Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bizler hayatımızda ne yazık ki yaşantımızı doğru ve Rabbin önerdiği bir yolda, düzende yaşamadığımız için, her zaman sorunlarla ve üzücü olaylarla karşılaşmaktayız. Bu bireysel yanlışlığı yapan bizler, bir toplumu oluşturduğumuza göre o toplumda da huzur, birlik ve beraberlikten söz etmek mümkün olmayacaktır. Peki, Rabbim bizlerin nasıl bir yol takip etmemizi istiyor din ve iman adına, önerdiği yol nedir onu hiç düşündük mü? Bakın bizlere Rabbin önerdiği yolu kur’an ayetinde nasıl açıklıyor?
Bakara 143: İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze tanık olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık……
Yukarıdaki ayetin değişik meallerine de baktığımızda ayette geçen orta yolu izleyen sözünü bir kısmı dengeli ve ölçülü bir toplum, ya da vasat/ adil bir ümmet yaptık şeklinde de nakleden mealler olduğunu görürüz. Şimdide aşağıdaki ayeti dikkatle okuyalım.
Maide 77: De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.”
Yukarıdaki ayeti değişik meallerine de baktığınızda bir kısmında, İnançlarınızın içerdiği hakikatin sınırlarını ihlal etmeyin, yolun denge noktasından uzağa düşmüş topluma uymayın, ya da dininizde haksız olarak taşkınlık etmeyin. Şeklinde çevirenler var. Rahman bu ayetiyle biz kullarına nasıl bir yol izlememizi emrediyor hiç düşündük mü? Dinde aşırıya gitmek, dinde haksızlıkla taşkınlık yapmak, yolun denge noktasından uzaklaşmak, inançların içerdiği hakikatın sınırlarını ihlal etmek ne olabilir? Denge noktası, orta yol sözleri üzerine lütfen düşünelim. Hayatımızda, yaşantımızda birçok örneklerini görmemiz mümkündür. Şimdide aşağıdaki ayeti düşünelim.
Cin 16: Şayet doğru yolda gitselerdi, onlara bol su (nimet) verirdik.
Rahman kullarının doğru yolda gitselerdi onlara nimetler verirdik derken, doğru yolu nasıl anlatıyordu diğer ayetlerinde? Dinde aşırıya gitmeyen, orta yolu takip eden, hakikatın sınırlarını aşmayan yani dengeli ve ölçülü bir toplum olun diyerek bizleri iki zıt uçlara yönelmeden, birbirine saygılı karşılıklı dertlerini dinleyen, Rabbin kur’anda emrettiklerine uyan, adaletli bir toplum olmamızı istiyordu. Çok dikkat etmemiz gereken uyarı ise, DİNİNİZDE AŞIRI GİTMEYİN. İşte Rabbim bizlere öyle bir kitap göndermiş ki, bizler onun ışığında başarıya ulaşacağımız, mutlu ve huzurlu olacağımız çok açıktır. Fakat bizler kur’anı özet bir bilgi görüp, her şeyin onda yazmayacağını söyleyenlere inandığımız andan itibaren, ne yazık ki Rabbin bu uyarısından uzaklaştığımızın farkında bile değiliz. Dinde aşırıya gitmenin doğru yoldan sapmak olduğunu söyleyen Rabbim i, sanırım biraz daha dikkatle dinlememizin zamanı geldi de geçiyor bile.
Şimdide bu ayetler ışığında içinde bulunduğumuz ortamı düşünelim. Acaba gerçekten bizler Rabbin önerdiği, dengeli ve ölçülü bir toplum yani orta yolu izleyen bir toplum muyuz? Bu soruyu tarafsız bir şekilde kendimize soralım ve cevabını aramaya çalışalım. Bizler, içinde yaşadığımız ortamda ne yazık ki din adına bir orta yolu yani aşırılığa kaçmadan dinimizi yaşamayı hiç başaramadığımızı düşünüyorum. Bir kısmımız Rabbim Rum suresi 32. ayetinde söylediği gibi dinde sakın bölünmeyin, bölünenlere baktığınız da hepsi kendisinin hak yolunda olduğunu sanırlar diyerek, kur’an dışına çıkmanın, kuran dışından dine hükümler koymanın, tehlikesine dikkat çekiyor bizlere. Enam 159 ise Rabbim böyle yapanları uyarıp; İnançlarının bütünlüğünü bozarak guruplara, fırkalara ayrılanlara gelince: onlar için yapabileceğin bir şey yoktur. Onların işi Allaha kalmıştır diyerek, Allah vakti geldiğinde onların yaptıklarını gösterecektir sözleriyle tehdit ettiği halde, bizler hala kur’anın uyarısını görmezden gelip, dinde bölünmenin bir bereket bir güzellik olduğunu söylemekte bir sakınca görmediğimiz içindir ki, Rabbin önerdiği orta yoldan, Rabbin önerdiği dümdüz yoldan ayrıldığımızın farkında bile değiliz.
Yaşantımızı düşünelim din ve iman adına öyle bölünmüşüz ki herkes birbirine düşman olmuş adeta. Ne söylenirse söylensin kimse kimseyi dinlemediği için, hak ve doğru bilgi de, bazen eğrinin arasında kaybolmuş, fark edememişiz, görememişiz hakkın yolunu.
Bizler o kadar sert ve acımasız bölünmüşüz ki, birbirimize tahammül edemez hale geldiğimizden, bazı kelimeler bizde iticilik yaratmış. Her inanç kendisine bulduğu isimle anılarak yaratmış kendi itikatlarını. Danışma gereği bile kalkmış neredeyse rabbin kelamına. Ne orta yol kalmış nede Rabbin koyduğu sınırlar. Herkes kendi sınırlarını çizmiş Allah adına. Rahman bizleri uyarıp DİNDE AŞIRI GİTMEYİN diyorsa, her şeyin aşırısının sonu kötü olacağını bilmeliyiz. Rabbim hakikatın sınırlarını aşmayın, dosdoğru yolda gidin diyorsa, demek ki dinde Rabbin koyduğu bir sınır var demektir. Bu sınırı eğer kur’anda aramazda beşerin kitaplarında ararsak, acaba doğru bir sınır içinde kalabilir miyiz? Din ve iman adına birbirimizi kırarak, beşerin sözlerini savunmak adına gösterdiğimiz çabaların karşılığını, kimden almayı umut edebiliriz, bunu çok iyi düşünmeliyiz.
Önümüzde apaçık kuran ve ayetlerinin olduğunu söyleyen Rabbim var. Gelin önce onu bir dinleyelim, ama tarafsız ön yargısız, anamızdan yeni doğmuşçasına tertemiz, arı, duru düşüncelerle onu dinleyelim. Rabbin huzuruna gittiğimizde hiç kimseyi yanımızda yardımcı bulamayacağımızı söyleyen Rabbe kulak verelim, onu anlamaya çalışalım. Aynı Allah a, kitaba ve peygamberine inanan bizler, tüm ön yargılarımızı bir kenara bırakarak bir araya gelelim ve Rabbin önerdiği yol olan aklı öne çıkararak kur’anı anlamaya çalışalım. Allah dinde aşırıya gitmeyin, orta yolu izleyin, yani hakikatın sınırlarını aşmayın sözlerine kulak verip, orta yolda buluşalım. Bunun zamanı geldi ve geçiyor. Bugün var olan bizler, yarın emaneti teslim edebiliriz, bunun bilinciyle birbirimizi suçlamak, küfretmek yerine orta noktada buluşalım. Düşmanlıkla doğrular bulunmaz, yaşanmaz. Doğru tektir oda Rabbin kur’anda çizdiği sınırlardır. Onun dışına çıkmak dinde aşırıya gitmek olacağını rabbim ayetinde bizlere söylüyor. Tüm İslam âlemini düşünün lütfen, acı, gözyaşı ve adaletsiz yaşam ön plana çıkıyor. Kur’ana uydukları için mi bu haldedirler, yoksa kur’andan çokkkkk ama çokkkkk uzaklarda yaşadığımız için mi? Bunun yorumunu sizlere bırakıyorum.
Rabbim, İslam âlemini içinde bulunduğu bu bölünmüşlükten, birbirine karşı düşmanlıklarından, Rabbin koymuş olduğu sınırların aşılmasından, bizleri ne olursun koru ve yaptığımız hatalarımızdan dolayı bizleri affet. Bizlere birlik ve beraberliğin şevkini ver. Bizleri kur’an etrafında toplanan, onun hükümleri ile iman eden, hakka yönelen, aşırılıklardan uzak duran, batıla yönelmeyen bir toplum olmamızı sağla. Allah yardımcımız olsun. Eğer bu düşmanlık devam ederse birilerinin kölesi olmaktan kurtulamayacağımız çok açık. Kaybeden biz Müslümanlar oluruz, düşmanlarımız sevinir, şeytan galip gelir. Gelin el birliğiyle şeytanı ve İslam düşmanlarını alt edelim ve birlik olalım. Birbirimizi sen, ben, onlar, şunlar diye ayırmayalım. İslam ı şekilcilikten kurtarıp, kur’anın ruhuna teslim olalım. Tek yumruk olalım ki, İslam düşmanlarına atacağımız yumruk güçlü olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|