Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam mircan

işte zaten bende  kehf suresinde geçen o olaydan yola çıkarak bu dünyada yaşama fırsatı bulamadan ölen çocukların durumun nasıl olacağı konusundaki soruyu daha önceki yazımda yöneltmiştim size

Daha öncede bir çok defa söylediğim gibi kuranda bizlere anlatılanlar konusunda düşünüp yaratıcımızı anlama gayreti içindeyim.

Burda diğer arkadaşların ve sizin anlatmış olduğunuz gibi Allahın dilemesi elbette Allahın kudretini vurgular ama benim anlatmak istediğim şey bunun yanında cennet ve cehennemde ebedi kalış konusunda yine Allahın dilemesiyle değişiklik olacağının anlatılmış olabaleceği .Bu konuda bu görüşün Allahın sünetullahına ters düşeceğini ısrarla söyleniyor .Neden ters düşsün?Allah mutlak güç ve irade sahibi olan değilmi?Onun yapıp edeceklerinin onun sıfatlarına ters düşüp düşmeyeceği konusunda  biz hüküm veremeyiz.Neticede bizler bu dünyada zandan öte gidemeyiz.En doğrusunu Allah bilir.

şimdi tekrar çocuk meselesine dönelim

Kuranı okuyup kuranda bize anlatılan insanların varoluş , bu dünyada bulunuş sebebi ve  yaratıcının kulları üzerindeki  adaletinin nasıl vukuu bulacağını değerlendirdiğimde çocuk ölümleri meselesinin cevabını yine kurandan anlayıp çıkarmaya çalışıyorum.Bu konuda çocukların durmunun ne olacağına ilişkin toplumdaki  inanç çocukların günahsız olacakları için cennete gidecekleridir.

Kehfte anlatılan zalim olacak çocuğa gelince:) bu konuyla zannımca olası iki senaryo mevcut birincisi o çocuk zalim olacaktı ama zalim olacak olmasına rağmen cennetlikti nedeni şu;yapmış olduğu tüm kötülüklerinden ,günahlarından sonra birgün hatasını anlayıp tevbe edecekti ve belkide Allah onun tevbelerini kabul edip ona hidayet verecekti..

ikinci senayoda şu olabilir,bu çocuk yaşasaydı belkide gerçekten ömrünün sonuna kadar zalim olacak ve bu şekide ölüp gidecekti..

işte bu ikinci olasılık üzerinden yola çıkınca Allahın adaletini anlamak konusunda ikileme düşüyorum

şöyleki;

dünyada sınava tabi olmadığından ve dünyada yaşayıp kendi yapacağı kötülüklere kendisi şahit olmadığından Rabbimizin ona senin yerin cehennem demesi halinde rabbimizin vaad ettiği adalete ters düşecek bir durum söz konusu

yada tersini düşündüğümüzde  rabbimizin ona sen dünyada belli bir süre yaşayıp iyi amel yada kötü amel işlemedin o yüzden senin yerin cennettir deyip cennete koyduğunda bu seferde yine rabbimizin vaadi olan insanların dünyada belli bir süre kalıp  yaptığının karşılığını ahrette alacak olması vaadine ters düşmekte

duayla

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam

Hocam sorular çok kazık ,hep bilmediğim yerlerden gelmişJ

İman yazdı;

“Her peygambere kıyamete kadar insanlığın sonuna
ulaşabileceği bir yetenek yada sanatın en uç noktası
verildiği gibi bir şey duymuştum. “

 Peygamberlere verilen mucizelerden bahsediyorsunuz sanırım.

Örneğin Kuranda Hz. İsa’nın bakire Meryem’den babasız olarak dünyaya geldiği söylenir.

Gün gelecek Hz. İsa’nın babasız dünyaya gelme durumunun günümüzde veya kıyamet kopmadan önce ,insanlık tarafından ulaşılabilirlik olasılığı var mıdır?Yada başka bir deyişle Bilim sperm olmadan sadece yumurtadan cenin meydana getirebilecek mi?

 Uzun zaman önce okuduğum bir yazıda Bilim İnsanlarının kadına ait DNA kullanarak sperm olmaksızın kadının yumurtasından cenin oluşturabileceklerini ispatladığı yazıyordu.Ama elde edilecek tüm ceninlerin kaçınılmaz bir şekilde dişi olacağı söyleniyordu.

Kim bilir belki bir gün bahsi geçen  tüm mucizelere insanlık ulaşabilir.Neden olmasın.?

İman yazdı

"burada anlatılanın üçüde adalete aykırı görünüyor.
ayetlerde zamanda yolculuğa işaret edebilecek bir
şey varmı."

Bu sorunuzu anlayamadım.Nerde anlatılanların 3’ü adalete aykırı?

Zamanda yolculuğa gelince, bizim anladığımız Zaman kavramı Bizim yaşadığımız güneş sistemine mahsus olarak yaratılmıştır.Yani 1 dünya günüyle bir Mars günü yada 1 Venüs dünü aynı değildir. Zaman izafidir.Bunu daha iyi izah etmek için bir örnek vermek istiyorum;

Alıntı;

Bir bilim adamı, 2005 yılında yaptığı bir araştırma sonucu bir yıldızın dünyamıza uzaklığının ''50 ışık yılı'' olduğunu hesaplıyor... Ve o yıldızın o tarihten 15 sene önce (yâni 1990 yılında) söndüğünü, fakat yıldız bize 50 ışık yılı uzakta olduğu için (söndüğü zaman bile 50 yıl boyunca ışığının görüleceğini bildiğinden) bu yıldızın çıplak gözle söndüğünü göreceğimiz tarihin 2005+(50-15) =2040 yılı olacağını hesaplıyor...

Yâni yıldız 15 sene önce (1990'da) sönmüş. Fakat biz 35 sene sonra (2040'da) göreceğiz söndüğünü... Yâni 35+15=50 yıl sonra...

Sonra bilim adamı bu bilgiyi 2005 yılında dünyaya şöyle ilan ediyor;

''' FİLANCA YILDIZ 35 sene sonra, 10 OCAK 2040 TARİHİNDE SÖNECEKTİR! ..'''

2040 yılında o yıldız söndüğünde câhil insanlar soruyor;

'' Bu bilim adamı GAYB 'ı nasıl bildi? ..''

'' KADER 'i nasıl bildi? ..''

'' Yıldız O DEDİĞİ İÇİN mi söndü? ..''

'' Yoksa SÖNECEĞİ İÇİN mi O dedi? ..''

Bilim adamı cevap veriyor;

'' Ne ben dediğim için söndü, ne de söneceği için ben dedim. Çünkü o yıldız ZATEN SÖNMÜŞTÜ! .. ''

Şimdi bu örneğe göre Bizim o yıldıza olan uzaklığımıza bağlı olarak o yıldız için “geçmiş,yaşanmış”  olan zamanına şahitlik ediyoruz.O yıldız için “geçmiş” olan bizim için “gelecek” oluyor.Bilmem anlatabildimmi?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

Konunun üzerinde mutmain olma adına düşünür ve Kehf suresini incelerken hızımı alamayıp Ta-ha suresine gelmişim 50. ayeti okuduğumda ancak farkına varabildim:)

Bu ayet standart bir modda Kur'an okurken beni kendime getirdi.

Bizim sıklıkla aklımıza gelen sorular Firavun’un da kafasına takılmış olacak ki:

TAHA 49 Firavun dedi: "Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsa?"

50 Mûsa dedi: "Rabbimiz, herşeye yaratılışını lütfeden, sonra da yol-yordam gösteren kudrettir."

Ve işte konumuzla ilgili soru geliyor..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam

mircan bu konuda ;

52 "Onlara ilişkin bilgi, Rabbim katında bir Kitap'tadır. Rabbim ne şaşırır ne de unutur.

diyerek noktayı koydu.

Belki de en doğrusu böyle yapmak.

Herkesin aklına takılan" bizden öncekilerin durumu".Halen günmüzde islam'ın tebliğ edilmemiş olduğu(yani hiçbir şekilde yaşamı boyunca islam'dan haberdar olmamamış )insanların durumu.Ya da çocukken ölüp giden insanların durumu gibi konular üzerinde kuran kaynaklı bir takım fikirler üretme ,yada bunu sorgulamak  yerine en doğrusunu rabbimiz bilir deyip suskun kalmak en doğrusu..Zaten aksi durumda israrcı olmak "mutlak güç ,mutlak irade"sahibi olarak kabul edilmiş bir yaratıcı inancına abes kaçar deyip bende  bu konuyu daha fazla sorgulamak istemiyorum.

duayla

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

iman Yazdı: Babamın bir lafı vardı Bir aslanın artığından kırk tane sansar doyar diye. kendi adıma sizin merak ettiklerinizi merak etmiyorum ben. benim merak ettiklerimde dökülüyor sözlerden. teşekkürler....

Selam İman,

Bu niyeydi şimdi:)