Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Belki bu gerçeği hemen algılayamayacağız.
Ama yavaş yavaş kafamıza dank edecek ki, 11 Mart depremi uygarlığımız için bir milat özelliği taşıyor.
Klişeler de bir bir yıkılıyor!
Dünya daha nereye kadar; "abi adamlar hazırlıklılar, dakikalarca
sarsıldılar yine de heyecana kapılmadılar" diye gevezelik edebilir ki!
Haydi dünyayı geçtim ama...
Biz daha ne kadar "duydun mu, Tokyo'da bir kişi pencereden atlamış, o da Türkmüş" geyiğine devam edebiliriz!
Artık anladık ki...
En güçlü teknoloji, en parlak uygarlık düzeyi ve en sıkı sosyal disiplin bile büyük felaketler karşısında kırılgan olabilirmiş.
Şimdi bu gerçekle Japonlar yüzleşiyor, daha da yüzleşecek.
Çok geçmeden yüzleşme sırası bütün dünyaya gelecek!
***
Bu depremin bizi zamanla bir zihniyet değişimine zorlayacak temel dersine gelince...
Doğal felaketlerin büyük yıkımlara yol açması meğer sadece 3. Dünya ülkelerine özgü değilmiş!
Hatırlayın...
Endonezya ve civarındaki diğer ülkeleri deprem ve tsunami vurup büyük can kayıplarına yol açtıkça...
Bütün dünya dudak bükerek "eh!" diyordu; "ne de olsa oralardaki kıyılar derme çatma yerleşim alanları!"
Oysa şimdi çırılçıplak biçimde farkındayız ki, gelişmişlik düzeyi ve bilimsel akıl da bir yere kadar!
Üstelik depremin olumsuz etkisini ilk anda oluşan insan kayıplarından ibaret görmek büyük bir yanlış!
Gelişmiş ülkelerin yaşadığı felaketlerin bir tür kelebek etkisi
ürettiğini görmek zorundayız. Japonya'daki deprem ve tsunaminin
yaratacağı ekonomik krizin yıkıp geçeceği hayatların sayısını hesap
ettiğimizde anlayacağız esas felaketi!
Peki ya yıllardır beklenen büyük Kaliforniya depremi gerçekleştiğinde ne olacak?..
***
Bir dakika! Yanlış anlamayın!
Japonlar elbette yaralarını saracaklar. Sistem yine dönmeye başlayacak.
Fakat "aklın çareleri"ne karşı "insanın derin çaresizliği" ağır bastı bir kere!
Çıplak gerçekle yüz yüze geldik! Uygarlık mitleri sarsıldı!
Bunun "duygular sosyolojisi"ne etkilerini bir bir yaşayacağız.
Haşmet BABAOĞLU-SABAH
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Doğa bize ne anlatmaya çalışıyor?
H.BABAOĞLU -Sabah-
Çok alametler beliren bir çağda yaşıyoruz.
"Uygar akıl", "yüksek teknoloji", "toplumsal ilerleme" üzerine kurulu güvenli yaşam efsanesi fena halde sarsılıyor.
Nasıl mı?
Şimdi baştan alalım...
Daha doğrusu, ilk büyük darbeye gidelim...
2005 yılındaki Katrina Kasırgası'na...
***
Katrina 23 Ağustos 2005'te Bahamalar üzerinde başladı.
O sırada Amerika "biz bu kasırgalara alışığız" havasındaydı.
Kasırga tam beş gün sonra New Orleans şehrini vurup sular altında bıraktığında bütün ülke şaşkınlık içindeydi!
Şehri koruyan su setleri çökmüştü.
Ama daha beteri, devlet ve insanlık namına ne varsa, onlar da çökmüştü.
Süper güç bir hafta boyunca mahsur kalan vatandaşlarına ulaşamamış; bir
spor salonuna sığınan 15 bin kişi aç susuz kalmış, cesetler
toplanamamıştı!
Devlet ilk yardım bölgesinde hastane kurmayı becerememiş fakat
yağmacılık nedeniyle New Orleans'ın dış mahallerinden birinde acil
hapishane inşa etmişti!
Üstelik bizim 17 Ağustos depreminde onca çaresizlik içinde gösterdiğimiz
toplumsal dayanışmanın kırıntısını bile gösterememişti o zengin toplum!
Doğa dediğin, terörist değildi ki...
Gidip bir başka coğrafyada masumların üzerine bombalar yağdırarak kuyruğu dik tuttuğunu sanasın!
***
Şimdi de 11 Mart Japonya depremi bu türden "uygar akıl" ve "gelişmiş toplum" mitlerini kökünden sarsıyor.
Her on dakikada bir internet sitelerine akan yeni görüntüler Japon
mühendisliğinin kabaran okyanus dalgalarına çare olamadığını ortaya
koyuyor.
Sadece o kadar değil...
Japonlarla ilgili bütün dünyadaki yaygın inançlar ve basmakalıp yargılar da yerle bir oluyor!
Yavaş yavaş anlaşılıyor ki...
Japonların felaketler sırasında Batılılar gibi paniklemeyişinin modern
deprem bilinci ve toplumsal disiplinle ilgisi yok! Bu tavır daha çok
kadim Şinto ve Zen Budizm inançlarından kaynaklanıyor.
Uzakdoğu dövüş sanatları uzmanı ve seyahat yazarı Robert Twigger dün
Independent' teki yazısında ilginç bir noktanın altını çizmişti.
"Japonlar her zaman bizden daha kadercidir. Acı çekerler ama içlerine
atarak. O yüzden paniklemezler" diye yazmıştı Twigger ve şunları
eklemişti: "Birçok Japon yer sarsılmaya başladığında asla kaçmaya
kalkışmayacağını söyler. Neden mi? Cevapları açıktır; çünkü bunun bir
anlamı yoktur!"
İyi de, bu düzeyde kaderci bir toplumda her felaket sonrası nasıl oluyor
da sağ kalanlar canla başla çalışıp ülkeyi ayağa kaldırıyor?
Yoksa biz modern Türklerin de zihnine musallat olan iddia yanlış mı?
Yani kadercilikle toplumsal ilerleme birbirine karşıt şeyler değil mi?
***
Sorular çok...
Cevaplar cılız...
Farkında mısınız, doğa sanki bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor?
Hayır! Kendisiyle ilgili değil, İNSAN'la ilgili bir şeyler.
Demek ki...
Yeni bir bakışla...
Kültüre, tarihe, topluma ilişkin sorgulayıp öğrenmemiz gereken çok şey var.
Belki çoktandır kapağını açıp okumaya yanaşmadığımız kitapları en baştan ve yeni bir gözle okumanın zamanı da gelmiştir!
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Ama daha beteri, devlet ve insanlık namına ne varsa, onlar da çökmüştü. Süper güç bir hafta boyunca mahsur kalan vatandaşlarına ulaşamamış; bir spor salonuna sığınan 15 bin kişi aç susuz kalmış, cesetler toplanamamıştı! Devlet ilk yardım bölgesinde hastane kurmayı becerememiş fakat yağmacılık nedeniyle New Orleans'ın dış mahallerinden birinde acil hapishane inşa etmişti! Üstelik bizim 17 Ağustos depreminde onca çaresizlik içinde gösterdiğimiz toplumsal dayanışmanın kırıntısını bile gösterememişti o zengin toplum! Doğa dediğin, terörist değildi ki... Gidip bir başka coğrafyada masumların üzerine bombalar yağdırarak kuyruğu dik tuttuğunu sanasın! ***
....................
Sadece o kadar değil... Japonlarla ilgili bütün dünyadaki yaygın inançlar ve basmakalıp yargılar da yerle bir oluyor! Yavaş yavaş anlaşılıyor ki... Japonların felaketler sırasında Batılılar gibi paniklemeyişinin modern deprem bilinci ve toplumsal disiplinle ilgisi yok! Bu tavır daha çok kadim Şinto ve Zen Budizm inançlarından kaynaklanıyor. Uzakdoğu dövüş sanatları uzmanı ve seyahat yazarı Robert Twigger dün Independent' teki yazısında ilginç bir noktanın altını çizmişti. "Japonlar her zaman bizden daha kadercidir. Acı çekerler ama içlerine atarak. O yüzden paniklemezler" diye yazmıştı Twigger ve şunları eklemişti: "Birçok Japon yer sarsılmaya başladığında asla kaçmaya kalkışmayacağını söyler. Neden mi? Cevapları açıktır; çünkü bunun bir anlamı yoktur!" İyi de, bu düzeyde kaderci bir toplumda her felaket sonrası nasıl oluyor da sağ kalanlar canla başla çalışıp ülkeyi ayağa kaldırıyor? Yoksa biz modern Türklerin de zihnine musallat olan iddia yanlış mı? Yani kadercilikle toplumsal ilerleme birbirine karşıt şeyler değil mi? ***
Sorular çok... Cevaplar cılız... Farkında mısınız, doğa sanki bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor? Hayır! Kendisiyle ilgili değil, İNSAN'la ilgili bir şeyler. Demek ki... Yeni bir bakışla... Kültüre, tarihe, topluma ilişkin sorgulayıp öğrenmemiz gereken çok şey var.Belki çoktandır kapağını açıp okumaya yanaşmadığımız kitapları en baştan ve yeni bir gözle okumanın zamanı da gelmiştir!
teşekkürler Adalet kardeşim. bu üzerinde durulmaya değer ve düşündürücü paylaşımların için...
muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma