Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kur’ân’ın kadrini bilmeyen Allah’ın kadrini bilemezAbdullah Yıldız
“Biz
onu (Kur'ân'ı) Kadir Gecesi’nde indirdik.” “Kadir Gecesi’nin ne
olduğunu sen nereden bileceksin?” “Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır.” “Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için iner.” “O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir Sûresi) ..Bu
gece ise Kadir Gecesi; bin aydan hayırlı olan, Kur’ân’ın doğduğu gece.
Kadir Gecesi, takdir gecesi demek. Bu gece Rabbimizin kullarına dair
takdirleri söz konusudur. Biz kullarına düşen de, O’nun yüce zâtının ve
kelâmının kadrini hakkıyla takdir edebilmektir. Rabbimizin yüce
kelâmını inzal buyurarak şereflendirdiği bir Ramazan ayı daha bitiyor.
Peki, Allah’ın sonsuz lütuf ve rahmetleriyle bezediği Ramazan ve
Kur’ân’ın kadri yeterince bilindi mi? Kur’ân’ın ve Ramazan’ın kadrini
bilmeden “Allah’ın kadri hakkıyla takdir edilebilir” mi? Rabbimiz,
Kitâb-ı Kerîm’inde yüce zâtını kullarına gereği gibi tanıtır ve O’nu
tanımayanları da deşifre eder. Bu meyanda “Allah’ın kadrini hakkıyla
takdir edemediler” ifadesi Kur’ân’da üç kez tekrarlanır. Allah’ın
(c.c.) kadrini bilmeyenler; O’nun varlığını ve kudretini inkâr eden
cahil kâfirler, O’na ortak koşan müşrikler ve Allah’a iftira eden,
Kur’ân’ı reddeden Yahudilerdir; O’nun kadrini bilenler ise muvahhid
Mü’minlerdir. “Onlar,
(bu âciz putları Allah'a ortak koşmak suretiyle) Allah'ın kadrini
hakkıyla takdir edemediler (bilemediler). Hiç şüphesiz Allah, çok
kuvvetlidir (Kavî), çok üstündür (Azîz).” (Hacc 22/74) “De ki: Ey cahiller, bana Allah'ın dışında bir başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz?” “(Ey
Rasûlüm!) Andolsun; sana da, senden öncekilere de vahyolunmuştur ki:
Eğer Allah'a ortak koşarsan, şüphesiz amellerin boşa gider ve muhakkak
hüsrana uğrayanlardan olursun.” “Bilakis, sen yalnız Allah’a kulluk et ve O’na şükredenlerden ol!” “Ve
onlar Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Halbuki bütün bir
dünya kıyamet günü O’nun kabzasında / avucunda, gökler âlemi de
bükülmüş olarak elinin içindedir. Böyle bir azamet ve hâkimiyet sahibi
olan Allah, onların uydurdukları ortaklardan yüce ve münezzehtir.”
(Zümer 39/64-67) “Ve
(Yahudiler de) Allahû Teâlâ'nın kadrini, O'nun şan-ı ulûhiyetine lâyık
olacak bir surette takdir edemediler. Çünkü «Allah insanlara bir şey
indirmiş değildir» dediler. “Bu
Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası
(Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için
indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu
Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar.” (En’am
6/91-92) Allahû
Teâlâ’nın bir hidayet ve hayat rehberi olarak insanlara vahiy
indirmediğini iddia etmek; -Mevdudi’nin ifadesi ile- ‘ya Allah'ın vahy
gönderme gücüne sahip olmadığına, ya da insanın doğru yolda gitmesi
için herhangi bir düzenlemede bulunmayıp, onu dünyada istediği şekilde
davranmak üzere başıboş bıraktığına inanmak, dolayısıyla da tabiatın
kaynaklarını kullanma zekâsı ve yetkisini tümüyle insana vererek
Allah'ın hikmetini küçümsemek’ demektir.
Yani, Allah’ın Kelâm’ını yok
saymak veya gözardı etmek, ya da onu dikkate almamak, Allah’ın kadrini
bilmemek anlamına gelir. Ahiret’e ve Kur’ân’a iman edip vahyî ilkeler
çerçevesinde bir hayat yaşamak ve hayatın merkezine namazı yerleştirmek
ise, hem Kur’ân’ın, hem de O’nu inzal eden Allah’ın kadrini hakkıyla
takdir etmektir. İşte bunu yapanlar, Allah’ı birleyen hanifler /
muvahhidlerdir. “Allah’a
ortak tanımayan hanifler olun. Bilin ki Allah’a şirk koşan kimse,
gökten düşüveren ve kuşların didik didik edip kapıştığı birine, yahut
rüzgârın uzak ve ıssız bir yere savurduğu kimseye benzer.” (Hacc 22/31) Allah’ın
ve Kitab’ının kadir ve kıymetini gereğince takdir edemeyen inkârcı
müşrikler ise, kalpleri, zihinleri ve kişilikleri parçalanmış,
kendilerini müthiş bir boşluğa ve yalnızlığa mahkûm etmiş bulunan
zavallılardır. Allah’a gereğince teslim olamayıp bir ucundan ibadet edenler de O’nun kadrini takdir edemeyenlerdir. “İnsanlardan
kimi, Allah'a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır
dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet
edecek olursa yüzü üstü dönüverir...” (Hacc 22/11) Allah’ın
ve kitabının kadrini hakkıyla takdir edenler; şeref ve azametinin,
hüküm ve hikmetlerinin kadrini, kıymetini, değerini bilenlerdir. Hak
Teâlâ, zâtının ve kitabının kadrini bilenleri yüceltir, bilmeyenleri de
alçaltır. “Gerçekten
Allah bu kitap ile bazı toplulukları yüceltir, bazılarını ise
alçaltır.” (Müslim, Müsafirîn, 269; İbn Mace, Mukaddime, 16) “Andolsun,
size öyle bir kitab indirdik ki; bütün zikriniz (yani hayatınız için
gerekli olan, sizi yüceltip size şan ve şeref sağlayacak olan öğütler,
uyarılar, mesajlar) ondadır. Aklınızı kullanmaz mısınız?” (Enbiya 21/10) “Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir zikirdir ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.” (Zuhruf 43/44) Kur’ân’ın kadrü kıymetini bilerek Rab Teâlâ’nın kadrini hakkıyla takdir edebilenler olmak, asli duamızdır.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|