ateşkes kararının tadili üzerinden yeni bir ateşkes kararı beklenebileceğini söylemiştik. Ancak İsrail, 17 Ocak tarihi itibariyle tek taraflı ateşkes ilan etti.

 

Binaenaleyh, İsrail’in tek taraflı ateşkes ilanının hedefleri ve savaşın sonuçlarına ilişkin son bir not düşmekte de yarar bulunuyor.

  

İsrail kabinesinin 17 Ocak’ta aldığı ve gece saat 2’den itibaren uyguladığını açıkladığı tek taraflı ateşkes, kara birliklerinin şimdilik Gazze’den çekilmemesi sebebiyle kırılganlığını korurken, İsrail yönetimi Hamas, ateşkes ilan etmedikçe Gazze’den çekilme konusunda bir takvim açıklamayacağını belirtti.

 

Başta Hamas olmak üzere Filistinli direniş grupları, İsrail askerlerinin Gazze’den çekilmemesi durumunda ateşkesin söz konusu olamayacağını belirtmişlerdi.

 

Tek taraflı ateşkes kararı, Gazze’deki direnişin askeri altyapısını çökertmeyi ve bölgeye silah girişinin tamamen durdurulmasının siyasi zeminlerini yaratacak bir ateşkes anlaşmasını dayatmayı öngören İsrail’in Gazze Savaşı’ndaki başarısızlığını gizleme çabası olarak değerlendirilebilir.

 

Gözüken o ki Filistin direnişine siyasi şartlar dayatmayı başaramayan İsrail’in tek taraflı ateşkes kararı alarak, hem Gazze’ye yönelik saldırılarını hem de uyguladığı ablukayı ucu açık bir fiili durum haline getirmeyi hedefliyor.

 

İsrail’in yaratmak istediği ucu açık fiili durumun 20 Ocak’ta göreve başlayacak olan ABD Başkanı Barack Obama’nın konuya ilişkin tutumu ve 10 Şubat’taki İsrail seçimlerinin oluşturacağı şartlar çerçevesinde şekillenmesi bekleniyor.

 

Soykırım niteliği kazanan katliamlara ve uygulanan ağır ablukaya rağmen Filistin direnişinin İsrail’in dayattığı, Batılı ülkelerle Arap rejimlerinin de açık bir şekilde desteklediği teslim anlaşmasına boyun eğmemesi, başta Gazze’deki meşru Hamas yönetimi olmak üzere tüm direniş grupları açısından bir zafer olarak değerlendiriliyor.

 

Temmuz Savaşı’nda askeri bir zafer kazanan Hizbullah’ın, bu zaferini Lübnan içerisinde siyasi kazanıma dönüştürdüğü Doha Anlaşması’na kadar olan süreçte attığı adımların Filistin direnişine de örnek olması, Filistin direnişinin siyasi kazanımları açısından da önemli gözüküyor.

 

Bu çerçevede; Filistin’deki Hamas, İslami Cihat ve diğer direniş gruplarının, Lübnan’daki Hizbullah, Ulusal Özgürlük Hareketi ve Emel’in 8 Mart Muhalefet Cephesi gibi siyasi bir koalisyon teşkil etmesi ve direnişin siyasi girişimlerinin bu koalisyon tarafından ortak bir görüş halinde söz konusu edilmesi son derece önemli gözüküyor

www.yakindoguhaber.com

 



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
sorgulayanbeyin
Yeni Uye
Yeni Uye


Katılma Tarihi: 01 subat 2009
Gönderilenler: 9
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sorgulayanbeyin

  sorgulayarak doğrulara ulaşanlara merhaba

   sahi israil ile hamasın tanrısı aynı değilmi her birine göre diğeri birer pislik güç kimdeyse kılıflıyarak vahşet işlemek hemde allah adına işlemek sevaptır müslümanlar cariye kılıfıyla kadınlara tecavüz hikmeti var diyerekten çoçukları öldürme(salih kul kıssası kehf suresi)



__________________
sorgulayarak doğruluğunu tespit etmeden inanalar gödülenlerdir(sorgulayan beyin)
Yukarı dön Göster sorgulayanbeyin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sorgulayanbeyin
 
bembeyaz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bembeyaz

iyice araştırmadan hüküm verip başkalarını yargılayanlar kimlerdir??

nerde kaldı sorgulayan beyin???

nerde kaldı din ile dinin yorumu arasındaki fark??



__________________
Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!

www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/

selam ve dua ile...
Yukarı dön Göster bembeyaz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bembeyaz Ziyaret bembeyaz's Ana Sayfa
 
bembeyaz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bembeyaz

Herkes açken o toktu, hem de Filistin de (Prof Dr. Osman Özsoy)

 

Bu yazıda son günlerde zihinleri kurcalayan önemli bir soruya cevap aramaya çalışacağız.

 

Ölünün arkasından eleştirel yazı yazmak âdetim değildir. Sırf bu nedenle, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat’ın durumunun ağırlaştığı haberi ajanslara düştüğünde yıllardır zihnimi kurcalayan bir konuyu o hayattayken yazmak istemiş ve hemen kaleme sarılmıştım.

 

Yazımı 10 Kasım 2004’te yazdım ve gazeteye gönderdim. Yazının 11 Kasım’da gazetede yayınlandığı gün Arafat’ın ölüm haberi geldi.

 

Bugün bu konuyu neden hatırladığımıza gelince…

 

İsrail’de 4 gün sonra seçim var. Seçime girecek olan partilerin en önemli ortak vaadi Hamas’ı tamamen yok etmek üzerine kurulu. Hatta İsrail’in Beyteynu Partisi'nden milletvekili olan Avigdor Lieberman, Gazze'yi işgalle uğraşmak gereksiz, atom bombası atarak hepsini yok edelim demekten çekinmedi.

 

Hamas yanlılarının bebekleri dâhil tüm efradını öldürmek ve yok etmek isteyen İsrailliler ve ona bu konuda destek veren Arap Âlemi ve tüm Batı ülkeleri neden acaba Yaser Arafat’ın bir zamanlar lideri bulunduğu Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) için aynı söylemlerde bulunmuyorlardı. Fakat bugün nedense, Filistin gerçeğinin bir parçası olan Hamas yok edilmeli diye ısrar ediyorlar.

 

Nedeni çok basit… Ortadoğu’daki Arap hanedanlarının her birini ülkelerinde kim iş başına getirmiş ise, Yaser Arafat’ın uzun yıllar Filistin’in başında kalmasını aynı güçler istemiştir demek yanlış olmaz. Üstelik Arafat’ın yardımcılığına kadar yükselen örgüt içinden tüm ikinci isimler suikastla öldürülmüşler, ama Arafat’a dokunulmamıştı.

 

Arafat 1988'de Filistin Devleti'ni ilan etti. Filistin Yönetimi'nin birbiri ardına çıkardığı başbakanlardan hiçbirine Arafat kalıcılık kazandırmadı. O hep ayakta kaldı. Fehmi Koru'nun deyimiyle, sıkılmış yumruğunu bir türlü, arka sıvazlayan bir ele dönüştürmedi.

 

ABD Başkanı Bill Clinton 2000 yılı Temmuz ayında Yaser Arafat ile Ehud Barak'ı Camp David'te buluşturdu. Bir mutabakat zemini ortaya çıktı. Dünya barış için umutlanmışken, aynı yılın Aralık ayında Arafat planı inanılmaz şekilde reddetti. İzzetbegoviç'in Bosna için seçtiği yolu Arafat Filistin için seçmedi.

 

İsrail'in etrafı Müslümanlar ülkelerle çevrili olmasına ve Arafat'a bu ülkelerin halklarından her türlü destek sağlanmasına rağmen, Arafat hareketi başarıya ulaştıramadı. İsrail bölgede yayılırken, Filistin halkı hep geriledi, hep acı çekti.

 

Kuveyt'i işgal ederek dünyanın öfkesini üzerine çeken Saddam Hüseyin'e Birinci Körfez Savaşı'nda anlamsız bir şekilde destek verdi. Körfez ülkelerindeki Filistinliler bu nedenle işlerini ve ikamet haklarını kaybettiler.

 

Tarihteki örneklerinden yola çıkarak zihnimde oluşan çağrışımla söylüyorum… Şahsen bana göre Arafat’ın temel misyonu, Filistin davasını sürüncemede bırakmak ve yol almasını engellemek üzere sibop vazifesi görmekti.

 

Keyifleri gerçekten de kaçmış…

 

Bir önceki yazımızda, “Başbakan Erdoğan’ın Davos çıkışı en çok kimleri korkuttu?” diye sormuş, Erdoğan’ın Davos’taki çıkışı İslam dünyası halklarını heyecanlandırsa da yöneticilerinin kâbusu haline geldiğini anlatmıştım.

 

Nitekim yazının yayınlandığı gün, Gazze saldırılarını ve Davos’u değerlendirmek üzere Abu Dabi'de bir araya gelen Arap ülkeleri dışişleri bakanları, Mahmud Abbas'ın liderliğini yaptığı Filistin Yönetimi'ne destek veren bir açıklama yaptılar. Bildiride, "Amacımız, Filistin halkının tek temsilcisi Filistin Yönetimi ve Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) desteğimizi canlandırmaktır” ifadesine yer verildi.

 

Yani, Yaser Arafat’ın 1958’den ölümüne kadar 46 yıl liderliğini yaptığı ve Filistin davasını bir adım ileri götüremeyen FKÖ’ye desteklerini açıkladılar. Nedeni basit aslında… FKÖ birçok açıdan Arap ülkelerin yönetimlerine çok benziyor. Tıpkı Arap liderlerin olduğu gibi, hafta sonu Ankara’ya gelecek olan Filistin Ulusal Yönetimi lideri Mahmud Abbas'ın Gazze saldırılarının en yoğun yaşandığı dönemde yüzünde ciddi bir teessür bir izi görmemek beni üzmüştü.

 

Müthiş servet…

 

Filistinli dün olduğu gibi bugünlerde de aç ve açık.

 

Yıllar yılı Filistin’e akan paraların akıbeti de hep kafaları kurcaladı. 1994 ile 2003 yılları arasında Filistin'e akan yardımların miktarı yaklaşık 6.5 milyar doları buldu. Filistin devletini tek başına yöneten ve yanında başka isimlerin sivrilmesine izin vermeyen Arafat, Filistin'e akan milyarlarca doları sorgusuz sualsiz tek başına kontrol etti.

Yaser Arafat, vefatından bir yıl önce, Forbes dergisinin 2003 yılında dünyanın en zengin liderleri sıralamasında en zengin altıncı lider ilan edildi. Dergi Arafat'ın kişisel servetini 300 milyon dolar olarak açıkladı.

 

Bir dönem Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) maliye bakanlığını yapan Cavid el-Hüseyin, görevi bıraktığı 1996'da bu paranın 3 ile 5 milyar dolar arasında olduğunu açıkladı. Hüseyin'e göre Arafat, örgütte kontrolü sağlamak için sürekli olarak etkili bazı isimleri satın alma yoluna gitti. İsrailli eski istihbaratçılardan Şalom Harari, muhtemel bir sürgüne karşı Arafat'ın yaklaşık 700 milyon doları hesabında tuttuğunu açıkladı. Üstelik Arafat, paranın miktarının açıklanması için yapılan tüm baskılara sürekli karşı koydu.

 

Bu yazıyı, Filistin davası neden bir türlü yol alamıyor, neden seçimle işbaşına gelmiş hükümet muhatap alınmak istenmiyor da, başta İsrail olmak üzere Arap dünyası ve Batı ülkeleri FKÖ’yü daha çok tercih ediyor sorularına cevap bulmaya yardımcı olmak için yazdım. 

 

Bosna'da dünyanın büyük bir umursamazlıkla takip ettiği Müslümanlara yönelik soykırım sürerken, rahmetli Özal İzzetbegoviç'e tarihi bir uyarıda bulunur ve şöyle der:

 

                             “Eğer sorunu bir anlaşma zeminine çekme fırsatı bulursak, derhal onayla. Önce kanı bir durduralım ve dünyayı yanımıza alalım. Gerisini sonra hallederiz”, der.

 

 

İzzetbegoviç, sahip olduğumuz şu devleti Özal'a borçluyuz derdi.

 

Yaser Arafat asla barışın adamı olmadı. Bugün Türkiye’nin barış çabalarından rahatsız olanlar da aynı zihniyet zemininden besleniyorlar. Düzen öyle kurulmuş çünkü.

 

İsrail tarafına hala ara ara atılan Hamas füzelerine gelince… Ergenekon türü yapılanmalar sadece bizde mi var sanıyorsunuz. O füzeleri atanlarla Danıştay’a saldıran zihniyet arasında fark var mı? Mesele kendi insanını kırdırmak olunca…

 

Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber7

 

 



__________________
Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!

www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/

selam ve dua ile...
Yukarı dön Göster bembeyaz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bembeyaz Ziyaret bembeyaz's Ana Sayfa
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats