Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Kuran'ın yolunu izleyen bütün bu sayısız milyarlarca kişi, Tanrı olduğunu iddia eden bir cin tarafından mı kandırıldı?
Okuma yazması olmayan Muhammed'e Kuran'daki fikileri bir cin mi verdi?
Müslümanlar, buna "Cin" derler. Müslüman web sitelerinin aktardığına göre; Muhammed'in, Kuran'ın ilk 5 ayetini aldığına inanılan mağaranın yakınlarında görülmüştür. Söylentiye göre, cin, ancak fotoğraf tab ettirildikten sonra görülebilmiştir. Fakat biz bu görüntünün gerçekte nerden geldiğini biliyoruz. Görmek için http://bibleprobe.com/jin3.jpg.
Kuran'dan Alıntı [72-Cin Suresi, 1.Ayet] De ki: "Cinlerden bir topluluğun dinleyip şunu söyledikleri bana vahyolundu: 'Gerçekten biz, hayranlık verici bir Kur'an dinledik."
Yukardaki resmin, Suudi Arabistan'da Medine'deki Hira Mağarası'nın yakınlarında Hac sırasında çekildiği söylenir. Elbette ki bu mağara, müslümanlara göre, Kuran'ın Muhammed'e vahyolunmaya başladığı mağaradır (96-Alak Suresi'nin ilk 5 ayeti vahyolunmuştur). Mağaranın konumu Mekke yakınında Mina yolundaki Nur Dağı'ndadır ve tepesi geniş bir mesafeden görülebilir. İslami kaynakların bilgileri doğruladığı adres http://www.islamicpics.8k.com/photo3.html. Olayı bu İslami site "inanılmaz mucize" olarak, Hıristiyan-Yahudi siteleri ise "fena mucize" olarak nitelendiriyor.
Mağarada Muhammed'le olan neydi?
Muhammed'in kendisi, Hira Mağarası'nda aldığı ifşaatların kötü olduğuna ve şeytandan(cin) geldiğine ikna olmuştu. Muhammad'ın sabit krizleri, ağız köpürmeleri ve diğer göstergeler, kuşkusuz bu görüşe uymaktadır. Bu davranışlar, kötü ruhların insanları ele geçirdiğindeki, günümüzde bilinen davranışlardır, tıpkı hem İsa hem de Muhammed'in zamanında böyle insanların davrandıkları gibi. İbrani peygamberleri ve İsa hiçbir zaman böyle davranmadı. Fakat kötü ruhların sözünün geçtiği dünyanın her yerinde, bu tür davranışlar bulunacaktır.
Adam ve Havva'da olduğu gibi, Yılan ilk olarak, kadını ayartır:
Muhammed'i, mağarada aldığı şeyin Tanrı'dan olduğuna ikna eden Muhammed'in karısıydı. Amr İbnu Şuayb'e göre, karısı Hatice'ye, şeytanlar tarafından ele geçirilmiş olmaktan korktuğundan ve başkalarının onu, cin tarafından ele geçirilmiş görüp görmediğini merak ettiğinden bahsetmişti (Pfander-1910:345).
Yukardaki yazıyı http://www.bibleprobe.com/mohammed.htm adresinden tercüme ettim. İlginç bulduğum için koydum. Hıristiyanlık propagandası kesinlikle değildir.
Katılma Tarihi: 18 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 214
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Duvara asılan Kuran ve onu tebliğ eden elçiye atılan onca iftiraların faturası ağır olacak! Israrla istenen bu cehalet vurdumduymazlığının faturası ağır olacak! (Sözüm meclisten dışarı) Bekleyelim ve görelim!
Yeni Şafak muhabiri Ali Murat Güven, ilk kez gündeme geldiği 1990'lı yılların ortalarından itibaren Japonya'dan ABD'ye dek bir çok ülkedeki yüzlerce dergide, gazetede, televizyon kanalında ve internet sitesinde hararetli tartışmalara konu olan, hakkında sayısız öyküler türetilip gerçek olduğuna ilişkin âlimlerce fetvâlar dahi verilen efsanevî "cin fotoğrafı"nın foyasını meydana çıkardı.
Ünü dünyayı saran "Cin fotoğrafı"nın izini Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven, olay fotoğrafa kaynaklık eden makete İngiltere'nin Somerset bölgesindeki bir mağarada ulaştı. Cheddar kasabasında bulunan "Crystal Quest" adlı turistik mağara, bölgeye gelen ziyaretçileri eğlendirmek amacıyla yapılmış bu tür cin ve peri maketleriyle dolu!
ALİ MURAT GÜVEN / HABER MERKEZİ
FOTOĞRAFLAR: ALİ MURAT GÜVEN-JOHN HILL
Yeni Şafak Haber Merkezi, insanoğlunun ürettiği en ilginç modern zaman efsanelerinden biri olan "Birleşik Arap Emirlikleri'nde çekilen cin fotoğrafı" fenomeninin tam bir balon olduğunu kanıtlarıyla ortaya çıkardı.
Yaklaşık altı aydan bu yana internet üzerinden yaptığı araştırmalar ve uluslararası yazışmalarla bu ilginç olayın izini süren haber merkezi muhabirimiz Ali Murat Güven, sonunda dünyayı katıp karıştıran bu fotoğraftaki ürkütücü "konu mankeni"nin, İngiltere'nin Somerset bölgesindeki turistik bir mağarada bulunduğunu tesbit etti. Geçtiğimiz günlerde önce Londra'ya, ardından da Bristol kenti yakınlarındaki Cheddar kasabasına giden Güven, burada son yılların en garip kitle illüzyonunun baş kahramanını bizzat kendi gözleriyle görüp fotoğrafladı. İlk ortaya çıktığı 1996 yılından bu yana en doğudan en batıya bütün ülkelerde tartışma konusu olan "internet cini", gerçekte Cheddar'daki "Crystal Quest" (Kayıp Kristali Bulma Serüveni) adlı tematik gösteri mağarasına yerleştirilmiş, bakalitten yapılma bir dizi cin, peri ve büyücü maketinden yalnızca biriydi.
Ziyaretçileri birazcık ürkütmek ve bolca da hoşça vakit geçirtmek amacıyla çeşitli noktalara serpiştirilmiş olan bu gerçekçi maketlerin göz çukurları, duvarlardaki gizli kanallardan gelen elektrik kabloları yardımıyla zaman zaman kıpkırmızı renkte parlıyor ve yine çeşitli noktalara gizlenmiş olan hoparlörler yardımıyla ortamda ürkütücü ses efektleri yankılanıyordu.
"CİN"İN KISKIVRAK (!) YAKALANIŞI
Dünya kamuoyunu ve özellikle İslâm âlemini yıllardır boş yere meşgûl eden "internet cini"ni, pozisyonunu hiç değiştirmeden bekleyip durduğu Cheddar'daki mağarada derin kış uykusundayken enseledik!
'Cin'i görmek 18 milyon lira!
İlk olarak yüz yıl kadar önce İngiliz sihirbaz Rowland Pavey tarafından keşfedilip tematik bir gösteri alanına dönüştürülen bu mağara şimdilerde ise "Cheddar Showcaves and Gorge Ltd" adlı bir şirket tarafından işletilmekte… Bölgede "Crystal Quest"in yanısıra, kaşiflerine ithafen "Cox'un Mağarası" ve "Gough'un Mağarası" adları verilmiş olan tematik gösterili iki büyük yeraltı geçidi daha var.
Tüm bu mağaralara ve yanısıra daha bir dizi turistik atraksiyona toplam giriş ücreti ise büyükler için 7 pound, yani yaklaşık 18 milyon lira. Fotoğraf çektirmenin serbest olduğu gösteri alanlarında ziyaretçiler ellerindeki video kameraları ve fotoğraf makineleriyle bol bol hatıra görüntüleri kaydediyorlar. İşte, "internetin korkunç bakışlı cini"ne ilişkin uluslararası efsanenin de yıllar önce burada çekilen soluk renkli bir fotoğraftan türediği anlaşılıyor.
'Dalgacı İngiliz'in marifeti
"Cin fotoğrafı"na ilişkin araştırmalarına 2003 yılı ilkbaharında başlayan Ali Murat Güven, ilk olarak olayın yaşandığı yer olduğu ileri sürülen Birleşik Arap Emirlikleri'nden bir dizi gizemciyle haberleşti. Verilen bilgilerde öykünün başlangıç noktasının belirsizliği hemen dikkati çekerken, "cin ile karşılaşma deneyimi"ni bizzat yaşadıkları ileri sürülen Arap üniversite gençlerinin de aslında BAE vatandaşı değil Suudi Arabistan'lı oldukları öne sürülüyordu. Mart ayında Suudi Arabistan'a giden Güven, buradaki temaslarından da hiç bir somut sonuç elde edemedi. Ancak, bu arada, yüzlerce sitede aynı anda yayımlanan cin fotoğraflarını tek tek karşılaştırdığında, fotoğrafın tam orta noktasında bulunan büyükçe bir "katlama izi"nin internetteki bütün kopyalarda aynen mevcut olduğunu farkeden muhabirimiz, bu küçük ayrıntıdan hareketle efsanenin dünyanın dört bir köşesine yalnızca bir tek kart baskıdan yayıldığı sonucuna ulaştı.
Geçtiğimiz aylarda internetteki batı kaynaklı bir gizem araştırmaları sitesinde "bu gibi konulardaki saflıkları nedeniyle uluslararası Müslüman kamuoyuyla alay eden" bir yoruma rastlayan Güven, mesajın sahibine "cin fotoğrafıyla ilgili özel bir bilgisi olup olmadığını" sordu. Gelen cevapta ise "Öykünün 1995 ya da 1996 yıllarında, ön adı John olan ve şimdilerde 35'inde olduğu sanılan bir işadamı tarafından sırf muziplik olsun diye uydurulduğu" anlatılıyordu. Verilen bilgiye göre "John" Cheddar'daki mağaraları gezerken cin maketlerini görmüş ve bunlardan birkaç kare hatıra fotoğrafı çekmişti. Bir süre sonra bir iş gezisi için Suudi Arabistan'a giden meçhul İngiliz, burada tanıştığı bir grup Arap gencine "İngiltere'de bir cin fotoğrafı çektiğini" söyleyerek fotoğrafın bir kart baskısını vermişti. Orta noktasından ikiye kırık olan bu kart baskının şöhreti de -Arap gençlerin olayı hiç sorgulamadan derhal kabul eden hatalı tutumları nedeniyle- kısa süre içinde Suudi Arabistan'dan bütün Ortadoğu ülkelerine dalga dalga yayılmıştı.
Ali Murat Güven, farklı kaynaklar üzerinden bir süre daha yürüttüğü iz sürme çalışmasının ardından, bu kez de Amerikalı bir gizem araştırmacısından olayın gerçek mekânının İngiltere olduğunu öğrenecekti. İngiltere'ye odaklanan kısa bir araştırmadan sonra da traji-komik gerçekler bu Aralık ayının ilk günlerinde bütünüyle günışığına çıktı.
John Hill (Cheddar Gösteri Mağaraları Yetkilisi):
'Kopan yaygara bizi bayağı eğlendirdi'
Cheddar kasabasında bulunan "Cheddar Showcaves and Jorge Ltd" adlı işletmeci şirketin yetkilisi John Hill, internetteki "cin fotoğrafı" efsanesinin "Crystal Quest" mağarasındaki bu maketten doğduğunu doğrularken, fotoğrafı çeken kişiyi ise kesinlikle tanımadığını söyledi. "Kasabamızda değişik fantastik temalarla bezenmiş üç farklı mağara var ve bu mağara grubu İngiltere'nin en ünlü doğal zenginliklerinden biridir" diyen Hill, "cin"in bulunduğu mağarayı her yıl ortalama 50 bin kişinin ziyaret ettiğini belirtti.
Cin maketinin diğer kahramanların maketleriyle birlikte mağaraya yaklaşık 8-9 yıl önce fantastik bir hava vermek amacıyla monte edildiğini anlatan İngiliz işletmeci, "olay fotoğraf"ın ise ilk kez 1998'lerde ortaya çıktığını ve efsanenin dalga dalga bütün dünyaya yayıldığını söyledi. Hill, dudak uçuklatan açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Cheddar, lezzetli peynirleri, huzur veren doğası ve gizemli mağaralarıyla ünlüdür. Burası küçük, kendi halinde bir sayfiye kasabası. Bölgeye yolu düşen turistler mağaralarımızı mutlaka gezer, bu sırada bol bol da fotoğraf çekerler. Ünlü fotoğrafı da şakacı bir turist çekmiş olmalı. Maketimizin fotoğrafını yıllar önce internette ilk gördüğümde şoke olmuştum. Birkaç siteyi mail yoluyla uyarayım dedim, ama beni dinleyen olmadı. Burada çalışanlar olarak bizlerin de işi gücü bırakıp dünya üzerindeki herkese ayrı ayrı laf anlatma imkânımız yok. Sonradan bu saçmalığa giderek alıştım ve gelişmeler de beni bayağı eğlendirmeye başladı. Delinin biri kuyuya bir taş atmıştı ve kırk akıllı da onu çıkaramıyordu. Zamanla bu fotoğrafa bir de arka plan öyküsü türetildiğine tanık olduk. Fotoğrafı İngiltere kaynaklı olmaktan çıkarıp Birleşik Arap Emirlikleri'nde bir mağaraya taşıdılar ve işi İslâm'daki cin esprisine dönüştürdüler. Yok efendim, bir grup Müslüman genç tatil yaparken bir mağaraya girmiş de, fotoğrafı yanlışlıkla çekmişler de, biri korkudan düşüp ölmüş de… Üzerine kitaplar yazılabilecek, üniversitelerde tezler hazırlanabilecek tam bir modern zaman efsanesi bu!" Bu olayı aydınlığa kavuşturmak için Türkiye'den kalkıp gelmemize hem şaşıran hem de sevinen Hill, "Nihayet birileri bu saçmalığa bir son vermek için harekete geçmiş, ne güzel" diyerek açıklamalarını şöyle noktaladı: "İlginçtir ki bir İslâm ülkesinde doğan bu komik öyküyü şimdi bir başka İslâm ülkesi sona erdiriyor. Türkiye'deki okurlarınıza benden selam götürün ve lütfen şunu da söyleyin: Ben cinler gerçekten var mı yok mu bilemiyorum, ama bu mağaradaki cin benim her gün tozunu almama muhtaç olacak kadar zavallı biri!"
Yeni Şafak da tartışmalara katılmıştı
"Cin fotoğrafı"na ilişkin uluslararası tartışmaların giderek kızışması ve işin içine bir çok saygın İslâm bilgininin girmesi üzerine Yeni Şafak da konuya kayıtsız kalmayarak ilgi çekici bir haber yayımlamıştı.
13 Mayıs 2001 tarihinde önce BAE'nde yaşandığı ileri sürülen olayın kısa bir öyküsünü ve ünlü fotoğrafı yayımlayan gazetemiz, ardından da okurlardan gelen yoğun istek üzerine cinler âlemini dinî bilgiler ışığında yorumlayan ayrıntılı bir yazı dizisi hazırladı. Elektronik istatistikler, Yeni Şafak'ın "cin fotoğrafı"nı yayımladığı günkü nüshasının internet versiyonuna ilk yayın tarihinden bu yana iki milyon kereden fazla giriş yapıldığını gösteriyor ve ilgili sayfa gazetemiz tarihinin halen "en fazla okunan sayfası" olma unvanını elinde bulunduruyor.
'Sorgulama'yı mutlaka öğrenmek gerek
Yeni gelişmelere yaklaşımlarında batılı toplumların yoğun şüpheciliğinin tam aksine abartılı bir teslimiyetçiliğin egemen olduğu, bu teslimiyetçilik duygusu içinde "cin fotoğrafı" gibi sıradışı, gizemli ve tartışmalı olayları enine boyuna tartmadan derhal kabule açık olan dünya Müslümanları, "bilgiyi sorgulayarak kabul etme" konusunda öteden beri hep varolagelen zaafları nedeniyle şimdiye dek bu gibi bir çok olayda hayâl kırıklığına uğrayıp mağdur oldular. İslâm tarihinde kendilerinin insanüstü güçler taşıdığını, üstün bir Şeyh ya da doğrudan doğruya Hz. Mehdi olduğunu ileri süren yığınla insanın ortaya çıkıp kitleleri etkilemesi (dahası büyük facialara yol açması) gibi, yakın dönemlerde de dünya çapında bir Müslüman astro-fizik bilgini olduğu iddiasıyla kendisini Türk kamuoyuna "Alman asıllı Profesör Hans Von Aiberg" olarak tanıtan ilkokul mezunu amatör bilim-kurgu yazarı Bülent Ayberk türünden meczup tiplerle de karşılaşıldı. Geniş kitleleri arkalarından kolaylıkla sürükleyebilen bu gibi kişi ve olaylarda ortaya çıkan sonuç ise hep aynı: Müslümanların, gerçekte kendilerine en başından itibaren emredilen "tetkik ve tahkik ederek iman" kuralını çiğneyerek, önlerine konulan -ve İslâm düşüncesini destekler gibi görünen- her yeni bulguyu temelsiz bir coşkuyla sahiplenmeleri. Bu da samimi Müslümanların sonuçta gereksiz yere üzülmelerine ve kimilerinin de yok yere inançlarının zedelenmesine yol açabiliyor.
Oysa ki cinler, gerek Kur'an'da defalarca apaçık biçimde tanımlanmış olmaları, gerekse dünyanın dört bir köşesinde binlerce yıldır yaşanan somut deneyimler aracılığıyla varlıkları artık bir sır olmaktan çıkmış, insanoğlundan daha farklı bir varoluş boyutunda yaşayan özel bir canlı türü olarak inananlar için zaten yeterince "gerçekler". Kutsal kitabımızda "dumansız ateş"ten yaratıldıkları ve kesinlikle fiziksel bir bedene sahip olmadıkları bildirilen bu canlıların, bizim dünyamıza ait fiziksel nesneleri görüntülemekte kullanılan "film kamerası" gibi optik cihazlarla görüntülenmesinin ne denli mümkün olabileceği ise hayli tartışmalı bir durum.
ORİJİNAL FOTOĞRAFIN FALSOLARI
Solda, maket cinin yıllardır internet sitelerinde dolaşan ünlü fotoğrafı, sağda ise muhabirimiz tarafından 22 Aralık günü İngiltere'de çekilen son fotoğrafı görülüyor. Yakından bakıldığında da hemen farkedileceği üzere, fotoğrafın internette dolaşan versiyonunda cinin elindeki bıçak bilgisayar programı aracılığıyla silinmiş, inandırıcılığı azaltan bazı gövde ve yüz detayları da daha puslu hale getirilmiş. Elinde bıçak olmamasına karşın, internet fotoğrafındaki varlığın sağ elinin yumruk pozisyonunda kalmış olması ise dikkat çekici. Şakacılar bıçağı daha beter bir mantıksızlığı ortadan kaldırmak için silmiş olmalılar. Öyle ya, böylesine inanılmaz doğaüstü güçlere sahip olan bir varlık, neden kendini savunmak için bıçak kullansın ki? (Her iki fotoğrafı da üzerlerine tıklayarak daha ayrıntılı inceleyebilirsiniz.)
Katılma Tarihi: 18 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 214
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Çarpılmış Kız Hikayesi
26.09.2005 08:21
Sanal âlemde dinsel konulara ilişkin olarak türetilen efsanelerin ardı arkası kesilmiyor. Cehennem Seslerinden sonra şimdi de "çarpılmış kız" hikayesi çıktı......
Geçtiğimiz yıllarda İslâm ülkelerini ayağa kaldıran "Mağara cini fotoğrafı", "Hz. Âdem'in dev iskeleti", "cehennemde kaydedilen sesler"Yaz ayları boyunca sayısız internet sitesini arşınlayarak özellikle İslâm ülkelerinde yaşayan milyonlarca kişinin tüylerini ürperten "lanetlenmiş kız" fotoğrafı ve heykeltraş Piccinini'nin sözkonusu heykeli de içinde barındıran "Deri Peyzajı" adlı eseri…
gibi kuyruklu yalanların ardından, internet ortamı dinsel inançlar üzerine oynanan sinsi bir oyunun daha arenasına dönüştü.
Son birkaç aydır bütün İslâm ülkelerinde âdeta bir kitle histerisi şeklinde yayılan ve ürkütücü şöhreti kısa sürede ülkemize de ulaşan "Kur'an'a saygısızlık ettiği için hayvana dönüşen Ürdünlü genç kız" fotoğrafının, gerçekte Avustralyalı bir sanatçının silikondan yaptığı ilginç görünümlü bir heykele ait olduğu ortaya çıktı.
Bir dizi insan-hayvan karışımı canlıyı küçük bir erkek çocuğuyla birlikte tasvir eden bu heykel grubu, ünlü heykeltraş Patricia Piccinini tarafından 2003 yılında tasarlanıp hazırlandı. Halen Sydney'de yaşayan ve sıradışı yapıtlarıyla sık sık uluslararası sergilere davet alan Piccinini'nin anılan çalışmasına ait yakın plan bir fotoğrafı sanatçının internet sitesinden onun izni olmaksızın kopyalayan kimliği belirsiz "tebliğciler", sözkonusu fotoğrafa bir de "çarpılma hikâyesi" ekleyerek bunu sanal âlemde elden ele dolaştırmaya başladılar.
Konunun kısa süre içinde tartışma forumlarının sınırlarını aşıp paranormal olayların incelendiği "ciddi" sitelere sıçramasıyla birlikte olaydan Piccinini'nin de haberi oldu ve sanatçı kişisel sitesinde öfkeli bir açıklama yayımladı. Ancak, buna karşılık, "çarpılan kız" efsanesi, insanların bu tür dinsel hikâyelere inanmayı içtenlikle arzu etmeleri üzerine geçtiğimiz yaz ayları boyunca hız kesmeden yayılmayı sürdürdü.
İslâm'ın bu gibi yalanlara ihtiyacı mı var?
Her ortaya çıkışlarında geniş bir inanan kitlesi toplayan dinsel içerikli kent efsanelerinin, özellikle 2000'li yılların başlarından itibaren ciddi bir artış gösterdiği gözleniyor. İlk çıkış kaynağı genellikle belirlenemeyen ve faillerinin daha etkin bir uluslararası yayılım için interneti başarıyla kullandıkları bu tür paranormal hikâyeler, kimilerine göre "biraz abartılı ögeler (!) içermekle birlikte, insanları ilahî gerçeklere yaklaştıran bir tür tebliğ görevi" üstlenmekteler. Ancak, bu sakat düşünce tarzı istisnasız her seferinde olumsuz sonuçlar doğuruyor ve arka plandaki gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte, İslâm adına yola çıkanlar her seferinde İslâm'a izi kolay kolay silinemeyecek türden lekeler sürüyorlar. "Kur'an'a saygısızlık ettiği için çarpılan kızın dramı" gibi vak'alar zayıf olan imânları pekiştirmek adına doğru yöntem olarak kabul edildiği takdirde, benzeri bir başka durum yaşandığında, sözgelimi, "Filistin'de camileri basıp talan eden, Kur'an-ı Kerim nüshalarını yerlere atan İsrail askerlerinin neden olay ânında alev alıp yanmadığı" gibi bir sorunsal da bu kez aynı imânları zedeleyen bir anti-teze dönüşebiliyor. Bu açıdan bakıldığında, sözkonusu yalanları ortaya atan kişilerin samimi dindarlardan ziyade, farklı bir taktikle çalışan "din karşıtları" olma ihtimalleri daha yüksek...
Dinsel içerikli kent efsanelerine karşı öteden beri ödünsüz bir biçimde tavır alan Yeni Şafak Haber Merkezi, önceki yıllarda da "Birleşik Arap Emirlikleri'nde çekilen cin fotoğrafı", "Hz. Âdem'in Suudi Arabistan'da bulunan dev iskeleti", "Müslüman olan Alman fizikçisi Hans Aiberg", "cehennemde kaydedilen korkunç çığlıklar" ve "Astronot Neil Armstrong'un Ay'da ezan sesi duyup Müslüman olması" gibi başka bazı popüler yalanların da içyüzünü kanıtlarıyla birlikte açığa çıkararak Müslüman kamuoyunun dikkatine sunmuştu.
"Olay heykel"in tasarımcısı Patricia Piccinini:
'Fotoğrafı internet sitemden çalmışlar'
Avustralyalı heykeltraş Patricia Piccinini, sanat dünyasında sıradışı çalışmalarıyla tanınıyor.
Yeni Şafak'ın, ülkesi Avustralya'dan bağlantı kurarak görüşlerine başvurduğu bayan heykeltraş Patricia Piccinini (40), yapıtı üzerine son aylarda internette ortaya çıkan spekülasyonlardan dolayı tek kelimeyle burnundan soluyor. Olaydan ilk kez geçen Ağustos ayında haberdar olduğunu belirten Piccinini, gazetemize şu açıklamayı yaptı:
"Doğrusu, bu yalan karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Ben bir sanatçıyım ve dünyadaki bütün dinlere karşı sonsuz saygım var. Ancak, önceki yıl gerçekleştirdiğim bu çalışmanın fotoğraflarının kişisel internet sitemden çalınarak böylesine abuk subuk bir hikâyeye alet edilmesi karşısında tahmin edemeyeceğiniz kadar çok yıprandım. Sahtekârların kullandıkları fotoğraf, son iki yıldır dünyadaki bazı önemli sergilere katılan "Leather Landscape" (Deri Peyzajı) adlı yapıtımdan alınma bir detaydır. Bu yapıtı, hayâl gücümün ürünü olan, ancak genetik mühendislerinin gelecekte üretmesi olası bazı insan-hayvan karışımı hibrit yaratıkların ve onları ilgiyle izleyen küçük bir oğlan çocuğunun silikondan yapılma heykelleriyle oluşturdum. Beyaz deriden hazırlanmış fütüristik bir dekorun üzerine yayılan sözkonusu heykeller, ilk kez 2003 yılında Venedik Bienali'nde görücüye çıktı ve bir hayli ilgi gördü. O tarihten bu yana da daha bir dizi ülkede sergilendi. Yapıtın hazırlanmasında silikon ve derinin yanısıra tahta, akrilik ve insan saçı kullanıldı."
Olayın gerçek yüzünü kişisel internet sitesinde de açıkladığını belirten Piccinini, buna karşılık internetin yalanları yayma konusundaki hızına yetişmenin imkânsız olduğunu vurgulayarak, "Hiçbir dinin, varolmak için bu tür komik hikâyelere ihtiyacı yok. Bence bu tür kent efsaneleri ilk anda kitleleri bir ölçüde heyecanlandırsa da inançlı topluluklar arasında sonradan büyük bir hayâl kırıklığı ve öfkeye yol açıyorlar. O nedenle, yapılanın iyi niyetli bir dinsel misyonerlik çabası olduğundan son derece kuşkuluyum" şeklinde konuştu.
'Belge-fotoğraf'a (!) eşlik eden ürkünç hikâye
Patricia Piccinini'ye ait olan hibrit yaratık heykelinin fotoğrafını internet üzerinden kısa sürede bütün dünyaya yayarak özellikle İslâm coğrafyasında heyecan verici bir efsaneye dönüştüren sahtekârlar, görenlerin tüylerini ürperten bu "belge"ye (!) şöyle bir de arka plan hikâyesi eklemişlerdi:
Ürdünlü yaşlı bir kadın evinde Kur'an-ı Kerim okumaktadır. O sırada, yan odada yüksek volümde müzik dinleyen kızını teybin sesini kısması için uyarır. Ancak genç kız inançsız biridir; annesini bu uyarısından dolayı azarlar ve elindeki Kur'an-ı Kerim'e saygısızca vurur. Fakat, bunu yapar yapmaz bir anda bütün vücudu alevlerle kaplanır ve odanın ortasında cayır cayır yanmaya başlar. Dehşet içindeki anne hemen yakınlardaki bir battaniyeyi kapar ve kızını saran alevleri söndürebilmek amacıyla onu sıkıca sarıp sarmalar. Biraz sonra battaniyeyi açtığında ise fotoğrafta görülen insan-kufuryok karışımı korkunç yaratıkla karşılaşır. Kız, biraz önceki çirkin hareketi nedeniyle "çarpılmıştır".
Evde yaşananlar kısa sürede Ürdünlü resmî yetkililerin kulağına gider ve genç kız bilimsel olarak incelenmek üzere Hollanda'daki bir askerî hastaneye nakledilir. İnternette dolaşan görüntü de kızın incelemeler sırasında çekilen gizli fotoğraflarından biridir. Olay, "Kur'an'ın mistik gücü ve yüceliği uluslararası kamuoyu tarafından kabul görmesin" diye aylardır bütün dünyadan saklanmaktadır. Ancak, bu muhteşem "kanıt", nasıl olduğu anlaşılamayan bir yolla Hollandalı yetkililerden kaçırılarak bizim aşırı ateşli tebliğcilerimizin eline geçmiştir.
Tabiî, bütün bu hengâmede kaş yapılacak derken bir kez daha göz çıkartılır ve tıpkı daha öncekilerde olduğu gibi bu olayın balonunun da patlamasıyla birlikte İslâm'ın uluslararası alandaki itibarına bilerek ya da bilmeyerek müthiş zararlar verilir. Olayın aydınlığa kavuşmasıyla birlikte, bugünlerde Batı kaynaklı birçok internet sitesinin sözkonusu hikâye nedeniyle Müslümanları makaraya alan yorumlar yayımladığı dikkati çekiyor
Katılma Tarihi: 18 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 214
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
6/116 Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar. 31/33 Ey halk, Rabbinizi dinleyin, babanın çocuğuna yardım edemiyeceği ne de çocuğun babaya yardım edemiyeceği günden korkun. ALLAH'ın sözü gerçektir. Dünya hayatı sizi aldatmasın; kandırıcılar sizi ALLAH ile aldatmasınlar.
__________________ 16/4 İnsanı küçük bir damladan yarattı, fakat buna rağmen o, apaçık bir düşman kesildi.
55/33 Ey cin ve insan topluluğu! Aktar-ı Semavat ve Arzdan nüfuz etmeye/aşıp geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin, (lakin) Nüfuz edemez/geçemezsiniz! ancak
Katılma Tarihi: 25 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hristiyanlık propagandası yapmıyorum diyorsun fakat, cinler onca peygamberleri aldatmadıda sadece son elçiyimi (haşa) kandırmış!. Cinler insanlardan önce yaratıldı ve çeşitli ayetlerde onların insanlar üzerinde zorlayıcı bir etkisinin olmayacağını söylüyor Allah. Bunu buraya paste edeceğinize hristiyanlara sorulması gereken tonlarca soru yokmu?
En basiti sorun bakalım yeni doğan bir bebek neden vaftiz (yıkanma) edilir? Cevap o kadar mantıksız ve adil olmayan bir cevap ki kargalar bile gülmeye haya eder. Neymiş Adem babamız ve Havva annemiz yasak meyveden yedikleri için günah kazanmışlar dolayısı ile onun soyu olan tüm insanlar günahkar olarak doğar. Masum bir bebek henüz hiç bir fiil işlememişken nasıl peşin bir günahkarlıkla doğar. Ayrıca benim babam katil veya hırsız ise ben o yalda değil isem onun günahını neden bende üstlenmiş olayım. Bu ne adeletsiz bu ne anlayışsız bir tanrı ki; Tâ adem babnın bir günahı yüzünden, kıyamete kadar tüm insanlık hazır günahkar olarak doğuyor?
Bu mantıkla gidilirse, kan davalarının da meşru olması gerekmez mi? Söz gelimi bir adam geliyor sizin babaını öldürüyor ve günah işlliyor. Sonra o katil evleniyor ve çocuk sahibi oluyor. Dolayısıyla katil olan babadan doğan çocukta otomatikman suçlü!? O halde babsı öldürülen adam da gönül rahatlığıyla gidip o masum çocuğu öldürmelimi?
Hz isa tanrıysa neden (onalara göre)neden çarmıha gerlip öldürüldü? Tanrı ölürmü? diye sorduğunuzda verilen cevap komik ötesi birşey :) cevaP. "O an insalık kısmına isabet etmiş" miş dee ondan çarmıha gerlip öldürülmüş. Adem baba bir meyve yedi diye isa da kendini fidye olarak tüm insanlık için kurban etmişmiş. E peki kendini kurban etti ise kurbanlığı kabul edilmedidemi hala günmüzde doğan hristiyan bebekler hala vaftiz edilir.
Yüzlerce sayfaya sığmayacak daha neler neler. Yunan mitolojisi gibi. Hristiyanlık bir kere akıl dini değil KABUL dinidir. Aklını kullanır da "neden" nasıl" "niçin" diye sormaya kalkarsan o dini kesinlikle terk etmen gerekir. Anca aklını hiçe sayıp, hristiyan atalarımız böyle inanmış bende böyle inanırım der ve atalar yolunu izlersin.
2/170- Onlara; "Allah'ın indirdiklerine tabi olun" dendiğinde; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde gördüğümüz yola tabi oluruz" derler. Ya ataları hiçbir şeyi düşünemeyen, doğru yolu bulamamış kimseler idiyse yine mi öyle yapacaklar?
31/21- Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" dendiğinde; "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Ya şeytan, babalarını ALEV AZABIna çağırmışsa?
__________________ Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
FikriHur Akik hakli hem hiristiyanlik propagandasi yapmiyorum diyorsun. Hemde oyle bir Hiristiyan sitesinden alinti yapiyorsun ki. Butun teorileri Buharinin, Muslimin, Ebu Davudun yuzyillardin bize yutturduklari HAVA ve CIVAYA dayanmakdadir.
Cin hikayesinin, Nasil bir sacmalik oldugunu ilahibilgide zaten gerekli cevabi vermis. Dini Allah has kilanlarin bu tur sacamaliklara ayiracak vakti yokdur
Sitedeki yazilarin onemli bir kismini okudum. Buharinin UYDURMALARI uzerine dayali teoriler. Orumcek kafali Ehli Sunnetci. yada SANKI ALLAH OTOBUSLE GIDECEKMISIZ gibi MEHDI, DABBET, SEYH, Imam SOFORLER olmadan otobus gitmez mantigi ile hareket edenlerin dini ile Kurandaki dinin bir alakasi olmadigini burdaki yazilardan anlamis olman gerekiyordu.
Allah Zikrini ve Resulunu herseyden korumustur. Bir tarafdan Alemlerin Rabbi olan Allah iman edecem diger tarafdanda, Kuranda eksik ayet var, yok Peygamberimzi cinliydi , yok buyu yapilmisti gibi HADIS sacmaliklarina inanacam. Peygamberini koruyamacak bir Allaha iman etmedim.. Bu tur sacamaliklara karnimiz tok.
Benim Rabbim Elci gondermisse, onu her turlu cinli, buyulu, sihirbazlik gibi sacmalikardan korumustur. Rabbim bunu bile yapamiyorsa zaten iman etmeye gerek yok.
Daha burda Ehli Sunnetcilerin, hadiscilerin sacmaliklari ile ugrasirken birde incilin sacamaliklari ile istersen ugrasalim.
__________________ A'raf 194 Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi KULLARDIR , eğer iddianızda haklıysanız , hadi çağırın onlarıda size cevap versinler
Öncelikle yazdığınız cevaplar için teşekkür ediyorum.
Diğer islami forumlara astığımda mesajımı silip üyelikten çıkarmışlardı.
Merak ettiğim bir soru da şu: Vahiy aldıktan sonra bahsedilen hareketleri doğru mu? Ağzının köpürmesi, krizleri ve diğerleri... Başlığı "Muhammed Terörist mi Peygamber mi?" olan Hıristiyan sitesindeki saldırılara yanıt veren bilgilere de erişemedim. Bu konudaki yanıtlar için de şimdiden teşekkür ederim.
Katılma Tarihi: 25 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
fikrihür Yazdı:
Öncelikle yazdığınız cevaplar için teşekkür ediyorum.
Diğer islami forumlara astığımda mesajımı silip üyelikten çıkarmışlardı.
Merak ettiğim bir soru da şu: Vahiy aldıktan sonra bahsedilen hareketleri doğru mu? Ağzının köpürmesi, krizleri ve diğerleri... Başlığı "Muhammed Terörist mi Peygamber mi?" olan Hıristiyan sitesindeki saldırılara yanıt veren bilgilere de erişemedim. Bu konudaki yanıtlar için de şimdiden teşekkür ederim.
Diğer islami forumların ellerine sağlık. Çaktırmadan Hz. Muhammed hakkında iğrenç cümleleri serpiştirmişsin yazılarının arasına. Terörist arıyorsan kendini zorlamana gerek yok. Birisi G.W Busht, diğeri ise acı çeke çeke geberecek olan Sharon.
Bu 2 terörist milyon kez vaftiz edilsede, en büyük papaları (Tanrılarının yardımcıları) günahlarını bağışlasada nafile.
__________________ Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
fikrihür Yazdı:
Öncelikle yazdığınız cevaplar için teşekkür ediyorum.
Diğer islami forumlara astığımda mesajımı silip üyelikten çıkarmışlardı.
Merak ettiğim bir soru da şu: Vahiy aldıktan sonra bahsedilen hareketleri doğru mu? Ağzının köpürmesi, krizleri ve diğerleri... Başlığı "Muhammed Terörist mi Peygamber mi?" olan Hıristiyan sitesindeki saldırılara yanıt veren bilgilere de erişemedim. Bu konudaki yanıtlar için de şimdiden teşekkür ederim.
Aslinda Edip bu sacmaliklarin neden ortaya ciktigini guzel ozetlemis. Celebinin akatradigi yazida ki ince noktalara dikkat edersen bu tur sacmaliklarin sebebini gorebilirsin. Birde bu forumdaki hadis Kuran kismindaki makalelere bir bak istersen.
BİLDİRİ
İSLAM'DA REFORM
Muhammed Peygamberin vefatından kısa sure sonra cahiliyye devrinin kabileciliğini ve putperestliğini hortlatan munafıklar, birçok muslümanı oldürmüşler ve Emevi'lerin başlattığı şeytani halifelikle birlikte islam'ın mesajını tahrif etmek ve onu ortacağ Arap kültürüne dönüştürmek icin maaşlı dinadamlarını seferber etmişlerdir.
Islam dininin biricik kaynagi olan Kuran'in anlasilmaz, detaysiz ve yetersiz oldugunu ileri suren musrik dinadamlari, yalniz Allah'a ozgulenmesi gereken dini Allah + Peygamber + sahabe + tabiin + mezhep imamlari + mezhepte muctehitler + eski alimler ve seyhler + daha sonra gelen alimcikler ve seyhciklerden olusan bir anonim sirketin ortaya koydugu bir beserî din corbasi haline donusturduler. (Lutfen su sure ve ayetlere bakiniz: 7:29; 9:31; 16:52; 39:2,11,14; 40:14,65; 42:21; 98:5).
Zamanimiza kadar etkileri suren bu felaketli donemde Kuran'in yeterli olmadigi inanci yayginlasmis ve ciltlerle hadis ve fikih kitaplari uydurulmustur. Bu "misna"lari kabul etmeyenler sapik ve murted (dinden donenler) olarak damgalanmislar ve hatta iskenceler altinda katledilmislerdir. Ebu Hanife, hadis uydurukcularinin gazabina ugrayan ve Emevi ve Abbasi zalimlerinin iskencehanelerinde cile ceken mazlumlardan sadece birisidir. Oldukca siddetli bir devlet terorunun estigi o gunlerde Kuran'a ragmen bambaska dinler olusturulmustur. Kurandaki kavramlarin anlamini kaydirmak icin seferber olunmustur. Peygamberin okuma yazma bilmedigi yalanindan, onun insanlarin gozlerini kizgin civilerle oyup colde olume terkettigi iftirasina kadar... Tasla oldurme iftiralarindan, Kuran'da nasih-mensuh ayetler bulundugu seklindeki melanete kadar... Ac bir kecinin yiyerek Kuran'dan cikardigi taslama ayetinden, halktan korktugu icin onu Kuran'a sokamiyan hazrete kadar... Mezhepciligin kutsanmasindan, sefaat mitolojilerine kadar... Hacerul esved denilen isaret tasinin putlastirilmasindan, peygamber mezarinin ziyaretinin faziletlerine kadar... Peygamberin 30 erkegin cinsel gucune sahip olusundan, sahabenin kadinlarina kosarken orgazm oluslarina kadar... Aise anamizin 53 yasindaki Peygamberle evlenirken 9 yasinda oldugu yalanindan, Peygamberin bir gecede 9 kadinla cinsel iliskide bulunusuna kadar... Peygamberin Medine'de bir Yahudi tarafindan buyulendikten sonra haftalarca saskin saskin dolasmasindan, acliktan oturu zirhini bir yahudinin yanina bir kac kilo arpa karsiliginda rehin birakmis olarak olmesine kadar... "Alim"lerin icmasinin dini kaynak olusundan, "sevadul azam" yani "buyuk karalti" masallarina kadar... Miracta Allah ile namaz pazarligindan, ayin mucizevi bir bicimde yarilip bir parcasinin Ali'nin bahcesine dusmesine kadar... Dinden donenin oldurulmesinden, namaz kilmayanin dovulmesi veya oldurulmesi gerektigine kadar... Erkeklerin kadinlardan ustun olusundan, hayizli kadinlarin camiye girmemeleri ve Kurana el surmemelerine kadar... kadinlari esekler ve kopeklerle ayni kategoride degerlendirmekten, cehennemi kadinlarla doldurmaya kadar... haremlik ve selamlik yoluyla kadinlari hayattan soyutlamaktan, kadinlari pece ve carsafla ortup kimliklerinden soymalarina kadar... Erkeklere altin ve ipegin haram kilinisindan, muzigin resmin ve satrancin haram edilisine kadar... Bosama haklarini gasbederek kadinlari kolelestirmekten, erkegin agzindan kazara cikan bir kac sozle aileleri dagitmaya kadar... Zekati senede bir kereye indirmekten, Hacci birkac gune sikistirmaya kadar... Namazi uc vakitten bese cikarmaktan; sunnet, nafile ve teravih namazlari uydurmaya kadar... Hayvanlarla ilgili yuzlerce haramlar uydurmaktan, Kureys'in agiz zevkinin bu konuda dini olcu kabul edilmesine kadar... Hilafetin Kureys'in hakki olusundan, "la ilahe illallah" demedikce insanlari oldurmenin gerekliligine kadar... Sakal birakmanin ve sarik sarmanin faziletinden, kabak sevmemenin peygambere hakaret sayilmasina kadar... Peygambere uymanin hadis kitaplarina uymakla es anlamli olusundan, hadislerin ayetleri iptal edebilecegi kustahligina kadar...
Profesyonel din adamlari, insanlari Kuran'dan uzaklastirmak icin Kuran'in zor, anlasilmaz ve mucmel oldugu yalanini yuzyillarca empoze ettiler. Kuran'in anlasilmasi icin yuzlerce ciltlik rivayet kitaplarinin didik didik edilmesi gerektigine kananlar, Kuran'i ogrenmeye vakit bulamadilar. Vakit bulanlar ise kafalarini binlerce hurafeyle doldurduklarindan ve ustelik Kuran'i bunlara muhtac kabul ettiginden onu anlama sansini bastan kaybettiler. Nitekim, Allah'in korunmus Kelamini korunmamis kul sozlerine muhtac gorenler, Kuran'in anlasilmasinin zor oldugunu iddia edip durdular.
Seneler once Ilahiyat fakultesinin bazi ogretim gorevlilerinin katildigi bir acik oturuma dinleyici olarak katilmistim. Oturumun konusu "Kuran'in Anlasilmasi" uzerine idi.
Oturuma katilan fikih hocasi, "fikih ve fikih usulu bilinmedikce Kuran anlasilamaz," dedi. Islam tarihi hocasi ise "Islam tarihi bilinmeden Kuran anlasilamaz," dedi. Tasavvufcuya gore "Tasavvuf kavranmadikca Kuran anlasilamaz" di. Hadis hocasina gore de "Hadis ve hadis usulu bilinmeden Kuran anlasilamaz" di. Acikoturuma katilan dort ogretim gorevlisi Kuran'in anlasilmazliginda ittifak ve hatta "icma" etmislerdi. Fikhi, hadisleri, tasavvufu, ve Islam tarihini anlamak ve dogrulari yanlislardan ayirmak icin Kuran'in, her seyden once Kuran'in bilinmesi gerektigini soyleyeceklerine; tam tersi bir yolla Kuran'in onune yuzlerce ciltlik kulliyati ve celiski dolu uydurmalari koyuyorlardi.
Muhammed peygamberin biricik sikayetinin "halkinin Kuran'dan uzaklasmasi" hakkinda olmasi cok ilginc (25:30). Buna ragmen, son peygamberin halki, daha hicri 1. yuzyilda hadis uretim fabrikalari kurmaya basladi. Bu felaketli davranisin sonucunda Kuran'i anlamaya verilen mesai alabildigine azaldi, bunun yerine binlerce celiskiyi iceren ilkel rivayetler uzerinde ihtisaslasma bas gosterdi. Rivayet kitaplarini degerlendirmede ortaya cikan ihtilaflari kurumlastirici usul ve mezhep calismalariyla bu seytani tuzak guclendirilerek orijinal evrensel mesaj Arap, Yahudi ve Hristiyan kulturlerinin karmasi bir din haline donusturuldu.
Peygambere yakistirilan yalanlarin Hadis ve Sunnet adiyla anilacagini onceden bilen Tanri, Hadis (soz) kelimesini ayetlerden baska bir soz icin kullandiginda genellikle kotu bir anlamda kullanir (12:111; 31:6; 33:53; 45:6; 52:34; 66:3). Sunnet (yasa) kelimesi de surekli "Tanri'nin sunneti" olarak tanimlanir (33:38,62; 35:43; 40:85; 48:23). Dahasi, Hadis ve Sunnet'in yaninda uydurulan ucuncu ogreti olan Icma (toplu karar) kelimesi de Allah haric kimin icin kullanilmissa olumsuz bir anlamla mahkum edilir (20:60; 70:18; 104:2; 3:173; 3:157; 10:58; 43:32; 26:38; 12:15; 10:71; 20:64; 17:88; 22:73; 54:45; 28:78; 7:48; 26:39; 26:56; 54:44...).
Kuran'i yeterli gormeyen inkarcilar, Tanri tarafindan Kuran'i anlamaktan menedilmislerdir (17:45; 18:57). Cok ilginctir ki, Kuran'i kaynak olarak yeterli gormeyenler Kuran'in anlasilmasi ile ilgili ayetlerin bizzat kendilerini anlamamislardir. Nitekim, 7:3; 17:46; 41:44; 56:79 ayetleri, "hem-tez-hem-kanit" olan ozgun bir dille kaniti tezin icine gomen birer sanat eseridir.
Hemen hemen tum Kuran ciltlerinin arka kapaginda Arapca uc ayet yer alir. Elinizdeki Kuran'a bakarsaniz buyuk olasilikla 56:77-79 ayetlerinin yazildigini goreceksiniz. Butun Kuran'in icinden neden bu ayetler icma ile seciliyor merak ettiniz mi? Neden, ellinin uzerindeki isim-sifati arasindan sadece bir kez burada gecen "Kerim" (Serefli/Yuce) seciliyor? Neden Kuran icin sikca kullanilan Zikr (Mesaj), Hakim (Hikmetli), Mubin (Apacik), Nur (Isik) gibi kelimeler degil de bu ayette gecen Kerim? Neden bu ayet? Neden ornegin, Kuran'in anlasilir bir kitap oldugunu ustuste dort kez vurgulayan ayet degil (54:17,22,32,40)? Veya neden 12:111; 15:1; 17:9; 17:88; 17:89; 30:58; 41:3; 55:2 . . . ayetlerinden biri degil? Mesajin "dirileri" uyarmak icin gonderildigini bildiren biricik ayeti iceren YaSin suresini, inadina olulere hasredenlerin niyetlerinden kuskulanmaya hakkimiz var (36:70).
Kuran'in bilgisine sahip olanlariniz bu sorunun cevabini iyi bilirler: Musrik din adamlari, bu uc ayeti (56:77-79) icma ile anlamamislar ve anlamadiklari bicimiyle onlarin halkin buyuk cogunlugunu Kuran'dan uzaklastirabilecegini dusunmuslerdir. Nitekim onlar bu ayetlerin anlamini, aptessiz olanlarin Kuran'a DOKUNMAMAlari olarak carpitirlar. Hayizli kadinlari "pis" olarak degerlendirdiklerini de dusunursek, anlami icma ile carpitilmis bir ayeti en populer ayet ve o ayette gecen Kerim kelimesini en populer sifat haline getirmelerinin seytani bir melanetin urunu oldugu anlasilir. Kuran'in bir cep kitabi, bir basucu kitabi olmasini engellemek, Kuran'i rafa kaldirmak ve duvara civilemek amacini guden plan ne yazik ki buyuk oranda basariya ulasmistir. Kuran, bir tren gibi, yuksek voltajli bir trafo veya cin gibi carpacak tehlikeli bir nesneye cevrilmistir. Kuran, anlasilmasi cok zor, dokunulmasi tehlikeli, ve ulasilmasi imkansiz "yuce" bir kitap olunca, hosgelsin hadisler, sunnetler, mezhepler ve din ticareti yapan parazitler.
Gunumuz "Muslumanlarinin" bildigi ve uygulamaya calistigi Islam, yuzyillar boyu, din adamlarinin uydurduklari kurallarla oylesine bozulmustur ki Muhammed'in bildirdigi islam diniyle ilgisi kalmamistir. "Ulema" gecinen din adamlari, o kadar cok seriatlar, haramlar, carsaflar, peceler, gidasal yasaklar, sakallar, sariklar, istincalar, istibralar, misvaklar, sag ayaklar, sol ayaklar, hadisler, sunnetler, sefaatler, hazretler, efendiler, kerametler, melanetler, evliyalar, serifler, seyyitler, hirka-i serifler, kil-i serifler, takiyyeler, takkeler, tespihler, tekkeler, mezhepler, tarikatlar, satahatlar, muskalar, istihareler, hulleler, hileler, turbeler, nafileler, mekruhlar, menduplar, sevaplar, mustehaplar, fetvalar ve palavralar uydurmuslardir ki Islam dinini Allah'in dogadaki ayetleriyle celisen, karmasik ve yasanmaz bir dine cevirmislerdir. Musluman halklarin dunyanin bu kadar gerisinde kalmalarinin en onemli sorumlulari bu musrik dinadamlari ve onlari kullanan politikacilardir. Tanri bu durumu duzeltmek ve mesajini hurafe ve bidatlerden arindirmak icin "buyuklerden biri" diye niteledigi mesaji gonderdi bize (74:30-35).
Maalesef, bugun muslumanlik iddiasinda olanlarin buyuk cogunlugu, Muhammed peygamberin teblig ettigi din yerine onun bas dusmanlari olan Ebu Cehil'in ve Ebu Leheb'in savundugu sirk ve cehalet dinini izlemektedirler. Ne var ki Allah'in verdigi soz gelmis ve yuzyillardir anlasilmaz ve yetersiz diye damgalanarak koseye atilan Kuran'in mesaji karanliklari dagitmaya baslatmistir.
Ordukleri orumcek aglarinin ve cehalet duvarlariyla olusturduklari karanliklarinin dagilacagini hisseden profesyonel dinadamlari ve onlarin kor izleyicileri buyuk gorultuler koparabilir. Bu cevirinin halka ulasmamasi icin ellerindeki tum imkanlari kullanabilirler; hakaret, iftira ve yaygaralar ile gercegin isitilmesini engellemek isteyebilirler.
Cirpinislari bosunadir. Zira, mesaj tum aydinligiyla artik dunyayi aydinlatiyor. Ne ulkelerin sinirlari bunu engelleyebilir, ne despot yonetimlerin yargiclari ve yasalari, ne de engizisyon mantalitesine sahip olanlarin fetvalari. Islam'da reform gerceklesecek ve din sadece Allah'a has kilinacaktir. Allah'a Hamdolsun.
__________________ A'raf 194 Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi KULLARDIR , eğer iddianızda haklıysanız , hadi çağırın onlarıda size cevap versinler
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma