Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Evliya veya Veli. (Kelimelerin ne manaya geldiği Kur'an eksenli yapılan çalışmalardan araştırılabilir).
Alın size deforme edilmiş kavramlar manzumezine bir örnek daha.Evliya (çoğul) -veli (Tekil) veya Allah Dostları diye nitelenen çarpıtılmış ve çürümeye yüz tutmuş kavramlar zinciri.
Sokağa baktığımız zaman; bu kavramları üzerinde taşıdığı iddia edilen insanlar şöyle özelliklere sahiptirler:
Havada
uçan, karada kaçan, şimşek gibi çakan arı gibi sokan, uyumayan,
yemeyen-içmeyen, ölmeyen, misk-i amber (eski dilde deodorant, pörsümüş
dilde parfüm) kokan,Ankara’dan İstanbul’a terlik, ayakkabı, çakmak, kalem v.b. bilumum elle tutulur her cismi fırlatabilen,fırlattığı zaman da 12’den isabet ettirebilen,kendilerine has giyim tarzları olan (işlemesiz olanlar tercih sebebidir) tiplemelerdir.
Ayrıca; kaşına gözünebakılması yassak olan, yanlarında fısıldıyla konuşulabilen,gece
rüyalarımızda, gündüz hayallerimizde fink atan, kendisiyle günün belli
bir bölümünde şahsa münhasır bluetooth (yeni dilde rabıta) bağlantı
kurulabilen olağan değil duble olağanüstü şahsiyetlere verilen
sıfatlardır.
Bir kere şahsım adına bu özelliklere sahip bir dostumun olmasını istemezdim. Bana ağır gelir. Yanımda taşıyamam.Bir başkasıyla tanıştırmaya kalksam kekelerim. Nasıl tanıtacağız ki! Bu kadar özelliğinin olduğunusöylesem karşımdaki melül melül yüzüme bakar.
“Abicim dost mu tanıtıyorsun bilgisayar programı mı tanıtıyorsun, yoksa Harbi Poter filmini fazla mı seyrettinanlamadım gitti" dercesine alnının kırıştığını görebiliriz.
Bir
de; evvel zaman içinde kalbur üstü yaşamış birilerine izafe edilir bu
sıfatlar. Kulaktan kulağa yayılmış hikayeleri veya ardında bıraktıkları
eserleri vardır bunların.Öyle bir hale
büründürülmüştür ki, Hani mimari bir projede 1 milimetrelik bir hata
yaparsınız da, o proje bina olduğu vakit 10 metre yarık olarak
karşınıza çıkar. Geçmişe atıf yaparak kahramanlaştırmak da böyle bir
şeydir.
Kahramanımız
ne kadar yiyen-içen, uyuyan-uyanan, evlenen-boşanan, kanlı canlı elle
tutulur, çimdiklediğin zaman "höst" diyebilen biri olsa dahi, günümüze
gelene kadar çoktan “efsane” olmuştur.En başta saydığımız özellikteki elbiseler çoktan üzerine giydirilmiştir.
Peki
biz bilebilir miyiz, kimin Allah dostu kimin Allah düşmanı olduğunu?
Allah bildirmediği müddetçe biz bilemeyiz. İsmen sadece İbrahim’i (Selam olsun) bilebiliriz.Hangi
arkadaşınız kiminle arkadaş bunu bilebilir misiniz? Kimin kiminle
ahbap-çavuş ilişkisini bile bilemezken, Allah kimi dost edinmiş bunu
nerden bileceğiz?Allah kendi dostunu bizden daha iyi bilir.Allah’a dost olmak için gerekli sıfatları taşımak başkadır, bir de Allah’a bazı şahısları dost izafe etmek bambaşkadır.
Şu
Allah dostu, bu Allah dostu. Allah’tan haber mi aldınız? Allah mı
bildirdi size dostunun veya dostlarının kim olduğunu? Bu ne cüret
anlamak mümkün değil. Haa, dostluk kriterlerini yerine getirmeye
çalışan bir insan görürsünüz. Adam Allah’ın emir ve buyruklarına göre,
İbrahim gibi yaşamaya gayret ediyordur. Tabiri caizse temiz insandır.
O’na bile Allah dostu diyemezsiniz.Çünkü kalplerde olanı yalnızca Allah bilir. Takva’nın kimde olduğunu sadece O bilir.
Nasıl
ki her insan kimin kendi dostu olduğunu, kimin düşmanı olduğunu ancak
kendisi biliyorsa, Allah da kendi dostlarını bizden iyi bilendir.
Aslında birilerine Allah dostu yakıştırması, ucuz yoldan torpille işe yerleşme girişimi gibidir.
Güya bu Allah dostları, kendilerine bağlı insanların her işini
görebiliyor. Bu dünyada tevbeleri kabul ediyor, onları kirden pastan
arındırıyor, cennette malikane vaat ediyor, sırat köprüsünde eteğinin
altından güruhunu da geçiriyor, kabirde münker ile nekire bunların
yerine hesap veriyor.
Bu kadar işi halleden adama tabiki bu sıfatı çok görmeyecekler. Ne de olsa işin ucunda torpil var.
Hani Mistik dinlerin birinde bir kıssa vardır.
Sofunun biri varmış. Gençliginden beri şeyhinin hizmetindeymiş. Bu sofiye ne sorsalar edebinden cevap veremez ve hep "Ben bilmem Şeyhim bilir" dermis.
Artık
herkes bunun vereceği cevaba alıştığı için kimse ona soru sormuyormuş.
Tabi her ölümlü gibi bu sofu’da ölmüş. Şeyh hazretleri çok üzgün tabi.
Öldüğünün akşamı camideyken bir ara Şeyh durmuş ve uzaklara doğru
dalmış. Sonra da gülümsemiş.
Sormuşlar şeyhe, hele gurban niye güldün?
Demiş
ki: Hani bugün ölen sofu vardı ya, kabirde münker ve nekir melekleri
yanına geldi. Sorular sorup durdu sofuya. O da “ben bilmem şeyhim
bilir” dedi.
Ben de gidip onun yerine soruları cevapladım.
Gördünüz değil mi, ne dostlar(!) var şu dünyada.
Allah düşmanımın başına vermesin böyle fonksiyonel dostları.
Peki kimdir bu Allah dostları, veliler veya evliyalar.
Bir kere beşer olmalı ve beşer özelliklerini taşımalıdır.Acıktığını
hissedebilen, tuvalete gidebilen, hasta olan, doktor yüzü gören, üşütüp
sesi kısılan, nane-limon kaynatabilen, gülüp ağlayan biri olmalıdır.Kısaca önce insan olmalıdır. Ayağı yere basmalıdır.
Bugüne kadar ismen bildiğim tek Allah dostu vardır O da İbrahim’dir (Selam olsun).
Nisa/125)
İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in dinine
dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim
olabilir? Allah, İbrahim'i dost (Halil)edinmişti.
Hem de yakın dost.Samimi dost. (Put kıran dost. Put icad eden değil.) Demekki İbrahim’i örnek alan herkes Allah dostu olmaya adaydır.Allah dostu olmanın yoluayette belirtildiği gibi şudur.“İbrahim'in dinine dosdoğru tabi olmak”tır.Bu dine dosdoğru tabi olan herkes, ister çoban Ali amca, ister ayşe teyze,Mehmet, Kevin, Hans, her kim olursa olsun, Allah dostu olabilir.Olağanüstü özelliklerinin olup olmaması hiç önemli değildir. Olması da mümkün değildir zaten.
Allah’a
yalan isnad etmek, Allah’a dost isnad etmek, Allah’a kendisinin
bildirmediği bir takım şeyler isnad etmek kötü bir hastalıktır. Her
hastalığın bir devası olduğu gibi, bunların da devası elbette
Kur’an’dır.Kur’an’a uzak olan bu dostlara (!)yakın, bu dostlara yakın olan da Allah'a uzak olur.
Bu
tip masallardan etkilenmeyerek, yüzünü dosdoğru dine, hanif olan
İbrahim’in dinine dönene, Allah'ın berisinden dost/post arayışına
girmeyene gün aydın olsun.
Aslında birilerine Allah dostu yakıştırması, ucuz yoldan torpille işe yerleşme girişimi gibidir.
Güya bu Allah dostları, kendilerine bağlı insanların her işini
görebiliyor. Bu dünyada tevbeleri kabul ediyor, onları kirden pastan
arındırıyor, cennette malikane vaat ediyor, sırat köprüsünde eteğinin
altından güruhunu da geçiriyor, kabirde münker ile nekire bunların
yerine hesap veriyor.
Bu kadar işi halleden adama tabiki bu sıfatı çok görmeyecekler. Ne de olsa işin ucunda torpil var.
Hak Dostlarını(?) sevenler de paçayı kurtarıyormuş sırf bu meziyetlerinden dolayı. Zaman yazarı Ahmed Şahin'e göre de:
Rüyasında Hz. Cebrail'i, elinde Hak dostlarının isimlerinin yazılı
olduğu defterle gören İbrahim Ethem sorar: Bak bakalım benim ismim de yazılı
mı Hak dostlarının listesinde? der.
Hz. Cebrail, hayır der. Senin ismin Hak dostlarının listesinde
yazılı değil. Ama Hak dostlarını sevenlerin listesinde var, orada
yazılı. Bu listeye yazılmamış henüz. İbrahim hemen teklifini yapar:
"Kişi sevdiğiyle beraberdir." buyurdu Peygamberimiz. Öyle ise ben de
sevdiklerimle beraber olmak isterim. Çabuk benim adımı da Hak
dostlarını sevenler listesinden al, sevdiğim Hak dostlarının listesine
yaz. Cebrail aynen uygular. İbrahim'in ismi de böylece sevdiği Hak
dostlarının isimleriyle beraber olur. Biz de kendimizi kontrol edelim
mi?. Hak dostlarını seviyorsak sevdiklerimizle birlikte olacak, onların
listesine bizim de ismimiz yazılacak inşaallah..
Allah Hz.
İbrahim’i dost edindiğini neden açıkladı?
Nisa
122- İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz onları altından ırmaklar
akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah'ın gerçek
olan va'didir. Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır?
Nisa
123- Ne sizin kuruntularınızla, ne de Kitap Ehlinin kuruntularıyla
değil. Kim kötülük yaparsa, onunla ceza görür; o, Allah'tan başka
bir veli (dost) ve bir yardımcı bulamaz.
Nisa
124- Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde
bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki
tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır.
Nisa
125- İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan
İbrahim'in milletine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah,
İbrahim'i dost edinmiştir.
Allah Hz.
İbrahim’i dost edinmiştir. Aynı ayetten sadece onu dost
edinmediğini de anlıyoruz. Çünkü Hristiyan, Yahudi, Müslüman herkese bu
dostluğun yol ve yöntemini açıklıyor. Allah bu açıklamayı neden yapıyor?
Çünkü kendi dostluğunu elde etmenin yegane usulü bu.
Allah Hz.
İbrahim’i dost edindiğini neden açıklıyor? Çünkü Yahudiler ve
Hristiyanlar kendilerinin Allah’ın oğlu ve Sevgilisi olduklarını iddia
ediyorlar. İşte tam bu noktada bu saptırılan konuya Rabbimiz itirazını
bildiriyor. Dinlerini şirk ve yozlaşmayla bozan ehli kitaba bu
iddialarının yanlış olduğunu anlatıyor. Ve Allah’ın sevgisini,
dostluğunu kazanmanın yegane yolunun Hanif (Allah’ı birleyen) olan
İbrahimin yol ve yöntemi olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.
Maide 18
Yahudiler ve Hıristiyanlar dediler ki, biz Allah'ın oğulları ve
sevgilileriyiz. De ki: "O halde, niçin size günahlarınız yüzünden azap
ediyor?" Hayır, siz de O'nun yarattıklarından birer insansınız.
Dilediğini affeder O, dilediğine azap eder. Hem göklerin hem yerin hem
de bunlar arasındakilerin mülkü/yönetimi Allah'ındır. Dönüş de O'nadır.
Yahudiler ve Hristiyanlar Hz. İbrahim’i kendi taraflarında
varsayıyorlar. Sadece kendilerinin Hz. İbrahim’in yolunda olduklarını ve
bu yüzden Allah’ın sevgilisi olduklarını iddia ediyorlar. Ama
yanılıyorlar;
"Ey Kitap ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip tartışıyorsunuz?
Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl
erdirmeyecek misiniz?" (AL-İ
İMRAN SURESİ / 65)
Ehl-i Kitap
doğru yola kılavuzlanmanın sadece kendi dinleriyle mümkün olduğu
kanaatindeler. Hanif olduğundan dolayı Allah’ın “dostum” dediği Hz.
İbrahim’in yolunda olduklarını iddia eden bu zümreler hanifliğin zıddı
davranışlar sergileyerek şirk ve yozlaşma içine düştüklerini bile
göremiyorlar. Bu körlüklerine rağmen Allah’ın oğulları ve sevgilisi
olduklarını iddia edebiliyorlar. Halbuki Allah’ın dostluğunu kazanmanın
yegane yolu Şirki terk etmek yani hanif olabilmekle mümkündür ancak.
"Yahudi yahut
Hiristiyan olun ki dogruya kılavuzlanasiniz." dediler. De ki: "Hayır,
öyle degil. Şirk ve yozlaşmadan uzak bir biçimde, Ibrahim milletinden
olalım. O, şirke bulaşanlardan değildi." (Bakara 135)
Allah’ın dostluğuna aday olabilmek için Hanif olan İbrahimin Milletine
tabi olmak önşarttır. İbrahim atamızın yolunda olanlar ona uyanlardır ve
Hz. Muhammed ve ona tabi olanlardır. Şüphesiz ki müminlerin aşkın anlamda tek VELİSİ,
tek HALİLİ, tek DOSTU, tek YARDIMCISI Allah’tır.
İbrahim, ne yahudi idi, ne de hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid)
bir müslümandı, müşriklerden de değildi. Doğrusu, insanların İbrahim'e
en yakın olanı, ona uyanlar ve bu peygamber ile iman edenlerdir. Allah,
mü'minlerin velisidir. (AL-İ
İMRAN SURESİ / 67-68)
"Nisa/125)
İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in MİLLETİNE
dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim
olabilir? Allah, İbrahim'i dost (Halil)edinmişti.
Hem de yakın dost. Samimi dost. (Put kıran dost. Put icad eden değil.) Demekki İbrahim’i örnek alan herkes Allah dostu olmaya adaydır. Allah dostu olmanın yolu ayette belirtildiği gibi şudur. “İbrahim'in dinine(din değil,millet) dosdoğru tabi olmak”tır. Bu dine dosdoğru tabi olan herkes, ister çoban Ali amca, ister ayşe teyze, Mehmet, Kevin, Hans, her kim olursa olsun, Allah dostu olabilir. Olağanüstü özelliklerinin olup olmaması hiç önemli değildir. Olması da mümkün değildir zaten.
Allah’a
yalan isnad etmek, Allah’a dost isnad etmek, Allah’a kendisinin
bildirmediği bir takım şeyler isnad etmek kötü bir hastalıktır. Her
hastalığın bir devası olduğu gibi, bunların da devası elbette
Kur’an’dır.Kur’an’a uzak olan bu dostlara (!)yakın, bu dostlara yakın olan da Allah'a uzak olur.
Evet gerçek dostluğun tek ölçüsü şu an Kurandır.Kuranı tek kaynak kabul edip ona göre yaşamaya çalışan herkes Allah'ın dostu(evliyaullah'ı),onu yetersiz görüpte kendisine başka kaynaklar arayanlar da şeytanın dostu(evliyauşşeytanı)dır.
Ne mutlu Allah'ın velisiyim,Kuranın delisiyim! diyenlere vesselam.
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
"Yahudi yahut Hiristiyan olun ki dogruya kılavuzlanasiniz." dediler. De ki: "Hayır, öyle degil. Şirk ve yozlaşmadan uzak bir biçimde, Ibrahim milletinden olalım. O, şirke bulaşanlardan değildi." (Bakara 135)
Allah’ın dostluğuna aday olabilmek için Hanif olan İbrahimin Milletine tabi olmak önşarttır. İbrahim atamızın yolunda olanlar ona uyanlardır ve Hz. Muhammed ve ona tabi olanlardır. Şüphesiz ki müminlerin aşkın anlamda tek VELİSİ, tek HALİLİ, tek DOSTU, tek YARDIMCISI Allah’tır.
İbrahim, ne yahudi idi, ne de hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid) bir müslümandı, müşriklerden de değildi. Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar ve bu peygamber ile iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir. (AL-İ İMRAN SURESİ / 67-68)
23 O, öyle Allah'tır ki O'ndan başka tanrı yoktur. Mülkün sahibidir, mukaddestir, selâm (esenlik veren) mü'min (güvenlik veren), müheymin (kollayıp koruyan), aziz (üstün, gâlib), cebbâr (istediğini zorla yaptıran), mütekebbir(çok ulu)dur! Allâh (puta tapanların) ortak koşmalarından yücedir.
“İbrahim'in dinine(din değil,millet) dosdoğru tabi olmak”tır.
Bu dine dosdoğru tabi olan herkes, ister çoban Ali amca, ister ayşe
teyze, Mehmet, Kevin, Hans, her kim olursa olsun, Allah dostu
olabilir.
Evet "İbrahim'in Dinine" değil "İbrahim'in Milletine", bu önemli. İbrahim Peygamberimizin Dini de İslamdı yani o da Hanif olan tek Dindendi.
Bakara/135: "...De ki Hayır biz Hanif olan İbrahim'in
dinindeniz." (YANLIŞ)
"Yahudi yahut Hiristiyan olun ki dogruya
kilavuzlanasiniz." dediler. De ki: "Hayir, öyle degil. Sirk ve
yozlasmadan uzak bir biçimde, Ibrahim milletinden olalim. O, sirke
bulasanlardan degildi." (DOĞRU)
Ve kalu
kunu huden ev nesara tehtedu* kul bel millete ibrahıme hanıfa* ve ma
kane minel müşrikın
Ali İmran /67: "İbrahim ne Yahudi ne hristiyandı o Hanif
dinindendi." (YANLIŞ)
İbrahim ne bir Yahudi idi ne de bir Hıristiyan. O, sadece Hanîf
bir müslümandı/ Allah'a teslim olandı. O müşriklerden değildi. (DOĞRU)
Ma kane
ibrahımü yehuddiyyev ve la nasraniyyev ve lakin kane hanıfem müslima* ve
ma kane minel müşrikın
Ali İmran 95; "...De ki Allah gerçekçidir. O halde İbrahim'in
dini olan HANİFliğe uyun..." (YANLIŞ)
De ki: "Allah, doğrusunu söylemiştir/vaadinde sadıktır. Hadi
artık hanîf olarak İbrahim'in milletine uyun! Müşriklerden değildi
o." (DOĞRU)
Kul
sadekallahü fettebiu millete ibrahıme hanıfa* ve ma kane minel müşrikın
Nisa/125 "Kim vardır ki, ondan daha güzeli var olsun? İyilik
halinde tam bir ihlas ile kendini Allah'a teslim etmiş (Yaratan ile barışmak)
ve Allah'ın indindeki en güzel din olan İbrahim'in dini Hanifliğe tabi
olmuştur. Allah İbrahim'i dost edinmiştir." (YANLIŞ)
Güzellikler sergileyerek ve Hanif İbrahim'in
milletine uyarak yüzünü Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kim
olabilir! Allah İbrahim'i dost edinmişti. (DOĞRU)
Ve men
ahsenü dınem mimmen esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinüv vettebea milleteibrahıme hanıfa vetetehazellahü ibrahıme halila
Enam161 "De ki muhakkak Rabbim beni İbrahim'in doğru yoluna
dosdoğru olan Hanif dinine iletti." (YANLIŞ)
De ki: "Beni, dosdoğru yola Rabbim iletmiştir. Güçlü,
pürüzsüz bir dine, hanîf olan İbrahim'in milletine. Müşriklerden değildi
o." (DOĞRU)
Kul
innenı hedanı rabbı ila sıratım müstekıym dınen kıyemem millete ibrahıme
hanıfa ve ma kane minel müşrikın
Nahl/123 "Ey resul, Sana Hanif ol, İbrahim'in dinine
uy diye vahyettik" (YANLIŞ)
Daha sonra sana şunu vahyettik: Bir hanîf olarak İbrahim'in
milletine uy! O, müşriklerden değildi. (DOĞRU)
Sümme
evhayna ileyke enittebı' millete ibrahıme hanıfa ve ma kane minel
müşrikın
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Sen onların öz milletlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar
da senden asla hoşnut olmazlar.De ki: "Allah'ın kılavuzluğu erdirici
kılavuzluğun ta kendisidir."İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların
boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katında ne bir Veli'n olur ne de bir
yardımcın. (Bakara 120)
Öz benliğini beyinsizliğe itenden
başka kim, İbrahim'in milletinden yüz
çevirir?Yemin olsun ki biz onu dünyada seçip yüceltmiştik.Ve o, ahirette de
barış ve iyilik sevenlerden biri olacaktır elbette…(Bakara 130)
"Yahudi yahut Hıristiyan olun
ki doğruya kılavuzlanasınız." Dediler.De ki: "Hayır, öyle değil.Şirk
ve yozlaşmadan uzak bir biçimde, İbrahim milletinden
olalım.O, şirke bulaşanlardan değildi." (Bakara 135)
Güzellikler sergileyerek ve
özü-sözü doğru bir halde İbrahim'in milletine
uyarak yüzünü Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kim olabilir! Allah
İbrahim'i dost edinmişti. (Nisa 125)
De ki: "Beni, dosdoğru yola
Rabbim iletmiştir. Güçlü, pürüzsüz bir dine, hanîf olan İbrahim'in milletine. Müşriklerden değildi o." (En’am
161)
Toplumunun büyüklük taslayan
kodamanları dediler ki: "Ey Şuayb! Ya kesinlikle milletimize dönersiniz yahutta seni ve seninle
birlikte inananları kentimizden çıkarırız." Dedi ki: "Ya istemiyorsak;
zor ve baskıyla mı?” (Araf 88)
"Allah bizi, milletimizden kurtardıktan sonra tekrar ona
dönersek yalan düzüp Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği
sürece, sizin milletinize dönmemiz söz
konusu edilemez. Rabbimiz, bilgice herşeyi kuşatmıştır. Allah'a dayanıp
güvendik biz. Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim aramızda hak ile hükmet. Sen,
çözüm getirenlerin en hayırlısısın." (Araf 89)
Yûsuf dedi ki:
"Rızıklanacağınız herhangi bir yemek size gelmeden önce onun yorumunu
ikinize mutlaka bildiririm." Bu, Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir.
Ben, Allah'a inanmayan ve âhireti de tamamen inkâr eden bir toplumun milletini terk ettim.” (Yusuf 37)
"Ve atalarım İbrahim'in,
İshak'ın Yakub'un milletine uydum. Bizim
herhangi birşeyi Allah'a ortak tutmamız söz konusu olamaz. İşte bu, Allah'ın
bize ve diğer insanlara bir lütfudur. Ama insanların çokları
şükretmiyorlar." (Yusuf 38)
Küfre sapanlar kendi resullerine
şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim milletimize
dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız." Rableri de onlara
şunu vahyetti: "Zalimleri muhakkak helâk edeceğiz.” (İbrahim 13)
Daha sonra sana şunu vahyettik:
Bir hanîf olarak İbrahim'in milletine uy!
O, müşriklerden değildi. (Nahl 123)
"Çünkü onlar sizi ellerine
geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler yahut da sizi kendilerinin milletine döndürürler. O takdirde bir daha asla
kurtulamazsınız.” (Kehf 20)
Allah uğrunda O'na yaraşır bir
gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır.
Babanız İbrahim'in milletini esas alın.
Allah sizi, önceden de şu Kitap'ta da "Müslümanlar/Allah'a teslim
olanlar" diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz de
insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekâtı verin ve
Allah'a sarılın. O'dur sizin Mevlâ'nız. Ne güzel Mevlâ'dır O, ne güzel
yardımcıdır O. (Hacc 78)
"Öteki millette işitmedik böyle bir şey. Bu bir
uydurmadan başka şey değildir." (Sad Suresi 7)
Millet Nedir? Toplumun Milleti Ne
demektir?
Ben “Toplumun Milletini Terketmek”
yada “Toplumun Milletine Dönmek”’ten şunları anlıyorum.
Toplumun milleti demek, toplumun
din anlayışından kaynaklanan yaşam tarzı demektir. O toplumun inandığı
değerlerden dolayı oluşan hayat stili demektir. Toplumsal müeyyideleri
,sınırlamaları demektir. O toplumun İman ettiği değerlerinden kaynaklanan
toplumsal ilkeleri ve prensipleri demektir.
Bir Elçi mesaj ile geldiğinde
toplumun yerleşik düzenine aykırı hareket etmektedir. Çünkü getirdiği mesajın
toplumsal yansımaları vardır. Gündelik hayatı, yaşam tarzını kökten değiştiren
ilkeleri vardır. Bu mesaj o toplumun kökleşmiş, kemikleşmiş sosyal, siyasi,
ekonomik vd. dengelerini kökünden sarsmaktadır. Bu ise yerleşik düzenden
nemalanan kodomanların huzurunu kaçırmaktadır.
Örneğin Sevgili Peygamberimize
iman etmeyen Mekkenin İleri gelenlerinin umurunda olan ve olmayan konular
nelerdi acaba? Tuzu kuru olanların rahatını kaçırmayacak bir din, bir
mesaj onları Hz. Muhammed’e bu denli düşman eder miydi acaba?
Mesele biraz da sosyal, siyasi, ekonomik dengelerin kökten sarsılması değil
miydi? Mesela Kölelik sisteminin kaldırılması ihtimali yada onlarında eşit
haklara sahip olması bile başlı başına Hz. Muhammed’e düşman olmak için yeterli
neden olamaz mıydı?
Hz. İbrahim zamanındaki o dikili
olan putlar acaba neleri simgeliyordu? O putların arkasında acaba ne gibi
yüklemeler vardı? Hz. İbrahim o putları kırarken acaba o taş parçalarının
arkasındaki hangi kokuşmuş inançları ve değerleri parçalıyordu? Hiçbir insan
kendi eliyle yapmış olduklarına tapacak kadar gerizekalı değildir. Mutlaka o
puta yüklemiş olduğu bir değer vardır. Putların simgelediği şeylerdir aslolan.
Hz. İbrahim’in kavmi müşrikti yani Allah’a iman etmenin yanı sıra putlara da
daha doğrusu onların simgelediklerine de tapınıyorlardı. Belki de Allah’a
yakınlaştırsınlar diye, iyiniyetle yapıyorlardı bunu.
Hz. İbrahim’e karşı çıkanlar
birkaç taş parçasına olan sevdalarından dolayı bunu yapıyor olamazlar. Birkaç
taş parçası için onun ateşe atmış olamazlar. Yerleşik düzenin kodomanları acaba
nelerden rahatsız oldular da bu düşmanlığı yaptılar? Aynen bunun gibi Hz.
İsa’yı çarmıha germeye niyetlenen güruh da devrin kodomanları değil miydi? Ne
vardı bu Allah’a şirksiz iman etmede. Ne vardı bu Lailahe illallah mesajında?
Hangi dengeleri nasıl sarsıyordu bu mesaj? Nasıl sarsıntı bu ki Elçi ya
öldürülüyor yada sürülüyordu memleketinden?
Ben “toplumun milleti”
tamlamasından o toplumun inançlarından kaynaklanan yaşam tarzını
anlıyorum.
“Hanif İbrahim’in Milleti”
tamlamasından ise İbrahim’in hanif yaşam tarzını, hanif duruşunu, hanif bakış
açısını, Allah’ı birlemeyi hayatının odağına oturtmayı ve böylece tavır
belirlemeyi anlıyorum.
Böylece toplumundan ayrı, özgün
bir stil belirlemeyi anlıyorum. Aynı toplum içinde olabilirsiniz ama sizin
yaşam tarzınız inandığınız değerlerden ötürü farklıysa siz farklı bir
millettensiniz. İbrahim atamız gibi toplumunuzda Tek Başınıza bir ümmetsiniz.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma