Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Geçen gün gazete manşetlerini okuduğum bir haber, dikkatimi çekti. Haber Suudi Arabistan ile ilgili, aynen şunlar yazıyordu.
( Suudi Arabistan'da kadınlara 2015 müjdesi! )
Bu başlığın devamında ise şunlar yazıyordu.
(Suudi Arabistan da, Şura Konseyi kadınların yerel seçimlerde oy kullanmasına yeşil ışık yaktı.
Adının açıklanmasını istemeyen kurulun bir üyesi, kadınların 2015’teki belediye seçimlerinde oy kullanabilmesinin tavsiye edildiğini, bu kararın yürürlüğe girmesi için Kral Abdullah ’ın onaylaması gerektiğini belirtti.)
İşte İslam ın beşiği sayılan bir ülkenin, kadınlara karşı tavrı. Onları nasıl bir gözle gördüğü ve ne kadar değer verdiğinin kanıtı. Kur’an a uymak yerine, Kur’an ı kendilerine uydurmuş beşeri rivayetlerle, Allahın halis dininden uzaklaşmış bir inancın, acı gerçekleri. Bizler bu dini, Müslüman olmayan toplumlara nasıl anlatacağız, nasıl davet edeceğiz İslam a kadınları? Bırakın onları İslam a davet etmeyi, İslam dini içinde ki kadınlarımıza nasıl sahip çıkacağız, bunu düşünen var mı?
Hıristiyanlar uydu aracılığıyla televizyonlardan Türkçe, Arapça dinlerini anlatıyorlar, tanıtıyorlar ve davet ediyorlar bizleri. Bizlerin Kur’ana uymayan yanlış, hurafe rivayetlere iman edişimizi kullanıp, Kur’an da çelişki vardır yalanlarıyla, bizlerin yanlış inançlarımızı kullanarak, hem İslam a hem de toplumumuza nasıl zararlar verdiğimizin, farkında değil miyiz yoksa hala?
Bizler ise dinde bölünmüşlüğün kavgası içinde, birbirimize laf yetiştirmekten, gözümüz dönmüş bir halde birbirimize nefret kusmaktan, gerçekleri ne yazık ki göremez olmuşuz.
Sizlere soruyorum, bir Hıristiyan bayan gelse ve dese ki, sizin inançlarınızda kadının adı bile yok, seçme hakkı olmayanın, özgürlüğü de olmaz dese, siz ne cevap verirsiniz? Gel de anlat yapılan yanlışları, anlatamazsın. Çünkü biz kendi nefsimize bile anlatamıyorsak, bizden olmayan birisine hiç anlatamayız. Bunları yapanların vebali, hesap günü çok çetin olacaktır.
İşte bizler İslam ı böyle kur’an dan uzak yaşamaya devam ettiğimiz, kendi nefsimizin yarattığı bir inancın peşinden koştuğumuz sürece, Rabbimde bizleri mazluma, namerde muhtaç edecektir. Allah mahşer gününde, peygamberimizin söyleyeceği bizler için çok üzücü bir sözü, şimdiden bizlere hatırlatıyor ve dikkatimizi çekiyor. Bakın peygamberimiz üzüntü içinde bizlere ne söyleyecekmiş.
Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.
Gerçekten bizler Kur’anı devre dışı bıraktık. Onu herkes anlayamaz dedik. Bir ruhban sınıfı yarattık kendi ellerimizle. Kur’an da her şey yazmaz, o özet bilgiler içerir deyenlere inandık ve beşerin kitaplarının peşinden gittik. Evet, Rabbim ne olur affet bizleri, bizler senin rehberini devre dışı bıraktık. Anlamadan Kur’anı okuma yarışmaları yaparak, anlamasan da Allah sana sevap yazar diyenlerin sözlerine kanıp, koskoca bir bilinmeyene doğru yol aldığımızın farkında bile değiliz. Güçlü, güçsüzü ezer olmuş, kadının ise adı bile yok. Ona düşünme özgürlüğünü bile vermeyen bizler, onların nasıl düşünmesi gerektiğini dahi, söyler olmuşuz. Uzaklaşmışız Rabbin rehberinden.
