HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: müminun suresi.... Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
BakiDenizol
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 13
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı BakiDenizol

 selam.bir süredir bu siteden okuyorum.ve hemen her gün.kuranı doğru anlama ve anlatabilme çabası içinde olduğunuza inanıyorum.teşekkür ediyorum bu emekleriniz çabanız için.zira bende faydalanıyorum sizlerin emeği ile çalışmalaraı ile araştırmları ile öğrendiklerinizden istifade etmekteyim.hakkınızı helal etmenizi dilerim. hepimiz tevhide allahın varlığı ve kesin bir biçimde 1 olduğuna inanıyoruz şüphesiz.elmalılı hamdi yazırın çevirisinde okuduğum müminun suresi 14.ayet çevirisi çok ilginç geldi bana.ya yanlış çeviri yapılmış ki bunu ancak arapçayı iyi bilen sizlerden birisi farkedip izah edebilir.eğer öyle isede bu çeviri yapanları uyarıp düzelttirmekte bir görev olması gerekir.şimdi 14.ayeti aynen kopyalayıp buraya yapıştırıyorum.....14 - Sonra nutfeyi bir alaka (embrio) yarattık, derken o alakayı bir mudga (bir çiğnem et parçası halinde) yarattık, derken o mudgayı bir takım kemik yarattık, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah, pek yücedir.......şimdi son cümlede yapıp yaratanların en güzeli olan allah ,pek yücedir.derken allahtan başka yaratanlarmı var ki????yapıp yaratanların en güzeli diyor....BU konuyu izah edeerseniz çok memnun kalacagım..burada gercekten çeviri hatası varsa bir an önce bunu yayınları yada herkimlerse konuyla ilgili uyarmak gerekiyor nasıl ulaşılacaksa....selamlar....

__________________
deki o çok merhametlidir.ona inanmış ona dayanmışızdır.yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz...(mülk 29)!!!
Yukarı dön Göster BakiDenizol's Profil Diğer Mesajlarını Ara: BakiDenizol
 
fazıl
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 06 subat 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 335
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı fazıl

Merhabalar sevgili Baki,

Ayette çeviri hatası var mı yok mu bilemem, arapça bilmem yetkin değilim ama meallerin ortak noktasından hareket edelim.

Allah algısının değişkenlik gösterdiği bir gerçek.

Hani araplar, Allah'ı : herşeyi yaratmış ama köşesine çekilmiş, emekli olmuş, ununu elemiş eleğini asmıştı ve onun yardımcıları, düzeni çekip çevirmedeydiler.

cahiliye devrinin şairlerinden Evs bin Hacer’in bir şiirine bakalım:
“Lât'a, ‘Uzzâ’ya ve onlara ibadet edenlere andiçerim, Allah'a da; çünkü Allah, onlardan daha yücedir”*

İslâmiyet öncesi dönemde Kâbe tavaf edilirken söylenen bir başka dua:

“Lat, Uzzâ ve üçüncüleri Menât'a yemin ederiz; onlar yüce turnalardır, onların şefaatine elbette ümit bağlanabilir .”**

Dinî şiirleriyle tanınan Zuheyr bin Ebî Sulma'nın söylediği bir şiirde de şöyle yemin ediliyor:
“Ukaysır'ın kutlu taşlarına, başların ve bitlerin kazıldığı (hacıların tıraş olduğu) yere andiçerim.(Tavîl)”***

 Zeyd bin Amr bakalım ne yazmış:

“İşler taksim edilmişken (gerçekler tüm çıplaklığıyla ortadayken), ben tek olan Rabbe mi yoksa binlerce rabbe mi ibadet etmeliyim?
Lat'ı da Uzzâ'yı da hepsini terk ettim; zaten benim gibi yiğit ve sabırlı biri böyle yapar
Ne Uzzâ'ya tapınırım, ne de onun iki kızına; ne de Benî ‘Amr'ın iki putu etrafında dönerim.
Ben, henüz rüşde ermemişken rabbimiz sayılan Hubel'e de artık (Bundan Böyle) ibadet etmeyeceğim.”******

İnsanoğlu, düşünmeye başladığı zaman, doğayı, kendi varlığını, zamanı, ölümü... sorguladı. Çanak çömleği gören kişi, bu eşyaların bir süreçten geçtiğini ve bir ustası olduğunu biliyordu. Nihayet, ellerinin ortaya koyduklarına bakarak, bir üst gücün veya güçlerin olduğuna inanmaya başladılar. İnsanın hoşlandığı, hoşlanmadığı ve hangi şartlar içindeyseler, bu hallerinin ve varlığın müsebiblerini üst güç ve üstün güçler olarak kabul ettiler. İnsanın, algıladığı sistem nasılsa, bilmediklerini de o sisteme uydurdu.

İnsan, erkek ve dişiden meydana gelir, öyleyse tanrıların cinsiyeti olmak zorundadır. İnsanın ana babası, çoluk çocuğu varsa ve nasıl insan birbiriyle kimi zaman geçinemez ve hainlik peşinde koşarsa, cinayet işlerse tanrıların da aynı düzlem üzerinde olmaları gerekliydi. Üst güçler aynen insan topluluğu gibi, yerler içerler seks yaparlar, hır çıkarırlar, severler, öfkelenirler ve nasıl insanlar bir ikamete mecburlarsa öyle bir ikamette otururlar.

Bu kimi zaman olimpos dağı olur, kimi zaman şarap içip insanları seyrettikleri bulutların üzeri. İnsanlar, değer verdikleri kişileri de zaman içinde üst güç ve güçlerin birer yardımcısı olarak algılamaya başladılar. Üstün güçlerin bol olduğu yerde, aynı insan topluluklarında olduğu gibi bir lider de olmak zorundaydı. Yunanlılar Zeus'u lider güç yaparken, araplar Allah'ı lider olarak düşündüler. Aşağıya bir kısmını alıntıladım.

zeus----->hava-----> mutlak kudret-----> yıldırım
hera-----> gök -----> evlilik -----> tavus kuşu
athena-----> şimşek-----> zeka -----> zeytin dalı
apollon ----->güneş-----> sanat -----> yay - lir
artemis ----->ay -----> iffet -----> geyik - hilal
hermes ----->yağmur-----> belagat-----> kanat - asa
hephaistos ----->yeraltı ateşi -----> sanayi -----> çekiç - örs
hestia ----->ocak -----> aile erdemi -----> kutsal ateş
ares ----->tırpan - fırtına-----> savaş -----> mızrak
aphrodite ----->aşk -----> güzellik-----> güvercin
demeter ----->toprak-----> bereket -----> buğday - orak
poseidon ----->deniz -----> hiddet-----> üç dişli yaba

Dike : Adalet Tanrıçası

Semele : Ahiret Tanrıçası

Hestia : Aile Faziletleri Tanrıçası

Momos : Alay ve Hiciv Tanrıçası

Artemis : Ana Tanrıça

Aristalos : Arıcılık Tanrısı

Eros : Aşk Tanrısı

Afrodit : Aşk ve Güzellik Tanrıçası

Atalante : Avcı Kız

Bendis : Ay Tanrıçası

Eirene : Barış Tanrıçası

Minemosyne : Bellek Tanrıçası

Hermes : Belagat Tanrısı

Ceres : Bereket Tanrıçası

Poros : Bereket Tanrısı

Okeanos : Bütün Irmakların Babası Sayılan Tanrı

Kirke : Büyücü Tanrıça

Amphitrite : Deniz Dibi Tanrıçası

Thetis : Deniz Tanrıçası

Poseidon : Deniz Tanrısı

Sentinus : Duygu Tanrısı

Eileithhyia : Doğumlarda Kadınlara Yardım Eden Tanrıça

Fornaks : Fırınların Tanrısı

Adonis : Erkeklik ve Bereket Tanrısı

Hera : Evlilik Tanrıçası

Phantaso . Fantezi Tanrısı

Kairos : Fırsat Tanrısı

Thyphon : Fırtına Tanrısı

Nyks : Gece Tanrıçası

Hebe : Gençlik Tanrıçası

Hymenalos : Gençlik Ve Evlendirme Tanrısı

Androgeo : Minos'un Oğlu

Uranos : Gök Tanrıçası

Helios : Güneş Tanrısı

Apollon : Güzel Sanatlar Tanrısı

Enyalios : Harp Tanrısı

Ate : Hata Ve Günah Tanrıçası

Hybris : Hayasızlık Tanrısı

Klotho : Hayat İpliğini Büken Tanrıça

Hermaphroditos : Hem Erkek Hem Dişiliği Olan Tanrısal Yaratık

Furina : Hırsızların Tanrısı

Metis : Hikmet ve Tedbirlilik Tanrıçası

Fraude : Hile Tanrıçası

Asopos : Irmak Tanrısı

Aigina : Irmak Tanrısının Kızı

Algos : Izdırap Tanrısı

Penthos : Keder Tanrısı

Artemis : İffet Tanrıçası

Senius : İhtiyarlık Tanrısı

Nemesis : İntikam Tanrıçası

Poine : Ceza ve İntikam Tanrıçası

Moiralar : Kader Tanrıçaları

Kronos : Kainatin Hakimi

Pitho : Kandırma Tanrıçası

Themis : Kanun ve Adalet Tanrıçası

Eresbos : Karanlık Tanrısı

Fons : Kaynaklar Tanrıçası

Pan : Kır Tanrısı

Vakana : Kırlarda Dinlenenleri Koruyan Tanrı

Phobos : Korku Tanrıçası

Herakles : Kuvvet Tanrısı

Zeus : Mutlak Kudret Tanrısı

Orfe : Müzikçi Ozan

Risus : Neşe Tanrısı

Eris : Nifak Tanrıçası

Feronia : Ormanları Koruyan Tanrıça

Ultio : İntikam Tanrıçası

Thanatos . Ölüm Tanrısı

Oinone : Pınar Perisi

Amykos : Poseidon'un Oğlu

Morpheus : Rüyalar Tanrısı

Boreas : Rüzgar Tanrısı

Alkyone : Rüzgar Tanrıçası

Eolo : Rüzgarların Bekçisi

Penelope : Sadakat Timsali

Hygieia : Sağlık Tanrıçası

Akslepios : Sağlık ve Hekimlik Tanrısı

Hephaistos : Sanayi Tanrısı

Ares : Savaş Tanrısı

Urania : Semavi Aşk Tanrıçası

Febris : Sıcaklık Tanrıçası

Fides : Sözünde Durma Tanrıçası

Perimelis : Sürülere Gözcülük Eden Periler

Eos : Şafak Tanrıçası

Dionysos : Şarap ve Coşku Tanrısı

Ros : Şebnem Tanrısı

Bia : Şiddet Tanrıçası

Rheme : Şöhret Tanrıçası

Fatum : Talih Tanrısı

Nektar : Tanrıları Ölümsüzleştiren İçkiler

Ambrosia : Tanrıları Ölümsüzleştiren Yiyecekler

Fors : Tesadüf Tanrısı

Thyke : Tesadüf Tanrıçası

Demeter : Toprak ve Tarım Tanrıçası

İkaros : Uçmayı Başaran İlk İnsan

Hypnos : Uyku Tanrısı

Persephone . Yeraltı Tanrıçası

Hades : Yer Altındaki Ölüler Ülkesinin Tanrısı

Elysion : Yeraltı Cenneti

Aiakos : Yeraltı Ülkesinde Ölüler Hakimi

Flora : Yeşeren Bitkiler Alemi Tanrıçası

Penia : Yoksulluk Tanrıçası

Nike : Zafer Tanrıçası

Athena : Zeka Tanrıçası

Daimon : Zeka ve İlahi Kuvvet Tanrısı

Ploutos : Zenginlik Tanrısı

İslam dininin esas mücadelesi işte bu noktada yani tevhid ve tevhitten sonra itaat. Allahı bir şekilde lider tanrı olarak algılamak problemin zaten ilkiydi. Lider, yardımcılarıyla iş gören ve işi onlara devreden, hesapları kontrol eden, cephe gerisinden idareyi yürütendir. Oysa İslam, Allah'ın emekli olmadığını, işten elini ayağını çekmediğini ve sürekli bir yaratma, iş oluş içinde olup, herşeyin sahibi olduğu gibi her bireyi hesaba çekecek olan, uyku uyuklama tutmayan, kendine bir yorgunluk isabet etmeyen, keyfi davranmayan ve en güzel isimleri, sıfatları olduğu gibi barındıran bir Tanrıdan bahsetmekteydi. En güzel isimler onundur. Esmaül hüsna. İşte insanoğlunun, kendisinden örnek alarak eksiklik izafe ettiği tanrı, onların anlayışlarının tümüyle dışındaydı. O esmaül hüsna sahibi bir yaratıcıydı. O, merhametten, aftan, sevgiden yanaydı ve levhi mahfuza sahipti. Levhi Mahfuz, O'nun sonsuz bilgisinin ta kendisiydi. İnsanın yaratışılının safhalarını anlattı ve sonra açıkladı: Yaratanların en güzeli Allâh, ne yücedir.

Saygılarımla

Yukarı dön Göster fazıl's Profil Diğer Mesajlarını Ara: fazıl
 
BakiDenizol
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 13
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı BakiDenizol

selam.teşekkür ederim.siz olaya daha farklı bir açıdan bakarak bilgilerinizi paylaşıyorsunuz.ama ben yinede şunu tam olarak bilmek istiyorum.bu ayetin çeviri hatası varmıdır.eğer gercektende ayet tam olarak yaratanların diye ise.burada çok ciddi bir çelişki ortaya çıkacaktır.hay ve kayyum olan doğurmamış ve doğrulmamış olan ilmi arzı kuşatmış olan allah.YARATAN olarak tek değilmi?ki yaratanların en güzeli diye yazılmış.eğer yukarıda yazdığınız yunan felsefe ve mitolojisinden öğrenilmiş bilgilerin arapların elinde onlardan gelen bilgilerle pekiştirilmiş birşeymidir ki kuran oluşmuştur?böyle olmadığını düşünüyorum.bunun ispatı ancak ayeti arapçayı çok ii bilen birisinin açıklamasıyla ortaya çıkacaktır.ki bu gercektende üzerinde önemle durulması gereken bir konu.ALLAH tan başka yaratanlarda varmıdır?ya da allah kendinden başkalarınada yaratma yetkisi vermişmidir?tevhide inanan allahın birliğini anlamaya anlatmaya akıl sahibi insanların bir görevi olduğunu bilen düşünen  inananların bu konuda yazmalarını bekliyorum.selamlar

 



__________________
deki o çok merhametlidir.ona inanmış ona dayanmışızdır.yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz...(mülk 29)!!!
Yukarı dön Göster BakiDenizol's Profil Diğer Mesajlarını Ara: BakiDenizol
 
fazıl
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 06 subat 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 335
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı fazıl

Merhaba,

Arapçayı çok iyi bilen! mi yoksa Rabça'yı bilen mi? Hangisi?

Arapça bilen çok adam var, ortaya koydukları mealler ortada peki ya Rabça'yı bilen?

Bana namaz kılmaz diyen
Ben kılarım namazımı
Kılarısam kılmazısam
Ol Hak bilir niyazımı.  Yunus.

Ben arapça bilmem, Rabça'yı hiç bilmem. İnşallah ikisinide bilen biri gelir anlatır. Ama kısaca yine kendi fikrimi söylemek isterim.

Ayetlerde yaratışın safhaları anlatılıyor sonrasında bağın bahçenin nasıl kendini sergilediği hakkında bilgi veriliyor. Yaratılışı izlediğimizde, bir süreç, evre ve ölçünün yani planın işlediğini görüyoruz. Öyleyse yaratmak, Allah için: ortaya anlamlı bir değer koymaktır. Ve öyleyse yaratmak İnsan için: ortaya bazen anlamlı değer ve bazen anlamsızlıklar koymaktır. Heykeltraşın heykelini ortaya çıkarması, bir yaratmadır, bir mühendisin kurak topraklara suyu ulaştırarak, orayı berekete kavuştura bilecek plan kurması ve planının işlemesi yine bir yaratıştır.

Edip Yüksel Meali.

ALLAH diyecek ki: Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene bağışladığım nimetimi hatırla. Seni Kutsal Ruh ile desteklemiştim; böylece beşikteyken de yetişkin iken de halkla konuşuyordun. Sana kitabı, bilgeliği, Tevratı ve İncili öğretmiştim. İznimle balçıktan kuş heykeli yaratıyordun ve ona üfleyince de iznimle kuş oluveriyordu. Körü ve cüzzamlıyı iznimle iyileştiriyordun. Yine benim iznimle ölüleri diriltiyordun. İsrail oğullarına apaçık kanıtlar götürmene rağmen, içlerindeki inkarcılar, 'Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değil,' demişlerdi de seni onlardan kurtarmıştım. Maide 110

Elmalılı meali.

Allah buyurduğu vakıt: ya Isâ ibni Meryem sana ve validene olan ni'metimi düşün, hani seni ruhulkudüs ile müeyyed kıldım, nâsa kelâm söyleyordun hem beşikte hem yetişkin iken ve hani sana kitabet, hikmet, Tevrat ve İncil öğrettim ve hani benim iznimle çamurdan kuş biçimi gibi tasarlıyordun, içine üfleyordun da benim iznimle bir kuş oluveriyordu, hem anadan doğma a'mayı ve abraşi benim iznimle iyi ediyordun ve hani ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun ve hani senden Benî İsraîli def' etmiştim, o vakıt ki onlara o açık mu'cizeleri getirmiştin de içlerinden kâfirlik edenler şöyle demişti: bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil.

Ahmet Tekin meali.

Allah o zaman:
'Ey Meryem’in oğlu Îsâ, senin ve annenin üzerindeki nimetlerimi hatırlayarak şükret. Hani seni, kâinattaki tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni içeren, ihyâ eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran kitabı getiren elçi Cebrâil ile desteklemiştim. Beşikte iken de, insanlarla olgunluk çağındaki peygamber vasfınla konuşuyordun. Sonra okuma yazmayı, kutsal kitaplara vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, hekimliği, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. Benim bilgim planım dahilinde, benim irademle emsalsiz güzellikte çamurdan bir kuş planlayıp şekillendirebiliyor, ona üflüyordun. Benim bilgim dahilinde, benim irademle o bir kuş oluyordu. Anadan doğma körü ve alaca hastalığına yakalananı iyileştirebiliyordun. Ölülere benim bilgim dahilinde, benim irademle hayat verebiliyordun. Hani İsrâiloğulları’nın seni öldürmelerine engel olmuş, seni korumuştum. Kendilerine apaçık âyetler, mûcizeler getirdiğin zaman, içlerinden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler,
'Bu açıkça, aklı etki altına alan bir sihir, bir aldatmacadır' demişlerdi.

Yaşar Nuri meali

Hani, Allah şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil bu."

Meallerin bir çoğuna baktım sadece Edip Yüksel ile Yaşar hoca, kelimenin aslına itibar etmiş, diğer mealcilerse, meal adı altında neredeyse tefsire kaçmışlar. Ama şu var ki yaptıkları tefsirin çıktığı kapı aynı ve bana göre yanlış değil isabetli.

Peki orada geçen cümle nedir?

Hani benim iznimle, çamurdan kuş şeklinde birşeyler yaratıyordun.

 وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَ 77;ِ الطَّيْر 16; بِإِذْنِ 10;

Kelime hlk, anlamı: takdir ve planlamadır. Müfredat-Isfehani.

Yaşar nuri meali.

"Allah'ın berisinden; bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O'na kulluk edin, O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz." Ankebut 17

Muhammed Esed meali.

(Ve devamla) "Siz Allah'ı bırakıp (cansız) putlara tapıyorsunuz ve böylece bir yalandan örnekler veriyorsunuz! Kuşkusuz, Allah'ı bırakıp taptığınız (o şeyler ve varlıklar) size rızkınızı verebilme gücüne sahip değildirler: O halde bütün rızkınızı Allah katında arayın, (yalnız) O'na kulluk edin ve O'na hamd edin: çünkü sonunda yine O'na döndürüleceksiniz!"

Diğer meallerin hemen tümünde uyduruyorsunuz gibi anlamlar verilmiş, kelimenin en yakın anlamını bu ikisi vermişler.

Siz bir iftira yaratıyorsunuz.

 وَتَخْلُقُونَ إِفْكًا

kelime yine hlk ve anlamı neydi? takdir ve planlama.

Yaşar Nuri meali

Bu, öncekilerin uydurmalarından başka şey değil." Şuara 137

Elmalılı meali

Bu sadece eskilerin adetidir.

Kelime genelde adet, uydurma, gelenek olarak verilmiş diğer meallerde. Burada sadece Elmalılı'nın meali kelimeye daha yaklaşık karşılık vermiştir.

Bu eskilerin yarattıklarından başka birşey değildir.

إِنْ هَذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّ 04;ِينَ

Bakara 102

مَا لَهُ فِي الآخِرَة 16; مِنْ خَلاَقٍ

Ahirette onun payı olmayacaktır.

Mealciler bu kelimeyi nasip, pay, hak olarak yazmışlar. Buradan da bu kelimenin taktir/planlama olduğu açık değil mi?

Ahirette onun taktir ve planlama hakkı olmayacaktır.

Ahirette onun yaratma hakkı olmayacaktır.

Öyleyse şimdi sizin takıldığınız ayeti kelimenin karşılığınca okuyalım.

Muminun 14. Ayet

Sonra o nufteyi bir aleka yarattık derken o alakayı bir mudga yarattık derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra ona diğer bir hılkat neş'eti verdik, bak ne şanlı o Allah, yaratanların/taktir edenlerin/planlayanların en güzeli.

Ayrıca,

De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” “Allah’tır” de. “Yoksa O’nu bırakıp kendilerine bir fayda ve zararı olmayan dostlar mı edindiniz?” de. De ki: “Hiç körle gören bir olur mu? Yahut karanlık ile aydınlık bir midir?” Yoksa Allah gibi yaratması/taktiri/planlaması olan ortaklar buldular da yaratmaları/takdiri/planlamaları birbirine benzettiler? De ki: “Her şeyi yaratan/takdir eden/planlayan Allah’tır. O, bir tektir, her şeye üstün gelir.”

  خَلَقُوا 18; كَخَلْقِ 07;ِ فَتَشَاب 14;هَ الْخَلْق 15; عَلَيْهِ 05;ْ

Nisa 119

Ve mutlaka onları saptıracağım ve her durumda onları kuruntulara düşürüp, olmayacak kuruntularla aldatacağım. Mutlaka onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar ve yine mutlaka onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını/takdir ettiğini/planlayarak/tasarlayarak ortaya koyduğunu değiştirecekler.» Ve her kim Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinirse, şüphesiz açıktan açığa bir zarara düşmüştür!

وَلآمُرَ 06;َّهُمْ فَلَيُغَ 10;ِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ

Rum 30.

O halde yüzünü bir hanif olarak dine tut, Allah' ın insanları kendisi üzerine yarattığı/taktir ettiği/planladığı fıtratına. Allah'ın yaratışında/taktirinde/planlamasında/tarzında değişme yoktur, dosdoğru sabit din odur. Fakat insanların çoğu bilmezler.

لَا تَبْدِيل 14; لِخَلْقِ اللَّهِ

Şuara 166

Bırakıyorsunuz da sizin için yarattığı/taktir ettiği/planladığı çiftleri? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz.

وَتَذَرُ 08;نَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُم 18; مِنْ أَزْوَاج 16;كُم بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ

Evet ayetler bunlar, daha vardır da ancak bu kadarını yazabildim. Şimdi yaratmak nedir? bunun üzerine düşünün... Allah bizi, doğayı, dünyayı evreni nasıl YARATTI?

bir taktir(le), bir ölçü(yle) ve planlama(yla) içinde değil mi?

Saygılarımla

 

 

 

 

 

Yukarı dön Göster fazıl's Profil Diğer Mesajlarını Ara: fazıl
 
BakiDenizol
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 13
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı BakiDenizol

selam....

Bana namaz kılmaz diyen
Ben kılarım namazımı
Kılarısam kılmazısam
Ol Hak bilir niyazımı.  Yunus.  yunus kendisinden imanından emin olarak kendine yapılan eleştirel bir duruma cevap veriyor....ancak biz burada bir gerceğe varmak niyetindeyiz....yada yaratma yaradanla ilgili kurandan öğrenmeye eğriyle doğruyu ayırtetme niyeti içindeyiz...zira bildiğiniz üzere bir ayettede iman ettik deyince sizi salıvereceğimizimi sandınız.şüphesiz sizlerde imtihandan gecirilecekseniz.....o halde bence bu sadece biizm kendi içimizdeki niyet duygusu ile halledilecek birşey değil.ayette gecen yaratanların en güzeli ....yani yaradan demiyor sadece yada sizin bazı ayetlerle örneklediğiniz allahın izni ile çamurdan yapılan kuşlara can verme olaylarının muhatabı peygamberlerden bahsetmiyor iznimle yaratanlarında demiyor....bu konu öncelikle bu ayeti tercüme edebilecek birinin açıklama yapmasıyla daha aydınlığa kavuşturulabilir.yokmu gercekten bir kişi bu konuda yardımcı olacak.varsa ortada bir yanlışlık düzeltmek içi bilgisini emeğini ortaya koyacak??..bence buradaki yaratmanın bir heykeltırasın eserini ortaya koyması anlamındaki ile aynı kullanılarak yazılması pekte mantıklı değil...zira allahın yaratması var etmesidir...diğerlerinin aynı değildir...selamlar



__________________
deki o çok merhametlidir.ona inanmış ona dayanmışızdır.yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz...(mülk 29)!!!
Yukarı dön Göster BakiDenizol's Profil Diğer Mesajlarını Ara: BakiDenizol
 
BakiDenizol
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 13
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı BakiDenizol

Allah bize HAYAL İKRAM ediyor. HÜLYA ikram ediyor. Hayal=HOLOistik uzaydır. HÜLYA=HÜ=O ile ilgili WHO_WEL İQRAM'dır. Bunlar boşu boşuna terimler değillerdir. Mesela ENERJİ, proto tipi ENERGY. Arapçaya bakalım: AL_NAR= Ateş demek okunuşu EN-NAR. Arapçayı ilerletelim NARGENG=ATEŞ gibi parlayan, NARENCİYE=Ateş rengi meyveler (Turunç, portakal vb.). Başına da harfitarifi getirip koyunuz. En-Narenciye ve Latince, ENERGY. Sankritçe ANNERGİYA. O yüzden HAYAL, HÜLYA=HOLO ve Halü (Sinasyon) derken şaşmayınız. Onlar kök dilimiz ADEMCE'nin kalıntıları ve uzantılarıdır. Yunanlılar dünkü çocuk. Onlar Avrupa dil ailesinden. O aile de Hint-Avrupa ailesinden. Hint Avrupa dillerinin atası, babası ise Sankritçedir. O yüzden sankritçe kelimeler evrenseldir.

Arapça BURÇ (Kale demek). Almanca ever BURG. Kuzey dillerinde BORG İngilizce Borrough (Kısaltılınca MarlBORO'nun boro'su oluyor). Old English olarak yine Bourg. Fince ve Macarca da PORG ve PURİ. Latince de PARK (Parkur kent demektir). Türkçesi ise çok enteresan hani ev-BARK deriz ya o BARK işte. Barınak anlamında. Bunlar ata-kök dilin mirasıdır. O yüzden şaşırmayınız. Yunanca (Grekçe-elenceden daha eski bir illirya dilinin uzantısıdır). Latince ise Ladin ve Rim karmalarının ataları olan Etrüskçeden türemedir. Bol mikktarda Yunanca alınmıştır elbette... Ama bunların babaları vardır. Ölü latince. Dedeleri vardır, Arice. Büyük dedeleri vardır, Sankritçe. Daha daha büyük dedeleri ADEMCE.

Arapça maalesef kullanılmıyor. Bize intikal ettirilen kulağa komik gelen KUREYŞÇE'den ibarettir. Keşke Arapça korunsaydı. Kureyşçe biçiminde ve böyle bir DİYALEKT olarak karşımıza çıkmasaydı. Acaba gerçek Arapça (Samice) ve gerçek alfabe (Nebat, Nıbti alfabesi) korunsaydı, Kur'an ile ilgili ne güzel şeyleri okuyup yazardık. Nebatiye ve sami dillerinde örneğin kulağa hoşgelen J ve Ç harfleri ile P harfi vardır. Ama Kureyşçede bu üç harf yoktur. Bir de Yeğen kelimesinde olduğu gibi Ğ ve Gül kelimesinde olduğu gibi G harfleri hepsi toptan kaldırıldı.

Şimdi biz Haccacı Zalim diye bir adamın yazdıklarını ve harekelerini okuyoruz. Öne arkaya sallanıyoruz ve hafızların teğannisiyle Kur'an okuyoruz. Anlamadan bilmeden. Hiç okumadan okumak buna denir işte... Okuyamayacağız çünkü orijinali yokoldu. Harekeler sun'idir. Orijinal samicede yoktur. Siz örneğin Z' harfinin yanından A harfini kaldırırsanız ZI, ZA ve ZEL diye üç tane Z harfi koymak zorunda kalırsınız. Oysa Nıbti (Nebat) alfabesinde bu bir tek idi. ZI derszeniz kalın oluyordu ZA gibi, ZE derseniz yani yanına e getirirseniz ZE okunuyordu. Ü getirirseniz ZÜ (En ince okunuyordu).

Kur'an'ın orijinal Arapçası ve alfabesi değişime uğratılmışsa da korunan ZİQR denen bölümüdür ki, o bize tıpatıp aynen gelmiştir. Ben de halimiz duman diyordum ama Kur'an öyle bir arkadaş ki inanın, kendisini buldurtturuyor. İlk indiği gibi size sesleniyor. Onun bu haline ZİKR (Orijinali JİKRA) Zikr kelimesi bu yüzden hepsi j yerine z ile yazılınca bizdeki hâlâ ve hala (Babanın kızkardeşi) gibi AYNI görünüyor. Oysa biri ZİKR diğeri JİKR. .....



__________________
deki o çok merhametlidir.ona inanmış ona dayanmışızdır.yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz...(mülk 29)!!!
Yukarı dön Göster BakiDenizol's Profil Diğer Mesajlarını Ara: BakiDenizol
 
BakiDenizol
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 13
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı BakiDenizol

şimdi yukarıdakileri snein arabcamı rabcamı diye soruna karşılık bir bilgi olarak paylaştım.fazlı bey....dil ile ilgili bu bilgilere ragmen benim konumuz olan ayetteki anlamı manayı tam olarak bilmek istediğimden tekrar yazıyorum buraya.bu ayet doğrumu çevrilmiştir.yaratanlar varmıdır????

 



__________________
deki o çok merhametlidir.ona inanmış ona dayanmışızdır.yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz...(mülk 29)!!!
Yukarı dön Göster BakiDenizol's Profil Diğer Mesajlarını Ara: BakiDenizol
 
fazıl
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 06 subat 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 335
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı fazıl

Sevgili Baki, ben muminun 14. ayeti okuduktan sonra o ayetin hem kendisini hem ondan evvel gelenlerini hem de ondan sonra gelen ayetlerine göz attım. Yaratmanın, Allah için: anlamlı ve ortaya bir değer koyan planlama ve safhaları olduğunu, İnsan içinse: bazen anlamlı bir değeri ortaya koyan planlama ve süreç olduğunu fark ettim.

Sonra acaba bu konuda kim ne yazmış diyerek forumlara bir göz attım ve oralarda bir sonuca varılamadığı, kimi yerde atelerin eğlencesine dönüşmüş laf kalabalığından başka bir şey olmadığını gördüm. Yaratma fiiline neden, bir planlama ve sürecin işlemesi dedim? Ne demeliydim, bir paket sigara mı?

Kelimelerin anlamlarının ne olduğunu düşünmek yasak olmasa gerek. Aklı mantığı yerinde her insan, düşünür taşınır. Şimdi bardak nedir desem, anlatmak için en azından bir cümle kurulur.

Neyse, daha sonra İsfehaninin müfredatı vardı, orada hlk kelimesini buldum, anlamına ve nerelerde geçtiğine baktım. İsfehani, hlk için: takdir/planlama demiş. Öyleyse benim yaratma fiiline verdiğim anlamda isabet ettiğime emin oldum çünkü diğer ayetlerde de kelimenin kullanımları göz önündeydi.

Allah'ın yaratmasıyla, kulun yaratması bir midir?

Allah örneksiz yaratır yoktan var eder ve ortaya her zaman anlamlı bir değer kor. Allah'ın yaratması sonsuz ilmiyledir ve O yanılmaz.

İnsan acizdir sorsan dün akşam yemeğinde ne yediğini unutur. İnsan, Allah'ın yaratması gibi bir yaratış gerçekleştiremez çünkü hem o bilgiden hemde o donanımdan yoksundur. İnsan sadece elindeki malzemeleri kullanır, Allah o malzemeyi yaratır.

Ayetin : yaratanlar veya en büyük yaratan diye çevrilmesi (ki o şekilde de çevrilmiş) nin bir farkı var mı? 

Yaratma fiilinin kuranda az çok nerelerde kullanıldığını evvel ki sayfalarda verdim. Kimi yerde pay, uydurma üretmek, fıtrat, fıtrata uymamak, tarz/yöntem, takdir/planlama şeklinde karşımızda çıktığını da söyledim. 

Yaratıcılar dendiğine göre ortaya anlamlı veya anlamsız birşeyler koyanlar var. 

Arabistanın putlarla çevrili olduğu dönemde birisi gelerek, efenim bizim put sabah akşam yiyor doymak bilmiyor dediğinde, karşı taraftaki kişi gerçekten bir putun yeyip içtiğini düşünecek kadar aklını yitirmemiş olduğundan, orada put diye geçenin, adamın kaynanası, karısı, yakın veya uzak bir ahbabı olduğunu düşünecektir. Ya da bizim put çok aç gözlü, ne görse hemen alıyor dense, bu sözlere muhatap olan adam, gerçektende bir putun aç gözlü ve alan olduğunu düşünecek kadar aklını yitirmemiştir. İçine doğduğu sisteme tam itaatle sorgulamamasından dolayı, putların öte tarafta şahit ve kurtarıcı olabileceğini düşünecek kadar da aklını yitirmiştir.

Şimdi sen orada Allah, yaratıcılar dedi mi demedi mi diye soruyorsun bende meallerin geneline bakarak evet Allah yaratıcılar dedi diyorum ama Allah'ın orada andığı yaratıcılardan, aklı başında olan herkesin anlayacağını anlıyor ve onları ' bazen anlamlı bazen anlamsız takdir eden/planlama yapan insanlar olarak algılıyorum.

Son olarak Arapça mı Rabça mı diye söylemiştim ya..

İnsanların içinden bazı kimseler, diğerlerinden daha fazla düşünür ve onların çoğu zaman düşünmediklerini de düşünür, bu düşünüşleri akıl ve vicdanla yaptıkları için, düşünüşleri idraka dönüşür. Bu nedenle insanlar arasından bazı insanlar, diğerlerine oranla daha etkin, yetkin ve isabetlidirler. Orada Yunus'un diğerlerine verdiği o dörtlük ve diğer şiirleri, idrak edenler için bir yetkinliktir.

Saygılarımla.

 

Yukarı dön Göster fazıl's Profil Diğer Mesajlarını Ara: fazıl
 
fazıl
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 06 subat 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 335
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı fazıl

Allah bize HAYAL İKRAM ediyor. HÜLYA ikram ediyor. Hayal=HOLOistik uzaydır. HÜLYA=HÜ=O ile ilgili WHO_WEL İQRAM'dır. Bunlar boşu boşuna terimler değillerdir. Mesela ENERJİ, proto tipi ENERGY. Arapçaya bakalım: AL_NAR= Ateş demek okunuşu EN-NAR. Arapçayı ilerletelim NARGENG=ATEŞ gibi parlayan, NARENCİYE=Ateş rengi meyveler (Turunç, portakal vb.). Başına da harfitarifi getirip koyunuz. En-Narenciye ve Latince, ENERGY. Sankritçe ANNERGİYA. O yüzden HAYAL, HÜLYA=HOLO ve Halü (Sinasyon) derken şaşmayınız. Onlar kök dilimiz ADEMCE'nin kalıntıları ve uzantılarıdır. Yunanlılar dünkü çocuk. Onlar Avrupa dil ailesinden. O aile de Hint-Avrupa ailesinden. Hint Avrupa dillerinin atası, babası ise Sankritçedir. O yüzden sankritçe kelimeler evrenseldir. 

Sevgili Baki, Arapça değil Rapça adına evvel sayfaya astığın yazıyı dikkatlice okudum, epeyde vaktimi aldı, anlamaya çalıştım ancak olmadı ve sadece bu paragrafı aldım, aslında bunu da almayacaktım ama neyse... Şimdi bu alıntısını aldığın arkadaş her kimse bunun ne arapçayla nede rabçayla bir ilgi alakası yok... ne, ne dediği belli, nede ne demediği, sanki kafayı tütsülemiş gibi bir hali var. Birkaç kere okudum tamamını ve şu sonuca vardım, bu yazıyı yazan ya çok zeki ya da ahmağın teki... zeki çünkü bu kadar laf salatasıyla birşey anlatamamak ama sanki anlatıyormuş gibi yapmak hüner ister. Ahmaklığı da şurada, bir halt bildiği falan yok, sadece tonla zırvalamış. Saygılarımla.

Yukarı dön Göster fazıl's Profil Diğer Mesajlarını Ara: fazıl
 
BakiDenizol
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 13
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı BakiDenizol

sevgili fazıl bey...kafanızı karıştırmak değildi niyetim buna üzüldüm.elimden geldiğince konuya açıklık getirmeye çalışacağım allahın izniyle.anlamakta zorlandığınız yazı hanif olduğunu açıkça söyleyen etimoloji de uzman birisine ait.niyetide benim anladığım kadarıyla yazılarını n devamınıda okuduğunuzda sizde anlayacaksınız ki kuranda yapılan çevirileirn bribrinin tutmamasının nedenini izah etmeye çalışıyor.verilen mesajın daha doğru anlaşılabilmesi adına....

Arapça maalesef kullanılmıyor. Bize intikal ettirilen kulağa komik gelen KUREYŞÇE'den ibarettir. Keşke Arapça korunsaydı. Kureyşçe biçiminde ve böyle bir DİYALEKT olarak karşımıza çıkmasaydı. Acaba gerçek Arapça (Samice) ve gerçek alfabe (Nebat, Nıbti alfabesi) korunsaydı, Kur'an ile ilgili ne güzel şeyleri okuyup yazardık. Nebatiye ve sami dillerinde örneğin kulağa hoşgelen J ve Ç harfleri ile P harfi vardır. Ama Kureyşçede bu üç harf yoktur. Bir de Yeğen kelimesinde olduğu gibi Ğ ve Gül kelimesinde olduğu gibi G harfleri hepsi toptan kaldırıldı.

Şimdi biz Haccacı Zalim diye bir adamın yazdıklarını ve harekelerini okuyoruz. Öne arkaya sallanıyoruz ve hafızların teğannisiyle Kur'an okuyoruz. Anlamadan bilmeden. Hiç okumadan okumak buna denir işte... Okuyamayacağız çünkü orijinali yokoldu. Harekeler sun'idir. Orijinal samicede yoktur. Siz örneğin Z' harfinin yanından A harfini kaldırırsanız ZI, ZA ve ZEL diye üç tane Z harfi koymak zorunda kalırsınız. Oysa Nıbti (Nebat) alfabesinde bu bir tek idi. ZI derszeniz kalın oluyordu ZA gibi, ZE derseniz yani yanına e getirirseniz ZE okunuyordu. Ü getirirseniz ZÜ (En ince okunuyordu).

Kur'an'ın orijinal Arapçası ve alfabesi değişime uğratılmışsa da korunan ZİQR denen bölümüdür ki, o bize tıpatıp aynen gelmiştir. Ben de halimiz duman diyordum ama Kur'an öyle bir arkadaş ki inanın, kendisini buldurtturuyor. İlk indiği gibi size sesleniyor. Onun bu haline ZİKR (Orijinali JİKRA) Zikr kelimesi bu yüzden hepsi j yerine z ile yazılınca bizdeki hâlâ ve hala (Babanın kızkardeşi) gibi AYNI görünüyor. Oysa biri ZİKR diğeri JİKR.

Tüm sami pronooucation ve transcription sesleri 38 tane. Tüm samice (Nebatça) derken şunu söylemeye çalıştım. İstanbul Türkçesi esas olduğunda harf sayısı 29 ama yöre-şive-lehçe vb. sözkonusu olduğunda işler değişir. Mesela oğuzcanın İstanbul ağırlıklı "Yıldırım çakar" kelimesi Azare Oğuzcasında Eldırım ŞaKhar biçiminde, Türkmen (Yaka oğuzcasında) ise ULDURUM JAHİR, Kıpçakçaya gittiğinde ise karşılayacak harf sayısı fazlalaşmaya başlıyor.

Örneğin Yeni kelimesi aslında Kazak-kırgız dillerinde YENGİ. Aradaki ng İngilizcedeki go+ING gibi geniz Ng'si. Bunlar bizim alfabemizde yok. Bir ortak Türk alfabesi yapılsaydı harf sayımız otomatikman artacaktı. Sami dilleri de böyle işte.. 38 harf karşılıyor bu dili ve dolayısıyla KUR'AN'I. Örneğin B harfi NOKTALI, P harfi ise aynı harfin NOKTASIZI idi. Şimdi ise P ve P harfleri hiç alakasız biçimde yazılıyor. B harfi ile P harfi AYNI yazılıyordu ve sadece B'ye nokta konuyordu. Kureyşliler P diyemezlerdi B derlerdi. Kendilerine bile aslı olan araP'ı söyleyemeyip, Arab=Arap, ARAB demek durumunda kaldılar.

Ama RABB doğru yani P değil. AraB ise aslen AraP. Bunlar artık olmuş bitmiş. Ben ise bir arkeolog gibi bu bitmişlerin çıkarımına çalışıyorum o kadar. Yani geçmiş ola... Nasıl kaldıysa öyle devam edeceğiz. Ve arapların hiçbiri de Kur'an'ı anlamayacaktır. Bu Allah vaadidir. Bu yüzden Kur'an'ı sadece gerçek ayimler (Fıkıhçı mıkıhçı, lügatçi değil) anlar.

Dilerse yukarıdan aşağıya okur. Dilerse digitalize eder, dilerse sağdan sola okur, dilerse bir ışığı 7 (ye ayırıp renk renk okur) OKU'r çünkü "OKU" mak bir F A R Z dır. Bu konuda sorular var mı dostlarım? BU KONUDA yoksa ötekilere geçeceğiz.

“Etimoloji-Hologram Bağıntısı - Hologram”

Bunlar niçin gerekli? Niçin tek bir hologram terimi yerine 6 tane hologram terimi kullandım? Bunun da örneğini Turanca'dan vereyim: Sankritçe kök kelime (Yafes'in dilinde) Ç-K'yı Türkçeye uyarlıyayım. Önce bir sandık ya da kutu düşünün ya da çizin.

·         ÇK=ÇAK_mak. Çakışmak=Yüzeyde bitişik kalmak.

·         ÇK>>ÇOKMAK=O şeyin sandığın içine girmek (Çomak sokmaktan anımsayınız)

·         ÇUK+mak=İçine hapsolmak

·         Çıkmak=Sandıktan dışarı çıkmak

·         Çekmek= Çekmeceden anımsayınız dışarı alınmak

·         Çökmek=Sandıktan AŞAĞI çıkmak

·         Çükmek (Uzantı anlamında, bir şeyin kulpu uzantısı çekmeceden sarkan bir şey, bilirsiniz.

·         Çikmek=Ters yönde ÇIKINTI anlamında

Yani bir sandık örneğinde çekmek, çökmek, çıkmak vb. yi anlamaya çalıştım. Aynı bağlamda bir örnek de KÇ ya da GÇ iki harfidir:

·         Gaçmak/Kaçmak

·         Goçmak/Koşmak

·         Guçmak/Uçmak

·         Gıçmak (geri geri çıkmak)

Dikkat ediniz burada bir sandıktan kaçan, koşan, uçan ve geri geri çıkan (Kıç kelimesi buradan geliyor). Yine o sandıkta durmamak anlamında GEÇMEK. O sandık evinizse ve siz başka bir yere gidiyorsanız GÖÇMEK, Güçmek=Sandığa girip çıkmakta zorluk (arı kovanlarının dar ağzına Altay türkçesinde (Oyrat ağzında ve Tuğba dilinde) halen güçmek deniyor, güçlük kelimesiyle de ilgili ve Giçmek, Kabul edilmemek, sandık dışında bırakılmak (Kazakça da halen kullanılıyor. Bu Türkçede de Gücüne gitmek ile özdeş. Örneğin bu ayrılık gücüme gidiyor).

Dikkat ediniz tüm dillerde. Bir merkezden içe dışa, arkaya öne, 6 yöne bir KÜNNES  ya da HÜNNES var. Eğer o sandığın içine doğru gidiyorsanız Hunnes yok oradan çıkıyorsanız Künnes var. Sandığın içinde bir Kaos dışında ise Kozmos var. Bu dillerde de böyledir. Bu yüzden Turanca (Yafesçe) bana o kadar yabancı gelmiyor ve bunun matematiğini bilirseniz kolaylıkla unutulmuş kelimeleri bile bulabiliyorsunuz. Yeter ki 6 yöne doğru çıkarım yapınız.

İşte bu 6 yön yüzünden, 6 tane Hologram var, yani evrenin bir kübün 6 yüzeyi (dört yön+taban ve tavan). Bu hologramları ilk ve tek olmak üzere bu öğretimizde sunacağım elbette... O zaman Hologramlar (Halouzay Halaugramları), Hülyalar, Hayaller, halusinasyonlar, Hollowgram, Hole=gram, Halowgram, Holygram ve Wholegramlar) bize LEVHİ MAHFUZ'un tanımını verecektir. Yani Hologramik Hafıza ile çalışan Allah bilgisayarının mekanizmasını anlatacaktır.

Allah Ğaybına kimseyi muttali etmez. Ama Levhi Mahfuz Ğayb'den değil Ledünni'den yani Batındandır. Allah onu bir kişiye göstermektedir. Oysa melekler (Cebrail) Sidre'den yukarı çıkamadığı için LevhiMahfuz'da olup bitenlerden habersizdir. Oradan ayetler Sidre'ye iner. Sonra Cebrail iki yay mesafesi ufku kaplayarak (Holgram) olarak görünür. HOLYGRAM=Kutsalgörüntü/grafik). Şimdiki bilim ise sadece bir tek hologramdan söz eder. Çünkü Cebrail'e vb. inanması gerekmez. Hele HALUsinasyonlar ve Holloween(Karabasan görmeleri) hiç umursamaz. O yüzden ben hologramları (dolayısıyla Laser'leri) çoğaltmak durumunda kalıyorum. Çünkü Tüm evren teoreminde, Halusinasyonu meleklerin biçimini  (Holygram) vb. kapsayan bir TÜM evren hologramı gerekmektedir ve Cebrail'den yukarı (Burak ve Rafraf'ı anımsayınız) çok yukarıl arda (50 bin yıl tutarında bir gün dikine giderek) ulaşacağınız yerin adı LEVHİ MAHFUZ'dur.

Cebrail Hayatta orayı görmemiştir. Oradan Kur'an Sidreye iner. Sidre’den de dünya semasına ve oradan da mesela HİRA mağarasına... Levhi mahfuz eni ve boyu sonsuz olan KARE bir matriss sistemi (RAKİM)nin HOLOGRAFİK (KEHF=Geometrik Matrix=Geomatrix) açılımıdır.

Orada birinin örneğin benim bu günkü görüntüm vardır. Bu rakim olarak benim (Rakim=Matematik rakam bilimi) ama bu rakimin KEHF'i vardır. Yani benim görüntümün bir ayrıntısının örneğin saç telinin bir hücresinin, bir kromozomunun, bir Adenin makromolekülünün, bir atomunun bir atomaltı parçağıcığın an-be-an kaderi vardır. Biz farkında olmayız ama hani mikroskop altındaki o mesela eritrosit lökositler falan var ya, Alyuvar ve akyuvarlar.. Onlar bir asker gibi bizden bağımsız olarak rakibi olan mikrobu buluyor. silahını ona göre biliyor. Antikorları ve enzümleri bırakıyor. Bütün bunlar ben yazarken oluyor. İşte bir tek hans'ın bir tek olmadığını niceliğinin her birinin tek tek yazıldığını ve günbegün hatta atom düzeyinde mikrosaliselerde bunlar olup bitiyor. </ o:p>

Kur'an bu işin belkemiğidir. Tıpkı iki elinizi birleştirip, gözhizasında tüm parmaklarınızı bir tek görebilmek gibi. Bu kaçtır? Cevap “bir”dir ama aslında onparmaktır o... Rakim=Bir gibi görünürken, Kehf=On parmağı ya da tayftaki 7 rengi birden göstermektedir. Cebrail Rakim okuyucusudur, KEHF'i (Geometrisini) okuyan bir tek KİŞİ var. Onun adı HIZIR. Cebrail'in hiç gitmediği yerlere gider. Orayı kendinden başka biri daha (İsrafil gözlerini hiç ayırmadan, ağzında Nefhi sur, Levhi Mahfuza bakmaktadır ama çok uzaktır oraya... Hızır ise doğrudan gider ve Posta kutusundan gerekeni alarak gerekli yerlerde gerekli işleri yapar.

