hanif_bir_kul Newbie
Katılma Tarihi: 11 ekim 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
CEHENNEMDEN ÇIKIŞ YOK....!!!
Toplumumuzda oldukça yaygın olan bu görüş, gerçekte uydurulmuş inançtan başka bir şey değildir. Çünkü hiçbir Kur'ani temeli yoktur. Kuran'ın hiçbir yerinde bir süre Cehennemde ceza görüp, sonra bağışlanarak cennete girenlerden söz edilmez.
Tam tersine, konu ile ilgili tüm ayetlerde, kıyamet günü iman edenlerin ve etmeyenlerin kesin bir biçimde ayrılacakları, iman edenlerin ebediyyen cennete girecekleri,etmeyenlerin ise ebediyyen cehenneme aşağılık bir azabın içine sürülecekleri bildirilmiştir.
Bu çok açık ve net olarak şu kur'an ayetlerinde belirtilmiştir. Bakara suresi:Dediler ki:"Sayılı günlerin dışında, Ateş asla bize değmeyecektir." De ki:"Allah katından bir Sözmü aldınız? ki Allah asla Sözünden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz Bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; Kim günah işler de günahı kendisini kuşatırsa, Artık onlar, ateşin halkıdırlar, orada Süresiz kalacaklardır. iman edip salih amellerde Bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada Süresiz kalacaklardır.(80-82) Diğer bir ayette şöyle denir.
Al-i imran suresi:Bu, onlarin:"Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak"demelerindendir. Onların bu iftiraları, Dinleri konusunda kendilerini Yanılgıya düşürmüştür.(24)
Cehennem, insanın hayal gücünün alamayacağı kadar büyük acıların yaşanacağı bir yerdir. Cehennem Allah'ın"Kahhar","Cebbar" sıfatlarının en şiddetli tecelli ettiği ve dünyadaki hiçbir azapla kıyaslanamayacak azaplarla dolu, korkunç bir ortamdır.
Parmağının ucu yanınca bile canı çok acıyan aciz bir insanın rahat ve umursuz bir şekilde böyle bir azabı göze aldığını söylemesi, düşünmediğinin açık bir göstergesidir.
Allah'ın azabını hafife alan, rahatlıkla karşılayan bir kimse gerçekte Allah'ın kadrini gereği gibi takdir edemeyen, bir insandır. Durum böyle iken kimler bu inancı hangi isim adı altında insanlara anlatarak onları Allah adına yalan uydurup peygamberide bu uydurmalarına aracı yaparak böyle bir inanca girişmişlerdir. Oysa peygamberin kesinlikle Allah'ın söylemediği bir sözü söylemeyceği kesindir.
Hakka suresi:Bu kur'an âlemlerin Rabbi tarafindan indirilmiştir.(43)Eğer Peygamber bizim adımıza bazı ayetler uydurmuş olsaydı,(44Elbette Onu hemen yakalardık.(45)Sonra onun şah damarını keserdik (onu yaşatmazdık)(46)Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.(47) Derken ve kur'anı kerimdede kesinlikle bir çelişkinin olmadığını hatırlatan Allahü teala,
Nisa suresi:Hala Kur'an'ı gerektiği gibi düşünmezler mi? Eğer o, Allah'tan Başkası tarafından olsaydı, elbette içinde bir çok çeliskiler bulacaklardı.(nisa:82)
Buyuran Allahu Tealanın kendisine istediği gibi iman edenlere daha ilk insanı yeryüzüne gönderirken
Bakara suresi:Hepiniz inin oradan dedik tarafımdan size yolumu gösteren bir elçi gelecektir kim ona inanır ve onun gösterdiği yolda giderse onlar için asla korku yoktur ve onlar üzülecekte değillerdir.(3 Ayrıca Allahu teala iman edenlere söz vermiş ve bu sözünü yerine getireceğini vaat etmiştir.
Tevbe suresi:Allah mü'minlerden, mallarını ve canlarını, cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, incil'de ve Kur'an'da Allah'ın üzerine aldığı hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. işte bu, büyük kurtuluştur.(111)
(Bu alış verişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlardır. O müminleri müjdele!(112) İman edenlerin durumu böyle iken iman etmeyenlerin durumu ise- Tevbe suresi:Münafıkların erkekleri de kadınları da birbirlerinin aynısıdırlar; kötülüğü emreder, iyilikten alıkoyarlar ve ellerini sıkı tutarlar. Allah'ı unuttular, Allah da onları unuttu. Gerçekten münafıklar, fasıklarin ta kendileridir.(67)
Allah, münafıkların erkeklerine, kadınlarına ve bütün kafirlere sonsuza dek olmak üzere cehennem ateşini vaad etti. O, onlara yeter. Allah, onları rahmet alanından uzaklastırdı. Onlara sürekli bir azap vardır.(6
Kur'an-da böyle ayetler varken ve kur'ana uymadığı halde en doğru iman diye insanlara Ehlisünnetvelcemaat adı altında anlatılan inançtır.Oysa ehli sünnetvelcemaat hadiste bildirildiğine göre peygamber efendimizin a.s benim ve ashabımın yolunda olanlardır demiştir. Bu inanca göre bir insanın müslüman olup islama girmesi için dili ile kelime-i şehadeti söyleyip kalben inanmasıdır bu sözü söyledikten sonra müslüman olmuş oluyor hiç bir şeyide dili ile inkar etmiyor yani bu haram değil bu helal değildir demiyor din ne demişse kabul ediyor bundan sonra Allahu tealanın yapılmasını istediği salih ameller ve yapılmamasını istediği yasak işler var. canı ne zaman isterse bunları yapıyor canı istemezse yapmıyor. yapmazsa günahkar yani (fasık) oluyor ve hayatını böylece son anına kadar sürdürüyor her insan gibi ölüyor.
Kıyamet kopuyor dünyada iken her ne yaptı ise orada yazılı bulunan kitap kendisine veriliyor bakıyorki günah çok sevap az eğer Allahu teala affederse ne ala doğru cennete giriyor.bu olmazsa peygambere izin Verilmişse aracılık için islami tabirde şefaat peygamber şefaat ediyor ve kurtuluyor. Buda Olmazsa ne kadar günahI varsa cezasını çekmesi için cehenneme atılıyor cezasını çektikten sonra Cennete alınıyor.işte bir çok insanın inanci olan bu inanç doğru diye insanlara anlatılıyor.
Baştada yazdığımız gibi böyle bir iman kur'andaki iman tarifine hiç uymuyor.Oysa doğru bir imana sahip olmamız için tüm insanlığa gönderilen kitap Kur'ana bakmamız gerekmektedir.Çünkü kur'anda insanlar inaçlarına göre sınıflandırılırlar şöyleki..!
1-İman edenler müslümanlar. 2-müşrikler.(ortak koşmak.yani dine aykırı inaniş ve yaşamak) 3-münafiklar(iki yüzlüler inanmadıkları halde inanmiş gibi görünenler). 4-Fasıklar Allah'a iman ettiklerni söylemelerine onun yolunda olmayanlar ve o yoldan çıkmışlar.verilen emanete ihanet etmiş Allah'a verdiği sözü bozmuşlar diğer bir anlamı ile münafık yani ikiyüzlüler. 5-Kafirler(tamamen islamın dışında kalanlar ve Allah'ın istemediği bir imana sahip olanların ortak adı....
Kısacası Allah'ın katında tek geçerli imanın onun istediği gibi şekilde olması şarttır. (Bakara Suresi 85) Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Şu halde içinizde böyle yapanlar sonuçta dünya hayatında rüsvaylıktan başka ne kazanırlar? Kıyamet günü de en şiddetli azaba kakılırlar. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. Al-i imran suresi-Kim, islâm'dan başka bir din yaşarsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır.(85)
De ki: Allah doğruyu söylemiştir.Öyle ise, hakka yönelmiş olarak ibrahim'in dinine uyunuz.O,müşriklerden değildi(95)
Şimdi buradan itibaren kur'anda iman edenler ve etmeyenleri, Ayrıca dünya ve ahiretteki durumlarını Kur'andan sure isimleri ve ayet numaraları ile gözler önüne Serelim ki buradaki yazılari okuyanların yarın hiçbir mazeretleri kalmasın.bu ayetlerin belgelenmesinin sebebi cehenneme girip çıkmak var diyenlere karşı yapılan araştırmaların sonucudur bu iddaa Allah'a atılan bir iftira olduğu için iftira atanlara karşıda yapılmış bir uyarıdır belki vazgeçerler diye.Bu iddaada olanlar ise kesinlikle ebedi cehennem ile cezalandırılacaklardır.
Aşağıda verilen ayetler bunun açık delilleridir.Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak" demelerindendir. Onların Bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür. (Al-i imran Suresi, 24)Bu iftirayı atanlar ve açıklamayanlar ise burdaki ayetlerde yazıldığı gibi olacaktır. Bakara:159. indirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz Hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet Eder160. Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya Koyanlar başkadır. Zira ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben tevbeyi Çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim161. (Ayetlerimizi) gizleyen ve kâfir Olarak ölmüşlere gelince, işte Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti Onların üzerinedir.162. Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları Hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.
Sİzde sonsuz bir azapla cezalandırılmak istemiyorsanız burdaki yazılanları böyle inanmayanlara ulaştırmakla sorumlusunuz aksi takdirde sizde ebedi cehennemi boylamanız mukadder olacaktır....!!!!!
|
savasen Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 331
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba!
Konu ile ilgisinden dolayı başka bir forumdan alıntıyı buraya asıyorum.
Selamlar!
CEHENNEMDEN ÇIKIŞ YOKTUR-1-
Müslümanım diyen bir insan inancını sağlam temellere oturtmak zorundadır.İnançta zanna (tereddüde) yer yoktur. "Ortak koşanlar diyecekler ki": "Allah isteseydi ne biz, ne de babalarımız ortak koşmazdık, bir şeyi haram yapmazdık." Onlardan önce yalanlayanlar da öyle demişlerdi de nihayet azabımızı tatmışlardı. De ki: "Yanınızda bize çıkaracağınız bir bilgi var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz." (6/14. Zanna uymanın saçmalama olduğuna değinen Allahu Teala bir şeyi iddia edenlerin yanlarında Allah katından bir delil (bilgi)in bulunması gerektiğini söylüyor. Böyle bir delile sahip bulunmayanların iddialarının havada kalacağını, saçmalık olacağını, zira zanna uymanın bu sonuçları doğuracağını belirtiyor. "Onların çoğu zandan başka bir şeye uymuyorlar. Zan ise gerçekten bir şey kazandırmaz (ifade etmez). Muhakkak ki Allah onların ne yaptıklarını bilir." (10/36). Zanna uymanın gerçekten bir şey üzerinde bulunmamak olduğu belirtilen bu ayette zannın; ayrılmaz bir bütün teşkil eden gerçekten bir kısmının bile ifadesi bulunmadığı açıklanıyor. İnsanlar arasında bile zanna uyarak hareket etmenin ne kadar kötü sonuçlar doğurduğuna ve doğuracağına değinen ayetler, inançta zan bulunmasının asla kabul edilemeyeceğini, zannın bulunması halinde inancın fesada uğrayacağını belirtmektedirler. Bu itibarla inancın (itikadın) konusunu yalnızca kesin bilgiler teşkil etmektedir, ki İslam açısından bu kesin bilgiler Kuran ayetleridir. Kuran ayetlerinin inanca yönelik olanları delil olması bakımından iki halde bulunurlar. Birinci hal "Kesin Delil" halidir ki, kendisinden, ifade ettiğinin dışında bir şey anlamanın mümkün bulunmadığı ayetlerdir. İkinci hal ise "Zanni Delil" halidir. İnanca yönelik ve “Zanni Delil” olan ayetlerin, bulundukları hal ile açıklama yapılmadan kabullenilmesi ve o hali ile inancın konusu yapılması gerekmektedir. Zira gaybi olan inanç konuları ancak gaybın sahibi olan Allah’ın açıkladığı kadarı ile bilinebilir. Örneğin öldükten sonra dirilmeyi içimizde bizzat yaşayan olmadığından öldükten sonra dirilmenin nasıllığı hakkında Rabb'imiz bir şey açıklamış ise ancak o kadarını bilebilmemiz ve açıklanan kadarına inanmamız gerekir. Misaller çoğaltılarak Cennet, Cehennem, Melekler, daha önce gelip geçmiş peygamberler ve başlarına gelenler, bunların çoğunun isimleri, Allah'ın mahiyeti, Kitab ve Sahifeler, Ahiret Günü gibi inançla alakalı konularda Kur'an'dan elimizde ne kadar delil var ise o kadarıyla inanmamız, inancımızı yalnız bunlar üzerine kurmamız gerektiği, inançta zanna yer bulunmadığı gayet açıktır. Yine; inançla ilgili ayetlerin birbirlerini açıklayabileceği, sübüt bakımından kesin olan bir delilin zannı olan bir delil ile açıklanamayacağı da bilinmelidir. Zira zan, kesin olanı açıklayamaz, bu, nakle,akla ve usule aykırıdır. Zan, şüphe anlamına geldiğinden inançta kesinlikle yeri yoktur. "Siz, kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şahitlik etmesinden gizleniyordunuz. Yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini zannediyordunuz." (41/22) "İşte Rabb'inize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi helak etti, ziyana uğrayanlardan olup çıktınız!" (41/23). "Herhalde siz zannettiniz ki Rasül ve mü'minler bir daha ailelerine dönmeyecekler. Bu (düşünce) gönüllerinizde süslendirildi (size güzel, doğru gösterildi), kötü zannda bulundunuz ve helakı hak etmiş bir topluluk oldunuz." (48/ 12). Yukarıdaki ayetler ve daha niceleri insanların Rabb'ine karşı besledikleri zanndan dolayı ziyana uğrayacaklarını açıklamaktadır. Bu zorunlu ve vazgeçilmez bilgileri verdikten sonra “Cehennem Gerçeği” ni Kur’an’dan öğrenmeye başlayalım.Makalemizin öncelikli amacı “cehennemden çıkış olup olmadığı” konusu olduğundan Cehennem hakkında kısa bilgi verip asıl konuya girecegiz. Kur’anın belirlediği inanç esaslarından biri olan “Ahirete iman” ın gereklerinden biri de cehennem gerçeğidir.Allah dünyadaki imtihanda başarısız olan insanları ve cinleri cehennem ile cezalandıracaktır. “And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalpleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.” (7/179) ,(bkz.7/38,11/119,32/13,34/12,41/25,46/1
KİMLER CEHENNEME GİRECEKTİR
1) Cehennem; kafirler,müşrikler,münafıklar,müstekbirler (büyüklenenler),imtihanı kaybeden günahkarlar ve fasıklar,Allah’ın ayetlerini gizleyenler,ayetlerle alay edenler vb. içindir.Kur’an daki cehennemle ilgili yüzlerce ayetlerden bazılarına bakalım!
“Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.”2/81) “Gerçekten, Allah'ın indirdiği Kitap'tan bir şeyi gizlemede bulunup onu az bir değere değişenler var ya, onların karınlarına tıkındıkları ancak ateştir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları günahlardan arıtmaz. Onlara elem verici azap vardır.”2/174) “Kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının!” (3/131) “…Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehennemdir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur"…5/72) “Allah, münafıkların erkeklerine, kadınlarına ve bütün kafirlere sonsuza dek olmak üzere cehennem ateşini vaadetti. O, onlara yeter. Allah, onları rahmet alanından uzaklaştırdı. Onlara sürekli bir azap vardır.”9/6 “İşte bunlar Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. Sakın Allah ile beraber başka bir ilah uydurma ki, sonra kınanmış ve kovulmuş bir hakte cehenneme atılırsın.” (17/39) “Halbuki Rabbiniz: "Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir." buyurdu.”40/60) “Her kim Rabbine suçlu olarak varırsa, şüphesiz ki ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de dirilir.”20/74)
2) Tartısı ağır veya eşit olanlar cennete;tartısı hafif olanlar (imtihanı kaybedenler) ise cehenneme girecektir. “O gün tartı tam hakkiyle yapılacaktır. Artık kimin tartıları ağır basarsa, işte onlar, arzularına ereceklerdir. Kimin de tartıları hafif gelirse, bunlar da ayetlerimize haksızlık etmeleri yüzünden, kendilerine yazık edenlerdir.(7/7- "İki taraf arasında bir set ve bu setin tepelerinde her iki grubu simalarından tanıyan kimseler vardır. Cennete girememiş, fakat gireceklerini uman bu kimseler cennetliklere "selâmun aleyküm" diye seslenirler.Bunların bakışları, cehennemliklere doğru kaydırılınca da "Ey Rabbimiz, bizi zalimler ile bir araya getirme" derler.Bu tepelerdekiler, simalarından tanıdıkları bazı azılı kâfïrlere de şöyle seslenirler. "Ne kalabalığınız ve ne de şımarmanıza yol açan güçleriniz size yarar sağlamadı.Allah onları hiçbir rahmete erdirmez " diye haklarında .yemin ederek küçümsediğiniz kimseler bunlar mıydı? Bu arada Allah onlara ' `Giriniz cennete, sizin için hiçbir korku söz konusu değil artık, hiç üzülmeyeceksiniz " der.(7/46-49) Yani tartısı eşit olanların cennete gireceklerini bildiriyor.
3) Allah mahşer günü bütün insanları ve cinleri (şeytanları) cehennemin etrafında toplayacak.Onlar diz üstü çökmüş ve korku içinde cehennemi görecekler ve onun sesini,dehşetini hissedeceklerdir.Ama daha sonra Allah(c.c) takva sahibi (imtihanı kazanan mü’min) olan kullarını cehennemin etrafından alıp cennete koyacaktır.Diğerleri ise (imtihanı kaybetmiş olanlar) cehennemin etrafında kalacaklar ve cehenneme atılacaklardır.Dikkat edilirse anlatılan bu mahşer olayında, mü’minler cehennemi, içine girmeden görüyorlar ve dehşete,korkuya,azaba şahit oluyorlar.Böylece girecekleri cennetin kıymetini daha iyi anlamış oluyorlar.Şimdi konuyla ilgili ayetlere bakalım:
“Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka bir şey değildir.”3/185) "İki taraf arasında bir set ve bu setin tepelerinde her iki grubu simalarından tanıyan kimseler vardır. Cennete girememiş, fakat gireceklerini uman bu kimseler cennetliklere "selâmun aleyküm" diye seslenirler.Bunların bakışları, cehennemliklere doğru kaydırılınca da "Ey Rabbimiz, bizi zalimler ile bir araya getirme" derler.Bu tepelerdekiler, simalarından tanıdıkları bazı azılı kâfïrlere de şöyle seslenirler. "Ne kalabalığınız ve ne de şımarmanıza yol açan güçleriniz size yarar sağlamadı.Allah onları hiçbir rahmete erdirmez " diye haklarında .yemin ederek küçümsediğiniz kimseler bunlar mıydı? Bu arada Allah onlara ' `Giriniz cennete, sizin için hiçbir korku söz konusu değil artık, hiç üzülmeyeceksiniz " der.(7/46-49) Araf suresindeki bu ayetlerde, tartısı eşit olanların yani günahı ve sevabı aynı olanların bile Allah’ın affediciliği sayesinde cehenneme girmeden cennete girdiği görülüyorken imtihanı kazanan günahkar mü’minlerin ise öncelikli olarak cehenneme girmeden cennete girmeye hak sahibi olmaları gerektiği anlaşılıyor. “Suçlular ateşi gördüler, artık içine düşeceklerini iyice anladılar, fakat ondan kaçacak bir yer bulamadılar.”18/53) Bütün ins ve cinler gibi suçlular da öncelikle cehennemi görüyorlar.Fakat takva sahibi olanlar kurtulurken bunlar kurtulamıyorlar.Çünkü başarısız bir imtihan geçirmişlerdir. “Rabb'inin yüceliği hakkı için, onları peşlerinden gittikleri şeytanları ile birlikte bir araya getireceğiz, sonra da diz üstü çöktürerek cehennemin çevresinde toplayacağız.Sonra her grubun,rahmeti bol olan Allah'a baş kaldıran en azılı ele başlarını ayıracağız.Sonra biz onların hangilerinin öncelikle cehenneme girmeleri gerektiğini, kuşkusuz, herkesten iyi biliriz. Aranızda cehenneme uğramayacak (görmeyecek) hiç kimse kalmayacaktır. Bu Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür.Sonra sakınanları kurtararak zalimleri, diz üstü çökmüş durumda orada bırakırız.”19/68-72) “ Cehennem her bakanın göreceği şekilde gösterilir.”79/36) “Andolsun ki, cehennemi mutlaka göreceksiniz! Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz.”102/6-7)
4) İmtihanı kazanan günahkar mü’minler cehennemi görselerde ,cehenneme girmeyecekler.Çünkü Allah onların kötülüklerini; affedip iyiliklere çevirecektir ve azap etmeden cennete sokacaktır. “Rableri de onların dualarına şöyle icabet etti: "Kesinlikle ben, içinizden gerek erkek, gerek kadın hiçbir iyilik yapanın işlediğini boşa çıkarmam, hep birbirinizdensiniz. Benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, yolumda işkenceye uğrayanların, savaşanların ve bu uğurda öldürülenlerin suçlarını örteceğim. Onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Onlar, Allah tarafından tasavvur edemeyeceğiniz bir mükafata kavuşacaklar. Mükafatın en güzeli Allah yanındadır.”3/195) “İnananlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mallarıyla canlarıyla Allâh yolunda cihâd edenler bir olmaz. Allâh, mallarıyla canlarıyla cihâd edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allâh hepsine de güzellik va'detmiştir, ama mücâhidleri oturanlardan çok daha büyük ecirle üstün kılmıştır.”4/95) “İş), ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kötülük yapan, o yüzden cezalandırılır. O, kendisine Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir. Erkek veya kadından her kim de inanarak güzel işler yaparsa, işte öyle kimseler cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.”4/123-124) “Andolsun ki, Allah, İsrail oğullarından söz almıştı, içlerinden on iki kefil de göndermiştik ve Allah: "Haberiniz olsun Ben sizinle beraberim. Andolsun ki, eğer siz namazı kılar, zekatı verir, peygamberime inanır, kendilerine kuvvetle yardım eder ve Allah'a gönülden ödünç verirseniz, kesinlikle günahlarınızı silerim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra içinizden her kim nankörlük edip küfre saparsa, artık düz yolun ortasından sapmış, kendini zayi etmiş olur." diye buyurmuştu.”5/12) “Eğer kitap verilenler iman edip Allah'tan korksalardı, şüphesiz onların kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere koyardık.”5/65) “İşte kendilerinden yaptıklarının en güzelini kabul buyuracağımız ve günahlarını sileceğimiz bu kimseler, cennetlikler arasında seçkin kişilerdir. Bu, va'd olunmakta oldukları şaşmaz doğru va'd iledir.”46/16) “Mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.”48/5) “Eğer böyle yaparsanız Allah) sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.”61/12) “Toplanma günü için sizi topladığı zaman var ya, işte o gün, kimin aldandığının açığa çıkacağı aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur.”64/9) “Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları, önlerinde ve yanlarında koşar da, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kâdirsin." derler.”66/
CEHENNEMİN ÖZELLİKLERİ 1) Cehennem sürekli (ebedi) dir: Kur’an cehennemdeki azabın bitmeyen, sürekli devam eden bir azap olduğunu vurgular.Sınırlı,bitebilecek bir azap Kur’anda bulunmaz. “ İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennem ehlidirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır.”2/39) “ Onlar bu (lanetin) içinde ebedî kalacaklardır. Kendilerinden ne bu azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.”3/8 “Bir de dediler ki: "Sayılı birkaç gün dışında bize ateş dokunmayacaktır." De ki: "Allah'tan (bu hususta) bir söz mü aldınız. şâyet öyle ise Allâh verdiği sözden dönmez-yoksa Allâh hakkında bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.”2/80-81) Özellikle bu ayetlere dikkat ettiğimizde cehennemin – kabul edilen görüşün yani günahkarların cezasını çektikten sonra cehennemden çıkacağını söyleyenlerin aksine- sayılı/sınırlı olmadığı sürekli olduğu açıkca anlaşılmaktadır. “Onların hepsini toplayıp bir araya getireceği gün: "Ey cin topluluğu, gerçekten şu insanlara çok çektirdiniz!" diyecek, insanlardan onların yardakçıları da: "Ey Rabbimiz, biz birbirimizden yararlandık ve bizim için kararlaştırdığın ecele ulaştık." diyecekler. Allah: "Sizin ikametgahınız, Allah'ın dilemesi müstesna, ebedi kalmak üzere ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir."(6/12 Bu ayette geçen “Allah'ın dilemesi müstesna, ebedi kalmak üzere ateştir.” Hakkında E.H.Yazır şöyle der: “ O ateş, cehennem ateşi, oturacak yeriniz ikametgâhınız, yatağınızdır. Orada insan ve cin hepiniz ebedî olarak kalacaksınız, ancak Allah'ın dilediği müddet müstesna buyurulmayıp da, “dilemesi müstesna” buyurulmasından anlaşılır ki, cehennemde ebedî kalmaktan bu istisna bazı şahıslara değil, bazı zamanlara aittir. Ve beyan olunduğuna göre Allah'ın dilediği bazı zamanlar kâfirler, ateşten çıkarılıp soğuğa, çok soğuğa atılacak, sonra yine ateşe döndürüleceklerdir.” “Kim de âyetlerimizi yalanlar ve onlara karşı büyüklük taslarsa, işte onlar cehennemliktirler ve orada ebedî olarak kalacaklardır.”7/36) “Müşrikler kendi inkârlarına kendileri şahit olup dururlarken Allah'ın mescitlerini imar etmeleri mümkün değildir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onlar ateş içinde ebedi olarak kalacaklardır.”9/17) “Onlar, "Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötu bir yer ve kötu bir duraktır" derler.”25/65) “Sonra o zulüm yapanlara "Tadın bakalım şu ebedi azabı!" denilecek. Vaktiyle kazandığınızdan başkası ile mi cezalandırılacaksınız?"(10/52) “Sen, onların aşağılıktan dolayı başları öne eğilmiş, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken ateşe sunulduklarını görürsün, iman edenler de: "Gerçekten zarara uğrayanlar hem kendilerine hem de ailelerine kıyamet günü yazık etmiş olan kimselerdir." diyeceklerdir. İyi bilin ki zalimler devamlı bir azap içerisindedirler.”42/45) “Şüphesiz ki suçlular, cehennem azâbında ebedi olarak kalacaklardır.”43/74) “Kötülükten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu?”47/15) “Orada çağlar boyu kalacaklardır.”78/23) “Kâfirler, gerek kitap ehlinden olsun gerek puta tapanlardan olsun muhakkak, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Onlar, insanların en şerlileridir.”98/6)
Cehennemden Çıkış Yoktur -2- Makalemizin asıl konusuna gelmiş bulunuyoruz.Bu güne kadar İslam dünyasının genelinde –ister kitaplarda ister de halk arasında-; günahkar mü’minlerin cehenneme girip cezalarını çekeceklerine ve cezası bitenin cennete gireceğine hatta öyle ki kalbinde zerre kadar iman bulunan bir kimsenin bile cehennemde ebediyyen kalmayıp oradan çıkacağına dair görüş hakim olmuştur.Tabiki bu görüşü ileri sürenlerin Kur’an dışında bir çok akli ve nakli delilleri olmuştur.Mesela bir çok hadiste bu konu işlenmiştir.Hadislerden yola çıkan ve Kur’an’ı gözardı eden bir çok insanda nedense Kur’an’a aykırı olan “ kalbinde zerre kadar iman bulunan bir kimsenin bile cehennemde ebediyyen kalmayıp oradan çıkacağına dair görüşü” benimsemişlerdir. Ufak bir araştırma yapan bir kişi bu yanlış düşüncenin sebeplerine kolayca ulaşabilir.Zira Allah’ın kitabında cehennemden çıkmaya dair –bırakalım bir,iki ayeti- en ufak bir ip ucu bile yoktur. “Kötülere) uyanlar şöyle derler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar.”2/167) “Cehennem ateşinden çıkmak isterler. Ama oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.”5/37) “Bizim âyetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmağa tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve deve, iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir! İşte suçluları böyle cezâlandırırız.”7/40) “Uğradıkları gamdan (dolayı) oradan ne zaman çıkmak isteseler, her defasında oraya geri çevrilirler: "Yakıcı azabı tadın" denir.”22/22) “Derler ki: Rabbimiz! Azgınlığımız bizi altetti; biz, bir sapıklar topluluğu idik.Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız. (Allah) buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana konuşmayın artık.”23/106-10 “Melekleri gördükleri gün, işte o gün suçlulara müjde yoktur ve onlar; (Size sevinmek) yasaktır, yasak!" derler.”25/22) “Yoldan çıkanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, yine oraya geri çevrilirler ve onlara: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azâbını tadın" denilir.”32/20) “Onlar, orada şöyle feryat ederler: "Ey Rabbimiz! Bizleri çıkar, yapageldiklerimizden başka salih bir amel yapalım." (Onlara): "Size düşünecek olanın düşüneceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı da gelmişti. O halde azabı tadın. Çünkü zalimleri kurtaracak yoktur." (denir).”35/37) “Ateştekiler, cehennem bekçilerine derler ki: "Rabbinize dua edin de bir gün olsun bizden azabı biraz hafifletsin. Bekçiler de: "Size peygamberleriniz mucizelerle gelmiyorlar mıydı?" diye sorarlar. Onlar: "Evet" derler. Bekçiler: "Öyle ise kendiniz dua edin" derler. Kâfirlerin duası ise hep çıkmazdadır.”40/49-50) “Bunun sebebi şudur; Siz Allah'ın âyetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün onlar, ateşten çıkarılmayacaklar ve kendilerinden özür dilemeleri de kabul edilmeyecektir.”45/35) “Âyetlerimizi tanımayanlar ise, onlardır işte amel defterleri sollarından verilenler.Onların üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır.”90/19-20) “Ya üzerine azab kelimesi hak olmuş kimse de mi (böyledir)? Artık o ateşteki kimseyi sen mi çıkaracaksın?”39/19) “Şüphesiz ki suçlular, cehennem azâbında ebedi olarak kalacaklardır.Onların azâbı hafifletilmez ve onlar azap içersinde ümitsizdirler. Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zâlimler oldular.Onlar cehennem bekçisine: "Ey Mâlik! Rabbin artık bizi öldürsün." diye seslenirler. Mâlik de: "Siz böylece kalacaksınız." der.”43/74-77)
Ayetlerde gayet açıktır ki; cehennemden çıkış imkansızdır.Fakat geleneğimizdeki bu yanlış inanışın, biraz İslam tarihi karıştırıldığında Kur’an’dan değil de siyasi ve itikadi fırkalaşma sonucunda ortaya çıktığına şahit olursunuz.Bakın bu konuda M.Ebu Zehra şöyle diyor: “ Mürcie mezhebine göre;küfürle beraber itaatin nasıl ki faydası yoksa,imanla beraber günahında zararı olmayacaktır.Büyük günah işleyen bir miktar azap gördükten sonra –cehennemde ebediyen kalmayarak- Allah’ın affına uğrayarak cehennemden çıkıp cennete girecektir.Bu düşünceyi taşıyanlar, Ehli sünnet alimlerinin çoğunluğu olan cumhurdan büyük bir gurup ile uyuşmaktadırlar.Hatta bunların görüşleri ile cumhurun görüşleri aynıdır.” Mezhepler tarihi s.130-133) Ebu Zehra’nın söylediğinden anlaşılan şu ki: Müslüman alimlerimiz bu konuda Kur’an’a göre değil de sapık mürcie mezhebinden etkilenmiş ve hatta onların yolunu takip etmişlerdir.Yani sırf bir gurup, büyük günah işlemiş müslümanı kurtaralım derken Kur’an dışı bir inanışa sebep olmuşlardır.Bu inanç, aynı zamanda da ucuz cennet mantığına yol açmıştır. “Nasıl olsa eni sonunda cezamı çekip cennete gideceğim,kalbinde zerre kadar imanı olan cehennemde ebediyen kalmayacakmış,şimdilik günah işleyeyim de sonra cezamı çeker cennette keyfimi sürerim.” Mantığıyla hareket etmeye sebep olmaktadır. Burada şöyle bir soru akla geliyor: Bu durumda 20.yy. Müslümanları; önceki alimlerin görüşleri doğrultusunda mı yoksa Kur’an bütünlüğü içerisinde mi bu konuya inanacaklardır? Bu sorunun cevabı elbette ki Kur’an doğrultusunda olmalıdır. Çünkü; şüphesiz,yanılmaz,değişmez tek kaynağımız Kur’an, bu konuda gereken en doğru bilgiyi vermiş ve buna inanmamızı istemiştir. “Senden önce hiç kimse bunu akıl edemediler ve sapıttılar da ey cahil sen mi akıl ediyorsun?” diye bir eleştiri olabileceğini düşünerek en basitinden şöyle diyorum: Bizden önceki, (Allah için çalışan) alimlerimizden Allah razı olsun.Onlar gerek isabet ederek gerekse yanılarak bir çok konuda devirlerinin şartlarına göre görüşlerini bildirdiler.İster isabet ettikleri ister de yanıldıkları görüşleri birer ictihattır, kabul de, red de edilebilir.Bu içtihatları ise, ona inanları bağlar ve mutlak doğru demek değildir.Mutlak doğru ancak Allah’ın ayetleridir. Ben müctehid olmadığım halde gelişen bilim ve değişen şartlar doğrultusunda, okuduğum zaman Kur’an’ı rahatlıkla anlıyor (çünkü akıl nimeti dolayısıyla Kur’an’ı anlayıp yaşamak zorundayım, Allah beni–falan müctehide göre değil- Kur’an’dan hesaba çekecektir.), ve O’na göre inanıyorum.Geçmişte ki alimlerimizin ise böyle bir yanlışı yaptıklarına inanamıyorum.Belki de alimlerimiz böyle düşünmedikleri halde, dönemin karışıklığından istifade eden bazı uyanıklar kitaplarında, geçmişimizi bize yanlış tanıtıyor olabilirler.İnsan oğlu nankör ve aceleci olduğundan hata yapmaya elverişlidir.İyi ki Allah Kur’an’ı insanlara bırakmayıp ta kendi korumasına almıştır.Aksi halde hadislerin başına gelenler Kur’an’ın da başına gelebilirdi. Kısacası;Geleneğimizdeki konuyla ilgili içtihadlar,görüşler doğru da yanlış da olabileceğinden; inançta şüpheye yer olmayacağına inandığım için şüphesiz delil olan Kur’an’a göre inanıyorum. “Biz önceki alimler kadar bilemeyiz” gibi tutucu,karamsar,donuk,gerici bir görüşe de aldırmayarak “ Allah Kur’an’ı bana indirmiş,beni onunla imtihan edecek, onu anlayıp yaşamak ve inancımı O’na göre düzeltmek zorundayım ki imtihanı başarayım.Zaten Peygamberim (s.) de böyle yapıyordu ve Kur’an’ı yaşayarak bize bunu emrediyordu: “İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki, insanların, aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka, ulaştırdı. Allah, dilediğini doğru yola iletir.”2/213) “Kitap ehli, ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'ı birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.”98/4-5) “Kitap ehlinden öyle bir güruh da vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler. Halbuki o, kitaptan değildir. "Bu, Allah katındandır." derler; oysa o, Allah katından değildir. Allah'a karşı, kendileri bilip dururken, yalan söylerler.İnsanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra, kalkıp insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kul olun." demesi yakışmaz. Fakat onun: "Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb'e halis kullar olun" (demesi uygundur).Ve O size: "Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin." diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkârı emreder mi?”3/78-80) “Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.”66/1) Konuyla ilgili : 3/161.164 , 5/67, 7158, 8/64,66/1 nolu ayetlere bakılabilir. Bu ayetlerden anlaşılan net bir sonuç şudur: Peygamberimiz kesinlikle Kur’an’a aykırı,Kur’an’da olmayan, Kur’an’a rağmen bir inanç-din yaşamamış,anlatmamıştır.Peygamberimiz(s) Kur’an’da ne varsa onu yaşarak göstermiştir (İşte bu hikmet veya sünnettir).Kur’an’ın helalini haram,haramını helal yapmamıştır.Kur’an’daki İnanç esaslarına ekleme ve çıkarma yapmamıştır.Aksi halde (Kur’an’a aykırı, hadis zannedilen sözlerde olduğu gibi inanmış ve yaşamış olsaydı) haşa!! apaçık olan bu ayetlere aykırı davranmış ve Kur’an’dan farklı bir din tebliğ etmiş olurdu. Ki bu Allah’ın şerefli peygamberi hakkında düşünülemeyecek ( aptalca ) bir şey olurdu. SONUÇ : Allah’ın kitabı Kur’an’ı Kerim’de ve Peygamberimiz (s)’in sünnetinde “ Cehennemden Çıkışın olmadığı ” ; geleneğimizde ki, cehennemden çıkışa dair yanlış inancın ise “ sapık mürcie mezhebi” nin etkisiyle yayıldığı ve ehlisünnet denilen görüşü bile derinden etkilediği, fakat bu inancın Kur’an ve Sünnet’e aykırı olduğu görülmüştür. Her şeyi, her zaman en doğru bilen Allah (c.c.)’tır.
|