Bizler İslam ı doğru yaşadığımızı sanarak, kendimizi de temize çıkarıp, edindiğimiz veliler kanalıyla da, cenneti garantilediğimizi sanmayalım sakın. Uyanalım artık bu gaflet uykusundan. Zaman çok kısa, hesap günü bir nefes alımı kadar yakın. Pişman olmak istemiyorsak eğer, sarılalım Kur’an ın ipine. Çünkü peygamberimizde yalnız ve yalnız KUR’ANA sarılmıştı, bunu da unutmayalım.
Sevgili Haluk güzel bir konuya temas etmişsin, konunun ana teması: bizden, insan hakları, demokrasi, düşünce özgürlüğü vb. olarak ileride olanlarla bizim mesafemiz...
Elçinin mektuplarından bahsedilirken, roma imparatoru anılmadan elbet geçilemez. Zannetmiyorum ama haydi öyle diyelim ve elçi eğer bir mektup göndermişe Herakleios nasıl cevap verirdi?
Mektubun geldiği yer: yarı vahşi, donsuz gezen, devlet kavramının bilinmediği ve en önemlisi askeri anlamda hemen hiç gücü bulunmayan bir kalabalığın oluşturduğu topraklar.
Mektubun gittiği: demokrasiyi kabullenen, askeri güce çoktan erişmiş bir devlet.
Evet, Herakleios ne cevap verirdi?
Herakleios değil amma bizimkiler onun ağzından cevap vermişler ve demişler ki: ey Muhammed, yanında olsaydım ayaklarını bile yıkardım.
Herakleios'un, kaileye bile almadığından eminim. Ama sonrasında bu oluşumdan rahatsız olup, islamın en beter düşmanı olduğu bile açık.
Herakleios, haklı ya da haksız bilemem ama şunu bilirim: kimse bir kabilenin içinden çıkıp gelen adamın sözüne itibar etmez, keza devletin başında olan adam süper iyi niyetli bile olsa yine de ne gelenleri nede o çağırıcıyı adam yerine koymaz. Çünkü o çağırıcının imkanları bellidir ayrıca elçinin yurdunda olanlar bile yıllarca onu kabul etmemişler beğenmemişler çeşitli dünyevi kusurları öne sürmüşlerdir. Hal böyleyken sanmam ki herhangi bir imparator ciddi olarak cevap versin. Olsa olsa bıyık altından gülmüş ve sana 2 cariye ile birde giysi gönderiyorum diyerek dalga geçmiştir.
Geçenlerde, 'bizde olan demokrasi avrupada yok' demişti öküzün biri. Şimdi, içinde bulunduğu sistemi tüm yönleriyle mükemmel kabul eden ama çok yönce binbir eksikliği bulunan bu sistemle,avrupada olan sistemi değerlendiren adama ne söylemeli?
Aslında İslam, bir din değildir. Allah tarafından insanlara bir din gönderilmemiştir. Din=içinde ritüeller barındıran farzlar bütünü.
İslam, insanoğlunun insanca varlığını sürdürmesi ve onu insancaya çekilmesi için Allah tarafından, kullarına gönderilen harici bir yazılımdır. O yazılım, geldiği arap toplumunu ve çevresinde olanları o zamanın şartlarında en insancaya çekme amacındadır. İnsana evrensel ilkeler hatırlatılmıştır ve adil olan her söz, bu yazılımın sahibince onay almıştır.
İşte insanoğlu, Allah'tan gelen öğüdü, put edinirse, aynen müslümanız diyenlerin put edindiği gibi, kendi çamurlarında boğulup giderler.
Kabenin çevresinde neden tavaf edilir dedim, ses çıkmadı. Neden o tepeden diğerine koşulur dedim yine ses çıkmadı. Neden hacca gidilir dedim yine ses çıkmadı.