Cebrail, hem Cabir=Cebr=Zorcu Cebbar=Zorba, cebren yaptıran ile hem de Allah'ın adı ile ilgili ikisi Kureyşçe yüzünden karışıyor. J harfini attıkları için Cebr ile Jebr "Aynı" gibi olmuş. Aslında Cebrail de G harfini çıkaramadıkları için GEBRAİL'dir. Ama maalesef Kureyşliler J ve G harflerinin ikisini birden C olarak yazıyorlar. Hatta Ç'yi de C olarak yazıyorlar. Arapça arada kaynadı ama ne yapalım ki, Arapça yerine kullandığımız Kureyş lehçesini benimsedi Araplar...

“Etimoloji - Hz. İbrahim Milleti”

RamaDHan ne demektir acaba? (Arapça değil, Sankritçenin Brahmi dalındandır). Ramayana? RamaDHana? "Rama=Büyük Ruh", Dharma=İNDİ. Çünkü Ramazan'ının orijinal adını koyan kendi ana dili olan Sankritçeyi (Yafesin dili) oğulları İsrail=Sami ile İsmail=Hami, Sami-Sara, Hami=Hacer'i hatırlayınız. Hami=Hacer, Hagar da deniliyor. Sami=Sara, Sera, Sarah da deniliyor. Böylece annelerimizin yemeği gibi annelerimizin de dili bize katkı ve miras kaldı. Çünkü Hz. İbrahim'in Nemrut ile olan ilişkisine kadar herkes herkesi anlardı. Ama o Babil kulesi efsanesinden sonra "KİMSE KİMSEYİ anlamaz oldu" deniyor.

İşte o zaman Rama(Sankritçe) konuşuluyordu. Araplar her şeyi üç harf üzerine kurarlar. Mesela K-T-B. Katib, Mektub, kitab, ketebe=Yazmak vb. gibi sayısız türevi var. Arap bilmez neden üç harf var. Yani arapça ve İbranice'de ÜÇ HARFin kendisi hariç tüm TÜREVLERİNE ve türetmelerine bir anlam verebiliyorlar ama ŞU ÜÇ HARFİN anlamı ne işte onu bilmiyorlar.

Halbuki B İ L İ Y O R L A R D I. Ama atamız İbrahim'den sonra  U-NUT-TU-LAR. Onların unuttuğuni ise Hint-İran dil ailesi UNUTMADI. Ama onlar da Sankritçeyi unuttular. Buyrun çıkın işin içinden?

Kalem öneği daha önce değinmiştim. CALAMUS=Kalem (Bu latince), KALAMA=Kalem (Sankritçe). ÜÇ harfi biri (Sami ve Hami dilleri) anlamı ise ARİ dil ailesi korudu. Enerjiyi anımsadınız. Kökünün NAR olduğunu. Şimdi tuhaf olan Arap der ki" Valla biz ÜÇ harfi bir yerden almışız, anlamını filan bilemeyiz. Ama ondan üç bin kelime üretiriz. Yafesi (Ari ) ise şöyle diyor. Biz kelimenin kökünü biliriz ama TÜRETMEYİ BİLMEYİZ.

Musiki=Müzik, Music (ing) Musique(Fr.) Muzik (Alm) Musiki=Tüm Hint-İran dil ailesi. Ya Arapça. Zikr doğru ama şu da var ki o bir gezegen ismidir. Hani şu "Güzel sanatlmar ve Aşk gezegeni var ya Venüs=Zühre. Çolpan yıldızı, sabah yıldızı, morning star, akşam yıldızı ve marjore, kadın adı olarak Marjorie. Kelime kökü Zekra (Sankritçe çiçek demek, güzel sanat demek). Şimdi zekra'yı Arapça yazalım: Zehra. Zehra nedir? Çiçek. Resulullah bile kızını severken "Fatımatüz ZEHRA" diye sevdi.

Şimdi bazı kelimelerin başına şunları getiriniz. TRC=Tercüme, Tercüman, MÜ-TERCİM. Şimdi ise ZİHR'in başına MÜ'yü getirin. İşte köü bu “Mü-Zuhr” Bir de ilginç bir anlamı var: İkisi kardeştir: SİHR (sihir) ile ZİHR (Zikr). Birincisi daha sonra büyü anlamına gelmiş ama "Büyüleyici sanat" demek. İkincisi ise "ZİKR" yani titreşim, ses vb. demek. Müzik'in kökü bu. Arapça da ayrıca muğanni, teğanni şarkı söylemek. Bir de Lu'ud var, Türevi Ludi Laudi. Onun da başına getirip bir ME koyalım??? MELODİ.

Hani Rumcaydı. Melody'nin elenler özbeöz rumca olduğunu söylerlerdi. Arapçada ne arıyor. Müludi bile var Tuareg dillerinde

Şu mesajı verdim.

1. En baş dönemlerde herkes herkesin dilini anlıyordu (Türk lehçelerini anlamamız gibi. Azeriyle Türkmen ile rahatça konuşursunuz).

2. Daha sonra kimse kimseyi anlamaz oldu.

a) Bir kısmı "BİLMEDİĞİ ÜÇ HARFİ",

b) Diğer kısmı da türetmeyi unuttu.

Böylece diller ayrıldı. Bir arada yaşasalardı. Sami(Sara) Hami (Hacer) ve Yafesi (İbrahim) için sorun yoktu ama sonradan gelenler İBRAHİM MİLLETİ adını alıyor. Ayetlerde "Milleti İbrahim ve Hanifa" diye geçiyor. Bu bir ırk değil "ÇEŞİTLİ IRKLARDAN" oluşmuş BİR M  İ  L  E  T  anlamında. Danimarkalı, türk, Zenci Mehmet Ali, Çinli Tungwan(Döngen) müslümanı Chiuzwung falan, hepimiz bir koşulla tek milletiz. O koşul da şu: Müslümanlar ayrı ayrı milletler (Kavimlerdir) ama HANİFLER tek bir İBRAHİM MİLLETİ'dir. IRK faktörü yoktur. Renk, dil vb. hiç biri yoktur. Bu yine de milliyetçilik yoktur anlamına gelmiyor. Eğer İslamcılık Arapçılık,Arabilik, Mollacılık, Talibancılık ve Vahhabicilik varsa EVET MİLLİYETÇİ OLUN VE MİLLİYETİNİZİ İFTİHARLA SEVİN ve taşıyın. Ne mutlu Türküm diyene!

Çünkü İslamcılar sizi zorluyorlar. Ama bu söylediklerim kuru müslümanlar içindi. Kuru müslümanının olduğu yerde hakikaten MİLLİYETÇİ olun. Onlar çoktan Arapçı falan olmuşlardır çünkü... Fakat, lakin, ancak, zira, çünkü, ne var ki... EĞER HANİF DENEN nesli tükenmiş bir dinden iseniz. Türk, Belçikalı, Fransız, Valon, Flaman farketmiyor. Yerine Allah'ın milleti İBRAHİM MİLLETİ geliyor.

Yani Müslümanlarımız size Arapçılığı dayatırken lütfen sapına kadar MİLLİYETÇİ hatta FAŞİST olun ama HANİF olduğunuz anda artık siz Müslüman değilsiniz. HANİF MÜSLÜMANSINIZ. SİZ İBRAİM'İN MİLLETİNDENSİNİZ. İnanmayan Kur'an'da, "Milletiy İbrahiyme" biçiminde yazılan ayetleri araştırıp görsün ve göstersin"

Allah bizi KAVİM kavim yarattı ki bilişelim diye. Bu ayetin karşılığı şu: Hainfler MÜSTESNA. Haniflerden KAVİM değil "M  İ  L  E  T”  DOĞAR. 12'li düzine ve dünya düzeninde siz kaç millet olacağımızı sanıyordunuz ki 12 Dosen düzeninde?

Kromozomlarımız bir ama, kromozomlar bile dört çekirdek asidi (A,G,C,T bazları) onlar bile türlü atomlardan olşumuş (C,H,O,N). Evet kromozom bir ama MİLLET vasfı Aynı Adem ve Havva'dan gelmekten geçiyor. Türler, sonra ırklar vb. Diller de öyle Diyalektler şiveler (ağızlar). Bütün bunlar bilişmenin bir yolu ama asıl olan şudur ki, BİZ ADEM-HAVVA milletinden idik. KAVİM denen şey o zaman bu ailenin çocuklarının her birinin adıydı. Kardeşlerin kimi millet (Sevişen) kimi de (Habil Kabil olayı) katil-maktul yani KAVİM biçimindeydi. Millet başka Kavim başka.

Dikkat ediniz Yahudilerin tarihçileri hep "KAVİM" der. Yani kendilerini özel bir yere getirir ve TEK MİLLET olarak görürler. Ama başka milletler ile harb ettiğinde onlara Kavim GOYİM=İbranicesi derler bilmem anlatabildim mi? Şu masonların sembollerindeki ünlü G harfi Koyim=Kavim (Evcil Hayvan anlamında da)

BİZ İBRAHİM MİLLETİYİZ. Goyim ve KAVİM değiliz. Sadece müslüman olsaydık eyvallah AMA biz HHH AAA NNN İİİ FFF 'iz. Bizim kavmimiz yok. BİZ MİLLETİ İBRAHİMİ HANİFA'yız.

Milletin Milliyetçisiyim ben. Kavmin, ırkın, kavmiyetçiliğihn, faşisti değilim ben... Ama kim bana ARAPÇILIĞI, MOLLA FARSÇILIĞI ya da ARİAN Peştuculuğu getirip dayatırsa. BEN ALLAH'IMA KADAR TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM.

İbrahim'in milleti kesinlikle şu yahudi ve araplar değil. İbrahim onlardan nefret ediyor. Yahudileri lanetliyor, Arapları ise (Tebe-97 ve Hucurat 14'ü hatırlayınız). Tevbe ve hucurat ne diyordu. "Araplar kafirdir, münafıktır, imanları kalbine inmemiştir. Onlar ARAPÇAYI bile bilmezler”. Evet ve bugüne kadar tevbe eden bir tek arap görmedim dersem Allah'a ve kullarına haksızlık yapmış olmam.

İbrahim ile ilgili ayet ne diyordu: "İbrahim ne Yahudi ne Hristiyandı. Babalarıydı ve Hanif idi". Araplar ve Yahudiler (Yani iki çocuğunun uzantıları). İbrahim'i pay edemediler. Biri ibrani ibrahim dedi, diğeri de Nasrani=Hristiyan İbrahim dedi. İki kitapları da ayrı ayrı bu iki iddiaya yer verdi. Ama  Kur'an  inince  yukarıda  sunduğum "İbrahim NE Y A H U D İ ne de H R İ S T İ Y A N idi

2/135: (Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara:) Yahudi ya da Hristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanif olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi.

3/67: İbrahim ne bir Yahudi’ydi ne de bir Hristiyan. O, sadece Hanif bir Müslümandı. ...

Açın bakın, Tevrat diyor ki"İbrahim Yahudi" idi. İncil "Hayır Hristiyan" idi diyor. Allah ise buyuruyor: "Saçmalamayın, İbrahim zaten İSMAİL ve İSRAİL oğullarının babası. Onlara kanını, ırki özelliklerini veriyor. O velinimet ve Kavminin herşeyiydi, Kurucusu, banisiydi... Nasıl olur da "KURUCU babaya siz Sen Yahudisin ya da Hristiyansın" denir ki?

Etimoloji”

Yezid, Muaviye ve Ebu Süfyan yarım kan YAHUDİDİR. Kureyş denen kabile "Araplar ile Yahudilerin melezlerine "verilen isimdir. Evet mesela tüm Filistinli Müslümanlar, farkında olsun/olmasın devşirilmiş. KAYIP Yahudi kabilelerinin ta kendisidir ARAP unsuru YOK denecek kadar azdır.

Yahudilerin 12 kabilesinden ON'u asimile olmuştur. İKİSİ (Moab ve Amon kabileleri) ŞİMDİKİ YAHUDİLERDİR. Diğerlerinden bir kısmı şimdiki FİLİSTİNLİLER (Yaser Arafat bile MASON'DUR). Diğerleri Habeşlilerden bir-iki kabile (Kaçması kolay olduğundan Kızıldenizi karşıya geçmişlerdir). Ama kayıp kabilelerin çoğu YEMEN-ADEN ve HADRAMUT halkıdır.

Kureyş Suresi:

1. Kureyşi ülfet ettirmek için,

2. Onların kış ve yaz ülfetleri için öyle yaptı

3-4. Artık bu beytin Rabb’i olup kendilerini açlıktan kurtaran korkudan emin kılana ibadet etsinler.

Soru şu: Çölde KIŞ var mı? Pekiyi Allah haşa hata yapar mı? Şimdi yaz ve kış kelimelerinin Arapçasını yazalım:

“Şitâ ve Sayf”... Beyaz ten ve Bronz (güneş yanığı) ten. İbranice yazıyorum: Hacer'in oğlu İsmail=YAZ tenli, Sara'nın oğlu İsrail=KIŞ (Kar, beyaz) tenli. Bu ikisinin AHFADLARI Kabe’ye MEMUR edildiler (Kabeyi ataları İbrahim yapmıştı).

Ülfet dedikleri, uzlaşmak dedikleri kelime ise İBRANİCE yazılmıştır ve MELEZ demektir. Uzlaşmak değil bileşke, kırma vb. demektir. Arapça değildir. Ama daha önce KURAYZA'nın zengin Medine'de oturduğunu ve çöl olan Mekke’yi kendi KIRMALARI olan KUREYŞ'e bıraktıkları bu ayette AÇIKÇA YAZILI. Evet A Ç I K Ç A. Bu Surenin başını merak ediyor musunuz? O zaman Lat, Uzza ve üçüncüleri olan Menat ile ilgili ayeti yazalım:

Necm Suresi:

16. Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.

17. Gözü şaşmadı ve sınırı aşmadı.

18. Andolsun ki o, Rabb’inin âyetlerinden en büyüğünü gördü.

19. Siz de gördünüz değil mi o Lât ve Uzza'yı?

20. Ve üçüncü olarak da öteki Menat'ı?

21. Size erkek O'na dişi öyle mi?

Burada ĞARANİYK=üç ak kuğu=Sirius konusu var. Garaniyk üç kuğu (Signus) anlamında. Lat ve Uzza acaba sadece PUT muydular? Kuğu takım yıldızı mıydılar? Ya da Ğaraniyk vakasındaki gibi "Putlara şeytan girdi. O putlar konuştular" dediler (Bu sahih hadistir. Müslim ve Buhari). Bu YALAN hadis yüzünden Selman Rüşdi "ŞEYTAN AYETLERİ" adlı kitabı yazdı. Bu ayetleri şeytanın indirdiğini söyleyen ALÇAK BUHARİ ve MÜSLİM'dir. Yani Allah ve Kulu arasında bir kısadevre oluyor ve ŞEYTAN araya giriyor. Şeytan VAHY'miş gibi bu üç putun adını veriyor, Resulullah da özür diliyor: "Ben değil şeytan size bu ayeti indirdi". Öyleyse :

1. Kur'an'da bu ayetlerin NE İŞİ VAR?
2. Şeytan yeryüzüne sürgün edildikten sonra bir cin gibi görünüp ASLA KİMSEYLE KONUŞMAMIŞTIR.
3. Resulullah CİNLİ-MECNUN değildir.
4. ALLAH ACİZ değildir.

Ey Hanifler NELER oluyor böyle??? O Kur'an değil mi ki Şeytan'ı aşağılıyor: "Ey Mel'un İblis Defol sen aşağıların aşağısına aşağılık biri oldun". Allah'ın Kur'an’ında Buhari ve Müslim YÜFTERA'sının bu İblislerin hadislerinin ne işi var? Ne oluyor böyle???

Çünkü Buhari ve Müslim Selman Rüşdi'ye Zarf atmıştır. Adam haklı: "Yazıyor diyor ki: "Madem bu ayetleri HADİSLERİNİZE göre Allah değil Şeytan indirdi; Daha kaç tane böyle ŞEYTAN VERSİYONU ayetiniz var? Bunları nasıl ayırt ediyorsunuz?". Bu bize Buhari ve Müslim KAZIĞIDIR. Biri bozacı biri şıracı... Üçkağıtçı... O hadisleri geridönüşümsüz bir kutuya atın gitsin... Atın beyninizden şu SAHİH denen yalanları...

İsmail ve İsrail oğullarından iki kabile bırakıldı. Amaç büyük ataları İbrahim'in KABE’SİNE bakıcılık idi. Yaz kabilesi ile kış kabilesi bir tek şartla birbirleriyle karıştılar:

1. Yahudiler Medine'de ve Hayber’de yerleşeceklerdi.
2. Mekkeyi ise iki kabileden kız alıp verme yöntemiyle oluşturulacak MELEZ kabile devralacaktı.

Böylece her iki kabilenin de ORTAK noktası olarak bu melez kabileler Kabe’yi üstlenecekti. Bu kız alıp vermeler sadece ZENGİNLER arasında olacaktı. Yahudi erkeğiyle evlenen Arap kızlarından doğanlar YAHUDİ olacaklardı (Kurayz). Yahudi kadınıyla evlenen Arap erkeklerinden doğanlar ise putperest olacaklardı. Bunlara da Kureyş dendi (Kurayşa).

Ve Resulullah "Ben Kureyşliyim ama Kureyşli benden değildir" diyecek kadar canı yanmıştır. Resulullah azbuçuk Yahudi'dir.. Bunda gocunacak bir şey yok: Güzelim Hz. İsa, güzelim Hz. Musa ve diğer güzellerim SAFKAN YAHUDİ değiller miydi? Biz insanların ırkına bakmıyoruz ki? Öyle değil mi? İbrahim milletinden olanlar IRKÇI değildir ki?... 

Arap ağırlıklı melezler Kureyşliler ile, Yahudi ağırlıklı melezler=Kurayzalılar... Kureyş melezlerinin reisi ve o dönemin en büyük zengini Ebu Süfyan, Oğlu Muaviye doğal varisi ve onun oğlu Yezid ise tam bir SULTAN... İşte üç Yahudinin geleceğe bıraktığı SÜFYANİLİK (Sophianizm). Ben siyonizme karşıyım. Zion Yahudi inancındaki arafat dağıdır. Ama kelime tSufyon diye okunuyor, böyle telaffuz ediliyor. İlginç değil mi? Thule Qaanaak'ın, Zülkarnak okunması gibi. Thule=Zül diye okunur (th birar dad harfinin z okunuşudur. The gibi değil de daha velaZZalin gibi sondaki e ise okunmuyor ve Thule=Zül oluveriyor.

Eskimo/inniut dilinde ve efsanelerinde QarNAAK, QAARN=Boynuz, AK=Çift (Türkçedeki yan*AK, Dud*AK, Şak*AK, dam*AK gibi... (Daha önce sizlere Turanca gramerini yazıyordum oradan hatırlayınız. Eskimolar TURANCA konuşurlar).

Su=Su, Kayak=Kayık, Kasak=Kızak, Tope=Tepe, Yay=Yaz, Kobus=Mızrak (topuz gibi), Omuk=Yumurta, Agu=Ayı, Hot=Ot ve ateş (od). Daha çok var aklıma gelmiyor.

Çift boynuzlu SAHİP demek ThuleQaanaak, ZülkarnEYN. Askerliğimi Grönland'da yapmıştım. Onları iyi tanıyorum Eskimoları... Angalmasig Deniz Üssünde yedek teğmen idim. Ta Yakudistan'dan getirilmiş kızak köpekleriyle az mı oynaştık... (Kangallar'da Sibirya kızak köpeğidir, Sivas'a getirilmiştir).

“Kur’an Etimolojisi”

Bir soru soruldu: "20 tane Sanskritçe kelime yer alıyor ayette..." dediniz. Siz bunların sankritçe olduğunu nasıl ve nereden biliyorsunuz?”.

Kur'an'ı ÇOK yönlü olarak nasıl okuduğumu/analiz ettiğimi, yani çok ileri teknikleri zaman zaman verdim. Sanskritçe derken, bu dilin her dile bir AĞI olduğunu vurguladım ve “Congratulation & Celebration” başlıklı bir yazımda da kısmen değindim.

Kur'an'dan bir kelime alalım: Yanımdaki Faruk isimli arkadaş, “Benim adım Kur'an'da var” dedi. Bu ismi inceleyelim. Şimdi “Faruk”a gelene kadar bir dizi işlemden geçeceğiz. Yer eski Hindistan ve özellikle Brahmaputra vadisi. Ganj gibi o da taşıyor. Taşmasına “medyen” geri çekilmesine “paryan” deniyor, yani “gel-git”... “Medyen”, “BRÜT” de demek. “Parian” da “Net” ya da “parça” demek. “Parti” demek, “Payda” demek. İkisi birden “gel-git” demek (Med-Cezir). “Med” aynı zamanda “öncü dalga” demek. “Parya”, “artçıl dalga” demek. İran'da “Medyan” (Med'ler), “öncü” demek. “Partlar”, “artçı” demek (ikinci gelenler demek). İran (Arian=Aryalılar) topraklarına yerleşiyorlar. Yani Sanskritçe denen ana dili konuşan Aria (Yafes oğulları) halkı taşmışlar ve İran'a doğru batıya gelmişler... Önce birinci dalga, sonra ikinci dalga... Medler ve Persler. “Pers”, Sanskritçe... “Paruz”, “Perus” ve “İRS” ikisi arasında bir bağlantı var. “İrs(iyet)” Sanskritçedir. Başından bir harf kaldırılarak elde edilir. Daha sonra “FARS”, yani “İRS”... Yine Sanskritçe “İRS”den, “İRK” (“Irk”=”Faracial”) kelimesi geçmiştir. “Fars”=”İrs” ve “FARK”=”IRK” ile müsemmadır.

“Irk” ve “İrs”, sonra Kur'an'a geçer: “FRK” (Fark), “Faruk”>>>”Farklı”, “Furkan”>>>Kur'an'ın adı: Hak ile batılı ayıran söz demek... “FRK”, “Tefrika”=”Farklılık”, “Fırka”=”Parti”=”Parça”... Ve “IRK”/”FARK” Latinceye geçer: “Fraksiyon”=Ayrılıkçı gruba verilen ad. İngilizce “Freak”, “Fark” demek. “Freaky”, “Farklı” demek. “Fraksiyonlar” aynı zamanda “Party” demek. Doğu Anadolu'dan ta Malaya'ya kadar “PARÇA” Türkçe'ye geçmiş olan “PARÇA” demek. Turanca “Pars”>>>”Parçalayan” demek (Orta Asya hayvanı). “Parça”>>”Part of”>> “Party”>>”Partition” (Bölümlere ayırma). Ya da nota (şarkı anlamında).

Şu anda komşumuz Faruk (Farklı Yaratılmış)un isminden rastlantıyla yola çıktığımızda KUR'AN'IN bir tür metodolojisini yakaladık. Bunun içine Furkan (Kur'an'ın isimlerinden biridir, diğerleri, Hikmet, İlim, Kerim, Nur vb.) olarak yazılan SANSKRİTÇE kelimeyi de yakaladık.

“Fark”>>”Irk”, “Fars”>>”İrs” (İrsiyet kalıtım da Sanskritçedir). “Fırka”>>”Party”. “Fraksiyon” (FRK'den farklı düşünce ya da eylem kanalları)... Bilmem farkı farkettiniz mi? “Fark”, "İki ırk arasındaki ayrılıklar"dır. Kur'an’da olmayan ama İbranice'de olan “FARS” (Feris) ise “İRS”, yani genetik farklılıklardır. Hatta Yahudi Ortodoksları olan Ferisiler, kendilerinin Yahowa çocuğu olduğuna inanan bir başkaldırı harekatıdır. “Ferisî”>>>”Farklı Irkı-İrs'i olan” demek. “Feris” kelimesi ise Arapçaya “İRS” diyi geçmiştir, (örneğin irsî hastalıklar)...

Ve Kur'an'da “MEDYEN” de vardır. Medyen Ahalisi...  Medyen halkını size ileride anlatacağım ve şaşıracaksınız. Tıpkı "Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık" (Musa için) ayetinde katil olan ve daha sonra olmayan Musa'nın serüvenini anlattığım gibi... Hani O'nu Musa değil, Hızır öldürdü ve Hızır da öldürmedi Yuşa'yı, Yuşa "iyi" olarak ikinci kez aynı anadan-babadan doğdu. Medyen de böyle bir halktır. Nasıl ki Hatti'ler önce Hititler sonra gelen iki ayrı halk ise, Med ve Persler de önce ve sonra gelen iki halktır.

Hatta Kürtler kendilerinin Med olduğuna inanırlar. Medlerden iki kavim türemiştir, Ermeniler ve Kürtler. Bunların dili FARS'çaya yakındır, daha doğrusu AYNI ailedendir. Farsiler kendini MED (Ermeni ve kürt ) saymazlar. Hititler de kendilerini Hatti saymazdı.

Medyen kelimesini açtığımızda (ki bugüne sığmaz) Brahmaputra halkının yani İbrahim'in bin yıl önceki kökenini ele aldığımızda şaşıracaksınız. Şuayb Medyen Halkından ve kardeşlerindendir. Yahudilerin ana vatanı da Medya (Med Ülkesi)dir. Orada esir olduklarından daha sonra sırayla Mısır'a (ki yine köle oldular) ve oradan da Arz'ı Mev'ut Palestine (Filistine) geldiler... Halen de oradalar.

Şuayb (Suvabe>>Şüphe edilmeyen anlamında Sanskritçe), Allah'ımızın özel görevli elçilerinden biridir. Yani şaibe (şüphe) kelimesinin TERSİ “şuayb”dır.

Pekiyi bu kadar ayrıntıyı niye yazdık? Sadece “Faruk”/”fark”/”ırk”, “Feruz”/”Fars”/”irs” için mi? Kur'an'daki kelimelerin ezici çoğunlukla SANSKRİTÇE olduğunu vurgulamak içindi... Ve bu çok geniş kapsamlıdır. “Freake”dan “Party”ye kadar aslında AYNIDIR (Fark ve tefrika-fırka)... Yüzyıllar içinde, bu sizlere saçma gelen analizi, artık her Müslüman yapabilecek ve en son baktığı şey ise Arapça lügat olacaktır. Çünkü o hep yanıltır.

Fasih>>>Gramer bazı olarak Arapça dil kuralları demek. Fasih İbranice olarak da Tevrat indirilmiştir. Fasih Aramice olarak İncil indirilmiştir. Bir de fasih İngilizce yazalım: "The pronouncation of the grammer", gramerin telaffuzu... “The”, “of”, FASİH İngilizce ama “pronouncation” ve “”grammar”, LATİNCE. Şimdi hepsine SAFKAN İNGİLİZCEDİR diyebilir miyiz? Haydi canım sende! Yani FASİH Arapça derken Sanskritçe yüzünden "Arapça bazında" bir Kur’an indirilmiştir demek...

Fasih Türkçe de yazabilirim. "Kâtibimin setresi uzun"... “min” iyelik eki, katib (sekreter) ve setre (frak tipi ceket), bunlar da Arapça... Ama adı Fasih Türkçe... Frak=İkiye ayrılmış iki kuyruklu “smokin”de bile “FRACTION” kelimesi var.

Her dil hologramın bir parçası olarak mutlaka diğeriyle ilgilidir. Eğer dili değil de dile yüklenen nosyonları anlayabilseydik, TEK dil konuşurduk. Ama kelimelere yüklediğimiz KAVRAM "bize özeldir", yani evrensel değildir. Hatırlarsanız, Türkmenistan Türkçesinde “kıçıma don giydim” demek, “belden aşağıma donanım=pantolon giydim” demek... Biz bunlara gülerken onlar işin doğrusunu yapıyorlar.

Çünkü belden yukarı giyilen şeye “köynek” (gömlek), belden aşağı giyilene de “DON” deniyor (Bildiğimiz don/slip/şort>>>”Tuman”dır. DON pantolon demektir). Şimdi burada AYNI dili konuştuğumuz halde, başımıza gelenler komik olacaktır. İskele sancak gibi geminin kıçı ve başı vardır. Ama bu kıç popo demek değildir. Kemerden aşağı ayak tırnağınıza kadar olan bölüm “kıç”tır. Kemerden yukarısı “göğüs” (köynüs)dür. Bir de baş (başa, paşa) vardır.

Kur'an'da böyledir işte... Orijinal bir Orta Asya diliyle indirilseydi, batılı Oğuzlar olarak "kıç" kelimesini kullanan bir Allah'ı anlayamayacaktık. Hele ki Kur'an İstanbul Türkçesi ile inseydi, biz KUREYŞLİ ambargosu uygulayacak ve kıç , don kelimelerini Kur’an'dan atacaktık. Yani mealini başka verecektik. Bizim alfabemiz 29 Harf, oysa Azeri ve Çağatay alfabeleri 32-37 sesten oluşuyor (Azerice'yi izleyenler bilirler). Biz de Kureyşliler gibi tutup onu 29 harfe indirecektik. Mesela Q harfini atacaktık. Oysa Kadı ve Kedi derken ikisi ayrı iki K'dir, vs. vs. Bu kez Rabbimiz "El Etrakü... " (Türk’ün çoğulu Etrak’tır) diye bizi aşağılayacaktı. İyi ki Türkçe gelmemiş Kur'an... Araplar ile biz yer değiştirirdik. Allah bu kez bizi aşağılardı.

<SCRIPT language=JavaScript src="../../../us.i1.yimg.com/us.yimg.com/i/mc/mc border="0"> < = src="../../../geocities.com/js_source/geov2.js"> geovisit(); 1

__________________
deki o çok merhametlidir.ona inanmış ona dayanmışızdır.yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz...(mülk 29)!!!
Yukarı dön Göster BakiDenizol's Profil Diğer Mesajlarını Ara: BakiDenizol
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats