Putlar mı kötüdür, taşlar mı diye soracak olsak ezberci çoğunluk “Putlar kötüdür” deyiverir.
Ezberci yapımızın bizi sürüklediği çıkmaz sokaklar da böylece
önümüzde belirir. Çünkü, “Putlar kötüdür, zararlıdır” diyen, putları
kırmak yahut onlardan uzaklaşmakla kötülük ve zarardan kaçındığını
düşünür. Hatta o kişi, putları kırmak ve/veya onları engellemek
suretiyle kendisinden başka insanlar için de hayırlı bir iş yaptığına
inanır. Kötülüğün merkezi olan şey artık yoktur. İnsanlar da onun
şerrinden kurtulmuştur.
Putları kırmasıyla meşhur bir Peygamberimiz var… Önce O’nun kıssasını okuyalım.
İbrahim’in kavmine seslenişi ve putlar hakkındaki sözleri:
Şuara Surasi
69.
İbrahim’in haberini de oku onlara.
70.
Hani babasına ve toplumuna şöyle demişti: “Siz neye ibadet ediyorsunuz?”
71.
Dediler: “Birtakım putlara tapıyoruz. Onların önünde toplanıp tapınmaya devam edeceğiz.”
72.
Dedi: “Yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?”
73.
“Size yarar sağlıyor yahut ZARAR VERİYORLAR MI?”
74.
Dediler: “HAYIR! Ancak atalarımızı böyle yapar halde bulduk.”
75.
Dedi: “Gördünüz mü neye ibadet ediyormuşsunuz!”
76.
“SİZ VE O ESKİ ATALARINIZ!”
77.
“Şüphesiz ONLAR benim düşmanım. Ama âlemlerin Rabbi dostum.”
78.
“O yarattı beni, O yol gösteriyor bana.”
79.
“O’dur beni doyuran, suvaran.”
80.
“Hastalandığımda O’dur bana şifa ulaştıran.”
81.
“Beni öldürecek, sonra diriltecek O’dur.”
82.
“Din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da O’dur.”
Bu kıssada görüleceği üzere, İbrahim peygamber putların insanlara ne
bir zarar ne de bir fayda veremeyeceğini beyan etmekte, kavmini bu
suretle uyarmaktadır. Kavmini, her şeyi yoktan var eden ve her şeye güç
yetiren Alemlerin Rabbi’ne çağırmaktadır.
Daha sonra İbrahim Peygamber, kavmine bu durumu daha iyi anlatabilmek için bir “eylem” yapar:
Enbiya Suresi
51.
Yemin olsun, İbrahim’e daha önceden, doğruyu bulma gücünü vermiştik. Onu bilmekteydik biz.
52.
Babasına ve toplumuna şöyle demişti: “Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?”
53.
Dediler: “Atalarımızı onlara kulluk/ibadet eder bulduk.”
54.
Dedi: “Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz.”
55.
Dediler: “Sen gerçeği mi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin?”
56.
Dedi: “Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır. Ben de bunlara tanıklık edenlerdenim.”
57.
“Allah’a yemin ederim, sırtınızı dönüp gidişinizden sonra, putlarınıza bir oyun çevireceğim.”
58.
Sonunda onları parça parça etti. Yalnız EN BÜYÜKLERİNİ BIRAKTI ki, dönüp ona başvurabilsinler.
59.
Dediler: “Tanrılarımıza bunu yapan kesinlikle zalimlerdendir.”
60.
Dediler: “Onları diline dolayan bir genç duymuştuk. Kendisine ‘İbrahim’ deniyor.”
61.
Dediler: “Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler.”
62.
Dediler: “Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?”
63.
Dedi: “Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!”
64.
Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler: “Siz, zalimlerin ta kendilerisiniz.”
65.
Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: “Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar.”
66.
İbrahim dedi: “Siz, Allah’ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, ZARAR VEREMEYEN şeylere mi tapıyorsunuz?”
67.
“Yazıklar olsun size ve Allah’ın berisinden taptıklarınıza! Siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”
İbrahim peygamberin puthanedeki putların en büyüğünü yıkmayıp olduğu
gibi bırakması çok ilginçtir. Eğer, putların kendilerinde bir kötülük
olacak olsaydı İbrahim Peygamberin bu putu bırakması caiz olmazdı.
Bir de Hz. Musa’nın Yahudilerce ortaya çıkarılan “Buzağı Putu”nu
kırması vardır. Ne var ki, bu kıssayı anlatan ayetlerde de bu buzağı
heykelinin ne bir zarar ne de bir fayda verici olmadığı özenle
vurgulanır. (Bkz. 7/148, 20/89)
Görünen o ki, Hz. İbrahim’in put kırma eylemi, putların kötülüğünden
yahut zararlı şeyler olmalarından değil, “putperest” kavmine
yaptıklarının ne kadar saçma bir iş olduğunu, tapındıkları ve
çekindikleri şeylerin ne bir fayda ne de bir zarar verme kudretine
malik olmadığını, kendilerini bile koruma gücünden aciz bulunduklarını
göstermek içindir.
Çünkü şu bir gerçektir ki, “putperestliğe” sebep olan şey putlar değil, insanlardır.
İnsan; atalar, çoğunluk ve otorite tanrılarına teslim
olduktan sonra, her manasız şeyi din edinebilir ve en olunmadık
cürümleri hem de “din” adı altında icra edebilir.
İşte bu nedenledir ki, İslam putların, heykellerin düşmanı değil, “putperestliğin” düşmanıdır.
Ya değilse, insanların bir kısmı ateşe tapıyor diye ateşin, güneşe tapıyorlar diye güneşin düşmanı olunmaz.
Bunların hepsini yaratan Allah’tır ve dinsel anlamda bunların hiç biri bir kimseye ne bir fayda verebilir ne de bir zarar.
Mesela, Süleyman peygamberin kendisi için heykeller yaptırdığını biliyor muydunuz ?
“Onlar Süleyman için, mihraplardan/kalelerden, heykellerden,
havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse
yaparlardı. Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden
şükredenler o kadar az ki!” (Sebe,13)
Ezberci, hurafeci kimselere sorarsanız Süleyman Peygamber heykel yaptırmakla cidden şaşırtıcı, acayip bir iş yapmıştır !
Kavrambaz, kimlikci yaklaşımımız nesnelere de sirayet etmiştir.
Putları kötü bilip sanki onlar kendisine veya bir başkasına bir zarar
verebilecekmiş gibi ondan kaçınanlar, “Atalar, Çoğunluk ve Otorite Putları / Tanrıları” önünde el pençe divan durmaktan, farkında olarak veya olmayarak onlar her ne derse ona itaat etmekten hiç kocunmazlar.
Allah’ın yarattığı bir nesneden kaçarken, öbür tarafta şirkin tam göbeğinde olduklarını görmezler !
İlginçtir ki, bunlar aynı yaklaşımı “Kuran” için de sergilerler…
Onlara göre Kuran, bir hidayet rehberidir. Böyle inanırlar.
Doğrudur, Kuran elbette alemler için bir hidayettir. Ama hangi Kuran ?
Mushaflar içerisinde raflarda tozlanmaya terkedilmiş Kuran mı?
Mümkünse mezar ziyaretlerinde, “dirilerin uyarılması için indirildiği halde” (Bkz.Yasin,70) Allah ile dalga geçer gibi sadece ÖLÜLERE OKUNAN Kuran mı?
Öğüt alınması için kolaylaştırılmış (Bkz. Kamer,17) ve insanlar
ayetleri hususunda iyiden iyiye düşünsünler diye indirildiği (Bkz.
47/24, 38/29) halde, bilmediğimiz bir dilde inadına anlamamak için
okunan ve okutulan Kuran mı?
İçinde şifreler, tılsımlar, büyüler, gaibden haberler ve ve sanki o
bir bilim kitabı imiş gibi bilimsel buluşlar aranan Kuran mı?
Dinde hiçbir yeri bulunmayan mevlüt ayinlerinde, ilahiler arasına bilmediğimiz bir dilde meze yapılan Kuran mı?
Hangi Kuran alemler için bir hidayet ve öğüttür ?
Nasıl ki, putlaştırılan nesneler insanlara ne bir fayda ne de bir
zarar veremezse, putlaştırılan bir Kuran da insanlara bir hidayet
kaynağı olmaz.
Kuran, ancak kendisine iman ile iyiden iyiye düşünerek
ayetlerine secde / itaat edildiğinde bir hidayet rehberi ve hakiki bir
şifadır.
Yahudiler lanetli bir ırktır diyenler de aynı hataya düşmüşlerdir.
Yaratan nasıl olur da yarattığı bir ırkı lanetler ? Lanetlenen o ırk
mıdır, yoksa onların yapmakta ısrarcı oldukları kınanmış eylemleri
yapanlar mı ?
Buna inanan, bu gün ana ve babasından doğmuş bütün Yahudilerin lanetli olduğuna mı inanıyor ?
Böyle düşünen hemen sokaklara insin de, Yahudileşmiş / Yahudilerin
din hususundaki eylemlerini şiar edinmiş kalabalıklara baksın.
Ve şunu bir daha sorsun !
Sahi biz neden böyleyiz ?
Ali Aksoy - 24.04.2009
http://www.aliaksoy.net/2009/04/24/putlar-mi-zararlidir-yoks a-putlarin-zarar-verebilecegine-inanmak-mi/