Yazanlarda |
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
MAKALEYİ DERLEYEN : ABDULLAH TİKİCİ
Peygamber, la ilahenin içinde ise- ki içindedir; Efendi olamaz. Zira efendi, kölelik- kulluk ister. Nerede efendi farsa orada kul ve köle vardır.nerde kul ve köle varsa orada da efendi vardır.ikisi bir birinin lazım ve melzumlarıdir. Birisinin yokluğu ile diğerinin yokluğu, birisinin varlığıyla diğerinin varlığı söz konusudur. Peygamber ne efendi ne fahri kâinat ne eşrefi mahlûkat ne de levlakedir.
peygamber,bunların dışında bir şeydir. Elçidir, görevlidir, memurdur, arkadaştır. Efendi yalnız ve yalnız Allah tır. Efendinin dini olur, cenneti olur cehennemi olur. Peygamberin ne dini, ne cenneti ve nede cehennemi vardır. Efendi, samedin eş anlamlısıdır. (Rumca) sahip malik anlamına gelmektedir.
“Allah samettir” Samet kelimesinin lugat manası onun izni olmadan hiçbir işin hükme bağlanmadığı, efendi demektir. Yüce Allah öyle bir efendidir ki, ondan başka hiçbir efendi yoktur. Ulûhiyet’te bir tektir geriye kalan her kes ise onun kuludur.(seyyid kutup) Dolayısıyla peygamber de onun kuludur. Birine kul desen onu ulûhiyetten tecrit etmiş olursun, ilah desen onu kulluktan tecrit etmiş olursun. Ne var ki peygambere efendi diyenler, “biz bu manada söylemiyoruz” teranelerini hep dillendiriyorlar. Biz de, o manada söylemiyorsanız o kelimenin orada ne işi vardır; diye soruyoruz?
Peygamberi sözde anma merasimlerinde işlenen cinayetlerin haddi hesabi yoktur. İlk olarak hicri 357-567( miladi 910-1171) yılları arasında Mısırda hüküm süren Fatımilerde olmak üzere Şiiler arasında peygamber, Ali, Fatma’nın doğum yıl dönümlerinde yapılan kutlamalarla ortaya çıkan ve Fatımileri takip eden Eyyubiler döneminde Sünnilere de sirayet eden mevlit kutlamaları yaygın ve yerleşik bir hal alarak bir ibadet şeklini almıştır. Osmanlılarda ise 2. Selim döneminde camilerde yakılan kandillerden esinlenen Mevlid Kandili adıyla başlanan Mevlid kutlamaları, 2. Selim'in oğlu olan 3. Murat döneminde resmileştirilmiştir. Askere gidiyor mevlit, askerden geliyor mevlit, doğuyor mevlit ölüyor mevlit… Yetmiyormuş gibi mevlit kandiline ek olarak, DİB tarafından nisan ayında bir hafta kutlu doğum haftası olarak ilan edilmiştir. Diğer mevsimlerde unutularak işlenmemiş cinayetler, bir nevi bu hafta da telafi edilmeye çalışılıyor. Bu ritueller'le Hayat Dini olan İslam, bir merasim dini haline getirilmiştir. Kandiller ve kutlu doğum haftalarının daha çok, İslami bir hayat tarzının yerine ihdas edilmiş birer aldatıcı arınma seansları işlevi gördüğünü ve öylece sahiplenildiğini görmek zor olmasa gerek. Kısacası, İslami hayatın yerine ikame olunan birer günahlardan arınma ve sevap stok etme seansları işlevi görüyor.
Türkçe mevlit’te “gel Habibim sana âşık olmuşam cümle halkı sana bende kılmışam” mısrasında, Allah’ın ülûhiyet görevini peygambere devr etme belgesi olarak elden ele ve dilden dile dolaşmaktadır. Sözde c.Allah, elçisini yanına “miraç”a davet ederken peygamberi görür görmez, gel ey dostum sana âşık olmuşum. Bütün insanları da sana kul yapmışım; diye bir ifade kullanarak devir teslim töreni yapmıştır. (bu ifade, teşehhüde nasıl sokulmamıştır onu da irdelemeleri lazımdır diye düşünüyorum) Günümüz ulema’i ruyi zemine sorulduğunda, başta Said Nursi: “bu söz Süleyman çelebi hazretleri söylemeseydi çok tehlikeli idi. zira c.Allah her şeyden müstağni olduğu gibi hasret çekmekten de aşık olmaktan da müstağnidir; diyor. Lakin bu zat söylemiştir diye doğrudur”. Hikmetinden sual olunmaz kaidesine binaen, tarzında bir cila ve emaye çekmeği uygun görmüştür.
Kürtçe mevlit’te ise: “hükmi tu cari Jı arşe ta bı ferş ey jı nura te münevver tabı arş” yani arştan yere kadar ey Muhammed senin hükmün geçerlidir. Bu zihniyet ve inanca göre, peygamber, elbette ki “Efendidir” zira ulûhiyet makamındadır. Süleyman çelebinin mevlidindeki mısralarına göre, Allah, görevi ona devr etmiştir. Açılım’da himmetine müracaat edilen, (Mehmet Akif: “tabi: tüm beşerin hakkıdır beka emeli, lakin onu ne taştan ne de leşten beklemeli.) Ahmed’i haninin Kürtçe mevlid’i mısralarına göre ise, zaten hep kendisi iş başında imiş. İşte bu zihniyete göre peygamber, “la ilahe’nin içinde değil; İllalah’ın” içindedir. “illallah’ın” içinde olursa, elbette ki Efendidir.
Reklam şirketleri ise, hiç olmazsa bu vesileyle Müslümanlar bir araya gelerek bir birleriyle kaynaşmış oluyorlar;(bir daha ki programda buluşuncaya dek) şeklinde idamesini temin etmeye çalışıyorlar. Bir araya gelseler ne olur. Konsil oluşturarak görevi Allahtan kul’a devr etme şöleninden başka ne ola bilir? “Bisel kaynaşma!” yani ne kötü bir kaynaşma…
Rahmetli Said ÇEKMEGİL: kandilin mübarek olsun diyene senin de mumun mübarek olsun diye cevap veriyormuş. Ben de “ni’mel cevap” yani ne güzel bir cevap demiştim.
Makaleyi derleyen: Abdullah TİKİCİ
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efendi (Arapça: أفندي Afandī ; Farsça: آفندی ) eskiden şehzadeler, din adamları, eğitim görmüş kişiler için özel adlardan sonra kullanılan unvan. Günümüzde ise bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvandır.
Bunun dışında 'efendi', aşağıdaki cümlelerde kullanıldığı gibi değişik anlamları da içermektedir.
- Hoca Efendi minareden düştü. (okumuş adam)
- O kızın babası efendi bir adamdır. (saygıdeğer, çelebi)
- Efendilik bende kalsın. (kibarlık, terbiye, ağırbaşlılık)
- Bizim efendi kırkından sonra azdı. (koca)
- Kapıcı Mehmet Efendi gazeteleri getirdi mi? (bey denmeyecek kişilere verilen 2. derecedeki unvan)
- Peygamber Efendimiz her zaman sahabelerine danışırdı. (saygın, sözü dinlenir)
- Köpek efendisinin arkasından seyirtti. (sahip)
- Hizmetçi kız efendisinin terliklerini getirdi. (evin sahibi erkek)
- Efendiler gibi yaşayabilirdi ama o başka bir hayat seçti. (varlıklı, refah içinde)
- Buyurun efendim. (saygı)
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
efendi Rum. a. 1. Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan: �Yeni ev, Rüstem Efendi'ye kiraya verildi.� -Y. Z. Ortaç. 2. Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse: �Köylü memleketin efendisidir.� -Lutfen Forumu zor duruma sokmayalim. 3. Koca: �Bizim efendi artık geceleri de eve gelmiyor.� -C. Uçuk. 4. ünl. (efe'ndi) Hizmetlilere seslenilirken kullanılan bir söz. 5. ünl. (efe'ndi) Erkekler için kullanılan bir seslenme sözü: �Efendi! Allah'ın emriyle kızını bana ver.� -S. F. Abasıyanık. 6. mec. Görgülü, nazik, kibar. 7. esk. Eğitim görmüş kişiler için özel adlardan sonra kullanılan unvan. Güncel Türkçe Sözlük efendi <
Rum. efentis < authentes: efendi; efendim; beyim || efende || efende
|| efendi dadaş: bey kardeşim || efendim || efennim || evendim ||
efendim ne olacak || efendim sene söylem || efendim sen söyle ||
efendim söyleym || efendime söylem Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü efendi Hoca, imam, din adamı Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü efendi (Hoca) efendi Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü efendi Rum.eféndi 1. Eğitim görmüş kişi için adlardan sonra kullanılan unvan: § �Nuri Efendi�nin muvakkithanesinde ne bu baş sallamaları ne manalı tebessümler ve kahkahalar vardı.� -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, 30. § �İmdi İstanbul'un karışık zamanında Üsküdar'da Ahmediye semtinde Veysel Efendi namında bir mütemevvil vardı.� -Ahmet
Midhat Efendi, Dünyaya İkinci Geliş, 4. 2. Günümüzde bey unvanından
farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan:
§ �Caliban�ı başa geçirenler de �Efendimiz anlamadı bunu, kaldırınız, imüğünü sıkıverin bunu yapanın!� diyorlar.�-Nurullah Ataç, Prospero ile Caliban, 38. 3. Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse: § �Ben hayatın efendisiyim. Bulunduğum yerde yeis ve hüzün olmaz.� -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 30. § �Mihverin yeni nizamı eski emperyalizmin efendilerini değiştirmekten başka hiçbir yenilik vaad etmiyor.� -Peyami Safa, 20. Asır Avrupa ve Biz, 134. § �Her fert kendi evinin efendisi, kendi hukukunun sahibidir.� -Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, 139. § �Lutfen Forumu zor duruma sokmayalim istediği kadar hizmetkârları efendi görmeyi dilemiş olsun...� -Adalet Ağaoğlu, Geçerken, 64. 4. Koca: § �Aslında
Ali olan adına özellikle karısı Meryem�in sık sık �canım efendim� diye
ünleyişleri nedeniyle kendiliğinden bir �can� eki takılmış ve yıllar
içinde adı Gazi Alican çavuş olarak yerleşip, öylece kalmıştı.� -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 24. 5. mec. Görgülü, nazik, kibar. 6. (erkekler için) Seslenme sözü olarak kullanılır. 7. Hizmetlilere seslenme sözü. Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü Efendi Köken: Yun. Cinsiyet: Erkek 1. Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse. 2. Görgülü, nazik, kibar kimse.
tdk sözlüğü
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kuran "seyyid" sıfatını Allah için kullanmamış. Yahya için "...ve seyyiden..." (3/39). 12725'te de kadının beyi için "seyyidehé" denmiş. Bir de 33/67'de çoğul olarak "sédetené" geçiyor.
Muhabbetle.
|
Yukarı dön |
|
|
josephus Groupie
Katılma Tarihi: 11 nisan 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 49
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sevgili hasan öktem, bu başlığı açmanız çok iyi olmuş. zira bırakın peygamberimizi, mevki-makam saihibi bir insanın karşısında bile eğilip-bükülüp efendim lafları geveleyenler, daha da sıklıkla karşılaştığımız, hoca ve şeyh takımının sıfatı sonuna bir de efendi sıfatını ekleyen binlercesi var, müslüman var yani. efendi kelimesi gerçekten ilgi çekici, asım kardeş bir önceki sayfada tanımını vermiş çeşitli karşılıklarda, ama sanki bu kelimeyi kullanınca, kullandığınız kişinin karşısında onun kulu-kölesi olduğunuz gibi bir anlam da çıkıyor. evet peygambere efendimiz diyoruz ama biz peygamberin değil, sadece allahın kuluyuz, allahın rasulu de bunu emrediyor zaten. kaldı ki peygambere saygı göstermek, illa da onun isminin-sıfatının arkasına başka bir sıfatı takmakla olmasa gerek. allahın emir ve yasaklarını uygulamak, peygambere gösterilecek en büyük saygı değil midir ? ister hz.muhamed demişiz, ister rasulullah, bu onun ismi-sıfatı, ama efendi kelimesi, işte bu gerçekten kafa karıştırıcı. efendi kelimesini kullanmıyorum rasulullaha karşı, ama siz gelin de bunu izah edin çevrenize. zor iş azizim. selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Asım kardeşin konuya sözlük anlamı ve güncel kullanımdan hareketle yaklaşması yanlış olmuş.Çünkü son peygamberimiz için kullanılan bu kelime,açıkça onu yüceltme ve ilahlaştırma anlamı içermektedir.Aynı kelimeyi niye diğer peygamberler için pek kullanmadığmızı da açıklayın o zaman.
Hristiyanların"İsa efendimiz!"sözü ile sünnilerin(şiilerde mi böyle diyor,bilmiyorum!) "peygamber-i zişan efendimiz" sözleri arasında hiç bir farklılık yok,aksine çok benzerlikler var.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
josephus Yazdı:
sevgili hasan öktem, bu başlığı açmanız çok iyi olmuş. zira bırakın peygamberimizi, mevki-makam saihibi bir insanın karşısında bile eğilip-bükülüp efendim lafları geveleyenler, daha da sıklıkla karşılaştığımız, hoca ve şeyh takımının sıfatı sonuna bir de efendi sıfatını ekleyen binlercesi var, müslüman var yani. efendi kelimesi gerçekten ilgi çekici, asım kardeş bir önceki sayfada tanımını vermiş çeşitli karşılıklarda, ama sanki bu kelimeyi kullanınca, kullandığınız kişinin karşısında onun kulu-kölesi olduğunuz gibi bir anlam da çıkıyor. evet peygambere efendimiz diyoruz ama biz peygamberin değil, sadece allahın kuluyuz, allahın rasulu de bunu emrediyor zaten. kaldı ki peygambere saygı göstermek, illa da onun isminin-sıfatının arkasına başka bir sıfatı takmakla olmasa gerek. allahın emir ve yasaklarını uygulamak, peygambere gösterilecek en büyük saygı değil midir ? ister hz.muhamed demişiz, ister rasulullah, bu onun ismi-sıfatı, ama efendi kelimesi, işte bu gerçekten kafa karıştırıcı. efendi kelimesini kullanmıyorum rasulullaha karşı, ama siz gelin de bunu izah edin çevrenize. zor iş azizim. selametle.
|
|
|
Selam Sevgili josephus, hoşgeldin.
bu güzel iletiniz için teşekkür ederim.Yüce Allah razı olsun.
Değerli Abdullah Tikici kardeşimede bu güzel makalesi için tekrar teşekkür ederim. ondan da Allah razı olsun.
bu konu ile ilgili bir başka yerde süren bir tartışma da( yeni birkaç cümle ilavesi dışında) şöyle demiştim :
Sevgili Resul(ler)için fiziki mevcudiyet , fiziki takiplik ve fiziki koruma bildiğiniz gibi mevcud değildir tabi ki.
Şöyleki :
Ahzap suresi âyet 56'daki :
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi destekliyorlar/ ona yardım ediyorlar/ onun için gerekeni yapıyorlar. Ey mü’minler! Siz de ona destek olun ona yardım edin/ onun için gerekeni yapın ve onun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayınız!” emri ilahisinde sözü edilen" Peygamber(ler)e yardım ve destek verin, tam bir güvenlikle güvenliklerini sağlamak " sizinde takdir edeceğiniz gibi, Sevgili Resullerin fiziki varlıkları ile değil, MİSYON ları ile alakalıdır. bu konuda Ahzab 56 nın dışında bir örnek daha vermek gerekirse örneğin :
8 Enfal 1 'de
1 Sana ganimetlerden sorarlar; de ki: “Ganimetler, Allâh’ın ve Elçi(si)nindir. Siz, (gerçekten) inananlar iseniz, Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah’a ve Elçisine itâ’at edin!”
Enfal 41 örneğinde :
Ayırım gününde, iki ordunun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize ve ALLAH’a inanıyorsanız, bilin ki elinize geçen her ganimetin beşte biri ALLAH’ın ve Elçisinindir. Bu pay, akrabalar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışların hakkıdır. ALLAH her şeye Güç Yetirendir.
Yüce Allah'ın bu iki Ayet'teki emri ilahisinde ganimetleri nasıl ve ne şekilde götürüp Sevgili Resulün eline vereceğiz? ellerine koyacağız? soruları bize hakikaten yanlış algılamaları çözücü mahiyettedir. elbette Yüce Allah imkansızı emretmez veya içi boş bir emir vermeyeceğine göre, demek ki burada kastedilenin Sevgili Resulün bizzat kendi şahsı olmadığı Kur'an'da tanımlanan MİSYONU ve diğer konumları olacaktır besbelli : örneğin : devlet başkanlığı konumu, aile reisliği konumu, baş kumandan konumu, baş yargıç konumu gibi konumlardır emirde sözü edilen.
madem, MİSYON dur sözü edilen, korunacak olan, desteklenecek olan, yardım edilecek olan, o halde bunu yapmak üzerimizde kesinkes bir ödevdir, imanımızın bize yüklediği bir görevdir. ihtiyari değil, mecburidir. Yüce Allah'ı gereği gibi tanıyamama ( 3:154; 6:91)ve O'na" zehirli bir sevgi " ile tıpkı ehl-i kitabın yaptığı gibi Sevgili Resulleri türlü türlü yakıştırmalarla/ uyduruk iftiralarla eş koşmaya, tevhid için gelen Sevgili Resulleri Yüce Allah ile beraber şirket ortağı yapacak her türlü girişime karşı çıkmamız imanımızın bir elzemidir. olmazsa olmazıdır bunlar. bir Müslüman'ın, " emirullah" olan( Yüce Allah'ın emirlerini icra eden) , " dâiyallahe " olan ( kendisine değil, Yüce Allah'a çağıran) Sevgili Resul(ler)i , şirket ortağı anlamına gelecek her tür yakıştırmadan, uzak tutması gerekir :
örneğin yukarıda da sözü edilen :
Türkçe mevlit’te “gel Habibim sana âşık olmuşam cümle halkı sana bende kılmışam” mısrasında, Allah’ın ülûhiyet görevini peygambere devr etme belgesi olarak elden ele ve dilden dile dolaşmaktadır. Sözde c.Allah, elçisini yanına “miraç”a davet ederken peygamberi görür görmez, gel ey dostum sana âşık olmuşum. Bütün insanları da sana kul yapmışım; diye bir ifade kullanarak devir teslim töreni yapmıştır.
bize düşen Sevgili Resulleri , yok " efendimiz " yok habibullah " veya " levlake uyduruğunda olduğu gibi : sen olmasaydın kainatı yaratmazdım, yok kendi kafasından hükümler koyar, yok gaybı bilir türünden ne aşırı yüceltme ve ne de aşırı indirgeme olmamalıdır. bize düşen sadece Kur'an da tarifi , tanımı, MİSYONU apaçık bir şekilde gösterilen Sevgili Resul(ler)i işte tıpkı Kur'an daki gibi tanımaktır. zehirli bir sevgi ile değil, Kur'an da tarifi yapıladığı şekilde sevmek ve saygı duymaktır. kendi kafamızdan, Peygamber misyonunu sulandıracak, inhiraf ettirecek, haşa! bir koltuk çektirilip Yüce Allah'ın yanında oturtacak ( bugün tüm camilerde ismi Yüce Allah'ın yanında yazılıdır örneğin...), diğer Peygamberlerin bile Hz.Muhammed'ten şefaat bekleyeceği gibi bir tanım, bir ayırım( 4:150-152; 2:136; 3:84) veya yakıştırma yapmaya asla hakkımız yoktur, doğruda değildir zaten. bunu yapmak, Kur'an'ın tanım ve tarifleri yanında bide bizim, beşeri heva ve heveslerimize uygun tuğyanca tarifler getirmemiz demek olacaktır Allah korusun. şu Ayetin kapsama alanına girmeme dileğiyle sözlerimi noktalıyorum: 12/106 : Ve onların çoğu başka varlıklara da tanrısal nitelikler yakıştırmaksızın Allah'a inanmazlar.
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
Abdullah Tikici Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 28 aralik 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 16
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Muhterem hasan öktem kardeşim! O,güzel detaylı ve farkı fark ettirmek için olan yazınızı okudum; faydalandım. Teşekkür ederim.
Peygamber ile peygamberliği bir birinden ayrıt etmek çok önemlidir. İkisi bir birine karışmıştır. Ayrıt etmek için epey uğraş vermek lazımdır. Ayı’nın yedi hikâyesi vardır yedisi de ayva ile ilgilidir deniliyor. Bizim de bütün hikâyelerimiz bununla ilgilidir. Yani ayrıştırmak ile. sizinde değindiğiniz gibi,Allah’ın nuru olan kuran ile bakıldığında çok kolay bir şekilde ayrıt edilebilir; başka türlü, şeker ve lokumu olan ile bakıldığında, değil Resul ile Risalet’i bir birinden ayıt etmek, ülûhiyet ile Risalet’i bir birine karıştırmak olur. Tanımadan rabbim, tanımadan peygamberim, tanımadan kitabım olmaz. Tanıyıp fark edeceksin; ondan sonra benimdir diyeceksin. Aksi halde halkın tabiriyle, sarı çizmeli Mehmet ağa olur. Birisine tanıyor musun diye sorulduğunda? Sert bir şekilde bakarak, “tabi ki tanıyorum” Peki, kimdir söyler mi sin? “ismi Muhammed, babası Abdullah, annesi Amine, Mekke’de doğmuş Medine de ölmüştür; Allah’a hamd olsun biz Müslüman bir anneden ve babadan dünyaya gelmişiz; bunu da mı bilmeyiz?” Der. hem’de celallenerek. (çok rastladım)
Annem ve babam Müslüman olduğu için ben Müslüman’ım diyen bir toplum, kutsiyetin genetik yollarla tevarüs olunduğuna inandığı gibi, imanın ve İslam’ın da veraset yolu ile el değiştirdiğine ve bulaştığına inanır… Allah’a da Peygamber’e de kitaba da tanımadan iman eder.
Selamlar. Allah’a emanet olun.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|