Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hesabımızı kur’an a göre vereceğimiz gün gelmeden önce , aklımızı başımıza toplamamız ve içinde bulunduğumuz derin uykudan uyanmamız gerekmektedir. Bizi kur’an dan uzak tutmaya çalışan ve anlamazsınız gözüyle bakan çarpık zihniyetlere , yanıldıklarını göstermenin zamanı gelmiştir.
Bu çarpık zihniyetle yaşamak suretiyle ; kur’an karmaşık bir sihir ve büyü kitabı haline getirilmiş, çocuklar , gençler ve yetişkinler kulaktan dolma boş bilgilerle eğitilmiştir .
Türbelerdeki kalabalık her geçen gün artmış ve maalesef dinimiz – Allah u teala bu konuda şöyle buyuruyor - şeklinde değilde - falancası şöyle demiş – tarzıyla sorunların çözümlenmeye çalışıldığı bir din haline getirilmiş . Herkes hoşuna giden görüşü benimsemiş , samimi olarak kulluk yapma ihtiyacı azalmıştır. İnsanlara akıllarını çalıştırmamanın ve cahil kalmanın yolu açılmış ; bir konuda duyduğu meseleyi , kur’an dan araştırmak yerine , duyduğunu kabullenme yolu aşılanmıştır. Geçmiş insanların adetleri , yaşam ve giyim tarzları din haline getirilmiş ; hocalık mevkiinde bulunan kişilere peşinen alim muamelesi yapıldığından , söylediği herşey doğru olarak kabul edilmiştir .
Kalben tatmin olmasa dahi nefsi hoşnut olduğundan ve fetva makamlarının üstünlüğü var sayılaraktan , din adına ortaya atılan her hüküm , Allah ın mutlak emri olarak algılanmıştır. Duyduğu mesele ile ilgili kalbindeki rahatsızlığın vebali , alim bildiği kişilerin üzerine yüklenmiş , yarın sorarlarsa falanca hocadan duydum deyip , kurtulacağı anlayışı hakim olmuştur.
Böylelikle doğru olarak bilinen , ancak günümüzde uygulanması yanlış hale gelmiş meseleler , asırlardır kulaktan kulağa gezerek günümüzdeki bu acı tablo ortaya çıkmıştır. Günümüzde mantığa sığmayan yanlış din değerlerinden dolayı , yeni nesil inançsızlık hastalığının pençesinde boğuşmaktadır. Kendilerine daha mantıklı ve ihtiyaçlarını karşılayacaklarını umdukları, gerçekten uzak inanç sistemlerinin arayışı baş göstermektedir.
Oysaki kur’an la gerçek bir eğitim uygulaması , tüm arayışları geride bırakıp ihtiyaçları fazlasıyla karşılayacaktır. Bunun için kur’an ın evrensellik ilkesinden faydalanıp , huzura ulaşmanın yollarını aramak sorunları dahada azaltacaktır. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak misali , Allahın emrini anlamak yerine , birilerinin tavsiyelerini kur’an ın üstünde gören zihniyetten derhal kurtulmalıyız.
Bizler inancımızı doğru yere endeksleyip , en iyi istikameti kendimize seçmeliyiz. Bunu da üzerimize yüklenen sorumlulukları bilip yaşıyarak başarabiliriz.
Zaten bu konuda İbrahim suresinin 4. ayetinde mealen “Biz her gönderdiğimiz peygamberi, ancak kavminin dili ile gönderdik ki onlara açıkça anlatsın. Artık Allah dilediğini sapıklıkta bırakır,dilediğinide hidayete erdirir. O güçlüdür, hikmet sahibidir.” Buyurmaktadır. Burada bize verilmek istenen mesajdan anlaşılacağı üzere, asıl mesele öğrenip uygulamaya çalışmaktır. Bizler kur’an ın bugünkü muhatapları olarak , herşeyi açıkça bilmek , öğrenmek ve bizden iyi bilen insanlar tarafından eğitilmek en doğal hakkımızdır.
Hidayet etmek Rabbimizin tasarrufundadır , kişilerin samimiyetlerine ve itikatlarına göre dilediğine dilediği kadar hidayet eder. Allah tan hidayet istemek yeterli değildir , hidayeti hak edecek şartları yerine getirmemiz gerekmektedir. Rabbimiz , kişilerin itikatı , samimiyeti ve gayreti oranında hidayette bulunur. Kul çaba göstermekle mükelleftir, hidayetin taksimi , rabbimizin tasarrufundadır.
|