Kuran, Allah tarafından kullara indirilmiş bir öğüttür. Her doğru yargı bir öğüttür. Ama bu öğüdün içeriği o zaman ile sınırlıdır oysa ilkeleri evrensel özellik taşır. Saygılarımla
Önce İslam nedir, onun hakkında doğru fikre ulaştık mı?
Merhaba sayın fazıl. "Kabenin çevresinde neden tavaf edilir dedim, ses çıkmadı" diyorsunuz. Kâle almaya değer bulursanız işte benim sesim:
Kâbe tavaf edilir çünkü İbrahim nebinin o yadigârı ancak öyle ziyaret edilebilir. Yoksa ziyaretçiler o kadar kalbalık ki eğer oldukları yerde dururlarsa yığılışma yüzünden ölürler.
Neden o tepeden diğerine koşulur?
Allah "O tepeden diğerine koşun!" demiyor, gelenek olduğu için koşulur. İsterseniz boş verirsiniz. Tıpkı şeytan taşlamayı boş verenler gibi. (Bkz. Ahmet Hakan Coşkun’un 16 Ocak 2006 tarihli HÜRRİYET gazetesindeki köşe yazısında açıkladığı kararı.)
Neden hacca gidilir?
Kâbe, İbrahim nebinin inşa ettiği ve içinde inanırlara imam olup namaz kıldırdığı İslamın ilk mescididir. İbrahim nebi ALLAH BİR ilkesini simgelediği için onun mescidi insanlara ALLAH BİR ilkesini anımsatır. Ve anımsamak yaşatıp yaşamaktır. Hacca onun için gidilir.
Hac tıpkı namaz, oruç gibi Allahın üzerine gücü yetenlere farz bir ibadetidir. Her konuda açıklık getiren Rabbim, Hac konusunda da açıklık getirip, neler yapılacağını yazmıştır.
Kabenin çevresinde ki tavaf şeklini ve burada Allah için ruku, secde yapılması konusunda açıklama getiren Kur'andır.
Kur'anın bahsetmediği diğer detaylara gelince. Bunların yapılması dinen doğru değildir. Çünkü Allah Kur'anda Seva ve Merve tepelerinin ziyaretinde bir sakınca yoktur diyerek, aslında çok önemli bir detay vermiştir bizlere. Burada anlatılmak istenen, benim açıklamadıklarım dışında yapacağınız herşeyde sakınca vardır anlamını taşır. Bizler bu hataları ne yazık ki hep yapıyoruz.
Dilerim Rabbim cümlemize, Hac ziyaratini nasip etsin.
Kuranda kabeyi 7 kere dönün veya çevresinde turlayın ve bunu Allah rızası için yapın diye bir emir olamaz. Herşeyi bizim asla idrak edemiyeceğimiz bir ölçüyle, bir nizamla yaratan Allah, kabenin çevresinde dönüp durun demez. Ama der ki, elçinin çağrısına icabet edin. Hac kavramı elçinin vefatıyla bitmiştir. Elçi hayattayken, elçiye gelenler, elçinin vefatından sonra kime geleceklerdir?
İslam, taş, toprak, mezar, türbe... tapınıcılığıdan nefret eder ve aynı İslamın işine gelince, haydi siz zaten alışıksınız, öyleyse gelin ve şu boş binayı turlayın demez.
Ama der ki, hayırda birleşmek üzere bir araya gelin, toplanın. Arap topraklarına yapılan haccın, elçi vefatından sonra ve bugün için bir hayrı kalmamıştır. Çünkü bu ritüeller mevcut tevhidi unutturma görevini üstlenmişlerdir. Saygılarımla.
Merhaba sayın fazıl. "Kabenin çevresinde neden tavaf edilir dedim, ses çıkmadı" diyorsunuz. Kâle almaya değer bulursanız işte benim sesim:
Kâbe tavaf edilir çünkü İbrahim nebinin o yadigârı ancak öyle ziyaret edilebilir. Yoksa ziyaretçiler o kadar kalbalık ki eğer oldukları yerde dururlarsa yığılışma yüzünden ölürler.
Neden o tepeden diğerine koşulur?
Allah "O tepeden diğerine koşun!" demiyor, gelenek olduğu için koşulur. İsterseniz boş verirsiniz. Tıpkı şeytan taşlamayı boş verenler gibi. (Bkz. Ahmet Hakan Coşkun’un 16 Ocak 2006 tarihli HÜRRİYET gazetesindeki köşe yazısında açıkladığı kararı.)
Neden hacca gidilir?
Kâbe, İbrahim nebinin inşa ettiği ve içinde inanırlara imam olup namaz kıldırdığı İslamın ilk mescididir. İbrahim nebi ALLAH BİR ilkesini simgelediği için onun mescidi insanlara ALLAH BİR ilkesini anımsatır. Ve anımsamak yaşatıp yaşamaktır. Hacca onun için gidilir.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
katılıyorum sevgili Hasan Akçay kardeşim.
bugün oranın suudiAmeriKAN'ın elinde ve yönetiminde olması Kur'an hakikatlerini ve emirlerini ilga etmez veya butlan/ hükümsüz yapmaz...Kur'an'da açıkça emirbuyrulan hac menasikinin her birinin hakikatte sizin de değindiğiniz gibi tevhidî bağlamda son derece anlamlı olduğunu düşünüyorum.
muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Değerli Fazıl bey. Allah ayetinde insanların aktığı
yerden, sizde akın ve Allah tan bağışlanma isteyin der
bizlere. Elbette bugün yapılan yedi kere döneceksin
söylemleri, geleneğin kurallarıdır, Allah ın değil. Sen
istersen iki kez dön. Toplulukla birlikte sel gibi ak.
Allah a şükret dua et. Kimse sana neden iki kez yaptın
bunu diye hesap sormaz.
Hac kavramının elçinin vefatıyla bitmiş olduğunu
söylemek, Kur'anda onlarca ayeti hükümsüz kılmaktır. Hiç
bir itikat, hüküm peygamberin sağlığına bağlanmamıştır.
Buda mantığa ve Kur'anın özüne ters düşer zaten.
Hac kavramı peygamberimize gelmeyle bağlantılı değildir.
peygamberimiz bizzat kendisi hacca gitmiştir. Burada
kalınacak süre dahi açıklanmıştır. Bir ayetinde Allah,
Mescidi Harama gelenlere saygısızlık etmeyin der.
İslam elbette türbe ve benzerleri inançlara karşıdır.
hacca gidildiğinde buradaki yapının hiç bir kutsallığı
yoktur. Amaç bir araya gelmek ve Allah ı anmaktır.
Şunu söyleyebiliriz. Her konuda olduğu gibi, Hac konusuna
da birçok ilaveler yapılmıştır. Bunlar doğru değildir.
Haccın hükmü kalkmıştır demek büyük hata olur.
Bu mantığı tarikat ve cemaat eksenli düşünceler çok
yapıyor ve diyorlar ki, bu ayet yada şu ayetin hükmü
şundan yada bundan dolayı kalkmıştır, Allah bu ayeti
nesih etmiştir diyorlar. İşte Kur'an bu yöntemlerle ne
yazık ki devre dışı kalmaktadır. Bu konuyu bence bir daha
düşünmenizi öneririm.
Merhaba sayın fazıl. "Kabenin çevresinde neden tavaf edilir dedim, ses çıkmadı" diyorsunuz. Kâle almaya değer bulursanız işte benim sesim:
Kâbe tavaf edilir çünkü İbrahim nebinin o yadigârı ancak öyle ziyaret edilebilir. Yoksa ziyaretçiler o kadar kalbalık ki eğer oldukları yerde dururlarsa yığılışma yüzünden ölürler.
Neden o tepeden diğerine koşulur?
Allah "O tepeden diğerine koşun!" demiyor, gelenek olduğu için koşulur. İsterseniz boş verirsiniz. Tıpkı şeytan taşlamayı boş verenler gibi. (Bkz. Ahmet Hakan Coşkun’un 16 Ocak 2006 tarihli HÜRRİYET gazetesindeki köşe yazısında açıkladığı kararı.)
Neden hacca gidilir?
Kâbe, İbrahim nebinin inşa ettiği ve içinde inanırlara imam olup namaz kıldırdığı İslamın ilk mescididir. İbrahim nebi ALLAH BİR ilkesini simgelediği için onun mescidi insanlara ALLAH BİR ilkesini anımsatır. Ve anımsamak yaşatıp yaşamaktır. Hacca onun için gidilir.
Herşey anımsamak için mi?
Sevgi ile,
Hasan Akçay
Merhabalar değerli Akçay, hac konusu için şu yukarıda söylediklerinizden sonra, benim söylecek sözüm kalmadı.
Elçinin olmadığı ama hatırasının anıldığı bir taş duvar için hac?
Müslümanların bir araya geldikleri o kutsal yer! Saygılarımla.
Her şey anmak için değil elbet. Hattâ ilgili ayetlerden benim anladığım, muvahhid İbrahim nebiyi anmak suretiyle ALLAH BİR ilkesini diri tutmak haccın yalnızca bir yan işlevi.
Haccın ana işlevi: açları doyurmak.
Sizin "Neden o tepeden diğerine koşulur?" derken sözünü ettiğiniz o iki yer aslında tepe mepe değil, birer adak kayası idi. Açları doyurmak üzere Merve’de et pişirilir; Safa’da deve, koyun sağılırdı.
Merve: et pişirme kayası
Safa: sağım kayası
HAC aslında "büyük halk pazarı"dır, panayır (28:27). Ta İbrahim nebiden beri Mekke’nin öyle bir panayırı vardı. Kureyş onu ekmek teknesi olarak görüyordu. Dışardan ne kadar çok satıcı ve alıcı gelirse o kadar çok kira ve vergi geliri elde ediyorlardı. Onun için zenginler şimdilerde promosyon dediğimiz şeyi yaptılar: panayıra gelenlere bedava et, süt, su dağıttılar.
Hz Muhammed döneminin panayırlarında açları doyuranlar müşrikti. Onun için inananlar o iki adak yerine varıp yiyecek, içecek almakta tereddüde düşmüşler. Elçiye, "Günaha girer miyiz?" diye sormuşlar. Öyle anlaşılıyor. Cevap:
Bakara 158: Sağım kayası ve et pişirme kayası Allah'ın işaretlerindendir. Allah’ın evini haccetmek ya da anmak amacıyla ziyaret edenin o ikisinin arasında dolanması günah değildir. Kim içinden gelerek iyilik ederse Allah teşekkür eder, bilir.
İnnes safâ vel mervete min şeâirillâh, fe men haccel beyte evı’temera fe lâ cunâha aleyhi en yettavvefe bi himâ ve men tetavvaa hayran, fe innallâhe şâkirun alîm.
O promosyon zamanla hacıların yoksullara hayvan bağışlamasına dönüşmüş. Haccın olmazsa olmazı bu.
İlk başlardaki yöresellik böylece cihan şümul hale gelmiş durumda.
Bu yılki bağışlar her halde Somali’ye gidecek çünkü son elli yılın en kurak devrini yaşıyor Somali; insanlar açlıktan kırılıyor.
"Taş duvar ve kutsal yer"e gelince, sizin taş duvar dediğiniz şey ALLAH BİR ilkesinin simgesidir. KUTSAL YER ise yalnızca bir kuruntu. Allah'ın MESCİD anlamındaki o evi yalnızca bir taş yığını olmadığı gibi kutsal da değil. Hiç bir yer tanrısal anlamda kutsal olamaz.
tepeler arasındaki gidiş gelişler,hac dönemi toplantılarında şehru ramazan/ "fikre kızışma","beyin fırtınası" dönemlerinde yaşanan dönemsel "gel-gitler" dir..insanın çelişkide kaldığı hallerinde yürüyerek rahatlamasıdır..
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma