Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
arkadaşlar geçenlerde yaşar nuri öztürk ü eleştiren bir yazı okudum bu konuda yardımınızı istiyorum. yazının bir bölümü aşağıda ayetlerin mealleri ile ilgili bu eleştiri doğrumu mealler yanlışmı? görüşlrinizi bekliyorum.
Şeriatçı denilen İslami kesimin gerici olup, olmadıkları tartışması ayrı bir konudur. Burada, tartışılması gereken, Yaşar Nuri Öztürk gibilerinin, İslam'a nasıl makyaj yaptıkları ve bu makyajla İslam'ı nasıl cici bir din gibi göstermeye çalışmaları, bu yaklaşımların toplum için ne derece doğru, ne derece yanlış olduğudur. Önce Yaşar Nuri, meallerinde bilerek ne gibi saptırmalar yapmaktadır, bunlara bakalım. Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri dahil olmak üzere birçok mealde, Nebe Suresi 32 ve 33. ayetler şu şekilde geçer ;
31. Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır. 32. Bahçeler,bağlar, 33. Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,
Elmalılı Hamdi Yazır gibi, bir çok eski meal yazarı da aynı ayetleri şu şekilde çevirmiştir ; 32. Bahçeler var, bağlar var. 33. Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
Bugün için, memeleri henüz tomurcuklanmış kızlar ifadelerinden anlaşılan, 12-13 yaşlarında kızlardır. O günkü Arabistan'da, kızların erken geliştiği iddiası göz önünde bulundurulursa, bu yaş sınırı daha da aşağılarda düşünülebilir. Haliyle burada bir çok kişinin aklına gelecek soru, Allah'ın bu kadar ufak kızları cennetinde erkeklere vermesi ile yüceliğinin çelişmesi olacaktır. Bu çelişki ise, İslam inancını yaralayıcı bir olgudur, çünkü kişi sorgulamaya başlarsa, çok daha farklı şeyler de sorgulamaya başlayabilir. Yaşar Nuri Öztürk, bunun farkındadır ve mealinde 33. ayetin gerçek ifadesinden dışarı çıkarak ayeti şu şekilde verip geçiştirir ;
31. Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır. 32. Sulak bahçeler, bağlar, üzümler, 33. Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar, 34. Dopdolu kadehler vardır.
Ne demektir göğüsleri turunç gibi yaşıtlar ? Bu yaşıtlar erkek midirler, ne yaparlar ? Neden göğüsleri turunç gibidir, cennet bahçelerinde çok mu spor yapmışlardır ? Turunç gibi olmasının önemi nedir ki, ayet bunu özellikle belirtmiştir ? Daha önceki meallerde, memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar, ifadesi açık bir şekilde, takva sahibi için sexsüel bir sunuş sunmaktayken, Yaşar Nuri Öztürk, bu anlamın anlaşılamaması için, ifadeyi bulandırmaktadır. Çünkü bu ayet tek başına, Kuran'ın Allah kelamı olup olmadığının sorgulanması için yeterli bir etkendir. Bu ayetle ilgili diğer ayet örnekleri için bakınız Cennet ve Huriler.
Özellikle kadınların sorgulamaya başladıkları bir diğer ayet de, çok bilinen, üzerinde çok konuşulan Nisa 34'dür. Önce Diyanet Vakfı Meali'ne bakalım ; Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.
Mealde görüldüğü gibi, itaatsizlik etmesinden endişe edilen kadın önce uyarılmalıdır, sonra yatakta yalnız bırakılmalıdır, bu da yeterli olmazsa dövülmelidir. Yaklaşık olarak, bütün meallerde anlatılan budur. Yaşar Nuri Öztürk, bu ayeti önceki meallerinde kendisi de aynı şekilde tercüme etmiştir. Ayetin sonunda dövün ifadesi açıkça kullanılmıştır. Erkekler; kadınları kollayıp gözetici kılınmışlardır. Şundan ki Allah, erkeklerin bazılarını bazılarından üstün kılmıştır. Ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah’ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakat-sizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yanlız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın, yahut bulundukları yerden başka yere gönderin, yahut dövün. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.
Yaşar Nuri Öztürk, bu ayetle ilgili olarak Kuran'daki İslam adlı kitabında aşağıdaki açıklamayı getirir.
Bu ayetteki fadribü kelimesi Kur’an’da kullanılan anlamlarından yanlız bir tanesiyle kayıtlanmış ve emirden hep dövmek çıkarılmıştır. Bütün tevillerini ve yorumlarını kadın aleyhine yapan yaklaşımlardan zaten başka şey beklenemezdi. Oysa ki kelimenin diğer anlamları, ayetin amacını ve düzenlenen konunun maksadını çok daha doyurucu biçimde önümüze koymaktadır. İşin esası şu ki, Kur’an birçok yerde sergilendiği kelam mucizesini burada da sergiliyerek, bir tek kelimeyle birkaç alternatifi birden vermiştir.
Biraz teknik detay verirsek şunları söyleyeceğiz; Fadribü emrinin kökü olan darb kelimesinin 30’a yakın anlamı içinde en önemlilerinden dördü, vurmak dövmek, hurüc(çıkmak), zehab (gitmek) ve dolaşmaktır.(bk. İbn Manzür, Lisanül Arab, darb md.) Ve darb kelimesi Kur’an’da bu anlamların hepsinde kullanılmıştır. (bk. 2/60, 73, 273; 3/156; 4/101; 7/160; 8/12, 50) Durum bu olunca konumuz olan ayetteki emri bu anlamların muhtemel olan herbiriyle değerlendirmek gerekmektedir. Buna göre emri aynı zamanda if’al kalıbından da aldığımızda ifade ettiği manalar şunlar olur:
1-Onları evden çıkarın. 2-Onları bulundukları yerin dışına gitmek zorunda bırakın. 3-Onları dövün.
Kur’an böylece içinde bulunulan duruma ve karşılaşılan şartlara göre bu üç seçenekten birinin kullanılmasını istemektedir. Ve dikkat edilirse ilk iki seçenek, düzenlenen konuda sonuç almak bakımından hem insan psikolojisine hem de hukuk mantığına daha uygundur. Emri dövmek anlamında almamız durumunda ise şunları söylememiz gerekiyor: Ayet aile düzenini, toplum ahengini bozucu davranışlar içine giren kadınları düzeltmek için üç aşamalı bir çare getirmiştir. Bunların ilk ikisi (öğüt,yatakta yanlız bırakma) bireysel ve psikolojik, üçüncüsü (dövme) ise maddi yaptırımdır. Burada dikkat edilecek nokta “dövün” emrinin muhatabını iyi belirlemektir. Kadına zulmetmeyi bir tür meziyet gibi gören anlayış, bu emri her kocanın karısını dayağa çekmek serbestisi gibi yorumlamıştır. Bu asla doğru değildir. Çünkü burada darb (dövme) gibi bir maddi yaptırım vardır. Yani bir had söz konusudur. Hadlerin uygulanması ise kamu otoritesinin işi ve hakkıdır. Buradaki beyanı kocanın karısını dövmesi anlamında almak bir saptırmadır. Kur’an, bozuk düzen giden kadını hizaya getirmek için önce kocayı seferber etmiştir. Koca, kadına öğüt verecek, sonrada onu yatağında yanlız bırakarak dikkatli olmaya zorlayacaktır. Bu iki aşama bireyseldir. Bu aşamalarda başarı sağlanamamışsa, kamu otoritesi devreye girecek ve insan için en ağır ve aşağılayıcı cezalardan biri olan dövme uygulanacaktır. Bunun nasıl ve hangi ölçüler içinde, hangi şartlarda uygulanacağına kamu otoritesi karar verecektir. Kur’an’ın genel ruhu ve hukuk mantığı bunu başka türlü anlamamıza müsade etmez.
Bu konu, kadın ve dayak bölümünde ayrıca işlendiği için tekrar üzerinde durmayacağız. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, Yaşar Nuri Öztürk'ün hem kitabında, hem mealinde kadının dövülmesi ile ilgili ayete ifadelerinde yer vermesidir. Ancak, İlahiyatçı Profesör, muhtemelen kendisine sempati duyan hanımların, 'aman hocam hiç Allah böyle ayet gönderir mi' tepkileri ile karşılaşmış olacak ki, son basılan mealinde, Nisa 34 ayetindeki, dövün ifadesini tamamen ayetten çıkarmıştır. Ayrıca eski mealde yer alan ve ayetin arapça aslına daha uygun bir ifade olan, sâliha kadınlar itaatkârdır ifadesi, herhalde itaatkardır ifadesinin kadınlar için fazla ağır olduğu düşünülerek kaldırılmış, yeni mealinde İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar şeklinde değiştirilmiştir. Nisa 34'ün yeni mealdeki çevirisi aşağıdaki gibidir ; 34.Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah’ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.
Hocamız, bundan sonra hanımlara içinde kadını dövün ayeti bulunmayan makyajlanmış daha cici bir Kuran Meali sunduğu için, sempatik görüneceği şüphe götürmez, ancak kendisinin, gerçekten inancı varsa, hatırlaması gerekir ki, Kuran'da bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırmak veya manasını değiştirmek İslam inancında sadece Allah'a mahsustur. Bakara / 106. Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir.
Katılma Tarihi: 29 nisan 2005 Yer: Antarctica Gönderilenler: 357
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selâm
Yaşar Nuri Hocanın yaptığı yorum doğru olan şeklidir. Hocayı tebrik etmemiz gerekiyor diye düşünmekteyim. Namus cinayetlerine kapıları kapatan ve hukuka olan bağlılığı teşvik eden bu doğru yorumu alkışlamak lazımdır. Recm olayını bir ayet olarak kabul eden geleneksel islamın! böylesi bir açılıma ulaşmasını beklemek onlara doğrudan haksızlık olacaktır! Darb yaparak en sonunda cinayet işledi herhangi bir örneğimiz varsayalım! ne olacak? madalya mı takmak gerekirdi! o elini kana bulayana? insan öldürmenin de, olağandışı hallerdedir! bir zaruret sınırı var! savunmadan ötesine yeltenmemek gerekiyor..
Diğer ifadede ise bir sabi ya da çocuktan ziyade! yetişmiş genç bir eş tiplemesinin olduğunu görmekteyiz!
Umarım ardniyetli olarak bu yazıyı asmamışsınızdır. İster istemez "mutezile" nickli veya benzer birilerini çağrıştırmakta gibi!
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Once Nisa 34 de bir bakalim. Ehli sunnetci zihniyetin en cok saptirdigi ayetlerden biride budur. kadini dovmek icin sebeb arayan Zihniyet. Ayni kelimeyi diger ayetlerde baska ceviriken, is dovme konusuna gelince kadini dovmek icin sebeb aradiklari nasilda belli oluyor.
Nisa 34 Er ricalü kavvamune alen nisai bi ma faddalellahü ba'dahüm ala ba'div ve bi ma enfeku min emvalihim fes salihatü kanitatün hafizatül lil ğaybi bi ma hafizallah vellati tehafune nüşüzehünne fe izuhünne vehcüruhünne fil medacii vadribuhünn fe in eta'neküm fe la tebğu aleyhinne sebila innellahe kane aliyyen kebira
Nisa 34
Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.
Burda uc asama var.
1. Oncel ogut verin konusun
2. Yataklarinizi ayirin
3. Ayrirlin, ayri yasayin (Dayak atin yok)
DRB (DARB) kokunden turetilen ayni kelimleri diger ayetlerde nasil kullanilmis bir bakalim.
NISA 101 Ve iza darabtüm fil erdi fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah in hiftüm ey yeftinekümüllezine keferu innel kafirune kanu leküm adüvvem mübina
NISA 101 Yeryüzünde sefere icin ayrildiginizda, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır.
Ibrahim 24 E lem tera keyfe darabellahü meselen kelimeten tayyibeten ke şeceratin tayyibetin aslüha sabitüv ve fer'uha fis sema'
Ibrahim 24 Görmez misin ki ALLAH güzel bir sözü güzel bir ağaca benzetir: Kökü sabit, dalları ise göktedir.
KEHF 11 Fe darabna ala azanihim fil kehfi sinine adeda
KEHF 11 Bunun üzerine sayılı yıllar süresince mağarada kulaklarını TIKADIK.
NISA 94 Ya eyyühellezine amenu iza darabtüm fi sebilillahi fe tebeyyenu ve la tekulu li men elka ileykümüs selame leste mü'mina tebteğune aradal hayatid dünya fe indellahi meğanimü kesirah kezalike küntüm min kablü fe mennellahü aleyküm fe tebeyyenu innellahe kane bi ma ta'melune habira
NISA 94 Ey iman edenler! Allah yolunda gaza icin ayrildiginizda, iyice anlayıp dinleyin de size selam verene/barış teklifi sunana "Sen mümin değilsin!" demeyin. İğreti hayatın menfaatine göz dikiyorsunuz ama Allah katında çok ganimetler vardır. Önceden siz de öyle idiniz ama Allah size lütufta bulundu. O halde, iyice araştırın, anlayın dinleyin. Çünkü Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
AYni kelime Nur 31 iki farkli anlamda kullanilmis. BUyrun bakalim.
NUR 31 Ve kul lil mü'minati yağdudne min ebsarihinne ve yahfazne fürucehünne ve la yübdine zinetehünne illa ma zahera minha vle yadribne bi humurihinne ala cüyubihinne ve la yübdine zinetehünne illa li büuletihinne ev abaihinne ev abai büuletihinne ev ebaihinne ev ebnai büuletihnne ev ihvanihinne ev beni ihvanihinne ev beni ehavatihinne ev nisaihinne ev ma meleket eymanühünne evit tabiiyne ğayri ülil irbeti miner ricali evit tiflillezine lem yazheru ala avratin nisai ve la yadribne bi ercülihunne li yu'leme ma yuhfine min zinetihinn ve tubu ilellahi cemian eyyühel mü'minune lealleküm tüflihun
NUR 31 İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini sergilemek/bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar, topluca ALLAH'a yöneliniz ki başarılı olasınız.
MUHAMED 27
Fe keyfe iza teveffethümül melaiketü yadribune vücuhehüm ve edbarahüm
MUHAMED 27
Melekler canlarını alırken nasıl da (pişmanlık içinde) yüzlerine ve sırtlarına vururlar?
Bir kelimenin birden cok anlami var ise, dini Allah has kilanlar olarak, hadis kaynakli degil, Kurana en uygun anlamini kabul etmeliyiz. Simdi hemen bir sonraki ayetde Nisa 35 de darb kelimenisnin anlami aciklaniyor.
NISA 35 Ve in hiftüm şikaka beynihima feb'asu hakemem min ehlihi ve hakemem min ehliha iy yürida islahay yüveffikillahü beynehüma innellahe kane alimen habira
NISA 35 Eğer karı- kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz onlara biri erkeğin ve öbürü kadının akrabası olan iki arabulucu gönderiniz. Eğer bu arabulucular karı- kocayı barıştırmak isterlerse Allah onların arasını bulur. Hiç şüphesiz Allah herşeyi bilir ve herşeyden haberdardır.
Kelimenin burdaki anlami dovmek degil ayrilmak, ayirmak NISA 94 kullanildigi gibi. Hemen arkasindan gelen ayet. Ayrildikdan sonra arabulucudan bahsediyor. Son olarak DRB kokunden turetilen kelimenin gectigi su ayeti ornek verelim
RUM 58 Ve le kad darabna lin nasi fi hazel kar'ani min külli mesel ve lein ci'tehüm bi ayatil leyekulennellezine keferu in entüm illa mübtilun
RUM 58 Yemin olsun ki, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen, o inkâr edenler mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Siz, eskiyi hükümüz kılanlardan başkası değilsiniz."
Hatamiz var ise dostlardan duzeltmelerini rica ederiz.
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
öncelikle bu yazıda kesinlikle ard niyet yok. bende yaşar nuri hocanın doğru söylediğini düşünüyorum. benim amacım sizinde fikirlerinizi alıp bu düşüncelerimi pekiştirmek.siz daha iyi bilirsiniz ki çevremizde yanlızca kuranla yaşamaya çalışan fazla insan yok o nedenle böyle konuları tartışma imkanı pek olmuyor. ve kuran konusunda güzel çalışmaları olan arkadaşlarımızdan faydalanmak için bu tarz bir yazıyı forma asmayı düşündüm. hanif ulus ve radyoman arkadaşlarıma fikirlerini paylaştıkları için teşekkürler. insanın kalbi buna benzer konularda kurandan deliller getirilince daha fazla tatmin oluyor.
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Neyse kisesel tartismalardan biraz uzaklasip, NEBE 33 iligili bir dost ile ayet ile ilgili dun yaptigimiz muhabetden anladigimi yazayim.
NEBE 31. Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır. NEBE 32. Bahçeler,bağlar,
NEBE 33 Ve keva'ibe etraben.
NEBE 33 Yasit olan ES/ARKADASLAR
Bu ayetde gecen iki kelime Mealcilerimiz hayalerini gerceklestirmek icin nasil cevirmisler.. keva'ibe Ingilizce cevirilerde bir cok arap literturunde Es Arkadas olarak cevrilir.keva'ibe etraben Kelime kelime cevrilirse Ayni yasdaki arkadaslar, es anlamina gelir. Gogus kelimesi nerde geciyor ki. Buyrun Bazi cevirilere bakalim.
Diyanet Açıklamalı
Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,
Elmalılı Sade. 2
Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
Ö. N. Bilmen
Ve nar memeli, hep bir yaşta (cariyeler vardır).
A. Bulaç
Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar
Simdi Birde Ingilizcelerine bakalim Bizimkiler tomurcuk gogusler ile ugrasirken bakalim. Hata daha kiyak olsun diye Omer Nasuhi BirdeNar memeli cariyeleri eklemis. Bakalim Bati literaturunde nasil cevrilmis.
Yusuf Ali (EN) Companions of Equal Age; Ayni yasdaki es/arkadas
M. Pickthall (EN) And maidens for companions, Ayni yasdaki es/arkadas/hizmet eden
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
atuna58 Yazdı:
Elmalılı orjinalde de nebe 33. ayet ''ve turunç sineli yaşıtlar '' olarak çevirilmiş.
bu görmezden gelinmiş sanırım elmalılı çevirisinde
ATuna dost bu konuyu bir arkadas ile dunden beri tartisiyorduk. Dogru haklisin elmali orijinali oyle cevirmis. Ama iste ayetin hep bu
NEBE 33 Ve keva'ibe
etraben.
NEBE 33 Yasit olan ES/ARKADASLAR
Bu ayetde gecen iki kelime Mealcilerimiz hayalerini gerceklestirmek icin nasil cevirmisler..
keva'ibe Ingilizce cevirilerde bir cok arap literturunde Es Arkadas olarak cevrilir.keva'ibe etraben Kelime kelime cevrilirse Ayni yasdaki arkadaslar, es anlamina gelir. ne TUnc nede Gogus kelimesi gecmiyor ki.
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Arkadaşlar çok teşekkürler. Benim de uzun süreden beri aklıma takılan bir konuydu bu.
Bilindiği gibi mealcilerimizin ve tefsircilerimizin (bildiğim kadarıyla) tamamı erkek. Haliyle meal ve tefsirler de erkek nazarıyla hazırlanmış.
Bu yüzden Kur'an mealleri buram buram erkek-egemenlik kokuyor. İslam dini de ne yazık ki erkeğin kadının Tanrısı değilse bile efendisi, sahibi olduğu bir profil çiziyor.
Diyorum ki acaba Nebe 33'ü bir kadın mealci yada tefsirci nasıl değerlendirirdi? Bu kadın koyu gelenekçi ise nasıl, özgün/özgür yorumcu ise nasıl bir sonuç ortaya çıkacaktı acaba?
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Alperen kardeş,erkek müfessirler kendi hevalarına göre anlam verirse kadın müfessirelerde kendi hevalarına göre herhalde "yusuf görünümlü eşler" diye çevirirler.Öyle ya, yusufu görseler çoğu kendinden geçip kafayı bulur.(!)
Şaka bir yana da bence sorun kadına ya da erkeğe çevirtmek değil,kültürün ve varolan değer yargılarının aleyhine bile olsa adam gibi ve kelimelerle fazla oynamadan çevirmek meselesidir.Şu an bence piyasada dört tür çeviri var:
a-Atalara ve geleneksel kültüre göre çeviri (Birçok meal böyle)
b-Hem atalara hem de modern kültüre göre çeviri (Süleyman Ateş ve Hüseyin Atay meali gibi)
c-Modern kültürü eas alarak çeviri (Yaşar Nuri ve Edip Yüksel gibi)
d-Ayetlerdeki kelimeleri asıl anlamlarından uzaklaştırıp bir yere yamamak çabasında olanlar.(Mihrciler,Aidid safariciler,Hanscılar,vs.)
İşte bu meallerden Kuranı okuyoruz.Ama Rabbimize hamdolsun ki,en kötü çevrilen meal bile en iyi yazılmış ilmihalden daha çok insanları iyiye ve güzele yönlendiriyor.Bunun sebebi de Allahın sözlerinde bir sultanın (etki ve ağırlığın) olmasıdır.
Aslında gönül ister ki hiç bir tesir altında kalmadan insanlar ayetleri doğrudan anlayıp çevirmeye çalışsın.maalesef bu şimdilik imkansız gibi.yalnız Hasan Akçay kardeş bu konuda pişerse inşallah bize böyle bir meal yazabilir diye düşünüyorum.Selamlar.
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma