Selam Dostlar
Temiz olan nimetleri yemek bizlere helal kılınmıştır:
Maide 4. …Sizin için bütün temiz nimetler helal kılınmıştır…
Bakara 57. …Rızık olarak size verdiklerimizin, en temizlerinden yiyin….
Maide 88. Allah'ın size helal ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin….
Taha81. Size verdiğimiz rızkın temizlerinden yiyin!...
Fakat bir nimetin temiz mi yoksa pis mi olduğu konusu subjektif/göreceli bir konu değildir. Bir nimetin temiz olması demek onun sağlık açısından zararsız olması demektir. Nimetlerin hangisinin insan sağlığına yararlı olduğuna şahıslar kendi keyiflerine göre karar veremezler. Verseler de isabetli görüş belirtemezler. Bu konuda yetki şahıslar da değil sağlık otoritelerindedir.
Örneğin tavuk konusu. Tavuk islami usule göre kesilip temizlenmeliymiş. Bu islami usulse “kuru yolum” tekniğiymiş. Tavuk Firmaları tavukları kestikten sonra kaynar suya attıklarından ve sonraki etapta yolduklarından dolayı mikroplu/pis/necis oluyormuş. Bu hikayeye inanan ben okulda yada işte yıllarca tavuk eti yemedim. Halbuki bu mevzunun yani -kuru yolum tekniğinin- İslam diniyle zerre kadar alakası yok. Meselenin dinle alakalı olan kısmı sadece ürünün “temiz” yani “sağlıklı” olması. Buna da modern tekkelerinde pinekleyen yobazlar değil sağlık otoriteleri karar verir.
Bir nimetin temiz olması yani helal olması bizim onu gönül rahatlığıyla yememizi haliyle gerektirmiyor. Temiz olan geniş yelpazedeki nimetlerden kültürümüze ve demak zevkimize uygun olanları yeriz. Örneğin solucan. Temiz ve Vitaminli olabilir. Ama bizim göreneklerimizde -solucan tava- yemeği yoksa onu yiyemeyiz. Onu yiyememek ayrıdır biz yemediğimiz için onu haram yada mekruh ilan etmek ayrıdır. Bunu şunun için yazdım: Ömer Nasuhi Bilmen’in İlmihal kitabında Ahtapot, istakoz vs. için “balık suretinde olmadığından ve görünüşü çirkin olduğundan dolayı yenilmesi tahrimen/tenzihen mekruhtur” yazıyor. İşte bu tip adamlar resmen ve alenen kendi damak zevklerini dinleştiriyorlar. Halbuki Rabbimiz deniz ürünlerinin tamamını helal kılmıştır (Maide 96)(pis/sağlıksız olanlar hariç zira sadece temizler helal=serbest)
Bir diğer konu da Allah adı anılarak yada anılmayarak kesilen hayvanlar.
Bence bu meselenin iki yönü var. Ve bu iki yön birbirine karıştırılıyor.
-Allah adı anılarak kesilen hayvanlar değil Allah’a adanarak yada gayrısına adanarak kesilen yani KURBAN EDİLEN hayvanlar.
-Sadece etini yemek için kesilen yada öldürülen hayvanlar.
Yani KURBAN konusu ayrı, sadece ET YEME konusu ayrı.
Eğer mesele KURBAN EDİLME yani ADANMA ise o zaman kesinlikle Allah adına kesilenler helaldir. Gayrısı haramdır.
Ama mesele sadece etinin yenmesi kastıyla kesilen hayvanlarsa o zaman (kim keserse kessin, ister besmeleyle ister besmelesiz kessin) tamamı (haram olarak sayılanlar ve sağlığa zararlı olanlar istisna) helaldir.
Allah’a yakınlaşma adına KURBAN edilecek hayvanları keserken besmele (Bismillahi Allahu Ekber) denilmesi güzel bir adettir ama şart değildir. Meselenin asıl can alıcı noktası kurbanın Allah’a yakınlaşma adına adanmasıdır. Sadece etini yeme adına kestiğimiz hayvanlarda ise besmele ile kesilmiş olma şartı hiç yoktur. Bu gerçeği Maide 5’te Rabbimiz bizlere anlatmıştır:
Maide 5. Bugün size bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir….
Yahudi ve Hristiyanlar hayvanlarını keserlerken/öldürürlerken besmele çekmediklerine göre, ve Rabbimiz de bu ayette sebze yemeği, et yemeği ayrımı yapmadığına göre ve bu koşullardaki nimetler de bizlere helal edildiğine göre, ölçüt şudur: Yahudi ve Hristiyanların bizlere takdim ettikleri bir nimetin helal olması o yiyeceğin Allah tarafından açıkça haram edilmemiş olmasına ve temiz/sağlıklı olmasına bağlıdır. Sadece et yeme adına kesilen hayvanlardaki yegane iki ölçüt de budur.
Görüşlerimde yanılıyor olabilirim.
En doğrusunu Allah bilir.
Saygılar
|