Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
TAKLITCILIGIN BOYUTLARI (Recep Aykan)
Taklitcilik illeti, genel olarak üretici ve yapici özellikte yaratilmis insanin asagilik kompleksine düsmüs olmasindan kaynaklanmaktadir. Yani, insan kendisini üretken degil de hazirci ve taklitci (mukallit) görmektedir ve böyle kalacagina psikolojik olarak inanmis veya baskalari tarafindan inandirilmistir. Taklitcilik artik onun vazgecemeyecegi ‘olmazsa olmaz’ bir meziyet halini almistir. Bu taklitcilik onun ruhuna o kadar islemistir ki artik Kur’an’a ne olarak girerse girsin, mukallit olarak cikacaktir. Kafasindaki düsünceler Kur’an’a zit olsa bile o Kur’an’a yanlis demeye dili varamayacagindan ayetleri tevile yeltenecektir. Taklitcilik, düsünmekten ve üretkenlikten daha kolayina gelmektedir bu zihin özürlü insana. Evet, taklitcilik bir zihinsel hastaliktir. Toplum olarak bu hastaliga nasil müptela oldugumuzu, dindar olsun olmasin toplum olarak neden düsünce üretemedigimizi, neden geri kaldigimizi asagida bir kac örnekle aciklamaya calisacagim.
Taklitciligi iki boyutta ele almak ve incelemek mümkündür. Bunun birisi teknolojik alanda taklitcilik, digeri ise inanc/itikad alaninda taklitciliktir.
TEKNOLOJIK TAKLITCILIK Bir cok geri kalmis uluslar, teknikte ilerlemeler, icadlar ve buluslar yapamadiklarindan kestirme yoldan isin kolayina kacmakta ve ileri ülkelerin teknolojilerini taklit edivermektedirler. Teknik parcalar hep disaridan, taklit edilen ülkelerden gelmekte ve montaji üretken olamayan taklitci ülkelerde (ucuz isgücü ile) yapilmaktadir. Burada en cok kazananlar, taklitci olmayip, ‘teknoloji/fikir üretenler’dir. Hatta bu taklitciler istikbaldeki güvenliklerini de tehlikeye sokmaktadirlar. Örnegin savas anlarinda teknoloji satin aldiklari düsmanlarindan artik yedek parca gelmeyeceginden fabrikalar duracak, güvenlik tehlikeye girecektir. Görüldügü gibi teknolojide disa bagimlilik da teknolojik taklitcilikten kaynaklanmaktadir. Bu teknolojik taklitcilik de iyi bir sey degildir. Hangi taklitcilik iyi ki? Yukarida bahsettigimiz teknolojik taklitcilik sonucunda disariya bagimli kalinmaktadir. Imanda bile taklidi iman degil, tahkiki(arastirmaci) iman makbuldür. Bu taklitcilerin imani da tahkiki degil, taklididir. Taklitcilik hastaligina yakalanmis ülkelerin düsünce ve teknoloji üretmelerini beklemek abesle istigaldir. cünkü bu ülkelerin okullarinda okuttuklari kitaplar bile taklittir, tercümedir. Yani bu kitaplarin yazarlari o ülkelerin icinden cikmamistir. insanlar önce teori ve düsüncede bir seyler üretebilirseler onu pratize etmeleri daha kolay olur. cünkü o düsünce kendi kafalarindan cikmis, kendi ürünleridir. Kendi ürünlerine de canlari gibi sahip cikacaklardir. Kisaca taklitci toplumlardan üretken insanlar cikmamakta, ancak emanet kafa tasiyan taklitcilige ayarli robotlar cikmaktadir.
ITIKADI TAKLITCILIK Taklitciligin diger bir boyutunu da inancsal/itikadi demistik. Bu, kisaca baskalarinin itikadini, inanc esaslarini taklittir. Bu da kötü bir meziyettir. Baskasi bir konuda nasil düsünüyor, nasil inaniyor, aynen onun gibi düsünmek, inanmak ve savunmaktir yanlis da olsa. Dogru olup olmadigi, Kur’an’a uyup uymadigi bu taklitciler tarafindan hic arastirilmamaktadir. ideolojik taklitciligi de itikadi taklitcilik olarak zikredebiliriz. Örnegin, nüfus cüzdaninda ‘dini islam’ yazan bir kisinin ne kendi halkindan, ne de nüfus cüzdanindaki dinden olmayan Karl-Marx, Lenin, stalin ve Mao gibi ecnebileri taklit ederek komunist olmasi, Mussolini, Adolf Hitler gibi ecnebileri taklit ederek de Fasist ve irkci olmasi bu babdandir.
Taklitci insanin dininde dogrular ve yanlislar icicedir. Bu mukallit insan, mukallitlige ayarlanmis oldugundan kafasindaki bilgilerin hangilerinin Kur’an’a uydugu ve hangilerinin Kur’an’la celistigini ölcebilecek kapasitede bile degildir. cünkü Kur’an’i anlamamaktadir. Kur’an onun icin anlasilmayan bir Kitaptir. Kur’an, kendisi icin abilerinin, büyüklerinin agzindan dökülen seylerdir!!. Yani bu taklitcilerin dinlerinin bir kismi dogru bir kismi ise yanlistir. Yaratici’nin gönderdigi kitaba (Kur’an’a) uyanlar dininin dogru olan kismini, uymayanlar da yanlis olan kismini (hurafeleri) olustururlar. Bu hurafeler ki dine sonradan sokulmus ve (taklitciler icin) dinlesmis! olan ‘gecekondu düsünceler’dir.
Islam’da Allah ile kul arasina hic kimse sokulmamasi gerektigi halde aracilar sokar araya bu insanlar (39/3), ‘biz atalarimizi bu yolda bulduk’ (7/28), ‘biz ancak atalarimizin yoluna uyariz’ (2/170 5/104 31/21) ve adeta ‘atam, sen kalk da ben yatam’ derler taklitci kafalariyla. Gene bunlar Allah’in gösterdigi gibi degil de ‘atalari gibi taparlar’ (2/109) ve utanmadan da ‘Allah da böyle emretti’ derler, Allah öyle emretmedigi halde (7/28). Dogru ve hak olan bunlarin dini degil,Allah’in dinidir (3/19).
Bu tip insanlar tarihte peygamberleri de cok yormuslar ve peygamberlere din ögretmeye kalkmislardir. Bunlar, kendilerine inanclarinin ve yollarinin dogru olmadigini söyleyen peygamberlere sert cikmislar ve: ‘Sen bizi atalarimizin yolundan cevirmek mi istiyorsun?, sen bir fitnecisin, sen bir bozguncusun, sen sapitmissin, sen büyülenmis birisin’ demislerdir (17/101 25/8 26/153,185).
Atalarinin izinden ayrilmak istemeyen bu taklitciler, ahirette atalariyla/önderleriyle birlikte hesap vereceklerdir (16/84,89 17/71 39/69). Yine önderlerin bazilarinin insanlari atese (cehenneme) cagirdigi da bilinmelidir (28/41).
Insan taklitci olmak zorunda olmamalidir. Kendisine gösterilen yollarin en dogrusuna, sözün en güzeline uyabilmelidir:
‘Onlar ki sözü dinlerler ve onun en güzeline uyarlar. iste onlar Allah’in kendilerini dogru yola ilettigi kimselerdir..’ (39/ 18).
Yukaridaki ayette taklitcilerin degil, mü’minlerin bir özelliginden bahsedilmektedir. sözü dinleyip de hangi sözün iyi ve güzel olup olmadigini taklitciler bilemezler. Onlara fikir ve söz lazim degildir. Onlarin statik bir düsünceleri olup düsüncelerini dinamize etme niyetinde degildirler. Onlarin fikri sabittir. (Degistirilmesi yönünde önerge dahi verilemez!) Yine insan kendisine gösterilen yollardan dogru olanina uymalidir, cünkü ‘yollarin kimisi egridir’ (16/9). ‘En dogru yol ise ancak Allah’in yoludur’ (2/120).
Bu taklitci kafalar icin ölcü Allah (c.c) ve O’nun kitabi Kur’an-i Kerim degil, atalaridir. söz söylemede ve dogru yolu göstermede atalari sanki Allah’tan daha önemli ve öncelikliymis gibi, temcid pilavi gibi ikide bir atalarini öne sürmektedirler:
‘Onlar bir ümmetti, gelip gecti. Onlarin kazandiklari kendilerine, sizin kazandiklariniz size aittir. siz onlarin yaptiklarindan sorulmazsiniz’ (2/134,141).
Atalar, ister iyi ister kötü olsunlar, kisi, önce Kur’an’i oku-mali/ögrenmeli, daha sonra bu atalarini Kur’an bilgisi ile deger-lendirmelidir. Bu degerlendirme sonucunda görüsleri Kur’an’a uyan atalarimiz müslüman atalar, uymayanlar ise sapik atalardir. iyi ve müslüman atalarimiz icin rahmet okur, görüslerinden istifade ederiz. Görüsleri Kur’an’a uymayan atalarimiz ise sapik atalardir. Bunlara uymak biz müslümanlara haramdir ve bu sapik atalarin izinde yürümek de sapikliktir:
Cünkü onlar atalarini sapik kimseler buldular (39/69).
Dogru yolu bulamamis sapik atalarin izinde yürüyenler ahirette söyle diyeceklerdir:
‘Liderlerimize ve Büyüklerimize uyduk (itaat ettik), bizi saptirdilar’ (33/67).
Ne hikmetse teknoloji alaninda taklitci ülkelerin insanla-rinin cogu inanc ve ideoloji sahasinda da taklitcidirler.
DINLERINI PARCA PARCA EDIP GRUP GRUP OLANLAR VAR YA, SENIN ONLARLA BIR ISIN YOKTUR, ONLARIN ISI ALLAHA KALMISTIR. (6/Enam: 159)
TOPTAN ALLAHIN IPINE (KURANA) SARILIN... (3/Al-i IMRAN: 103)
Kur´an, hayattir.
|