Yazanlarda |
|
kutsalgölge Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 148
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Laik düzen gerçekten Kur'an verileri açısından öngörülmüş, toplumsal yapının ideal bir biçimde yaşaması için tavsiye edilmiş bir yapımıdır? Yoksa laik düzen, Kuran'a kesinlikle uymayan, batının kendi içerisinde çeşitli nedenlerle oluşup, islami çoğunluğu yaşayan toplumlara ithal edilen ve zoraki yorumlarla "Kuran'ın istediği düzen bu" dedirtecek bir düzenmidir? Uygulanabilir Kuran'i bir yöntem şekli mi? (maide48), yoksa Kuran'ın reddettiği bir anlayışmıdır?
Sorular uzayıp gitmektedir. Tartışmalardan kaçmak ise cevabı netleştirmemektedir. Laikliğin Kuran'ın istediği bir düşünce ve yaptırım olduğunu en şiddetle savunan düşünürlerden biri Y.Nuri Öztürk'tür. Bu konuda bilinen "Kuran verileri açısından Laiklik" adlı kitabı, gerek hacim olarak (normal ebatların üstünde büyük puntolarla hazırlanmış olduğunu gördüm) gerekse içeriğin tatmin ediciliği açısından bizim içinde sonucu açıklayıcımıdır? Lakin yazar "islam nasıl yozlaştırıldı" adlı kitabında da konuyu aşağı yukarı aynı şekilde anlatmıştır.
LAİKLİK OLMALI=
*Allah'ın istediği, refah ve barış içinde bir düzen için laiklik ön görülmüşmüdür?
*Laik bir düzenin olmadığı yerde adalet olmazmı?
*totaliter rejimler yada herhangi bir baskı düzeninin ilacı laiklikmidir?
*Tarih boyunca halkları yönetenlerin dini, maddi herşeyi sömürmesi laiklikle son bulmuşsa, laikliğinde sona erdirmiş olduğu baskı rejimleri haricinde, alternatif bir düzen yokmu?
*Yeni bir düzen hayalmi?kopyacı tembellik mi, gerekli mi?
*Laik düzeni savunmak,oluşabilecek en zirvede medeniyet olarak gözüken toplumlara, refah düzenini toplumsal olarak kuramadığımız için farkına varmadan yamanmakmıdır?Kınanmaktan mı çekiniyoruz?
*Geleneğin din adına yaşattığı binlerce hurafeyi ayıklayan Kuran'i akıl, yaşadığı ortamın (laiklik olarak)ve dünyanın düzenlerini eleştirilmez gibi görmesi gerçekten sağlıklımıdır?
*Yoksa laiklik, geçmişimizdeki bağnazlıklara bakarak Kuran'ın reddettiği zulümden,baskı rejimlerinden,adaletsizlikten,sosyal dengesizlikten ve doğrusunu yanlışını ayıklamadan yapılan ecdatpereslikten kurtulmamız için gereken sert bir geçiş halkasımı?
*İdeal olanın zirvesindemiyiz yoksa insanlığa kıskanacağı bir düzen getirtebilirmiyiz?
LAİKLİK OLMAMALI=
*İnanç konusundaki baskıyı büyük bir günah olarak gören bir dinin, yaşanmış tarihte hep aksini yapmış olması ne anlama geliyor?
*İslamda ruhbanlık olmaz diye diye, ruhbanlık yapacak olan bir sınıfın önüne nasıl geçeceksiniz?
*Yürümesi gereken, bu koca düzen Kuran verileri açısından nasıl oluşturulmalı?
* Laiklik, Allah'a teslim olmak açısından büyük bir hata ise geçmiş alimlerin,katiplerin(hadisçi,fıkıhçı vb.) görüşlerinin din olması hata değilmi?
*İslamın, "kişiler birbirlerinin haklarına tecavüz etmediği sürece" olarak çizdiği 'özgürlük' sizce ne ifade ediyor?
............................................................ ............................................................ ..................?
İlmimiz arttıkça cevaplarımızda o kadar güçlü olacak inşallah!Ne kınanmaktan,ne de eziyet çekmekten korkmayız, teslimiyetse hanif olarak doğru bir şekilde teslim olmalıyız! Allah ne diyorsa o, "bu Kuran elbetteki bu yaşamı kurallarla bomak için değil, bu yaşamı cennete çevirebilmemiz için gönderildi" . Sağlıcakla arkadaşlar.................................................. ..!
|
Yukarı dön |
|
|
foton Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 nisan 2008 Gönderilenler: 106
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Laiklik "Allahın hükümleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir" ayetiyle ne kadar örtüşür...???
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam arkadaşlar,
Ben bugünkü geleneksel islami uygulşamalarda kadına baskı ve bireye baskıdan daha öte bir derinlik görmüyorum. Bunu da Kur'an la değil hadislerle yapıyorlar.
Laiklik "Allahın hükümleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir" ayetiyle ne kadar örtüşür...???
Peki hadislerle hükmedenler Allahın hükümleri ile hükmetmişlermidir. Bugüne kadar Emevi, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı gerçekten Allahın hükümleri ile hükmetmişmidir. Allahın istediği düzen bu mu dur.
Kadına baskı yapıp onu kapatmakmıdır. Allah gerçekten bunu mu istemiştir. Kadına yapılan zulumden acaba bu adamların haberi varmıdır. Orta Anadolu ve Karadeniz bir derece, hele ki doğu. Bunlar mı dindar. Din bunların yaptığını onaylıyormu.
Laiklik aydınlanma hareketi sonucu olmuştur. Akıl, Birey, Bilgi ye önem verir.
Geleneksel islam uygulaması inanç, cemaat ve hurafe (Kurana aykırı hadisler , aslında aykırı olmayanı da neredeyse yok gibi Atasözü gibi olanları hariç. Temizlik imandandır, Ya hayır söyle ya da sus, Cennet anaların ayağı altındadır gibi. )
Kur'anın Akla(aklı olmayana pislik yağdırıyor) , bireye(zorlama yok, gelenekçiliğe atalar dinine karşı), bilgiye (sünnetullah) önem vermediğini kimse söyleyemez.
Dinci insanların laiklikle çatıştıkları iki nokta var kadın (tesettür) ve içki.Dinciler bu konuda Allah adına insanlar üzerine zorlama yapıyorlar. Zaten buradan Kur'ana aykırı davranıyorlar. Kendi düzenlerini devam ettirmek için bunu yapıyorlar ve insanı dinden soğutuyorlar.
Kadınların modern giyindiği , insanların içki kullanabildiği Batı ve sahil illerinde insanlar Muhafazakar partileri sevmiyor. Hatta korkuyor. Neden bundan. Peki bu insanlar dinsiz mi. Hiç mi Allah inancı yok.
Var ama feodal anlayışla yaşamıyorlar. Feodal yaşamak din değil ki. Bir çok sorunun kaynağı bu anlayış. Kan davası, kadına zulum, namus cinayetleri. Allah için bunlar dinde var mı?. Akla uygunmu ?
Bu konular baskı aracı olarak kullanıldıkları için. Koskoca Kur'an da başka konu yok sanki. İki üç ayet zorlama yorumlarla dinin en temel meselesi yapılıyor. Ben o ayetleri hiç te onlar gibi yorumlamıyorum. Avrupada kadın modern, içki serbest. Bizde kapalı ve içki inanç olarak yasak. Ama ne kadın sorunu var, ne de sarhoşluk sorunu bizdeki gibi. Ama onlar bizden çok çok daha akıllı ve ahlaklılar. Demek sorun bu değil. Sorun hurafe zihniyeti.
İşte Laik düzen bu baskı araçlarından insanı kurtardığı, koruduğu için güzel. Türkiye bugün G20 ye katılabilen bir ülke olmuşsa, bu laik düzen sayesindedir.
Bunu ben muhafazakarlara anlatamıyorum. Bana dedikleri sen nefsini din kabul ediyorsun.(Eşim modern, arada tatilde ve şirket toplantısı vb yerlerde içki kullandığım için.) Benim de dediğim sizler Arap geleneklerini, akla aykırı hurafeleri din kabul ediyorsunuz. Sizin Kur'an kültürünüz yok. Kur'an dan bi habersiniz. ve gittiniz yol yol değil. Siz inanç, tarikat, hurafe üçgeninde perişansınız.
Halkta, Kur'an dan çok, Allahtan çok, Peygamber sevgisi, Evliyalar sevgisi var. Bu düzenin Hristiyan yahudi karması bir anlayış olduğundan haberi yok. Güya Tevhidi savunuyor, yaşantı şirk içinde.
Bugün sadece Kur'an diyebilmemiz bile laik düzen sayesindedir. Bu laik düzende de Allahın kanunlarına aykırı bir şey yoktur. Laik düzenin anlaşamadığı din hadislerin dinidir. Yoksa Kur'anın dini değil. Onun için Laik düzenin Allah ile problemi yoktur. Laik düzenin problemi tarikatlarla, aşırı dinci anlayışlarladır. Daha doğrusu bu dincilerin laiklikle problemi vardır.
Neyse yaramı deştiniz.
Herkese selamlar.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
öğrenci98 Ayrıldı
Katılma Tarihi: 21 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 432
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhabalar
Belki bir katkı olabilir düşüncesiyle.
".....Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir." 5/44
".....Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir." 5/45
".....Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir." 5/47
Biz bu ayetleri neden hep devlet idaresi açısından değerlendiriyoruz ki? Neden bu ayetleri bireysel manada algılayıp herkes kendisini düşünmez ki?
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
|
Yukarı dön |
|
|
kutsalgölge Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 148
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Saffet kardeşim, gelenekçi zihniyetin dinleştirilmesi ve atalarından devraldıkları (aslında bir nevi kendi hevaları) görüşleri ayetleştirmeleri büyük bir yanlış, bununla beraber bu duruma üzerine haklı olarak karşı çıkmamız laikliği savunmayla mı sonuçlanmalı? Sanki al birini vur ötekine gibisinden bir durum var=)
Evet belirttiğiniz gibi gelenekçi şeriat denilen düzeni isteyenlerin işi gücü; kadın, içki, ve inanç konusunda farklı duruşlara karşı tahammülsüzlüktür! Bununla beraber, laiklik düzeni geçmişimizde getirilmiş olmasaydı, bugün hanif bir anlayışta kuran'a yönelme ihtimalimiz belki de imkansıza yakın olacaktı. Gelenekten gelen düşünce ve yorumlara yapılacak en ufak eleştiri (kaldı ki Kuran,kendisi dahi olsa fikirlere eleştirel bakmamızı söylerken) ruhban sınıfın karınlarını kaşıyarak, eleştiriyi yapan kişi hakkında şöyle diyeceği malumdu; el-cevap= Kuran paralelinde islam diyenler kafir olmuştur, münteddirler ve katl-i vaciptirler!
Tamam bunları tarihimize bakarak ve yaşadığımız dünyaya bakarak (iran,afkanistan,suudi) yanlışlar yumağı olarak görebiliyoruz.Ama bu "kamu otoritesinden, kuran otoritesini dışlamaya" sebebmi olmalı? Senelerce bu düzeni savunmama rağmen,artık kandırıldığı mı, kendi kendi mi kandırdığımı, gerçeklerle yüzleşmekten korktuğumu, "geleneğin bağnazlığına nasıl karşı çıkmışsam,Allah'ı kamudan çıkaran bu anlayışıda artık eleştirmem gerektiğini" düşünüyorum? Başta da söylediğim gibi;al birini vur ötekine.........!
Bu sitede geleneğin yorumlamalarının en güzelde şekilde eleştirilip,gerçeklerin deşivre olmasını gördüğümden tüm yazanlara teşekkür ederim.Ama bu gözlerimizi karartıp, sağduyuyla düşünmemize engel olmamalı.Eğer laiklik "tağut"sa (şer otoritesi) bunu savunan dindarlar farkında olmadan da "belam" oluyorsa ,bizim korkumuz bu düzeni ayakta tutan güçlere karşı gelmekten çekinmemizmidir? Gelenekten gelen görüşleri filtreleyerek zihin süzgeçinden geçirdiğim gibi, bugünü de süzgeçten geçirmeliyim. Bugün savunduğum şeyin yarın doğru olmadığını da hayat gösterebilir!
Evet insanlar toplumsal yaşantı da;
*kısa etekte giymeli (nedense erkeklerin şevhetle bakmaması gerektiğini anlatmıyorlarda, kadını fitne görüyorlar yazık), *çarşafta giymeli ( yüzünü belli etmesinin gerekliliği savunulabilir)
*içki içmeli , lakin şuanda ülkemizde sigara üzerine yapılan haklı propagandalar gibi, çocuklarımıza bunların ne kadar sağlıksız hoş olmayan şeyler olduğunu anlatmalıyız, hatta sigara gibi diğer tüm sıvı,katı,gaz uyuşturucuları devlet politikası halinde iyi bir eğitimle sakıncaları anlatılabilir. Bununla beraber insanlara baskı yapılmaması sınırınıda iyi ayarlayabiliriz.Kimseye zarar vermeden ister esrar içer,ister içki içer,arkadaşlarıyla birlikte yada kendi ailesinde taşkınlık yapmıyacak şekilde içerse kimse karışamaz. Tabi bunun başka kişilerin özgürlük alanına girmesine (sarhoş olup araba sürmek,etrafa dalaşmak gibi) mani olmak özgürlüğü sınırlandırmak değildir. Sigaranın zararlarını haklı olarak görenlerin,içki konusundaki gevşekliklerini anlamış değilim. Bugün bir doktor her gün 1 kadeh kırmızı şarap için kan yapar iyi gelir diyebilirken, kimse çıkıp demiyor kardeşim;şarap içeceğimize kahvaltıda anadolumun pekmezinden yesem olmaz mı?
*Farklı düşünceler kabullenmesekte savunulmalı.İnsanlar istediği mezheple yaşamalı, kurandaki farklı yorumlamaların "kabullenmesende" savunulması gerekir,(şekilsel namazın,haccın,orucun olmadığını savunanlar gibi), Çünkü atalarımız kendi anlayışlarına zarar veremeyeceğini bildikleri farklı dinlere özgürlükler vermelerine rağmen, sıkıntı hep aynı dinin çatısı altındaki farklı yorumlamalara (mezhep) zulümle sonuçlanmıştır. Düşünce özgürlüğü ve "düşüncesini yaşama özgürlüğü" sonuna kadar savunulmalı.
Yüzlerce cevap getirilebilir.Ama arkadaşlar; Allah'ın önemsenmediği(ne kadar karşı çıkmak istesenizde, ne yazıkki böyle) bir düzeni kuran'i bulmak hiç tutarlı gözükmemektedir.
Bu konunun ciddiyet-i mühimdir. En aykırı tabuların tartışıldığı bu sitede (karşı olduğumuz fikirler olsa da,ki ufkumuzu açıyor) bu konuya da cesaretle gidilmeli.Senelerce savunmuş olduğum sistemin,onlarca kitap yüzlerce makale artık kalbimi mutmain etmiyor! Hepiniz gibi,Art niyetli, önyargılı değilim. Saygılarımı sunar, Allah'ın istediği bir şekilde yaşayabilmemizi ve ahirette tüm hanifler olarak cennette ağarlanmak dileğiyle!
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
öğrenci98 Yazdı:
Merhabalar
Belki bir katkı olabilir düşüncesiyle.
".....Allah�ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir." 5/44
".....Allah�ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir." 5/45
".....Allah�ın indirdiğiyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir." 5/47
Biz bu ayetleri neden hep devlet idaresi açısından değerlendiriyoruz ki? Neden bu ayetleri bireysel manada algılayıp herkes kendisini düşünmez ki?
Muhabbetle... |
|
|
değerli kardeşim ...
benim bu ifadelerden anladığım...
allah her zaman adaletle doğrulukla hükmetmeyi yaşamayı emrediyor...
adaletle doğrulukla hükmetmeyenler zalimler kafirlerve fasıklar olmuş oluyor...
adalet evrensel bir prensiptir değişmez...
ama şartlar ve olaylar değiştiğinde hükümler ve kurallar değişir bu adaletin gereğidir...
hangi çağda ve hangi şartta olursak olalım adaleti ve doğruluğu bulmaya çalışmak işte allahın indirdiğiyle hükmetmek oluyor...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
Laik bir hukukta, "dinin devlet eliyle" hemde "bir yorumuyla" desteklenmesi, ödenek ayrılması, örgütlenmesi, öğretilmesi,
Laik bir hukukta, yeri geldiğinde "dini kavramlara" referans yapılması yeri geldiğinde mucadele edilmesi gerektiği,
Laik bir hukukta, istenildiği zaman bir yeri "kamusal alan" ilan edilip yeri geldiğinde "kamusallıktan" çıkarılması,
Laik bir hukukta, bir ideolojinin benimsenerek o ideolojiye inanmıyan, redden, eleştirenler "hastalıklı ve aydınlanmamış" tipler olarak nitelenmesi,
Laik bir hukukta devletin resmi ideolojisine inanan ve bunu savunanlara öz evlat muammelesi yapılıp, en yüksek perdeden bunun seslendirilmesi, devletin resmi ideolojisini eleştiren, reddedenlere üvey evlat, vatan haini, "sallandıralım bir kaçını" muamelesinin uygun görülmesi,
Laik bir hukuta, belli bir dünya görüşü, belli bir coğrafyanın yaşam şeklinin dayadılması ve bu dünya görüşünün "pozitivist, batılı yaşam" şekli ve standartları olduğunun dile getirilmesi, karşıtlarının "ortaçağı" isteyen, gerici yobaz yaftalarıyla nitelenmesi,
"laikliğin"; dinin, siyasetin ve ekonominin yanında ülkemizde işe yaradığını gösteriyor.
Neden laik hukuk sisteminin tercih edildiği, laikliğin felsefi anlamda neye tekabul ettiği, farklı din mensublarının bulunduğu bir yerde gerekli olup olmadığı, İdeolojik altyapısı, soğukkanlı ve baskı görmeden tartışıldığı bir konumda bulunmamaktayız. Laikliğe eleştiri getirenlerin anayasanın ilk maddelerinden hesaba çekileceği de unutulmamalıdır.
Kapitalizmi besleyen "protestan ahlak" gibi, ideolojilerin savunusu ve eleştirisi felsefi düzlemde yapılmalıdır. Demokrat zihniyet ve otoriter zihniyet ile bağlantısı ne kadardır vb.
selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
foton Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 nisan 2008 Gönderilenler: 106
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Dindar sayılan geçmiş devletlerin yaptığı uygulama her ne kadar şeklen İslami görülse bile içten İslami değildir...Hadisler ise bu devletlerin dinsel yaptırım aracıydı ayetlere rağmen....Laikliği benimseyen devletler (ki laiklik deyince hemen Türkiye akla gelmesin Avrupa devletleri de muhataptır buna) eğer geleneksel İslama(ya da diğer dinler) yönelik mücadele içindeyse ne ala ama Laik develtte eğer hukuk(bu çok öenmli bir nokta) Allahın hakkına uygun yapılmadan her türlü derin işler ya kayırmalar yapan bir yönetimin elindeyse bence biz toplumsal anlamda mücadele etmeliyiz..Allah Kuranda hiçbir zaman dinle yönetin ya da yönetmeyin demedi...Söylediği tek şey var "benim hükümlerime göre" ...Şimdi Laik bir devlet ALLAHIN HÜKÜMLERİNE göre hükmediyorsa doğru devlettir geçmiş teokratik devletlere rağmen...Biz insanların hakkı ne kadar uyguladığına bakalım .....Ki dünyada hakkı tam uygulayan bir devlet yoktur ve hakka uyan hiçbir millet de....Hak çok az kişinin elindedir ve güçsüz bir yaptırıma sahiptir....
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
Hem batılı hemde doğulu toplumların yaşadığı dini, ideolojik, ekonomik
Siyasi tecrübeleri vardır. Demokrasi yunandan sonra uzun süre rağbet görmemiştir.
Magna carta, j.j. Rousseau'nun "toplumsal sözleşmesi", Fransız devrimi, Marx'ın Kapitalizm eleştirisi ve "sınıf mucadelesi", krallara karşı güçler ayrılığı, laiklik vb.
Osman oğullarının son yüzyıllarında monarşi, Gülhane Hatt-ı Hümayunu, ıslahat hareketleri, Meşrutiyet, azınlık hakları, mecelle vb.
Batıdan alınan askeri yenilgiler, arkasından siyasi ve ekonomik yenilgiler, Türk modernleşmesinin kapısını aralamıştır.
Tarım toplumundan, sanayi devrimine geçiş, ticari kapitalizmim sanayi kapitalizmine evrilmesi (evrim deyince "Makinaların evrimi"), Dün rağbet edilen köleliğin aynı eller tarafından yasaklanması, yeni sınıflar vb.
Avrupa'da bir dönem kadınlar yasayla korunurken zaman sonra erkeklerle eşit haklar "verilmesi".
Bunları neden yazdım,
Şuna inandığım için, "var olmak, var kalmak için";
Güç ve Üretim,
Değişim ve Yenilik,
Tertib ve Düzen,
Edeb ve Terbiye,
"hayatın yasalarıdır", kim bu yasalara uymazsa "yok olur gider".
"Bu yasalar" karşılarında hiç kimse direnemez. Elbetteki bu yasaları koyan Göklerin ve yerin ikisinde bulunanların Rabbi hariç.
selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar sevgili baybora...
hayatın yasaları demişsin...
allahın yasaları hayatın yasaları...
hayatın yasalarına uymayanlar zalimlik etmiş oluyorlar...
hem kendilerine hemde herkese...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|