Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Rabbim! Hac görevimi yaparken Allah bir kuralını esas aldım. İlk Müslümanların heyecanını yerinde anlamaya çalıştım ki onlar gibi davranma gücünü kendimde toplayayım.
Uygulanan bazı ayrıntılar ise beşerî düzenlemedir; onlardaki şirk eğiliminden sana sığınırım.
Rabbim! Haccımı onayla ve bana onun gereğini yerine getirme gücü ver.
Bir din görevlisi, Suudi yetkililere seslenen şu yazıyı yazmış. Bana gösterdi. Noktasına virgülüne dokunmadan aktarıyorum:
Ben 1988 yılında ve 2000 yılında türk Diyaneti tarafından görevli olarak hacca gelmiştim. bu sene 2006 yılında yine nasip oldu Hacca geldim.
bu kutsal mekanlara gelmek her müslümanın arzusudur. Elhamdülillah Allah CC. bize bu nimeti nasip etti. Sizlerede bu kutsal yerlere, hacılara hizmet etme görevini nasip etti.
Ben 1988 yılından bu zamana kadar Kabede, Arafatta, minada, medinede çok güzel hizmetlerin yapıldığını gördüm. bu hizmetleri yapanlara teşekkür ederim. Allah razı olsun derim.
Kısa zamanda yapılan bu hizmetleri sıralayacak olursak benim aklıma gelenler şunlardır:
1-Kabenin dışında yapılan genişleme düzenlemeleri, dış tarafların mermer yapılması tuvaletlerin yapılması yolların tünellerin yapılması. Medinede Ravzanın genişletilmesi çevre düzenlemesi Çok güzel.
2-Arafatta, müzdelifede, minada çadırlar tuvaletler, bol su çok güzel.
3-Tavaf esnasında Hacıları rahatsız eden para ile tavaf ettiriciler en alttaki görüntünün kalkması, Zemzem kuyusunun kapatılması çok güzel.
4-Kabenin temizliği, bol miktarda çöp kovası, Zemzem içme yerlerinin çok olması çok güzel.
Bu kadar güzel çalışmalardan sonra şu eksikliklerin giderileceğine inanıyorum.
I-Hacerül esvet taşının önündeki itişme kakışma islama, müslümanlığa yakışan bir manzara değil. bu manzarayı görmek istemiyorum. Çok rahatsız oluyorum. Bir müslüman olarak üzülüyorum. Güzel Dinimiz islamiyeti böyle göstermeye kimsenin hakkı yok. Güçlü olanın zayıfı ezdiği, gerekirse öldürdüğü bir zihniyet nasıl muhafaza edilebilir. Müslümanların çoğusu cahil; taşı öpmediği zaman hacı olamıyor zannediyor. ölümüne dahi olsa taşı öpmeyi göze alıyor. buna bir çare düşünmeniz lazım benim 2 teklifim var değerlendirirseniz çok iyi olur.
1-Hacerül esvet taşının kabenin en yukarıdaki köşesine monte edilmesini uzaktan selam verilmesni tavsiye ediyorum.
2-Köşeye asansör gibi bir düzenek yapılabilir düğmeye basınca taş yukarı aşağı insin
3-Eğer hacerül esvet mutlaka yerinde kalacaksa şöyle bir sistemle izdiham önlenebilir. Haceril esvetin köşesinden başlayarak kabe duvarından 60 cm dışardan Rüknüyemani, Hatimin yanına kadar bir yol insanlar tek sıra olacak şekilde yolun en başına bir turnike koyulsa, her hacıya mekkeye girişte bir kart verilse Hacerül esveti ziyaret kartı hacı bu kartı turnikeye koydugu zaman kapı açılacak sıraya girecek orada bir görevli bulunursa iyi olur. kartını 1 defa kullanan hacerül esvete girmiş olacak bu hacı hakkını kullanmış olacak kartı olmayan bu yola kesinlikle giremiyecek böylelikle Adalet sağlanmış olur. her hacı taşı öpmüş olur.
burada büyük bir adaletsizlik var. Güçlü kuvvetli olan her gün hacerül esvete girse niye giriyorsun diyen yok. diğer tarafta milyonlarca müslüman bunun ezikliğini çekerek ülkesine dönüyor. Hacerül esveti öpemedim diye üzülüyor. buna kimsenin hakkı yok bu yerler hepimizin adaleti sağlayalım.
II-Hatim, Altınoluk, Umre kapısı istikametinde bulunan dükkanlar çok kötü manzara. Haremin tam duvarının dibinde pislikten kirlilikten pis kokudan geçilmiyor. bu bölümün yıkılarak büyük otellere kadar haremin avlusuna katılmasını isitiyorum. oradaki dükkanların manzarası Kabeye yakışmıyor.
III-Kabenin yakınında, Ravzayı mudahharanın yakınında yapılan büyük yüksel katlı otelleri eleştirmeyen yok bu yapılar uzak yerlere yapılabilirdi. buna bizler engel olamayız, sizin bileceğiniz bir şey.
IV-Buraya Hırsızlık, Dilencilik seyyar satıcılık için gelenlerin hangi ülkelerden olduğunu biliyorsunuz. bunlara, Hacılara eziyet eden tavaf esnasında tavafı engelleyen şeytan taşlamada izdihama, ölümlere sebep olanların ülkeleri biliniyor bu ülkelere vize verilmemesini istiyoruz.
Hoşgeldin dostum. Umarım yolculuğun ve günlerin iyi geçmiştir. Artık sana Hacı Hasan diyeceğiz:)
Hacı Yaşar Üstün'ün talepleri de gerçekten manidar. Adam yaratıcı bir zihne sahip ama...
Müslümanların bazılarının bu minicik beyinlerini ve düşük zihin seviyelerini görünce insan ister istemez üzülüyor. İnsanın "Neden bu kadar düştük biz" diyesi geliyor.
Saygılar
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Hacı Yaşar Üstün'ün talepleri de gerçekten manidar. Ama meramını anlatacak makam bulamamış. Başvurduğu Suudi zevatın cevabı: "Du edin!"
Kelle koltukta dua edilir mi?
Böyle hac olmaz. Aslında Müslümanların ölümle dansıdır bu. İmanı ve vicdan olan, ilgilenir.
Hacerül esvet denen o kara taşa ben de ulaştım. Eşin dostun "Nolur haceri esvete sürüver," diye vermiş olduğu başörtülerini o taşa sürdüm. Üç dört metre uzaktan endişeyle bana bakan eşime attım. "Tuuut!"
Ama oracıkta kalakaldım. Çıkmamın imkanı yoktu. Sağdan yüklenenlerin, soldan geri gelenlerin, önden hücum edenlerin birleştiği noktadaydım.
Omuz hizasında. Cellatlarım ayaklarımın altında. Ya onlar beni öldürecekti ya ben onları. Sakın abarttığımı sanmayın. Gerçeğin ta kendisi bu.
Birisi ayağımı yakaladı, fırlatıp attı beni. Yere düştüm. Şimde de ben ayakların altındaydım. Sağa sola can korkusuyla omuz dirsek vurarak ayağa kalktım. Övgü Allah'a, gücüm yeterliydi.
Giysimden Türk olduğum belliydi. Bir adam, "Bre adam, bari Türkler yapmasın bunu!" diye çıkıştı. "Al eşini açıktan tavaf et!" Eşim , "Sen açıktan gitsene!" diye bağırdı.
"Ben erkeğim!"
Adamın İslamiyetine bak! Eşimin "Sen açıktan gitsene!" demesindeki protestoyu anlar mıydı o kafa? "Erkeksin ama değilsin," diyebildim.
Anladı mı? Siz anlıyor musunuz? Yaşar Üstün Hoca'yı lütfen bir daha dikkatle okuyun:
"Hacerül esvet taşının önündeki itişme kakışma islama, müslümanlığa yakışan bir manzara değil. bu manzarayı görmek istemiyorum. Çok rahatsız oluyorum. Bir müslüman olarak üzülüyorum. Güzel Dinimiz islamiyeti böyle göstermeye kimsenin hakkı yok. Güçlü olanın zayıfı ezdiği, gerekirse öldürdüğü bir zihniyet nasıl muhafaza edilebilir..."
Demek ki Hacc'daki bazı uygulamalar "ibadet değil eziyet". Hem de ölümüne eziyet. İyi de bu nasıl ibadet?
Ya Mina'da Şeytan Taşlarken ölenlerin son anları? İbadet(!) ederken ezilmek ve acı içinde can vermek. Ezilerek ölmek...
Mina'daki faciayı bizzat yaşayanlar fakat ölümden kılpayı kurtulanlar acaba neler anlatıyorlardır şimdi.
Birileri Haccı tutmuş birkaç günü sıkıştırmış, sonra da olmadık saçmalıkları ibadet olarak dayatmış, sonra da ezilenlere "şehit oluyorsunuz işte" sağ kalanlara da "sevap kazanıyorsunuz işte" diye milleti avutmuş. Kafaya bak yahu.
Hakikaten ağlanacak halimiz var.
Saygılar
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Dostlarımızın o başörtülerini eşim kabul etmiş; onları haceri esvede süreceğine söz vermiş. Bunu ben Mekke'de öğrendim. Eşimi tehlikeye atmaktansa "görev"i kendim yaptım. Ailevî bir durumdur; daha fazla açıklamanın her halde lüzumu yok.
Haceri esvedi put edinmeye ve ona umut bağlamaya gelince... bu, niyete bakar. Ben onu bir gelenek olarak algılıyorum. Nevruzda ateşten atlamak, yılbaşında dostlara "İyi seneler!" demek gibi. Ateşe tapmak ve Hz İsa'nın doğum gününü kutlamak aklımın ucundan bile geçmez.
Haceri esvedin "istilam"ını düşündünüz mü?
Ben "istilam"ın selamlamak anlamına geldiğini sanır, insanların "Bismillahi Allahüekber" derken o taşa el sallayıp selam yollamasını yadırgardım.
Çünkü selamlamak konuşmaktır. Taş canlı mıdır, size konuşur mu ki siz ona konuşasınız?
Hz İbrahim'in putları baltayla parçalaması ve "Bunu kim yaptı?" diyen müşriklere "En büyük put yaptı; isterseniz kendisine sorun!" demesi geçerdi aklımdan.
Put cevap verir mi ki ona sorasınız?
Sonra "istilam"ın aslında dokunmak anlamına geldiğini öğrendim. İnsanlar tavafa o taşa dokunarak başlar, dokunuş sayısınca Kabe'yi dolaştıklarını hesap ederlermiş. Yani bir bakıma çentik atarlarmış. Gelenek bu.
Çentik atma, zamanla selamlamak olmuş. Tavafa başlama noktası mihrap, oradaki taş ise put...
***
Ben geleneğe uydum. Haceri esvedi tavafın başladığı ve bittiği noktayı gösteren işaret taşı olarak kullandım. Onun hizasına gelince Yüce Allah'ın adıyla anlamında "Bismillahi Allahü ekber!" dedim.
***
İnsanlar put edindikleri o taşa "Bismillahi Allahüekber!" deyip avuçlarıyla öpücükler yolluyor. Sordum:
"Taştır o. Niçin kişileştirip selam ve öpücük yolluyorsun?"
Çünkü Peygamber efendimiz onu öpmüş?
"Niye öpmüş?"
Aklımı karıştırmaaaa.
Bu kadar... "Aklımı karıştırmaaaa." Rrobot gibi davranmanın başladığı yer işte burası. İnsanca akıl işletmenin sona erdiği yer.
Hz Muhammed o taşı öpmüş olabilir.
Çünkü evinin yanıbaşındadır. Hayatı boyunca onu görmüş; müşrik hemşerileriyle birlikte onu tavaf etmiş. Sonra evinden yurdundan sürülmüş; sılayı temsil eden o Kabe'ye yaklaşamamış. Özlemiş. Ve Mekke'yi fethedip sılasına kavuşunca... öpmüş. Susuzluktan yanan bir kimsenin eline tutuşturulan bardağı öpmesi gibi. Sürgünde yılları geçen bir kimsenin vatanına dönünce yere kapanıp toprağı öpmesi gibi.
Haceri esvedi Hz Ömer de öpmüş. Ama şöyle diyerek: "Allah'ın resulü seni öpmeseydi ben asla öpmezdim. Çünkü bir taşsın sen."
Din adamları bu gerçeği açıklamak yerine ne masallar anlatıyor hacı adaylarına?
şimdi insan haccda elini bu taşın üzerine koyunca sembolik olarak allah'ın elinin üstüne elini koyup Allah'la sulh oluyor ve diyormuş ki daha sana karşı gelmem seninle mücadele etmem senin yolundan ayrılmam mana buymuş ne dersin abi bence gayet mantıklı (yusuf75)
Bunu ilk kez duyuyorum.
Bir sürü söylenti var. Örneğin Hz Adem cennetten atılınca haceri esvedi yanında getirmiş. Aslında nurmuş o. Kabe’yi ilk kez yapan Adem babamız haceri esvedi oraya yerleştirmiş.
Diyanetten görevli din adamlarına sordum. "Bu söylentinin hiçbir kanıtı yok," dediler. "En kabule değer söylenti haceri esvedin de Kabe’nin öteki taşları gibi hemen yakındaki Kubeys dağından getirildiği şeklinde.
Ama karadır. Esved, KARA demek. Onun için tavafın başladığı yeri göstersin diye o köşeye konulmuş."
Bir ara kırılmış. Parçaları birleştirip yapıştırmışlar. Köşeye yeniden koymuşlar. Ama bu kez gümüş bir çerçeve içinde.
Ben taşı tam karşıdan gören merdiven basamaklarına oturdum bazan. Namazda imam haceri esvedi mihrap olarak kullanıyor. İnsanlar imamla birlikte oturunca orası rahatça görülüyor.
Gümüş çerçeve güneşte pırıl pırıldı. Gözünüzü bile alır. Ama haceri esvedin içinde bulunduğu oyuk kapkara.
Neden oyuk? Çünkü insanlar ellerini oraya süre süre, taşı öpe öpe aşındırmışlar. Şimdi taşı öpmek isteyenler başlarını oyuğa sokmak zorunda.
Ben başörtülerini haceri esvede sürerken bir oda arkadaşımın, başını oyuğa sokmaya çalıştığını gördüm. İyi ki başaramadı. Yoksa insanlar oraya saldırıp duruken arkadaşım oyuktan başını hiç çıkaramıyabilirdi. Bunu sonra kendisine söyledim.
Sevgili yusuf75, senin söylediğin, "beyat"la ilgili olmasın? Bilindiği gibi beyat, BAĞLILIK demek:
(Ey Muhammed!) Sana bağlılık sözü verenler Allah’a bağlılık sözü vermişlerdir. Allah’ın eli onların elleri üzerindedir... (48:10).
Selam Hacı(!)hasan,okuduğum kadarıyla hacılık olmuş ACI(k)lık.Çevremden gidenlerden duydum.Çok trajikomik ve ilkel sahneler varmış.Allahın dininin önemli sembollerinden olan bu mekanları ibret alınacak yer olmaktan çıkarıp bu hale getirenlere lanet olsun demek istiyorum ama aşırı gitmiş olurmuyum demeden de kendimi alamıyorum.
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Mekke’de otelimizin mescidi vardı. Diyaneti temsil eden rehberler orada bize namaz kıldırıp "irşad" konuşmaları yaptılar. Ama şöyle dediler:
"Size namaz kıldırmak bizi elbet sevindirir. Ama vaktinizi burda geçirmeyin. Madem Mekke’desiniz bunu değerlendirin. Namazlarınızı Mescid-i Haram’da kılın. Oraya her an 100 000 (yüzbin) sevap iniyor. Onbini hiçbir şey yapmadan Kabe’yi seyredene; otuzbini namaz kılıp dua edene, 60 000 (altmışbin)i ise tavaf edene. Gidin o rahmetten nasiplenin."
60 000 sevap. Üff, kaçırılır mı! Bir tavaf yarışıdır başladı. Yemek ve zorunlu dinlenme dışında, nerdeyse herkes bütün vaktini orada geçiriyordu.
Hani haceri esvedi öpmek için başını oyuğa sokmaya yeltenen bir oda arkadaşım vardı. Onun ayaklarının kenarlarında kara çizgiler oluştu. Çok tavaf etmekten.
O yüzden Kabe 24 saat arı kovanı gibi dolup taşıyor.
Ve insanlar gergin mi gergin. Çünkü kütle halinde tavaf edenler çoğunlukta. Başıboş buz kütleleri gibi davranıyorlar ve birbirinin yolunu tıkıyorlar.
Örneğin otuz kişilik Türk kütlesi, kırk kişilik Malezya kütlesiyle yan yana. Biraz arkada elli kişilik İran kütlesi, onun yakınında elli işilik Endonezya kütlesi... Her birinin başında bir öncü.
Bu arada söyliyeyim, Kabe’de en çok anılan kent Atina; en sık adı geçen kişi, benim: Hasan...
Sesler birbirine karışıtığı için duyulmuyor; anlaşılmıyor. Öncü, sesini yükseltmek zorunda. Tabii ötekiler de yükseltiyor. Al sana bir gırtlak yarışı.
Ben ya kütlelerden kaçtım ya da kulaklarımı tıkadım.
Bir de "çuf çuf"lar vardı. Birerli kolda giden katarlar. Kalabalıkta birbirimizden kopuverirsek diye ödü kopan eşler kocanın kemerine arkadan öyle bir yapışıyor ki aralarına Japon tutkalı sürülmüş sanki.
Ve o eşe yapışan tanıdıklar, yapışana yapışanlar... Al sana bir çuf çuf. Önde gidene bir yol verdiniz mi ta sondakini bekliyeceksiniz. O arada yola devam etmeye çalışanlar size habire dirsek çıkacak. Sabır törpüsü.
Özellikle haceri esved hizasında sorun oluyorlar. Çünkü orası tavafa giriş ve tafaftan çıkış noktası. Giren çuf çufufun hedefi haceri esved; doğruluyor haceri esvede. Tam doksan derece. Çıkan çuf çufun hedefi tam karşıdaki yeşil ışık. Doğruluyor yeşil ışığa. Doksan derece. Tavafın içindekiler yol vermiyor.
Bir inatlaşmadır gidiyor. Sanki süngü savaşındayız. Göğüs göğüse.
"Hacı, müsaade!" "Kardeşim niye tersine gidiyorsun? Akış yönünde gitsene!" "Of anacııım! Dirsek atma be herif!" "...?" "Önüne bak önüne!" "Hacı, sabırrrr!"
***
Mescidi Haram’da 60 000 (altmışbin) sevab için yapılan yarış bu. Peki Allah ne diyor? Tavaf farz mı; vacip mi; mendup mu?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma