Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
“Teşehhüd” sözcüğünün sözlük anlamı; “şahadet getirmek” demektir. Bundan maksat ise, “kelime-i şahadet” denilen “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasülühü” cümlesinin söylenmesidir.
Terim olarak “teşehhüd”; namaz kılarken, namazın “ka’de” denilen oturma bölümlerinde, içerisinde “kelime-i şahadet” cümlesinin de bulunduğu “Ettehıyyatü lillahi vessalavatü vettayyibatü …” cümlelerinin okunmasıdır.
Üzerinde durulması gereken konu ise, “Ettahiyyatü lillahi ve-s salavatü …” diye başlayıp devam eden ve içerisinde “kelime-i şahadet” bulunan bu cümlelerin ne anlama geldiğidir.
“Tahiyyat” denilen metnin anlamı şudur:
“Tahiyyat (Dil ile yapılan kulluklar) ve salâvat (beden ile yapılan kulluklar) ve tayyibat (mal ile yapılan kulluklar) Allah içindir. EY PEYGAMBER! SELÂM, ALLAH’INRAHMETİ VE BEREKETLERİ SENİN ÜZERİNE OLSUN. Selâm, bizim ve Allah’ın salih kulları üzerine olsun. Şahadet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur. Yine şahadet ederim ki Muhammed Allah’ın resulüdür.”
Bu noktada bir de “namaz”ın ne olduğunu hatırlamak gerekmektedir: Namaz; yalnız ve yalnız Allah’a yönelerek yapılan, sadece O’na niyaz edilen, bu niyazın da gönülden ve bedenle huşu içinde ifade edildiği bir ibadettir. Dolayısıyla namaz ve niyazda Allah’ın yanında başka hiç bir şeye dua edilmez. Allah’tan başka hiçbir şey ve hiçbir kimse muhatap alınmaz. Tekbirden selâma kadar namaz içinde muhatap sadece Allah’tır. Peygamber de olsa namaz içinde hiç kimse muhatap alınamaz, ona seslenilemez. Bütün bunlar, namazın yerine getirilmesi zorunlu olan gereklerinden olup, Rabbimiz de konumuz olan 18. ayetteki “Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın!” talimatı ile çok açık ve net olarak bunları emretmiştir.
İşin gerçeği ve olması lâzım geleni bu olmasına rağmen, namazlarında yukarıdaki “tahiyyat” metnini okuyan Müslümanlar, ESSELÂMÜ ALEYKEEYYÜHENNEBİYYÜ (SANA SELÂM OLSUN EY PEYGAMBER) demek suretiyle namazlarının içinde peygamberi muhatap almakta, sanki peygamber karşılarındaymış gibi ona selâm vermektedirler. Allah her yerde ve her zaman hazır ve nazır olduğu için, her yerde ve her zaman O’nu anmamız normaldir. Ama ya peygamber? Ayrıca, Allah ile sanki yüz yüze imiş gibi yapılan bir diyalogda peygamberin işi nedir?
Her Müslüman’ın Allah’a en yakın olduğu bir anda, yani namazda iken en çok dikkat etmesi gereken şey; AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞININ DUYMASIDIR, yani ne dediğini ne okuduğunu bilmesidir. Bu kural Arapça bilen için geçerli olduğu gibi, bilmeyen için de geçerlidir.
Bugünkü kitaplarda yer alan “tahiyyat” metni, hadis kitaplarına İbn-i Mes’ud kanalıyla geçen metindir. Bu metin, bazı ilâveler ve değişmelerle birlikte daha birçok rivayette yer almıştır. Ama maalesef hepsinde de bu “Esselâmü aleyke... (Selâm sana ey peygamber...)” ibaresi vardır. Bu ibare ise, bu rivayetleri nakleden ravilerin (aktarmacıların) hiç birinin, konuya tevhit ve namazın anlamı açısından yaklaşmadıklarını, yani konunun dirayet eleştirisini yapmadıklarını göstermektedir.
Bazı yerlerde (meselâ Sünen-i Ebu Davud’da) bu ifade sözcük farklılıklarıyla ESSELÂMÜ ALENNEBİYYİ (PEYGAMBERE SELÂM OLSUN) şeklinde; peygamberimizin “Muhatap (ikinci şahıs)” olarak değil de “Ğaip (üçüncü şahıs)” olarak alındığı bir ibareyle aktarılmıştır. Hadis kitaplarını şerh edenler de kitaplarında, İbn-i Mes’ud’un rivayetindeki hitabın peygamber öldükten sonra değiştirildiğini; artık “Selâm sana” diyerek peygambere yönelinmediğini, “Allah Peygambere selâmet versin” dendiğini yazmışlardır. Ama bu da özrün kabahatten büyük olmasından başka bir şey değildir. Çünkü bu çeşit yollarla namazda “tahiyyat” denilen ibarenin küçük değişikliklerle de olsa mutlaka okunmasını dayatanlar aslında, herkese namazı öğreten peygamberimizin de böyle namaz kıldığını iddia etmiş olmaktadırlar. Yani bunlar, namaz kendisine farz olan ve en doğru namazı kıldığından kimsenin kuşku duymadığı peygamberimizin namazlarında “peygambere selâm olsun” veya “Allah peygambere selâmet versin” dediğini kabul etmekte ve bu mantıksızlığı herkesin de kabul etmesini istemektedirler. Oysa bu hadis kitaplarının hepsinde; “Rasülüllah teşehhüdü gizli okurdu” diye yazmaktadır. Bu da demektir ki, hiç kimse peygamberimizin namazda teşehhüdü nasıl okuduğunu duymamıştır. Ama bu kaynaklar bu açmazlarını bir başka yalanla aşmaya çalışmışlardır. Bu kaynaklara göre, konumuz olan teşehhüd o kişilere güya peygamberimiz tarafından, namaz dışında öğretilmiştir.
Bir de bu “Ettehiyyatü” metnine bir kutsallık vermeye çalışan sivri akıllılar vardır.
Bu uydurmacılara göre bu “Ettehiyyatü”, yine kendilerinin uydurduğu meşhur “Miraç” olayında Allah ile peygamberimiz arasında geçen konuşmadır:
- Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetüllahi ve berekatühü
Peygamberimiz sadece kendisinin esenlikte olmasına pek razı olmaz:
- Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin
Bu manzarayı izleyen Cebrail ve Melekler de:
- Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasülühü,
derler.
Nasıl senaryo ama?(!)
Evet bunlar uyutmaca, uyuşturmaca şeylerdir.
Müslümanların bu hatası sadece namazdaki tahiyyatta kalmamıştır. Cuma günleri öğleyin, kandil (!) gecelerinde yatsı vakitleri ve cenaze ilânlarında okunan “salâ”da da aynı hatalar tekrarlanmaktadır. Her salâda “Essalâtü ve sselâmü ALEYKE ya rasülellah (salât ve selâm senin üzerine olsun ey Allah’ın elçisi)” demek suretiyle, asırlarca evvel bu dünyadan göçüp gitmiş olan peygamberimize sanki sağ ve yanımızda hazırmış gibi seslenilmektedir. Böylece de peygamberimize beşer olmasının ötesinde bir sıfat yakıştırılmış olmaktadır. Bu durumun ise insanı şirke sürükleyeceği aşikârdır.
Sonuç olarak; bugünkü kitaplarda yer aldığı gibi teşehhüd / tahiyyat okumak, YANLIŞTIR VE GÜNAHTIR (SUÇTUR). Eğer bu sözler mutlaka okunacaksa, “esselâmü aleyke eyyühennebiyyü” bölümü “esselâmü alennebiyyi” şeklinde değiştirilerek okunmalıdır. Bu konuda tüm Müslümanların, maalesef hata içinde olan atalarının arkasına sığınmaktan vazgeçerek, birbirlerini AĞIZLARINDAN ÇIKANLARI KULAKLARININ DUYMASI konusunda uyarmaları ve bu bilince davet etmeleri gerekmektedir.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam Alperen alıntı için teşekkür..
şahsım adına bu konu yaşar nuri öztürk tarafından islam nasıl yozlaştırldı adlı kitabında anlatılmadan evvel şahsım tarafından irdelenmiş ve hiçbir kaynak yada kitapta okumaksızın tüm aileme namazda okunmaması gerektiği söylenmiş ve okutulmamıştır..yine hakkı yılmazın tespitleriyle paralel düşünceler doğrultusunda..
şimdi bu benim açımdan övünülecek bir şey mi?sanırım evet..kuranı düşüne düşüne okumanın vermiş olduğu bir netice....
ve yıllardırda namazlarımızda okunmamaktadır..kuranı dikkatlice okumak ve düşünmek dileğiyle
selametle
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Gelenekle güzel bir işaretleme yapan ettahıyyatü-salli-barik-rabbena duaları yani yakarışları senin bir hakikat vuku bulduğu vakit ne yapman gerektiğine işarettir. Hakikat vakti geldiği vakit, Rabb'inin ve Rahman'ın karşısına çıktığın vakit, bakalım ne okuyacaksın. Namazda gördükleriniz birer işarettir. Evrenin tamamı bir işarettir. Gece vakti uyanıp ağlayan bebeğe meme/mama vermek için kan uykusundan kalkan ana baba bile teşbihtir. Kimi deliller ise muhkem. Ama anlayana.
Katılma Tarihi: 28 ekim 2005 Yer: Turks and Caicos Islands Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Tahiyyat Konusu...!
Et-Tahiyyat... Duasının Çevirisi: Dil ile, beden ile, ve mal ile yapılan kulluklar Allah içindir.[1] Sana Selâm olsun Ey Peygamber! Allah’ın Rahmeti Ve Bereketleri Senin Üzerine Olsun. Selâm, bizim ve Allah’ın salih kulları üzerine olsun. Şahadet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur. Yine şahadet ederim ki Muhammed Allah’ın resulüdür.
Konu üzerinde; Düşünürken, Konuşurken, Yazarken... -Bence- Hep, Göz önünde bulundurulması gereken Ana noktalar: ** Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz. (1/5) ** ...... Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın / Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın. (72/18) -- Namazın Ana Rüknü: Kulunun; Kendisini, Yaratan'ının Huzurunda, Huşu İçinde, Doğrudan Onunla Konuştuğunu Hissetmesi ....
Bu dua'da, doğrudan, Peygambere Hitap var: Sana Selâm olsun Ey Peygamber! Allah’ın Rahmeti Ve Bereketleri Senin Üzerine Olsun.
Düşünmeye Başlayabilir miyiz...? -- Allah'ın Elçisi, Bu Duayı, Bu Şekli ile Namazlarında Okuyor mu idi...?? ** "Evet" Diyebilenler; Durumu Nasıl Açıklıyorlar...? -- Allah'ın Elçisi, Namazda Kendisine Selam verip Rahmet ve Bereket mi Diliyordu...? -- "Hadis" denilen her şeyi, "Olduğu Gibi" Kabul edenlerin delili(!) vardır. [2] -- Daha ciddi [3] belgelere dayanan gerekçeler varsa, Paylaşalım...
** Soruya: "Hayır" Cevabı Veriliyorsa : -- Peygamberimiz,Nasıl Bir Dua Okuyordu. -- Hep Aynı Duayı mı okurlardı. Değişik Dualar okuma durumu da Söz konusu mudur...? -- Hadis kitaplarında geçen; “Rasülullah teşehhüdü gizli okurdu” ifadesi dikkate alındığında, Bu Soruların Cevapları daha da güçleşmektedir. (Herkesin, "İçinden geldiği gibi, Yaratan'ına Yakarması" Öngörülmüş olabilir mi...?) -- Birileri, Peygamberimizin yaptığını değiştirdi ise; Bunu: Hangi Yetki ve Gerekçelerle yapmışlardır. Bunların, Kitaplarda Açıklanmamasının, -doğrusu Gizlenmesinin- Nedenleri Neler olabilir. -- Genel olarak; İbadet konusunda; Birilerinin; -Makamı ve yetkisi ne olursa olsun- "Peygamberin yaptığını değiştirmeye kalkması" Nasıl değerlendirilebilir.
Duruma Daha Genel Açıdan Bakalım: İman ve İbadetle ilgili, bir konuda; Uygulamanın, Kuran'la Çeliştiği görüldüğünde: -- "Atalarımızdan Böyle Gördük" deyip, devam etmek mi...? -- Nedenlerini ve "Konu ile İlgili Soruların Doğru Cevaplarını" Aramak mı? ...... İslam'a ve Peygamberine daha Saygılı olmaktır...?
Saygılarımla
DİPNOTLAR : [1] Biraz tefsiri bir çeviri olarak: “Bütün dualar, selamlar, şükür ve senalar, bedeni ve malî ibadetler, selamlamaların en güzeli ve her çeşidi, salatın her çeşidi, sözlerin en temizi Allah (c.c) içindir.’’ De denilmektedir.
[2] Miraçta, Peygamberimizle Allah’ı Yüz-yüze konuştururlar: Daha Sağlam(!) gerekçe de olmaz... Peygamberimiz : Dil ile, beden ile, ve mal ile yapılan kulluklar Allah içindir. Allah :Sana Selâm olsun Ey Peygamber Allah’ın Rahmeti Ve Bereketleri Senin Üzerine Olsun. Peygamberimiz : Selâm, bizim ve Allah’ın salih kulları üzerine olsun. Cebrail ve Melekler : Şahadet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur. Yine şahadet ederim ki Muhammed Allah’ın resulüdür.
[3] Cevabı; "Hadisi Ciddiye Almıyor..." olamaz. Bu İlkel Senaryonun "Sahih Hadis" olabileceğini kabul etmiyorum. Prof. Dr. Süleyman Ateşte Aynı Kanıda: Soru: Namazda okunan ettahiyyâtü duasında geçen ifadelerin peygamberimiz-(s.a.v.)'in Miraç'ta Yüce Allah (c.c) ile bir söyleşisi olduğu doğru mu? Cevap: Ettehiyyâtü, sadece bir duadır. Bunun, Hz. Peygamber'in, Miraç'ta Allah ile söyleşisi olduğu rivayeti uydurmadır. ....... Esasen Tahiyyât'in sözlerinin, Peygamberimize ait olduğundan da kuşkum vardır. Çünkü burada, "Esselâmu aleyke eyyuhâ'nnebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuh" (Selam sana ey Peygamber, Allah'ın rahmeti ve bereketleri sana...) deniliyor. Yani diğer insanlar Peygamber'e dua ediyor, saygısını belirtiyor. Peygamber kendi kendine böyle söyler mi? Bunun Allah ile söyleşi olduğu ise sağlam bir delilden yoksundur. (06/03/2005-Vatan)
__________________ Kişilikler değil Fikirler Eleştirilmelidir.
3.Kiyam da Fatiha suresisini okuyun ve ya okurlar dermi?
4.ruku da, subhanerabbielazim
5.secde de Subhanerabbiel Aála.
6.Ilk oturus yok,2ci oturusda,ettihyatü, yerine göre,salli barik,rabbena
okunmamizi emretmismi?
Yoksa "namaz"in eda edilisini atalarimizdan mi ögrenecegiz.
Örnegin, miras konularindaki tek tek sayimlar, evlilik konulari, takva sahiblerinin tek tek aciklanmasi vs vs.Bildigimiz gibi bu konular tek tek aciklanmis, amma, "namaz" SALATi IKAME nin sekillerini?
örnegin cok sayilarda dualar gecmekde,Kuran da,demek olyorki, insan kurani okuyup anladigi sekillerde salat, eder,namazini eda eder.
Hadîd 9
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.
De ki “Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?” Furkan Ayet 77
Kullarım, Beni sana soracak olurlarsa, gerçektende Ben pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin çağrısına cevap veririm. Öyleyse onlarda bana cevap versinler ve Bana inansınlar ki doğruya erişsinler. Bakara Suresi Ayet 186
Beni, anne ve babama verdiğin nimetlere şükretmeye, hoşnut olacağın iyi işler yapmaya yönelt. Benim soyumu ıslah et. Ben bağışlanma dileyip, Sana teslim olanlardanım. Ahkaf Suresi Ayet 15
Âl-i İmrân 61
(Medenî 89) Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki: Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı çağıralım, sonra da DUA edelim Allah'tan yalancılar üzerine lanet dileyelim.
A’râf 55
(Mekkî 39) Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.
Ra’d 14
(Mekkî 96) EL açıp yalvarmaya layık olan ancak O'dur. O'nun dışında el acip Dua ettikleri onların isteklerini hiçbir şeyle karşılamazlar. Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir. Halbuki (suyu ağzına götürmedikçe) su onun ağzına girecek değildir. Kafirlerin duası kuşkusuz hedefini şaşırmıştır.
Yûnus 10da Dua baslangicindan bitisinden örnek veriyor Rabbimiz.
(Mekkî 51) Onların oradaki duası: "Allah'ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!" (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise "selam" dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
Kehf 28
(Mekkî 69) Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.
Kardeslerim ,sizlere bir sey yazmayi kendi, düsücem ve yaptiklarim dan arz etmek istiyorum,kimse aynisi yapmaya mecbur degildir,
Ben sahsen sabah aksam, Rabbimi hatirlamaya calisiyorum,ibadtlerimi de aynen atalarizdan gördügümüz gibi yapmakdayim,yanliz farkli bir sekiller de.genellikle de ne dedigime dikkat ediyorum.
Taki en dogrusunu bulasaya kadar böyle kararli devam edecegim Insallah.
Sorduğun sorular çok yerinde sorulardır. Özellikle de kıble ili ilgili sorduğun soru arkadaşlarla her hafta yaptığımız Kuran okuma toplantılarından birinde gündeme geldi. Ancak konumuz Kuranda Elçi olduğu için daha sonra tekrar dönmek üzere not aldık. Ama kısaca şunları söyleyeyim. Kuranda namaz kıldığınız zaman kıbleye dönün diye bir emir yok. İşin enteresan tarafı Mescid-i Harama dönülmesi yönündeki ayetlerin hiç birinde namaz geçmiyor. Ben bunu soru olarak arkadaşlara sormuştum. İnşallah en kısa zaman detaylı bir araştırma yapma düşüncesindeyiz.
Dieğr yandan namazda ettahiyyatu gibi bir dua okunması kadar saçma bir şey olamaz. Bazı arkadaşların da söylediği gibi peygamber acaba namaz kılarken kendisine selam göndermiş midir ya da gönderir mi? Bu konu yine hadis kaynaklı miraç olayından ortaya çıkmıştır. Güya bu ifadeler Allah-Cebrail-Elçi üçgeninde geçen sözleri ifade edermiş. Ama arkadaşların dil alışkanlığıyla olsa gerek ettahiyyatu ile birlikte saydıkları ve rabbena diye ifade ettikleri dua Kuran kaynıklıdır. Yani Kuranda geçen bir duadır. Bir şeyi redderken doğruları da ayıklamak gerekir babından söylüyorum. Hatta rabbanağfirli duası da yine Kran kaynaklıdır.
Namazın şekli konusunda söylediğin şeylerde haklısın. Kuranda şöyle namaz kılın denmez. Namazın ve tüm ibadetlerin Allah için olması gerektiği söylenir. Ancak namaz konusunda kannatimce senin miras dediğin benim tarihsel veri dediğim konuları toptan reddedemem. Çünkü tarihi toptan reddetmiş olurum. Kaldıki namaz son elçiden önce de bilinen bir ibadetti. Kuranla birlikte bu namazın yönü putlardan Allaha çevrilmiştir.
Onun için diyorumki şekilsel namaz konusunda senin belirttiğin gibi klasik anlamda bir örnek alma olmamakla birlikte rükulu ve secdeli bir namaz kılınabilir. tekbir almaya gerek yoktur. Allahın Kuranda belirttiği kıyam, rüku ve secde yeterlidir. Kaç rekat olduğu hiç önemli değil bence. Daha doğrusu önemli olan rekat sayısı değil. Yani bir insan bir rekat kılar (illa rekat diye adlandırılacaksa) 20 dk sürer, öteki 4 rekatı 5 dakikada kılar. Bunun önemi yok. Namazda Kuranın öğrettiği dualar okunabileceği gibi kendi dilimizde dularda edebiliriz hatta dünyalık şeyler için bile namazda dua edebiliriz.
"Namazın şekli konusunda söylediğin şeylerde haklısın. Kuranda şöyle namaz kılın denmez. Namazın ve tüm ibadetlerin Allah için olması gerektiği söylenir. Ancak namaz konusunda kannatimce senin miras dediğin benim tarihsel veri dediğim konuları toptan reddedemem. Çünkü tarihi toptan reddetmiş olurum. Kaldıki namaz son elçiden önce de bilinen bir ibadetti. Kuranla birlikte bu namazın yönü putlardan Allaha çevrilmiştir"
Selam,
"Tevbe edenler,İbadet edenler,Hamd edenler,Seyahat edenler,Ruku edenler,Secde edenler,İyiliği emredenler,Kötülükten sakındıranlar ve Allahın sınırlarını koruyanlar;sen müminleri müjdele."Tevbe-112
Yine Beyyine suresi-5'te de benzer şekilde "namaz"kılmanın ibadetolmadığı,ibadetin de bunlardan farklı bir amel olduğu açıkça görülüyor.Konunun anlaşılmasına katkısı olur umuduyla saygılar sunarım.
Katılma Tarihi: 07 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM ALPEREN,SELAM HANİF DOSTLAR, ALPEREN KARDEŞİMİZ UZUN SÜREDİR KAFAMI KURCALAYAN Bİ KONUYA DEĞİNMİŞ ÇOK GÜZELDE AÇIKLAMIŞ.. BİZ TÜRKLER, PEK ARAPÇA BİLMİYORUZ O YÜZDEN NE OKUDUĞUMUZU NE SÖYLEDİĞİMİZİ BİLİYORUZ BİZİM İÇİN SABAH AKŞAM VARSA YOKSA TÜRBAN GERİSİDE YALAN MANTIĞIYLA YAŞATILIYOR,GÜDÜLÜYORUZ. YÜZLERCE YILDIR ATALARIMIZ ANLAMADAN BU DUA DENİLEN ŞEYLERİ NAMAZLARINDA OKUYOR FAKAT ARAPLARDAMI ANLAMIYOR BU KADAR CAHALET ÇOK CAN SIKICI DEĞİLMİ? BU DUALARIN TERCÜMELERİNİ ÇOCUK YAŞLARIMDA OKUDUĞUM ZAMAN BİLE BANA TERS GELİYORDU AYETLERLE ÇELİŞİYORDU ÇOK AKILLI BİLDİĞİM BÜYÜKBABA M BİLE BU TUZAĞIN İÇİNE DÜŞMÜŞTÜ GAZETEDE KÜÇÜK HARFLERİ OKUYUNCA BİLE ANLAYAMAYAN ABD VE AVRUPANIN İŞARET ETTİĞİ SANDIK A OY VEREN BU TOPLUM NE YAPSIN? SAYGILARIMLA.
"Kaldıki namaz son elçiden önce de bilinen bir ibadetti"
Demişsiniz ya,işte bundan dolayı diyorum ki:Namaz/Salat bir ameldir,İbadet'te farklı,ayrı bir amel/eylemdir.Yani namaz/salat edince ibadet edilmiş olmaz.Yani oruç tutunca namaz kılmış olunmaması gibi.Yani namaz,oruç,ibadet,hac,zekat...hepsi ayrı ve farklı.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma