Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Türk askeri üşümediğine,
acıkmadığına ve yorulmadığına göre, Atatürk de asker ve de en büyük
komutan olduğuna göre, elbette o da üşümez, acıkmaz ve yorulmaz.
Böyle düşünen çok kişi vardır aramızda. Sayın Turgut Özakman da bunlardan biri.
Çeşitli
sinema filmleri ve televizyon dizilerinde Atatürk’ü oynayanları
beğenmiyormuş. Beğenmemesi oyuncuların yetenekleriyle ilgili değil,
“yaka bağır açık Atatürk olmaz” diyor. (Oyuncu kendi kafasına göre
açıyor ya da kapıyor yakasını bağrını, yönetmen dedikleri kimse yok
ortalıkta!)
Yani Atatürk, piyade talimatnamesine uygun biçimde
davranır ve gömleğinin en üst düğmesini bile açamaz. Düğme açmak için
komutanın izni ve emri beklenir ama Atatürk’ün üstünde kimse olmadığı
için bu izni kim verecektir?
(Sayın Kenan Evren de diktatörlüğü
döneminde gayet “laubali” bir şekilde selam verir, Amerikan askerleri
gibi avuç içi gösterirdi... Oysa kurallara göre parmaklar kapalı
olacak, avuç içeri bakacaktı... Fakat kendisine “bu ne biçim selam”
diyebilecek bir üst merci yoktu... Aynı selamı biz versek fırça yerdik
askerde...)
Atatürk ceketini çıkaramaz, ayağını uzatamaz, sigarasını yakamaz, kahvesini yudumlayamaz...
Çünkü bir uzaylı bütün bunları yapmaz. Atatürk de “bizler gibi bir fani” olmadığına göre...
Demek
ki Atatürk’ün sabah kalkınca limonata içtiğini ve yemeklerden de en çok
kurufasulya ile pilavı sevdiğini bizlere hatırlatan merhum Attila
İlhan, Atatürkçü falan değil, bir vatan hainidir!
Hele şu
Fikriye Hanım meselesine gelince... Atatürk’ün gençliğinde Latife
Hanım’dan başka bir kadına bakmış olabileceğini söyleyen de kafasından
iki, ensesinden bir kurşunla öldürülecek midir “milli hisleri
kabaracak” genç bir köylü tarafından?
Turgut Özakman’ın bugüne
kadar Atatürk’ü canlandıranlar arasında en beğendiği oyuncu, Rutkay
Aziz... Yani, Atatürk’e, gerek saç rengi, gerek göz rengi, gerek boy
pos, gerekse ses tonu açısından “en benzemeyen” kişi!
Belki de
bizim Rutkay’ın “davudi” bir sesi olduğu için Sayın Özakman bir
zamanlar Ankara Radyosu Çocuk Saati’nin “müsamerelerini” hatırlıyor ve
bu hoşuna gidiyor...
Hazret-i Ömer’i Agâh Hün’e konuşturdukları gibi, Atatürk’ü de “tok sesli” bir sanatçıya konuştururlardı.
Aslında
Atatürk’ü görüntülü olarak “oynamak” ve göstermek de yasaktı da, tıpkı
peygamber efendimizin suretini göstermenin yasak olması gibi, bu çoktan
aşıldı... Şimdi buna laf edemeyenler oyuncunun ağzına burnuna
takıyorlar kafayı...
Sayın Özakman “Atatürk’ü canlandıracak oyuncuların özel hayatlarının da çok önemli olduğunu” belirtmiş.
Örneğin rakı içen bir aktör Atatürk’ü asla ve kat’a oynayamaz, oynamamalıdır! (Bizim Rutkay yalnızca kuşburnu ve ıhlamur içer.)
“Atatürk” ve “rakı” kavramlarını yanyana getirmeye cüret eden Türk değildir. (Nedir? Ermeni olmasın sakın?)
Özakman “gece kulübünde kavga çıkararak gündeme gelen biri Atatürk’ü oynamamalı” diyor...
İyi
de, Sakarya Çarşısı’ndan balığını, Gima’dan da peynirini alıp filesine
koyduktan sonra Kızılay-Küçükesat dolmuşuna binip vakitlice evine giden
ve yemek üstüne çay demleyip erkenden de yatan “Ankaralı” oyuncu
nereden bulacağız? Devlet Tiyatrosu’nun memurları bile bu kadar mazbut
yaşamıyorlar.
“İyi hal kâğıdını” Atatürk’ü oynamaya aday olan
oyuncuya hangi “merci” verecektir? Muhtarlık mı, karakol mu? Güvenlik
soruşturması da isteyecek miyiz? Kürt mürt çıkmasın sakın... Aşı kâğıdı
da soralım mı?
Atatürk, batı taklitçiliğini ve kopyacılığını sevmezdi, batının “yöntemlerini almaktan” yanaydı.
Bu
durumda, romanını, tiyatro oyununu ve bunlardan uyarlama senaryosunu
Joseph Hayes’in kaleme aldığı, yönetmenliğini William Wyler’ın yaptığı,
başrollerini Humphrey Bogart ile Fredric March’ın paylaştıkları
“Ümitsiz Saatler” (The Desperate Hours) filminden “gereğinden fazla
esinlenerek” oturup “Duvarların Ötesi” adlı bir oyun yazmak
Atatürkçülük’ün neresine sığar, Turgut Özakman bana anlatsın...
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam, evet dostum.. Atatürk üşümez,yorulmaz,acıkmaz..... sadece o değil onun gibi düşünenlerde... şekersiz hoşaf öğle yemeği... yarım ekmek....ertesi günün öğle yemeği... sabah şekersiz üzüm hoşafı...akşam yok... bu vatan kolay kazanılmadı.... Atatürk ve yürek birliği ettiği evlatları üşümez,yorulmaz ve acıkmaz.......
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Malesef Resulullah için bile iddia edilmeyen bir çok yetenek Atatürk'e atfediliyor.Birileri gelenekçilere kızarken başka birşeyleri putlaştırıyor farkında değil.Atatürküde,peygamberide olması gerektiği yere koymak/koyabilmek en doğrusu..Hem Rab'bimizinde bizden isteği bu değil mi?
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam, mircan... şahsım adına kimseyi putlaştırmadım..putlaştırmamda.. eğer Atatürk üşümez yorulmaz acıkmaz dedimse...yazımın hemen altında sadece birine örnek verdim...dedim ki; şekersiz hoşaf öğle yemeği... yarım ekmek....ertesi günün öğle yemeği... sabah şekersiz üzüm hoşafı...akşam yok... ardından da şunu ekledim; bu vatan kolay kazanılmadı.... Allahtan başka herkes acizdir..ihtiyaç sahibidir.. bu yukarda yazdığım ise bir gaye uğruna çekilen ızdıraplara dayanmadır..zorunlu olarak.. savaşta olan bir insanın sadece sabah hoşaf içmesi...o günün akşamında yitecek olmamaması..ertesi günün sabahında bir yarım ekmek.. bu benim gözümde üşümemek..yorulmamak ve acıkmamaktır... sanırım anlaşıldı.
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
selam, evet dostum.. Atatürk üşümez,yorulmaz,acıkmaz..... sadece o değil onun gibi düşünenlerde... şekersiz hoşaf öğle yemeği... yarım ekmek....ertesi günün öğle yemeği... sabah şekersiz üzüm hoşafı...akşam yok... bu vatan kolay kazanılmadı.... Atatürk ve yürek birliği ettiği evlatları üşümez,yorulmaz ve acıkmaz.......
Selam,
bu vatan kolay kazanılmadı.... Ben de Namusum, Vatanım için üşümem, yorulmam ve acıkmam.. gerekirse ağaç mantarı kemiririm.
Alıntı yapılan yazı gibi yazılar Hanif Dostların görev alanına giren "Kişileri Putlaştırmama" alanına girmez, (Çünkü Mustafa Kemal'in Dini anlamda, Allah'a şirk koşulma anlamında hiçbir konumu yoktur, çok marjinal birkaç kişi hariç Atatürk'ü kimse bu konuma sokmamıştır.)
Bu alıntı yazılar Satılmışların Vatanla ilgili değerleri basite alma, tarihten gelen dip dalgasını küçük düşürme (kimsenin haddine değil) anlamı taşır.
Bu alıntı yazıyı ekleyen arkadaşı kınıyorum. Muvahhit Kardeşimi de ince ve çok anlamlı yazısı için Kutluyorum.
Fedakar yaşamı ile, Zor günlerde Vatanı ve Mazlumları için ayağa kalkışı ve zorluklarla zafere ulaşması ile Ölüm Sonrası karşısına çıkacak bu Muhteşem insanla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile karşılaşınca Yazıyı alıntı ekleyen arkadaş, Allah indinde nasıl hesaplaşacağını bence iyi düşünsün..
Selam
__________________ "Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma