hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
6-
VAHİY SAVUNMASI
KUR'AN DIŞI VAHYİN İMKANSIZLIĞI
MEHMET YAŞAR SOYALAN
6- Kıble'nin değiştirilmesi ile ilgili Ayetlerin Kur'an dışı vahye delil olduğu İDDİASI :
Bakara 142-145 :
142 İnsanlardan bazı beyinsizler: "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allâh'ındır. O, dilediğini doğru yola iletir."
143 Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şâhid olasınız. Elçi de size şâhid olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Ka'be'yi kıble yaptık. Bu, Allâh'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allâh sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allâh, insanlara şefkatli, merhametlidir.
144 (Ey Muhammed), biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu (gökten haber beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir. Nerede olursanız, yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap verilenler, bunun Rableri tarafından bir gerçek olduğunu bilirler. Allâh onların yaptıklarından habersiz değildir.
145 Sen Kitap verilenlere her türlü âyeti(21) getirsen yine onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, o takdirde sen, mutlaka zâlimlerden olursun. 21 Mu'cizeyi, delîli.
Kıble'nin değişmesini konu edinen bu Ayetlerin, Allah'ın Rasûlü'ne Kur'an'dan başka vahiyler verildiğinin delili olduğu İDDİA edilmiş ve değişmeden önceki mekanın kıble yapılmasının, yani Mescid-i Akasa'nın kıble olarak belirlenmesinin Kur'an dışı vahiy yoluyla olduğu İDDİA edilmiştir. bu İDDİA, Kur'an dışı vahyi savunan hemen bütün kaynaklarda dile getirilmektedir.
bu konu, gerek ifade ediliş biçimi ile gerekse, ileri sürülen argümanlar açısından insanı GÜLÜMSETEN ilginçlikler yanında ÇELİŞKİLERLE de doludur.
örneğin, '' katade'den nakledilen rivayete göre, Hz.Peygamber, Mekke döneminde Kudüs'e yönelerek namaz kılmıştır. İbn Cüreyc ise, O'nun önceleri Kabe'ye, daha sonra Kudüs'e yönelerek namaz kıldığını söylemiştir. bu iki rivayet çerçevesinde, Ensar'ın de hicretten önce iki veya üç yıl boyunca Kudüs'e doğru namaz kıldığı belirtilmiştir. İbn Abbas'tan nakledilen bir rivayete göre ise, -bu rivayet, daha önce aktardığımız iki görüşü telif eder mahiyettedir. Hz.Peygamber, KA'BE'yi önüne alarak Kudüs'e doğru namaz kılmıştır.Mekke dönemiyle ilgili rivayetlerin ÇEŞİTLİLİĞİNE karşın hicretten sonra belli bir süre Kudüs'ün kıble olduğu hususunda görüş birliği vardır.'' denilmiştir.
bu rivayetlerde görüldüğü gibi, bu anlayışın öncüleri, öncelikle kendi anlayışlarındaki açmazı örtmek için, '' Hz.Peygamber ve arkadaşları Mekke'de iken de namazlarını hem Kabe'yi hem de Kudüs'ü kıble edinerek kılıyorlardı '' yani '' Kabe'yi kendileri ile Kudüs arasına alıyorlardı '' diyerek, ta başından beri Kudüs'teki mescidin kıble edinildiğini söylemeye çalışıyorlardı. FARKLI RİVAYET'lere rağmen kendi anlayışlarını bir hakikat olarak sunmaya devam ediyorlardı. ancak FİL ve KUREYŞ surelerinin indiği bir ortamda, Müslümanların Kabe'yi bırakıp Kudüs'e yönelmelerinin fiziki olarak imkansız olduğunu göz önünde bulundurmuyorlardı. çünkü Mekki döneme ait çok sayıdaki Ayet'te, Kabe'nin önemi vurgulanıyordu. Kabe'nin kıble edinilmediği bir ortamda, üstelik müşrikler O'nu kıble edinmeye devam ederken; Kabe'nin öneminin vurgulanmasının , hatta ona yemin edilmesinin ne önemi ve anlamı olabilirdi ki!... eğer o dönemde Müslümanlar, Kabe'yi bırakıp Kudüs'e yönelselerdi, bunun tartışması bir şekilde yapılırdı. bu tartışmalar hem rivayetlere hem de Kur'an Ayetlerine yansırdı. ancak böyle bir tartışmayı ve yansımalarını hiçbirinde GÖRMÜYORUZ. bu ÇELİŞKİYİ yok etmek için, '' Müslümanlar, Kudüs'le aralarına Kabe'yi alıyorlardı. '' İDDİASI aslında tam bir KOMEDİDİR. çünkü azıcık düşünüldüğünde, bu yorumun da açmazı kapatmayıp daha da büyüttüğü görülecektir. çünkü Mekke'de Kabe'ye yönelinen her yön kıble olmaktaydı. Müslümanların özellikle, Kabe'nin SADECE BATI TARAFINDA namaz kıldıklarına dair ortada herhangi bir belge olmadığı gibi, Müslümanlar da sadece BATI yönünde İKAMET etmiyorlardı. böyle bir şey İDDİA edilmiş olsaydı bile, çok sağlıklı olmadığı hemen anlaşılırdı. çünkü : '' öküz altında buzağı arayan '' müşrikler, '' niçin Kabe'nin sadece bir yerinde namaz kılıyorsunuz? '' diyerek Müslümanların bu davranışlarını polemik konusu yaparlardı. halbuki böyle bir polemiğe rastlamıyoruz. ayrıca daha önemlisi,.....................
ayrıca daha önemlisi, Müslümanlar Ka'be dışında namaz kılmıyorlar mıydı? veya hep Ka'be'nin batısında mı ikamet ediyorlardı. Ka'be'nin dışında farklı yönlerde oturanlar, hem Ka'be'yi hem de hem de Kudüs'ü aynı hizaya getirme işini nasıl yapıyorlardı? hiç Ka'be'nin doğu yönüne yolculuk etmiyorlar mıydı? veya Medine'den gelip biat ederek, tekrar Medine'ye giden Müslümanlar nereye yöneliyorlardı? mutlaka Müslümanlardan biri veya birkaçı Ka'be'nin doğusunda bulunmuş veya ikamet etmiş, dolayısıyla vakti geldiğinde de namazını kılmış olmalıdır. bu durumda , bu kimseler Ka'be'ye sırtını dönerek mi namazlarını kılmışlardır? böyle bir şeyin imkansızlığı her şeyiyle ortadadır. örneğin daha önce Habeşistan'a hicret eden Müslümanlar veya Şam tarafına yolculuk yapanlar KIBLE olarak nereye yöneliyorlardı. Kudüs'e yöneldiklerine dair herhangi bir bilgiye rastlamıyoruz. bu nedenle böyle bir şey söz konusu değildir. Müslümanlar, Medine'ye hicret edinceye kadar Ka'be'ye yönelerek namazlarını kılıyorlardı. o halde kıblenin değişmesi denilen hadise nedir? Allah'ın Râsulü ve Mü'minler büyük bir sıkıntı çektikleri, Mekke'den Medine'ye hicret ettiklerinde , Kur'an Ayetlerinin sürekli Ehl-i Kitab'a vurgu yapmasının; bu bağlamda Medine'deki Yahudi ve Hristiyan topluluklarla yeni bir başlangıç yapma isteğinin de etkisiyle, güven oluşturmak amacıyla namazlarında Kudüs'e yönelmeye karar vermiş olabilirler. Medine sözleşmesi'nde bu yakınlaşmanın izlerini görüyoruz.
bu kararlarında, Müşriklerin katı tutumlarının, onların Mekke'den uzaklaşmalarında ve yeni bir başlangıç yapmalarında mutlaka etkisi olmuştur. Mekkelilere karşı bir tepki hareketi de olabilir.
ancak biraz zaman geçtikten sonra ve hem Medine'deki yahudilerin tavrını gördükten, hem de Mekke ile ilişkilerini daha sağduyulu bir şekilde değerlendirmeye başladıktan sonra, Kudüs'e yönelmek, '' yüzünü göğe doğru çevirip duruyorsun '' ifadesinden de anlıyoruz ki Peygamberimizin de içine sinmemektedir. ancak konu ile ilgili herhangi bir vahiy de olmadığı için bir karar verememektedir. sonuçta iki mekan da ilahi iradenin sembolüdür. birisi Hz.İbrahim'in getirdiği dinin merkezi, diğeri de Hz.Musa'nın getirdiği dinin merkezidir. herhangi bir vahiy olmadan bu konuda bir tercihte bulunamamaktadır.
bu Ayetler aslında, Hz.Peygamber'e, Kur'an dışında bir vahiy gelmediğinin en önemli delillerinden biridir. MADEM, İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ KUDÜS, daha önce Kur'an dışı bir vahiyle kıble edinildi, o zaman daha sonra NİÇİN AYNI TÜR BİR VAHİYLE Kıblenin merkezi değiştirilmedi? Râsul niçin yüzünü gökyüzüne dikerek Allah'tan konu ile ilgili bir vahiy gelmesi beklentisi içine girdi. bu olay bile böyle bir vahiy türünün mevcud olmadığının açık göstergesidir.
gelen Ayet, Allah'ın Râsulü'nün tereddüdünü gideriyor ve kıblenin eskiden olduğu gibi Mescid-i Haram olduğunu ifade ediyor. KUR'AN DIŞI VAHİY, BUNUN NERESİNDEDİR ?
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|