Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba Arkadaşlar;
Ben yaklaşık 3-4 yıl öncesine kadar ibadet yapmayan ama içinde her zaman Allah inancını barındıran biriydim. Geçmişte daha çok ilmihal tarzı kitaplar okuduğum için bilgilerim mezhebe ve geleneğe dayalıydı ve bunların hepsini din sanıyordum. Ancak kafamda o kadar çok soru işareti ve sanki o kadar çok çelişki varmış gibi sözcükler uçuşuyordu ki anlatamam size. Bu yüzden dine çok önem vermedim, yani araştırma ve ibadet anlamında, ancak kötü eylemlerden, haramlardan elimden geldiği kadar uzak durmaya calıştım.
Ne zamanki baktım bu iş böyle olmuyor, bu işi araştırayım ama ilk kaynaktan yani Kurandan araştırayım dedim ve başladım. Bugün çok şükür Allahın verdiği aklı bir sürü konuda doğru kullanabiliyorum ama hala çok eksiklerim var. Bunlar için de sürekli araştırma gayretim, okuma gayretim, aklıma vurma gayretim devam etmektedir.
Şimdi sizlerle paylaşmak istediğim ve fikirlerinizi beklediğim konu şudur: En yakın akrabalarıma bile Kurandan ayetler göstererek hadis ve sünnet adı altında bize din diye yutturulan şeyleri çürütmeye çalışmama rağmen, maalesef bu konuda hiçbir yol kat edemiyorum. Çünkü insanlar o kadar gözü kapalı olmuşlar ki, onlara nasıl yaklaşmalıyım, nasıl faydalı olmalıyım, bunun yöntemi nasıl olmalı bunu bir türlü bilemiyorum. Yeri geliyor bazen bir konu hakkında önümüzde bütün dökümanlar, ayetler sabahlıyoruz, anlatmaktan boğazım patlıyor ama karşı taraf iyi tamam da yüzyıllardır insanlar yanlış mı yapıyormuş diyip işin içinden çıkıyor. Hatta daha da ileri gidip sen sapıtmışsın diyenleri bile var:)
Bir insanın beynine sokulan bütün köhne fikirler bir beşer yardımıyla nasıl atılır, bir beşer bir beşere bu konuda en etkili hangi yöntemi kullanırsa onun kafasında bir ampul yakabilir?
Çünkü içinde bulunduğum camia mezhep ve gelenek çemberinde yaşamaya, kendini burda mutlu ve huzurlu hissetmeye o kadar alışmış ki, din adına bir sürü yanlışlık yaptıklarını görmeden, üstelik huzurlu bir şekilde yaşarken (nasıl bir iç huzuruysa), ben kendimi mutlu hissedemiyorum, elimden geleni gerektiği kadar yapamadım hissine kapılmaktan kendimi alıkoyamıyorum.
Bir örnek vereyim, meramımı daha iyi anlatmak açısından:
Amcamın kızı 40 yaşında namaz kılmayı bilmiyor bana öğret dedi, tamam dedim bildiği sure yok denecek kadar az hatta hiç yok. Fatihanın türkçe karşılığını ezberle öyle kıl dedim, olmaz dedi. Bak hem bilmiyor hem olmaz diyor, cürete bakın. Neyse dedim senin için rahat olsun mütfü beye danışayım. Açtım teli müftü beye, dedim türkçe kıl dedim hocam olmaz dedi bana dedim. Ne tesadüf mütfü bey de olmaz dedi. Hocam dedim, hiç yakarmamasından ise kendi diliyle yakarması iyi olmazmı, öğrenene kadar böyle yapsa vs. Böyle diyince müftünün pek kaçacak yeri kalmadı ama yine olmaza yakın laflar etti. En sonunda amcamın kızını şöyle ikna ettim. Bak dedim, namazı sen ne bana, ne kendine ne şuna ne buna kılacaksın, sadece ve sadece Allaha kılacaksın, sana öğretilenleri at bir kenara, içinden geldiği gibi yakar Allaha, zaten dilin de dönmüyor. Huzura çıkınca dersin, Allahım öğrenemedim ama dilim döndüğü kadar yakınlaştım sana, için belki böyle daha rahat olur dedim. Biraz yumuşadı ama çok ta bana inanmış gibi durmadı:)
Lütfen, bu konuda fikirlerinizi bekliyorum.
Hepiniz Allaha emanet olunuz...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sevgili bergüzar..
ben tam 6 yıl anlattım ailem ve 1 kişi haricinde kimseyi kandıramadım..
yani bu birazda kişilerin içinde olacak,eğer onlar doğruyu arama gayretinde değilseler şekil A bende görüldüğü gibi kimseye birşey anlatamazsın..işin açıkçası ben artık şu forum ve benzerleri haricinde yazıyorsam yazıyorum ve kimseyede bir şey anlatmıyorum..ne halleri varsa görsünler diyorum..o kadar
Selam Bergüzar, Ne yazık ki benim de sana verebileceğim bir reçetem yok bu hususta.İlk başlarda çok hevesle, iyiniyetle başladığım anlatma çabalarım genelde ''kafayı yemiş bu,keşke hiç bulaşmasaydı bu işlere'' sözleriyle son buldu.
Kendi davranışlarım ve yaşantımla örnek olabiliyorsam şayet birilerine oluyorumdur. Onun dışında, karşımdaki insan niyetlenip gelir de sorarsa birşeyler, konuşmak isterse konuşuyoruz. Yoksa, ben başlatmıyorum konuları.
Senin örneğinin değişik bir benzerini bu yaz ben de yaşadım. Yeğenim 15 yaşında. Ben namaz kılmak istiyorum dedi bir gece. Kimsenin onu benim ellerime bırakma niyeti yoktu ama kaçırdım odaya. Biraz konuştuk, ben yapamam beraber kılalım dedi. O arada ev ahalisi de dolanıyor, elimden kapmak için. Bir iki müdahele, milimetrik kıble tayini ve kılık kıyafet kontrolleriyle müdahil olma çabalarını ani bir kapı kapatma darbesiyle ekarte ettim. Kızcağızın içinden gelen dua ve secde ihtiyacı, şekil ve arapçanın kurbanı olmadan namazımızı kıldık, o da bu arada türkçe yakarışını yaptı.
Yapılabilecek şey, sabırlı olmak, sözün güzeliyle konuşmak. Başka da bir şey yapabileceğimizi sanmıyorum.
Saygıyla.
__________________ Asra andolsun ki,iman eden, sâlihât işleyen, hakkı ve sabrı tavsiyeleşenlerin haricindeki tüm insanlar kesinlikle tam bir hüsran içindedir.
Ayrıca "dileyen öğüt alır"... Müddessir 55/Abese 12
__________________ İsrâ 89
Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
Bu konuda da tabiki izlenmesi gereken yol Kurandır. Kuranda Allah elçilerine nasıl emretmişse biz de o şekilde davranacağız elbet. Bize istediklerini söylesinler. Şahsen benim hiç umurumda değil. Kaldıki Allah hiçbir elçisine insanlara bu dini kabul ettir diye bir emir vermemiştir. Elçilerin görevi bildirmektir. Dileyen inanır, dileyen inanmaz.
yunusemrenin yazdığı ayet (taha-44) yanılmıyorsam Musanın firvuna gidişiyle ilgili. Musa ve Harunun daha doğrusu. Demeki bizim de yapmamız gereken böyle bir şey. Kim olursa olsun farketmez. Kabul etsinler ya da etmesinler o bizim sorunumuz değil.
Evet, Kurana davet Kuranca ve Kurana dayalı olmalıdır.
Belki hoş bir söz değil ama insanı bazen çileden çıkarabiliyorlar. Öne sürdükleri bütün tezlerini çürüttüğünüz halde yine de hiç bir sebep yokken yok kardeşim siz sapıtmışsınız, bizim dinimiz daha güzel gibi karşılıklar alıyoruz bazen. İşte böyle zamanlarda muvahhit gibi düşünüyor insan. Gerçekte de öyle, yani herkes zaten ne hali varsa görecek.
Ben, bütün delilleri gördükten sonra yine de eski hali üzere devam eden insanların nasıl bir mantıkla düşündüklerini anlamış değilim.
Gerçi Psikolojik Danışman olmam münasebetiyle bazı psikolojjik analizlere vardım ama derleyip toparladıktan sonra paylaşırız olmazsa. Gerçi psikolog olmaya falan da gerek yok ama neyse.
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba Arkadaşlar;
Sabah sabah yaşadığım traji-komik bir olayı anlatayım bu konuda. Bir bayan arkadaşım var, benim az çok fikirlerimi bilir ve bu konuda konuşmak istemiyorum diyerek tersler beni.
Şimdi bizin burda yazdıklarınızdan sonra bir kez daha ona güzelce yaklaşayım dedim. Bu sitenin adresini verdim, okurmusun dedim? Okurum ama hayızlı iken namaz kılın gibi şeyler yazıyorsa okumam, onu hocalara danışmak lazım dedi. Ben de dedimki, bırak hocaları, ben bu durumda namaz kılınacağını kurandan çıkartıyorum, eğer sen de kuranda bulursan böyle bir ayet, ben yanlış biliyormuşum diyeceğim dedim. Ve konuşmanın ilerisinde bir tam meal bile okumadını öğrendim:)
Sonra iyice sinirlendi, öbür tarafta görüşürüz, yanlış biliyorsun ve yanlış yapıyorsun dedi. Ben de elimle nanik işareti yaparak, öbür tarafta buna izin verirler miki dedim:))))
Şimdiden bütün ümitlerim kırıldı desem yeridir ama yılmayı düşünmüyorum.
Allah yardımcımız olsun...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Al-i İmran-20: Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben de özümü Allah'a teslim ettim bana uyanlar da." Kendilerine Kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de İslâm oldunuz mu?" Eğer İslâm olurlarsa doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer dönerlerse, sana düşen, sadece duyurmaktır. Allâh kulları(nın yaptıklarını) görmektedir.
Maide-99: Elçi'ye düşen, sadece duyurmaktır. Allâh, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilir.
Rad-40: Ya onları uyardığımız şeylerin bir kısmını sana gösteririz, ya da (bundan önce) senin canını alırız (fark etmez). Sana düşen, sadece duyurmaktır. Hesap görmek bize düşer.
Nahl-82: Eğer yine yüz çevirirlerse, artık senin üzerine düşen sadece açık bir şekilde duyurmaktır.
Ankebut-18: "Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Elçiye düşen, yalnız açıkça duyurmaktıır."
Yasin-16: (Elçiler) Dediler ki: "Rabbimiz bilir ki biz size gönderilmiş elçileriz."
Yasin-17: "Bizim üzerimize düşen, yalnız açıkça duyurmaktır."
Şura-48: Eğer yüz çevirirlerse (üzülme); biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, yalnız duyurmaktır. Biz insana, bizden bir rahmet taddırdığımız zaman ona sevinir. Ama ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlerden dolayı başlarına bir kötülük gelirse, insan hemen nankör olur.
Ahkaf-35: O halde sen de, azim (ve irâde) sâhibi elçilerin sabrettikleri gibi sabret. O (nankör)ler için acele etme. Onlar, tehdidedildikleri azâbı gördükleri gün, sanki gündüzün sadece bir sâ'ati kadar yaşamış gibi olurlar. (Bu) Bir duyurudur. Yoldan çıkmış topluluktan başkası mı helâk edilecektir?
Teğabun-12: Allah'a itâ'at edin, Elçiye itâ'at edin. Eğer dönerseniz (bilin ki) Elçimize düşen, açıkça duyurmaktır.
Cin-23: Benim yapabileceğim sadece Allah'tan (bana vahyedilenleri) size duyurmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir. Artık kim Allah'a ve Elçisine baş kaldırırsa, ona içinde sürekli kalacağı cehennem ateşi vardır.
Neml-92: "Ve Kur'ân okumam (emredildi)." "İmdi kim yola gelirse kendi yararına yola gelmiş olur ve kim saparsa, de ki: "Ben ancak uyarıcılardanım."
Fatır-23: Sen sadece bir uyarıcısın.
Sad-65: De ki: "Ben ancak bir uyarıcıyım. Tek ve (her şeyi) kahreden Allah'tan başka tanrı yoktur."
Ahkaf-9: De ki: "Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum ve ben apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim."
Yukarıda verdiğim örnekler gibi bir çok ayet var. İnşallah gönlüne bir ferahlık ve rahatlık verir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma
HABERLER
Etkin Konular
Kullanıcı Listesi
Yardım
Kayıt
Giriş
Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu: NASIL BİR YOL İZLENMELİ?
