HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Yeni bir kitap: "İntihar Bombacıları" Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
denizcan
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 24 nisan 2006
Gönderilenler: 5
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı denizcan

Yeni yayınlanmış bir kitap üzerine:

"İntihar Bombacıları - Allah'ın Yeni Şehitleri" Farhad Khosrokhavar (Versus Kitap)

 

11 Eylül 2001 tarihinden itibaren İslam dünyanın baş gündemlerinden biri haline geldi.. İslam, ezilenlerin bayrağı haline gelirken, Batı’da, intihar bombacısı, gezetelerde ve televizyonda aşina bir görüntü haline geldi. Yanlız Filistin’de, Irak’ta, Suudi Arabistan’da, Endonezya’da değil Avrupa’nın ve ABD’nin merkezinde de, intihar saldırılarının sonuçları yıkıcı oldu. Genç erkekleri ve genç kadınları intihar bombacısı olmaya iten şey nedir? İslam'ın özellikle Avrupa'da yaşayan gençler arasında yaygınlaşmaya başlamasının sebepleri nelerdir?

 

Dünya, özellikle batı  tüm bu olaylarla birlikte İslam dinini, Müslümanları, İslami hareketleri, onun yönetici ve militanlarını, özellikle de İslam davası uğruna gönüllü olarak ölüme koşanları daha yakından tanımak istiyor.

 

Ne var ki bu merak ve arayış, “düşmanımızı tanıyalım” çerçevesinin dışına nadiren taşabildiği için Batı medyasının, araştırma kurumları ve üniversitelerinin, aydın ve akademisyenlerinin üretimlerinde önyargılar, klişeler, yalan-yanlış bilgiler, bilinçli çarpıtmalar genellikle baskın çıkıyor. “Hz. Muhammed’in karikatürleri” olayında olduğu gibi İslam dinini ve Müslümanları “test etme” arzusundaki Batı medyası bilerek ya da bilmeyerek “medeniyetler çatışması”na çanak tutuyorlar.

 

Geçtiğimiz günlerde Versus yayınlarından Farhad Khosrokhavar’ın “İntihar Bombacıları – Allah’ın Yeni Şehitleri” başlıklı kitabı yayınlandı. İran asıllı Fransız asıllı sosyolog Farhad Khosrokhavar’ın Türkçe’de yayınlanan bu ikinci kitabı. Daha önce Oliver Roy ile birlikte kaleme aldığı “Bir Devrim’in Tükenişi: İran” daha once Metis yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırılmıştı. “Allah’ın Yeni Şehitleri” sunuş yazısını kaleme alan Ruşen Çakır’ın belirttiği gibi “2002’de Fransa’da basılan ve epey ilgi gören kitap 2005 Şubat ayında İngilizce’ye de çevrildi ve hemen konuyla ilgili bir “başyapıt” olarak değerlendirilir oldu.”

 

Khosrokhavar, Batı’nın İslamı tanıma arzusunda rol alan ve işverenlerine İslam dünyasını ve İslami hareketleri, esas olarak onların duymak ve görmek istediği şekillerde tasvir eden birçok Müslüman kökenli aydın ve araştırmacıdan farklı olarak dik durabilen kişilerden biri.

 

Ruşen Çakır kitaba yazdığı sunuş bölümünde, “Son dönemlerde iyice yaygınlaşan intihar eylemlerini İslam diniyle açıklamaya çalışmak ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, bu sorunun dini/İslami boyutlarını görmezden gelmek de aynı ölçüde yanıltıcı. İşte Khosrokhavar, Allah’ın Yeni Şehitleri’nde bu ince dengeyi, İslam teolojisi, fenomenoloji, siyaset bilimi, sosyoloji, antropoloji ve psikolojiye başvurarak usta bir şekilde kuruyor.” diyor.

 

Bu dikkate değer kitap intihar bombacısının İslam’daki şehit kavramıyla ilişkisini inceliyor ve bazı cevaplar sunuyor. Farhad Khosrokhavar onu Hıristiyanlıktaki şehit fikriyle karşılaştırıyor. Herşeyden önemlisi, merkezlerinin bulunduğu ülkelerdeki politik duruma göre değişen İslami grupların farklı kanatları da dâhil olmak üzere, İslam’da bu kavrama farklı yaklaşım biçimlerinin net bir açıklamasını sunuyor.


Cezaevlerindeki İslamcı militanlarla yaptığı kapsamlı röportajlarından yararlanarak, Farhad Khosrokhavar, İran, Filistin, Lübnan ve Mısır gibi çeşitli İslam ülkelerindeki ‘kutsal ölüm’e yönelik birbirinden farklı tutumları inceliyor. Ayrıca, gruba dâhil çeşitli mahkûmların portrelerini sunarak, el-Kaide gibi uluslar-ötesi ağları inceliyor.

 

“Khosrokhavar çağdaş İslamcı düşünceyi, onun önderleri sayılabilecek Seyyid Kutb, Ebulala Mevdudi, Ali Şeriati, Mutahhari, Ayetullah Humeyni gibi isimlerden hareketle, karşılaştırmalı bir şekilde irdeliyor. Daha sonra Lübnan, İran, Filistin ve el-Kaide’deki şehitlik anlayışlarını ve pratiklerini karşılaştırıyor. Lübnan, İran ve Filistin’de “ulus devletin imkânsızlığı”nı; el- Kaide’de ise “yeni bir uluslar ötesi ümmet” hayalini tespit ediyor.”  

 

“Bununla birlikte yazar el-Kaide denilince en az önemsenen üç kategori hakkında bize paha biçilmez bulgu ve analizler aktarıyor. Bunlar sırasıyla 1) Hayatlarını kazanmak için Batı ülkelerine göç etmiş Müslümanlar; 2) Müslüman göçmenlerin Batı’da doğup büyümüş çocukları; 3) İslamiyeti sonradan seçmiş Batılılar.” Ruşen Çakır

 

Khosrokhavar, yaygınlaşması oranında yeni ve modern olarak gördüğü şehadet olgusunda, iki tip şehidi birbirinden ayırt ediyor: gelişmekte olan dünyadan gelen, modernitenin sunduklarından yararlanamayanlar ve batılı dünyanın merkezinde yaşayan azınlıklar –esasen birkaç farklı kültürel kodla rahatlıkla başa çıkabilen fakat Batı tecrübeleri ırkçılık ve ayrımcılıkla damgalanmış olan Ortadoğu ve Mağrip kökenli bir orta-sınıf diasporası. Örneğin, El Kaide eylemcilerinin çoğu birden fazla dil konuşabilen, modernite ile tanışmış, Batılı ülkeleri görmüş ve yine büyük çoğunluğu yoksul olmayan insanlardır. Bu insanları herhangi bir ülke ile özdeşleştirmek en azından İslami varoluşları açısından mümkün değildir. Bu nedenledir ki, onların davranışlarını bir kalıba sokmak çok zordur. Bir tür yeni-ümmetçi düzen istemektedirler.

 

Dünyanın küreselleştirilmesi şimdi yerel ya da bölgesel hale geliyor, çok daha yaygınlaşarak ve daha kapsamlı sonuçlarıyla. Şimdi yeni bir diyalektik ulusal, dinsel ve etnik sorunları, küresel sorunlarla birleştiriyor. Khosrokhavar’a gore bu, özellikle Müslüman dünyadaki Filistin, Keşmir ve Çeçenistan ulusal hareketleri için geçerli. Bu hareketler, dünyanın her tarafındaki cihatcılığın yükselişinin arkasındalar. Mesela Filistin sorununun iki anlamda dünya çapında etkileri var. Bir yandan, bazı Filistinliler ‘canlı bomba’ oluyorlar çünkü üzerinde kendi uluslarını kurabilecekleri bir topraktan tahliye edildiklerini düşünüyorlar. Fakat dünyanın geri kalanında –hem Müslüman dünyada hem de artık Müslüman bir azınlığı barındıran Batı’da– büyük bir isyan ve aşağılanma duygusunu uyandıran ve cihatçılığın meşrulaşmasına yardım eden şey, genç Filistinlilerle İsrail tanklarının ve füzelerinin çarpışma görüntüsüdür. Kimi durumlarda, göçmen kökenli bazı Fransız gençlerinin ve İngiliz ‘Asyalıların’ cihâd’a kendilerini adamaya ikna olmalarının nedeni bu olabiliyor.

 

Son olarak, Khosrokhavar kritik bir soruya “tamamen masum olan insanlara yönelik ayrım göz etmeden yapılan eylemler nasıl açıklanabilir? Sorusuna ise İki argüman geliştirerek cevap arıyor. İlki, eylemlerin kurbanı olan masum insanların cennete gideceği düşüncesine kaynaklık eden davanın gücü, diğeri ise; Batı’nın benzer bir şekilde masum insanlara zarar verdiği düşüncesi. İkinci argüman için yazar, Irak’a ambargo uygulanması sonucu çocukların ölmesi ya da masumların kaçınılmaz olarak zarar görmesinin “yan etkileri” ifadesi ile açıklanması örneklerini veriyor. Bu noktadan hareketle, İslamcı eylemciler “neden onların öldürme hakları var da bizim yok?” sorusunu soruyorlar. Batının neden olduğu felaketlerle karşıtlılık temelinde bir ilişki kurarak kendi eylemlerinin sağlamasını yapıyorlar. Güç ve karşıtlık, onların argümanlarında birleşiyor.

 

 

 

Yukarı dön Göster denizcan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: denizcan
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

       Çok mecburi olmanın haricinde askeri hedeflerde dahil olmak üzere saldırıp intiharcı olmanın hiçbir meşru ve yasal yönü yoktur.

     Çünkü İslam insanları,hem kendine bağlı olan hemde karşı safta olan herkesi,önce yaşatmak için ve ahiretini kurtarmak için vardır.   

    Yok öyle iki bomba sarıp patlatmakla ucuzca cennete gitmek.Bunu yapan da ,onay veren de aynı oranda suçlu olup "Bir insanı yaşatan bütün insanlığı yaşatmış gibidir,bir insanı öldüren de bütün insanlığı öldürmüş gibidir..."ayetine aykırı davranmış,büyük günah işlemiş olurlar  vesselam.



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
denizcan
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 24 nisan 2006
Gönderilenler: 5
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı denizcan

Yazarla Avrupa hapishanelerinde İslam2ın yaygınlasması üzerine yapılan bir röportajı aşağıda bulabilirsiniz.

HAPİSHANELERDE İSLAMİ ÇOĞUNLUK                     

 

Röportaj: Claire Chartier

 

 

   İslam tutuklular arasında yayılmaya devam ediyor. Sosyolog Farhad Khosrokhavar “Hapishanelerdeki İslam (L’islam dans les prisons)” adlı çalışmasında Fransız infaz rejiminin İslam’a diğer dinlerle aynı kefede değerlendirilmediğini ortaya koyuyor.

 

   Okuldan sonra hapishane. Türban sorununun etkilerini bir kenara atan Fransız Hükümeti parmaklıklar arkasındaki Müslümanlaştırma faaliyetlerine gözünü dikti. Adalet Bakanı Dominique Perben, bu tür bir köktendinci tehlikeye karşı gelecek dönemden itibaren gardiyanlara bir eğitim verileceğini açıkladı. Adalet Kurumları Programı Müsteşarı ( Secrétaire d’Etat aux Programmes immobiliers de la justice) Nicole Guedj ise cezaevlerindeki İslami grupların varlığından kaygı duyduğunu ifade etti. Alarm verildi. Fakat tam olarak kimden korku duyulmalı?

 

   Cezaevleri idaresi radikal İslamcıların diğer tutuklular üzerindeki etkilerine dair kesin bir veriye sahip değildir. İslam uzmanı Farhad Khosrokhavar “heyecan verici” son çalışmasında bu konuya yer veriyor. Aynı zamanda Sosyal Bilimler Yüksek Araştırmalar Okulu ( Ecole des hautes études en sciences sociales) direktörü olan Khosrokhavar, ılımlı ya da radikal Müslümanların Allaha olan bağlılıklarını titiz bir çalışma ile “Hapishanelerdeki İslam” adlı kitabında inceliyor. İki yılı aşkın bir sürede Kuzey Fransa’da ve Ile de France bölgesindeki* örnek olarak seçilen 3 hapishanede yapılan çalışma 160 tutukluyu kapsayan bir çalışmadır. “İslam hapishanelerin çoğunluk dinidir. Laik bu durumu dikkate almalıdır.” Çalışmanın sonuç yerinde bu ifadeler kullanılmaktadır. Khosrokhavar çalışmasını L’Express için verdiği özel röportajda değerlendirmektedir  

 

Müslüman tutukluların oranı hakkında bir kestirim yapılabilir mi?

 

   Hassas mahallelere yakın infaz kurumlarında 50% ila 80% arasında değişiyor. İnsanları inançlarına göre ayırmak yasak olduğundan elimizde resmi bir veri yok. Fakat bazı göstergelere sahip durumdayız.: domuz eti yemeyenler, isim, Ramazan Orucu. Bu göstergeler Mağripli babadan doğan çocukların sayısı ile birleştirilebilir-ki onların Müslüman olma olasılıkları yüksektir. Bu tutuklular diğerlerinden sayıca on kat daha fazladırlar, çoğunlukla 18-35 yaş arasındaki banliyö gençleridirler.

 

İslamcılar Müslümanlaştırma faaliyetlerinde başarı sağlıyorlar mı?

 

   Hapishaneler köktendinciler için, böyle bir tehlike mevcut olsa da, bir örgütlenme havuzu sağlamıyor. Diğer tutukluların kullandığı deyimle “Sakallılar”, etkileyiciliği ve iticiliği aynı anda bünyesinde barındıran küçük bir azınlıktırlar. Tutukluların çoğu onları çok aşırı bulmaktadırlar ve çoğunlukla politikaya karışmak istememektedirler.

 

İslamcılar misyonerlik faaliyetlerini nasıl gerçekleştirmektedirler?

 

   Birebir ilişkilerle. İslamcı tutuklular spor alanlarında ya da havalandırmada diğerleriyle irtibat kuruyorlar. Kuran, dini kitaplar ve kasetler dağıtıyorlar, saygı duyulan kişiler olmaya çalışıyorlar veya ilişki kurdukları kişileri ibadet etmeye, oruç tutmaya zorluyorlar. Örneğin tutuklulardan biri bana şöyle demişti:” burada bir kardeşimle tanıştım, bana doğru yolu gösterdi.” Hapishaneler dolup taştığından bu faaliyetlerin kontrol altına alınmasında durumu iyi görmüyorum. Onlar kendilerini “yeni-cemaatçi” Müslüman misyonerliğine adıyorlar: Çoğu zaman imam eksikliğinde imam konumunu alıp kendilerini islamın temsilcileri olarak sunuyorlar. İçtüzük yasaklarına rağmen havalandırma saatlerinde dua okutup namaz kıldırıyorlar. İçlerinden bazıları hücrelerinden bir müezzin gibi ezan okuyup namaz saatlerini haber veriyorlar. Gardiyanlar ise bir ara yol bulmak zorundalar, zira her seferinde müdahale teme imkanları yok. Aynı anda 20 kişiyi hücrelere kapatmaya bir yeriniz olmalı! Ayrıca gardiyanların tutumları kurum politikalarına bağlı olduklarından kavgaların önlenmesinde yetersiz kalabilmektedirler. İslamcılar ise diğer tutuklular üzerindeki etkileri sayesinde kavgaların önlenmesinde yararlı bir işlev görebilmektedirler.

 

Hapishaneler din değiştirmek için uygun ortamlar mıdır?

 

   Tüm kapatılma eylemleri tinsel yaşamda bir kırılmaya yol açar. Fakat İslam, haysiyet görme arayışındaki tutukluların gözünde islamı çekici kılan başka bir karakteristiğe sahip: Hakimiyet altına alınanların dini. Buna karşılık Hıristiyanlık eski sömürge sahibi ülkelerin dinidir. Dahası Müslüman olmak zor bir iş değildir: Tanıklar önünde Allahın bir’liğine ve Muhammet’in onun elçisi olduğuna dair tek bir cümleyi zikretmek yeterlidir. Gerçekten son on yılda islamı benimsemeler artmıştır. Görüştüğüm Müslüman din adamları da beni doğrulamaktadırlar. Hıristiyan bir tutuklunun din değiştirmek için başvurmadığı bir hafta yaşanmamaktadır. Din değiştirenler arasında islamı seçenler olduğu kadar mistik inançları seçenler de vardır. Aklıma Thomas geliyor mesela. Omar olmuş. 23 yaşında, laik bir baba ile Katolik inançlarını yerine getiren bir annenin çocuğu. Omar Fransız toplumundaki büyük adaletsizliğin kurbanı olduğuna öylesine inanmış ki, öfkesi Batıya karşı isyana dönüşmüş durumda. Bu, bireyin yaşadığı ızdıraptan örgütlü bir ideolojik mücadeleye doğru tehlikeli bir kayıştır.

 

Tutukluların birçoğu için İslam neyi temsil etmektedir?

 

    Bir ahlakı. Toplumun onlara sağlayamadığı bir ahlaki kodlamayı… Allah dini onlara eski kötü huy ve davranışlarından vazgeçme fırsatını veriyor ve bunu kendi kimliklerini suç işleyerek ispatlamanın dışında bir ispatlama fırsatı vererek sağlıyor. Tek tanrılı üç dinden sadece islamda hem öteki dünyada kurtuluş hem de bu dünyada adaletli bir yaşam vaadi vardır.. Ayrıca tutukluların küçük bir kısmı için, İslam onların suç işleyen kişiler olduğunu yadsımadan vicdan rahatlatmalarını sağlayan bir karakterdedir.

 

Bu ayrımlar onların ibadetlerinde mi ortaya çıkıyor?

 

   Tamamıyla. Hapishanede ibadetler pek ciddi yapılmıyor. Ramazan’da kimisi oruç tutarken, kimisi tutmayabiliyor veya bazı günler oruç tutuluyor. Kimisi alkol içiyor, domuz eti yiyenler olabiliyor ya da haşhaş içenler çıkıyor. Çok azı beş vakit namaz kılıyor. Sözün kısası, dışarıda olduğu gibi, ibadetlerini eksiksiz yerine getirenler de var, bu konuda aşırı hoşgörülü olanlar da… Güvenlik problemlerine gelince; örneğin Cuma namazlarının topluca kılınması imam olmamasından ötürü sık sık engelleniyor. Ayrıca kavgalara müdahale edecek yeterli sayıda gardiyan da bulunmuyor. Bir başka anlaşmazlık konusu, ibadetler sırasında hücre aramalarının yapılması. Gardiyanlardan kimisi ibadet eden tutukluyu rahatsız etmemeyi tercih ederken, kimisi aramanın ertelenemez bir zorunlulukta olduğunu düşünmekte. Yine namaz seccadeleri konusunda da bir sorun yaşanmaktadır. Tutukluların seccadelerini toplu alanların laik bir ortam olması gerekçelendirilmesiyle hücrelerinden dışarı çıkarmalarına izin verilmemektedir. Bu nedenle bazıları havlu kullanmaktadır. Gardiyanların davranışları sistematik olmayabilmektedir.

 

Bu bir yıpratma politikası!

 

   Şüphesiz. Bununla birlikte Müslümanların da bu konuda önemli bir dayanak noktaları var: İnfaz rejimi uygulamada islamla diğer dinleri aynı kefeye koymuyor. Doğudaki bazı hapishanelerin dışında kantinlerde “helal” et satılmazken “kaşer*” et satılmakta. Müslüman tutuklulardan bazısında Yahudi tutukluların ayrıcalıklı olduğu düşüncesi hakim. Zira onlar Şabat ayinlerini gerçekleştirebiliyor. Benzer durumu Katolik tutukluların Pazar ayinlerinde bir araya gelmeleri ve Noel sepeti alabilmeleri örneklerinde görülüyor. Müslümanların çoğu Ramazan bayramında hediye alma haklarının olmamasından yakınıyor. Evet, Noel dini karakterini kaybetse de kökeni itibari ile Hıristiyanlığa dayanıyor.

 

Müslüman tutukluların isteklerini kabul etmek cemaatçiliği kabul etmek değil midir?

 

   Biz bugün özel çözümler gerektiren bir olgu ile karşı karşıyayız. Okulları ele alalım. Eğitim sisteminde başörtü sorunu kız öğrencileri ilgilendirmektedir. Hapishanelerde İslam sorunu ise erkekleri ilgilendirmektedir ve bu sorun bütün bir gün boyunca yaşanmaktadır. Uygulamada sorunların çözümü için devreye sokulan bir laiklik sözkonusu olmalıdır. Müslüman din adamı sayısının komik rakamlarda olduğu bir durumda, radikal Müslümanların bir buluşma hakkı edip etmemesine şaşırmamak gerekir. 2003 yılında 181’i ödenekli 513 katolik din adamı görevli iken, 267 protestan ve 30’u ödenekli 69 müslüman din adamı Fransız infaz kurumlarında görev almıştır. İnfaz rejimi sorunun ciddiyetini kavramaktan uzak. Kendini aynı inançtan gören dindar tutukluların oranı üzerinden laiklik kuramı aşırı sekülarize olan bir Fransa anlayışı ile bir tutulamaz. Şayet laikliğin önündeki bu engeli yok sayarsak radikalizme de hareket alanı sağlamış oluruz ve radikalizmin engellenmesinde güçlükler yaşarız. İnsani ve de finansal yöntemleri kullanarak radikalizmin kontrolden çıkmasını engellemek devletin elindedir.

 

Neden Müslüman tutukluların bizzat kendileri ile görüştünüz?

 

   Ziyaret ettiğim üç hapishanede herhangi bir Müslüman organizasyonun tutuklularla dayanışma faaliyeti olmamıştır. Sokaktaki Müslümanlara kol kanat geren bu organizasyonlar dört duvar arasındakileri can sıkıcı bulmaktadırlar. Gerçekçi olalım: Fransa’da Müslüman toplum son derece heterojen. Müslüman Dini Fransız Konseyi (Conseil français du culte musulman) bu alanda etkin olabilmek için etkin olabilmek için, her ne kadar alana hakim olamasa da on yılını vermiştir.           



* Paris’in ve çevresinin içinde yer aldığı idari bölge. ÇN.

* Yahudi inançlarına uygun besinler-Ç.N.

 

Yukarı dön Göster denizcan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: denizcan
 
buhari
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 23 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 35
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı buhari

SEN BURDAN OTURARAK CIHAD UZERINE KONUSUYORSUN ADAMLAR KENDI CANLARINI FEDA ADIYORLAR BARI ONLARA LAF SOYLEME YA BU UMMETIN IZZETLI GENÇLERI ONLAR ALLAH ONLARDAN RAZI OLSUN KIRLETILEN NAMUSLARIN YAPILAN ZULMUN KARSISINDA SAVASAN MUSLUMAN ONLAR GERCEKTEN SENIN KURAN UZERINDEN PEK BIR BILGININ OLMADIGINA ARTIK KANAAT GETIRDIM KARDESIM

ALLAH SANA ILIM VERSIN INSAALLAH

 



__________________
BEN MUSLUMANIM DEYIPTE ALLAHIN AYETLERINI YAYANLARDAN DAHA GUZEL KIM OLABILIR ?
Yukarı dön Göster buhari's Profil Diğer Mesajlarını Ara: buhari Ziyaret buhari's Ana Sayfa
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

    Senin cihat yapıyor dediklerinin  bomba sarıp hem kendilerini hem de masum insanları öldürerek varacakları yer kaostur ve elde edecekleri de sıfır elde var sıfırdır.

   Bunları yapmak yerine insanca davranıp yapılan zulümleri tüm dünyaya doğru dürüst gösterebilselerdi, o zaman ne yahudi zulmü olurdu ne de Filistin halkı bu kadar acı çekerdi vesselam.



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
buhari
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 23 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 35
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı buhari

gerçekten sana sadece tevbe suresını okumanı tavsıye etmekden başka dıyecek hıcbır seyım yok ?ama sakın ha kuranda bu konuyla alakalı ayet yok deme ???.....

__________________
BEN MUSLUMANIM DEYIPTE ALLAHIN AYETLERINI YAYANLARDAN DAHA GUZEL KIM OLABILIR ?
Yukarı dön Göster buhari's Profil Diğer Mesajlarını Ara: buhari Ziyaret buhari's Ana Sayfa
 
denizcan
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 24 nisan 2006
Gönderilenler: 5
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı denizcan

teröristin insan olarak portresi

yazar: ayşe düzkan http://www.gazetem.net/ayseduzkan.asp

ölümü göze almakla intihar etmek arasında büyük bir fark var.

1970’lerin filistinli gerillaları ölümü göze alarak uçak kaçırmışlardı. leyla halid’in parmağında mermiden yapılma bir yüzük, bir eli tetikte, başında kefiyesi ile o kararlı pozunu hatırlamayanlar bile daha sonra mutlaka görmüşlerdir. leyla halid şimdilerde tatlı bir anneanne. tabii ki evinin kadını olmadı, o hayatı boyunca çok meşakkat çekti, meşakkat çeken çoğu insan gibi çok tecrübe sahibi ve bu tecrübesiyle yaşıyor, siyaset yapıyor.

bugün çoğunluğun saygıyla andığı deniz gezmiş ve arkadaşları asılmadan önce herkesin küfrettiği “terörist”lerdi, yaşasalardı başka türlü bir siyasete meyletme ihtimalleri büyük. kaldı ki onlar kimsenin canını almamışlar ama ölümü göze almak zorunda kalmışlardı.

“terörist” kelimesi çok kolay telaffuz ediliyor, hatta diyebilirim ki tükürürcesine telaffuz ediliyor. halbuki terörist diye geçiştiriverilen iş, yani yeraltında yaşayıp silahlı eylemler gerçekleştirmek öyle kolay bir hayat değildir. türkiye’de uzun zamandır ciddi silahlı siyasal eylemler gerçekleşmiyor, pkk’nin saldırıları ise daha ziyade savaş kapsamında ele alınabilecek eylemler. buna karşılık devletin “terörist” olduğunu varsaydığı bazı örgütler var, bu örgütlerin mensupları ya da bu örgütlere mensup olduğu iddia edilen insanlar bir biçimde polisin eline düştüklerinde genellikle çok ağır cezalara çarptırılıyorlar; oysa genellikle yasal bildiriler dağıtmış, yasal dergiler satmış, en fazla duvara yazı yazmış ve bazı toplantılara katılmış oluyorlar. ama benim kastettiğim onlar değil. basbayağı silahlı eylem yapanlardan söz ediyorum ben. bir yerleri bombalayanları, suikast düzenleyenleri... bu eylemler yüzünden onları destekleyen insanlar var. örneğin bir işkenceciyi öldürdüklerinde onun kurbanlarının sempatisini topluyorlar. ama tabii, sürekli polisten kaçarak yaşamak çok zor. bir işe girip çalışamıyorsunuz, devlet dairelerinde hiçbir işinizi halledemiyorsunuz, herkesin yaptığı işleri yapmak sizin için çok zor. örneğin sıradan bir vatandaş yurtdışına yolculuk yapmak için pasaport ve vize edinmekle yetinebiliyor. oysa bu insanlar sahte pasaport ve sahte vize ayarlamak zorunda; ki bunun ne kadar zor olabileceğini tahmin edersiniz. gerçi bir yandan da, türkiye’de yakın zamana kadar bu işlerde öyle bir bürokrasi vardı ki sahte pasaport edinmek gerçek pasaport edinmekten daha kolay olabiliyordu, şimdi e-devlet falan çıktı da bu işler rahatladı.

ama şaka bir yana, bu hayatın en zor yanı her an ölüm tehlikesiyle burun buruna yaşamak.

bir insanın böyle bir hayata razı olması için çok önemli sebepler olması gerekir. kimse kolay kolay ölümle burun buruna yaşamayı göze almaz, kolay kolay, normal bir hayattan vazgeçmez. insanın ölüme alışması için çok büyük bir acıyla yüz yüze kalması gerekir.

intihar eylemcileri ise ölümü göze almakla yetinmiyor, bunun çok daha ötesine geçip kendilerini feda ediyorlar. zamanında deniz gezmişler, şaki diye karalanırlardı, şimdilerde herkes onlardan saygıyla bahsediyor. bugünün intihar eylemcileri de aynı şekilde, cennete gitmek için başka insanların canını alan manyaklar olarak gösteriliyorlar. oysa bu doğru değil, intihar eylemcileri arasında ateistler de var. örneğin pkk’li intihar eylemcileri cennete gitme hayali falan kurmuyor.

bir toplum hatta önün da ötesinde bu dünya, insanları nasıl intihar eylemcisi haline getirdiğini düşünmek zorunda bence. size bu konuda bir kitaptan bahsetmek istiyorum; adı, intihar bombacıları; allah’ın yeni şehitleri. iranlı yazar ferhad khosrokhavar’ın kitabı konuyu enine boyuna ve büyük bir soğukkanlılıkla ele alıyor. sadece şahadet meselesini edğil islam’ın zamanımızda geçirdiği dönüşümü de ele alıyor. bugün islam, özelilkle batı’da bir inanç konusu değil, bir kimlik meselesi. bütün bunlar nasıl oldu, iran’daki islami devrim’den bu yana neler yaşandı, her zaman tabii ki politik bir yönü olan islam, nasıl bu raddede “politika” haline geldi? bu soruların cevabı üzerine düşünen herkesin yararlanacağı bir kitap allahın yeni şehitleri; ortadoğu’nun tarihi konusunda da birçok veri içeriyor. bence televizyondaki dış haberleri izlemeye başlamadan önce mutlaka göz atılması gereken bir kitap. insan, bu kitabı okuduktan sonra, bush’a da, iran’a da, londra baskınına da ve en önemlisi 11 eylül’e de başka bir gözle bakmaya başlayabilir çünkü.

 

Yukarı dön Göster denizcan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: denizcan
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Selam

İntihar bombacılarının islamla yada şehadetle
değilde aklın yokedilmesinin sonuclarıyla daha fazla
ilgisi olduğu kanaatini taşıyorum.

insanlar şereflendikleri ve ayırt edildikleri şaheserin
hakkını veremezlerse, Yine allahın yarattığı başka
şaheserlerin kurbanı olurlar.

Halbuki allah adildir. yarattığı her şey başlıbaşına
şaheserdir. ve allah her şeyin hakkını tam ve
eksiksiz olarak verir.

Tabanca patlamak için imal edilir. Barut yaratılış
gereği patlamak sivriltilen metal kendinden daha
yumuşak şeye girmekle mükelleftir. Tabancayı
yapan allahın verdiği şaheser aklı kullanarak yapar.

Aynı topraklarda kurandaki tabiriyle en laf anlamaz
bedeviyi medeniyetle buluşturan peygambere ve
nasıl bir araya getirdiğine bakın.
Sonrada onu rehber edindiğini söyleyen halkın
tarihsel sürecine bakın.


Sonrada kuranın ışığında dönüp kendimize bakalım.


Burada bombacıyla ilgili hiç bir yorumum olamaz.
şehadetlik mertebesini verecek olan allahdır. ve
allah herkesin içindekini eniyi bilendir.

muhabbetle...

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats