Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
HİDAYET NEDİR?
Şaban PİRİŞ (www.kuranyolu.com)
İlgili Konu: Allah Kimlere
Hidayet Eder?
Hidayet kavramı
Arapça'da; yol, yön, sîret, maksat, adak, bir şeyin benzer, misli ve bir adamın
içinde bulunduğu hal, durum, doğru yol gibi değişik fonksiyonlu anlamlar
taşımaktadır. Kelime bu bakımdan insan hayatının tümünü kapsayan bir ölçü
konumundadır.
Fiil olarak
kullanıldığında da yönelme, yönlendirme, bir şeye iletme, anlamları ağırlık
kazanmakta, böylece kelime, içten içe bir gayenin, amacın varlığını
hissettirmekte ve ona doğru gidişin olduğu sezilmektedir. Genel bir mana
içerisinde kavramın, bir insanın kendisine yöneldiği ya da yönlendirildiği,
düşünce ve tutum biçimi olarak anlaşıldığını söyleyebiliriz.
Çölün ortasında yolunu
şaşırıp kaybeden bir kimseyle, bir rehber yardımıyla gideceği yeri, yönü rahatça
tayin edip bulan kimse bir olmaz. Bu bakımdan hidayetin tam karşısına da
şaşırmışlık, sapmışlık, anlamına gelen dalalet kavramının yerleştirildiği
görülür. Çünkü her şey kendi zıddına nispetle daha gerçek mana ifade eder, O
halde insanı hayat çölünde ya da yolunda doğru istikamete götürecek,
sapmalardan koruyacak yön tayin edici kılavuz nedir? Elbette ki Allah'ın
hidayeti (yol göstermesi)dir.
"De ki:
Hidayet/doğru yola kılavuzluk; ancak Allah'ın hidayetidir." (En'am: 71)
"Seni şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?" (Duha: 7)
"Yolun doğrusunu
göstermek Allah'a aittir. Yolun eğri olanı da vardır. Allah dileseydi hepinizi
hidayete iletirdi." (Nahl: 9)
Aslında Allah, hidayeti,
bir bakıma yaratılışla iç içe ve her bir canlıya kendisine özgü bir tarzda
vermiştir. "O, her şeyi ölçüyle yapıp, yol göstermiştir." (Alâ: 3)
Böylece her canlının
kendine has yolda ilerlemesiyle, kainatın sistemi bozulmadan devam etmektedir.
İnsana gelince O, diğer canlılardan daha farklı bir konumdadır. Çünkü Allah
ona, bir değil iki yol göstermiş ve onu irade hürriyeti içerisinde imtihan
etmek istemiştir: "Biz ona eğri ve doğru iki yol göstermedik mi?"
(Beled: 10)
"Kişiliğe, onu
şekillendirene ve ona bozukluğunu da korunmasını da ilham edene ant olsun ki
kendini arındıran kurtuluş bulmuş, onu kirletip örten de ziyana
uğramıştır." (Şems: 7-10)
Böyle geniş bir
serbestliğe sahip olan insan soyunun, doğru yolu çeşitli sebeplerle bulanık
görmesi ya da kaybetmesi tehlikesine karşı-ki bu insanlık tarihi boyunca
sürekli vuku bulmuştur.- Allah sürekli elçiler göndererek kendi doğru yolunu,
yönünü insanlığa göstermiştir. İnsanlar ise elçilerle gelen bu yol pusulasına
karşı olan tavırlarına göre; ya doğru yolda ya da yanlış- eğri yolda
hayatlarını tüketmektedirler.
Bu durum, yeryüzü
sisteminin, Allah tarafından, alabora edilip ortadan kaldırılacağı ve yerine bu
dünyadaki yol tercihinin cevabını oluşturan yeni bir düzen oturtulacağı kıyamet
saatine kadar da devam edecektir; Çünkü, Allah insanları bu konuda serbest
bırakmıştır. Aksi takdirde insanın diğer varlıklarla farkı kalmazdı. "Bize
düşen, yalnızca yol göstermektir." (Leyl:2)
Hali hazırda kimlerin
yolu bulurken, kimlerin yolu kaybedip şaşıranlar olduğu sorusu bizim için
önemli olmalıdır. Ayetlere birlikte bakalım:
"Allah, insanların
bir bölümünü doğru yoluna eriştirdi, fakat bir kısmı da şaşırmışlığı/sapkınlığı
hak etti. Çünkü bunlar, saptırıcıları (şeytanı) Allah'tan başka veli edinmişler
ve kendilerini doğru yolu bulmuş sanmışlardı." (A'raf: 30)
Bu ayette dikkati çeken
nazik bir nokta var ki o da insanların bulundukları yolun doğru ya da eğriliği
hakkında yanılabilecekleridir. Bu konuda yegane ölçünün Allah tarafından
belirlendiği, dolayısıyla ancak Allah'a; yani O'nun indirdiklerine uymakla bu
problemi çözebilecekleri gerçeğidir. Buna da, tahmin etmekle değil, görüp
duydukları, bildikleri hakkında tahkik ederek, doğruyu, güzeli arayıp tabi
olmakla ulaşılabileceğini Rabbimiz bildiriyor:
"Sözü dinleyip de en
güzeline uyanlar, işte onlar, Allah'ın kendisine yol gösterdikleri kimseler ve
onlar, temiz akıl sahipleridir." (Zümer: 18) "Şüphesiz bu kitabı
sana, insanlar için hakikatla indirdik. Kim doğru yola gelirse kendi yararına,
kim de saparsa kendi zararına sapar. Sen onlar üzerinde vekil değilsin."
(Zümer: 41) Bir de bunun karşıtına bakalım:
"Onlar sadece zanna
ve canlarının istediğine uyarlar; oysa, ant olsun ki onlara Rablerinden hidayet
gelmiştir." (Necm: 23) "Zikrimizden/kitabımızdan yüz çeviren ve dünya
hayatından başka bir şey istemeyenden yüz çevir. İşte onların bilgi olarak
ulaşabildikleri budur. Şüphesiz, Allah yolundan sapanı da çok iyi bilir, yola
geleni de çok iyi bilir." (Necm: 29-30) "Doğrusu biz babalarımızı bir
din üzerinde bulduk, biz de onların izleri üzerinde yol alıyoruz."
(Zuhruf: 22)
"Heva ve hevesini
ilah edinen, bir ilim üzerine (bilgisi olduğu halde) Allah'ın şaşkınlıkta
bıraktığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün
mü? Artık onu Allah'tan başka kim yola getirebilir? Siz, yine de öğüt alıp
düşünmüyor musunuz?" (Casiye: 23)
"Doğrusu Allah,
zalim bir topluma yol göstermez." (Ahkaf: 10) "İman ettikten,
peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten, kendilerine belgeler geldikten
sonra inkar eden bir milleti Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah, zalimleri
doğru yola eriştirmez." (Al-i İmran: 86)
"Allah'ın sapıklıkta
bıraktığını doğru yola getirecek yoktur. O, sapanları taşkınlıkları içinde
bocalayıp dururlarken bırakır." (A'raf: 186)
Buna karşılık hidayet
verdiği kimseler de şunlardır:
1.
Allah'ın rızasını gözetenler:
"Allah, kendi
rızasını gözetenleri onunla (Kur'an'la) kurtuluş yollarına ulaştırır. Onları
izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve yol gösterir." (Maide: 16)
"Sizden bir ücret istemeyenlere uyun, onlar, doğru yol
üzerindedirler." (Yasin: 21) "Rabbi yine de O'nu seçip tevbesini
kabul etti, O'na yolu gösterdi." (Tâ hâ: 122)
2.
Allah'a ibadetini yerine getirip, tam olarak iman edenler:
"Bunlar, namaz kılan
zekat veren ve ahirete de tam olarak iman eden mü'minlere yol gösterici kılavuz
ve müjdedir." (Neml: 2)
3.
Kur'an okuyanlar:
"Kur'an okumakla
emrolundum, kim doğru yolu bulmuşsa yalnız kendisi için bulmuş olur, kim de
sapıtmışsa... de ki 'Ben, yalnızca uyarıcılardanım. (sizin hesabınızı Allah
görür.)" (Neml: 92)
4. İman
edip, doğruları yapanlar:
"İman edenler ve
salih amel işleyenleri, imanlarına karşılık rableri doğru yola eriştirir."
(Yunus:9)
5.
İmanlarına zulüm/şirk katmayanlar:
"İşte, güven, iman
edip imanlarına zulüm katmayanlarındır. İşte onlar, doğru yolu
bulanlardır." (En'am: 82)
Dikkat edilecek olursa
Allah'ın hidayeti insana içten bir güç olarak verilmesine karşılık ilk adım
insan tarafından atılmalıdır. Bu tercihe göre Allah, insanı fert ve toplum
olarak denemekte, sonuçta ona yol göstermekte ya da şaşkınlık içinde
bırakmaktadır.
Burada hidayet üzerinde
ve sapıklık içinde ya da hidayete layık olup olmama hakkındaki bilgilerimizi
özetleyecek olursak, sapıklık nedenlerini şöyle
sıralayabiliriz:
1. Saptırıcıları veli edindiği halde
kendini doğru yolda sanmak:
"Allah, insanların
bir bölümünü hidayete ulaştırdı, bir bölümüne ise sapıklık hak oldu. Çünkü
onlar, Allah'ı bırakıp, şeytanları veli olarak benimsemişler ve kendilerini de
doğru yolda/ hidayette sanmışlardır." (A'raf: 30)
2. Heva ve hevesine uymak, zevklerine
göre yaşamak:
"Heva ve hevesini
ilah edinen, bir ilim üzerine (bilgisi olduğu halde) Allah'ın şaşkınlıkta
bıraktığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün
mü? Artık onu Allah'tan başka kim yola getirebilir? Siz, yine de öğüt alıp
düşünmüyor musunuz?" (Casiye: 23)
3. Allah'ı anıp, hatırlamak ve
düşünmekten yüz çevirmek (Haşr: 19)
4. Dünya hayatından başka bir
beklentisi olmamak
(Bakara: 200)
5. Babalarını, atalarını üzerinde
bulduğu dini körü körüne sürdürmek (Bakara: 170)
6. Zalimlerden ve nankörlerden olmak (Al-i İmran: 86)
7. İman edip, peygamberlerin hak
olduğuna şahit olduktan ve kendilerine de belgeler geldikten sonra inkar etmek (Al-i İmran: 86)
8. Fasıklık etmek (Munafıkun: 6)
9. Şeytana tabi olmak (Hacc:
4)
10. Peygamberin yolundan ayrılıp
başka yollara uymak (Nisa: 115)
11. Allah'tan korkup çekineceğine
başka varlıklardan korkup çekinmek (Bakara: 150)
Bunlara mukabil hidayete ermek için gerekli şartlar da şunlardır:
1. Sözü dinleyip, en münasibine uymak
(Zümer: 18)
2. Allah'ın rızasını gözetmek (Leyl:
19-20 Maide: 16)
3. Allah'tan gelenleri bir ücret
istemeden insanlara duyurmak (Yasin: 21)
4. İşlediği hata ve günahlardan
dönmek (tevbe etmek) (Tâ hâ: 82-122)
5. Kur'an okumak, Allah'ın ayetlerine
uymak (Bakara: 150 Nisa: 174-175)
6. İman edip, imanına zulüm/şirk
katmamak (En'am: 82)
7. Salih amel işlemek, namaz kılmak,
zekat vermek (Neml: 2)
8. Hidayete yönelmiş olmak
(Muhammed: 17, Şura: 13)
9. Allah'tan başkasından korkmamak:
"..Onlardan
korkmayın, benden korkun. Ben de size verdiğim nimeti tamamlayayım. Böylece
umulur ki siz de hidayete erersiniz." (Bakara: 150)
10. Yalnızca Allah'a teslim olmak:
"..De ki: "Ben
bana tabi olanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim. Kendilerine kitap
verilenlere ve ümmilere de de ki: "Siz de teslim oldunuz mu? Eğer teslim
oldularsa, doğru yolu bulmuşlar demektir. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca
tebliğdir. Allah, kullarını görmektedir." (Al-i İmran: 20)
11. Düşünmek, ibret almak (Tâ hâ:
128, Yunus: 43-44, Yu suf: 111, En'am, 140)
Son olarak
Rabbimizin şu kanunlarına nazar edelim:
"Sen sevdiğini
hidayete eriştiremezsin, ama Allah, dilediğini hidayete eriştirir. Hidayete
girecekleri en iyi O bilir." (Kasas: 56) "Mü'minlerin cennete alt
taraflarından ırmaklar akarken gönüllerinden kini çıkarıp atarız; 'Bizi buraya
eriştiren Allah'a hamdolsun, eğer Allah, bizi hidayete iletmeseydi, biz yolu bulamazdık.
Andolsun ki Rabbimizin elçileri bize gerçeği getirmiştir.' derler."
(A'raf: 43)
"Beni bırakıp,
başkasını vekil edinmeyiniz diye Musa'ya kitap verdik ve O'nu, İsrailoğullarına
yol gösterici kıldık." (İsra: 2)
"Kim hidayete
gelirse ancak kendi lehine yola gelmiş, kim de saparsa ancak kendi aleyhine
sapmış olur. Kimse kimsenin günah yükünü yüklenmez. Biz resul göndermedikçe
azap etmeyiz." (İsra: 15)
Artık resul
gönderilmiştir. Böylece Allah insanları denemektedir. Hidayet, hiç kimseye özel
olarak verilmemiştir. Hatta atalarımızdan bize miras olarak da kalmamıştır.
Dolayısıyla hidayet tabiri caizse çantada keklik misali düşünülemez. Hesabımız
her şeyi gören ve bilen tarafından tutulmakta olup, kıyamet günü önümüze
konacaktır. Rabbine karşı kolay hesap vermeyi ve bağışlanmayı kim istemez?
"Doğrusu bu Kur'an
tek doğru yola iletir ve doğru işler yapanlara büyük mükafatlar olduğunu
müjdeler." (İsra: 9)
"Ey insanlar,
Rabbinizden size öğüt ve kalplerinizde olana bir şifa, inananlara yol gösterici
bir rehber ve rahmet gelmiştir." (Yunus: 57)
O halde arayıp yönelmek
bizden, yolu gösterip istikametimizde yardım rabbimizdendir.
"Bizi dosdoğru yola
ilet!" "Bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette yollarımıza
eriştireceğiz, Allah, şüphesiz iyi davrananlarla beraberdir." (Ankebut:
69)
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|