Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KUR’AN’DA ŞEY, KADER VE İRADE
Sevgili kardeşlerim alttarafda 29 Şubat- 1 Mart tarihleri arasında gerçekleştirdigimiz Meşiet ve İrade Sempozyumu'nda aşağıdaki sonuçlara varılmıştır:
1- ŞEY
Kur’ân’da şey (ءْﻲَﺷ), hem isim hem mastar olarak geçer. İsim olarak “varlık”, mastar olarak “var etme” anlamına gelir. Bütün varlıklara şey denir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: ُﻪَﮫْﺟَو ﺎﱠﻟِإ ٌﻚِﻟﺎَھ ٍءْﻲَﺷ ﱡﻞُﻛ Onun zâtından başka her şey helâk olur. (Kasas 28/88) Bir şeyin helâk olması için var olması gerekir. Bu sebeple bu âyette şey, varlık anlamındadır. Şey, mastar olarak şu âyette geçer: ُنﻮُﻜَﯿَ& #65235; ْﻦُﻛ ُﻪَﻟ َلﻮُﻘَﯾ ْنَأ ًﺎﺌْﯿَﺷ َداَرَأ اَذِإ ُهُﺮْﻣَأ ﺎَﻤﱠﻧِإ “Allah bir şeyi var etmeyi irade ederse yaptığı, onun için “ol” demektir; sonra o şey oluşur.” (Yasin 36/82) Ayetteki ﺎﺌْﯿَﺷ mastar, sonundaki tenvîn ise muzafun ileyhten ıvazdır. Yani muzafun ileyh kaldırılmış yerine tenvîn konmuştur. Kaldırılan kelime eklenince َداَرَأ اَذِإ ًﺎﺌْﯿَﺷ cümlesi ﺊﯿﺷ ﺊﯿﺷ َداَرَأ اَذِإ şeklini alır. Birinci şey (ﺊﯿﺷ) mastar, ikincisi isimdir. Bu cümlenin anlamı, ‘ﻪﻨﯾﻮﻜﺗ و ءﻲﺷ ثاﺪﺣإَدا 1614;رَأ اَذِإ = bir şeyi var etmek ve oluşturmak istediği zaman’şeklindedir. Bu ayette geçen şey, henüz bir varlık olarak ortaya çıkmamıştır. Bu sebeple şey; biri var olması planlanan diğeri bir varlık olarak ortaya çıkan olmak üzere iki türlüdür.
2- KADER
Kader, "ölçü" demektir. Allah her şeyi bir kadere, yani ölçüye göre yaratır. Şeyin, yaratılmadan önce belirlenen ölçüleri yaratıldıktan sonra uygulamaya konur. Ölçünün yaratılmadan önce belirlendiğini şu âyetler göstermektedir: ٍرَﺪَﻘِﺑ ُهﺎَﻨْﻘَ& #65248;َﺧ ٍءْﻲَﺷ ﱠﻞُﻛ ﺎﱠﻧِإ Biz, her şeyi bir ölçüye (kadere) göre yaratmışızdır. (el-Kamer 54/49) ْﻲَﺷ ﱢﻞُﻜِﻟ ُﻪﱠﻠﻟا َﻞَﻌَﺟ ْﺪَﻗ اًرْﺪَﻗ ٍء Allah her şey için bir ölçü (kader) koymuştur. (et-Talak 65/3) Yaratmadan sonra o ölçünün uygulandığını da şu âyetler göstermektedir: اًﺮﯾِﺪْﻘ َﺗ ُهَرﱠﺪَﻘ& #1614;ﻓ ٍءْﻲَﺷ ﱠﻞُﻛ َﻖَﻠَﺧَو O her şeyi yaratmış sonra ona bir ölçü (kader) belirlemiştir. (el-Furkan 25/2) اًروُﺪْﻘ 64608;ﻣ اًرَﺪَﻗ ِﻪﱠﻠﻟا ُﺮْﻣَأ َنﺎَﻛَو Allah’ın işi, ölçüsü (kaderi) tam belirlenmiş şekildedir. (el-Ahzâb 33/38) Ayetlerden anlaşıldığı üzere şey, hem ölçüsü belirlenen hem de o ölçüye göre var edilen varlık demektir.
3- (ءﺎﺷ)FİİLİ
(ءﺎﺷ) fiili şey (ﺊﺷ) mastarından türetilmiştir. Aslı ( ) dir. ي dan önce fetha bulunduğu için elife dönüşmüş ve (ءﺎﺷ) olmuştur. Mastar ile fiil arasında anlam farkı olmaz. Fiil, zamana bağlı olarak meydana geldiği için tek fark ondaki zaman unsurudur. Dolayısıyla şey(ﺊﺷ) in iki anlamı olduğu gibi “şâe (ء )” nin de ikianlamı vardır. Bunlar Allah’ın fiilleriyle ilgilidir. Allah, iyiliğin ve kötülüğün ölçüsünü (kaderini) belirlemiş, kanununu (sünnetullahı) koymuş, tercihini iyiden yana yapmış ve onu oluşturma işini insanın göstereceği davranışa bağlamış, yani insana da şeyi oluşturma yetkisi vermiştir. Onun şöyle bir sözü vardır: ْﻢُﺘْﺌِﺷ ﺎَﻣ اﻮُﻠَﻤْﻋ ا ٌﺮﯿِﺼَﺑ َنﻮُﻠَﻤْ& #65228;َﺗ ﺎَﻤِﺑ ُﻪﱠﻧِإ Yapmayı düşündüğünüz şeyi yapın, Allah ne yaptığınızı görür. (Fussilet 41/40) Bu âyetteki şey henüz yapılmamış olduğundan zihinde var olandır. İnsana düşen, o şeyi kuralına göre yapmak veya yapmamaktır. Bu sebeple Kur’ân’da geçen(ء )fiillerinin faili Allah ise anlamı; "koyduğu ölçüye göre yarattı", insan ise "o ölçülerden birine göre planladı veya yaptı" anlamına gelir. Beşeri fiillerin oluşumunda iki müessir vardır; biri insan, diğeri de Allah’tır. İnsan o şeyin oluşumu için gereken gayreti gösterir, Allah da onu yaratır.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: ﻰَﻌَﺳ ﺎَﻣ ﺎﱠﻟِإ ِنﺎَﺴﻧِﺈ ْﻠِﻟ َﺲْﯿﱠﻟ نَأَو . َفْﻮَﺳ ُﻪَﯿْﻌَﺳ ﱠنَأَو ىَﺮُﯾ . ﻰَﻓْوَﺄْ& #65247;ا ءاَﺰَﺠْﻟ& #1575; ُهاَﺰْﺠُ 64510; ﱠﻢُﺛ . ﻰَﮫَﺘﻨُﻤ ;ْﻟا َﻚﱢﺑَر ﻰَﻟِإ ﱠنَأَو
İnsanın sa’y ettiği şeyden başkası kendinin değildir. Onun sa’yi yakında görülecek, sonra karşılığı ona tastamam verilecektir. Son varış Rabbine’dir. (en-Necm 53/39-42) ﱠﻢُﺛ ُﺪﯾِﺮﱡﻧ ﻦَﻤِﻟ ءﺎَﺸَﻧ ﺎَﻣ ﺎَﮫﯿِﻓ ُﻪَﻟ ﺎَﻨْﻠﱠﺠَ ;ﻋ َﺔَﻠِﺟﺎَ ﻌْﻟا ُﺪﯾِﺮُﯾ َنﺎَﻛ ﻦﱠﻣ اًرﻮُﺣْﺪ& #64608;ﻣ ﺎًﻣﻮُﻣْﺬ ;َﻣ ﺎَھﻼْﺼَﯾ َﻢﱠﻨَﮫَﺟ ; ُﻪَﻟ ﺎَﻨْﻠَﻌَ ﺟ َداَرَأ ْﻦَﻣَو َو َةَﺮِﺧﻵا َنﺎَﻛ َﻚِﺌَﻟوُ& #65156;َﻓ ٌﻦِﻣْﺆُﻣ َﻮُھَو ﺎَﮫَﯿْﻌَ ﺳ ﺎَﮫَﻟ ﻰَﻌَﺳ اًرﻮُﻜْﺸ& #64608;ﻣ ﻢُﮫُﯿْﻌَ ﺳ ءﻻُﺆـَھ ﱡﺪِﻤﱡﻧ ﻼﻛ ءﺎَﻄَﻋ ْﻦِﻣ ءﻻُﺆـَھَ 1608; اًرﻮُﻈْﺤ& #1614;ﻣ َﻚﱢﺑَر ءﺎَﻄَﻋ َنﺎَﻛ ﺎَﻣَو َﻚﱢﺑَر “Kim hemen olanı isterse orada onun için var ettiğimiz kadarını istediğimiz kişiye verir, sonra cehennemi onun yeri yaparız; yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya girer. Kim de Ahireti ister ve inanarak onun için gereken çalışmayı yaparsa bunların çalışmaları teşekkürle karşılanır. Onlardan her birine; onlara da bunlara da Rabbinin ikramından ekleriz. Rabbinin ikramı engellenemez.” (İsrâ 17/18-20) Bu ayetlerden hareketle içinde (ءﺎﺷ) fiili geçen şu âyete aşağıdaki anlam verilebilir: ﻦﻤﻓ ﻢﻜﺑر ﻦﻣ ﻖﺤﻟا ﻞﻗو ءﺎﺷ ﻦﻣو ﻦﻣﺆﯿﻠﻓ ءﺎﺷ ﺮﻔﻜﯿﻠﻓ “De ki, bu gerçek Rabbinizdendir; artık inanmak için gerekeni yapan inansın, kâfir olmak için gerekeni yapan da kâfir olsun”. (Kehf 18/29)
4- FITRAT
Fıtrat, varlıkların yapısını ve o yapının oluşum, gelişim ve değişimi gösteren kanun ve kurallar bütünüdür. Beşeri fiillerle ilgili olan fıtrata şu ayetler örnek verilebilir: ُﻪّﻠﻟا َﻢﱠﻠَﻛ ﻦﱠﻣ ﻢُﮫْﻨﱢﻣ ٍﺾْﻌَﺑ ﻰَﻠَﻋ ْﻢُﮫَﻀْﻌ َﺑ ﺎَﻨْﻠﱠﻀَ ;ﻓ ُﻞُﺳﱡﺮﻟا ; َﻚْﻠِﺗ َﻦْﺑا ﻰَﺴﯿِﻋ ﺎَﻨْﯿَﺗآ َو ٍتﺎَﺟَرَ 1583; ْﻢُﮫَﻀْﻌ َﺑ َﻊَﻓَرَو ِتﺎَﻨﱢﯿَ ﺒْﻟا َﻢَﯾْﺮَﻣ َﻦﯾِﺬﱠﻟا ; َﻞَﺘَﺘْﻗ ا ﺎَﻣ ُﻪّﻠﻟا ءﺎَﺷ ْﻮَﻟَو ِسُﺪُﻘْﻟ& #1575; ِحوُﺮِﺑ ُهﺎَﻧْﺪﱠ ﯾَأَو ﱢﻣ ﻢِھِﺪْﻌَ& #65169; ﻦِﻣ ُتﺎَﻨﱢﯿَ ﺒْﻟا ُﻢُﮫْﺗءﺎ َﺟ ﺎَﻣ ِﺪْﻌَﺑ ﻦ ْاﻮُﻔَﻠَ& #65176;ْﺧا ِﻦِﻜـَﻟَ& #1608; ْاﻮُﻠَﺘَ& #65176;ْﻗا ﺎَﻣ ُﻪّﻠﻟا ءﺎَﺷ ْﻮَﻟَو َﺮَﻔَﻛ ﻦﱠﻣ ﻢُﮫْﻨِﻣَ و َﻦَﻣآ ْﻦﱠﻣ ﻢُﮫْﻨِﻤَ ﻓ ُﻞَﻌْﻔَﯾ َﻪّﻠﻟا ﱠﻦِﻜـَﻟَ و ُﺪﯾِﺮُﯾ ﺎَﻣ Biz o elçilerden kimini kimine üstün kıldık. Kimiyle Allah konuştu, kimini derece derece yükseltti. Meryem oğlu İsa'ya da açık deliller verdik. Onu Kutsal Ruh ile destekledik. Allah (başka bir) ölçü koysaydı, onlardan sonrakiler o açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Ama ayrılığa düştüler; kimi inandı, kimi görmezlik edip kâfir oldu. Allah (başka bir) ölçü koysaydı, birbirleriyle savaşmazlardı. Ama Allah dilediğini yapar. (Bakara 2/253) ْﻮَﻟ’den sonra gelen iki “şey”den ikincisi gerçekleşmediğinden birincisi de gerçekleşmemiş olur. Bu sebeple ءﺎَﺷْﻮَﻟ َو cümlesine (başka bir) ölçü koysaydı, anlamı verilmiştir. Aksi takdirde insanların kendi iradeleriyle bir şey yapma imkânlarından söz edilemez.
Şu ayeti de bu konuda örnek olarak zikretmek gerekir: ِﺬﱠﻟا ُلﻮُﻘَﯿَ& #65203; ْاﻮُﻛَﺮْ& #65207;َأ َﻦﯾ ٍءْﻲَﺷ ﻦِﻣ ﺎَﻨْﻣﱠﺮَ ;ﺣ َﻻَو ﺎَﻧُؤﺎَﺑ آ َﻻَو ﺎَﻨْﻛَﺮْ ﺷَأ ﺎَﻣ ُﻪّﻠﻟا ءﺎَﺷ ْﻮَﻟ ﻦِﻣ َﻦﯾِﺬﱠﻟا ; َبﱠﺬَﻛ َﻚِﻟَﺬَﻛ ﺎَﻨَﺳْﺄَ ﺑ ْاﻮُﻗاَذ ﻰﱠﺘَﺣ ﻢِﮫِﻠْﺒَ ﻗ ﱠﻻِإ َنﻮُﻌِﺒﱠ ﺘَﺗ نِإ ﺎَﻨَﻟ ُهﻮُﺟِﺮْ& #65192;ُﺘَﻓ ٍﻢْﻠِﻋ ْﻦﱢﻣ ﻢُﻛَﺪﻨِﻋ ; ْﻞَھ ْﻞُﻗ ُﺘﻧَأ ْنِإَو ﱠﻦﱠﻈﻟا ﱠﻻَإ ْﻢ َنﻮُﺻُﺮْ& #65192;َﺗ . ُﺔَﻐِﻟﺎَ ﺒْﻟا ُﺔﱠﺠُﺤْﻟ ;ا ِﻪّﻠِﻠَﻓ ْﻞُﻗ َﻦﯿِﻌَﻤْ ﺟَأ ْﻢُﻛاَﺪَ& #64427;َﻟ ءﺎَﺷ ْﻮَﻠَﻓ . “Müşrikler diyeceklerdir ki: “Allah (bizi mümin) yapsaydı ne biz şirke düşerdik ne atalarımız. Bir şeyi haram da kılmazdık.” Onlardan öncekiler de yalana böyle sarıldılar ve sonunda azabımızı tattılar. De ki: “Yanınızda bununla ilgili bir bilgi var mı ki, çıkarıp bize gösteresiniz. Siz sadece zannınızın peşine takılmışsınız; siz sadece atıyorsunuz.” “De ki, susturucu delil Allah’ınkidir; eğer (başka bir) ölçü koysaydı, elbette hepinizi yola getirirdi.” (En’am 6/148-149) Birinci ayette müşrikler, Allah’ın koyduğu sistemi göz ardı etmeye ve kendi suçlarını Allah’a yüklemeye çalışmaktadırlar. Bu bir cebir iddiasıdır. Onlar, gayet iyi bilirler ki, fıtratta cebriyecilik yoktur. Çalışan kazanır. Herhangi bir şey için gayret göstermeyen o şeyi elde edemez. Bu sebeple müşriklerin sözleri yalan, delilsiz ve saçma olarak nitelendirilmiştir. İnsanın oluşturduğu şey, mutlaka Allah’ın koyduğu ölçüler içinde meydana gelir. Bir şeyin hayır veya şer olarak nitelenmesi de bu ölçülerdendir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: َﻦﯿِﻤَﻟﺎ ;َﻌْﻟا ﱡبَر ُﻪﱠﻠﻟا ءﺎَﺸَﯾ نَأ ﺎﱠﻟِإ َنوُؤﺎَﺸ 1614;ﺗ ﺎَﻣَو. Sizin yaptığınız şey, ancak âlemlerin Rabbi Allah’ın yarattığı ölçüler içinde olur” (Tekvîr 81/29)
5 -İRADE
İrade, ravd دور ( ) kökünden, bir noktadan bir hedefe gidip gelme anlamındadır. Konaklama ve otlak yeri aramak için gidip gelen kişinin yani râid’in, yaptığı işe ravd denir. Raid gider, arar, bakar ve en iyikonaklama yerini tercih eder. َﻸَﻜﻟا ﺎﻨﻟ دوﺮﯾ ًاﺪﺋار ﺎﻨْﺜَﻌَﺑ ; َلِﺰﻨﻤﻟا و = Raid gönderdik, bizim için otlak ve konaklama yeri arayacak; denir. ةدارﻹا raidi göndermek demektir. İnsanın içinde, râid gibi gidip gelen bir meleke vardır; bu bir şeyi yapma veya yapmama konusundaki tereddüttür. Sonra kişi, onu yapıp yapmama konusunda kararlılığa ulaşır. Her iki aşamaya da irade denir. Bu sebeple birincisine temenni, ikincisine de hüküm demek uygun olur. Hüküm, bir işe karar vermektir. Bundan sonra onu şey haline getirme safhası başlar. Allah’ın temenni anlamındaki iradesi, her insandan istediği şeyleri gösterir. İlgili âyetlerden bir kısmı şöyledir: َﻦﯾِﺬﱠﻟا ; َﻦَﻨُﺳ ْﻢُﻜَﯾِﺪ ْﮫَﯾَو ْﻢُﻜَﻟ َﻦﱢﯿَﺒُﯿ ;ِﻟ ُﻪّﻠﻟا ُﺪﯾِﺮُﯾ ْﻢُﻜْﯿَﻠ َﻋ َبﻮُﺘَﯾَ& #1608; ْﻢُﻜِﻠْﺒ َﻗ ﻦِﻣ Allah size açık açık anlatmak, sizi, sizden öncekilerin (doğru) yoluna yönlendirmek ve tevbenizi kabul etmek ister. (Nisa 4/26) َﻒﱢﻔَﺨُﯾ ; نَأ ُﻪّﻠﻟا ُﺪﯾِﺮُﯾ ﺎًﻔﯿِﻌَﺿ ; ُنﺎَﺴﻧِﻹ ا َﻖِﻠُﺧَو ْﻢُﻜﻨَﻋ Allah yükünüzü hafifletmek ister.Zaten insanoğlu zayıf yaratılmıştır. (Nisa 4/28) Allah’ın hüküm ifade eden iradesi ol emrini vermesinden önceki iradesidir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: ُنﻮُﻜَﯿَ& #65235; ﻦُﻛ ُﻪَﻟ ُلﻮُﻘَﯾ ﺎَﻤﱠﻧِﺈَ ;ﻓ ًاﺮْﻣَأ ﻰَﻀَﻗ اَذِإَو Allah bir işe hükümverdi mi, onun için sadece "ol!" der, o da oluşur. (Bakara Allah Teâlâ bu hükmünü irade kelimesiyle de ifade etmiştir. İlgili âyet şöyledir: ُنﻮُﻜَﯿَ& #65235; ْﻦُﻛ ُﻪَﻟ َلﻮُﻘَﯾ ْنَأ ًﺎﺌْﯿَﺷ َداَرَأ اَذِإ ُهُﺮْﻣَأ ﺎَﻤﱠﻧِإ “Allah bir şeyi oluşturmayı irade ederse yaptığı, onun için “ol” demektir; sonra o şey oluşur.” (Yasin 36/82)
İnsanların iradeleri de temenni ve hüküm diye ikiye ayrılır. Şu âyet Allah ile birlikte insanların da temenni anlamındaki iradelerinigösterir. ﱠﺘَﯾ َﻦﯾِﺬﱠﻟا ; ُﺪﯾِﺮُﯾَ و ْﻢُﻜْﯿَﻠ َﻋ َبﻮُﺘَﯾ نَأ ُﺪﯾِﺮُﯾ ُﻪّﻠﻟاَو َنﻮُﻌِﺒ ﺎًﻤﯿِﻈَﻋ ; ًﻼْﯿَﻣ ْاﻮُﻠﯿِﻤ َﺗ نَأ ِتاَﻮَﮫﱠ& #65208;ﻟا Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister; arzularının peşine takılanlar da büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler. (Nisa 4/27) Hüküm anlamındaki irade, tam kararlılığı gösteren iradedir. Böyle bir iradeyişey haline getirmek, Allah’ın onayı ve desteği ile olduğu için Allah Teâlâ şöyle buyurur: َﺖْﻣَﺰَﻋ اَذِﺈَﻓ َﻦﯿِﻠﱢﻛَ ;ﻮَﺘُﻤْﻟا ; ﱡﺐِﺤُﯾ َﻪّﻠﻟا ﱠنِإ ِﻪّﻠﻟا ﻰَﻠَﻋ ْﻞﱠﻛَﻮَﺘ ;َﻓ Bir de karar verdin mi, yalnız Allah’a dayan. Allah kendine dayananları sever. (Al-i İmran 3/159)
SONUÇ
“Şey” başka, “irâde” başkadır. Hiç kimse şey’e irâde anlamı vermez. Fakat tarihi süreçte “şey”den türetilen meşîet kelimesine irade anlamı verilmiş, sonra meşîet’in bu terim anlamı sözlüklere girmiş, daha sonra asli anlamı terk edilerek (ءﺎﺷ) fiiline de irade anlamı verilmiştir. Mastar mîmî, fiilin türetildiği kaynak değildir. Dolayısıyla ona yüklenen yeni anlamı şâe (ءﺎﺷ) fiiline taşımakla yanlış yapılmıştır Bu yanlış anlam, tefsir ve meallerde de kullanılınca Kur’an’ın çok sayıda ayeti, cebri yaklaşımların delili haline gelmiş, hürriyeti gösteren ayetlerle çelişir olmuştur. Kur’an’da “şey” (ءْﻲَﺷ), varlık ve var etme; kader, şeyin oluşum, gelişim ve değişimi için konan ölçü; fıtrat, Allah'ın topyekun sistemi; irâde ise, o şeyi yapma isteği ile başlayıp bir karar ile biten çizgi anlamındadır. Bir “şey”in oluşmasında iradenin önemli bir yeri vardır, ama irâde sırasında o şey henüz meydana gelmiş değildir. Bu sebeple yapılan bu hatanın düzeltilmesi, tefsir ve melallerde (ءﺎﺷ) fiiline doğru anlam verilmesi çok önemlidir.
Prof.Dr.Hanifi ÖZCAN DEÜ İlahiyat FakültesiÖğretim Üyesi (imza) Prof.Dr.Osman KARADENİZ DEÜ İlahiyat Fakültesi Kelam Öğretim Üyesi (imza) Prof. Dr. Ömer DUMLU DEÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi (imza) Doç.Dr.İbrahim COŞKUN DİCLE ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ(imza) Doç.Dr.Abdulhamit SİNANOĞLU KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜL- TESİ (imza) Doç.Dr.Hüseyin AYDIN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ (imza) Doç. Dr. Mehmet Azimli Doç.Dr.M.Faik YILMAZ 6 /6 Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Başkanı (imza) YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ (imza) Doç.Dr.Sıtkı GÜLLE İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi. (imza) (Sunduğumuz tebliğin değerlendirme bölümündeki düşünceler çerçevesinde.) Prof.Dr.AbdulazizBAYINDIR Süleymaniye Vakfı Başkanı İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku BölümBaşkanı ve Dünya Dinleri Bölüm Başkanı (imza) Prof.Dr.Rasim OSMANZADE (imza) Yard.Doç.Dr.Servet BAYINDIR İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (imza) Yard.Doç.Dr. Ahmet Hamdi FURAT İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (imza) Abdurahman ALTAY (imza) M.Fatih ARSLAN İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi(imza) Mehmet RUZİBAKİ (imza) Enes ALİMOĞLU (imza) Abdullah KARAKAŞ (imza) Yahya ŞENOL(imza) Doç. Dr. Ahmet Yıldırım SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİ- TESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ (İmza toplantısında bulunamadı)
SÜLEYMANİYE VAKFI 29 ŞUBAT- 1 MART MEŞİET VE İRADE ULUSAL SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ
http://www.suleymaniyevakfi.org
http://kurandersi.com/
__________________ « BEN MUSLUMANLARDANIM » DIYENDEN DAHA GUZEL SOZLU KIM VARDIR ? »
"Seni Seven, Senin Gibi Olmali Ya Resulallah"
Selam Hakk'a Tabi Olanlara Olsun
Hazar Fikret Hekimoglu
|