İhlsözlük ya da bir ruh üfleyebilmek şu âleme!
YUSUF KAPLAN-YENİ ŞAFAK
Nerede,
nasıl bir yerde yaşıyoruz? Benzerlerine medeniyetlerin çöküş
süreçlerinde tanık olduğumuz bir çağın ortasında debeleniyor, oraya
buraya savrulup duruyoruz. Önce, her türden aşırılıkları kışkırtan,
sonra da kendine özgü yöntemlerle sağaltan, grotesk'le, pastiş'le,
parodi'yle bir güzel hizaya getiren; sürgit her şeyi parçalayan ve
yutan atomlaşmaların cirit attığı yeni-barok çağı diyebileceğimiz ve
herkesi önüne katıp sürükleyen ayartıcı, baştan çıkarıcı, estetize,
hiper-gerçek yöntemlerle yok edici, sanallaştırıcı, sanallaştırdığı
ölçüde de banalleştirici kekremsi, ekşimsi bir suratla suratımıza
dişlerini göstererek gülümseyen histerilerin, kültürel şizofrenilerin,
izafileşmelerin hükümfermâ olduğu bir çağ, içinde yaşadığımız,
yaşadığımızı sandığımız çağ: Görünüşte, insana, insanı özneleştirdiği
yanılsaması sunan, ama gerçekte, insanı “anything goes / her şey mübah”
mottosuyla nesneleştiren bir varoluşsal bunalımlar çağı: Varoluşa ve
hakîkate varoluşsal bir saldırının yaşandığı bir tıkanmışlıklar,
kıstırılmışlıklar ve kaçışlar arenası…
Yani köklü bir medeniyet buhranıyla karşı
karşıyayız: İnsanın, bütün'ü göremediği, parçayı bütün katına
yükseltebildiği; fetişleriyle, imajlarla varlığını sürdürme kavgası
verdiği; kendisine de, çevresine de, dünyaya da, kâinâta da, Tanrı'ya
da duyarsızlaştığı, kayıtsızlaştığı, yabancılaştığı; sadece kendi
içine, kendi küçük dünyasına, saplantılarına, hız ve hazla gazlanan
arzularına, egosuna, nefs-i emmaresine kapanarak körleştiği; vicdanını,
ruhunu, kalbini ve aklını kötürümleştirdiği bir bunalımlar çağıyla...
Sadece varlığı ve hakîkati unutmanın değil,
daha da kötüsü, unutmayı da unutmanın, esaslı bir varoluş krizinin
yaşandığı böylesi bir yerde, hicvin / humor'un, ironinin başat duyarlık
katına yükselmesi kaçınılmazlaşır. Hiciv ve ironi, hâkim uygarlığa
geçici de olsa bir hayat öpücüğü sunar, sunuyor: Postmodernlik işte
böyle bir şey yapıyor. Ama geçici ve ayartıcı bir “şey” bu:
Şeyleştirici, hiçleştirici bir “şey”.
Ama bir ruh sunamaz, sunamıyor. Körleşmiştir
çünkü: Tam bir çağ körleşmesi yaşıyor: Bütün farklılıkları
tektipleştiriyor. Yaratıcı bir ruh ve kurucu bir irade ortaya koyamıyor
o yüzden. Yaratıcı ruhu ve kurucu iradeyi; çağ körleşmesinin farkına
varan, hâkim paradigmanın dışına çıkabilecek şiarlara, şuura ve şiire
ulaşabilmiş, hakîkati bir bütün olarak idrak edebilecek düzeye
çıkabilmiş, bütün zamanları seferber edebilecek, bütün zamanları kendi
çocuğu kılabilecek ve bütün zamanların çocuğu olabilecek esaslı bir
varoluş ve hakîkat yolculuğuna soyunabilen peygamberî sözle ve solukla
kuşanan, çağları aşan çağrılara sahip öncü kuşaklar sunabilir yalnızca.
İşte ihlsözlük, böylesine kanatlandırıcı bir
sözün ve soluğun adı ve adresi olabilecek bir yer olabilir ve
gönendirici bir ruh üfleyebilir şu âleme!
Peki, ihlsözlük böyle bir yer mi? Henüz değil…
Ama böyle bir yer olabileceğine dair emareler de yok değil. Parlak,
yetenekli, üslûp sahibi arkadaşlar var ihlsözlük'te… Bazı entry'lerin
başlıkları ve içeriklerine bakmak yeterli bunu görebilmek için: Meselâ
“yılbaşı kutladığı hâlde boynuna haç takmayan insan”, meselâ “laikçi
teyzeler”, meselâ “anıtkabirde elini açıp Allah'a dua eden rektör”,
meselâ “cumhuriyet mitingleri neden hep yazın oluyor” vs. gibi…
Sözlük, henüz çok yeni; o yüzden bazı
sorunları var. Ama çok hızla geldi sanal âlemden ve hayatımıza
yerleşiverdi… Önce de vurguladığım gibi, provokasyonlara, dilin
kullanımına, kişi/lik haklarına özen gösterilmeli, farklı inanç ve
düşüncedeki insanları linç edecek, karalayacak girişimlere karşı
duyarlı olunmalı…
İhlsözlük, “âlem”e bir ruh üfleyebilme
kaygısıyla hareket ettiği zaman ortaya hayırhah bir şey çıkabilir…
İhlsözlük'ü kutluyor ve genç arkadaşların heyecanını aynen paylaşıyorum…