Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Evanjeliklerin Gerçek Furkan�ı:
The True Furqan
(al-Furqan�ul-Haqq)
Prof.
Dr. Şinasi Gündüz
Evangelic rahip Anis A. Shorrosh
tarafından derlenen ve giriş ve sonuç kısımları haricinde 77 bölümden
oluşan 368 sayfalık bir kitap. 7 yılda hazırlandığı söylenen kitapta,
metnin al-Saffee tarafından ilham alındığı ve al-Mahdy tarafından
yorumlanıp açıklandığı belirtiliyor.
Rahip
Anis Shorrosh, Filistin kökenli bir Arap-Amerikan rahip. 1967�de
Kudüs�ten göç ediyor, ABD�de teoloji eğitimi alıyor. Filistin�de
Müslümanlarla olan ilişkilerinden hareketle, ABD�de İslam�a ve
Müslümanlara karşı mücadeleyi temel uğraşı ediniyor. Halka açık
toplantılar, TV ve radyo programlarında sıkça yaptığı İslam karşıtı
söylem ve eleştirilerini ayrıca kitaplaştırıyor ve böylelikle Islam
Revealed (1988) ve Islam A Threat or a Challenge (2004) gibi
çalışmaları kaleme alıyor. Katı İslam karşıtı tutumunu öyle aşırı bir
noktaya iletiyor ki Shorrosh, Koenig�s International News�te yayımlanan
�Twenty-Year Plam: Islam Targets America� başlıklı bir yazısında, şayet
sıkı önlem alınmazsa 2020�lerde İslamın ABD�yi istila edeceği
uyarısında bulunuyor ve bunun için Müslümanların çok yönlü bir çalışma
içerisine girdiklerini Hollywood�dan TV, radyo ve internete kadar tüm
iletişim araçlarını ele geçirmeyi planladıklarını ileri sürüyor, tüm
Hıristiyanları buna karşı önlem almaya çağırıyor.
Anis Shorrosh�un en önemli özelliği
evanjelist bir Hıristiyan olması. Hatta onun adına kurulu olan �The Anis
Shorrosh Evangelistic Association� adında bir misyoner teşkilatı da
mevcut. Her evanjelist gibi Shorrosh�un da en önemli gayesi tarih boyu
Hıristiyanlığın yayılma konusunda bir türlü başarı gösteremediği İslam
ülkelerinde yaşayan halklara ulaşabilmek ve onları
Hıristiyanlaştırabilmek.
The True Furqan�a baktığımızda bu kitabın
böyle bir amaca yönelik olarak hazırlandığını görüyoruz. Kitabı
derleyen, al-Mahdy lakabıyla, 1999�da The Atlantic Mounthly ve Baptist
News magazinlerine verdiği röportajlarda, kitabın amacını kısaca şöyle
açıklıyor: �Biz İslam dünyasına ulaşmanın yolunu bir türlü bulamamıştık.
� Öyle ki sağlık konusunu, okulları, kitapları, filmleri ve diğer birçok
yöntemleri kullandık.� Ona göre bu yolların hiçbiri, Müslümanlara,
Hıristiyanlığın anlatılması konusunda yeterli düzeyde etkili olmamıştı.
Kullanılan klasik yöntemler baştan sorunlar taşıyordu. Öyle ki
Müslümanların anlayabileceği düzeye sahip Arapça bir Kitabı Mukaddes
çevirisi bile yoktu; zira mevcut çeviri günlük konuşulan dildeydi ve
Arap geleneğinde önemli olan kutsal metin dilini içermiyordu.
Dolayısıyla Hıristiyan öğretilerinin özellikle Arapça konuşan
Müslümanlara rahatça ve etkili şekilde hitap edebileceği bir aracın
bulunması gerekliydi. İşte bu noktada The True Furqan başlıklı kitap
hazırlanarak devreye sokuldu.
Kitabı derleyene göre bu kitap, her
yönüyle Müslümanların kutsal kitabı Kur�an�ın tüm özelliklerine sahipti.
Yani Kur�an gibi o da bir ilham/esin ürünüydü, apaçık, saf bir klasik
Arapça ile yazılıydı, üslup ve akıcılığa sahipti. Hatta �ona göre-
Kur�an�da var olan 100 linguistik ve gramatik hata The True Furqan�da
yoktu. Tüm bunlar metnin Müslümanları etkilemesi ve kısa zamanda onların
Hıristiyanlaşmasına yol açması için yeterliydi. Hatta kitabı derleyen,
yaptığı bir röportajda kitabın etkisinden o kadar emin olmalı ki
Hıristiyan dünyasına seslenerek, Hıristiyanların kısa zamanda akın akın
Hıristiyanlaşacak olan Müslümanları aralarına kabul etmeye hazır olup
olmadıklarını sormaktadır.
Açıkça anlaşılacağı üzere, bu kitap,
evanjelikler tarafından misyonerlik amacıyla hazırlanmış bir metindir.
İçeriğine baştan sona Hıristiyan öğretileri ve teolojisi hakimdir.
Kültüre uyarlama (yani contextualisation ya da inkültürasyon) yöntemi
doğrultusunda, Hıristiyan mesajını Müslümanların kendi gelenekleri, din
dilleri ve kültürel öğeleriyle onlara sunmayı amaçlamaktadır. Bu amaç
doğrultusunda metin hazırlanırken tamamıyla Kur�an üslubu, dili,
terminolojisi ve Kur�an�ın şematik yapısı temel alınmıştır. Yani metin
surelere ve ayetlere paralel tarzda bölümlere ve cümlelere ayrılmıştır
(hatta Arapça metinde bunlara sure ve ayet denilmektedir) ve her bölümün
başına besmeleye benzer ama teslis içeriğine sahip bir başlangıç ifadesi
eklenmiştir. Kullanılan dil ve vurgular yönünden de Kur�an kopya
edilmeye çalışılmıştır.
Bu noktada metni derleyen, The True
Furqan�ın, 1400 yıldır muhaliflerine yönelik �bir benzerini getirin�
meydan okumasını yapan Kur�an�a karşı bir meydan okuma olduğunun da (!)
altını çizmektedir. Zira yazar, oluşturduğu metnin Kur�an�daki tüm
özellikleri taşıdığı iddiasıyla Kur�an�ın bu meydan okumasına cevap
verdiği düşüncesindedir.
Bu metin, başta Ortadoğu ve Bangladeş
olmak üzere İslam ülkelerinde dağıtılmakta ve Müslümanlar bu yolla
Hıristiyanlığa çekilmeye çalışılmaktadır.
Kitabın düşündürdükleri:
-
Kültüre uyarlama yönteminin misyoner
örgütlerince ne boyutta uygulamaya konulduğunun çarpıcı bir örneğini
oluşturması
-
Evanjeliklerin fanatizmini ortaya
koyması
-
Diyalog söylemini ve çabalarını
baltalaması (gerçi evanjeliklerin misyonerlik amacına yönelik
olmayan bir diyaloga şiddetle karşı çıktıkları bilinmektedir)
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|