Yazanlarda |
|
ibrahimim Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Namazın niteliği, vakti ve rekât sayısı!
Nitelik ve amaç:
Salatın/namazın niteliği, kalitesi, mahiyet yada Kur’an’ın istediği nedir?.
Salat/namaz hususunda Kur’an’ın üzerinde durduğu konu vakit yada rekat sayısı değil! Niteliktir. Süreklilik, samimiyet/içsellik, huşuu ve huduu, maddi ve manevi temizlik, tazim saygı, bağlılık vb..
Namaz gösterişsiz olmalı!!! Âdemoğlu sinesinde barındırdığı her türlü endişeyi kaygıyı ve güvensizlik duygusunu itminan edeceği, Müslüman’ın İlahıyla olan özel bağı, sükûn bulabileceği, yalnızlığını paylaşacağı, alacağı önemli kararları, içindeki fırtınaları, acıyı kederi derdi kasaveti sunacağı ve arada hiçbir engel olmadan Rabbine götürecek en yakın mesafe namazdır. “Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.” 2/153
Aşkın olanın hiçbir mekan veya zaman sınırlaması yapmadan her an kulunu davet ettiği, müthiş bir hediyedir namaz. “..Allah anıldığında yürekleri titreyen..”8/2
Sevinçlimi sin, yoksa sıkıntılımı, içinden çıkamadığın bir sorunun mu var, yada kimseyle paylaşamadığın bir sırrın, bir ayıbın mı var, beklide huzur arıyorsun, ne bileyim, insana dair ne kadar erdem veya zaaf varsa say sırala, Rabbimiz çağırıyor ve bize değer veriyor; “..Sen onları rüku eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri-izi vardır. Bu onların Tevrat'taki nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır bu ekin..” 48/29
(2/3,177 - 5/12 - 6/92 - 8/2,3 - 9/71 - 17/110 - 22/35,41 - 23/2 - 31/4 - 35/29 - 70/22,23,34)
Allah’ın kulların yaptığı ibadetlere ihtiyacı yok, kullarında fazla yada eksik kılmasıyla dereceleri yükselmez. Allah gönderdiği mesaja, kulların ne kadar önem verdiğine ve yaşantılarına ne kadar aktardığına bakar.
İşte bunun içinde sıklıkla kendisinin anılmasını ister. Her an Allah’ı anın ki doğru iş tutasınız, hayatınızın merkezinde Allah olsun, insan sosyal bir varlıktır, ünsiyet/yakınlık kurduğu için “insan” adını almıştır, hayatı etrafındaki her varlıkla dolaysıyla diğer insanlarla ilişki içerisindedir. Eşiyle, çocuklarıyla, akrabalarıyla, komşularıyla, arkadaşlarıyla, okulda, işte, sporda yaşadığı toplumda hayatın her alanında ilişki içerisindedir. Müslümanların bu ilişki yumağının merkezine Allah’ı koymaları istenmektedir. Merkezde kimin olduğunu hatırlamak için de belli vakitlerle namazını hayşiyetle, samimiyetle ve yüreğinin derinliklerinden gelen bir istekle ifa etmesi gerekmektedir.
Amacı imanı tazelemek, 8/2,3,4 ahlakı zinde ve dinamik tutmak, 29/45 – 107/1-7 sosyal olarak Müslümanlarla ortak birliktelik oluşturmak 2/43,125 – 3/43 – 5/55 cemaat ruhunu zinde tutmak ortak mekanlarda bir araya gelmek. 2/125 - 22/25,26,27
Hülâsa namazın vakit yâda rekât sayısının çokluğu değil, niteliği önemlidir.
Vakti:
Vakitlerle ilgili ayetler, 11/114 – 17/78,79 – 20/ 130 - 24/58 – 30/17,18 -50/39,40 -
Rekatlarla ilgili ayetler, 4/101,102,103
Vakit konusunda iki görüş üç uygulama vardır.
Görüşler:
1.) Görüş “Beş vakit” diyenler: Sabah, öğlen, ikindi, akşam ve yatsı
2.) Görüş “Üç vakit” diyenler: A) Sabah, öğlen ve akşam B) Sabah, akşam ve gece
Uygulamalar:
1.) Beş vakit’i zamanında kılmak.
2.) Beş vakit’i cem/birleştirerek üç vakitte beş kılmak.
3.) Üç vakit’i zamanında kılmak.
Rekâtların sayısına gelince, uygulama malumunuzdur, birde rekâtların sayısının iki olduğunu söyleyenler vardır.
Bu görüşlere Kur’an ne diyor? Üç vakit ve iki rekât diyenlerin Kuransal delilleri daha fazla görünüyor, ama beş vakit kılanların da zarar ettiği söylenemez.
Peki, namaz meselesinin Kur’an’da neden sınırları kalın hatlarla çizilmemiş?
1.) Neden zaten o toplumda uygulanan bir mesele olduğu için, bazı düzenlemeler yapıldıktan sonra aynen devam edin tarzında olmuştur.
2.) Neden Allah vakit ve rekât sayısına yani kemiyete değil keyfiyete önem vermiştir.
3.) Neden ise asgari vakit (3) ile asgari rekât (2) sayılarını emretmiş, bundan fazlasını kullara bırakmıştır. Çünkü insanların sosyo-psikolojik durumları aynı değil, insanlar çeşit çeşittir, duygusal, mantıklı, kuralcı, titiz, tembel, çalışkan vs.. vs.. zaten Kuran’da da bunun izlerine rastlamak mümkün ör: “..hasta yada su bulamamışsanız teyemmüm edin..” 4/43-5/6“..ölmeyecek kadar yiyin..” 5/3 “..korku halinde namazı kısaltmanızda bir sakınca yoktur..” 4/103 vb.. ayetlerden de anlıyoruz ki hayatın her zorluğu düşünülerek asgari miktarda yani 2 rekat 3 vakit yeterli görülmüştür. Ama bu fazla kılınmaz anlamına gelmemeli, bakın “..sana has nafile olarak gecenin bir kısmında kalk..” “umulur ki rabbin seni övülmüş bir makama çıkarır..” 17/79 yani asgari olanın dışında Rabbine niyazda bulana bilirsin ve üstelik bu senin Allah katında değerini yükseltir.
Tarih kitaplarında, Resulullah’ın vahiy gelmeden önce beş vakit namaz kıldığı ve Kur’an tamamlandıktan sonrada aynı şekilde devam ettiğine yer vermektedir. Şahsen bende üç vakit iki rekat olduğuna kanaat etmeme rağmen beş vakit namazıma devam ediyorum çünkü fazladan kılma imkanım el verdikten sonra benim için çok faydalı bir ibadettir.
Not: Kesinlikle namazın kazası yoktur.
Allah ihlasla kıldığımız namazlarımızı kabul buyursun.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
|
Yukarı dön |
|
|
savasen Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 331
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam İbrahimim kardeş,
Değerli paylaşımınız için teşekkürlerimi sunuyorum.
__________________ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
|
Yukarı dön |
|
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
SLM,Ibrahim Kardesim,İncil'deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır bu ekin..” 48/29
http://www.fotosearch.de/CSK402/ks96074/ soldaki resme tiklarsaniz büyür.
bende resimlerle ifade edim kendimi dedim,belki anlayan olur,ki hersey resimle ifade edilemiyor.
Ayrica asagidaki ayetler üzerinde tefekkür etmenin yararli olacagi icin,sundum.
177 Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı/duayı yerine getirir,zekâtı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır takva sahipleri.
Âl-i İmrân 61
(Medenî 89) Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki: Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı çağıralım, sonra da dua edelim de Allah'tan yalancılar üzerine lanet dileyelim
A’râf 55
(Mekkî 39) Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.
Ra’d 14
(Mekkî 96) El açıp yalvarmaya layık olan ancak O'dur. O'nun dışında el açıp dua ettikleri onların isteklerini hiçbir şeyle karşılamazlar. Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir. Halbuki (suyu ağzına götürmedikçe) su onun ağzına girecek değildir. Kafirlerin duası kuşkusuz hedefini şaşırmıştır.
Yûnus 10
(Mekkî 51) Onların oradaki duası: "Allah'ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!" (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise "selam" dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
Kehf 28
(Mekkî 69) Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.
Yedigimiz SUCUK larin bir SU dan olsunu kesfetmek de,bence Rabbimizin ayetlerinden birisini anlamis olmakdir.
En dogrusunu Rabbimiz bilir.
|
Yukarı dön |
|
|
sebemelikesi Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 03 aralik 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 49
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ibrahimim Yazdı:
Namazın
niteliği, vakti ve rekât sayısı!
Nitelik
ve amaç:
Salatın/namazın
niteliği, kalitesi, mahiyet yada Kur’an’ın istediği nedir?.
Salat/namaz
hususunda Kur’an’ın üzerinde durduğu konu vakit yada rekat sayısı değil!
Niteliktir. Süreklilik, samimiyet/içsellik, huşuu ve huduu, maddi ve manevi
temizlik, tazim saygı, bağlılık vb..
Namaz
gösterişsiz olmalı!!! Âdemoğlu sinesinde barındırdığı her türlü endişeyi
kaygıyı ve güvensizlik duygusunu itminan edeceği, Müslüman’ın İlahıyla olan
özel bağı, sükûn bulabileceği, yalnızlığını paylaşacağı, alacağı önemli
kararları, içindeki fırtınaları, acıyı kederi derdi kasaveti sunacağı ve arada
hiçbir engel olmadan Rabbine götürecek en yakın mesafe namazdır. “Ey iman
sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki,
Allah sabredenlerle beraberdir.” 2/153
Aşkın olanın hiçbir mekan veya zaman
sınırlaması yapmadan her an kulunu davet ettiği, müthiş bir hediyedir namaz.
“..Allah anıldığında yürekleri titreyen..”8/2
Sevinçlimi sin, yoksa sıkıntılımı, içinden
çıkamadığın bir sorunun mu var, yada kimseyle paylaşamadığın bir sırrın, bir
ayıbın mı var, beklide huzur arıyorsun, ne bileyim, insana dair ne kadar erdem
veya zaaf varsa say sırala, Rabbimiz çağırıyor ve bize değer veriyor; “..Sen
onları rüku eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve
hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri-izi
vardır. Bu onların Tevrat'taki nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle:
Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz
kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır
bu ekin..” 48/29
(2/3,177
- 5/12 - 6/92 - 8/2,3 - 9/71 - 17/110 - 22/35,41 - 23/2 - 31/4 - 35/29 -
70/22,23,34) &nb sp;
Allah’ın
kulların yaptığı ibadetlere ihtiyacı yok, kullarında fazla yada eksik
kılmasıyla dereceleri yükselmez. Allah gönderdiği mesaja, kulların ne kadar
önem verdiğine ve yaşantılarına ne kadar aktardığına bakar.
İşte
bunun içinde sıklıkla kendisinin anılmasını ister. Her an Allah’ı anın ki doğru
iş tutasınız, hayatınızın merkezinde Allah olsun, insan sosyal bir varlıktır,
ünsiyet/yakınlık kurduğu için “insan” adını almıştır, hayatı etrafındaki her
varlıkla dolaysıyla diğer insanlarla ilişki içerisindedir. Eşiyle,
çocuklarıyla, akrabalarıyla, komşularıyla, arkadaşlarıyla, okulda, işte, sporda
yaşadığı toplumda hayatın her alanında ilişki içerisindedir. Müslümanların bu
ilişki yumağının merkezine Allah’ı koymaları istenmektedir. Merkezde kimin
olduğunu hatırlamak için de belli vakitlerle namazını hayşiyetle, samimiyetle
ve yüreğinin derinliklerinden gelen bir istekle ifa etmesi gerekmektedir.
Amacı
imanı tazelemek, 8/2,3,4 ahlakı zinde ve dinamik tutmak, 29/45 –
107/1-7 sosyal olarak Müslümanlarla ortak birliktelik oluşturmak 2/43,125
– 3/43 – 5/55 cemaat ruhunu zinde tutmak ortak mekanlarda bir araya gelmek.
2/125 - 22/25,26,27
Hülâsa
namazın vakit yâda rekât sayısının çokluğu değil, niteliği önemlidir.
Vakti:
Vakitlerle
ilgili ayetler, 11/114 – 17/78,79 – 20/ 130 - 24/58 – 30/17,18 -50/39,40 -
Rekatlarla
ilgili ayetler, 4/101,102,103
Vakit
konusunda iki görüş üç uygulama vardır.
Görüşler:
1.) Görüş “Beş
vakit” diyenler: Sabah, öğlen, ikindi, akşam ve yatsı
2.)
Görüş “Üç vakit” diyenler: A) Sabah, öğlen ve akşam B) Sabah, akşam ve
gece
Uygulamalar:
1.) Beş vakit’i
zamanında kılmak.
2.) Beş vakit’i
cem/birleştirerek üç vakitte beş kılmak.
3.)
Üç vakit’i zamanında kılmak.
Rekâtların
sayısına gelince, uygulama malumunuzdur, birde rekâtların sayısının iki
olduğunu söyleyenler vardır.
Bu
görüşlere Kur’an ne diyor? Üç vakit ve iki rekât diyenlerin Kuransal delilleri
daha fazla görünüyor, ama beş vakit kılanların da zarar ettiği söylenemez.
Peki, namaz
meselesinin Kur’an’da neden sınırları kalın hatlarla çizilmemiş?
1.) Neden zaten o
toplumda uygulanan bir mesele olduğu için, bazı düzenlemeler yapıldıktan sonra
aynen devam edin tarzında olmuştur.
2.) Neden Allah
vakit ve rekât sayısına yani kemiyete değil keyfiyete önem vermiştir.
3.)
Neden ise asgari vakit (3) ile asgari rekât (2) sayılarını emretmiş,
bundan fazlasını kullara bırakmıştır. Çünkü insanların sosyo-psikolojik
durumları aynı değil, insanlar çeşit çeşittir, duygusal, mantıklı, kuralcı,
titiz, tembel, çalışkan vs.. vs.. zaten Kuran’da da bunun izlerine rastlamak
mümkün ör: “..hasta yada su bulamamışsanız teyemmüm edin..”
4/43-5/6“..ölmeyecek kadar yiyin..” 5/3 “..korku halinde namazı
kısaltmanızda bir sakınca yoktur..” 4/103 vb.. ayetlerden de anlıyoruz ki
hayatın her zorluğu düşünülerek asgari miktarda yani 2 rekat 3 vakit yeterli
görülmüştür. Ama bu fazla kılınmaz anlamına gelmemeli, bakın “..sana has
nafile olarak gecenin bir kısmında kalk..” “umulur ki rabbin seni övülmüş
bir makama çıkarır..” 17/79 yani asgari olanın dışında Rabbine niyazda
bulana bilirsin ve üstelik bu senin Allah katında değerini yükseltir.
Tarih
kitaplarında, Resulullah’ın vahiy gelmeden önce beş vakit namaz kıldığı ve
Kur’an tamamlandıktan sonrada aynı şekilde devam ettiğine yer vermektedir.
Şahsen bende üç vakit iki rekat olduğuna kanaat etmeme rağmen beş vakit
namazıma devam ediyorum çünkü fazladan kılma imkanım el verdikten sonra benim
için çok faydalı bir ibadettir.
Not:
Kesinlikle namazın kazası yoktur.
Allah
ihlasla kıldığımız namazlarımızı kabul buyursun.
|
|
|
Selamlar sayın ibrahimim
Allah razı olsun. Namaz hakkında söylediklerinizi
umarım her namaz kılan aynı şekilde uygular. Gerçi, bu şekilde uygulayan oldukça
azınlıkta.
Namazda as olan huşu ama ne yazık ki bundan ziyade
rekât sayısının çokluğu ön planda. İnsanlar bir türlü geçmiş bilgilerinden
kurtulamıyor. Sanki rabbimin bizim ibadetlerimize ihtiyacı varmış gibi ne kadar
çok kılarsam o kadar çok hoşuna gider hesabı.
Çocuklarımıza namazı sevdirmek yerine bıktırmayı
denemişler. Örneğin çocuklara yatsı namazını 13 değil de 4 rekât, öğle namazını
10 değil de 4, ikindiyi 8 değil de 4 olarak sunsak beklide namaz kılan
çocukların sayısı bu karda az değil çok fazla olacak. Ama olur mu hiç, hâşâ
Allahtan daha merhametli olmaya çalışmak, kuranının dediğine değil de,
insanların kendi fikir ve düşüncelerine göre yaşamalarından kaynaklanan bu
yanlışlar ne yazık ki namazı gerçek mahiyetinden çıkarıp yani rabbe giden yolda
rable buluşmanın güzelliğinden habersizce, şuursuzca yalnızca şekilden ibaret
yapılan bir harekete dönüştürmek. Evet, gerçekten kaç insan namazın gerçek
manasını kavramış her şeyden önce kaç imam namazda as olanın huşu, hudu
olduğunu cemaatine anlatmış rabbimin bizden istediği sayı değilde huşu olduğunu
verebilmişler. Eğer vermiş olsalardı ısrarla rekât sayısını değil de rable
buluşmanın ona yakınlaşmanın güzelliğinden bahsederlerdi.
Sıkıntıya düşen insanın sıkıntısını arz edecek tek
merci Allaha’la buluşma noktasının secdeler olduğunu,
Gün içerisinde işlemiş olduğu günahların affına
sığınacağı af dileyeceği tek kapı ve bu kapıya giden yolunda yine secde olduğu,
Yapayalnız kaldığınız hiçbir çıkış kapısı bulamadığınız anlarda size yardım
edecek tek merci olan Allaha teslimiyetinden dolayı yardım elinin uzatıldığını
hissetmenin en güzel anının namaz anı olduğunu.
Namazı bu şekliyle ele almalıyız diye düşünüyorum.
Daha doğrusu olması gereken bu dur diye düşünüyorum. Böyle düşünülmediği içinde
ısrarla namazın kazası diye bir fikir sunuyorlar. Ben toplum olarak namaz
bilincinin yeni baştan ele alınmasını birinci elden sorumlu olanların bu şuuru
insanlara vermesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Ve özelliklede şunu belirtmek istiyorum.
çocuklarımıza peygamber efendimizin çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde onlara
namazı emredin on yaşında hala kılmıyorsa onları biraz dövün sözünün
söylenmesi yerine, namazın Allah ile buluşma noktası olduğunu ve bu
anın güzelliğini anlatmak ve namaz bilincini en güzel bir biçimde vermek
gerekir diye düşünüyorum.
2/45 Sabra ve namaza sarılarak yardım
dileyin.Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir.
2/110 Namazı kılın, zekatı
verin.Özbenlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında
bulacaksınız.Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.
2/153 Ey iman sahipleri!Sabra ve namaza
sarılarak yardım dileyin.Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle
beraberdir.
Allah’a
emanet olun.
__________________ "De ki: "İbadetiniz olmasa Rabbim size ne diye değer versin?"
|
Yukarı dön |
|
|
osman1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 19 kasim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 178
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Namzzın beş vakit olduğu çok açık...
gündüzün iki tarafı...sabah ve akşam
Duliki şems öğle
Salatul vusta ikindi...
Salatul işa yatsı namazıdır...
Namzın rekatları Kur'anda geçmez ....
İki bilinen havf namazı imamın kısaltığı kadardır yani ikidir..
Birinci rekatta selam vermemiştir ki yarısı bir olsun...
İşa yatsı demektir...
Hepsinin ötesinde peygamber bugün normalde bildiğimiz rekat adedi kadar kılmıştır(farzlar için)
Kur'anda salat dua ve namazın içindeki ciddiyet ve saygı demektir..
Salatsız namaz içi boş karpuz gibidir.Yenmez ve kabul değildir
Esas namaz salat artı ritüellerdir yani Essalattır(el takılı marife dir)
Eğer salat namaz olsaydı innellahe ve melaiketühü.....ayetindede geçen salat haşa Allah ve melekleri Resule namaz kılarlar olur ki bu saçmadır..
Allah ve melekleri Resulünü önemserler değer verirler demektir
Namzdaki salat ise Allaha namzda verilen değerdir namzda iken çarşı pazar gezme demektir vesselam..
|
Yukarı dön |
|
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
slm,osman kardesim, hersey apacikdir Kuran da,yeterki arayip,tarafsiz bir sekilde,okuyalim,ince ince düsünüp kavramaya calisalim,ve peygmaber efnedimizin durmunu da göz önüne geitrmeyi calisalim,aynen sana indiriliyormus gibi.
bildiginiz gibi rabbimiz diyorki, bu Kuran da hicbirseyi aciklanmadik birakmadik,herseyi detayli olarak acikladik.Güzel bir örnek verecek olursam Miras konularidir, inceden inceye hersey aciklansmis.
daha ileri gitmek SAHSI yorumlara dayanir,ve sahsi yorumlardan uzak durulmasini tercih ederim.
benim düsüncem KURANI,tarafsiz bir sekilde aciklamakdir,oldugu gibi.
Selametle kaliniz.
|
Yukarı dön |
|
|
derin1 Newbie
Katılma Tarihi: 16 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 4
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamun aleyküm İbrahimim,
Negüzele ifade etmişsin;Namaz gösterişsiz olmalı!!! Âdemoğlu sinesinde barındırdığı her türlü endişeyi kaygıyı ve güvensizlik duygusunu itminan edeceği, Müslüman’ın İlahıyla olan özel bağı, sükûn bulabileceği, yalnızlığını paylaşacağı, alacağı önemli kararları, içindeki fırtınaları, acıyı kederi derdi kasaveti sunacağı ve arada hiçbir engel olmadan Rabbine götürecek en yakın mesafe namazdır. “Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.” 2/153
Allah razı osun,
Biz müslümanlar olarak namazı gereği gibi anlayıp,gereği gibi ifa edebilsek problemlerin çoğu bitecek,
Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir. Ankebut 45
Namaz konularıyla ilgi çalışmaları tekrar gündem edip bizlerle paylaştınız; Rabbim ilminizi , basiretinizi ve hayırlı çalışmalarınızı arttırsın , alemlerin Rabbi olan Allah a emanet olun
__________________ Oku,Yaratan Rabb'inin adıNa
96/1
|
Yukarı dön |
|
|
rasih Uzman Uye
Katılma Tarihi: 04 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 128
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Allah rızası için bir bakın kitaba okuyun,işa yatsıymış!!orta ikindiymiş neyin ortası?!Allahın takvimine göre gün ne zaman başlıyor? namaz 5 vakit otrası ikindi!! vakitler bu şekildemi belirleniyor.ne biçim atıyorsunuz.Kuranda işa geçen yerlere bakın bakalım ne diyor.Akşammı yatsımı?
Allahın kelimelerini değiştirecek hiçbir güç yoktur.
__________________ (Bu) Kitab'ın indirilmesi, aziz ve hakim olan Allahtandır.Şüphesiz, sana bu Kitab'ı hak ile indirdik; öyleyse sen de dini yalnızca O'na(KİTABA) halis kılarak Allah'a kulluk et.zümer-1-2
|
Yukarı dön |
|
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
aslm, rasih, isa=aksam,gecer, haklisin, Allahýn kelimelerini deðiþtirecek hiçbir güç yoktur.(haklisin) ama kelimelerin anlamlarini carptiranlar mevcut,ki onlar, bakara 159-160ve ali imran,187 yi, iyi okuyup anlasinlar,ümidi ile
selametle kaliniz.
Hac
78 (Medenî 103)
|
78 Allah uğrunda O'na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde
size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim'in milletini esas
alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap'ta da "Müslümanlar/Allah'a teslim
olanlar" diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz
de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı/duayı yerine
getirin, zekâtı verin ve Allah'a sarılın. O'dur sizin Mevlâ'nız. Ne
güzel Mevlâ'dır O, ne güzel yardımcıdır O! |
|
Yukarı dön |
|
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Slm, namaz/salat vakitlerine ve rekat SAYILILARINA istinaden,asagidaki
ayetleri inceledigimizde,apacik görülmekdedirki,Rabbimiz hic bir seyi
eksik birakmamisdir. Salat Kuran'ın en temel kavramlarından biridir. İnananların temel özelliği olarak anlatılmaktadır. 23/1-4 , Felaha ulaştı o müminler ki onlar salatlarında itaatkardırlar. Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. onlar arınıp yücelmek için yaparlar. (zekatı verirler) 22/35
, Onlar öyle kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer.
Başlarına gelene sabrederler, salatı ikame ederler ve kendilerine
verdiğimiz şeylerden harcarlar. 24/37 , Onlar ne ticaretin ne de alışverişin kendilerini Allah'ın zikrinden , salatı ikame etmekten ve zekat vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar ,kalplerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar. 35/29
, Allah'ın kitabını okuyanlar ,salatı ikame edenler, ve kendilerine
verdiğimiz rızıkdan gizli ve açık sarf edenler, asla zarara
uğramayacakları bir ticaret umarlar. 98/5 , Oysa kendilerine dini
yalnız Allah'a halis kılarak , Allah'ı birleyenler olarak ona kulluk
etmeleri,salatı ikame etmeleri, zekatı vermeleri emredilmişti. İşte doğru din budur. Salatı ikame etmeyenlerin durumu ise şöyle özetleniyor. 19/59 , Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki salatı zayi ettiler , şehvetlerine uydular. Azgınlıklarının cezasını çekecekler. 74/41-47 , Suçlulardan sorarlar sizi yakıcı ateşe ne sürükledi? Derler ki : Biz salat edenlerden olmadık,yoksula da yedirmezdik, ceza gününü yalanlardık, sonunda bu haldeyken ölüm bize gelip çattı. 75/31-32 , Ne doğruladı , ne de salat etti. Fakat yalanladı ve yüz çevirdi. Allah'ın
bu kadar önem verdiği salat ve salatı ikame etmek kavramları ne manaya
geliyor? Kavramlar önce kelime manaları ile kullanılıp daha sonra
kavramlaştıklarında kelime manaları unutularak yeni manalar
yüklenebilmektedir. Kuran indiği dönemde kelime manasıyla anlaşılan ve
Kuranın yüklediği mana ile kavramlaşan sözler daha sonra dar kalıplara
sıkıştırılmak suretiyle gerçek manalarından soyutlanabilmektedir. Kuran
ışığında salat kavramını incelerken de dar kalıplar,dogmalar ile
meseleye yaklaşmamak için salatın kelime manasına ve bu manaların
Kuran'da kullanılma örneklerine bir göz atalım. Salat : Arkasından gitmek, arka çıkmak, destek olmak, dua etmek (çağırmak) manalarına gelmektedir. İkame etmek : Ayağa kaldırmak , yeniden diriltmek , icra etmek demektir. Bakara 60 (Medenî 87) 60 Bir zamanlar Mûsa, toplumu için su istemişti de biz, "Değneğinle şu taşa vur!" demiştik. Taştan hemen oniki göze
fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını bilmişti.
"Allah'ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde bozgunculuk yaparak şuna
buna saldırmayın." demiştik. Bakara 102 (Medenî 87)
102 Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup
durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak
şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de
Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysaki o iki
melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç
kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin
arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla
Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine
zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın
alanın âhirette hiçbir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi! Bakara 128 (Medenî 87) 128 "Rabbimiz! Bizi, sana teslim olmuş iki müslüman/Allah'a teslim olan kıl. Soyumuzdan da sana teslim olan müslüman bir ümmet
oluştur. Bize ibadet yerlerimizi göster, bizim tövbemizi kabul et! Sen,
evet sen, Tevvâb'sın, tövbeleri cömertçe kabul edersin; Rahîm'sin,
rahmetini cömertçe yayarsın." Bakara 203 (Medenî 87) 203 Allah'ı sayılı günlerde anın. Kim hemen iki
gün içinde işini bitirirse ona günah yoktur. Kim de bunu
geciktirir-ertelerse, sakınıp korunduğu takdirde ona da günah yoktur.
Allah'tan sakının ve bilin ki, siz O'nun huzurunda haşredileceksiniz. Âl-i İmrân 41 (Medenî 89) 41 Zekeriyya dedi: "Rabbim,bana bir belirti ver!" Allah buyurdu: "Sana belirti şudur: "İnsanlarla üç gün, işaretleşme dışında konuşmayacaksın. Rabbini çok an. Akşam-sabah tespih et!" Nisâ 11 (Medenî 92) 11 Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir.
Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar
bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan bir buyruğu
önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. Nisâ 176 (Medenî
92) 176 Fetva istiyorlar senden. De ki: "Allah size, ana-babasız ve
çocuksuz kişi hakkında şöyle fetva veriyor: ''Çocuğu olmayan, bir kız kardeşi bulunan kişi öldüğünde, onun terekesinin yarısı kız kardeşindir. Böyle bir kişi, çocuğu olmayan kız kardeşi öldüğünde, onun terekesinin tamamına mirasçı olur. Eğer ölenin iki kız kardeşi varsa terekenin üçte ikisi onlarındır. Eğer mirasçılar, kadın-erkek, birçok kardeşlerse bu durumda erkek kardeşe, iki kız kardeşin payı kadar verilir.'' Allah size açık-seçik bildiriyor ki sapmayasınız. Allah, her şeyi gereğince bilmektedir. Hûd 65 (Mekkî 52) 65 Ama deveyi yere yıkıp kestiler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak bir tehdittir." Kehf 25 (Mekkî 69) 25 Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kaldılar; dokuz da ilave ettiler. Bakara 226 (Medenî 87) 226 Kadınları hakkında îlâ yapanlar/yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay bekleme vardır. Eğer o süre içinde eşlerine dönerlerse Allah bağışlayan, merhamet edendir. Bakara 234 (Medenî 87) 234 İçinizden ölüp de geriye zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün
kendi başlarına beklerler. Sürelerini tamamladıklarında kendilerince
uygun gördüklerini örfe uygun biçimde yapmalarında sizin için bir
sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberdardır. Nisâ 12 (Medenî 92) 12 Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir,
eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri
ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir.
Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek
kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah''tan bir öneridir bu. Allah Alîm'dir, Halîm'dir. (Medenî
89) 125 İş, sanıldığı gibi değildir. Onlar, hemen şu anda
üstünüze gelseler bile, eğer siz sabreder ve korunursanız, Rabbiniz
sizi, üzerlerine nişan vurulmuş beş bin melekle destekler. Kehf 22 (Mekkî 69) 22 "Üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi." diyecekler. Şunu da diyecekler: "Beş kişiydiler, altıncıları köpekleriydi." Gaybı taşlamaktır/bilinmeyen şey hakkında atıp tutmaktır bu. Şöyle de derler: "Yedi kişidirler, sekizincileri de köpekleridir." De ki: "Onların sayısını
Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkıda bilgisi olan, çok azdır." O halde,
onlar hakkında yüzeysel bir tartışma dışında hiçbir çekişmeye girme.
Onlar hakkında, konuşup duranlardan hiç kimseye bir şey sorma. Nisâ 11 (Medenî 92) 11 Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda
biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin
yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. Bakara 261 (Medenî 87) 261 Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz dane bulunan yedi başak çıkarmış bir
daneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da arttırır. Allah
Vâsi'dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir; Alîm'dir, her şeyi
en iyi biçimde bilir. İsrâ 101 (Mekkî 50) 101 Yemin olsun, biz, Mûsa'ya açık-seçik dokuz
mucize verdik. İsrailoğullarına sor: Hani, Mûsa onlara geldiğinde
Firavun ona şöyle demişti: "Ben senin kesinlikle büyülendiğini
düşünüyorum, ey Mûsa!" Tâ-Hâ 103 (Mekkî 45) 103 Aralarında fısıldaşır gibi konuşurlar: "Ancak on gün filan kaldınız." Bakara 60 (Medenî 87) 60 Bir zamanlar Mûsa, toplumu için su istemişti de biz, "Değneğinle şu taşa vur!" demiştik. Taştan hemen oniki
göze fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını
bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde bozgunculuk
yaparak şuna buna saldırmayın." demiştik. Tevbe 36 (Medenî 113) 36 Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır.
Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize
zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de
onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle
beraberdir.
En Dogrusunu Yüce Rabbimiz bilir. Hatsiz ve kusursuz olan O dur. Selametle kaliniz.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|