Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Uzun bir süredir yehova şahitleri tarikatına kendini kaptırmış bir tanıdığımla uğraşıyorum Bu konu üzerinde çalışırken gördüm ki bu forumda bu konu hakkında hiç bilgi yok(veya ben bulamadım) Gerçekten çok ihtiyacım oldu..
Neyse zorluklar insanlara öğretir bir çok bilgi edindim, haklarında yazılan kitapları okudum...
BU illet rezil tarikat ve yalancılıkları duyulsun istiyorum.
Bundan dolayı yehova şahitleri ile ilgili yazılan bir kitapta geçen aşağıdaki diyaloğu paylaşmak istiyorum.
Lütfen bilgi ve dökümanı olan arakdaşlar paylaşsın
YAHOVA ŞAHİTLERİNİN DİYALOGLARINDAN BİR ÖRNEK
Güzel bir Pazar sabahı idi. Birkaç Yehova şahitleri bir odaya toplanmışlar ve cemaatin lideri onlara son nasihatlerini veriyordu. Biraz sonra ikişer ikişer birleşip sokağa çıkacaklar ve evden eve kapıdan kapıya dolaşarak merkezi Brooklyn’den aldıkları bilgileri bir ses bandı gibi insanlara konuşacaklardı. Ve işte son hazırlıkları da bitti, herkes saatine bakıyordu. “VAZİFELERİ” biter bitmez tekrar saatlerine bakacaklar ve bu kutsal iş için harcadıkları zamanı merkeze rapor edeceklerdi. Günün modasına göre şık giyinmiş bir bayanla bir bay, tenha bir semtte bir evin kapısı önünde durdular. Bir adres sormak bahanesiyle evin kapısını çaldılar. Bakışlarından cahil olduğu anlaşılan ihtiyar bir kadın karşılarına çıkmıştı.
Ev sahibi kadın: Kimi istiyorsunuz?
Y.Ş: Affedersiniz, bu evde falanca isimli birisi oturmuyor mu? Ona kitaptan ders yapacaktık da..
Ev sahibi: Hayır, burada öyle birisi oturmuyor.
YŞ: Öyleyse buraya boşuna gelmiş olmayalım, isterseniz sizinle Allah hakkında konuşalım.
Ev sahibi: Yoksa siz şu yehovacılardan mısınız? Evleri dolaşarak insanları saptırıyorlarmış.
YŞ: Ama hanım biliyor musunuz? Bunu söylemekle günah işliyorsunuz. “YEHOVA Allah’ın ismidir. Biz Yehovacı değiliz, ancak Yehova’nın şahitleriyiz. Yehova imal edilmez. Mesela: Tenekeci sobacı, kunduracı, gibi… bize yehovacı diyerek sanki Yehova Allah’ı biz imal ediyormuşuz gibi konuşuyorsunuz.
Ev sahibi: Peki peki anlaşıldı…bizim sizden bir şey öğrenme ihtiyacımız yok. Bizim Kilisemiz ve papazlarımız var.
YŞ: Ama bilmiyorsunuz? İncil bu hususta diyor ki…
Ev sahibi hızlıca kapıyı yüzlerine doğru kapatmıştı.
Ev sahibi: (içeriden) Sizin tozunuzu hiç değeri yoktur, çünkü siz ölümden sonra günahkarların hüküm olacağına inanmadığınız için tozunuz da değersizidir.
Yolda iki YŞ birbirlerinin maneviyatını düzeltmek için konuşuyorlardı.
Birader, böyle keçi gibi insanlar elbette karşımıza çıkacaklardır. İsa dememiş midir ki Benim uğruma insanlar size sitem edecekleri ve kovacakları zaman size ne mutlu?
O birisi: Evet hemşire, doğru söylüyorsun. Biz şimdi kovulduğumuz için mutluyuz. Başka bir eve daha gidelim.
Şimdi İsa uğruna kovulmuş olduklarının zannıyla maneviyatlarına biraz daha düzelmiş olarak başka bir evin önünde durdular ve kapı çaldılar. İçerden genç, ve bakılarından kültürlü olduğu anlaşılan zeki bir adam karşılarına çıktı.
Ev sahibi: Buyurun ne istiyorsunuz?
YŞ: Biz mukaddes kitap tetkikçileriyiz. Okuduğumuz kitap, öğrendiğimiz şeyleri başkalarına da bildirmemizi emrediyor. Bu yüzden sizinle Allah’ın maksatları hakkında konuşmak isitiyorduk.
Ev sahibi: Siz hangi dine ya da mezhebe mensupsunuz? Protestan mı?
YŞ: Hayır efendim
Ev sahibi:Yoksa Katolik ve Ortodoks falan mı?
YŞ:Hayır efendim, onlardan böyle işler yaparlar mı hiç?
Ev sahibi: Peki siz şu son zamanlarda çıkan Yehova’nın şahitleri misiniz?
YŞ:Şeyy… biz Kutsal Kitap tetkikcisiyiz.
Ev sahibi:Eğer onlardansanız, hiç çekinmeyin ben zaten çoktan beri onlarla görüşmeyi ve bu konuda bazı sualler sormayı çok arzu ediyordum. Buyurun içeri girebilirsiniz.
YŞ: Efendim biliyor musunuz? Gayet kötü zamanlar yaşıyoruz. Yehova Allah çok kısa bir zamanda bu dünyadaki sistemleri…
Ev sahibi: Affedersiniz, sözünüzü kestim, benim sizden sormak istediğim bazı özel sorularım var, önce bunlar hakkında konuşmamızı rica ediyorum.
YŞ: Ne gibi sorular?
Ev sahibi: Sizin inancınıza ait bir kitap elime geçmişti. Görüyorum ki siz de kutsal kitabı tetkik eden kişiler olduğunuz halde O’nunla bağdaşmayan bazı inançlarınız var kanısındayım.
YŞ: Bizim inancımız kutsal kitaptan alınmıştır. Sizce hangi inançlarımız var ki Kutsal Kitaba uymuyor kanısındasınız?
Ev sahibi: Birkaç tanesini sayayım, mesela insanı tıpkı bir hayvana benzemek için, insanın bedeni ve mezar durumuyla ilişik ayetleri toplayıp, bunları tüm insanlığın kişiliği ya da ruhunun durumuna uyguluyorsunuz. Sonra sonda ruhun inancını şeytan icat eti, böyle bir şey Kutsuz azap Kitapta asla mevcut değildir diyorsunuz ve daha bir çok şeyler söylüyosunuz…
YŞ: Affedersiniz , bu gibi öğretiler üzerinde ayrı ayrı durabiliriz, ama önce bu konulardan başlamamız müsait değildir. İsterseniz önce Allah’ın ismi ”Yehova” olduğu hakkında tetkik edelim.
Ev sahibi: O konuda itirazım yok, bunu zaten biliyorum. Esas benim anlayamadığım ve fikrimi kurcalayan noktaları izah etmenizi rica ediyorum.Mecalayan noktaları izah etmenizi rica ediyorum. Mesela: Şu sizin “Allah hak olsun” adlı kitabınızın sekizinci konusunun, yani “cehennem- istirahat edilen bir yer” adlı konunun 23üncü paragrafının son kısmında cehennemin bir imha yeri olduğu ve oraya gidenlerin bir daha oradan hayata dönmelerinin imkansız olduğu, sonsuzluklar boyunca imhada kalacağı iddia edilmektedir. Siz de böyle inanmıyor musunuz?
YŞ: Evet efendim, izah ettiğiniz gibi gerçek öyledir.
Ev sahibi: Peki, o halde Kutsal kitap günahkaların utanç ve nefret duymak üzere sonsuzluklar boyunca uyanacaklarını söylüyorsa buna ne dersiniz.
YŞ: Hayır efendim imhaya mahkum olan günahkarlar hiçbir zaman uyanamayacaklar. Günahkarların uyanıp da sonsuzluklar boyunca azap çakacakları inancını ancak şeytan uydurmultur.
Ev sahibi: Ya öyle mi? Ama bakın şu elinizde taşıdığınız Kutsal Kitabın Daniel bölümünün12. bab 2. ayetinde ne yazılmıştır: “ve yerin toprağında uyuyanlardan bir çoğu, bunlar sonsuz hayata, şunlar da utanca ve sonsuz nefrete uyanacaklar” Gördünüz mü beyler, soznsuzluklar boyunca utanç ve nefret duymak üzere burada bir uyanmak bahis konusudur, acaba bu sözleri de mi şeytan kutsal kitaba yazdırabilmiştir?
Yahova şahitlerinin yüzleri kızarır gibi oldu: “tam adamına çatmışız” der gibi birbirlerine bakıştılar ve daima meşhur olan taktiklerini kullanmaya koyuldular.
YŞ:Beyefendi, o okuduğunuz ayeti daha yukarıda okursanız daha iyi olur, bir ayet üzerinde karar vermek doğru olmaz.
Ev sahibi okuduğu yeri daha yukarıdan okumağa başladı.
“Ve senin kavmin oğlanları için durmakta olan büyük reis Mikail, o vakit kalkacak ve millet olalıdan beri…”
YŞ: Tamam! Burada durunuz, bu okuduğunuz yerde bahsi geçen büyük reise Mikail kimdir biliyor musunuz?
Ev sahibi akıllı ve zekiydi. Bir kelime oyunuyla konuyu değiştirmek ve fikrini unutturmak, böylece sıkıştıkları zor durumdan kurtulmak istedikleri anlamıştı.
Ev sahibi: Beyefendi, affedersiniz ama, yaptığınız sualimin cevabı olmuyor ki? Mikail’in kim oluşunu sorarak biraz önce açılmış olan konuyu değiştirmek , kapatmak ve unutturmak istediğinizi görüyorum. Esas benim sorum bu idi: sizin öğrettiğiniz gibi imhaya mahkum olan günahkarlar ebediyen imha olup artık hiç uyanmayacaklar mı? Yoksa sonsuz utanç ve nefret duymak için bir uyanmak var mı?
Daniel kitabının öğrettiği mi? Yoksa sizin öğrettiğiniz mi hangisi?
YŞ: !!!
Ev sahibi: Sizi üzmek ve rencide etmek istemem, ama bundan başka aynı kitabınızın aynı konusunun bir yukarıdaki yani 22. paragrafında ise “ azap cehennemi öğretişi icad eden şeytanın ta kendisidir” diyorsunuz. Peki ya vahiy kitabı 14.bab 9-11 ayetlerinde bahsi geçen sonsuz azabı nereye koyalım? “canavara” secde kılanların İsa’nın önünde azap edildiği yazıyor, kitap, nasıl olur? Şeytanın icat etiği bir öğreti Kutsal Kitaba ne arıyor? Buna ne dersiniz?
YŞ: Ama burada bahsini yaptınız “canavarın” neyi temsil ettiğini biliyor musunuz? Bu canavar
Ev sahibi: Af buyurun, tekrar aynı şeyi yapmayın, sizden canavarın kim ve neyi temsil etiğini sormadım. Sadece şu şeytanın icad ettiği sonsuz azap öğretisinin Kutsal kitapla ne işi var diye sordum.
YŞ: Efendim, kutsal kitaptaki bu sonsuz azap mutlaka tercüme hatası olmalıdır. Mütercimler çok defa kelimeleri tam manasıyla tercüme etmediler. Burada bahsi geçen “sonsuz azap” aslında “sonsuz imha” olmalıdır., çünkü Yehova sevgi Allah’ıdır.
Ev sahibi: Peki, yani tercüme hatasıysa kutsal kitapta hata ve yanlış var demek mi istiyorsunuz?
Peki İsa’nın şu sözlerini nereye koyalım? “Doğrusu size derim: Gök ve yer çekip gitmeden, her şey vaki oluncaya kadar, şeraitten en küçük bir harf veya bir nokta bile yok olmayacaktır.” Matta 5:18 Ve, “Gök ve yer geçecek fakat benim sözlerim geçmeyecektir. “ Matta 24:35. Aynı zamanda vahiy 22:18-19 ayetlerinde izah edilir ki İncil’in sözlerinde değişecek olmayacak ve Allah O’nu koruyacaktır. Öyle ise nasıl tercüme hatası olabilir?
YŞ: Evet İncil değişmemiştir, Allah O’nu korumuştur ve değişmez de, ama bu koruma tercümeler için değil fakat orijinali için olmuştur.
Ev sahibi: Peki, biz de şimdi Yunanca orijinaline dönelim ve ona bakalım ne diyor?
Adam evinin kütüphanesinden eski Yunancada yazılmış bir İncil aldı. Bu kitap orijinalinin tam kopyasıydı. Kitabı açtı ve elini vahiy bölümü 14:9-11 ayetleri üzerinde dolaştırdı ve onlara şöyle yazılmış olan yeri buldu. YŞnin sanki içi titriyordu. Sıkıştıkmış oldukları şu durumda “tercüme hatası” diye giriştikleri ikinci taktik de boşa çıkacaktı. Bu yüzden şimdi son kelime oyunlarına ve taktiklerine hazırlanıyorlardı ki ev sahibi söze atıldı.
Ev sahibi: Bakınız beyefendi, iddianız yine gerçeğe aykırı çıkıyor. Vahiy 14:9-11 ayetlerinde şu kelimeleri eski orijinal Yunancasında bulmak mümkündür. “BASANİSMOS AİONAS AİONON” “ BASANİSMOS” Un Türkçe karşılığı “AZAP VE İŞKENCE” dir. “AİONAS AİONON” un ise Türkçe karşılığı “ebetler ebedince “ dir. Görüyor musunuz? Tercüme hatası olarak nitelediğiniz sonsuz azap, orjinalde de aynı çıkıyor. Ne dersiniz? Sonsuz azap öğretisini icat eden eğer şeytan idi ise bu öğretiyi Kutsal Kitaba da sokmaya muvaffak oldu mu? Kaldı ki günahkarlara uygulanacak sonsuz azap öğretisi, sadece bu bir tek ayetle bitmiyor, ama buna benzer daha bir çok ayetler mevcuttur.
YŞ’nin şimdi iki taktiği de boşa çıkmıştı. Umutları son kullanacakları taktik ve kelime oyunlarındaydı.
YŞ: Beyefendi, bu sonsuz azap eğer orjinalinde öyle yazılıyorsa kabul ediyoruz. Ancak şunu unutmamak lazım ki Vahiy kitabı sembollerle yazılmış bir kitaptır. Sembolik ifadelere maddi yön vermemek icap ed er. Eskiden Yeruşaliminin surlarının dışına, dirilmeye hakkı olmaya canilerin cesetleri atılırdı. Bu cesetler gömülmezdi ve böylece onların ateşi devamlı yanardı. Bu durum, edebi ateş ve azabı sembolize eder.
Ev sahibi: Peki, Yeruşalimin surları dışında atılan caniler cesetleri ateş ve kükürtten etkilenip azap, işkence duyabiliyorlar mı?
YŞ: Hayır asla onlar tamamen yok ve imha olmuşlardı.
Ev sahibi: Peki imha ve yok olan kişi azap duymuyor ise, Kutsal kitapla imha kelimesinin yerine niçin azap kelimesini buluyoruz? Eğer sizin söylediğiniz doğruysa, kutsal kitap azap yerine imha diyemez miydi?
YŞ: Efendim biraz önce size izah ettim bu azabın esas mahiyeti “semboliktir” ve imhayı gösterir.
Ev sahibi: Beyefendi, sembolik olan terimler çok bellidir. Ve kutsal kitapla birbirine zıt olan şeylerle sembolik verilmez. Örneğin İsa Kuzu olarak adlandırılırken çok bellidir ki İsa maddi bir kuzu değildir. Bu terim sembolik olarak, O’nun halim ve alçak gönüllü oluşunu ve kurban için elverişliliğini anlatmak için yazılmıştır. Bu böyle olduğuna göre, imhaya taban tabana zıt olan azap kelimesiyle mi sembolikleştirilerek imha tarif edilmek isteniyor? ALLAH’ın kutsal sözü sembolik olarak taşı ekmek yerine kullanılır mı? Yine karanlığın tarifi için ışık sembolize edilir mi? Ne kadar saçmalık?,
YŞ: Beyefendi görüyoruz ki siz daha çok harf üzerinde duruyorsunuz. Harf ölüdür ama ruh yaşatır.
Ev sahibi: Peki kutsal kitap harflerden meydana gelmemiş midir? Ve kutsal ruh bize harfleri kullanarak konuşmak zorunda değil midir? Hakikat olanca berraklığıyla meydanda iken neden onu kabul etmekten kaçıyorsunuz?
YŞ: saatlerine baktılar ve ee artık bizim vaktimiz doldu, şimdi artıks gitmeliyiz. Başka defa geldiğimizde cevabını mutlaka getireceğiz……..
__________________ Allah temiz akıl sahiplerini sever!
|