Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bıisim Allah erRahman erRahim
Allah ın izni ile...
ezel den ahiret e
(1) zaman, bizim evrenimizin zaman dilimleri çalışmaya başlamadan önce idi. Allah bir şeyden dolayı (ihtiyaç, eğlence veya bir görev. Kur’an-ı Kerim e ters gelse de, benim yanımda birinci şık ağır basıyor.) bir şeyler yaratma ihtiyacı duydu.
(2) önce bu yaratılacak şeyde yani evrende bir nizam, bir intizam olması için tabiat/doğa kanununu yazdı. “en sonuna kadar bu kanun değişmez” şartını koydu.
(3) sonra bu evrende görevleri yapacak ve hareketliliği sağlayacak varlıkları (yani melekleri, cinleri ve insanları), kendi Ruhundan üfleyerek, ruhları, yarattı ve onları görevlendirip kademelere ayırarak/derecelendirerek gönül gözü açıklığı verdi.
meleklerin ruhlarını yarattı ve kademe kademe görevlendirdi: Meleklerin temel görevleri, Allah'a kulluk etmek; O'nun emirlerini yerine getirmektir Melekler görevleri açısından bir kaç gruba ayrılır Melekler yüklendikleri görevler itibariyle farklı isimlerle anılmışlardır Bunlardan dördü, büyük melek olarak bilinmektedir: Cebrâîl, Mikâîl, İsrâfîl ve Azrail Bilinen diğer melekler de şunlardır: Kirâmen Kâtibin/Hafaza (İnsanların amellerini yazmakla görevli melekler), Hamele-i Arş (Arşı taşıyan melekler), Hazin (Cennet ve cehennemde bekçilikle görevli melekler), Zebânî, Mâlik (Cehennemde görevli melekler), Rıdvân (Cennette görevli melekler), Mukarrabûn ve İlliyyûn (Allah'a çok yakın ve onun katında üstün mevkie sahip melekler) (alıntı,internet) meleklerde sadece ruh vardır ve sadece verilen görevleri yaparlar.
cinlerin ruhlarını yarattı ve kademe kademe görevlendirdi:
zamanı gelince, cinlere ayrıca insiyatif, nefis/nefs verildi.
zamanı gelince, cinlere ayrıca ateşten beden verildi.
{[( cinlerdeki ve insanoğlundaki bütün iyi ve kötü özellikler (ruhlarımızı kendisinden bize aktardığından dolayı, ve, insiyatif ve nefis verdiği için) Allah tan gelmiştir.
bütün özellikler Allah tandır.
insan veya cin kendisinde olmayan hiçbir şeyi açığa vuramaz/çıkaramaz.
bu yaratılışa aykırı olur.
ayrıca insanoğluna, kendine benzeyen beden ve yüz güzelliği vermiştir. )]}
insanların ruhlarını yarattı ve kademe kademe görevlendirdi: derecelerine göre kimi din adamı olacak, kimi bilim adamı olacak, kimi zengin olacak, kimi yönetici olacak, kimi ... , ve geri kalanlar da (görevsizler) ibadet edeceklerdir. herbir görevin derecesine görede insanoğluna gönül gözü açıklığı (eminim bundan daha güzel bir (3) kelime vardır) verilmiştir. bu görevlerin hepsi levhi mahfuzda kaydedilmiştir. (zaman içerisinde, kıymetli görevleri olan insanları (çocukluk ve gençlik yaşlarında), şeytanın direkt şerrinden, uzak tutabilmek için bu görevlerin yazıldığı kitap/defter yani levhi mahfuz Allah tarafından korumaya alınmıştır.)
zamanı gelince, insanoğluna ayrıca insiyatif, nefis/nefs verildi.
zamanı gelince, insanoğluna ayrıca maddeden beden verildi.
(4) Allah, evrenin özünü/plazmayı eline aldı(???) ve “ol...” dedi. big bang oluştu ve evren doğa kanununa göre genişlemeye başladı.
(5) evrenin çok sıcak ve yeterli bir döneminde ve yerinde, cinlerin faaliyet gösterebilicekleri bir ortam yaratıldı/oluşturuldu/oluştu. aynı dünyamızdaki sistem gibi, orada da melekler görev yapıyordu ve orada da vahy leri aktarıcı resul ve nebi cinler vardı. en büyük ve en son resulleri şeytan dı(???). Allah orada (da) cinlerden kendisine ibadet etmelerini istemişti. oradaki faaliyet (yaşantı diyemiyorum, çünkü herhangi bir yorum yapamıyorum.) birkaç milyon yıl sürdü. taaa ki, ta ki evrenin soğuyupta cinlerin ateşten bedenlerinin oluşamamasına kadar, yani cin kıyametine kadar sürdü. cin kıyametinden sonra bedensiz cinler ahireti beklemek/yargılanmak için bir yerde toplandılar.
(6) evrenin az sıcak ve yeterli bir döneminde ve yerinde, insanların faaliyet gösterebilicekleri bir ortam yani dünya yaratıldı/ oluşturuldu/oluştu. uygun zaman ve ortamda Allah, inşa ettiği Hz Adem in bedenine, daha önce kendi Ruh undan üfleyerek oluşturduğu ruhunu koydu ve melek ve cinlerden bu maddi bedenli ruha secde etmelerini istedi. sadece, bunu kendi içine sindiremeyen şeytan bu emri yerine getirmedi ve Allah tan “kıyamete kadar insanoğlunu doğru yolundan saptırabilme” müsaadesi aldı.
(şeytana Allah tarafından verilen “insanoğlunun insiyatif ve nefsine müdahale ile onu doğru yoldan ayırabilme müsaadesi”ne “hayır ve şer Allah tandır” cümlesini bağlıyabilirmiyiz acaba?) (pekiii şeytana ve cinlere kötülüğü emreden/fısıldayan ne/kim idi diye sorarsanız: cevabım: bilmiyorum/yanıt yok... olacaktır.)
(7) Allah, insanoğlunu yaratarak insiyatif ve nefis/nefsi vermiş ve çeşitli dini hükümleri/emirleri (görev değil/demiyorum) vererek onu dünyaya yaşamaya salmıştır. bu yaşantımız sırasında, Allah’ın (resul ve nebi aracılığıyla; gerek kitap, gerekse sayfa(lar) çokluğunda veya gerekse sırf vahy vasıtasıyla) bizden istediği/bize emrettiği, O’na ibadet etmek, şükretmek ve kötüden tövbe etmek, kul hakkı yememek, ... ; bizlerden istediği en büyük emirlerdendir.
bunun yanında sabır, iyilik, doğruluk, aşk, sevgi, muhabbet, sadakat, hoşgörü, ... , barış ve affetme duyguları Allah’ın insanoğluna verdiği yüksek değerlerdendir.
(8) Allah, bunları insanoğlundan ister. çünkü bu görev, emir ve değerlerin yapılıp uygulanması O’na iyi gelmektedir.
(9) Allah adildir, kendisini hoşnut edeni, zamanı gelince, kendiside hoşnut eder. bunun için Allah ın verdiği görev ve emirleri yerine getirmeliyiz.
(10) Allah, insanoğluna insiyatif ve nefis vererek onu dünyada hür bırakmıştır. ruhuna verilmiş görevi ve bedene verilmiş emirleri yapıp yapmamasına istinaden, insanın seçeceği yola ve iki omuzu üzerindeki meleklerin tuttukları kayıtlara göre onu yargılayacak ve cennet ödülü veya cehennem cezası verecektir.
(11) yukarıda da değindiğim gibi (ruhlara değişik kademelerde görevler verilmesi) bu dünya üzerinde hiçbir insanoğlu eşit yaratılmamıştır. bu Bıisim Allah erRahman erRahim den de anlaşılabilir (ne anlaşılır: bu dünyada iyiye de kötüye de veren, ahirette de sırf iyiye veren Allah ın adı ile (edebiyatı güzel olan bu cümleyi daha güzel döktürebilir)). onun için ben niye fakirim, benim niye buyum yok şuyum yok, çocuk niye bir veya beş yaşında öldü, bu adam niye çok zengin akıllı ve yakışıklı ama bende yok... gibi boş fikir ve kuruntular ile günaha girmeyelim.
bu dünyada adalet yoktur. bu dünyada insanın 1, 5, 10 veya 20 yaşında ölmesi Allah ı ilgilendirmez, çok fakir olup cehennemi veya zilleti dünyada görmen, yaşaman Allah ın sorunu değildir. bunlar dünya ve insan sorunlarıdır. sen Allah ın görev ve emirlerini layıkıyla yap. Allah ın bu dünyada insanoğlundan istediği budur.
{[(Bıisim Allah erRahman erRahim den de anlaşılacağı üzere, bu dünya üzerinde adalet aramam. sizde aramayın bulamazsınız.)]}
Allah insanın cinsiyetini önceden bilir, ne zaman ve nerede doğacağına ise zaman, yer ve ortam şartlarına göre karar verir (ruhlara verdiği görevlerden ötürü).
insanın ruhuna verdiği görevlere istinaden dünyada manevi olarak insana müdahalelerde bulunur.
ama insanoğlunun ileride ne yapacağını ve ileride nasıl öleceğini ve ne zaman öleceğini bilmez.
verilen görevin yapılıp yapılmaması şartlarına/durumlarına göre insanoğluna yardımcı olur veya canını alır veya bu dünyada yaşayabildiğin kadar yaşa diye müsaade verir.
en sonunda ahirette, cinleri ve insanoğlunu herşeyiyle, ne bir eksik ne bir fazla, yargılar ve sonuca kendisininde isteğini ekleyerek cennet veya cehenneme yollar.
{[(adalet yargılamada ve sonuçtadır.)]}
(12) bu dünyada Allah a ibadet vardır. görevler ve emirler vardır. insiyatif vardır, nefis/nefs vardır. ahirette nereye gideceğin senin bu emir ve görevleri yapıp yapmamana bağlıdır. her insan kendi yolunu seçer ve oraya gider.
(13) adalet yargılamadadır ve sonuçtadır.
bundan hiç şüpheniz olmasın.
{[(daha önce de/yukarıda bahsetmiştim. Allah ın ruhlara verdiği görevler vardır. bir insan dünyaya geldikten ve yaşı kemale erdikten sonra (yani Allah a karşı sorumluluğu başladıktan sonra) kendi ruhuna verilmiş olan görevi yapmaya veya yapmamaya başlar. yapmaya başlarsa görevini ne zaman bitireceği kendi insiyatifine ve zamana kalmıştır. işte bunun için Allah insanoğlunun ne yapacağını ve ne zaman öleceğini bilmez. insanın görevi bitince (yani yapınca) veya görev sekteye uğrayınca (görev sonuçlanamayacak bir hale gelirse veya görevi yapmamaya başlarsa (veya yapmaz ise)) işte o zaman Allah devreye girer ve isterse o insanın canını alır veya isterse ((1)) ihtiyarlayıp ne yapacağını bilemez bir duruma gelinceye kadar onu dünyada bırakır.
((1)) tabi bunun anlamı insanoğlu 100 veya 150 sene garanti yaşayacak değildir. yorum (gerekmez ama yinede yapacağım): Allah onun canını almak için meleği görevlendirmez. o insan o andan sonra kendi yaşayış tarzına ve kendine dikkat etmesine göre ve kendi vücuduna ne kadar özen göstermiş ise o kadar uzun yaşayacaktır. ta ki kendi vücut organları yaşlılıktan dolayı iflas etmeye ve görev yapamamaya başlayıncaya kadar. yani vücut görev yapamayınca ölür. bu arada insanın kendine dikkat etmesi, sağlığını koruması, kazaya uğramaması, ayağı kayıpta kafasını yere vurmaması, başka biri tarafından öldürülmemesi, .... lazım gelir. ölüm anı gelince Allah ın izni ile ölüm meleği ruhu alır.)]}
ALLAH, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. ZÜMER 42.
O O’dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir. MÜMİN 67.
Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık. Zorluğumuz kendilerine gelip çattığında bir sığınabilselerdi! Ne yazık ki kalpleri katılaştı; şeytan, yapmakta olduklarını onlara süslü-püslü gösterdi. Öğütlenmeye çağırıldıkları şeyi unutunca, her şeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenle sevinç şımarıklığına daldıkları bir sırada, ansızın onları yakaladık. Tüm ümitlerini bir anda yitirdiler. Böylece, zulme saplanan topluluğun kökü kesilmişti; hamt olsun âlemlerin Rabbi’ne! ENAM 42…45
Bir kent inansa da imanı kendisine yarar sağlasa ya! Yunus’un kavmi müstesna… Onlar inanınca, dünya hayatında rezillik azabını üstlerinden kaldırmış ve kendilerini belirli bir süreye kadar nimetlendirmiştik. YUNUS 98
“Bu ayette yunus peygamberin kavmi inandığında üzerlerinde var olan rezillik azabının kaldırıldığı ve belli bir süre kadar nimetlendirildikleri belirtiliyor. Dikkat çekici nokta ise, inanmalarından sonra azabın giderilmesi ve belirli bir süreye kadar nimetlendirilmeleridir. İnanmayıp var oldukları yolda devam etselerdi tam zıttı bir durum söz konusu olabilirdi.” (alıntı)
“Kimi helak edeceğini kime zaman vereceğini rabbimiz daha iyi bilir. Elbet O her şeye kadirdir. Yaşarken yaşatanlar, yaratılışına uyanlar elbet rabbimizden refaha erenler olacaktır. Zalimleri, inkâr edenleri ise görüldüğü üzere dünya ve ahirette zor bir yaşam beklemektedir. Ki uyarılara uyup, zalimlikten inkârdan dönenler ve ALLAH’a sığınanlar hariç.” (alıntı)
Muhakkak rabbim bizi bizden daha iyi bilendir. Hayra iş yapanlar veya zulme sapanlar hakkındaki hüküm onun katındadır. Dilediğinin ecelini önce alır dilediğini sonraya bırakır. O sonsuz rahmetin sahibidir: Eğer ALLAH, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar erteliyor. ALLAH, kullarını iyice görmektedir. FATIR 45.
Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık-seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir. HACC 5.
O, odur ki, geceleyin sizi öldürür. Gün boyunca neler yapıp neler kazandığınızı bilir. Sonra, belirlenmiş süre işletilip tamamlansın diye, gün içinde sizi diriltir. Nihayet O’nadır dönüşünüz. Sonra, yapıp ettiklerinizi size haber verecektir. ENAM 60.
not: Kur’an-ı Kerim in birçok yerinde, türkçeye çeviride ve tefsirde birçok hata olduğunu hatırlatmak isterim...
sağlıcakla kalın...
mehmet rende
...
__________________ 16cdgaabçcg
|