Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bu forumdaki ilk mesajımda, okunan.com'un bir taassup yuvası olduğunu iddia etmiştim. Sonraki günlerde, sevgili Alperen'in naklettiği bir anekdottan okunan.com'un A takımını oluşturan insanların aslında pek de Yeşilaycı olmadıkları intibaına kapılmıştık. Ancak, bugünlerde bahsi geçen arkadaşların ziyâdesiyle yeşilci, çevreci olduklarını görmekten memnunuz. Yâni, Yeşilaycı olamadıysanız; en azından yeşilci olabilmelisiniz... :)
Dolayısıyla, ilgili arkadaşların "Fidanlarınızı aldınız mı?" başlığı altında yürüttükleri kampanyadaki ciddiyetleri, tam metnini yayınladıkları "Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu"na ilgilerinden de anlaşılıyor.... :)
Çevreye karşı duyarlılık gerçekten çok güzel! Tartışmasız güzel!
Tabii, "çevre" derken sâdece doğayı anlamıyoruz! Ayrıca, sosyal ilişkiler ağı şeklinde tanımlanabilecek bir çevresi de var insanoğlunun...
Bu yüzden, yeşilci arkadaşlarımızın, sosyal çevrelerini ihmâl edip antisosyal (dikkat! asosyal değil... özellikle antisosyal!) davranışlar (ve hatta kişilikler) geliştirmelerinden duyduğum rahatsızlığı yinelemeden geçemeyeceğim... :(
Bu, kendileri için (şahsiyetleri açısından) ve hitap ettikleri kitleler için risk oluşturan ağır bir zaafiyet...
Çevre hakkındaki bu çerçeveden sonra, bizim de kendimizi çevreci (her iki manada) olarak gördüğümüzü söylemeliyiz...
Meselâ, çevremizi kirletmekten sakınıyoruz ve daimî kirlilik üreten unsurlar varsa; onlarla medenî ve hatta ilmî bir mücâdeleyi gerekli görüyoruz...
İşte bu yüzden, kitaplarını defalarca okuduğumuz bir yazar çevremize girmiş oluyor... Çevremiz oluyor... Kendisinden gelen bilgi,fikir ve haberlerin niteliğini sorgulamak; bir çeşit kalite kontrolüne tabi tutmak en başta kendimize karşı sorumluluğumuz oluyor... Kendimize saygı duyuyoruz ve sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz... Meselâ, bu örnekte yazarın da "itimat, kontrole mâni değildir" anlayışınasahip olduğunu varsayıyoruz ve okuyucusuna gücenmediğini düşünüyoruz... :))
Bütün bu açıklamalardan sonra, benim de samimi bir çevreci (en azından sosyal) olduğuma iknâ olabilmeniz için, titizliğime bir örnek sunmak istiyorum.. :)
Yıllar önce, bir kabir ziyâreti niyetiyle yolum Âşiyan Mezarlığı'nadüştü... Yazarın (Prof. Dr. Hans von Aiberg) verdiği bilgiye istinâden, "Abdülhak Borg" isimli bir merhumu ziyâret edecektim... Sonradan müslüman olmuştu... Zigzag mensubuydu... KMA idi... 1986'da (14 Haziran) vefât etmişti... Arjantin asıllıydı... Dünya edebiyatının meşhur bir ismiydi... Jorge Luis Borges!
Tabii o zamanlar, Borges'in bir zaman yolcusu olduğunu bilmiyorduk... Dolayısıyla, yazarın kitaplarından elde ettiğimiz ilk bilgilere göre nâşının Âşiyan'da gizlice defnedildiğini öğrenmiştik....
2001 ve sonrası yıllarda, yazardan ilâve olarak şu bilgileri edindik.....
Meselâ 3 Nisan 2002'de.......
<
aiberg_> Evet Borges'imiz de bizden <aiberg_> Ve gelecekte bu satirlari okuyor (................)
<
aiberg_> Borges'de ölmedi... <aiberg_> Einstein da... <aiberg_> (Ölen gelecekte ölür, su anda su saniyede öldüyse bilemem, ama halen SAG'lar (...............)
<
aiberg_> Birgün sizinle bulusup Asiyan'da çok özel ve sadece yabancilarin mezarinin oldugu bir yere gidecegiz Allah Insa... <aiberg_> Ama o gösterecegim yerde yine de Borges yok. <aiberg_> Isviçre'de Gurdieff'in bir satosu var (Malikâne) <aiberg_> Borges'in "GIDISI" oradan oldu. <aiberg_> Istanbul'a ise bir Çinko ve perçinli tabut getirildi. <aiberg_> Açilmadan oldugu gibi gömüldü. <aiberg_> Birgün belki açarlar... <aiberg_> Iddiaya girerim kimse yoktur içinde
2001'de de (30 Eylül) şunlar söylenmişti ....
<
aiberg> Bir önceki KMA da "Hans von aiberg, insanlik için bir nimet ve Allah'tan rahmettir" yazmis ve yayinlasimti. <aiberg> Ben önce benden baskasindan bahsediyor diye okudum, bir dakika sonra, "Yaw bu benim" diye zipladim. <aiberg> 300 kisiyiz bir tek benim için yazmisti. <aiberg> Iste o gün kendimi simarttim. <aiberg> Çünkü bunu yazan insan çok çok çok çok çok yüce bir insan, <aiberg> Onun ölümünün üzerimne <aiberg> (Eger ölüm ise) <aiberg> 17 yil geçti. <aiberg> O arada bu kurum (KMA) askiya alindi. <aiberg> Dr. Sigefried Saga tarafindan yönetildi. <aiberg> 26 Agustos'ta Sieg Saga çekildi. <aiberg> Zigzag enterne edilmekten kurtuldu. <aiberg> Ekim bey kurumu dagitildi. <aiberg> Yerine Zip-Zap geldi. <aiberg> Zip-Zap basinda iki kisi var. <universel> bu 26 agustos'tami?? yani 2001 ?? <aiberg> Evet uni <aiberg> 2001 <aiberg> Ekim bey yerine ben bakiyorum gibi oldu. <aiberg> Çünkü Dogu'ya aen yakin batili benim. <aiberg> Dogru doguya en yakin batin batili benim <aiberg> 313 kisi arasinda gerçekten tekim. <aiberg> Arapça, tamam, Türkçe Tamüm, farsça tamam. <aiberg> Daha ne istiyor dogulu <aiberg> Batinin dilleri zaten tamam <trancewave> Hintce?? <Darkavenger> Çince yok degil mi?;) <trancewave> Sanskritce?? <aiberg> Sankritçem çok iyidir, ölü bir dil (Latince gibi) <aiberg> ama o do dil Hz. Ibrahim'in dilidir. <egoeks> jabonca varmi japonca ! <aiberg> Çinceyle hiç bir ilgim yok <aiberg> Hayir canim, nereden çikardiniz. japonca çinceyi? <egoeks> dogu diyince <aiberg> Japonca bildigim cümle sayisi 500'ü geçmez. <aiberg> O da ural-Altay dil ailesinden oldugu için. <aiberg> Arastirmayla ögrenmisim. <aiberg> Dil olarak degil, japonca'yi 500 cümle teskil edecek kadar arastirdim
(...............................................)
<
aiberg> Budistlesmis hristiyanlar disinda CESET YAKMAK ÜÇ DINDE DE YASAKTIR. <aiberg> Einstein ve mensup oldugu din hahamlari ve aile efradi asla ve asla ceset yaktirmazlar, <aiberg> O link düzmece <aiberg> Hayir zaman yolculari ölmedigi için yakilamazlar en azindan. Borges de öyle biri <aiberg> Sembolik mezarlari vardir. <takyon2001> asiyanda mi sembolik mezar? <aiberg> Hem Borges'in ailesinin küller içinde bir kutuda bu semboliktir <aiberg> Ikinci olarak da Asiyan'da var, bu da semboliktir,. <aiberg> Borges'in mezari vardir ama, <aiberg> gittigi gelecekte, normal yasayip öldükten sonra olusturulacak <aiberg> bsir mezar. <aiberg> Medine'ye gidenler bilirler, <aiberg> Resulullah efendimizin kabrinin yaninda bos bir mezar (daha dogrusu rezerv mezar var) <aiberg> Evet Mehdi'nin <aiberg> Hayir degil <takyon2001> çok enteresan o mezari yerini kim ayirtti...Resullulah mi? <aiberg> Evet Resulullah ayirtti. <aiberg> Ama Mehdi için degil <aiberg> Hz. ISA GELECEK, ÖLECEK, ORAYA GÖMÜLECEK. <aiberg> Borges de böyle bir sey iste, <aiberg> Gittigi zamanda normal olardak ölecek ve gerçek mezari olacak. <zigzagtr> peki zamani geldiginde 1986'da Borges'e ne oldu tekrar Tarik mi geldi almaya? <aiberg> Ama Borges için ailesinin ve ZigZag'in gösterdigi iki mezar da SEMBOLIK'tir. <aiberg> Örnegin Atatürk Anitkabir de çelenk konan yerde yatmiyor. <aiberg> Çok dolambaçli ve maden kuyusu gibi 70 metre derinlikte baska bir yönde yatiyor. <aiberg> Yani mezari sembolik. <aiberg> çalinmasin cesedi diye <aiberg> Bu arada Zigzagtr'nin bir sorusu var. <zigzagtr> 1986'da Borges'i almaya Trik mi geldi demistim. <aiberg> Evet Tarik/Dhurak <aiberg> denen araç kendi kendine var olur. <aiberg> Geçenki Chat'te ufo diye bilinen araçlarin <aiberg> çok kaba ve yekpare/monoblok olarak yapildigini söylemistim. <aiberg> Çünkü zaman içinde geriye gidince, zaman yolcusu nasil ki yasça küçülüp bebek oluyorsa <aiberg> elbette o aracin da küçülmesi (yani yapildigi laddelere dogru ayrismasi) gerekmektedir. <aiberg> O yozden TEK PARÇA bir dökümdür ve öyle filmlerdeki estetik vitrin gibi araçlara benzemez. Sanki bir çan gibidir.
Yazar, 19 Ağustos 2001 tarihli ve 816 numaralı gruba mesajda Borges için yeni bir tarih veriyordu...
Borges? O bir "Zaman Gezmeni" O ölmedi, hem Aşiyan'daki mezarı hem de ailesinin yaptırdığı "Anıt" mezarlar sadece sembolik... Doğmamış biri nasıl ölür ki? Torununuzu öldürebilir misiniz?
O bir edebiyatçı, o İngilizceyi "Shakespear"den sonra en iyi "Döktüren" bir yazar...
O Kur'an'ı "En iyi bilenlerden" tam 17 yılını verenlerden. O "Gizli" değil, "En gizli müslümanlardan" olan Abd-Al-Hack Borg...
O bir muamma, o bir esrar kumkumasının sonuncu halkası, o bir K.M.Allein yani Şerif-ül İslam. (Sheriff the NEWESTERN moslemic Occidental Fronters/9SCE)
O doğmadı -ki Ölsün! Doğmamışı nasıl öldürebilirsiniz ki?
(...................)
Jorge Lous Borges sen gizemlerin mimarısın sanki.
Geçmişteki Borges ve gelecekteki Borges: Tek fark Biri J.L. Borges diğeri L.J. Borges... "İki zamanlı=Zülkarneyn" gibi iki zamanı ayrılsın diye... Küçük bir detay ama önemli. Biri doğmamış olan diğeri çoktan ölmüş olan.(Sembolik de olsa öldü varsayalım.)
(
........................)
Arjantin-1985 Jorge Luis Bo
rges
veya Aşiyan-2294 Luis Jorge Borges
.............................
Eveet! Bütün bu okuduklarınız, benim yolum Âşiyan'a düştüğünde henüz söylenmemişti... Bu yüzden, sembolik değil; gerçek bir mezarı ziyâret etmek niyetindeydim...
Tabii, araya bunca söz girdikten sonra, merak ediyorsunuz; 3 İhlas + 1 Fatihâ okuyabildim mi diye??
Önce bir dolaştım.. Tesâdüfen, üzerinde Abdülhak Borg yazan bir mezar taşı görebilir miyim diye....
Koca mezarlık!
Böyle olmayacağını düşünüp; oradaki görevlilerden yardım istedim... En başta size verdiğim Borges bilgilerini kısmen aktardım kendilerine... Böyle bir kabir tanıdık gelmedi onlara...
Ben ısrar edince, görevli arkadaşlar yardımlarını esirgemediler ve defin defterlerini incelememe izin verdiler... 1986 kayıtlarını, öncesini, sonrasını inceledim... Bulamadım; maalesef! Belki vardı da benim gözümden kaçtı... :(
Netice itibâriyle; Âşiyan'dan buruk ayrıldım...
"Demekki, var bir kayıtdışı durum" diye düşündüm... :(
Ancak, bugün bu konu bence çok daha fazla önem taşıyor... Özellikle, okunan.com'un A takımı için...
Mâdemki, yeşilci-çevreci bir duyarlılık içindeler; lütfen bu konuya da duyarsız kalmasınlar!
2002 Nisanında konuştukları gibi, lütfen Âşiyan'da buluşsunlar... Çok yeşil bir yer!.. Sembolik mezar için yer tespiti yapsınlar.. Kayıt dışı kalmış durumu düzeltsinler... Bunun için, 1986 yılındaki defin(sembolik de olsa) evrakına ihtiyaç duyulacağı elbette açık...
İstanbul'un merkezinde bir karış toprağın bile ne kadar kıymetli olduğunu düşünürlerse; herhalde bu önerimi haklı bulacaklardır... Çünkü, 2294'e tam 288 sene var... Şimdiden bir tedbir alınmazsa; vakti geldiğinde (2294) Boğaz'a nâzır Âşiyan'dan Borges'in yararlanma imkânı kesinlikle olmayacaktır...
Ayrıca, tahmin ediyorum; bu çalışma S. Hawking için de -Allah uzun ömür ve sağlık versin- şimdiden hazırlıklı olmanızı sağlayacaktır...
Yazarın (Sn. Aiberg) bu konudaki düşüncelerine şu satırlar zâten tanıktır...
08.05.2002
<hansaiberg> Eger Hawking giderse (ölürse) üzülür müydünüz? <hansaiberg> O zaman hazir olunuçz. <hansaiberg> Çünkü NÖBET artik JANA'nin <hansaiberg> Evet Hawking kisa bir sünre sonra gidici. <hansaiberg> Görevi Jana'ya kadardi <hansaiberg> Ve jana artik Karl degil carol M.Allein olacak <hansaiberg> Brezilyali oldugundan Carol Alende olacak <hansaiberg> ZigZag tarihinde ilke kez bir bayan K.M.Allein <hansaiberg> Biri iyilesirken ötekisi ayni miktarda yasam faktörlerini yitirecek <hansaiberg> 10 dakika sonra bunu konusacagiz. <hansaiberg> Jana=Messenger, <hansaiberg> mrscp =Passenger <hansaiberg> Biri MessAgency'den <hansaiberg> digeri <mistik156_> JANA yi HAZMEDEBiLECEKmiyiz? <hansaiberg> O Allah'tan gönderilen bir lütuftur. <hansaiberg> Jana Kur'an'dandir <hansaiberg> Acaba Hawking'i de Asiyan'a mi gömsek? <hansaiberg> Ona bir mezar ayarlamak gerekir <hansaiberg> Bir de bütün ajanslarin birinci haber ettigi bir cenaze töreni
Son söz olarak, antisosyal yapılarını onaylamadığımız arkadaşların yeşilci ve çevreci yönlerini takdirle karşılıyoruz... Yeşil ve deniz mâvisinin raks ettiği Âşiyan'a kayıtsız kalMAmalarını diliyoruz....
Neyzen_Semazen
Not:
Aşiyan
Bebek ile Rumelihisarı arasında, bugün aynı isimle anılan mezarlık sırtlarında bulunan semt
. Semt bugünkü adını şair Tevfik Fikret'in bu mahalledeki evinden almaktadır. Farsça bir sözcük olan "âşiyan"ın anlamı "kuş yuvası"dır.
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, ikincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar. Çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim, seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya, Daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardan olurdum. Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar, siz de "an"ı yaşayın. Hiçbir yere, yanına; termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben. Yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda, papuçlarımı atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer... Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum... Ölüyorum...
Sevgili kardeşim, birilerine sormak lazım; Jorge Luis Borges Hanif bir müslüman mıydı? Bırakın hanif müslümanlığı Tanrıya inanan bir insan mıydı?
Onunla yapılan bir röportaj var. Borges kendisini "agnostik" olarak tanımlıyor. Yani birilerinin onu "Hanifliğin Piri" gibi yansıtmaları hakikaten trajikomik. Adam Tanrı'ya bile "var veya yok diyemem" diyen birisi.
RAMÓN CHAO:Bu sanki Borges'ten bir öykü! O Borges ölümden korkar miydi? JORGE LUIS BORGES: Hayir. Tipki babam gibi, ruh ve beden olarak tümüyle ölecegimi umuyorum. Tanidigim inanan kisilerin çogu saskin durumdalar. Bazilari cennete gitmeyi umuyor, bazilari da cehennemden korkuyorlar. Buna karsilik, benim gibi bir bilinemezci, bütün bu masallara inanmayan biri, ödüle de cezaya da layik olmadigina inanir. Bana beklemekten baska bir sey kalmiyor.
RAMÓN CHAO: Teolojik kavgalara hâlâ ilgi duyuyor musunuz? Kilise Babalari'ndan bu yana yeni bir sey yok fazla. JORGE LUIS BORGES: Simdilerde teoloji bir yana birakilmis durumda, ama o, tipki korku romanlari gibi tükenmez bir seydir! Üstelik ne türlü bir küfür: sanki adi bir cani söz konusuymuscasina Tanri'nin arayisi içindesinizdir. Bize Tanri'nin kâdir-i mutlak oldugu ve iyilikle dolup tastigi söylenir, ama bir sivrisinek viziltisi bile bundan süphe etmek için yeterlidir.
Merak ettiğim ve merakımı, okunan.com'un A takımının duyarsızlığı sebebiyle gideremediğim için size danışıyorum...
Acaba siz, A takımının şu sorulara bir cevap verip vermediklerini biliyor musunuz?
1) Zigzag (veya sonrasında Zipzap) ile iletişim sâdece Sn. Aiberg kanalıyla sağlanıyorsa; kendisinden sonra bu iletişimi nasıl ve kimin sâyesinde devam ettirmeyi düşünüyorlar?
2) Dâbbet'ül-Arz Kıyâmetin ilk büyük alâmeti ise, bu büyük alâmetin zuhur ettiğinden dünyayı haberdâr etme yolunda (yabancı diller, yabancı milletler) çalışmaları var mı? (Netice itibâriyle, Kıyâmetten bahsediyoruz... Bu bütün dünyayı ilgilendiren bir mesele...)
3) Bahsi geçen forumun seçilmişleri Sn. Aiberg ile sohbetler yapmaya devam ediyorlar mı? Ediyorlarsa; sizce neden yayınlamıyorlar?
4) A takımı içinde, iddiaları, soruları takır takır cevaplayabilecek bir Allah'ın kulu yok mu?
Selamlar,
N_S
Not: Vereceğiniz cevaplardan ve yorumlarınızdan benden çok, A takımının yararlanmasını ümit ediyorum... :))
1) Zigzag (veya sonrasında Zipzap) ile iletişim sâdece Sn. Aiberg kanalıyla sağlanıyorsa; kendisinden sonra bu iletişimi nasıl ve kimin sâyesinde devam ettirmeyi düşünüyorlar?
Adamlar şu an Zig-Zag yada Zip-Zap mevzularını kapattılar. Halid-i Bağdadi bağlantılarını zaten çoktan koparmışlardı.
Neden acaba? Çünkü adamlar farklı bir söylem geliştirdiler. Bu söyleme göre ne Halid-i Bağdadi onlardan ne de bahsini ettikleri Zig-Zag mensupları. Ki bu Zig-Zag mensubundan birisiyle Radyoman yazıştı (forumda var) ve adam Hans kaynaklı olarak hakkında söylenilenleri açık bir dille yalanladı.
Yani izledikleri yol dolayısıyla şu an sadece kendileri var. Gelinen nokta itibariyle Zig-Zag bağlantısı da anlamsız, Zip-Zap hikayeleri de. Daha adamların elinde netleştirebildikleri bir haniflik tanımı bile yok. Kendi gayretleriyle her şeyi karman çorman yaptılar.
Hans’tan sonra kim? Bu sorunun cevabını onlar da bilmiyor. Aslında çevresindekilerin o makamı(!) doldurmaktan fersah fersah uzak bir kapasitede olduğu da görünen bir şey. Hans bir ara bunun provasını yaptırmıştı gruba. Sonuç fiyasko, millet birbirine girmişti.
Hans varken bile tükenen bir grup, onun yokluğunda ne hale gelir? Hans için en yakın arkadaşlarından birisi olan Ata Nirun’un güzel bir tespiti vardı: Kendisini harcayan Adam. Benim tespitim ise, o hem kendisini bozuk para gibi harcayan hem de birkaç ezik insana kendisini harcatan bir adam.
2) Dâbbet'ül-Arz Kıyâmetin ilk büyük alâmeti ise, bu büyük alâmetin zuhur ettiğinden dünyayı haberdâr etme yolunda (yabancı diller, yabancı milletler) çalışmaları var mı? (Netice itibâriyle, Kıyâmetten bahsediyoruz... Bu bütün dünyayı ilgilendiren bir mesele...)
Dabbet-ül Arz konusunda benim görüşlerim farklı. Onun bir kıyamet alameti olduğunu düşünmüyorum. Bu konudaki görüşlerimi buradan okuyabilirsin.
Aslında Hansın bahsini ettiği Kıyamet Alametlerinin tamamı Kur’ana değil hadislere dayanıyor. Örneğin Deccal.
Neredeyse her cemaat, tarikat, meşrep mensubu farklı etiketlerle efendilerini Hans’ın tanımını yaptığı Dabbet Makamına oturtuyor. Halihazırda belki de yüzlerce dabbet var. Dabbet konusunda enflasyon var.Her “sizlere ayetleri hakkıyla açıklayacak olan, işte o beklenen seçilmiş kutlu insan benim” diyen kişi dabbet. Ya Anti-Dabbetler? Haliyle onlar da bu seçkin insanların hoşlanmadığı bahtsız kişiler. Örneğin bizler ve siz.
Bildiğim kadarıyla bu konuda yapılan çalışmaların tamamına yakını yanlı ve “efendisini parlatma” amaçlı. Teorik bazlı ciddi çalışmalar tabiki vardır ama onlar da sadece hadis kaynaklı. Yanılıyor olabilirim. Bu konuda Akik dostumuzun da bir çalışması vardı.
3) Bahsi geçen forumun seçilmişleri Sn. Aiberg ile sohbetler yapmaya devam ediyorlar mı? Ediyorlarsa; sizce neden yayınlamıyorlar?
Oradan ayrıldıktan sonra onların chatlerine hiç katılmadım. Fakat bildiğim kadarıyla Hans uzun bir süredir chatlere devam etmiyor. Kayıtları yayınlamamaların sebebi “Hans bizimdir” anlayışı. Emekli Felsefe öğretmeni bir tanıdığımın verdiğim chat kayıtlarından yararlanarak hem de pozitif bir yaklaşımla kitap çıkarması onların kayıtları hasıraltı etmesindeki en önemli etken. Bu tanıdığımın ikinci kitabı da neredeyse çıktı.
Yeri geldiği için yazacağım. Elbistan’dan birisi kalkıyor geliyor Bursa’ya bu tanıdığımın yanına. Ve diyor ki “Hans sizi destekliyor ve bizleri sizinle ortak çalışmaya yönlendiriyor” Fakat aynı kişi nedense bundan forumlarındaki diğer hiç kimseyi haberdar etmiyor. İşin en enteresan tarafı da Hans ikili oynuyor. Birileri aracılığıyla benim tanıdığa “seni dava ederim, çünkü izin almadan benim bilgilerimi kullandın” diyerek “hırsız” muamelesi yapıyor. Arkadaşıma telefonla bile tacizde bulunuluyor. Diğer taraftan ise “onunla ortak çalışın” mesajları veriyor. Neden acaba? Cevap gayet basit. Elbistanlılar bu emekli öğretmeni takdir ediyor ve Hans da herkese mavi boncuk dağıtma derdinde. Ne de olsa bu Elbistan grubu bir sözle Laptop alıvermişti Dabbet Hazretlerine.
4) A takımı içinde, iddiaları, soruları takır takır cevaplayabilecek bir Allah'ın kulu yok mu?
Hans’ın en büyük bahtsızlığı çevresindeki çapsız takım. Fakat bunda kendisi kabahatli. Kritik konularda yaptığı hayati hatalar ve göze batan değil resmen giren yanlışlıklar onu bu -her şeye rağmen onun yanında olmayı ilahi bir görev sayan- elemanların eline mahkum etti. Hans onları, onlar da Hans’ı tüketti.
İçlerinde iddialara ve sorulara cevap verecek hiç kimse yok. Var ama yok. Çünkü cevaplar verildiğinde iplerini de kendi elleriyle çekmiş olacaklar. Kimi soruların cevabı da sadece Hans’ta.
Bakın onlara diğer soruların yanında “hanifçilere yüz soru” diye paket halinde sorular yöneltmiştik. Hala beklemedeyiz.
Saygılar
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma