HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Nesh Ayetleri Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
yusuf
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 09 mart 2005
Yer: United States
Gönderilenler: 100
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yusuf

degisik ayetlerden peygambere yonelten iki ayet

Nisa 59. Ayette ; " Bir şey hakkında çekişirseniz , onu Allah'a ve Resulüne döndürün (hükmü onlardan isteyin) . eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız."
Şura 52-53. Ayetlerde " Şüphesiz ki, sen herhalde doğru bir yolun rehberliğini yapıyorsun (ki o yol Allah'ın yoludur) "

suphesiz peygamber Allah'in emri disina cikmaz ve fakat bu onun hukmunun veya hadislerinin sizin kast ettiginiz gibi Kur'an disinda oldugunu asla gostermez....

goruldugu gibi Resulu direk olarak rehber kilmaktadir..

ve buda remzi abiye ozel NESH ayeti:

“Biz daha iyisini veyâ benzerini getirmedikçe bir ayeti(n hükmünü) yürürlükten kaldırmaz veya onu unutturmayız  Allâh’ın her şeye gücü yeter olduğunu bilmedin mi?”  (Bakara 2:106)

bunlar da diger ayetler:

“Allâh, dilediğini siler, (dilediğini) bırakır. (Bütün) kitâb(ların) anası, O’nun yanındadır.”  (Ra’d 13:39)

 

     “Biz bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman  Allâh ne indirdiğini bilirken - “Sen (Allâh’a) iftir a    ediyorsun (bu sözleri kendin uydurup Allâh’a atıyorsun)”  derler.  Hayır (ama) çokları bilmiyorlar.” (Nahl 16:101)

 

     “Andolsun, biz dilesek, sana vahyettiğimiz (âyetler)   tamâmen gideririz; sonra onun (geri alınması) için bize  karşı (sana yardım eden) bir vekil bulamazsın.” 

     (İsrâ 17:86)

Yukarı dön Göster yusuf's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yusuf
 
radyoman
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 09 mart 2005
Yer: Antigua And Barbuda
Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı radyoman

DİNİ OYUNCAĞA ÇEVİRME: NESİH  MENSUH

Arapça’da “nesh” kelimesine silme, ortadan kaldırma anlamları verilir. Mensuh ise silineni, ortadan kalkanı ifade eder. Geleneksel İslâmcılar Kuran’ın içinde nasih ve mensuh olduğunu, bir kısım Kuran ayetlerinin, diğer bazı Kuran ayetlerini iptal ettiklerini iddia etmişlerdir. Hatta hadislerin bile Kuran’ın ayetlerini iptal edebileceğini söylemişlerdir. Sonuç olarak Kuran ayetlerinin bir kısmı hadisler aracılığı ile iptale kalkışılmıştır. Dine bir çok ilaveler yapmakta kullanılan hadisleri Kuran’a eş koşulmuştur diye eleştirirken böylelikle hadislerin Kuran’ın üstüne çıkarıldığına da şahit olmaktayız. Mezhep kitapları nasih ve mensuh için dört şart ileri sürmüşlerdir.

1 Hükmü kaldıran nasih olmalı

2 Hükmü kaldırılan mensuh bulunmalı

3 Nasih mensuhtan sonra gelmeli

4 Her ikisi arasında açık çelişki olmalı

Eldeki kaynakları incelersek Kuran ayetlerinin hangi tarihte, hangi sırayla indiğine dair herkesin ittifak ettiği bir sıra olmadığını görürüz. Hadis rivayetinde ise; hangi hadisin, hangi ayetten önce veya sonra söylendiğini belirten bilgiler belirsizdir. Nasihmensuh iddiasını incelediğimizde asıl yapılanın dinin mezhep imamlarının insafına, görüşüne bırakılması olduğunu görüyoruz. Mezhep imamı neyin nasih, neyin mensuh olduğunu belirler. Böylece nasih mensuh sihirli değneğini eline alan mezhep imamı, Kuran’ın hükmünü iptal edebilecek güce de kavuşur. Yani nasihmensuh ile dini oyuncağa çevirmenin sonucu; mezhep imamlarının dindeki otoritesini sağlamlaştırmak ve mezhep imamlarının “din kurucusu” konumunu pekiştirmektir. Daha önce gördüğümüz gibi, mezhep imamları on binlerce çelişkili uydurma hadisin içinden istediğini seçerek zaten dinde istedikleri tasarrufu yapabilmektedirler. Nasih mensuh ise mezhep imamlarının gerektiğinde Kuran’ın hükmünü de aşabilmelerini sağlamaktadır. Böylece mezhep imamı, Kuran ve hadisin üstünde bir yerde duran ve dilediği kaynaktan dilediğini seçme veya iptal ettirme yetkisini taşıyan kişi olmaktadır. Sırf Allah’ın tekelinde olan dine, uydurma hadislerle sanki Peygamber de ortakmış gibi bir hava verilmiştir. Fakat sonuçta on binlerce hadisten dilediğini seçme ve nasihmensuh sihirli değneğini istediği gibi kullanma yetkisine sahip olan mezhep imamları Peygamber’in, hatta Allah’ın üstünde bir konumla dini oluşturma yetkisini ellerine almışlardır. Bu tahrifatı yapanlar, Kuran’ın şimdi göreceğimiz bir ayetinin manasını kaydırarak bu zihniyetlerini temize çıkarmaya kalkışmışlardır. Önce ayeti görelim, sonra inceleyelim.

Biz daha hayırlısını, ya da bir benzerini getirmedikçe bir ayeti (delili,belgeyi,işareti) neshetmeyiz (silmeyiz, yürürlükten kaldırmayız) veya unutturmayız.

2 Bakara Suresi 106

AYET KELİMESİNİN KURAN’DAKİ MANASI

Kuran’da kullanılan “ayet” kelimesi Allah’ın varlığının ve söylediklerinin ispatı olan her şey için kullanılır. Türkçe’de belge, mucize, delil, işaret, Kuran ayeti şeklinde ifadesini bulan her şey Arapça’da “ayet” olarak tanımlanır. Kuran’a göre Allah’ın yarattığı her şeyde, bitkilerde, insanda, eski kavimlerin başlarına gelenlerde, gece ile gündüzde “ayet” ler vardır.(Türkçemiz’de ayet kelimesinin sadece Kuran ayetleri manasında kullanılması yanlış anlamaya zemin hazırlayan nedenlerden biridir.)

Bazı çevirilerde Arapça’da hiç geçmemesine rağmen “hüküm” kelimesi de yukarıdaki ayetin çevirisine ilave edilip “ayetin hükmü” şeklinde çeviri yapılıp, sanki ayetlerin hükmü neshedilebiliyormuş gibi bir hava verilmeye çalışılmıştır. Oysa Kuran’da geçen “ayet” kelimesine baktığımız vakit çok ilginç bir kullanım şekli olduğunu görüyoruz. “Ayet” kelimesinin çoğul şekli olan “ayat” kelimesi tüm Kuran’da mucize, belge, delil, işaret, Kuran ayetleri manasında kullanılır. Fakat “ayat”ın tekil ifadesi olan “ayet” kelimesi Kuranın hiçbir yerinde Kuran ayeti manasında kullanılmamıştır. Tekil olan “ayet” kelimesinin geçtiği şu ayetleri inceleyip söylediğimizi gözlemleyebilirsiniz: [2 Bakara Suresi 106,118,145,211,248,259; 3Ali İmran Suresi 13,41,49,50; 5 Maide Suresi 114; 6 En’am Suresi 4,25,35,37,109; 7 Araf Suresi 73,106,132,146,203; 10 Yunus Suresi 20,92,97; 11 Hud Suresi 64,103; 12 Yusuf Suresi 105; 13Ra’d Suresi 7,27,38; 15 Hicr Suresi 77; 16 Nahl Suresi 11,13,65,67,69,101; 17 İsra Suresi 12; 19 Meryem Suresi 21; 20Taha Suresi 22,47,133; 21 Enbiya Suresi 5,91; 23 Müminun Suresi 50; 25Furkan Suresi 37; 26Şuara Suresi 4,8, 67,103,121,128,139, 154,158 ,174,190,197; 27 Neml Suresi 52; 29 Ankebut Suresi 15,35,44; 30 Rum Suresi 58 34 Sebe Suresi 9,15; 36 Yasin Suresi 33,37,41,46; 37 Saffat Suresi 14; 40 Mümin Suresi 78; 43 Zuhruf Suresi 48; 51 Zariyat Suresi 37; 54 Kamer Suresi 2,15; 79 Naziat Suresi 20] Listeden de gördüğümüz gibi, söz konusu ifade Bakara Suresi 106. ayette “ayet” olarak tekil şekilde geçtiği için, bu ifadeden Kuran’ın ayetlerini değil Allah’ın kainattaki delilleri, belgeleri, mucizeleri, işaretleri manasındaki “ayetleri” anlamak doğru olur. Bu anlaşıldığında, Kuran’ın ayetleriyle nasihmensuh oyuncağıyla oynama çabası suya düşer. Zaten Kuran kendisinde hiçbir çelişki olmadığını ifade ederek bu tarzda uydurmalara geçit vermemiştir.

www.kurandakidin.net den alinti

Selam ve dua ile Radyoman



__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Yukarı dön Göster radyoman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: radyoman Ziyaret radyoman's Ana Sayfa
 
radyoman
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 09 mart 2005
Yer: Antigua And Barbuda
Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı radyoman

KURAN’DA ÇELİŞKİ YOKTUR Kİ NASİH-MENSUH OLSUN

Onlar Kuranı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde bir çok çelişkiler bulacaklardı.

4 Nisa Suresi 82

Madem ki Kuranda hiçbir çelişki yoktur, içinde nasih mensuh da olamaz. Çünkü nasih ve mensuhun temelinde, iki çelişkili ifadenin olması ve bu ifadelerden birinin diğerini geçersiz kılması vardır. Zaten Bakara Suresi 106. ayeti anlamak için zahmet edilip de bir önceki ayet olan Bakara Suresi 105. ayet okunursa, Bakara Suresi 106. ayette daha evvelki ümmetlere verilen delillerin, belgelerin, işaretlerin kastedildiği anlaşılır.

Ehli kitaptan kafirler ve ortak koşanlar, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Ama Allah rahmetini dilediğine özgüler. Allah büyük lûtfun sahibidir.

2 Bakara Suresi 105

Kuranda “ayetin” yerine “ayetin” gelmesi 16. Nahl Suresi 101’de de geçer:

Biz bir ayeti (delili, belgeyi, işareti) bir başka ayetin (delilin, belgenin, işaretin) yerine koyduğumuzda ki Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir onlarsa şöyle der: “Sen yalnızca iftira edicisin” Hayır onların çoğu bilmezler.

16 Nahl Suresi 101

Bu ayete ve devamına dikkat edersek Peygamber’i, düşmanlarının iftira edici olarak nitelemesinin sebebi, Kuran’da ayetlerin kendi içinde birbirini nesh etmesi değildir. Peygamber’in iftiracı olarak nitelenmesinin sebebi, Kuran’ın Allah tarafından gönderildiğini söylemesi ve Kuran’daki ayetlerin (belgelerin, delillerin, işaretlerin) unutulan veya hükmü kalkan ayetlerin (delil, belge,işaretlerin) yerini almasıdır. Nitekim aynı konuyu anlatmaya devam eden Nahl Suresi’nde iki ayet sonra 103. ayette Peygamber’e, Kuran’ın bir insan tarafından öğretildiği iftirasının yapıldığını görüyoruz. Bakara Suresi 106. ayeti yeniden incelersek yeni “ayetin”, nesh edilen “ayetin” ve “unutulan” ayetin yerine geldiğini görüyoruz. Ayette neshin yanı sıra unutma fiili de geçer. Bu nedenle bu ayete dayanarak Kuran’da nesihmensuh olduğunu savunanlar, Kuran’da unutulmuş ayetler olabileceğini de iddia etmiş olurlar. Oysa bu iddia Kuran’ın korunduğunu söyleyen aşağıdaki ayetler ve Kuran’ın değişmediğini ispat eden matematiksel mucizeler ile çelişir. (Kuran’daki bu matematiksel mucizeleri “Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize” kitabımızda gösterdik.)

Hiç şüphesiz Zikri (Hatırlatıcı’yı) biz indirdik biz. Onun koruyucuları da gerçekten biziz.

15 Hicr Suresi 8

NESH’İN ARAPÇASI NEDİR?

Kuran’da neshin olmadığını savunan Prof. Dr. Hüseyin Atay silme, ortadan kaldırma anlamlarının neshin ikinci dereceden anlamları olduğunu, nasih mensuh nazariyesinden sonra bu manaya ağırlık verildiğini söyler. Hüseyin Atay’a göre nesh kelimesine Türkçe’de kopya etme, aynısını yazma, nüsha çıkarma manalarını vermek daha uygundur. Nitekim dilimizdeki nüsha kelimesi Arapça’daki “nesh” kelimesinden türeyerek dilimize girmiştir. Bu mananın asıl olduğunu söyleyen Hüseyin Atay 45 Casiye Suresi 29. ayette “nesh” kelimesinin “Biz sizin için yaptıklarınızın kopyasını, nüshasını alıyoruz.” şeklinde kullanılmasını da delil olarak göstermektedir. (Hüseyin Atay  Kurana Göre Araştırmalar IIII) Hüseyin Atay’ın bu tespiti çok önemlidir, çünkü neshin bu şekilde manalandırılması halinde; bir Kuran ayetinin başka bir Kuran ayetinin yerini alması şeklinde manalandırma yapılamadığı için nasihmensuh oyuncağının dayandırılmak istendiği bu ayetten, bu sonuç hiç çıkmayacaktır. Gerçi biz “neshin” mezhepçilerin kullandığı manasını alıp, bu manada kullanıldığı taktirde de mezhepçilerin arzu ettikleri sonucu çıkartamayacaklarını gösterdik.



__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Yukarı dön Göster radyoman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: radyoman Ziyaret radyoman's Ana Sayfa
 
radyoman
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 09 mart 2005
Yer: Antigua And Barbuda
Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı radyoman

NASİH-MENSUH HADİSLERDEN BİLE ÇIKMIYOR

Nasih ve mensuhun Kuran’ın içinde olamayacağını savunan Abdullah Yıldız ve Şemseddin Özdemir şöyle demektedirler: “Kuranı Kerim’den herhangi bir ayetin neshedilmiş olduğuna dair bir tek hadis rivayet edilmemiştir. Sahihi Buhari’yi, Sahihi Müslim’i, Ebu Davud’u, Tirmizi’yi, Nesei’yi, İbni Mace’yi, Darimi’yi, Malik’in Muvatta’sını başından sonuna kadar tetkik eder ve bunlara Zeyd bin Ali Müsnedi’ni, İbni Sad’ın Tabakat’ını, İbni Hanbel’in Müsned’ini, Tayalesi’nin Müsned’ini, İbni Hişam’ın Sireti’ni ve Vakidi’nin Meğazsi’ni ilave ederek hepsinin mufassal bir indeksini vücüda getiren değerli müsteşrik Vensisk’in eserini ve bu eseri ilavelerle Arapça’ya nakleden Mehmet Fuad Abdulbaki’nin Meftahu Kûnuzi Elsine’sini tetkik ettim; tüm bu kitapların nasihten ve mensuhtan bahseden bir tek hadis rivayet etmediklerine emin oldum.” (Abdullah Yıldız ve Şemseddin Özdemir, Kuran’ı Anlamak Farzdır, sayfa 92) Yani , daha evvel içlerinde yüzlerce uydurma girdiği için güvenilmez olduklarını gördüğümüz hadis kitaplarında nasih  mensuh uydurmasını destekleyecek izah yoktur. Hadislerin kendi aralarında ve Kuran’la çelişkisinden kaçanlar nasihmensuhu bir liman olarak görmüşlerdir. Peki iki hadis arasında veya hadis ile Kuran arasında çelişki varsa hangi hadisin diğerinden önce söylendiği nasıl bilinecektir? Böylece hangi hadisin diğerinin hükmünü iptal ettiği nasıl anlaşılacaktır? En doğru dediğiniz hadis kitaplarına bakmaya kalksanız, onlar bile hangi hadisin hangi yılda söylendiğini bildiklerini iddia etmezler. Dini böylece tamamen mezhep imamının insafına terk etmiyor musunuz? Tek sahibinin Allah olduğu dini. Dinin tek kaynağı Kuran’dan böyle bir şey çıkamayacağını, bilakis nasihmensuhun Kuran’a zıt bir kavram olduğunu bu bölümde gördük. Tüm bu tezatlara rağmen mezhepçi, gelenekçi İslâmcılar nasihmensuhla dini, kendi arzu ve görüşlerine daha rahat uydurabilecekleri için ortaya korkunç sonuçlar çıkaran bu uydurmaya sarılmışlardır. Bu korkunç sonuçların en kötüsü nasihmensuh ile hadislerin bile Kuran’ın hükmünü iptal edebileceği iddiası olmuştur. Böylece yüz binlerce hadisi istediği gibi kullanan mezhep alimleri, altı bin küsür ayetli Kuran’la oyuncak gibi oynamışlardır. Örneğin “Varise vasiyet yoktur.” [Ebu Davud Vesaye 6] hadisi ile Kuran’da vasiyet bırakılmasına dair ayet iptal edilmeye kalkışılmıştır. Oysa Kuran’da aslolan vasiyettir, arta kalan mallar Kuran’daki tavsiyeye göre dağıtılır. Zina edenin taşlanarak öldürülmesi gerektiğine dair izah da hadisle Kuran’ın ayetinin iptal edilmeye kalkışılmasına delildir. Kitabımızın bir sonraki bölümünde konunun önemine binaen “recm” (taşlayarak öldürme) konusunu özel olarak işledik. Hadisle, Kuran’ın hükmünün iptal edilmeye kalkışılması ile ortaya çıkan felakete o bölümü okuyarak tanık olabilirsiniz. O bölümü okuduğunuzda hadislerle beraber, keçi denilen bir hayvana da Kuran’ı nesh etme yetkisinin verildiğini göreceksiniz. Ondan sonra da keçinin yiyerek nesh ettiği ayetin, nesh olmasına rağmen, Kuran’daki bir hükmü neshedebildiği gibi bir zırva ile karşılaşacaksınız. (26. bölümü okuyunuz)

İşte bunlar Allah’ın ayetleridir ki onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi hadise (söze) inanıyorlar?

45 Casiye Suresi 6

Allah Kuran’dan sonra hangi hadise inanılacağını ayette sorarken, hadisçiler hadislerle Kuran’ın ayetlerinin hükmünü ortadan kaldırmışlardır. Hadis Arapça’da “söz” demek olduğu için ayetin çevirisinde “hadis” yerine “söz” diye tercüme edilirse de doğru olur. Fakat hadis kelimesinin aynen kullanılması, Kuran’ın hükmünü ortadan kaldırmaya uğraşmak için kullanılacak kaynağı mucizevi bir şekilde göstermesi açısından anlamlıdır.

KURAN’I PARÇA PARÇA YAPANLAR

91 Onlar ki Kuran’ı parça parça yaptılar. 92 Rabbine and olsun, onların hepsinden hesap soracağız. 93 Yapmakta oldukları şeylerden

15 Hicr Suresi 9193

... Yoksa siz kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz?...

2 Bakara Suresi 85

Kuran’a göre Kuran’ı parça parça yapmak, kitabın bir bölümünü kabul, bir kısmını göz ardı etmek olacak şey değildir. Oysa nasihmensuh oyuncağının elinde Kuran’ın ayetleri nasih ve mensuh diye ikiye bölünmekte, bir kısım ayetlerin mensuh’tur diye hükmü kabul edilmemektedir. Oysa Kuran’ın tümü içinde, Allah bölücülüğü kabul etmez. Yine Kuran’da Allah, Yahudiler’in kelimelerin anlamlarını kaydırarak dini tahrif etmelerinden, işlerine gelenleri kabul, işlerine gelmeyenleri reddetmelerinden bahseder. Bakara Suresi 41. ayette anlatılan bu tablodan ne yazık ki Müslümanlar yeterli dersi alamamış, Bakara Suresi 106. ayet örneğindeki gibi bazı kelimelerin manasını kaydırıp Kuran’ı bölük bölük yapma yoluna gitmişlerdir. Çözüm tüm Kuran’ı tek bir ilave ve eksiltme yapmadan, nasihsizmensuhsuz kabul etmek, yalnız ve yalnız Kuran’a tabi olmaktır.

Geleneksel İslâmcılar her şeyde ayrıldıkları gibi nasih mensuhta da ayrıldılar. Kimilerine göre iki yüz tane nasih mensuh varken, kimine göre altmış, kimine göre beş, kimine göre üç nasih mensuh vardır. Nasihmensuhta iddia edilen en meşhur beş örneği gösterip, nasihmensuh iddiasının geçersizliğini bir de bu şekilde sergileyeceğiz.



__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Yukarı dön Göster radyoman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: radyoman Ziyaret radyoman's Ana Sayfa
 
radyoman
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 09 mart 2005
Yer: Antigua And Barbuda
Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı radyoman

MEŞHUR 5 NASİHMENSUH İDDİASI

1. Hamr:“Hamr” Arapça’da “şarap veya sarhoşluk veren madde” anlamına gelir. Bakara Suresi 219. ayette “Hamr”ın kötülüklerinin yararlarından fazla olduğu geçer. Maide Suresi 90. ayette “Hamr” şeytan işi bir pislik olarak tanıtılır. Nisa Suresi 43. ayette ise sarhoş iken ne söylendiğinin farkına varılıncaya kadar namaz kılınmaması geçer. İddiaya göre Maide Suresi 90. ayet diğer iki ayeti nesh etmiştir. Oysa bu iddia mantıksızdır. Bakara Suresi 213. ayette “hamr” ile ilgili bir özellik açıklanır; mesela şarabın kalbe faydaları olabilir, fakat ayette geçtiği gibi kötülükleri daha fazladır. Ayet “hamr”ın kötülüklerine rağmen, bazı faydalarını vurguluyor, fakat kötülüklerinin fazlalığını da vurguluyor. Günümüzde de hem namaz kılan hem sarhoş olabilen kişiler vardır. Demek ki bu kişiler sarhoş olduklarından dolayı namazı terk etmeyecek yine de kılacaklardır. Fakat namazı sarhoş oldukları anda kılmayacaklardır. Burada sarhoşluktaki ölçü de ayette verilmiştir: “Ne söylediğini bilinceye kadar” Anlaşıldığı üzere üç ayette de çelişki yoktur ve bu ayetlerde nasihmensuh iddiasında bulunmak gereksizdir. Tüm ayetlerin bir fonksiyonu, lazım olabileceği bir durum mevcuttur.

Barış ve Savaş:Kuran’da aslolan barıştır. Kuran ayetlerine göre savaş; Müslümanlar’ın yurtlarından kovulmaları, kendilerine saldırılması gibi koşullarda ortaya çıkan bir zarurettir. Bu durumlarda Müslüman savaşın gereği neyse onu yapar. Kuran’a bir bütün olarak bakıldığında tüm bu söylediklerimiz yerli yerine oturur. Bu yüzden savaşla ilgili ayetlerin, barışı nesh etmesi tipi bir durum söz konusu değildir. Müslüman, Kuran’ın genel prensipleri üzerinde barışçı olmaya çalışır, yine Müslüman Kuran’da belirtildiği gibi saldırıya uğradığı zaman savaşır. Bunlar çelişki değildir. Bunlar farklı durumların, karşı tarafın aldığı farklı tavırların gerektirdiği sonuçlardır.

Savaşta Mü’min Kafir Oranı:Enfal Suresi 65. ayette Müslümanlar’dan yirmi sabırlı kişinin iki yüz kafiri yeneceği, yüz kişinin ise bin kişiyi yeneceği söylenir. Bir sonraki 66. ayette ise Allah’ın müslümanların zaafını bilip, yükü hafiflettiğini söyler ve artık sabreden yüz kişinin iki yüz kişiyi, bin kişinin ise iki bin kişiyi yeneceği söylenir. Bu iki ayet arasında da nasihmensuhluk bir durum veya bir çelişki yoktur. Allah arka arkaya iki ayette çizdiği manzarada, Müslümanlar’ın içinde ne kadar az zaaf olursa o kadar başarılı olacaklarının dersini vermektedir. Bu ayetlerde bir ayetin diğerinin yerine geçmesi gereken bir durum, bir ihtiyaç olmadığı çok açıktır. Ayet kişilerin durumlarının farklılaşması sonucu, alacakları neticenin de değiştiğini ders verir. Yoksa ayet kişilere bir yükümlülük, bir farz yüklememektedir ki ayette bir nasih mensuh arama gereği doğsun.

Vasiyet:Kuran’da hem vasiyet edilmesi geçer, hem de mirasın nasıl dağıtılacağı hususunda tavsiye vardır. Nasihçiler mirasın nasıl dağıtılacağını anlatan ayetlerin, ayetin vasiyetle ilgili bölümlerini iptal ettiğini söylerler. Üstelik “ Varise vasiyet yoktur.” hadisi ile de Kuran’ın bu açık hükmü iptal edilmeye çalışılmıştır. Fakat ayetleri incelediğimizde; kime ne kadar miras bırakılacağını anlatan ayetlerin sonunda birkaç kere “Bunlar vasiyet ve borç ödendikten sonrası içindir.” ibaresini okuyoruz. Demek ki Kuran’a göre önce vasiyete göre mal dağıtımı yapılır ve borç ödenir, sonra arta kalan bir şey olursa Kuran’da açıklandığı gibi dağıtılır. Kuran’dan çok açık bir şekilde anlaşılan bu dağıtım şeklini anlayamayanların anlayamamasını sadece anlamak istememelerine bağlıyoruz.

Kıblenin Değişmesi: Peygamber Kuran’da kıblenin ne yönde olduğunu belirten bir ayet gelene kadar, kendisine putperestlerden daha yakın olan ve ibadetlerini Kudüs’e dönüp yapan Ehli Kitap gibi Kudüs’e dönüp namaz kılıyordu. 2 Bakara Suresi 144. ayet vahyolunca Peygamber kıble olarak Mekke’deki Mescidi Haram’a çevrilmiştir. Peygamber’in Kudüs’e dönmesini söyleyen bir ayet yoktur ki, çelişki olsun ya da bu hususta nasih mensuh olsun. Peygamber’in namazda nereye döneceğine dair tek bir yön, tek bir ayette geçer. O da 2 Bakara Suresi 144. ayettir. Bu ayet gelmeden önce dönülen yön Kuran’ın bir emri değil, Peygamber’in ve diğer inananların şahsi tercihiydi.

Bu en meşhur nesh örneklerinden anlayacağınız gibi; nesih diye ortaya atılan iddialar dayanaksızdır. Bu uğurda ortaya atılan bir çok kuru iddiaya karşı en büyük tahrifat bir sonraki bölümde göreceğimiz recm konusunda yapılmıştır. Recmi doğru çıkarmak uğruna Kuran’ın eksik olduğu iddia edilmiş, hem de bu eksiltme işi keçiye yaptırılmış, üstelik maymunların zina yapan bir maymunu taşladıkları şeklinde trajikomik hikayeler anlatılmıştır.

Sana Rabbinin kitabından vahyedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur.

18 Kehf Suresi 27



__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Yukarı dön Göster radyoman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: radyoman Ziyaret radyoman's Ana Sayfa
 
yusuf
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 09 mart 2005
Yer: United States
Gönderilenler: 100
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yusuf

16 Nahl Suresi 101

Bu ayete ve devamına dikkat edersek Peygamber’i, düşmanlarının iftira edici olarak nitelemesinin sebebi, Kuran’da ayetlerin kendi içinde birbirini nesh etmesi değildir. Peygamber’in iftiracı olarak nitelenmesinin sebebi, Kuran’ın Allah tarafından gönderildiğini söylemesi ve Kuran’daki ayetlerin (belgelerin, delillerin, işaretlerin) unutulan veya hükmü kalkan ayetlerin (delil, belge,işaretlerin) yerini almasıdır. Nitekim aynı konuyu anlatmaya devam eden Nahl Suresi’nde iki ayet sonra 103. ayette Peygamber’e, Kuran’ın bir insan tarafından öğretildiği iftirasının yapıldığını görüyoruz. Bakara Suresi 106. ayeti yeniden incelersek yeni “ayetin”, nesh edilen “ayetin” ve “unutulan” ayetin yerine geldiğini görüyoruz. Ayette neshin yanı sıra unutma fiili de geçer. Bu nedenle bu ayete dayanarak Kuran’da nesihmensuh olduğunu savunanlar, Kuran’da unutulmuş ayetler olabileceğini de iddia etmiş olurlar. Oysa bu iddia Kuran’ın korunduğunu söyleyen aşağıdaki ayetler ve Kuran’ın değişmediğini ispat eden matematiksel mucizeler ile çelişir. (Kuran’daki bu matematiksel mucizeleri “Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize” kitabımızda gösterdik.)

101- Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: "Sen, ancak bir iftiracısın" dediler. Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler

101- Bir âyetin yerine diğer bir âyetin, getirilmesi nesihtir. Önceki âyet mensuh (neshedilmiş), sonraki âyet ise nasih (nesheden)dir. Kâfirler, nesih meselesini Hz. Muhammed'in peygamberliği hakkında bir şüphe gibi ileri sürmek istemişlerdi ki, zamanımızda da hâlâ bunu takip eden kâfirler çoktur. Bu âyet, onlara cevaptır. Yani bir âyeti neshedip (hükümsüz kılıp) yerine diğer bir âyeti bedel olarak getirdiğimiz vakit ki Allah, ne indirdiğini, ne indireceğini daha iyi bilir. Onun neshi ve değiştirilmesi haşa bilgisizlikten değil, ilim ve hikmetindendir. Önceki âyet de sonraki âyet de ilâhî hikmet ve kulların menfaatleri gereğince iner. Bir zaman için faydalı olan, diğer bir zaman için zararlı olabilir. Bunun tam tersi de vardır. Çünkü dünyadaki durumlar, değişiktir. Şeriatler ise dünya ve ahirette Allah'ın kullarının faydaları ile uyumludur. Halbuki yüce Allah, Hz. Muhammed'in şeriatını kıyamete kadar değişik asırların yararlarına hakim olması için indirmiştir.

Yüce Allah, ne indirdiğini ve indireceğini bilip dururken bir âyeti başka bir âyetle değiştirdiği zaman sen, peygamber değil, bir iftiracısın dediler. Bu Kur'ân'ı kendin uyduruyorsun da Allah'a iftira ediyorsun. Bu Allah sözü olsaydı değiştirilir miydi? demeğe kalkıştılar. Rivayet edildiğine göre, önce şiddetli bir âyet, sonra da ondan yumuşak bir âyet indi mi, Kureyş kâfirleri şöyle derlerdi: "Muhammed ashabı ile eğleniyor. Bugün birşey emrediyor, yarın da onu yasaklıyor. Mutlaka onları, o kendiliğinden uyduruyor da Allah'a iftira ediyor" Hayır onların çoğu bilmez. İçlerinde bilen ve bildiği halde, inat ve kibir edenler bile varsa da çoğunun bu yaptıkları bilgiye yakışmaz. Kur'ân'ın hakikatini, nesih ve değiştirilmesinin fayda ve hikmetlerini bilmezler.

evet sevgili Remzi abi ve herkim dikkate aliyorsa !

nesih ayetleri istedin yazdim, sende "Hazirlikli olarak" Ezberden gondermissin ki acikcasi beni basit "MANTIK OYUNUNA" dusurdun...

ancak ya sen bu yazilanlari okumadan sadece basliklara bakim gonderiyorsun ya da  "INANMISLIGIN, SECAATIN" heyecani ile korukorune "mantik" dehlizlerinde ve hep dedigim gibi "SANA (KENDIMCE) YAKISTIRAMADIGIM" bir taasubun icine dusmussun, bir nevi "yagmurdan kacip, doluya tutulmus"  dalmissin, acizane kanaatim...

konuya donersek; yine yine yine YINE yineliyorum.....: basit mantik ve demegojiden baska hicbir HALT yok, "OLUMU GOSTERIP, SITMAYA RAZI EDERCESINE" bak diyo eger nasuhu mensuhu kabul edersen Unutmuslugu DA Kabul edersin heeee seni seni sonra Din min de kalmaz ona gore ayagini denk AL, iyisimi gel sen "YA YARDAN, YA SERDEN GEC"

kendi basit dunyasinda kurkuladigi ahlak anlayisini ALLAH'a iftira edene "Lanet mi yoksa Islah mi ?" gerekir bilmem ama Israiliyatdan geldigini dusundugum bir hikayede Hz. Ibrahim'e atfen soyle anlatilir..

"ol vakit Ibrahim uyandi, gordu ki surusu kurtlar tarafinda telef edilmis, isbu sebeb vechile ellerini semaya kaldirip Allah'dan  kurtlarin ISLAHINI niyaz etti, ertesi sabah ise tersine kurtlarin telefini gorunce bildi ki Allah duasina icabet etmis, mahzun oldu ellerini yine Yaradan'a yoneltip, "Rabbim, muradim Telef degil, Islahdi" dedi, Hak Teala buyurdu ki; "Ey Ibrahim KURTLARIN ISLAHI BOYLE OLUR" "...

Artik Sizi Allah'a Havale ediyorum.....

Yukarı dön Göster yusuf's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yusuf
 
mindar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 373
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mindar

selam

burda ayetlerin nesh edildiğine inanan bir mantık buharinin keçi yedi recm olayı kuranda vardı hükmü devam ediyor mantığıyla aynı mantıktan çıkmadır..

Yukarı dön Göster mindar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mindar
 
hubeyb
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 58
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hubeyb

yusuf Yazdı:

degisik ayetlerden peygambere yonelten iki ayet

Nisa 59. Ayette ; " Bir şey hakkında çekişirseniz , onu Allah'a ve Resulüne döndürün (hükmü onlardan isteyin) . eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız."
Şura 52-53. Ayetlerde " Şüphesiz ki, sen herhalde doğru bir yolun rehberliğini yapıyorsun (ki o yol Allah'ın yoludur) "

suphesiz peygamber Allah'in emri disina cikmaz ve fakat bu onun hukmunun veya hadislerinin sizin kast ettiginiz gibi Kur'an disinda oldugunu asla gostermez....



gösterir kardeş gösteririr hatta Allah kurandan başkasını mı istiyorlar diyor ayetinde

İşte sana gerçek olarak okuduğumuz bunlar Allah'ın âyetleridir. Artık Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?(diyanet meali )

İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!(yaşar nuri öztürk meali)

ve arapçası
:

Tilke ayatüllahi netluha aleyke bil hakk fe bi eyyi hadisim ba'dellahi ve ayatihi yü'minun

buyrun arkadaşlar isterseniz kurana dışına çıkalım.


goruldugu gibi Resulu direk olarak rehber kilmaktadir..

ve buda ******** abiye ozel NESH ayeti:

“Biz daha iyisini veyâ benzerini getirmedikçe bir ayeti(n hükmünü) yürürlükten kaldırmaz veya onu unutturmayız  Allâh’ın her şeye gücü yeter olduğunu bilmedin mi?”  (Bakara 2:106)

bu ayette kast edilen diğer kitablarda yazılı olanlardır

anlaşılacağı tek nokta ise kuran yeetlerinden bahsederken yüce Allah ''ayat'' yani ayetin çoğulu olan bir kelimedir.''ayet'' ise diğer kitablardaki ayetler için kullanılıyor

ve bakara suresinde ayet silinmesi ise kuranın içindekiler değil diğerleri için geçerlidir .isterseniz bir görelim

önce arapçası;


Ma nensah min ayetin ev nünsiha ne'ti bi hayrim minha ev misliha, e lem ta'lem ennellahe ala külli şey'in kadir

meali;

Biz bir ayeti siler, unutturur veya ertelersek ondan daha iyisini veya onun bir benzerini getiririz. Allah'ın her şeye gücü yeter olduğunu bilmedin mi?

hemen önündeki ayeti yani baakra suresi 105 e bakalım

Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, Rabb'inizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Ama Allah, rahmetini dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir.

sanırım bu iki ayetle o değişmenin ne olduğu iyi anlaşılır.




bunlar da diger ayetler:

“Allâh, dilediğini siler, (dilediğini) bırakır. (Bütün) kitâb(ların) anası, O’nun yanındadır.”  (Ra’d 13:39)

 

     “Biz bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman  Allâh ne indirdiğini bilirken - “Sen (Allâh’a) iftir a    ediyorsun (bu sözleri kendin uydurup Allâh’a atıyorsun)”  derler.  Hayır (ama) çokları bilmiyorlar.” (Nahl 16:101)

eveeeet şimdi nahl suresi 101.ayete bakalım

önce arapça

Ve iza beddelna ayetem mekane ayetiv vallahü a'lemü bima yünezzilü kalu innema ente müfter bel ekseruhüm la ya'lemun

meali;


Biz bir ayeti, bir başka ayetin yerine koyduğumuzda -ki Allah neyi indirmekte olduğunu daha iyi bilir- şöyle derler: "Sen düpedüz bir iftiracısın." Hayır, öyle değil. Bunların çokları bilmiyorlar.

bakın  hem ayet kelimeleri ile hemde bakara suresi 105ve 106 ile nahl suresi 101.ayette ordaki nesh olayının sadece ehli kitaba has silinme olduğu kesinlikle kuranla bir ilişkilendirilme olamayacağı kuran ışığında anlaşılır


     “Andolsun, biz dilesek, sana vahyettiğimiz (âyetler)   tamâmen gideririz; sonra onun (geri alınması) için bize  karşı (sana yardım eden) bir vekil bulamazsın.” 

     (İsrâ 17:86)

işte bu isra suresindeki ise kurandaki olan ayetlerdir

arapçası;

Sübhanellezi esra bi abdihi leylem minel mescidil harami ilel mescidil aksallezi barakna havlehu li nüriyehu min ayatina innehu hüves semiul besiyr

tekrar belirtmek isterim Allahın mükemmel üslubu ;

ayet; ehli kitaba dır

ayat:kuranadır

saygılarımla

Yukarı dön Göster hubeyb's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hubeyb
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Nesh hakkında bir makale (İngilizce):

 

http://www.submission.org/abrogation.html

THE LIE OF ABROGATION
THE BIGGEST LIE AGAINST THE QURAN

 

*


KURAN’A ATILAN NESH İFTİRASI

Yazan: A. Muhammed
(Yazarın Nesh Yalanı adlı kitabından alınmıştır.)

Türkçeye çeviren: Hasan Akçay

ÖNSÖZ

Bazı ulemanın Kuran’a attığı en büyük iftira Hicrî 4. yüzyılda uydurulan nesh iftirasıdır.

Örneğin şu ulema tarafından:

Ahmed bin İshak El-Dinarî (öl.
H 317),
Muhammed bin Bahr El-Esbahanî (öl. H 322),
Hebatallah bin Salame (öl. H 410) ve
Muhammed Bin Musa El-Hazmî (öl. 547).

Bu zevatın iddiasına göre, Kuran’daki bazı ayetler öteki bazı ayetleri nesh yani iptal edermiş. İptal eden ayete nasih, iptal edilene mensuh deniyor.

Bu yöntemle yüzlerce ayete iptal mühürü basılmış, konuyla ilgili kitaplarda bu işe ilim süsü verilip uzun uzun açıklamalar yapılmıştır. Örneğin Muhammed Bin Musa El-Hazmî (öl. 547)’nin "El-Nasih ve El-Mensuh"u önemlidir.

Kuran’ı anlamada zaafa düşüp "nesh"i peydahlayanlar bazı İslam ulemasıdır ama İslamın düşmanları da Kuran'ın ilahîliğine gölge düşürmek için onu bol bol istismar ederler. Yani iptalci ulema ile İslamın düşmanları ağız ve eylem birliği içindedir.

İptalÇelişki mi?

Evet, yukarda da belirtildiği üzere bazı İslam uleması ayetlerin ayetleri iptal ettiği görüşündedir. Kuran düşmanı yazarlar ise onların iptal değil çelişki olduğunu öne sürerler ve derler ki Kuran çelişkilerle maluldur; ilahî bir kitap olamaz.

Bu ikisinin ortak zaafı Kuran’ı anlamada yetersiz kalmalarıdır.

Gayrimüslim yazarlar buna ek olarak bir de Kuran’ın çarpık çevirileri tarafından yanıltılmaktadır çünkü Arapça bilmiyorlar.

Nesh ve çelişki iddiası... Her ikisi de Kuran’ı yanlış anlamanın ürünü olduğu için Kuran’ın ışığında kolayca cevaplanabilir.

İslam Ulemasının Nesh İddiası

Elif lâm râ. Ayetleri bilge ve habir olan Allah tarfaından sağlamlaştırılıp açıklanan kitaptır bu (11:1). ... Allah’ın sözleri değişmez (10:64)

Yüce Allah ayetlerinin hükümsüz ilan edilemiyeceğini bu kadar açık ve net duyuruyor. Buna rağmen İslam uleması bazı ayetlerin bazı ayetleri hükümsüz kıldığını öne sürüp Allah’ın kitabına en büyük iftirayı atabildiler.

İddialarına kanıt göstermek için çarpıttıkları iki ayet var

Birinci ayet, Bakara 106:
Biz bir ayeti siler ya da unutturur isek onun daha iyisini ya da benzerini getiririz... -Mâ nenseh min ayetin...

İptalci ulemaya göre buradaki ayet, "Kuran ayeti"dir ve nenseh iptal anlamına gelir. Gerçek midir bu; nenseh Kuranî kullanımda gerçekten iptal anlamında mı gelir?

Ayet Kuranî kullanımda dört değişik anlama geliyor:

a.mucize (17:101)
Musa’ya dokuz ayet verdik
Velekad éteynâ mûsa tıs’a âyâtin beyyinâtin...

b. ibret (25:37)
Nuh kavmi elçileri yalanladılar. İnsanlara ibret olsunlar diye Biz de onları boğduk.
Ve kavme nûhin lemmâ kezzebû’r rusule ağraknâ hüm ve cealnâ hüm li’n nâsi âyeté

c. işaret (19:10)
(Zekeriya,)
"Rabbim!" dedi; bana bir işaret ver."
Kâle rabbi ‘c’allî âyeté

d. Kuran ayeti (38:29)
Bu kutsal kitabı, ayetlerini düşünsünler diye, sana indirdik.
Kitâbün enzelnâ hü ileyke liyeddebberû âyâtih

Şimdi Bakara 106'daki ayet kelimesi bunların ölçüsüne vurulunca görülür ki asla Kuran ayeti anlamına gelmiyor.
Mucize
, ibret, işaret ... Bu üç anlamın her hangi biri olabilir. Ama Kuran ayeti asla.

Çünkü eğer Kuran ayeti anlamına gelseydi

1- unutturur isek ifadesi havada kalırdı. Çünkü Kuran’daki hiçbir ayet unutulamaz. Müfessirlerin temelsizce öne sürdüğü üzere, nesh edilmiş olsa bile hâlâ Kuran’dadır; herkesin gözünün önündedir; unutulmuş değildir; unutulamaz.

2- benzerini getiririz ifadesi de havada kalırdı. Çünkü bir ayetin benzeri getirilecekse kendisi niye nesh edilsin?!
Allah öyle abes iş yapmaz.

Ama ayet eğer mucize, ibret, işaret diye algılanırsa 2:106’daki bütün ifadeler yerli yerine oturur. Çünkü mucize, ibret, işaret zamanla unutulur. Tabii eğer Kuran onları bize hatırlatıyorsa başka. Örneğin Musa ve İsa’ya verilmiş olan mucizeleri unutmuyoruz çünkü Kuran’da var onlar; gözlerimizin önündeler.

Ayrıca onun daha iyisi ya da benzeri ifadesi de yerini bulur. Çünkü Allah bir mucizenin yerine onun daha iyisini ya da benzerini elbet koyabilir (Zuhruf suresi):

Musa’yı ayetler ile (mucizeler ya da işaretler ile) Firavun ve erkanına yolladık.
Musa, "Ben evrenlerin Rabbinden elçi geldim," dedi (46). Ama onlara ayetlerimizi iletince güldüler (47). Her biri bir öncekinden daha büyük ayetlersterdik ve belki dönerler diye başlarına çeşitli felaketler getirdik (48).


*

 

Enfal 65 ve 66'ya gelince, ben bu ayetleri her halde onlarca kez okudum ama birinin ötekini nesh ettiği aklımın ucundan bile geçmedi.

Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler.
Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir (8:65).

Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah'ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir (8:66).

Yüce Allah 65 nci ayette genel bir durum tesbiti yapıp açıklıyor ki savaşta iman gücü sayesinde az sayıdaki mümin çok sayıdaki imansızı yener; örneğin bir mümin on imansıza bedeldir. 66 ncı ayette ise ilk muhatapların özel durumunu göz önüne alıyor ve şunu belirtiyor:

Ama siz bire on üstünliğe ulaşmadınız çünkü iman henüz sizin kalplerinize girmedi:

İman henüz sizin kalplerinize girmedi
Ve lemmâ yedhuli'l îmanü fî kulûbiküm (49:14)

Burda neshedilecek ne var?
Hiç bir şey!

Dediğim gibi ben bu ayetleri daha önce onlarca kez okudum; nesh fitnesi aklımın ucundan bile geçmedi.
Çünkü Kör Mektum'um ben. Nesh misillu hiçbir önyargım yok. Övgü Allah'a.

Sevgi ile,
Hasan Akçay
Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Bu konu ile ilgili yazı yazan değerli kardeşlerimin yazılarına ek olarak aşağıdaki değerlendirmeyi bilgilerinize sunmak istiyorum.

A'lâ; 6: “Senukriüke fela tensa;”
Sana okutacağız da  unutmayacaksın.”

A'lâ;7:” İlla maşaAllah innehu ya'lemulcehre ve ma yahfa;”
MaşaAllah /Allah’ın dilediği müstesna. Muhakkak ki O, cehri /açığı de bilir, gizleneni de.”

 

 

Bu hususu böylece tesbit ettikten sonra şimdi nesh mes'elesini ele alabiliriz:

 Nahl;101:” Ve iza beddelna ayeten mekâne ayetin vAllahu a'lemu bima yünezzilu kalu innema ente müfter bel ekseruhüm la ya'lemun;”
Biz bir ayeti bir ayetin yerine tebdil ettiğimizde- ki Allah neyi indirdiğini daha iyi bilir- dediler ki: “Sen yalnızca bir iftiracısın!”. Bilakis, onların ekseriyeti bilmezler.”

Bu ayet Mekke’de vahy edilmiştir.

Bakara;106:” Ma nensah min ayetin ev nünsiha ne'ti bi hayrin minha ev misliha elem ta'lem ennAllahe alâ külli şey'in kadiyr;”
Biz bir ayeti nesh eder /siler yahud unutturursak, ondan daha hayırlısını veya mislini getiririz Bilmedin mi ki Allah her şeye kadirdir?

Bu ayet Medine’de vahy edilmiştir.

 

Genel kanıya göre bunların ikisi de değişik üslûbla şu olguyu anlatmaktadır:  Peygamber Efendimize vahyedilen bazı âyetler, Allah'ın hikmeti uyarınca Peygamber'in belleğinden silinmiş ve onların yerini doldurmak üzere başka âyetler vahyedilmistir

 Bu değiştirme ve unutturma işlemini yapan da Allah'ın kendisidir. Allah o âyetlerin unutulmasını dilediği için Peygamberimiz onları unutmuş, yahut onlar Peygamberimizin belleğinden silinmiş, onların yerini yeni vahiyler doldurmuştur. Bu, âyetin hem metninin, hem de anlamının kaldırılması şeklinde neshtir.

 

Nesh , yazıyı silmek anlamına geldiği gibi, yazıyı kopye etmek anlamına da gelir. Yani zıt anlamlı bir kelimedir. Ancak Bakara 106'da silmek anlamında kullanıldığı açıktır. Çünkü bu nesh eylemi, unutma ile ilgili olduğu için "nesheder veya unutturursak" deniliyor.

Ayrıca Nahl 101. âyetten de neshedilen şey yerine başka bir âyet geldiği için buna “tebdil” de denmiştir. Yani neshedilen âyet, başka bir âyetle değiştirilmiştir. Yeni vahyedilen âyet, bir öncekinin tersi değil, benzeridir. Neshedilen âyetle yeni âyet arasında bir aykırılık söz konusu değildir. Öyle olsaydı, ikincisi birincisinin benzeri olmazdı. Benzeri olduğuna göre önceki ile sonraki arasında anlam karşıtlığı yoktur. Sadece Peygamber'in, insanlık gereği, unuttuğu âyetin yerine benzeri bir âyet getirilmiştir.

Nahl 101. âyetinin sonundaki “…kalu innema ente müfter …”
dediler ki: “Sen yalnızca bir iftiracısın!”.

Şimdi bu sözü söyleyen kimdir? Peygamber'in sahâbîleri böyle bir şey söylemezler. Bu sözü söyleyenler inan­mayanlar ise acaba onlar, Kur'ân âyetlerini okumuş öğrenmişler miydi? Ki unutulmuş bir âyetin yerine yenisi vahyedilince hemen bunun farkına varıp "Sen iftiracısın!" desinler?

 Bu sözden, onların içinde Kur'ân'ı din­leyip, içeriğini bilen kimselerin olduğu, fakat inatları ve çeşitli nedenler yüzünden hakkı kabul etmedikleri anlaşılmaktadır. Âyetin sonunda “…bel ekseruhüm la ya'lemun… “"Ekseriyeti bil­mezler" ifadesinden, içlerinde gerçeği bilenlerin de olduğu anlaşılmaktadır.

Yine bu âyetten, Kur'ân'ın ancak Kur'ân ile neshedileceği anlaşılır. Çünkü "Bir âyeti başka bir âyetle değiştirdiğimiz zaman" ifadesi, neshedilen âyetin yerine, yeni bir âyet getirildiğini belirtmektedir.

Bakara 106. âyet ise bu konuda daha kesindir. Bu âyetlerde anlatılan nesh, tamamen unutulmuş, Peygamber'in belleğinden silinmiş bir âyetin yerine, yenisinin getirilmesi olayıdır. İşte Kur'ân'ın anlattığı nesh bundan ibarettir.

Müfessirler, bundan ayrı olarak metni Kur'ân’da durduğu halde hük­mün kaldırılması ve hükmü durduğu halde âyetin metninin Kur'ân'dan kaldırılması şeklinde iki nesih türünden daha söz ederler ve bunlardan örnekler verirler. İkinci âyete nâsih/yürürlükten kaldıran, birinci âyete mensûh/yürürlükten kaldırılan denilir.

 

BU GÖRÜŞLER ALLAH’IN KİTABINA İFTİRADIR.

 

Önce:

Nisa;82:” Efela yetedebberunel Kur'an ve lev kâne min ındi ğayrıllahi levecedu fiyhıhtilafen kesiyra;”
Kur’an’ı tedebbür/ derinlemesine düşünmüyorlar etmiyorlar  mı? Eğer Allah indi’nin ğayrından olsaydı, elbette onun içinde bir çok ihtilaf/çelişki bulurlardı.

 

âyetine bakalım. Buna göre Allah’dan gelen sözde ihtilâf /çelişki olmaz. Çelişki olmayan yerde müfessirlerin ortaya attıkları, ikinci ve üçüncü türden bir nesh de olmaz. Bu tür nesh, ancak çelişkili sözler arasında olabilir.

 

Ayrıca Allah’ın, sözünü değiştirmeyeceği de vurgulanmıştır:

 

En’am;34:” Ve lekad küzzibet Rusulün min kablike fesaberu alâ ma küzzibu ve uzu hatta etahüm nasruna ve la mübeddile li Kelimatillah ve lekad caeke min nebeil murseliyn;”
Andolsun ki senden önce de Rasûller yalanlanmıştı. Nusretimiz kendilerine gelinceye kadar yalanlanmalarına ve eziyyet edilmelerine sabrettiler. Allah kelimelerini tebdil edecek/değiştirecek yoktur. Andolsun ki irsal olunanların haberinden bir kısmı sana gelmiştir.

 

Allah'ın kelimelerini başkası değiştiremeyeceği gibi, kendisi de sözlerini ve karar­larını değiştirmez:

 

Kaf;29:” Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma ene bi zallamin lil abiyd;”
Benim katımda kavl /söz değiştirilmez. Ve ben kullara  zulmedici değilim”.

 

Yunus;64:”Lehümül büşra fiyl hayatid dünya ve fiyl ahireti, la tebdiyle likelimatillahi, zâlike hüvel fevzül azîym;”
Dünya hayatında da Ahirette de buşra/müjde vardır onlara. Allah Kelimeleri için asla tebdil/ değişme, bedel yoktur. İşte bu aziym kurtuluştur.

 

Ayetlerde açıkça görüldüğü gibi  Kur'ân, Allah katında sözün değiştirilmeyeceğini, Allah'ın sözlerinde birbirine aykırı şeyler bulunmadığını vurguluyor. Allah'ın buyruğu ile indirilen Kur'ân'da çelişki yoksa, mevcut bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırma anlamında bir nesih de yoktur. O halde Kur'ân'ın kastettiği nesh, âyetin Peygamberimize unutturulmasıdır. Unutturulmuş âyetin ne metni, ne de hükmü Kur'ân'da yoktur.

O Allah'ın dilemesiyle Peygamberimize unutturulmuş ve yerine ondan daha hayırlı veya onun dengi âyetler vahyedilmiştir.

Burada kafaya takılacak olan şey, Kur'ân'ı kabul etme­yenlerin, Peygamber Efendimize: "Sen uydurmacısın" demiş olmalarıdır. Zîrâ onların böyle diyebilmeleri için Kur'ân âyetlerini gayet iyi bilmeleri, onda birbirini tutmaz âyetlerin bulunduğunu saptamaları gerekirdi.

Oysa ; ne Kur'ân'da birbirini tutmayan çelişen âyetler vardır, ne de Kur'ân'ı kabul etmeyen insanlar vardır.

Onlar Kur'ân'ı kabul etmiyor ve onu dinlemiyorlardı ki öğrensinler.Hatta  Kendileri dinlemedikleri gibi dinleyenlere de engel oluyorlardı:

Fussilet;26:” Ve kalelleziyne keferu la tesmeu li hazel Kur’âni velğav fiyhi lealleküm tağlibun;”
Kafir olanlar dediler ki: “Şu Kur’an’ı dinlemeyin ve Onun hakkında lağv edin/ boş söz söyleyin; gürültü edin ki belki galip gelirsiniz.

 

Âyetler arasında çelişki bulanlar, Kur'ân'dan önceki Kitâb'ı bilenler olmalıdır. Herhalde bunlar gerek Araplardan, gerek Yahudilerden olan Kitâb ehli, okumuş kimselerdi.

 Kur'ân,

A’raf;157:” Elleziyne yettebiuner Rasûlen Nebîyyel Ümmiyyelleziy yecidunehu mektuben ındehüm fitTevrati vel’ İnciyl ye'müruhüm bil ma'rufi ve yenhahüm anil münkeri ve yuhıllu lehümüt tayyibati ve yüharrimü aleyhimül habaise ve yedau anhüm ısrahüm vel ağlalelletiy kânet aleyhim felleziyne amenu bihi ve azzeruhu ve nasaruhu vettebeunNuralleziy ünzile maahu, ülaike hümül mülflihun;”
Onlar ki nezdlerindeki Tevrat’ta ve İncil’de yazılmış bulacakları O Rasûl’e, Ümmiy Nebî’ye tabi olurlar. Onlara marufu emreder ve onları münkerden nehyeder; onlara tayyibatı  helal, habisleri haram kılar; onlardan ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri kaldırır. İşte Ona iman eden, Ona saygı gösteren Ona yardım eden ve Onunla birlikte inzal olunan Nur’a tabi olanlar var ya, işte onlardır felaha erenlerin ta kendileri.”

 

Bu âyetinin bildirdiğine göre Yahudilerin, zamanla dinleştirdikleri birtakım kısıtlamaları, haramları kaldırınca, bunu Kitâblarına, dinlerine aykırı bulanlar  Peygamber Efendimize, uydurmacı olduğunu söylemişlerdir.

Kur'ân'da, insanları engelleyen o hükümler yerine Allah'ın, yeni hükümler koyduğu, o kısıtlayıcı hükümleri kaldırdığı vurgulanmıştır. Gerçi Kur'ân, o Kitabı genelde musaddik/doğrulayıcıdır ama ona insanlar tarafından katılmış hükümleri de değiştirmiş ve insanları engelleyen hüküm­leri kaldırmıştır. Yahudilerin, etler konusundaki yasaklarının; müşriklerin de bahîre, sâibe gibi geleneksel kısıtlayıcı uygulamalarının kaldırılması bu türdendir. İşte kastedilen neshin, önceki dinin bazı hükümlerinin kal­dırılması, ta'dîl edilmesi şeklindeki nesih olma olasılığı da güçlüdür. Eğer böyle ise bu da İlâhî hikmetin gereğidir.

 

 

 

Nesh iddiası, Peygamberimizin sözüne değil, müfessir ve fakîhlerin birbirinden aktarma sözlerine dayanmaktadır. Zaten bu konuda. Peygamber Efendimizden sağlam bir söz gelseydi, nâsih ve mensûh âyetlerin sayısında kişilere göre bu kadar fark görülmez, kiminin mensûh saydığını öteki muhkem saymazdı.

Mensûh sayılan kimi âyetlerin, kendilerini neshettiği ileri sürülen âyetlerden sonra indiği tesbit edilmiştir. İnsanların, kendi görüşlerine dayanarak herhangi bir âyeti neshetmeğe  hakları yoktur. Bu kimsenin de haddi olmamalıdır.

 

 

 Kaf;29:” Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma ene bi zallamin lil abiyd;”
Benim katımda kavl /söz değiştirilmez. Ve ben kullara  zulmedici değilim”.

Yunus;64:”Lehümül büşra fiyl hayatid dünya ve fiyl ahireti, la tebdiyle likelimatillahi, zâlike hüvel fevzül azîym;”
Dünya hayatında da Ahirette de buşra/müjde vardır onlara. Allah Kelimeleri için asla tebdil/ değişme, bedel yoktur. İşte bu aziym kurtuluştur.

 

Bedl, ibdâl, tebdil, tebeddül ve istibdâl: Bir şeyi başka bir şeyle değiş­tirmek, bir şeyi başka bir şeyin yerine koymak demektir.

 

Allah'ın, sözünü değiştirmeyeceğini vurgulayan bu âyetler, Kur'ân'da nesih bulunduğu iddialarını ortadan kaldırır. Çünkü Kur'ân Allah'ın kelimelerindendir. Allah'ın kelimeleri değişmeye­ceğine göre nesih iddialarının anlamı kalmaz. Allah'ın, kelâmını değiştirdiği anlamında nesih Kur'ân'da yoktur. Fakat Yazılmamış olan bazı vahiylerin unutulmuş olması doğaldır. Peygamber Efendimizin', herhangi bir sebeple yazılmadığı için unutmuş olduğu bazı vahiy parçalarının yerine yenileri vahyedilerek boşluk kapatılmıştır ki bu nesih değildir.

Kusursuzluk sadece Allaha mahsusdur.

Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

 

Yunus;63-) Elleziyne amenu ve kânu yettekun;
Onlar ki iman etmişler ve korunmayı gerçekleştirmişlerdir.

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats