Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Eleştiri ile hakaretin sınırları sorusu gerçekten önemlidir. Çünkü bu sınır, ötekine karşı tavır alışımızı, öteki karşısındaki tepkimizin ölçüsünü ve biçimini belirler.
Eleştiri, sözü edilen olay ya da olguyu tüm boyutlarıyla açığa çıkarma, onun tüm niteliklerini akılcı yoldan çözümleme işidir. Varılan sonuç veya verilen karar, bu çözümlemede ortaya konan veriler ışığında şekillenir. Bu fiil, yani eleştiri tamamen akılcı bir işlemdir. Orada duygusallık barınmaz. Eleştiri yapan, -moda deyimle- "özne olarak öteki"ni değil, diğer akılları muhatap alır ve ortaya koyduğu fikir demetinin diğer insanlarda "duygusal tepki" uyandırmasını değil, "akılcı değerlendirme" konusu olmasını talep eder.
Hakaret ise duygusal ağırlıklı bir fiildir; söz konusu olgu ya da olayı tamamen duygusal temelli olarak ele alıp taraflardan birini olumsuzlayıcı, küçük düşürücü tarzda sunmaktır. Bu söylemde, ağırlıklı olarak sıfatlar konuşturulur ve aşağılananın konumuna ve bakış açısına asla yer verilmez. Yani akılcı kavramlarla konuşuyor ve "aşağılayıcı" yargılara yer vermiyorsak, eleştiri yapıyoruz; ama duygusal kavramlarla konuşuyor ve taraflardan biri hakkında "itici" sıfatlar sıralıyorsak, hakaret ediyoruz demektir.
Eleştiride olayın tüm taraflarının bakış açısına ve konumuna, hakarette ise sadece bir tarafın bakış açısına ve konumuna yerleşerek konuşuruz. Ancak dili sembolik olarak kullanmaktaki becerimize dayanarak, eleştiri görünümü altında hakaret de edebiliriz. Yani işin teknik yanı yukarıda ele aldığımız gibi olsa da, temelde bir fiilin kategorisini, kişinin niyeti belirler. Söz söyleyen acaba hakikati keşfetme amacı mı gütmektedir, yoksa baştan dogma olarak kabul ettiği yargılarını kabul ettirme amacı mı? Başka bir deyişle, kişi suret-i haktan mı görünmektedir, yoksa gerçekten hakkın sesini mi dile getirmektedir?
İşte iki fiil arasındaki en basit ayrım kıstası!
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Adalet güzel bir konu açmış ama pek ilgi görmemiş anlaşılan. Bende bu konuda birşeyler ilave etmek istiyorum.
Kendi fikirlerimizi savunmak en tabii hakkımız. Ancak maksat, bilgilerimizi bir araya getirip, birbirimizle tartışıp gerçeğe ulaşmak ve tebliğ ise bunun yapılabilmesi için iletişim ortamının açık ve temiz olması gerekiyor. Kendimizin, karşımızdakilerin ve bizi izleyenlerin algılarının mümkün olduğunca konu üzerine odaklanması için elimizden geldiğince açık fikirli olmak ve muhattaplarımızı tepkisel hale getirip onları ve kendimizi duygusal bir perde arkasına itmememiz gerekiyor. Buradaki forumlara. bizlere hakaret ederek gelenlerde var. Onların da aslında tepkilerinin nedeni bizim İslam dinini yozlaştırdığımızı düşünmeleri. Onlara da bu yönlerini dikkate alarak cevap vermemiz gerekir.
Bu nedenle eleştirilerimizi kişilere veya onların saygı duydukları kişilere/kutsallarına değil, onların veya saygı duydukları kişilerin/kutsallarının fikirlerine, savundukları tezlere yöneltmemiz gerekiyor. Savunulan fikrin çelişkisini gösterecek çarpıcı örnekler vermek adına alay etme, hakir görme ve hatta küfür sayılabilecek sözler kullanılması halinde karşı taraftan duygusal tepkiler yükselmeye başlayacak ve fikirlerimizi karşı tarafa iletmek için kullanmak istediğimiz iletişim ortamı parazitli bir hal alacak, söylediklerimiz çok farklı algılanabilecektir. Bazı konularda belki de aynı fikirde olduğumuz halde, bunu algılayamadığımız için birbirimizi farklı yerlerde görebileceğiz.
Forum özeline girersek, unutmayalımki yaptığımız tartışma iki kişi arasında kalmıyor, tüm dünya izleyebiliyor. Bu forumlarda bal olmalı ki herkes faydalansın.
. Savunulan fikrin çelişkisini gösterecek çarpıcı örnekler vermek adına alay etme, hakir görme ve hatta küfür sayılabilecek sözler kullanılması halinde karşı taraftan duygusal tepkiler yükselmeye başlayacak ve fikirlerimizi karşı tarafa iletmek için kullanmak istediğimiz iletişim ortamı parazitli bir hal alacak, söylediklerimiz çok farklı algılanabilecektir. Bazı konularda belki de aynı fikirde olduğumuz halde, bunu algılayamadığımız için birbirimizi farklı yerlerde görebileceğiz.
Forum özeline girersek, unutmayalımki yaptığımız tartışma iki kişi arasında kalmıyor, tüm dünya izleyebiliyor. Bu forumlarda bal olmalı ki herkes faydalansın.
selam elmuh,
sana katılıyorum.konuyu güzel değerlendirmişsin.tebliğ/tartışma/bilgilendirme/etkileme/uya rı üzerine kurulu bu tip forumlarda, esasen sadece ve sadece fikirlerin ve tezlerin çarpışması lazım.'' uslub-u lisan aynen insan '' sözünü unutmamak ve ona göre davranmak lazım gerçekten.hele tebliğ görevi zaten, bir kutsal görevdir. bu durumda, daha daha özenli olmamızda sayısız faydalar var.( mümkün olduğunca şahsiliği karıştırmamak, kişisel takılmamak lazım)
Savunulan fikrin çelişkisini gösterecek çarpıcı örnekler vermek adına alay etme, hakir görme ve hatta küfür sayılabilecek sözler kullanılması halinde karşı taraftan duygusal tepkiler yükselmeye başlayacak ve fikirlerimizi karşı tarafa iletmek için kullanmak istediğimiz iletişim ortamı parazitli bir hal alacak, söylediklerimiz çok farklı algılanabilecektir. Bazı konularda belki de aynı fikirde olduğumuz halde, bunu algılayamadığımız için birbirimizi farklı yerlerde görebileceğiz.
Forum özeline girersek, unutmayalımki yaptığımız tartışma iki kişi arasında kalmıyor, tüm dünya izleyebiliyor. Bu forumlarda bal olmalı ki herkes faydalansın.
HASAN ÖKTEM yazdı:
selam elmuh,
sana katılıyorum.konuyu güzel değerlendirmişsin.tebliğ/tartışma/bilgilendirme/etkileme/uya rı üzerine kurulu bu tip forumlarda, esasen sadece ve sadece fikirlerin ve tezlerin çarpışması lazım.'' uslub-u lisan aynen insan '' sözünü unutmamak ve ona göre davranmak lazım gerçekten.hele tebliğ görevi zaten, bir kutsal görevdir. bu durumda, daha daha özenli olmamızda sayısız faydalar var.( mümkün olduğunca şahsiliği karıştırmamak, kişisel takılmamak lazım)
ELMUH VE HASAN ÖKTEM GUZEL İFADE ETMİŞ UMARIM SİTEDE YAZAN HERKES KULAK VERIR.
İstersen "esasen sadece ve sadece fikirlerin ve tezlerin çarpışması lazım." yerine "esasen sadece ve sadece fikirlerin ve tezlerin tartışılması, görüşülmesi lazım." diyelim. :)
Bir olayı nasıl tanımlarsak, nasıl algılıyor isek, o olay hakkındaki davranış ve yorumlarımız ona göre olur. Çoğu zaman farkına bile varmayız.
katılıyorum, öyle diyelim.hakikaten dediğin gibi ''tartışılması/görüşülmesi'' kelimeleri, '' çarpışması '' kelimesinden daha iyi duruyor.esasen demek istediğim şuydu: tartışmalarda, kişisel takılıp,tartışmaları şahsi boyut ve hakaretlere kadar vardıracağımız yerde, sadece fikirleri çarpıştıralım demek istemiştim dikkat edersen.tabiki söylediğin, çok güzel.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma